Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1157 E. 2020/461 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1157 Esas
KARAR NO : 2020/461

DAVA : İstirdat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2016
KARAR TARİHİ : 23/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından … 5.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile müvekkili aleyhinde haksız olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını, yapılan tebligatın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin takip dosyasından … plakalı aracı üzerinde haciz bulunduğunu görerek 03.10.2016 tarihinde haberdar olduğunu, icra dairesinde dosyayı incelemek istediğini, dairede bulunamaması nedeniyle inceleyemediğini, takip dayanağı senedi incelemek istediğini ancak icra kasasına evrakın sunulmadığının tespit edildiğini, bu usulsüz işlemlere karşı 03.10.2016 tarihinde … 18. İcra Hukuk Mahkemesi … E. sayılı dosyası ile şikayette bulunularak icranın geri bırakılması talep edildiğini, mahkemece bir karar verilmediğinden, takip borcuna istinaden dosyaya 10.10.2016 tarihinde ihtirazi kayıtla 85.911.94 TL ödeme yaptığını, icra takibine konu senetlerin, davalı tarafça ticari kredi sözleşmesinin ekinde senet olduğu yönünde açıklamada bulunulmadan, detayını kontrol etmeksizin tüm sayfalarını okumadan imzalamak zorunda oldukları matbu kredi sözleşmesinin herhangi bir sayfasına imza atılıyormuş gibi, müşteri ve kefillere imzalatıldığı düşüncesinde olduklarını, icra takibine konu edilen 9.750.00-TL ve 39.000,00-TL bedelli iki senedin üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, 19.500.00TL’lik senet üzerindeki imzanın müvekkiline ait olabileceğini, ancak müvekkilinin bu imzayı senet imzalamak iradesi ile değil, kredi sözleşmesini imzalamak iradesiyle attığını, 19.500,00TL’lik senedin dayanağı müvekkilinin kefil sıfatıyla imzaladığı bir kredi sözleşmesi olmakla birlikte, bu kredi borcunun da icra takibinden önce ödendiğini, bu nedenle senet bedelsiz kaldığından bu senet dayanak gösterilerek müvekkili aleyhinde takip yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle, senetler üzerindeki imzanın müvekkiline ait olup olmadığı yönünden inceleme yapılması gerektiğini belirterek, takip dosyasına ödenen 85.911,94-TL’nin 10.10.2016 ödeme tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı borçlunun müvekkili bankaya olan borcu nedeniyle … 5. İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, borcun ödenmesi nedeniyle dosyanın kapatıldığını, davacı ödeme yapmadan önce … 18.İcra Hukuk Mahkemesi …E. sayılı dosyası ile imzaya itiraz ettiğini, bu nedenle imzaya ilişkin iddialar hakkında derdestlik itirazında bulunduklarını, borcu öderken herhangi bir şerh düşmediğini, bu nedenle borcu ve imzayı zımnen kabul ettiğini, davanın konusuz kaldığını, davacı borçluya ödeme emri tebliğinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı borçlunun borcunu ödeyerek 11.10.2016 tarihinde senetleri icra kasasından teslim aldığını, davacının senetteki imzalara itirazda bulunup kendisine ait olmadığını belirttiği senet aslını icra kasasından teslim aldığını, söz konusu kambiyo evrakının teminat senedi olmadığını, davacının da içinde bulunduğu takip borçlularının ifa uğruna senetleri müvekkil bankaya verdiğini, senetlerin vadesinde ödenmemesi üzerine icra yoluna başvurulduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, takip dosyasına yapılan ödemenin istirdadı talebine ilişkindir.
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, … 5. İcra Dairesinin … E sayılı takip dosyası Uyap kaydı, takip ödeme belgesi, … 18. İcra Hukuk Mahkemesinin … E dosyası Uyap kaydı, dava konusu üç adet senet asılları, davalı banka genel kredi sözleşmeleri ve alacak kayıtları incelenmiş, davacının senet keşide tarihine yakın tarihli ıslak imzalı belge asılları toplanmış, tatbike medar imzası huzurda usule uygun alınmış, imzası inkar edilen senetler üzerinde iki kere adli grafolog bilirkişi incelemesi, davalı banka kayıtları üzerinde bankacılık ve finans uzmanı iki farklı bilirkişi vasıtasıyla, ayrıca icra hesaplamaları uzmanı bilirkişi vasıtasıyla bilirkişi incelemeleri yaptırılarak kök ve ek raporlar alınmıştır.
