Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1174 E. 2018/48 K. 18.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1174
KARAR NO : 2018/48

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 26/12/2011
KARAR TARİHİ: 18/01/2018

DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20/02/2008 tarihli sözleşme ile davacının hissedar olduğu … Ticaret Ltd Şti’ndeki payların (%30) ve şirket uhdesindeki (39) adet arama ruhsatının ayrıca 21/04/2008 tarihli ek protokolüne göre (2) adet arama ruhsatının … Ticaret Ltd Şti’ne devredildiğini, devir bedelinin rezerv miktarına göre belirlenmesinin kararlaştırıldığını, davalıların devirlere karşılık 4.048.000,00.-USD ödediklerini, ancak kalan tutarın ödenmediğini daha sonra davalıların gönderdikleri ihtarname ile sözleşme konusu sahaların ekonomik olarak işletilemeyeceği gerekçe gösterilerek ödemelerin iadesi ile şirket hisselerinin geri alınmasının talep edildiğini, bu talebin kabul edilmediğini, sözleşmenin halen geçerli olduğunu, devredilen maden alanlarında 25-26 milyon ton civarında rezerv olduğunu, davalıların bakiye alacağı ödemeden imtina sebebinin davalıların ortaklık yapısındaki değişiklik olduğunu belirterek 50.000.-USD’nin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
ISLAH; Davacı vekilinin sunduğu 28/04/2014 tarihli ıslah dilekçesiyle talep 2.642.406,00.-USD’ye çıkarılmıştır.
CEVAP ve KARŞI DAVA; Davalılar vekili sunduğu dilekçede özetle; taraflar arasında hisse ve maden ruhsat devrine ilişkin sözleşme bulunduğunu, protokolün 3.5 maddesine göre sahaların ekonomik olarak işletilemeyeceğine karar verildiğinden sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığını, bu nedenle sözleşme uyarınca yapılan ödemelerin iadesi gerektiğini, davacı ve diğer hisse sahiplerine 4.048.000,00.-USD’nin iadesine karşılık Başkent şirketi uhdesindeki hisselerin devredileceğini belirterek davanın reddine, karşı dava olarak şimdilik 50.000.-USD’nin karşı davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, karşı davacı vekili sunduğu dilekçe ile 20/02/2008 tarihli sözleşmedeki imzaların noterce onayı yapılmadığından geçersiz olduğunu, noter onaylı 24/04/2008 tarihli devirde ise 300.000.-TL devir bedelinin tamamen alındığının kabul edildiğini, zaten bu devir gereğince ortaklar kurulu kararı alınıp hisse devrinin tescil ve ilan edildiğini, talebin zamanaşımına uğradığını belirterek, karşı davada talep edilen tutarı 2.245.989,60.-TL’ye yükseltmiştir.
KARŞI DAVANIN DAHA ÖNCE YAPILAN YARGILAMA SONUNDA REDDİNE KARAR VERİLMİŞ, KARŞI DAVA YÖNÜNDEN TEMYİZ TALEPLERİ REDDEDİLDİĞİNDEN VERİLEN RET KARARI KESİNLEŞMİŞ OLUP BOZMA SONRASI YÜRÜTÜLEN YARGILAMA KAPSAMINDA KARŞI DAVA BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME YAPILMAMIŞTIR.
DAVANIN NİTELİĞİ,DELİLLER ve GEREKÇE; Dava, limited şirketin hisse devri ve maden ruhsat devrinden kaynaklanan alacağın tahsili talebine ilişkindir.
Mahkememizce daha önce verilen karar: Daha önce yapılan yargılama sonunda;
“…1-Asıl davanın kısmen kabulü ile 2.411.547,97.-USD’nin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, hükmedilen tutarın 50.000,00.-USD’lik kısmına dava tarihi olan 07/10/2009, 2.361.547,97.-USD’lik kısmına ise ıslah tarihi olan 28/04/2014’den itibaren Devlet Bankaları’nın (1) yıl vadeli aynı cins dövize uyguladığı en yüksek mevduat faizi uygulanmasına, fazla talebin reddine,
2-Karşı davada;
a-Davalı … hakkındaki davanın reddine,
b-Karşı davalılar … ve … hakkında açılan davanın açılmamış sayılmasına…” karar verilmiştir.
BOZMA KARARI:
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/13955E. 2015/9629K sayılı ilamıyla;
“…Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve sözleşmeden dönme koşullarının gerçekleşmemiş olmasına göre, davalı karşı davacılar vekilinin karşı davaya yönelik tüm, asıl davaya yönelik aşağıdaki bendin dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
Mahkemece, toplam rezerv miktarının belirlenmesine ve bu sayede devir bedelinin belirlenmesine yönelik olarak üç bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır. Her üç rapor da toplam rezerv miktarı farklı bulunduğundan devir bedeli de farklı bulunmuştur. Esasen üç rapor da dosyada bulunan aynı bilgi ve belgere göre hesap yapmış olmasına rağmen ulaşılan sonuçlar farklı olmuştur.
İlk bilirkişi kurulu raporunun sonradan alınan iki bilirkişi kurulu raporundaki toplam rezerv miktarından düşük miktarda rezerv bulmasının ana nedeni, sonraki bilirkişi raporlarında hesaba dahil edilen ancak 1. bilirkişi kurulu raporunda hesaba alınmayan 4 adet sondajdır. Bunun yanında 1. bilirkişi kurulu raporunun sonraki iki rapordan farklılık arzetmesinin diğer nedenleri de, sondaj alanlarının büyüklüğünün farklı hesap edilmesi, toplam işletilebilir kömür kalınlıklarının farklı bulunması ve madenin özgül ağırlığının 3. bilirkişi raporundan farklı olarak 1,3 ton/m3 üzerinden hesap edilmesidir.
İkinci bilirkişi kurulu raporunda ilk bilirkişi kurulu raporunda hesaba katılmayan 4 sondaj alanı da hesaba dahil edilmiş ve bunun bilimsel gerekçesi raporda belirtilmiş ise de, 1. bilirkişi kurulu raporundan farklı olarak rezerv hesaplamalarına esas poligon alanı büyüklüğünün bulunmasının ve kömür kalınlığının farklı olmasının nedeni bilimsel olarak açıklanmamıştır.
Son bilirkişi kurulu raporunda belirlenen toplam rezervin ikinci bilirkişi kurulunun belirlediği toplam rezervden fazla olmasının nedeni, bu raporda esas alınan rezerv hesaplamalarına esas poligon alanlarının 2. bilirkişi kurulu raporundaki alanlardan fazla bulunması ve özgül ağırlığın 2. bilirkişi kurulu raporunda 1,30 ton/m3 gösterilmesine rağmen 3. bilirkişi kurulu raporunda 1,40 ton/m3 olarak gösterilmesinden kaynaklanmaktadır. Yine bu raporda da neden rezerv hesaplamalarına esas poligon alanlarının farklılık gösterdiği açıklanmadığı gibi, özgül ağırlığın neden 1,40 ton/m3 olarak kabul edildiği de yeterince tartışılmamıştır.
Bu itibarla, mahkemece, konusunda uzman bir bilirkişi kurulundan tarafların itirazlarını ve yukarıda ifade edilen çelişkileri karşılayacak, özellikle rezerv hesaplamalarına esas poligon alan farklılıklarının neden kaynaklandığı ve özgül ağırlığın bilimsel verilere göre ne olduğunu denetime elverişli bir şekilde açıklayan bir rapor alınarak, sonucuna göre toplam rezerv miktarının belirlenmesi ve buna göre devir bedelinin belirlenmesi gerekirken denetime imkan vermeyen bilirkişi raporuna göre eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamış hükmün bu nedenle davalı şirketler yararına BOZULMASINA…” karar verilmiştir.
Bozma kararına uyulmuş bozma gereğince talimat yoluyla rezerv miktarının tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bozma öncesi yargılamada değerlendirilen zamanaşımı, husumet itirazları, hisse devrinin geçersizliği savunmaları bozma dışında tutulduğundan yeniden değerlendirilmemiştir.
REZERV MİKTARI :
Sözleşmenin 3.1. maddesine göre devir bedeli, madenlerin rezerv miktarına göre belirlenecektir.
Noter onaylı hisse devrinin gerçekleştiği 24/04/2008 tarihinde henüz reverv tespiti yapılmadığı, her iki tarafın kabulünde olduğuna göre 24/04/2008 tarihli hisse devrinde yazılı 300.000.-TL bedelin rezerv bedeline göre tespit edildiği kabul edilemez. Zaten davanın taraflarının da 300.000.-TL’nin rezerve göre tespit edildiği yönünde iddiaları yoktur. Başka bir ifadeyle, hisse devrindeki bedele ilişkin beyan, sözleşmedeki ‘rezerve göre bedelin tayini’ kuralını ortadan kaldırmamaktadır. Bu tarihten sonra yapılan yazışma ve ihtarnamelerde belirtildiği gibi 24/04/2008 tarihinden sonra da yaklaşık bir yıl süresince rezerv tespit çalışmaları devam etmiştir. 24/04/2008 tarihli işlemle hisse devredilmiş ve bedelin tamamı ödenmiş olsa idi taraflar arasındaki müzakerelerin devamında gerçekleşen ’22/12/2008 tarihli ek protokolün tanzimine, davalı şirketlerin 22/06/2009 tarihinde sözleşmeden dönmelerine ilişkin ihtarname göndermelerine…vs’ gerek kalmazdı. Dolayısıyla taraflar arasındaki ilişkinin tespitinde, devrin 24/04/2008 tarihli hisse devriyle gerçekleştiği, devir bedelinin ise 20/02/2008 tarihli sözleşme hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği kabul edilmelidir.
BOZMA ÖNCESİ ALINAN BİLİRKİŞİ RAPORLARI;
1. Rapor ; Prof. Dr. … (İTÜ – Maden Yük.Müh.), Prof.Dr. … (İTÜ Jeoloji Yük.Müh) ve … (MTA-Maden Yük Müh) tarafından verilen 07/01/2013 tarihli raporda özetle; sahada yapılan sondaj sayısının rezervi belirlemeye yeterli olduğu, görünür rezervin (raporun 4.sayfasındaki açıklamaya göre boyutları, konumu, niteliği ve miktarı belirlenmiş ve işletilebilir rezerve esas olacak kesin cevher miktarının) 17.394.897 ton, işletilebilir rezervin 16.004.559 ton, ekonomik işletilebilir rezervin 13.972.269 ton, güvenilir işletilebilir rezervin ise 12.525.042 ton olduğu bildirilmiştir.
2. Rapor ; Doç.Dr…. (İ.Ü.Maden Müh), Y.Doç … (İ.Ü. Maden Müh) ve … (MTA- Maden Yük Müh)’den oluşan bilirkişi heyeti; dosya ve eklerinin incelendiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin değerlendirildiğini, sözleşme gereğince toplan rezervin tespitinin gerektiğini, önceki bilirkişi raporunda rezerv hesabı yapılırken I-9, 82-4, 82-5 ve 82-8 nolu sondajlara ait stamplar olmasına ve kömür kalınlıkları 1,20m, 4,35m, 3,60m ve 1,15m olmasına rağmen rezerv hesabına katılmadığını, önceki raporda tespit edilen işletilebilir rezerv hesabında (4) sondajdan elde edilen rezerv verilerinin dahil edilmediğini, yine önceki raporda toplam (14) sondajdaki üretilebilir rezerv kalınlıklarının düşük belirlendiğini, hesaplamada yüzeye yakın olan ve kalınlıkları 1 ila 8 m arasında değişen damarların toplam rezerve katılması gerektiğini, tüm bu bulgulara göre toplam rezervin 22.018.005 ton olarak tespit edildiğini bildirmişlerdir.
3. Rapor ; Alınan raporlar arasında çelişkinin giderilmesi açısından üçüncü raporun alınması gereği doğmuş, Prof.Dr…. (ODTÜ – Jeo. Yük Müh), Prof.Dr…. (ODTÜ-Maden Yük.Müh ) ve… (MTA – Jeo. Yük. Müh) tarafından sunulan raporda; taraflar arasındaki sözleşmenin 3.1 maddesi gereğince toplam rezervin hesaplanması gerektiğini, ilk bilirkişi heyetinin rezerv hesabında bazı sondajları değerlendirmeye almadıklarını, üst damarın yer altı işletme yöntemiyle işletilmesinin ekonomik olmayacağını bildirdiklerini, Jemas tarafından yapılan teyit sondajlarının ve yine NORMLAB laboratuvarında yapılan kömür yoğunluk değerinin rezerv hesaplamasında dikkate alınmadığını bildirmişler, raporlarının 3.sayfasında hangi somut olguların hesaplamada esas alındığını tek tek sıralamışlar, 4. Sayfada önceki bilirkişi raporlarının ayrıntılı değerlendirmesini yapmışlar, 5. sayfasında ise rezerv miktarına ilişkin hesaplama yaparak toplam rezervin 25.712.044 ton olarak tespit edildiğini bildirmişlerdir.
BOZMA SONRASI ALINAN BİLİRKİŞİ RAPORU:
Talimat yoluyla ve yerinde yapılan inceleme sonunda düzenlenen bilirkişi heyet raporunda özet olarak; HMK 278/4. madde gereğince Mahkemece bilirkişi heyetine verilen yerinde inceleme yapma yetkisi ile 11.08.2017 tarihinde Anakara ili Gölbaşı İlçesi Karagedik köyünde yer alan dava konusu kömür sahasında gidildiği, halen sahada üretim yapmakta olan şirket yetkilileri, davacı ve davalı tarafların da gözetiminde saha ayrıntılı olarak gezildiği, üretim yapılan damarların incelenip fotoğrafların çekildiği ve üretim yapılan ocaktan 2 ayrı noktadan kömür yoğunluk tayini analizi için numuneler alındığı, MTA Kömür analiz laboratuvarında özgül ağırlık tayini yaptırıldığı, MTA tarafından yapılan analiz neticesinde her iki kömür numunesinin de özgül ağırlığı 1,32 gr/cm3 olarak tespit edildiği, yapılan rezerv hesaplamalarında bu özgül ağırlık değerinin esas alındığı, bozma öncesi yapılan bilirkişi raporlarının incelendiği, 21.06.2013 tarihli 2. Bilirkişi Raporu ve 30.11.2013 tarihli 3. Bilirkişi Raporunda sahanın kömür rezervinin tespiti için poligon yöntemini ve 1/10.000 ölçekli poligon haritasının kullanıldığı, her iki bilirkişi raporundaki poligon alanları ve rezerv hesaplarının ayrıntılı irdelendiği, bu irdelemeye ilişkin tablo hazırlanıp rapora eklendiği, buna göre ikinci bilirkişi heyetinin rezerv hesaplamalarına esas poligon alanlarının toplamının 2.663.646 m2 olduğu, sahanın ortalama kömür kalınlığı 6.36 m ve ortalama AID’i (Alt Isıl Değer) 2175 Kcal/kg (orijinal kömürde) ile 3174 Kcal/kg (havada kuru kömürde) olarak kabul edildiği, kömürün özgül ağırlığı MTA verileri esas alınarak 1.3 ton/m3 olarak hesaba dahil edilmiş ve buna göre hesaplanan toplam kömür rezervinin 22.018.005 ton (görünür+muhtemel) olarak hesaplandığı, eğer 2. Bilirkişi Kurulunun hesaplamalarda kömürün özgül ağırlığını 3. Bilirkişi Kurulunun kabul ettiği şekilde 1.4 ton/m3 olarak hesaba dahil etmiş olsaydı, bu durumda diğer veriler aynı kalmak koşuluyla tablodan da gösterildiği üzere hesaplanacak olan toplam rezerv miktarının 23.711.104 ton olacağı, bu değerin üçüncü bilirkişi heyetinin hesaplamış olduğu 23.661.243 ton görünür rezerv miktarı ile örtüştüğü, dolayısı ile aradaki farkın esas itibariyle özgül ağırlık değerinden kaynaklandığı, üçüncü bilirkişi heyetinin rezerv hesaplamalarına esas poligon alanlarının toplamının 2.720.101 m2 olduğu, sahanın ortalama kömür kalınlığı 6.69 m ve ortalama AID’i (Alt Isıl değer) 2199 Kcal/kg (orijinal kömürde) ile 3214 Kcal/kg (havada kuru kömürde) olarak kabul edildiği, rezerv hesabında kömür özgül ağırlığı 1.40 gr/cm3 olarak alındığı, üçüncü bilirkişi heyetinin rezerv hesabına esas olmak üzere hazırlamış oldukları rezerv-kalite tablosu ayrıntılı olarak incelendiğinde; 1-5 nolu sondaja ait sondaj logu (stamp), kömür kalınlığı ve AID açısından bakıldığında; 1-5 nolu sondajın 163,50.metrede kömür damarına girdiği, 186,6.metrede ise çıktığı, buradaki 23,1 metrelik kısım incelendiğinde 1 m ve üzeri kalınlıkta ve 1000 Kcal/kg üzeri AID’i stampa işlenmiş toplam 6 metrelik bir kömür damarı söz konusu olduğu ancak stampa kömür olarak işlenmiş olmasına rağmen sondajın (178,50-184,80)inci metreleri arasında AID sonuçlarının yazılmadığı 5,90 metrelik bir kömür kalınlığı mevcut olduğu, bu durumda 1-5 nolu sondaja en yakın mesafedeki … tarafından yaptırılmış olan K-ll nolu kontrol amaçlı sondaj verileri incelendiğinde söz konusu damarın AID açısından rezerv olarak kabul edilebilecek nitelikte olduğunu teyit ettiği, dolayısı ile üçüncü bilirkişinin hazırlamış olduğu rezerv-kalite tablosundaki 1-5 Nolu sondaja ait poligonda 5.90 m kalınlıktaki kömür damarının muhtemel rezerv olarak hesaba dahil edilmesi anlaşılır ve açıklanabilir bir durum olduğu, kendilerinin de bu yaklaşıma aynen katıldığı, 1-7 nolu sondaja ait sondaj loğuna (stamp), kömür kalınlığı ve AID açısından bakıldığında; 1-7 nolu sondajın 109,60.metrede kömür damarına girdiği, 134,80.metrede ise çıktığı, buradaki 25,2 metrelik kısım incelendiğinde 1 m ve üzeri kalınlıkta ve 1000 Kcal/kg üzeri AID’i stampa işlenmiş toplam 8 m kömür damarı söz konusu olduğu ancak stampa kömür olarak işlenmiş olmasına rağmen sondajın (122,40-124,40)inci metreler arasındaki AID sonuçlarının yazılmadığı 2 m, sondajın (125,40-128,60)inci metreleri arasında 3,2 m olmak üzere toplam 5,2 m kömür kalınlığı olduğu, bu durumda 1-7 sondajına en yakın konumda bulunan ve … firması tarafından yapılmış olan I-7T nolu teyit sondajına ait veriler incelendiği, yapılan inceleme neticesinde MTA sondajında AID vazıh olmayan ancak komfir olarak stampa islenmiş olan toplam 52 m kömür kalınlığının kalori değeri acısından rezerv olarak kabul edilebilecek nitelikte olduğu, dolayısı ile üçüncü bilirkişinin hazırlamış olduğu rezerv-kalite tablosundaki 1-7 Nolu sondaja ait poligonda 5.2 m kalınlıktaki kömür damarının muhtemel rezerv olarak hesaba dahil edilmesi gerektiği, 1-11 nolu sondaja ait sondaj loğuna (stamp), kömür kalınlığı ve AID açısından bakıldığında; 1-11 nolu sondajın 235,80.metrede kömür damarına girdiği, 272,70.metrede ise çıktığı, buradaki 36,9 metrelik kısım incelendiğinde 1 m ve üzeri kalınlıkta stampa işlenmiş toplam 13,80 m kömür damarı bulunduğu ancak söz konusu sondaj logu (stamp) ayrıntılı olarak incelendiğinde; sondajın (237,90-239,50)inci metreleri arasındaki 1,6 metrelik kömür kalınlığına ilişkin Alt Isıl Değerin 799 Kcal/kg (oıjinal kömürde) ile 1094 Kcal/kg (havada kuru kömürde) olduğu, yine 1-11 nolu sondajın (241,75-244,10)inci metreleri arasındaki 1,35 metrelik kömür kalınlığına ilişkin Alt Isıl Değerin 464 Kcal/kg (orijinal kömürde) ile 1068 Kcal/kg (havada kuru kömürde) olduğu, üçüncü bilirkişi heyetinin de bu durumu tespit ettiği ve ikinci bilirkişi heyetinden farklı olarak söz konusu toplam 2,95 m kömür kalınlığını AID 1000 Kcal/kg dan düşük olduğu için rezerv hesabına dahil etmediği, hesaba esas kömür kalınlığını 10,85 m olarak dikkate aldığı, halbuki ikinci bilirkişi kurulu bu sondaja ait poligonda kömür kalınlığını toplam 13,80 m olarak kabul ettiği ve rezerv hesabına bu şekilde dahil etttiği, açıklanan nedenlerle ikinci ve üçüncü bilirkişi heyetlerinin hazırlamış oldukları rezerv-kalite tablosundaki 1-11 nolu sondaja ait poligonun rezerv miktarının farklı çıktığı, 1-11 nolu sondaj verilerinin değerlendirilmesinde üçüncü bilirkişi heyeti ile aynı görüşte olduklarını, bilirkişi raporları poligon alan farklılıkları açısından değerlendirildiğinde ise; ilk bilirkişi heyetinin hesapladığı toplam poligon alanının diğerlerinden daha düşük olmasının daha önce açıklandığı, ikinci, üçüncü bilirkişi heyeti ve kendileri tarafından hesaplanan rezerv hesabına esas toplam poligon alanlarının birbirine oldukça yakın değerler olduğu, haritacılık hesaplama programlarında koordinat değerlerinin virgülden sonraki hanelerinin poligon alan hesaplarında dikkate alınıp alınmadığı ile ilgili olarak sonuçlarda küçük farklılıklar olmasının doğal olduğu, tüm bilirkişilerin rezerv hesabında kullandıklan poligon haritalarının 1/10000 ölçekli olduğu, yani harita üzerindeki 1 cm2 alan sahada 10.000 m2 alana tekabül ettiği dolayısı ile toplam poligon alan farklılıklarının %1 düzeyinde farklılık içermesinin kabul edilebilir bir durum olduğu, bir maden sahasındaki kömür rezervinin (Görünür, muhtemel, mümkün) hesaplanması için gerekli verilerin sahada yapılan sondajlarla tespit edildiği, sahada yapılan sondajların sıklığının rezervin güvenilirliğini artırdığını, MTA Genel Müdürlüğü kaynaklarında; Görünür Rezervin: ‘‘Ayrıntılı arama yapılmış alanlarda madencilik veya fizibilite çalışması ile günün koşullarında ekonomik olarak işletilebilirliği kanıtlanmış kaynaklar olduğu, yüksek güvenilirlikte olup, hata sınırının genellikle ±%10 olarak kabul edildiği, Muhtemel Rezervin ise: “Ayrıntılı arama ve arama yapılan alanlarda ön fizibilite çalışması ile günün koşullarında ekonomik olarak işletilebilirliği kanıtlanmış kaynaklar olduğu, orta düzeyde güvenilirlikte olup, hata sınırı genellikle ± %30″ olarak kabul edildiği, bu nedenle ne sıklıkta sondaj yapılırsa yapılsın hesaplanan her rezervde güvenilirlik sınırlan içinde bir hata payı olmasının doğal olduğu, Bilirkişi Kurulunun dava dosyası ekleri içinde bulunan 1983 tarihli 7323 derleme nolu MTA raporunu rezerv hesabında esas aldıklarını, bu rapora göre sahada; 1967 yılında 3 adet, 1973-1974 yıllarında 18 adet, 1981-1982 yıllarında 18 adet olmak üzere toplam 39 adet sondaj yapıldığı, hesaplamada bu sondaj bilgilerinden yararlanıldığı, … kömür sahasındaki rezervin hesaplanmasında da; buradaki kömür rezervinin poligon yöntemiyle hesaplandığı, 1/10.000 ölçekli poligon haritası kullanıldığı, sahadaki kömürün özellikle alt damarlarda ağırlıklı olarak yer altı işletme yöntemiyle üretiminin mümkün olduğu göz önüne alınarak genellikle kalınlığı 1 metrenin üzerindeki ve Alt Isıl Değeri 1000 Kcal/kg üzerindeki kömürler rezerv olarak değerlendirmeye alındığı, sahada üretim yapılmakta olan kömür işletmesinden yerinde inceleme sırasında kömür damarlarından alınan numunelerinin MTA kömür laboratuvarında yoğunluk analiz tayini yapıldığı, kömürün özgül ağırlığının 1.32 gr/cm3 kabul edildiği, sahanın güneyinde yapılan J-18 nolu sondajda 0,45 metre kalınlığında kömür kesildiğinden bu sondaj rezerv hesabında değerlendirmeye alınmadığı, toplamda 1,00 m.’nin üzerinde kömür kesen 22 adet sondajın değerlendirmeye alındığı, yapılan tüm bu çalışmalar neticesinde, ruhsat sahasında yapılan ve üretilebilir anlamda kömür kesen 22 adet sondaj ile yapılan 6 adet teyit sondajının değerlendirilmesi sonucunda Ankara-Gölbaşı-Karagedik kömür sahasında poligon yöntemiyle 22.265.693 ton görünür, 1.932.993 ton muhtemel olmak üzere toplam 24.198.685 ton kömür rezervi tespit edildiği…” bildirilmiştir.
Bozma kararında; “….mahkemece, konusunda uzman bir bilirkişi kurulundan tarafların itirazlarını ve yukarıda ifade edilen çelişkileri karşılayacak, özellikle rezerv hesaplamalarına esas poligon alan farklılıklarının neden kaynaklandığı ve özgül ağırlığın bilimsel verilere göre ne olduğunu denetime elverişli bir şekilde açıklayan bir rapor alınarak, sonucuna göre toplam rezerv miktarının belirlenmesi ve buna göre devir bedelinin belirlenmesi gerektiği….” ifade edilmiş olup bozma sonrasında yukarıda özetlenen bilirkişi heyet raporu alınmış olup raporda önceki raporlar ayrıntılı şekilde incelenip çelişkiler tespit edilip giderilmiş, rezerv hesaplamalarına esas poligon alan farklılıklarının neden kaynaklandığı, özgül ağırlığın bilimsel verilere göre ne olduğu denetime elverişli bir şekilde açıklanmış ve rezerv miktarı belirlenmiştir. Mahkememizce rapora itibar edilmiştir.
Alınan Rapora Göre Devir Bedelinin Tespiti:
Taraflar arasındaki sözleşme gereğince, sözleşme ânında toplam rezerv bilinmediğinden tarafları bağlayıcı olmamak üzere geçici bir kabulle 21milyon ton olduğu varsayılmış, buna göre devir bedeli 10.500.000,00.-USD olarak tespit edilmiştir.
Sözleşmeye göre; sonraki aşamada ‘toplam rezerv’ belirlendiğinde rezervin 17,5 milyon tonun altında olması halinde alıcıların tercih hakkı doğacaktır;
1.ihtimal: oranlama yapılarak hisse devir bedelinden indirim yapılması,
2.ihtimal: hisse ve ruhsatlar ile ödemelerin karşılıklı olarak iadesidir. (sözleşmenin 3.5/son paragrafı)
Sözleşmenin 3.5. maddesinde, alıcılara rezerv miktarına göre dönme hakkı tanınmıştır. Bu konuda kıstas, “alıcıların kendi ölçülerine göre ekonomik olarak işletilemeyeceğine karar vermesi” şeklinde ortaya konmuştur. Ancak bu madde gereğince alıcılara tanınan kendi ölçülerine göre ekonomik olarak işletilemeyeceğine karar verme konusundaki takdir hakkı sonsuz değildir. Sözleşmenin tüm hükümleri birlikte değerlendirilip yorumlandığında şu sonuçlara varılmaktadır:
-Sözleşme, rezervin 21 milyon ton olduğu varsayımı ile kurulduğuna göre, rezervin bu miktar veya üzerinde tespiti halinde “alıcıların kendi ölçülerine göre ekonomik olarak işletilemeyeceğine karar vermesi” kuralının devreye girmesi mümkün değildir. Aksinin kabulü halinde, öngörülenden kat kat fazla rezerv tespit edilse bile alıcıların kendi ölçülerine göre ekonomik olarak işletilemeyeceğine karar verme yetkisine sahip olduğu sonucuna ulaşılır ki tarafların iradesinin sözleşmenin kurulması anında böyle bir sonuca yöneldiğini kabul etmek mümkün değildir.
-Sözleşme, rezervin 17,5 milyon ton ilâ 20 milyon ton arasında olması halinde dahi alıcılara “kendi ölçülerine göre ekonomik olarak işletilemeyeceğine karar verme” yetkisini vermemektedir.(Bu durumda talep hakkı, bedelde indirimden ibarettir) Zira, sözleşmenin 3.5. maddesine göre alıcılara tanınan sözleşmeden dönme hakkı 17,5 milyon ton rezervin altında toplam rezerv tespiti halinde gündeme gelmektedir.
Bu noktada, alınan raporda sözü geçen ve ayrı ayrı hesaplanan Görünür Rezerv ve Muhtemel Rezerv kavramları üzerinde durulmalı ve hesaplamada hangisinin esas alınması gerektiği belirlenmelidir.
Madencilik sektöründe Görünür Rezerv’in: ‘‘Ayrıntılı arama yapılmış alanlarda madencilik veya fizibilite çalışması ile günün koşullarında ekonomik olarak işletilebilirliği kanıtlanmış kaynaklar olduğu, yüksek güvenilirlikte olduğu, hata sınırının genellikle ±%10 olarak kabul edildiği, Muhtemel Rezerv’in ise: “Ayrıntılı arama ve arama yapılan alanlarda ön fizibilite çalışması ile günün koşullarında ekonomik olarak işletilebilirliği kanıtlanmış kaynaklar olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda açıklık bulunmadığı, “Sözleşmenin Geçmişe Dönük (ex tunc)Yorumu İlkesi” gereğince hakimin sözleşmenin kurulduğu zamana inerek, tarafların o sırada bildikleri durum, şart ve olayları değerlendirmesi gerektiği ve yine “Objektif Yorum İlkesi” gereğince genel hayat tecrübelerine, dürüstlük kurallarına, kısaca Güven Teorisi’ne göre irade beyanlarının yorumlanması gerektiği (Prof.Dr.Fikret Eren/Borçlar Hukuku Genel Hükümler/ 20.Baskı/sh.490), somut olayda sözleşmenin kurulduğu aşamada henüz görünür ve muhtemel rezerv dahi belirlenmemişken işin doğası gereği alıcı-tacirin muhtemel rezerv üzerinden bedel tayini yolunu seçmeyeceği, sözleşmede kastedilen rezervin, Görünür Rezerv olduğu, dolayısıyla hesaplamada 22.265.693 ton görünür rezerv üzerinden hesaplama yapılması gerektiği, alıcıların belirtilen hüküm gereğince dönme hakkının bulunmadığı kabul edilmiştir.
Davacının Talep Hakkının Kapsamı:
Yukarıda özetlendiği gibi sözleşmedeki 10.500.000.-USD bedeli, 21 milyon ton rezerv ihtimaline göre geçici olarak belirlenmiştir.
Son bilirkişi raporundaki tespite göre toplam görünür rezerv miktarı 22.265.693 ton ‘dur. O halde sözleşmenin 3.5. maddesinin 3. paragrafındaki “toplam rezerv miktarının 21 milyon tondan fazla olduğunun tespit edilmesi halinde fazla kısım için orantı kurulacak ve madencilere ilave ödeme yapılacaktır” düzenlemesi gereğince hesaplama yapıldığında;
22.265.693 ton X 10.500.000.-USD / 21.000.000.-ton = 11.132.846,49.-USD’dir.
Madenciler’e toplamda 4.048.000.-USD ödeme yapıldığı çekişmesizdir. Buna göre madencilerin talep hakkı;
11.132.846,50.-USD – 4.048.000.-USD = 7.084.846,49.-USD’dir.
Sözleşme gereğince davacının hissesine tekabül eden tutar, belirlenen kısmın %30’udur. Buna göre,
7.084.846,49.-USD X 0,30 = 2.125.453,94.-USD (Bu tutar, davacının davalılardan talep edebileceği tutardır)
Davacının 24/04/2008 tarihli hisse devri sırasında 300.000.-TL aldığı devre ilişkin sözleşmede yazılıdır. Bu bedelin aslında alınmadığı, bedelde muvazaa yapıldığı…vs. davacı tarafça iddia ve ispat edilmediğine göre bu tutarın da davacı tarafından 20/02/2008 tarihli sözleşmedeki bedele mahsuben alındığı kabul edilmeli ve yukarıda hesaplanan tutardan düşülmelidir.
24/04/2008 itibariyle 1 USD=1,2995.-TL’dir.
300.000.-TL’nin USD karşılığı = 230.858,03.-USD’dir.(sözleşmede devir bedeli USD cinsinden belirlendiğinden hesaplamalarda USD esas alınmıştır)
2.125.453,94.-USD – 230.858,03.-USD = 1.894.595,91.-USD’dir. Islah da dikkate alınarak bu tutar üzerinden asıl davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
ASIL DAVADA;
1-Davanın kısmen kabulü ile, 1.894.595,91.-USD’nin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, hükmedilen tutarın 50.000,00.-USD’lik kısmına dava tarihi olan 07/10/2009, 1.844.595,91.-USD’lik kısmına ise ıslah tarihi olan 28/04/2014’ten itibaren devlet bankalarının 1 yıl vadeli ayni cins dövize uyguladığı en yüksek mevduat faizi uygulanmasına, fazla talebin reddine,
Davacı vekille temsil edildiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 91.992,89.-TL vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacı tarafa verilmesine,
Davalılar vekille temsil edildiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 56.941,88.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 95.666,50.-TL’nin davalılardan alınıp davacı tarafa verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 18,10.-TL İlk Masraf, 15.000,00.-TL.Bilirkişi ücreti ve 651,25.-TL Tebligat Gideri olmak üzere toplam 15.669,35.-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre takdir edilen 11.234,92.-TL’sinin davalılardan alınıp davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalılar tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 413,20-TL yargılama giderinin, kabul ve ret oranına göre takdir edilen 116,93.-TL’sinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Bu dava sebebiyle 190.324,82.-TL Karar harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 95.666,50.-TL’nin mahsubu ile kalan 94.658,32.-TL’nin davalılardan alınmasına,
Karar kesinleştiğinde taraflardan alınan gider ve delil avansının harcanmayan kısmının iadesine,
2-Karşı dava ile ilgili temyiz itirazları tümüyle reddedilmesi üzerine hükmün 07/10/2016 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18/01/2018

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır