Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/285 E. 2018/1209 K. 26.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/285 Esas
KARAR NO : 2018/1209

DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 17/03/2016
KARAR TARİHİ : 26/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğunu davalının kayıp-kaçak iletim dağıtım kullanım,sayaç okuma,enerji fonu, trt fonu, belediye tüketim vergisi gibi isimler altında tahsilat yaptığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100.000,00-TL’nin davalıdan istirdadına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde özetle;Belirsiz alacak davası açalamayacağını, davacının ödediği fatura bedellerini kiracılardan tahsil ettiğinden davanın kabulü halinde iki kez tahsilin söz konusu olacağını müvekkilin EPDK kararları ve mevzuat çerçevesinde işlem yaptığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava,Kayıp-kaçak iletim dağıtım kullanım,sayaç okuma,enerji fonu, trt fonu, belediye tüketim vergisi adi altında davacıdan tahsil olunan bedelin davalıdan istirdadı talebine yöneliktir.
Davacının fatura tutarlarını ödendiği sabit olup, uyuşmazlık yukarıdaki bedellerin istirdadı gerekip gerekmediği konusundadır.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Elektrik Mühendisi … tarafından alınan 29/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacıdan tahsil edilen ve dosya kapsamındaki mevcut 2014/07-2014/12 dönemlerini kapsayan faturalardaki kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli, TRT payı, belediye tüketim vergisi ve enerji fonu bedelleri toplamının 493.201.483 TL. olarak hesaplandığı, davacıdan tahsil edilen bu bedellerin EPDK’nın düzenleyici kararlarına uygun olduğu tespit edilmiştir.
6446 sayılı Kanunda yargılama sırasında 6719 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle, davacının iade talep ettiği bedeller kanunen tahsili zorunlu bedel haline gelmiş, eklenen geçici 20. madde ile de, bu yasal değişikliklerin devam eden davalarda da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
6446 sayılı Kanunun 17. maddesine 6719 sayılı Kanunla eklenen ve Mahkemenin denetim yetkisini sadece bu bedellerin EPDK. kararlarına uygunluğunun denetimi ile sınırlayan 10. fıkra yargılama sırasında Anayasa Mahkemesinin 15.02.2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kararıyla Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiğinden, 17. madde 10. fıkraya dayanarak hüküm kurulmamış olup, esas hakkında yapılan hukuki değerlendirme sonucunda; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedellerin tahsilini talep edebilecektir.
Dava açıldıktan sonra 6446 sayılı Kanunda 6719 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerin, eklenen geçici 20. madde gereği ve istikrar kazanmış Yargıtay kararlarına göre hükümde dikkate alınması zorunludur.
6446 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerle ilgili Anayasa Mahkemesince Anayasaya uygunluk yönünden incelenen tek madde 17. maddenin 10. fıkrası değildir. Karar incelendiğinde, 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değiştirilen ve dava konusu bedelleri düzenleyen 17. maddesi ile özellikle 6. fıkra alt bentleri ile ilgili yapılan esas incelemesinde kanun koyucu tarafından tüketicilerden alınmasına karar verilen bedellerin alınmasının Anayasal görev ve kamu hizmetinin yerine getirilmesi kapsamında zorunlu olduğu, kanuna eklenen geçici 19. maddeyle mevcut EPDK. düzenlemelerinin kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına geçiş sürecinde devam edileceğine ilişkin düzenlemenin de Anayasaya aykırı olmadığına, geçici 20. madde açısından yapılan esas incelemesinde de kararda ayrıntılı olarak açıklanan gerekçelerle bu hükümlerin Anayasaya aykırı olmadığına, yapılan değişikliklerin devam eden ihtilaflarda uygulanmasının kanunun gerçek geriye yürümesi, kazanılmış hakkı ihlal veya yargı bağımsızlığına müdahale anlamına gelmediği, sadece yargı kararları arasındaki çelişkileri gidermek ve ihtilafları çözümlemek amaçlı olduğu gerekçesiyle Anayasaya uygun olduğuna karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, davacı ile davalı arasındaki sözleşme hükümleri, faturalar, alınan hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu, konuyla ilgili yüksek yargı kararları, 6719 sayılı Kanunla 6446 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler ve Anayasa Mahkemesinin 6446 sayılı Kanunla ilgili kararı hep birlikte değerlendirildiğinde, aralarındaki sözleşme kapsamında davalı şirketçe faturalara yansıtılarak davacıdan tahsil edilen ve itirazsız ödendiği tartışmasız olan bedellerin davacıya iadesi talebinin 6446 sayılı Kanun ve ilgili EPDK. mevzuatı kapsamında yerinde olmadığı, 6446 sayılı Kanuna 6719 sayılı Kanunla eklenen geçici 20. madde gereği, değişiklik hükümlerinin devam eden davalarda da uygulanması gerektiği, ancak bu sonucun yargılama sırasında yapılan yasal değişiklikler üzerine doğduğundan esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerekmiştir.
Yargılama giderleri ve vekalet ücretleri yönünden yapılan değerlendirme sonucunda ise, istikrar kazanmış yüksek yargı içtihatlarına göre davanın açıldığı tarih itibariyle davacının dava açmakta haklı ve hukuki yararı olduğu kanaatine varılarak, dava sırasında kanun koyucu tarafından EPDK. mevzuatında yapılan değişiklikler nedeniyle davacının davasının haksız hale gelmesinde ve ayrıca davacının dava açılmasına sebebiyet verme noktasında bir kusurundan bahsedilemeyeceği gözetilerek, davacı lehine yargılama gideri- vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yasal değişiklikle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli harç 35,90- TL olup peşin alınan 1.707,75 -TL harçtan mahsubu ile 1.671,85- TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan ilk dava açma gideri 65,10-TL (peşin harç+başvuru harcı), bilirkişi ücreti 600,00-TL , posta ve tebligat masrafı 100,00-TL olmak üzere toplam 765,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca taktir olunan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 26/11/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