Takip dosyası aslının bulunamaması nedeniyle celbedilen Uyap kaydı ve taraflarca sunulan takip belgeleri incelendiğinde, dava dışı …Ltd.Şti, dava dışı … ve davacı aleyhine tahsilde tekerrür olmamak üzere üç adet bonoya dayalı olarak 12/08/2016 tarihinde başlatılan kambiyo evrakına özgü ilamsız takip dosyası olduğu ve kesinleşmiş olduğu, alınan ihtiyati haciz kararına istinaden hacizler tatbik edildiği, tüm takip borcunun davacı tarafından 10.10.2016 tarihinde takip dosyasına ödendiği, davanın İİK md 72/7 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Davacının imzasını inkar ettiği 07/03/2011 keşide ve 10/06/2016 vade tarihli 9.750.00-TL bedelli bono ile 08/03/2011 keşide ve 10/06/2016 vade tarihli 39.000,00-TL bedelli bono üzerinde iki ayrı adli grafolog bilirkişiden alınan bilirkişi raporlarında, bonolar üzerinde müteselsil kefil olarak ismi ve imzası yer alan bölümde davacıya atfen atılan imzaların davacının eli ürünü olmadığı tespit edilerek bildirilmiştir.
Davalı banka kayıtları üzerinde bankacılık ve finans uzmanı bilirkişi …’den alınan 17/03/2019 tarihli ilk kök bilirkişi raporunda, imzasının davacıya ait olmadığı belirlenen iki bono yönünden davalı bankanın alacaklı olamayacağı, imzası inkar edilmeyen 13/12/2012 keşide ve 10/06/2016 vade tarihli 19.500,00 TL bedelli bononun tanzim tarihi ile aynı tarihi taşıyan 15.000,00 TL bedelli 19.500,00 TL kefalet limitli GKS’nin teminatı olarak alınmış olabileceği, diğer bonoların da aynı tarihli GKS’ler kapsamında teminat olarak alınmış olabileceği tespit ve görüşü bildirilmiş, ancak kredilerin ödenip ödenmediği, davalı bankanın takip tarihinde alacağı olup olmadığı hakkında bir tespit ve hesap içermemekle rapor hüküm kurmaya elverişli görülmemiştir.
Daha sonra bankacı bilirkişi …’dan 26/09/2019 tarihli ikinci kök rapor alınmıştır. Bu raporda özetle, dava dışı …Ltd.Şti ile davalı banka … şubesi arasında 08/03/2011 tarihli 30.000,00 TL limitli (kefalet limiti 39.000,00 TL olan), 13/01/2012 tarihli 15.000,00 TL limitli (kefalet limiti 19.500,00 TL olan), …/03/2011 tarihli 7.500,00 TL limitli (kefalet limiti 9.750,00 TL olan) üç adet GKS akdedilmiş olduğu, davacının bu GKS’lerde müteselsil kefil sıfatıyla isim ve imzalarının olduğu, iki bono hakkında imzalar davacıya ait olmadığından, imzası inkar edilmeyen dava konusu 19.500,00 TL’lik bononun 13/01/2012 tarihli 15.000,00 TL limitli GKS kapsamında teminat olarak alınmış bono olduğu, bu GKS’den kaynaklanan borcun dava dışı asıl borçlu tarafından son taksidi 14/01/2013’te ödenmek suretiyle tamamen ödenerek hesabın kapatılmış olduğu, bu nedenle takip tarihi itibariyle davalı bankanın alacağı bulunmadığı tespit ve görüşü bildirilmiştir.
Alınan iki raporun da takip tarihi itibariyle davalı bankanın davacıdan bir alacağı olup olmadığı hakkında (bonolardan bağımsız olarak) herhangi bir tespit ve hesap içermediği, sadece imzası inkar edilmeyen tek bononun teminat olarak alındığı görüşü bildirilen tek GKS hakkında tespit içerdiği, sebepten mücerret olan bonolara dayalı başlatılan takip yönünden davalı alacaklı bankanın tüm kredi vb alacak dayanakları incelenmek suretiyle takip tarihi itibariyle borç/alacak durumunun tespit edilerek dosyada karar verilmesi zorunlu olduğundan, son raporu düzenleyen bankacı bilirkişiden ek rapor alınmış, düzenlenen 07/09/2020 tarihli ek raporda davalı bankanın dava dışı (bonoların keşidecisi) …Ltd.Şti’den chargeback işlemleri nedeniyle takip tarihi itibariyle 100.487,85 TL alacağı olduğunun tespit edildiği, ancak asıl borçlu şirkete verilen kredi kartıyla yapılan işlemlerde mal teslimi yapılmadığı itirazları üzerine bankanın uluslararası kartlı ödeme sistemleri kurallarına göre işyeri bankasınca kart sahibi bankaya mal bedelinin iadesi yükümlülüğünden kaynaklanan chargeback alacağının dayanağı olan belgelerin bilirkişi incelemesine sunulmadığı bildirilmiş, banka tarafından incelemeye sunulan alacak detay yazısı rapora eklenmiştir.
