Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/689 E. 2020/114 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/689
KARAR NO : 2020/114

DAVA : İflas
DAVA TARİHİ : 16/06/2016
KARAR TARİHİ : 27/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan iflas davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle;şirketin son yıllarda gerçekleştirmeyi planladığı büyük projelerinde özellikle yaşanan ekonomik kriz nedeniyle başarısız olduğunu bu başarısızlıkları da altına girmiş olduğu büyük meblağlara ulaşan borçlarını ödeyemez hale düşmesine neden olduğunu,şirketin aktif varlıklarının çok üzerinde olan borçları ödeyemez duruma düştüğünden bütün alacaklılarına eşit davranılmasını sağlayabilmek amacıyla doğrudan doğruya iflasını isteme kararı aldığını,şirketin bütün aktif ve pasifleri ile şirket alacaklılarını gösterir bilanço ve mizanın sunulduğunu,pasif varlıklarının aktif varlıklarının çok üzerine çıktığını, borçlarını ödeyemeyecek durumda olan şirketin iflasına karar verilmesi amacıyla iş bu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu belirterek doğrudan iflas talebinin kabulü ile … A.Ş.’nin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava,borca batıklık sebebine dayalı ve borçlunun talebine dayalı doğrudan doğruya iflas davası olarak açılmış olup çekişmesiz yargı usulüne göre görülecektir.
6102 sayılı TTK’nın 377. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre batıklık belirlemelidir.
Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tesbiti gerekir. Bu tesbitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.(Yargıtay 23.H.D. 2014/6669E. 2015/2372K.sayılı ilamı)
Talebinin niteliği gereği kamu düzenine ait olduğu anlaşılmakla dava takip olunmasa dahi re’sen görülmesi zorunludur.Ne var ki ,borçlunun borca batık olması nedeniyle iflas isteyebilmesi için bu konuda genel kurul kararının alınması ve yine bu çerçevede de TTK m.376/f.2 hükmü uyarınca mahkemeye başvuru için yönetim kurulunun bu konuda karar almış olması zorunludur.Bu bir anlamda borca batıklık sebebine dayalı iflas davası açısından aktif dava ehliyetidir.Bilindiği üzere dava ehliyeti 6100 sayılı HMK m.114/f.1 bend(d) hükmü uyarınca dava şartıdır.
Öte yandan ve daha önemlisi borca batıklık talebinde bulunan davacının,dava dilekçesi ekinde bütün aktif ve pasiflerini gösteren bir bilançoyu,alacaklıların isim ve adreslerini gösteren mal beyanını iflas talebine eklemesi İİK m.178/f.1 hükmü uyarınca zorunludur.Hatta ve bu nedenle kanun koyucu aynı fıkrada ve bu nedenle “bu belge mahkemeye ibraz edilmedikçe iflasa karar verilemez.”hükmünü düzenlemiştir.Adı geçen düzenlemeden anlaşılacağı üzere bu hususu kanun koyucu,hükmün verilebilmesi açısından bir ön şart görmüştür.İİK m.160 hükmü uyarınca iflas talep eden tarafın iflas avansını depo etmesi nasıl ki iflas davasında bir dava şartı olarak kabul edilmekte ise yine aynı hüküm de bu anlamda bir dava şartıdır.
Yukarıda açıklanan her iki dava şartı,6100 sayılı m.115/f.2 hükmü uyarınca tamamlanabilir dava şartı olmakla bu eksiklik tamamlanmaya çalışılmıştır.Bu çerçevede davacı şirkete ve ayrıca takdiren davacı şirket temsilcisine bu yöne ilişkin eksikliğin giderilmesi için bir ay kesin süre verildiği,aksi halde bu eksiklik tamamlanmadığından dolayı ve dava şartı yokluğundan davanın usulden ret olacağı bildirilmiştir.Ne var ki usulüne uygun yapılan tebligatlara rağmen davacı tarafından bu usuli eksiklik giderilmemiştir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK m.115 hükmü uyarınca giderilmesi mümkün olan dava şartı noksanlığı giderilmemiş ise davanın esasına girilebilmesi mümkün olmayıp bu durumda açılan davanın dava şartı yokluğundan ret olunması zorunludur.
Yapılan açıklamalar nedeniyle,davacının davasının dava şartı yokluğundan ve usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının dava şartı yokluğundan ve usulden reddine,
2-Bu dava nedeniyle alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından,peşin alınan harcın mahsubu ile kalan 25,20 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansının iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren on gün süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere müdahil vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi.27/02/2020

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır