Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/232 E. 2021/391 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/232 Esas
KARAR NO : 2021/391

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/03/2016
KARAR TARİHİ : 28/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili bankada Menkul Değerler Daire Başkanlığı Hisse Senetleri Müdürlüğünde şef olarak görev yaptığını, görevde olduğu dönemde 01/10/1996 – 03/09/1999 tarihleri arasında muhtelif tarihlerde müşterilere ait hesaplardan 12.893.504.062 eski TL cinsinden ile 300 Lot .., 60 Lot … ve … Bankası hisse senedini zimmetine geçirdiğini, bankanın Teftiş Kurulunun davalının sorumluluğuna ilişkin düzenlediği rapora göre 18/07/2000 tarihli 21 sayılı Disiplin Kurulu kararı ile davalının banka müşterisi … hesabından 600 Lot …,60 Lot … hisse senedini zimmetine geçirmesi nedeniyle hakkında işlem yapıldığını, suç duyurusu yapıldığını, hakkında açılan kamu davasında … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin … E dosyasından verilen 2 yıl 7 ay 7 gün hapis cezası kararının temyizde bozulması sonucu… E dosyada bankanın zararı bilirkişi raporuyla hesaplatılarak (47.573.317 eski TL) 11 yıl 8 ay para hapis cezası, 138.754,00 TL adli para cezası ve banka zararı olan 47.573.317 TL’yi ödemesine, ancak … E’tan verilen kararı sadece sanık temyiz ettiğinden sanık lehine oluşan kazanılmış hak nedeniyle 2 yıl 7 ay 7 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiğini, banka zararının ödenmesi hükmünün bu nedenle uygulanamadığını, kararın temyiz edildiğini, temyiz incelemesinin devam ettiğini, davalı personelin zimmet fiilleri nedeniyle mağdur olan banka müşterisinin müvekkili banka aleyhine … 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin …esas sayılı dosyası ile açtığı tazminat davasında müşteriye 47.575,32 TL ödeme yapıldığını ve bu ödeme sonrasında davacı müşterinin davadan feragat ettiğini, bu ödemeyi … Bankasının yaptığını ve banka zararı olarak müvekkili bankaya mal edildiğini, banka yönetim kurulu kararıyla banka zararının davalıdan tahsiline karar verildiğini, 5411 sayılı Kanunun 142. Maddesi uyarınca davanın mahkememizde açıldığını belirterek, fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak ve tahsilinde tekerrür olmamak üzere, zimmet fiilleri nedeniyle oluşan 47.575,32 TL asıl, 136.254,39 TL işlemiş yasal faizden oluşan toplam 183.829,71 TL müvekkili banka zararının davalıdan tahsiline, alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, yargılama giderleri ile dava vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, yargılama esnasında müvekkili banka alacağının güvenceye alınmasını teminen HMK m 390. vd maddeleri uyarınca davalı tarafın 3. şahıslardaki hak ve alacakları ile taşınır ve taşınmaz mallarına ihtiyati tedbir şerhi işlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ikamet adresi …’de olduğundan yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu mahkemeleri olduğunu, olay tarihinde müvekkilinin davacı bankanın … Şubesi’nde çalıştığını, bu takdirde de Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olacağını, bu sebeple dava konusu olayda İstanbul Mahkemelerinin yetkili olmadığını, davacının iddiasına göre 3. şahsa 2001 yılında ödeme yapıldığını, Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri gereğince 10 yıllık zamanaşımı uygulandığından talep konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, söz konusu davanın nedeninin müvekkilinin hesabı dahilinde işlem yapıldığı iddia edilen …tarafından … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …E. Sayılı davasında tarafların sulh olması üzerine ödenen bedelin rücuen talebi konulu olduğunu, iş bu davanın tarafların feragati ile sona erdiğini, bu davada müvekkili taraf olmadığı gibi davanın kendisine ihbar da edilmediğini, dava feragat ile sona ermiş iken kesinleşmiş bir yargı kararının rücuen tahsili talebinden söz edilemeyeceğini, taraf olmadığı davada aleyhe ortaya çıkan karardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacı bankanın olayda zararı olmadığını müfettiş raporuyla ve vekilinin beyanlarıyla değişik kereler beyan ettiğini, dava dilekçesinde bahsedilen bilirkişi raporunun tamamen hatalı olduğunu, müvekkilinin geçen süreler boyunca temerrüde düşürülmediğini, talep edilen işlemiş faizin hiçbir maddi ve/veya hukuki mesnedi bulunmadığını belirterek, … 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası dosyasının bekletici mesele yapılmasına, neticede ise esas yönünden zamanaşımına uğramış ve ispat koşulları oluşmamış işbu haksız davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, kötü niyetli ve haksız olan davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVABA CEVAP
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki sorumluluk iddialarını tekrarlamış, (mülga) 4389 sayılı Kanuna 5020 s.Kanunla eklenen Ek 5. Madde ve bu kanundan sonra yürürlüğe giren 5411 sayılı Kanunun 141. Maddesi gereği Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımının 20 yıl olduğu, geçici 13. Maddesinde ise bu hükümden… Bankasının da yararlanacağının öngörüldüğü, ceza davasının beklenmesinin açık ve bariz tespit edilen banka zararının sürüncemede kalmasına yol açacağından beklenmemesi gerektiği ileri sürülmüştür.
