Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1182 E. 2020/278 K. 17.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1182 Esas
KARAR NO : 2020/278

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2016
KARAR TARİHİ : 17/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takip ve dava konusu alacağın mülga …AŞ tarafından TMSF’ye, oradan…AŞ’ye temlik edildiğini, alacağını temlik eden banka (mülga…A.Ş. …Şubesi) ile davalı kredi borçlusu/lehtarı … Ltd. Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların da işbu sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefalet imzasının bulunduğunu, işbu sözleşmeye istinaden davalı şirkete muhtelif türde krediler kullandırıldığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine Ortaca Noterliğinin 27.10.1998 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarı keşide edilerek toplam 6.249,38 -TL nakdi kredinin ödenmesinin istenildiğini, buna rağmen herhangi bir ödemede bulunulmaması üzerine bu kez İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi açıldığını, davalıların asıl borca ve ferilerine itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, itirazın kötü niyetli olduğunu belirterek, davalıların icra dairesine yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin 116.340,35 TL üzerinden devamı ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı… vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibinin…İcra Müdürlüğünde açılması, davanın da Köyceğiz mahkemelerinde açılması gerektiğini, öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, derdestlik itirazı olduğunu zira aynı alacakla ilgili daha önce …İM … E ve … E takip dosyalarında başlatılmış takipler olduğunu, ayrıca 1996-1997 dönemi borçları nedeniyle alacağın zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesine ekli kredi sözleşmelerdeki miktar ile icra takibi yapılan miktarlar arasında mutabakatsızlık bulunduğunu belirtilerek, itirazları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Arif Yalılı cevap dilekçesinde özetle; Talat Yalılı vekilinin cevap dilekçesindeki aynı beyanlarda bulunmuş, yetki, derdestlik, zamanaşımı itirazlarını ileri sürmüştür.
Diğer davalı şirket ise, usule uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın davalılardan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi, Kredi Alacağı Temlik Sözleşmesi, Alacak Temliki Sözleşmesi, kat ihtarnamesi, tebliğ şerhi, İstanbul … İcra Dairesinin … E sayılı dosyası, … İcra Müdürlüğünün … E ve … E takip dosyaları incelenmiş, davacı temlik alan nezdinde bulunan kapatılan … kayıtları üzerinde bankacılık ve finans uzmanı bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılarak kök ve ek raporlar alınmıştır.
Takip ve dava temlik alan …AŞ tarafından açılmış, yargılama sırasında devir suretiyle birleşme-temlik nedeniyle…AŞ tarafından davaya devam olunmuştur. … AŞ tarafından dava açılırken harçtan muaf oldukları bildirilerek peşin harç yatırılmadığı görülmüşse de, RCT’nin harç muafiyetinin 2005 kuruluş tarihinden itibaren 5 yıl süreli olduğu, dolayısıyla dava tarihi itibariyle harçtan muaf olmadığı anlaşılmakla, temlik alan … AŞ tarafından peşin harcın yatırılması sağlanmıştır.
İstanbul … İM’nün celbedilen … E takip dosyası incelendiğinde, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 10.149,38 TL AA 106.190,97 TL İF talebiyle davalı asıl borçlu şirket ve kefiller hakkında GKS’ye dayalı başlatılan ilamsız takibe davalıların süresinde itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Takibe itiraz sırasında tüm borçlularca icra dairesi yetkisine itiraz edildiği, bu hususun itirazın iptali davası açısından özel dava şartı olduğu, ayrıca mahkememiz yetkisine de davalı kefiller tarafından ayrı ayrı verilen cevap dilekçeleri ile süresinde ilk itirazda bulunulduğu görülmekle, öncelikle yetki yönünden yapılan değerlendirme sonucunda GKS’de yer alan yetki sözleşmesi bağlayıcı olduğu gerekçesiyle itirazların reddine karar verilmişse de, dosya üzerinde yeniden yapılan inceleme sonucunda, dayanak GKS’de yetkili mahkemenin “sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin ikamet yeri” şeklinde kararlaştırılmış olduğu, yani yetki sözleşmesine göre yetkili yerin “Ortaca” olarak taraflar arasında kararlaştırılmış olduğu, HMK md 17 uyarınca asıl borçlu davalı tacir şirket açısından, TTK md.7-teselsül karinesi uyarınca da davalı müteselsil kefiller yönünden yetki sözleşmesinin bağlayıcı olduğu, ancak yetki itirazlarında yetkili icra dairesi ve mahkemenin “…’nın yerleşim yeri olan Köyceğiz icra daireleri ve mahkemeleri” olarak belirtildiği, dava konusu alacakla ilgili yetkili icra dairesi ve mahkemelerin ise İİK md 50 atfıyla uygulanması gereken HMK md 17 ve TTK md 7 uyarınca bağlayıcı olan …icra daireleri ve mahkemeleri olduğu, ortada taraflar açısından bağlayıcı bir yetki sözleşmesi varken TBK md 89’un uygulanamayacağı, bu nedenle temlik alan RCT’nin kendi yerleşim yerinde takip başlatmasının yasal dayanağı bulunmadığı, ancak yetki itirazlarında Köyceğiz olarak yetkili yer belirtilmekle yetkili yer doğru gösterilmediğinden, usule uygun yetki itirazından bahsedilemeyeceği, bu nedenle davalı borçluların yetki itirazlarına itibar edilemeyeceğinden, HMK md 19 uyarınca yetki itirazının bu sebeple reddine karar verilmiştir.
