Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1178 E. 2022/117 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1178
KARAR NO : 2022/117

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/12/2016
KARAR TARİHİ : 17/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 08.05.2016 tarihinde sürücü …’ın sevk idaresindeki … plakalı sigortasız motosiklet ile seyir halinde iken asli ve tam kusurlu olarak sebebiyet verdiği kazada motosiklet üzerinde yolcu olan davacının ağır şekilde yaralandığını, kazaya ilişkin olarak … Cumhuriyet Başsavcılığının … no.lu soruşturma dosyasının açıldığını, kazadan dolayı davacının maluliyetinin tespiti için … Üniversitesi nezdinde % 42 oranında kalıcı maluliyetinin bulunduğunun rapor ile tespit edildiğini, fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla, 1.000,00 TL kalıcı maluliyet nedeniyle maddi tazminatın, davalıya yapılan 17.08.2016 müracaat tarihine yasal 8 işgünü eklenmek suretiyle tekabül edecek tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde davacının ve temlik alanın adreslerinin yazılmadığını, eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerektiğini, …’ın, davalı yönünden tazminat haklarından feragat ettiğini beyan ettiğinden davanın reddi gerektiğini, davalıya kaza nedeniyle tazminat talebi ile başvuruda bulunulduğunu ve 136437 sayılı işlem dosyası açıldığını, davaliya tebliğ edilen … 5.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye no.lu “İbraname ve Feragatname” haşlıklı belgede …’ın hiçbir hak ve alacağının olmadığını açıkça belirttiğini, feragatin hata, hile veya ikrar sonucu verildiğine dayalı feshi için ayrı bir dava açıldığı hususunda herhangi bir iddia ileri sürülmediğini, feragatin geçerli olduğunu, davanın usulden reddini talep ettiklerini, temlik alan sıfatıyla dava açan …’ın da taleplerinin reddi gerektiğini, kaza sırasında sürücü …’ın vefat ettiğini, davanın, aracın sürücüsü …’ın mirasçısı işleteni … ve …’a ihbarın talep ettiklerini, talep edilen tazminatın nasıl hesaplandığının açıklanması gerektiğini, davalının gidermek zorunda olduğu bir talep olmadığını, yapılan başvuru üzerine davacının tedavisi devam ettiğinden raporların istendiğini, …’ın, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen müteveffa sürücü mirasçıları işleten aleyhine dava açmadığını ve şikayetçi dahi olmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davalı aleyhine dava açılmasının hakkın kötüye kullanıldığını, davalının sorumluluğuna gidilebilmesi için … plakalı aracın kaza tarihinde geçerli trafik policesi olup olmadığının araştırılması gerektiğini, poliçe bulunduğunun tespiti halinde davalının sorumluluğuna gidilemeyeceğini, belirlenecek sigorta şirketine davanın ihbarına ve davalı yönünden davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davalının sorumluluğunun teminat limitleri ile sınırlı olduğunu, …’ın kazada varsa asli müterafik kusurunun, maluliyetin oranının belirlenmesi gerektiğini, talep edilen tazminattan aslen-müterafik kusur oranında indirim yapılması gerektiğini, kusur yönünden ATK Trafik İhtisas Dairesi nezdinde inceleme yapılmasını talep ettiklerini, trafik kaza tutanağında sürücü …’ın sürücü belgesinin bulunmadığının, yolcu konumundaki …’ın kaskının yapılması ve diğer koruyucu tertibatının olmadığının tespit edildiğini, …’ın kusurunun araştırılmasını istediklerini, araca ücret karşılığı binmiş bir yolcu olmadığından hatır taşıması bulunduğunun kabulü gerektiğini, kusur oranları tespit edilerek buna göre indirim yapılması gerektiğini, maluliyet oranının ATK 3.İhtisas Dairesinden alınacak raporla tespiti gerektiğini, davanın açılmasına sebep olmayan davalının temerrüdü söz konusu olmadığından, haksız fiil faili olmadığından faiz taleplerinin ve faiz başlangıcının kabul edilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dava, davacı …’ın yaralanması nedeniyle sürekli iş göremezlik zararına ilişkin tazminat istemine ilişkin olup ihbara ilişkin usuli işlem ise tamamlanmıştır.