İKİNCİ CEVAP
Cevap dilekçesindeki ilk itiraz, zamanaşımı def’i ve savunmalar tekrarlanmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, bankanın müşterisine ödediği meblağı, bankanın zararına neden olduğu ileri sürülen banka çalışanına rücuu talebine ilişkindir.
Dava dilekçesindeki ihtiyati tedbir talebi tensip ara kararıyla reddedilmiştir.
Davalı vekilinin yetki ilk itirazı, (HMK md uyarınca) haksız fiilden zarar görenin yerleşim yeri yetkili olduğundan ve davacı bankanın genel müdürlük adresi ile dava konusu işlemlerin yapıldığı yer itibariyle İstanbul adliyesi mahkemeleri yetkili olduğundan ön inceleme celsesinde reddedilmiş, zamanaşımı def’inin ise ceza yargılaması sürdüğünden nihai kararda değerlendirilmesine karar verilmiştir.
… 4.Ağır Ceza Mahkemesinin… E dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmiş, verilen karar celbedilmiş, yapılan yazışmalar sonucu Yargıtay tarafından kararın bozulduğu ve dosyanın 2019/534 Esasa kaydedilerek yargılamanın devam ettiği anlaşılmıştır.
(Kapatılan) … 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin … E dosyası araştırılmış, … 4.Ağır Ceza Mahkemesine yazılan yazıya istenen dosyanın mahkemelerinde bulunmadığı şeklinde bilgi verilmiştir.
Bu aşamada ayrıntılı incelenen dosya kapsamı ve emsal Yargıtay ve BAM içtihatlarına göre, görev konusu kamu düzeninden ve mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gereken dava şartlarından olduğundan, mahkememizin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmiş, yapılan hukuki değerlendirme ve emsal içtihat incelemesi sonucunda mahkememizin görevsiz olduğu sonucuna varılmıştır.
01/11/2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 142.maddesinde “Fon, Fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesince bakılır.O yerde, birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması hâlinde, bu davalar (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görülür.
Fon, Fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından muamele merkezi veya ikametgâhı İstanbul ili sınırları içinde olan kişiler aleyhine açılacak hukuk davaları ile borçlular hakkında açılacak iflas davalarına İstanbul (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır” hükümlerine yer verilmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde de “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur” hükmüne yer verilmiştir.
Davalının davacı bankada iş akdine dayalı olarak şef kadrosunda görev yapmış olduğu ihtilafsız olup, banka zararına da iş akdiyle çalışması sırasında neden olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle uyuşmazlık işverenin iş akdiyle çalışanının işverene haksız fiiliyle verdiği zarar iddiasına dayalı alacak davası niteliğinde olduğu gibi, davacı T.Emlak Katılım Bankası da faaliyet izni kaldırılan veya TMSF’ye devredilen-el konulan bankalardan olmayıp sadece bir dönem tasfiye sürecine girmesi nedeniyle tasfiyesi 4603 sayılı Kanunun 3.-4.maddelerine göre görevlendirilen kurul eliyle yürütülmüş olup dava tarihinde tasfiye sürecinde ise de, bugün itibariyle bu tasfiye sürecinden de çıkarılarak aktif faaliyete geçmiş bankalardandır ve 5411 sayılı Kanunun 142. maddesinde ifade edilen “Fon bankası” sayılamaz. Bu nedenle 5411 sayılı Kanunun 142. maddesinde yer alan “asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu, İstanbul ilinde olan kişiler aleyhine açılacak davalarda da İstanbul 1 ve 2 asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğuna” dair özel hükmün uygulama imkanı bulunmamakta olup, uyuşmazlık iş akdine dayalı işçinin işverene verdiği zarara ilişkin olduğundan, uyuşmazlığın çözümünde iş mahkemeleri görevlidir.
Nitekim mahkememizin 2013/314 E sayılı dosyasında görülen, faaliyet izni kaldırılarak TMSF’ye devrolan Fon bankası niteliğindeki bir bankanın (temlik alan varlık yönetim şirketinin) banka zararına neden olan çalışanına karşı açtığı davada esastan verilen hüküm, İstanbul BAM 31.HD’nin 08/06/2020 tarihli 2020/147 E 2020/718 K sayılı kararıyla “iş mahkemelerinin görevli olduğu” gerekçesiyle kaldırılmış ve dosya iş mahkemesine gönderilmiştir. Benzer pek çok davada da iş mahkemelerinde yapılan yargılama üzerine verilen kararlar Yargıtay 9 ve 22 HD’ce görev yönünden bozma konusu yapılmamış (örn.9.HD 2015/4078-14475 E-K, 22 HD 2019/7332-21180 E-K vb), Yargıtay 11 HD’nin 2015/10025 E 2016/890 K sayılı ilamında da iş mahkemelerinin ticaret mahkemelerine göre dava konusu olayda ihtisas mahkemesi sayılması gerektiği vurgulanmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle 6100 Sayılı HMK. 115/2 maddesi gereğince davanın görev yönünden dava şartı yokluğundan, usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul İş Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.28/05/2021

Katip …

Hakim …