Davalılardan …vekilinin ve …’in cevap dilekçelerinde ileri sürülen zamanaşımı def’i yönünden yapılan hukuku değerlendirme sonucunda ise, dava konusu alacağın faaliyet izni kaldırılan …’tan TMSF’ye temlik edilen alacak yani Fon alacağı niteliğinde olduğu, 25.12.1996 tarihinde akdedilen GKS’den kaynaklanan alacakla ilgili zamanaşımının alacağın kat edildiği-muaccel hale geldiği 1999 tarihinden başladığı, 5411 sayılı Kanunun (mülga ettiği 4389 sayılı Kanunun ek 3. maddesine paralel) 141. maddesine göre Fon alacaklarında zamanaşımının 20 yıl olduğu, Anayasa Mahkemesince 2014’te 141. maddedeki zamanaşımı sözcüğü yönünden iptal kararı verilmişse de, takibin 12.06.2013 tarihinde yani Anayasa Mah.iptal kararından önce ve 20 yıllık zamanaşımı sona ermeden başlatılmış olduğu, bu nedenle alacaklı yönünden kazanılmış hak bulunduğu anlaşılmakla, anılan davalıların zamanaşımı def’inin de reddine karar verilmiştir.
Davalı kefillerle ilgili ilk defa 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 598/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre yönünden re’sen yapılan hukuki değerlendirmede ise, 6101 sayılı uygulama kanununun 5.maddesi gereği ikinci fıkrada düzenlenen 1 yıllık ek süre içinde 12.06.2013 tarihinde dava konusu takibin başlatıldığı anlaşılmakla, anılan hak düşürücü süre sona ermeden takip başlatıldığı ve dava da İİK md 67-1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığından, kefillere başvuru hakkının düşmediği tespit edilmiştir.
Davalılardan … vekilinin ve…’in derdest takip itirazlarını değerlendirmek için dosyaya getirtilen … İM … (yeni esas 2002/391) E takip dosyasının taraflarının dosyamızla ilgisinin bulunmadığı, …İM … E dosyasında ise Tarişbank tarafından davalılardan başka biri hakkında bonoya dayalı başlatılmış takip olduğu, dolayısıyla davalıların derdest takip itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Dosyada alınan bankacı bilirkişinin ilk kök raporunda, taraflar arasında akdedilen 25.12.1996 tarihli GKS ve limit artırımları üzerine davalı asıl borçlu şirkete kullandırılan kredilerin ödenmediği, sözleşmede banka kayıtlarının kesin delil kabul edileceğine dair delil sözleşmesi bulunduğu, diğer davalıların müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeleri imzaladığı ancak kefalet limitinin 7.000,00 YTL olduğu, hesabın kat edildiği, ancak kat ihtarı tebliğ şerhleri dosyada bulunmadığından temerrüdün takip tarihinde oluşmuş sayılabileceği, kefiller hakkındaki takibin limitten fazla olduğu, GKS’de akdi faiz oranının açıkça yazmadığı, ancak TCMB’ye bildirilmesi ve ilan edilmesi koşuluyla taraflar arasında serbestçe belirlenebileceği, GKS md.51’de temerrüt faiz oranının düzenlendiği ve “en yüksek faiz oranı uygulanan kredi türünün faiz oranına %30 ilave suretiyle bulunan oran” şeklinde belirlendiği, buna göre alacaklı bankanın kredi dönemindeki en yüksek akdi faiz oranının %150 ve temerrüt faizi oranının ise %195 olarak hesaplandığı, kat ihtarında da %150 akdi faiz istendiği belirtilmişse de, temerrüt faiz oranının davacıya alacağı temlik eden TMSF’nin iradesine uygun olarak, alacağın TMSF bünyesinde bulunduğu sırada TMSF tarafından uygulanan akdi faize göre (%72, %60, %35 azalan oranda) hesap yapılması gerektiği, TBK md 88 ve 120’deki faiz kısıtlamasının uygulanması gerektiği görüşü belirtilerek, takip tarihi itibariyle asıl borçlu şirket ve davalı kefiller için ayrı ayrı alacak hesabı yapılmıştır.