Davaya esas olan haksız fiil ile ilgili … CBS’nin …Sr.sayılı dosyasına istinaden 27/12/2016 tarihi itibariyle takipsizlik kararının verildiği, takipsizlik karar içeriğine göre davacının olay günü bindiği ve …’ın sevk ve idaresindeki motosikletin direksiyon hakimiyetini kaybettiği, sürücünün öldüğü, yolcu …’ın ise yaralandığı, kararın şeklen kesinleştiği, soruşturma aşamasında alınan kusur bilirkişisi raporuna göre motosiklet sürücüsünün tamamen kusurlu olduğu sabittir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu genel olarak davacıların destekten yoksun kalma tazminat talebinin kabulünün mümkün olup olmadığı, olay tarihindeki Yönetmelik hükümleri ve kusur raporu dikkate alındığında kaç TL sürekli iş göremezlik zararının mevcut olduğu, dava şartının yerine gelip gelmediği, hesaplanacak tazminattan hatır taşıması, sürücü belgesiz araç kullanma ve kask takmama nedeniyle indirim yapılmasının gerekip gerekmediği, indirim yapılması durumunda davalının sorumluluk miktarında düşme olup olmadığı, davalının teminat limitinin kaç TL olduğu, kazaya yol açan motosikletin hacmi karşısında davalı … Hesabının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, savunulan ibraname ve feragat beyanının davacıların hak talep etmesine engel olup olmadığı, kısmı olarak dava açılmış olmakla birlikte sonradan gerçekleşen ıslah beyanı karşısında davalının konumu gereği temerrüt tarihinin hangi tarih olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Dava mahkememizde 01/12/2016 itibariyle açılmış olup bu tarih itibariyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak yürürlüğe giren madde mevcuttur. İlgili düzenlemeye göre zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği emredilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiş olup mahkememizce dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale gelmiştir. Nitekim somut olayda davalı … Hesabına dava öncesi ve 19/08/2016 tarihi itibariyle gerekli başvuru yapılmış, sonuç alınamamış, ancak özel dava şartı yerine getirilmiştir.
Dava dilekçesinde adı geçen …’ın yargılama başlamadan önce mevcut kazadan kaynaklanacak ve … Hesabından talep olunacak alacağın 70.000,00 TL bedelli kısmını noterde düzenlenen devir sözleşmesi ile ve 10/08/2016 tarihli belge ile …’a devrettiği, bu suretle dava tarihinde dosyada iki farklı davacının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere davacılar somut olayda ihtiyari dava arkadaşıdır. Buna göre her bir davacı yönünden usul işlemlerinin ve taleplerin ayrı ayrı değerlendirilmesi zorunludur. Dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesi dikkate alındığında davacıların sadece “sürekli iş göremezlik tazminata” ilişkin alacak kalemini dava konusu yaptıkları açıktır.
Davacıların sürekli iş gücü kaybından doğan maddi zarar kalemleriyle ilgili tazminat talebinin hesaplanması için kusur ve hesap uzmanı bilirkişisi atanmış olup gerek maluliyet gerek aktüer bilirkişi tarafından hesap yapılması zorunludur.
Buna göre Yargıtay uygulamasında kabul olunduğu üzere “haksız fiil sonucu sürekli iş göremezlik kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gereklidir. Söz konusu belirlemenin ise, Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik, hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir”.
… Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Engelli Sağlık Kurulu raporu içeriği ve ekleri ayrıntılı olarak celb edilmiş, akabinde ATK tarafından hazırlanan 13/06/2018 tarihli ayrıntılı raporda “Mevcut belgelere göre, … ve … oğlu 16.09.1998 doğumlu …’ın 08.05.2016 tarihinde maruz kalmış olduğu trafik kazasına bağlı splenektomi + sol alt ekstremite kısalığı + sol ayak bileği eklem hareket kısıtlılığı lomber omurga stabilizasyonu arızaları nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 (bir) kabul olunarak: Gr1 XI(3…..15) A%19, Gr1 X(2…….33) A%37, Gr1 XII(20e…0) A%3, Gr1 XII(28Ba….15) A%19, Balthazard formulüne göre %59.91, E cetveline göre %53.0 (yüzdeelliüçnoktasıfır) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği oybirliği ile mütalaa olunur” gerekçesiyle maluliyet durumu incelenmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında ve dosyanın tek hakim tarafından heyete devredilmesinden sonra, kaza tarihi itibariyle “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” yürürlükte olmakla ATK’nın 13/06/2018 tarihli raporunun bu yönetmelik hükümlerine göre revize edilmesi, bu çerçevede inceleme yapılması, buna göre adı geçen bu yönetmelik hükümleri çerçevesinde ATK’nın hazırladığı 13/06/2018 tarihli raporunda açıklanan kayıp oranının değişip değişmediği, var ise oranının ne olduğu noktasında yeniden değerlendirme yapılması, amacı ile dosyanın ATK 3.İhtisas Kurulu’na gönderilmesine dair karar oluşturulmuştur.
Buna göre ATK 26/07/2019 tarihli raporunda bu defa “mahkemenizce 03.08.2013 tarih 28727 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne göre meslekte kazanma gücü kaybı oranı sorulmakla birlikte bu konusu yönetmeliğin çalışma gücü kaybı (malulen emeklilik) ile ilgili bir barem olduğu, meslekte kazanma gücü kaybı oranı (maluliyet oranı) tespitine yönelik çizelgeleri içermediği cihetle olay tarihinde yürürlükte olan 11.10.2008, 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinden yararlanıldığı cihetle Kurulumuzun 13/06/2018 tarih ve 10805 sayılı mütalaasında değiştirilecek bir husus bulunmadığı oy birliği ile mütalaa olunur” gerekçesiyle rapor hazırlamıştır.
Adı geçen ATK’nın en son hazırladığı 26/07/2019 tarihli rapor bu yönde olmakla birlikte mahkememizce 01/10/2020 tarihli ara kararda bu defa “Yargıtay uygulamaları da dikkate alındığında kaza tarihinin 28/05/2016 tarihli olması nedeni ile 01/06/2015 tarihinden sonra yürürlüğe giren Özürlüler Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin ATK tarafından hazırlanan kök ve ek raporlarda neden dikkate alınmadığının açıklanması bu noktada maddi hata olup olmadığının irdelenmesi, bu noktada hata var ise yukarıda adı geçen yönetmelik hükümlerinin kaza tarihinde yürürlükte olduğu dikkate alınarak davacının talep edebilceği daimi iş göremezlik tazminat miktarının hesaplanması açısından davacının daimi maluliyet oranlarının gerekçeli ve denetime elverişli olarak açıklanması için ATK dan ek rapor alınmasına, ATK’ dan Özürlüler Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde oranların tespit edilip edilmeyeceğine dair gerekli araştırmanın yapılmasına dair raporun gelmesi sonrası bu ek raporun öncelikle yeniden irdelenmesi” noktasında yerinden ara karar oluşturulmuştur.
Belirtilen ara karar sonrası inceleme konularıyla ilgili yeniden görevlendirilen ATK bu defa hazırlamış olduğu 23/12/2020 tarihli raporunda sonuç olarak “Mahkemenizce 03.08.2013 tarih 28727 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne göre meslekte kazanma gücü kaybı oranı sorulmakla birlikte bu konusu yönetmeliğin çalışma gücü kaybı (malulen emeklilik) ile ilgili bir barem olduğu, meslekte kazanma gücü kaybı oranı (maluliyet oranı) tespitine yönelik çizelgeleri içermediği cihetle olay tarihinde yürürlükte olan 11.10.2008, 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinden yararlanıldığı cihetle Kurulumuzun 13/06/2018 tarih ve 10805 sayılı mütalaasında değiştirilecek bir husus bulunmadığı oy birliği ile mütalaa olunur.” Şeklinde kayıtlı olduğuna göre; … oğlu, 16/09/1998 doğumlu …’ın 08.05.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmeliği dikkate alındığında; I. Kas-İskelet Sistemi, Omurgaya ait sorunlar, Lomber Omurganın Özürlülük Oranları, Tablo 1.1’e göre kategori IV özürlülük oranı %23, II. Sindirim Sistemi, Splenektomi, Özürlülük oranı %10 III. Kas-İskelet Sistemi, Alt ekstremiteye ait sorunlar, Alt ekstremite uzunluk farklılıkları, Tablo 3.3 a göre alt ekstremite özürlülük oranı %10, IV. Kas-İskelet Sistemi, Alt ekstremiteye ait sorunlar, Eklem hareket açıklığı, Ayak bileği hareket kısıtlılığı, Tablo 3.10’a göre alt ekstremite özürlülük oranı %(7+7), Balthazard formülüne göre alt ekstremite özürlülük oranı: (14+10)=%22 olup , Tablo3.2’ye göre; %11 olup, Kişinin tüm vücut özürlülük oranının Balthazard formülüne göre %(23+10+11)= %38,23 olduğu; 1. Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %38 (yüzdeotuzsekiz) olduğu, 2. İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur.” gerekçesiyle yeniden rapor hazırlanmıştır.
Aktüer bilirkişi tarafından hesap yapılmadan önce mevcut dosya kapsamına göre kaza tarihi itibariyle askerlik yaşı gelmemiş olan … yönünden askerlik durumuna dair araştırmanın, dosyanın heyet duruşmasına alınması sonrası eksiksiz olarak yapılması gerektiği takdir edilmiştir. Buna göre “öncelikle kaza tarihi itibari ile askerlik yaşı gelmemiş olan … T.C. kimlik numaralı …’ın kazadan kaynaklanan mağduriyetinin giderilmesi ve askerliğine engel teşkil edecek bir maluliyetin olup olmadığı hususunun araştırılması, askerliğine engel hal teşkil ettiğine dair hal var ise iki hafta içinde belge suretinin mahkememize gönderilmesi için davacı …’ın nüfusa kayıtlı olduğu Askerlik Şubesi Başkanlığına müzekkere yazılmasına, müzekkereye nüfus kayıt örneğinin ve dosyadaki ATK raporunun suretinin eklenmesine” dair ara karar oluşturulmuş; bu çerçevede askerlik şubesinden bütün belgeler dahi celb edilmiştir.
Açıklanan eksikliklerin giderilmesinden önce her ne kadar kusur ve aktüer bilirkişilerin katılımıyla 29/01/2019 tarihli raporun alındığı, trafik kazasının meydana gelmesinde kusur açısından …’ın herhangi bir kusurunun bulunmadığı, ehliyetsiz olmasının ise gerekirse müterafik kusur anlamında indirim yapılması gereken bir durum olduğu mahkememizce takdir olunmuş, yine ATK’dan Yargıtay uygulamasına uygun ve Yönetmelikler çerçevesinde alınan raporlar uyarınca ek rapor alınmış ise de yargılama aşamasında Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 ve 2020/40K.sayılı kararı ile KTK m.90 hükmündeki “Bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki” bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi sonrası ve Yargıtay uygulaması gereği yeniden ek rapor alınması takdir olunmuştur.
Yargıtay 17 HD uygulaması dikkate alındığında, AYM kararı öncesi davacı aleyhine olacak şekilde TRH 2010 ve 1.8 faiz uygulaması davacı aleyhine iken AYM kararı sonrası 1.8 faizin uygulanmamış olması, bu durumda 02/08/2021 tarihi itibari ile teslim olunan aktüer raporunda bu defa davacı aleyhine bir verinin tümden değişmesi, 1.8 teknik faizin tümden kaldırılmasının davacı lehine olacak şekilde değişiklik içermesi nedeni ile davacı lehine olacak şekilde kazanılmış hakkın ihlalinin mümkün olmaması dikkate alınarak 2019 yılı itibari ile dikkate alınan asgari ücret yerine ve aradan iki yıl geçmiş olması dikkate alınarak, bu defa hükme en yakın tarihteki 2021 yılı Ekim ayından sonraki asgari ücret miktarlarının dikkate alınmasına, davacı vekilinin 06/09/2021 tarihli itiraz dilekçesi doğrultusunda hükme en yakın tarihteki asgari ücret dikkate alınarak hesaplama yapılmasına; bu suretle AYM kararı gereği davacı aleyhine sonradan ortaya çıkan değişikliğin davacı aleyhine sonuç doğurmaması için bilirkişinin ek raporunu hazırlamasına dair ara karar oluşturulmuştur.
Oluşturulan ara karar çerçevesinde aktüer bilirkişi hazırlamış olduğu altı sayfadan ibaret ve 18/10/2021 tarihli raporunda, kazaya yol açanın %100 kusurlu olması, ATK tarafından belirlenen maluliyet durumu, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararı sonrası değişen ve gelişen durum çerçevesinde toplam zarar miktarının 691.997,91 TL olduğu, bu zarardan ayrı ayrı öncelikle %20 hatır taşıması, %20 ehliyetsiz sürücünün aracı verme indirimleri yapıldığından ise net zarar miktarının 409.198,75 TL olduğu, ancak zorunlu trafik sigortası teminat limitinin 310.000,00 TL olduğu, davalının TRH – 2010 Yaşam Tablosu ve Prograsif Rant Tekniğine göre ve kaza tarihinde geçerli olan yönetmelik kapsamında belirlenen %38,23 tüm vücut engellilik oranı ve indirimler sonucu belirlenen tazmin tutarının 409.198,75 TL olmakla birlikte teminat limitinin 310.000,00 TL olduğunu gerekçeli olarak açıklamıştır.
İndirimlerin ayrı ayrı yapılması bu suretle hatır taşıması için %20, müterafik kusur için %20 oranında indirim yapılması Yargıtay’ın en son benimsediği yönteme uygun olup bu itibarla bu yöne ilişkin hesaplamaya itibar olunmuştur. (Yargıtay 17. HD 2018/3903E. 2020/3867K.sayılı ilamı)
Hesap bilirkişisinin Mahkememizce itibar olunan 18/10/2021 tarihli raporu gerekse bu raporun hazırlanmasına esas olan ve mahkememizce itibar olunan ATK’nın 23/12/2020 tarihli ek raporu, yine daha önce görev yapan İTÜ’de görevli akademisyen kusur bilirkişi raporu taraflara tebliğ olunduğu halde bu raporlara itibar etmeye engel ve gerekçeli herhangi bir itiraz mevcut olmadığından ve mevcut dosya kapsamı ile uyumlu bulunduğundan mahkememizce itibar olunan bu raporlardaki hesaplamalar hükme esas bulunmuştur.
Aktüer bilirkişinin bulmuş olduğu rakamlarla ilgili iki indirim nedenine ilişkin yorum yapılması gerekmektedir. Nitekim Yargıtay 17. HD’nin yerleşik uygulamalarında kabul olunduğu üzere “hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Dosya kapsamına ve ifade tutanaklarının incelenmesine göre yaralanma sonucunda ölen sürücü … ile davacı …’ın arkadaş olduğu, davacı …’ın hatır için taşındığı anlaşılmaktadır. Buna göre olayda hatır taşımasının var olduğunun anlaşılması karşısında Yargıtay uygulaması gereği tazminattan takdir edilecek oranda hakkaniyete uygun olarak hatır taşıması indirimi yapılması gerekmiştir. Kaldı ki davacı …’ın yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün ehliyetsiz olduğu anlaşılmaktadır. Davacının ehliyetsiz sürücüsü olan arkadaşının aracına bilerek bindiği anlaşılmakla bu durum dahi zarar gören …’ın talep etmiş olduğu sürekli iş gücü tazminat miktarında müterafik kusur nedeniyle bir indirim yapılması gerekmektedir. Bu yönüyle mahkememizce dahi itibar olunan 18/10/2021 tarihli hesap bilirkişi raporundaki indirim dosya kapsamına uygun görülmüştür. Yine raporda irdelenmese de kaska ilişkin herhangi bir indirim gerekmektedir. Zira ATK rapor içeriği ve tespitler dikkate alındığında yaralanma yerleri ile kask takmama arasında hiçbir nedensellik bağı olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Zaten bu konuda da somutlaştırılmış bir vakıa da ortaya konulmamış, raporlara da itiraz edilmemiştir. Ne var ki bu indirimler yapılsa da yapılmasa da davalı … Hesabının limiti 310.000,00TL olup, bu indirimler dahi ayrı ayrı yapıldığında davalı … Hesabının sorumlu olduğu limitin üstünde ve 409.198,75 TL tutarında tazminat hesaplanmaktadır ki her halükarda davalının sorumlu olduğu teminat miktarı kadar sorumlu olması gerektiği anlaşılmaktadır.
Davacı …’ın iddia etmiş olduğu maddi zarara yol açan aracın bir motosiklet olduğu açık olmakla bu aracın yapmış olduğu kazanın davalının savunduğu üzere sorumluluğunu ortadan kaldırıp kaldırmadığı dahi irdelenmelidir. “… Hesabı, Yönetmeliğin 9. maddesine göre, trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu zararları teminat altına almaktadır. 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunu’nun 91. maddesi uyarınca motorlu araçların trafik sigortası yaptırması zorunlu olup aynı yasanın 3. maddesinde motosikletin tanımı yapılmıştır. Somut olayda, kazaya neden olan motosiklet kaza tespit tutanağında tescilsiz ve sigortasız olarak belirtilmiş olup dosya kapsamından trafik sigortası yaptırması zorunlu bir araç olup olmadığı anlaşılamadığından bu konuyla ilgili dayanak belgeler celb edilmiştir.
Dava dosyasının mahkememiz heyetine devri sonrası yapılan araştırma sonucunda, kazaya yol açan motosikletli bisikletin silindir hacminin 50cc küpü geçtiği, bu durumun kayden tespit edildiği, bu durumun resmi makamlardan gelen resmi kayıt ile saptandığı açık olduğundan ve aksi de savunulduğundan başkaca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Zaten celbedilen savcılık soruşturmasında mevcut olan 09/05/2018 tarihli “olay yeri inceleme raporu” içeriğine göre motosikletin uçurumdan ve 20,25 metrelik yüksekten zemine düştüğü, parçalara ayrılmış şekilde parçalandığı, üzerinde inceleme yapılmasına fiilen mümkün olmadığı gibi resmi kayıtlar içeriği karşısında başkaca bir inceleme yapılmasının gerekmediği (Yargıtay 17 HD. 2016/10478E. 2019/4365K.sayılı ilâmı) bu suret ile kazaya yol açan motosikletin silindir hacmi ve vasfının araştırıldığı, trafik sigortası yaptırılması zorunluluğunun bulunduğu, (Yargıtay 17. HD 2016/79842E. 2019/3818K.sayılı ilamı) kazaya yol açanın trafik sigortası yapılması zorunlu araçlardan olduğu, davalı … Hesabı’nın da sorumlu olduğu Yargıtay uygulamasına uygun şekilde tespit edilmiştir.
Davacılar talep etmiş oldukları zarar kalemi için davalıya başvurunun yapıldığı iddia ettiği 17/08/2016 tarihli müracaat tarihine sekiz yasal iş günü eklenmek suretiyle tekabül edecek tarihten itibaren yasal faiz talep etmişlerdir. Ne var ki Yargıtay uygulamasında da kabul olunduğu üzere “Dava, trafik kazasından kaynaklı bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereğince ihdas edilen … Hesabı Yönetmeliği’nin 15. maddesi gereğince rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte ihbar edildiği tarihte … Hesabının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Davalı … Hesabı’nın sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü gerekli belgelerle birlikte … Hesabı’na başvuru yapıldığı tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır. Somut olayda, davalı … Hesabı’nın sigorta bedelinin ödeme yükümlülüğünü gerekli belgelerle birlikte … Hesabına başvurduğu tarihte doğacaktır. Nitekim davalı … Hesabı maluliyet nedeniyle kendisinden talep edilen tazminat için öncelikle talebin değerlendirilebilmesi için yetkili ve resmi bir hastaneden alınacak sağlık kurulu raporu aslı ve tedavi giderlerinin taraflarına gönderilmesini talep etmiştir. Davalı … Hesabı bu noktada kanunun kendisine tanıdığı takdir yetkisi içinde söz konusu belgeleri talep etmekte haklıdır. Nitekim davacının … Hesabına başvuru ile ilgili sunmuş olduğu evraklar dikkate alındığında davalının talebini karşılayacak herhangi bir belge bulunmadığı, bu çerçevede Yargıtay uygulaması dikkate alındığında davalı açısından temerrütün dava tarihi itibariyle oluşmuş olduğu kabul edilmiştir. (Yargıtay 4.HD 2021/2144E. 2021/4272K.sayılı ilamı) Nitekim … Hesabına başvuru aşamasında ilgili Yönetmeliğin m.15/f.1 hükmü çerçevesinde “sakatlanma halinde kaza tespit tutanağı resmi tasdikli sureti, hastane raporu aslı veya resmi tasdikli sureti, maluliyet oranını gösterir hastane raporu aslı veya resmi tasdikli sureti, olayın mahkemeye intikal etmesi halinde mahkeme kararı, kaza ile illiyeti gösteren belgelerin” … Hesabına sunulmasının zorunluluk arz ettiği, ne var ki başvuru tarihi itibariyle davacı … tarafından maluliyet oranını gösterir hastane raporu aslı veya resmi tasdikli sureti ve yine hastane raporu aslı veya resmi tasdikli suretinin mevcut bulunmadığı, zaten bu nedenle davalı … Hesabının başvuruyu reddetmiş olduğu dikkate alındığında, davalı açısından temerrütün dava tarihi itibariyle oluşmuş olduğu mahkememizce takdir olunmuştur. Zaten davada belirsiz alacak davası olarak açıldığından miktarın arttırılması da temerrüt tarihini değiştirmeyecektir.
Davalı, davacılar lehine hesaplanan tazminat miktarlarının sunulan ibraname ve feragat nedeniyle talep edilemeyeceğini dahi savunmuş olmakla, bu savunma üzerinde dahi durulmasında fayda bulunmaktadır. 2918 Sayılı Yasanın 111. maddesinde “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebileceği” düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlık dikkate alındığında davacı …’ın 08/05/2016 tarihinde trafik sigortası bulunmayan aracın karıştığı kazada yaralandığı, akabinde 01/12/2016 tarihinde söz konusu davanın açıldığı, davacı … tarafından düzenlenen ve … Hesabının kazadan dolayı ibra edildiğine ilişkin … 5.Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye numaralı “ibraname ve feragatname” başlıklı belge mevcut var ise de adı geçen bu belge içeriğinden açıkça anlaşılacağı üzere ibraname ve feragatnamenin bedel ihtiva etmediği açıktır. Bu nedenle öncelikle davalının dayanmış olduğu bu ibraname ve feragate hukuki bir değer atfedilebilmesi ve davalı lehine ve davacılar aleyhine sonuç doğurabilmesi mümkün bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. 2018/468E. 2019/11920K.sayılı ilamı)
Kaldı ki adı geçen “ibraname ve feragatname” başlıklı bu belge nedeniyle davacı …’a hangi tarihte hangi miktarın verilmiş olduğunun belgeye dayalı olarak tespitinin yapılamadığı ve denetlenemediği, denetlenemeyen bu belge karşısında ise 310.000,00 TL tazminatı hak ettiği sonucuna varılan davacılar yönünden yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan bir anlaşmanın olup olmadığının tespitinin dahi yapılamadığı, bu şartlarda davacılar aleyhine sonuca varmayı gerektiren ve kanun hükmünde belirtilen somut koşul vakıanın varlığının dahi anlaşılamadığı açık olmakla davalının bu belgeye dayalı olarak kendisinden hak talep edilemeyeceğine dair savunmasına bu yönden de itibar edilememiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında alacağı kısmen temlik eden davacı …’un dava dilekçesindeki talebine konu 1000-TL ile ıslah talebine konu 239.000-TL olmak üzere toplam 240.000-TL sürekli iş göremezlik zararına ilişkin maddi tazminatın; alacağı kısmen temlik alan davacı …’ın ıslah dilekçesine konu olan 70.000-TL sürekli iş göremezlik zararına ilişkin maddi tazminatın, davalı … Hesabından- davalının teminat limiti olan 310.000-TL ile sınırlı olmak üzere- dava tarihi olan 01/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ayrı ayrı tahsili ile ayrı ayrı davacılara verilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Alacağı kısmen temlik eden davacı …’un dava dilekçesindeki talebine konu 1000-TL ile ıslah talebine konu 239.000-TL olmak üzere toplam 240.000-TL sürekli iş göremezlik zararına ilişkin maddi tazminatın;
Alacağı kısmen temlik alan davacı …’ın ıslah dilekçesine konu olan 70.000-TL sürekli iş göremezlik zararına ilişkin maddi tazminatın,
Davalı … Hesabından- davalının teminat limiti olan 310.000-TL ile sınırlı olmak üzere- dava tarihi olan 01/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ayrı ayrı tahsili ile ayrı ayrı davacılara verilmesine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 21.176,10‬ TL harçtan, peşin alınan 29,20TL peşin harç, 1.070,00 TL ek harç toplamı 1.099,2‬0TL’nin mahsup edilerek bakiye ‭‭20.076,9‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından yatırılan 1.070,00 TL ve 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı gideri toplamı olan ‭‭1.128,4‬ TL harcın davalıdan alınarak %22’sine isabet eden 248,24TL’nin …’a, %78’ine isabet eden 880,15TL’nin …’a verilmesine,
4-Davalının harcamış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacılar tarafından yapılan 520,55 TL tebligat, posta gideri ile 2.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.020,55‬TL yargılama giderinin davalıdan alınarak %22 oranına isabet eden 664,52TL’nin alacağı kısmen temlik alan davacı …’a, %78 oranına isabet eden 2.356,02TL’nin alacağı kısmen temlik eden davacı …’a verilmesine,
6-İhtiyari dava arkadaşlığı olan davacılar vekil ile temsil edildiğinden davacı … için yürürlükte olan AAÜT gereğince 240.000,00 TL üzerinden takdir edilen 25.250,00 TL, 70.000,00 TL üzerinden davacı … lehine takdir edilen 9.900,00 TL’nin davalıdan alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde bakiye avansın iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda ve oy birliği ile karar verildi.17/02/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip