Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1196 E. 2022/11 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1196 Esas
KARAR NO : 2022/11

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 06/12/2016
KARAR TARİHİ : 11/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka (… A.Ş.) ile davalı Kredi borçlusu/lehtarı … Ltd. Şti. Arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalı kefillerinde işbu sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefalet imzasının bulunduğunu, işbu sözleşmeye istinaden teminat mektupları verildiğini, anılan mektupların devre komisyonların ödenmediği gibi mektupların iadelerinin de yapılmadığı, akabinde biriken komisyon alacağının tahsili ve mektupların bedelinin depo edilmesi için … 17. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile hesabın kat edildiğini, verilen süre içinde borcun ödenmemesi üzerine, … 13. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı/kefillerin borca ve tüm fer’ilerine itirazları üzerine takibin durduğunu, davalı/borçluların … 13. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yaptıkları her bir itirazın iptali ile takibin devamını, haksız ve kötü niyetli itirazları nedeniyle her bir davalı-borçlunun ayrı ayrı en az %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama masrafları ile avukatlık vekalet ücretinin davalıya müteselsilen yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap:Davalı … Şti ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Alacağın yaklaşık 20 yıldan fazla olması nedeniyle zaman aşımına uğradığını, bu nedenle davanın zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafından yapılan icra takibine süresinde itiraz edildiğini, 1 yıllık süre geçtikten sora itirazın iptali davasının açıldığını, süre geçtikten sonra açılan davanın reddine karar verilmesini, dava dilekçesinde alacak 285,00 TL olarak belirtildiğini, alacağa uygulanan faiz masraf ve diğer alacak kalemi olarak 5.987,98 TL talep edildiğini, alacağın nereden kaynaklandığının belli olmadığını, davacının fazla alacak talep ettiğini, davanın öncelikle zaman aşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle reddini, mümkün olmadığında davanın esastan reddine dava harç ve giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap:Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, icra takibine süresinde itiraz edildiğini, yasal 1 yıllık süre geçtikten sonra işbu itirazın iptali davasının açıldığını bu sebeple açılan davanın reddi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde alacağın 285,00 TL olarak belirtildiğini, alacağa uygulanan faiz masraf ve diğer alacak kalemi olarak 5.987,98 TL talep edildiğini, alacağın nereden kaynaklandığının ve nasıl hesaplandığının belli olmadığını, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle reddini, bu talebinin mümkün olmaması halinde davanın esastan reddini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; Davacı bankaya devredilen … A.Ş ile davalılardan … Ltd. Şti arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerinden gayri nakdi kredi ilişkisinden kaynaklanan alacak sebebiyle … 13. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı takip dosyasında başlatılan icra takibinde itirazın iptali, takibin devamı ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 13. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, nakdi alacak olarak; 5.291,78-TL asıl alacak(teminat mektubu devre komisyonu), 349,26-TL gecikme faizi, 17,46-TL BSMV, 308,13-TL masraf, 20,34-TL masraf faizi, 1,02-TL BSMV olmak üzere toplam 5.987,98-TL nakdi alacağın Takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarına yıllık %22 oranında işleyecek temerrüt faizi, BSMV, icra masrafı ve vekalet ücreti ile birlikte B.K 84.m hükmü uyarınca “Tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla “ tahsili talebi; gayri nakdi alacak olarak da mer’i 285,00-TL bedelli teminat mektubundan kaynaklı güncel risk bedelinin banka nezdinde açılacak vadesiz bir hesaba depo edilmesi talebiyle 06.02.2012 tarihinde takip başlatıldığı anlaşılmaktadır. Davalı borçluların … ve … oldukları davalıların süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Davacı/alacaklı banka (mülga … A.Ş) ile kredi borçlusu/lehtarı (asıl borçlu) … Şti. arasında toplam 32.350,00 TL’lık Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşmeleri davalı kefillerinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla 32.350,00 YTL kefalet limiti dahilinde imzalamış oldukları açıkça görülmektedir.