Davacı tarafın süresinde itirazı ve talebi üzerine kat ihtarının tebliğ şerhleri noterlikten getirilip dosya içine alınmış, bilirkişiden ek rapor alınmış, alınan ek raporda temerrüdün 22.11.1998 tarihinde oluştuğu tespit edilerek temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulanarak takip tarihi itibariyle alacak tespiti yapılmış ise de, yapılan incelemede temerrüt faizi oranı olarak yine GKS’de kararlaştırılan faiz oranının değil temlik alıp temlik eden TMSF tarafından hesaplarda takip için uygulanan oranlar üzerinden işlemiş faiz hesabı yapıldığı görülmüştür.
Bunun üzerine dava konusu alacağın ticari kredi olduğu, taraflarca serbestçe faiz oranı kararlaştırılabileceği, TBK md 88 ve 120’de yer alan kısıtlamanın uygulanamayacağı ve benzer davalarla ilgili Yargıtay ve BAM içtihatları dikkate alınarak, davacı tarafın raporlara süresinde itirazı bulunduğu da gözetilerek, bilirkişiden GKS’de kararlaştırılan faiz oranlarına göre hesap yapması istenmiş ve son ek rapor alınmıştır.
Son alınan bilirkişi ek raporunda özetle; davacının takip tarihi itibariyle alacağı TBK 88-120 uygulanmadan ve takipte akdedilen GKS’de kararlaştırılan orandan daha düşük temerrüt faizi (%140 ve azalan oranda) talep edildiğinden talebe uygun oranlar üzerinden hesaplanmış, raporun uzman bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya dayalı olduğu, takip öncesi tahsilatın da TBK md 100’e uygun şekilde öncelikle faizden mahsup suretiyle borçtan düşülmüş olduğu, raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmekle hükme esas alınmış, takip sonrası istenen faiz oranının istenebilir olduğu, davalı asıl borçlu şirket hakkında takibin doğru olduğu, ancak kefillerin sorumluluğu kefalet limitiyle sınırlı-7.000,00 TL olduğundan buna göre yapılan asıl alacak ve işlemiş faiz hesabı üzerinden davalı kefiller yönünden davanın (tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde) kısmen kabulüne, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin %20 oran üzerinden kabulüne, reddedilen kısımla ilgili davalı kefillerin kötüniyet tazminatı talebinin ise davacının takibi kötüniyetle başlattığı ispatlanamadığından reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davalı asıl borçlu şirket yönünden DAVANIN TAM KABULÜNE,
Davalı kefiller yönünden DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
İstanbul …İcra Müdürlüğünün… takip dosyasına davalı şirket itirazının tamamen, davalı kefillerin itirazının kısmen iptaline, takibin 10.149,38-TL asıl alacak, 106.190,97-TL işlemiş faiz toplamı 116.340,25-TL alacak yönünden (tahsilde tekerrür oluşturmamak ve davalı kefiller… ve…7.000,00-TL asıl alacak, 75.878,58-TL işlemiş faiz toplamı 82.878,58-TL ile sınırlı sorumlu tutulmak şartıyla) takip sonrası aynı koşullarda devamına, davalı … ve …yönünden fazla istemin reddine,
Alacağın %20’si oranında 23.268,07- TL icra inkar tazminatının (tahsilde tekerrür oluşturmamak ve davalı…ve…16.575,71-TL’siyle sınırlı sorumlu tutulmak şartıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım yönünden, davalı … ve …’nın kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine,
2-Alınması gerekli 7.947,20-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.986,80- TL harcın mahsubu ile bakiye 5.960,40-TL harcın davalılardan (davalılar …ve …5.661,43-TL’lik kısmından sorumlu tutulmak şartıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irad kaydına,
3- Davacı tarafça yapılan posta ve tebligat masrafı 598,60-TL, bilirkişi ücreti 110,00-T, 1.986,80- TL harcın toplamı olan 2.695,40-TL yargılama giderinin davalılardan (davalıla… ve …1.913,734-TL’lik kısmından sorumlu tutulmak şartıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 15.002,33-TL nispi vekâlet ücretinin davalılardan (davalılar … ve …10.651,65-TL’lik kısmından sorumlu tutulmak şartıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
17/07/2020

Katip

Hakim