Bu arada, takip dayanağı bonolara isabet eden takip dosyası ödemesi her bono için ayrı ayrı gösterilmek suretiyle icra hesaplamaları uzmanı bilirkişi vasıtasıyla rapor alınarak hesaplatılmış, imzası davacıya ait olmayan iki adet (39.000,00 TL bedelli ve 9.750,00 TL bedelli) bonoya isabet eden takip dosyası ödemesi (39.000,00 TL bono için ödeme 49.092,54 TL, 9.750,00 TL bono için ödeme 12.273,13 TL olmak üzere) 61.365,67-TL olarak hesaplanmıştır.
Birbirini teyit eden imza bilirkişi raporları, son alınan bankacı bilirkişi kök ve ek raporları hesap tespitleri ile icra hesabı uzmanı bilirkişi raporları denetime ve hüküm kurmaya elverişli görülmekle birlikte, davacının bonolardan sorumlu tutulup tutulamayacağı yönünden yapılan hukuki değerlendirme sonucunda, istirdat davasında davacının borcu ödemesi gerekmediğini ispatla yükümlü olduğu, bono hamili davalı bankanın bono alacağının dayandığı akdi vb temel ilişkiyi ispat yükümlülüğü bulunmadığı, takip dayanağı bonolarda teminat senedi olduğuna ve hangi ilişkinin teminatı olarak alındığına dair bir kayıt bulunmadığı gibi davalı bankaca bonoların GKS ilişkisi kapsamında ve GKS borcu teminatı olarak alınmış olduğuna dair bir savunma da yapılmadığı, bonoların keşide tarihlerinin incelenen GKS imza tarihleriyle ve bedelinin kefalet limitiyle aynı olmasının da bonoların bu kredi temel ilişkisinin teminatı olarak verilen bono olduğunu ispatlar delil sayılamayacağı, bu nedenle bonoların sebepten soyut, kayıtsız şartsız para borcu ikrarına ilişkin kambiyo taahhüdü içeren evrak vasfına sahip olduğu, davacının bonolardaki müteselsil kefil imzasının TTK hükümlerine göre hukuken avalist imzası olduğu, ancak imza inkarı herkese karşı ileri sürülebilecek mutlak def’i niteliğinde olduğundan davacının imzasının bulunmadığı tespit edilen 07/03/2011 keşide ve 10/06/2016 vade tarihli 9.750.00-TL bedelli bono ile 08/03/2011 keşide ve 10/06/2016 vade tarihli 39.000,00-TL bedelli bonolar yönünden davacının avalist ve borçlu kabul edilemeyeceği, bu nedenle bu iki bonoya isabet eden 61.365,67 TL takip ödemesinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan istirdadını talep edebileceği sonucuna varılmıştır.
Ancak imzası inkar edilmeyen 13/12/2012 keşide ve 10/06/2016 vade tarihli 19.500,00 TL bedelli bono yönünden yapılan hukuki değerlendirme sonucunda ise, davalı bankanın takip tarihi itibariyle davacının aval taahhüdü verdiği keşideci şirketten, bono bedelini aşan alacağı olduğu, bu nedenle davacı avalistin de borçtan sorumlu olduğu, davacının keşideci şirketin davalıya takip tarihinde borcu olmadığı ve bu nedenle kendisinin de avalist sıfatıyla borcu ödememesi gerektiği halde ödemek zorunda kaldığını ispatlayamadığı, ayrıca TTK md 702/2 uyarınca avalistin şekle ait noksanlıklar dışında yani senet metninden anlaşılabilen def’iler dışında bir def’iyi hamile karşı ileri süremeyeceği ve TTK 724/1 kapsamında aval imzasından sorumlu olduğu hususları hep birlikte dikkate alındığında, bu bonoya isabet eden istirdat isteminin kabul edilebilir olmadığı, nitekim Yargıtay 19 HD’nin 2017/5433 E 2020/781 K sayılı emsal içtihadının da aynı yönde olduğu kanaatiyle, aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
61.365,67-TL’nin 10/10/2016 ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,
2-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve taktir olunan 8.777,54-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Davalı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca red dilen miktar üzerinden hesap ve taktir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 3.200,00- TL bilirkişi ücreti, 236,90-TL posta masrafından ibaret yargılama giderinin davanın red-kabul oranına göre hesaplanan 2.440,19-TL’si ile 1.496,37-TL harcın toplamı (29,20-TL başvuru harcı+1.467,17 peşin harç) 3.936,56-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 754,00-TL bilirkişi ücretinden ibaret yargılama giderinin davanın red-kabul oranına göre hesaplanan 218,66-TL’sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
7-Alınması gerekli 4.191,88-TL karar ve ilam harcından 1.467,17-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.724,71-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.23/10/2020

Katip

Hakim