Dosya içeriğine göre, davalı kredi lehtarı …Ltd.şti. lehine … Müdürlüğüne yönelik olarak (1) adet kesin ve süresiz teminat mektubu verilmiş olduğu görülmektedir. Huzurdaki davanın konusunu teşkil eden (1) adet teminat mektubunun ödenmeyen 3’er aylık devre komisyonları, gecikme faizleri ve bunun ferileri ile mektup bedelinin depo edilmesinden ibarettir.
Dosya Mali Müşavir Bilirkişisi …’a tevdi edilerek alınan rapordaki hesaplamaların hüküm vermeye elverişli olmaması ve hesaplamaların düzensiz ve açık ayrıca mahkeme denetimine açık olmaması nedeniyle; dosya Banka Emekli Müdürü Bilirkişisi …’e tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 25.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davacı/alacaklı banka ile davalı kredi lehtarı …ŞTİ. arasında Genel Kredi Sözleşmeleri akdedildiği, bahse konu sözleşmeler davalı/kefiller tarafından da müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalanmış oldukları, anılan sözleşme kapsamında kullandırılan teminat mektubunun aradan çok uzun süre geçmiş olmasına rağmen, 03.05.2019 tarihine kadar davacı bankaca tazmin edilmediği gibi, bankaya iadede edilmemiş bulunmaktadır. Başta sözleşmesel olmak üzere yerleşik Yargıtay Kararları uyarınca davacı bankanın anılan mektubun devre komisyonlarının tahsilini davalılardan talep etme hakkı bulunduğu kanısına varıldığı, Davalı/Kefilin/lerin sözleşmede gösterilen kefalet limitleri toplamının 32.350,00 TLYTL olduğu, takip tarihi itibariyle hesaplanan asıl borç tutarı 5.291,78 TL’sının kefalet limitinden daha DÜŞÜK SEVİYEDE olması nedeniyle, davalı kefillerin hem kendi ve hem de davalı şirketin temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceği,
a) Nakdi Alacak Yönünden
5.291,78-TL asıl alacak, 249,01-TL gecikme faizi, 12,45-TL BSMV, 308,13-TL masraf, 14,50-TL masraf faizi ve 0,73-TL BSMV’si olmak üzere 5.876,60-TL, fazlaya ilişkin 111,39 TL (5.987,99- 5.876,60z reddi durumunda, TAKİP TARİHİNDEN itibaren asıl alacak tutarı 5.291,78 TL’nın yıllık %22 oranında temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisiyle (BSMV) birlikte davalılardan istenilebilineceği,
b) Gayri Nakdi Mektup Bedelinin Depo Edilmesi Yönünden
Takip ve dava süreci devam ederken 03.05.2019 tarihinde iade edilip kayıtlardan terkini sağlanmış olduğu için, teminat mektubu bedelinin DEPO talebinin yerinde olmadığı,” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiş ve ek rapor ile bu görüşe sadık kalınmıştır.
Dava konusu icra takibine dayanak genel kredi sözleşmeleri 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenmiş olmaları itibariyle uygulanması gereken 818 sayılı BK’nın 484. maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin geçerli olması için; yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olduğu kefalet limiti olarak, belirli bir miktarın gösterilmesi gereklidir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 484. maddesi, “Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mes’ul olacağı muayyen bir mikdar iraesine mütevakkıftır.” hükmünü içermekte ve buna göre, kefaletin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olacağı miktarın belirtilmesi gerekmektedir. Yazılı şekil şartının sebebi kefilin sorumlu olduğu miktarı bilerek kefalet sözleşmesinin imzalanmasıdır. Genel Kredi Sözleşmesinde kefilin/lerin sorumlu olacakları kefalet limitleri toplamı açıkça 32.350,00 TL/YTL olarak gösterilmiş olduğu, mülga BK 484 ve 485.m. öngörülen “ Muayyen bir limit “ şartının teşekkül etmiş olduğu açıkça anlaşıldığından dolayı, geçerli bir kefaletin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı banka sözleşmenin 43.m. hükmü uyarınca; … 17. Noterliği aracılığı ile …tarihinde … yevmiye sayılı ihtamamesini keşide ettiği, teminat mektubu devre komisyonları, bunların gecikme faizi ve BSMV’leri ile olmak üzere toplam 5.291,78 TL NAKDİ alacağın ihtarnamenin tebliğine müteakip 2 gün içinde işleyecek faiz ve ferileri ile birlikte ödenmesi, ayrıca mer’i olan mektup bedeli 285,00 YTL’nın depo edilmesine yönelik ihtarda bulunduğu, kat ihtarlarının davalılara tebliğ edildiği, Müşterek borçlu ve müteselsil kefiller, asıl borçlunun borcundan (asıl borçlunun temerrüdü dahil) kefalet limiti ve kendi temerrütlerinin hukuki sonuçları ile sorumludur. Dosya kapsamı itibariyle davacı banka tarafından gerek asıl borçlu şirkete ve gerekse davalı kefillere ödeme için verilen 2 günlük mehil süresi bitimini takip eden 20.12.2011 tarihi itibariyle davalıların ayrı ayrı temerrüde düşürüldüğü, yönünde görüş açıklanmış dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; takip öncesi işlemiş faiz yönünden temerrüt faizi hesaplamasının denetime elverişli olduğu anlaşılmaktadır.
Davalılar tarafından ayrı ayrı zaman aşımı itirazlarına yönelik olarak yapılan değerlendirmede, fon alacaklarında zamanaşımı süresinin yirmi yıl olduğu kuralı, ilk kez 4389 sayılı Bankalar Kanunu’na eklenen ve 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ek 3. maddeyle getirildiği için söz konusu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte henüz zamanaşımı süresini doldurmamış tüm Fon alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresi yirmi yıla uzamıştır. Dolayısıyla, 4389 sayılı Bankalar Kanunu’ ndan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi, anılan Kanun’a eklenen ek 3. maddenin yürürlüğe girdiği 26.12.2003 tarihinden itibaren yirmi yıl olmuştur.
01.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 141. maddesinde de mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun ek 3. maddesine benzer bir hükme yer verilerek 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresinin yirmi yıl olduğu düzenlenmiş bulunmaktadır.
Somut olayda, genel kredi sözleşmesi ile ilgili icra takibinin de 06.02.2012 yılında başlatıldığı dikkate alındığında, 20 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından davalılar vekilinin zamanaşımı süresinin dolduğuna ilişkin defiine itibar edilmemiştir.
Gerçek kişi kefiiler yönünden hak düşürücü süre yönünden de değerlendirme yapılması gereklidir. TBK nun Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı kanunun 1. maddesinin son cümlesinde ”…..TBK nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiili ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye TBK nun hükümlerine tabidir.” denilmiştir.
TBK’nun 598/3. maddesinde ”Bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak 10 yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.”, 598/4. Maddesinde ise ”Kefalet 10 yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak 10 yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Somut olayda icra takibi, 6098 sayılı TBK’nın 01.07.2012 tarihindenki yürürlüğünden önce başlatılmış olduğundan, kefalet borcunun sona ermesiyle ilgili olarak 6098 sayılı TBK hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
Taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin incelenmesinde; teminat mektubunun ödenmeyen 3’er aylık devre komisyonları hakkında; sözleşmenin 8. Ve 37.maddelerinde açık hükümlerin bulunduğu; “İşbu sözleşme gereğince müşteri lehine verilen ve verilecek teminat mektubu ve kontrgaranti, kefalet, diğer garantiler, kabul ve avaller için, bunların iptali ve bankanın ibrasına kadar, 3 aylık devreler için yetkili merciler tarafından saptanan veya sonradan değiştirilecek olan hadlerin en yükseğini geçmemek koşuluyla veya serbest tanınması halinde, banka tarafından saptanan ve müşteri tarafından kabul edilerek, istek mektubuna yazılacak oran üzerinden komisyon ve komisyonun gider vergisini, damga vergisini, diğer vergi resim masraflar, iç ve dış muhabir komisyon ve masraflarını ödemeyi kabul ve taahhüt eder, ” şeklinde asıl borçlu ve kefiller tarafından kabul edilmiş hükmün bulunduğu görülmekle; denetime elverişli bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 25.01.2021 tarihli rapor uyarınca davalıların … 13. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına yaptıkları İtirazın kısmen iptali ile takibin nakdi alacak yönünden; 5.291,78-TL asıl alacak, 249,01-TL gecikme faizi, 12,45-TL BSMV, 308,13-TL masraf, 14,50-TL masraf faizi ve 0,73-TL BSMV’si olmak üzere 5.876,60-TL üzerinden devamına, 5.291,78-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 22 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, dair karar vermek gerekmiştir.
Ayırca da banka teminat mektubunun bankaya iade edilmediği sürece bankanın teminat mektubundan kaynaklı riski devam ettiğinden banka komisyon almaya devam edecektir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2019/2163 Esas, 2021/1379 Karar sayılı ilamı) -Gayri nakdi alacak yönünden talebinin 285,00-TL bedelli teminat mektubu bedelinin davadan sonra iadesinin yapıldığı ve 03/05/2019 tarihinde risk çıkışının yapıldığı anlaşılmakla konusu kalmayan bu talep yönünden esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Taraflar arasındaki ilişkiden davalı kredi lehtarı Çevik Orman Ür. İml. İhr. Ve Paz. Ltd.şti. lehine Kedaş Bartın İşletme Müdürlüğüne yönelik olarak (1) adet kesin ve süresiz teminat mektubu verilmiş olduğu ve komisyon bedelleri doğduğu anlaşılmakla -Nakdi alacak miktarı olan 5.291,78-TL’nin %40’ı oranında inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Hükmedilen 5.291,78-TL’nin %40’ı oranında inkar tazminatına hükmedilmesinin gerekçesi ise; 2004 sayılı İİK m. 67/2 hükmünde yer alan ”yüzde kırkından” ibaresi, 02/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile ”yüzde yirmisinden” şeklinde değiştirilmiştir. 6352 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile İİK’ya eklenen Geçici 10. maddeye göre ”Bu kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan takip işlemleri hakkında değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edilir.” Geçici 10. maddedeki “takip işlemleri” ibaresini takip talebi olarak anlamak gerekir. Bu durumda 6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 05/07/2012 tarihinden önce yapılmış olan icra takipleri üzerine açılan ve açılacak olan itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatı asgari %40 olarak, 05/07/2012 tarihinden sonra yapılan icra takipleri üzerine açılacak itirazın iptali davalarında ise icra inkar tazminatı asgari %20 olarak uygulanacaktır. Somut olayda icra takibi 06.02.2012 tarihinde başlatılmış olup, 6352 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile İİK’ya eklenen Geçici 10. madde uyarınca, yukarıda izah edilen gerekçelerle icra inkar tazminatının koşullarının oluştuğu değerlendirildiğinden, davacı lehine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. (Yargıtay 11. HD’nin, 16/11/2017, E. 2016/3292, K. 2017/6271 tarih ve sayılı kararı) (Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2020/1817 Esas, 2021/1802 Karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıların … 13. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasına yaptıkları İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile takibin nakdi alacak yönünden; 5.291,78-TL asıl alacak, 249,01-TL gecikme faizi, 12,45-TL BSMV, 308,13-TL masraf, 14,50-TL masraf faizi ve 0,73-TL BSMV’si olmak üzere 5.876,60-TL üzerinden DEVAMINA, 5.291,78-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 22 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisi UYGULANMASINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Nakdi alacak miktarı olan 5.291,78-TL’nin %40’ı oranında inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Gayri nakdi alacak yönünden talebinin 285,00-TL bedelli teminat mektubu bedelinin davadan sonra iadesinin yapıldığı ve 03/05/2019 tarihinde risk çıkışının yapıldığı anlaşılmakla konusu kalmayan bu talep yönünden esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına
4-Kabul edilen dava değeri (5.876,60 TL) üzerinden alınması gereken 401,43 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan, 340,90 TL posta, tebligat, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.840,90 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.724,57 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalılar yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 111,39 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
8-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda verilen karar miktar itibariyle kesin olmakla açıkça okunup anlatıldı.11/01/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır