Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1080 E. 2023/97 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1080 Esas
KARAR NO : 2023/97

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2016
KARAR TARİHİ : 08/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında akdedilen 30.12.2015 tarihli Ambalaj Atığı Belgelendirme Hizmet Sözleşmesi uyarınca müvekkili tarafından davalıya ambalaj atığı belgelendirme hizmeti verildiği, bu hizmet karşılığı davalıya 01.01.2016 tarihli 2.7265,48 TL bedelli ve 01.02.2016 tarihli 2.704,71 TL bedelli toplam iki adet fatura düzenlendiği, davalının bu faturaları yasal süresi içinde itiraz etmeden ticari defterlerine işlediği, bu nedenle davalının müvekkiline 5.431,19 TL borcu olduğu, müvekkili şirket adına 14.06.2016 tarihinde … 25. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlu vekili tarafından 29.06.2016 tarihinde hem yetki itirazında hem de borca itirazda bulunulduğu, davanın süresinde açıldığı, borçlu vekilinin yetkili icra müdürlüğüne sunduğu 29.06.2016 tarihli itiraz dilekçesinde haksız olduğu, İstanbul 25. İcra Müdürlüğünün yetkisinede itiraz ettiği, takibin İstanbul İcra Daireleri tarafından yapılmasında hukuka aykırılık olmadığı, takibe konu borcun taraflar arasındaki sözleşmeden kaynakladığı, sözleşmeden kaynaklanan borçlarda Kanunun, alacaklıya üç seçim hakkı tanıdığı, bunların alacaklının ikamet ettiği yer, borçlunun ikametgahı ve sözleşmenin ifa edildiği yerler olduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin yetkiye ilişkin yetkili mahkeme başlıklı 10.maddesinde açıkça İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dalreleri işbu sözleşmeden doğan her türlü uyuşmazlıkta yetkili kılındığı, bu sebeple İİK ve HMK hükümlerine başvurmaya gerek kalmaksızın dava konusu uyuşmazlık bakımından sözleşmenin yetkiye ilişkin 10. maddesi gereği İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğu, borçlunun yetki itirazının açıklanan nedenlerle haksız olduğu, itirazın iptali davası bakımından İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu, tarafların tacir olmasından dolayı görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu, borçlunun faize ilişkin itirazlarını da kabul etmedikleri, müvekkili tarafından sağlanan Ambalaj Atığı Belgelendirme Hizmet Sözleşmesi hizmetinin ticari bir iş olduğundan taraflar arasındaki borca ticari faiz uygulandığı, borçlunun sunulan sözleşme gereği borcunu ifa etmediği, müvekkili şirket adına yapılan lamsız icra takibinin bu yönde olduğu ve haklı olduğu, borçlunun itiraz dilekçesinde “Olmayan borç” şeklinde itiraz ettiği, sözleşmenin altında borçlu şirketin kaşe ve imzası bulunduğu ve söz konusu borcun ifa edilmediği, davanın kabulüyle davalının itirazının iptaline, takibin … 25. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren reeskont faizi (en yüksek ticari faiz) işletilmesine, takibe haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalıya dava dilekçesi ve ekleri usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından herhangi bir cevap dilekçesinin dosyaya sunulmadığı görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 25. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası, 30/12/2015 tarihli Ambalaj Atığı Belgelendirme Hizmet Sözleşmesi, davacı şirkete ait cari hesap kaydı, 01/01/2016 ve 01/02/2016 tarihli faturalar celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılması için Mali Müşavir Bilirkişi…I’ya tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 25/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Dosya mevcudu, davacı yanın 2015-2016-2017 yılları ticari defterleri, dava dosyası ve icra dosyası ile yine bu kayıtların dayanağı belgelerin muhasebesel yönden tetkiki sonucunda ve raporumun içinde açıklanan nedenlerle;4.1 Davacı şirket ile davalı şirket arasında 30.12.2015 tarihinde Ambalaj Atığı Belgelendirme Hizmet Sözleşmesi imzalandığı ve faturaların sözleşmeye göre düzenlendiği, 4.2 İncelenen Davacı şirkete ait 2015-2016-2017 yılları Ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK. hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olduğu, davacı şirketin 2015-2016-2017 yılları ticari defterlerini TTK. hükümlerine göre usulüne uygun tutmuş olduğundan davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, 4.3 Davalı …’nin inceleme saatinde ticari defterlerini ibraz etmediği, 4.4 Davacı şirket tarafından icra takibi ekinde bulunan 2016 yılı cari hesap ektresi içeriğindeki faturaların ticari defterlerde kayıt altına alındığı ve davacı şirketin icra takip tarihi olan 14.06.2016 tarihi itibariyle davalı… Şirketi’den 5.431,19 TL alacaklı olduğu, davacının inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin değerlendirilmesinin Sayın Mahkemenizin takdirinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, ticari hizmet alım sözleşmesi kapsamında açık hesap usulü işleyen cari hesap ilişkisi sebebiyle fatura alacaklarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Hemen belirtmek gerekir ki, davalı icra dosyasında ödeme emrine itiraz dilekçesi ile birlikte İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkisine itirazda bulunarak genel yetki kuralları uyarınca kendi yerleşim yeri icra müdürlüğü olan Menemen İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu belirtmiş ise de; taraflar arasında imzalanan 30/12/2015 tarihli Ambalaj Atığı Belgelendirme Hizmet Sözleşmesinin 10. maddesinde İstanbul Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun yetki şartı olarak kararlaştırıldığı, İİK 50. madde atfı ve HMK 17. maddesi uyarınca mevcut yetki şartının tarafların tacir olması sebebiyle geçerli olduğu, bu bağlamda İstanbul İcra Müdürlüklerinin takip hukuku açısından yetkili icra müdürlüğü olduğu konusunda duraksama bulunmadığından davalının yetki itirazı yerinde görülmemiş, davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında ticari hizmet alım sözleşmesine dayalı açık hesap usulü işleyen cari hesap ilişkisinin bulunduğu, davacının faturaları konu hizmeti davalı tarafa verdiği halde, davalının cari hesaptan kaynaklanan fatura bedellerini ödemediği, bu amaçla davacı tarafından başlatılan icra takibine davalının davacı tarafa borcu olmadığını bildirerek itirazda bulunduğu, ödeme emrine itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu, duran takibe devam edilmesi amacıyla davacı tarafından işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı, ticari hizmet alım sözleşmesi kapsamında ticari hizmetin verildiğini ancak cari hesaptan kaynaklanan borcun davalı tarafından ödenmediğini iddia etmektedir.
Davalı süresi içinde cevap dilekçesi sunmadığı için yasal olarak davacının iddialarını inkar eden konumundadır.
Bilindiği üzere, ticari hizmet alım sözleşmelerinde akdi ilişkinin varlığı ve hizmetin verildiğini ispat yükü davacıya ait olup, bedelin ödendiğini ispat yükü davalı taraf üzerindedir. Davalı, yasal süre içinde cevap dilekçesi sunmadığından öncelikle ispat yükü davacı üzerinde olup, akdi ilişkinin varlığı ve hizmetin verildiğini davacı ispatlamak durumundadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, davalı taraf ne icra dosyasında borca itiraz dilekçesinde, ne de işbu dava dosyasında davacı ile aralarında akdi ilişkinin olmadığını / bulunmadığını savunmamıştır. Başka bir anlatımla, davalı, akdi ilişkinin varlığını ayrıca ve açıkça inkar etmemiştir. Ayrıca, 30/12/2015 tarihli Ambalaj Atığı Belgelendirme Hizmet Sözleşmesi altındaki imzalara davalının açıkça imza inkarında bulunmaması karşısında yazılı belge ve sözleşmelerle taraflar arasında akdi ilişkinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı, 30/12/2015 tarihli Ambalaj Atığı Belgelendirme Hizmet Sözleşmesi uyarınca vermiş olduğu hizmet ve belgelendirme faaliyeti karşılığında fatura düzenlemiştir. İcra takibine ve davaya konu faturalar davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı taraf faturalara karşı yasal süre içinde itirazda bulunmamış ve iade de etmemiştir.
Davacının faturalara konu hizmeti davalıya sunması / vermesine rağmen, davalının cari hesaptan kaynaklanan borcunu ödemediği, yargılama sürecinde ödeme yaptığına ve borcu olmadığına dair herhangi bir delil de ibraz etmediği, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, HMK 222. maddesi hükmü uyarınca tayin edilen inceleme günü için ticari defterler ibraz edilmediği ya da bu konuda mazerete yönelik açıklamada bulunulmadığı takdirde ibrazdan kaçınmış sayılacakları ve karşı tarafın ticari defterlerine göre karar verileceğinin taraflara ihtaratla bildirildiği, bu amaçla davalı tarafa meşruhatlı davetiye çıkartıldığı ve meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalıya yeterli süre ve imkanın tanındığı, ancak davalı tarafın işbu meşruhatları içeren usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği gibi inceleme gününde herhangi bir mazeret beyanında dahi bulunmadığı, açıklanan nedenlerle HMK’ nın 222. maddesi gözetilerek davacı defterlerine itibar edilmesi gerektiği, davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, takip tarihi itibariyle davalıdan takipteki asıl alacak tutarının tamamı kadar 5.431,19 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4). 22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle, HMK m.222/3’de yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “DİĞER TARAFIN TİCARİ DEFTERLERİNİ İBRAZ ETMEMESİ” şeklinde değiştirilmiş, tarafların ticari defterlerini sunmaması hali de usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için yeterli görülmüştür.
Nitekim, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/1170 Esas, 2020/1325 Karar sayılı ilamı ile şu şekilde değerlendirmelerde bulunulmuştur: “…Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.” demiştir.
Bu itibarla, yukarıda yer verilen ilam ve özellikle gerekçesi ile HMK 220/3.maddesi hükmü uyarınca davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı anlaşılmakla; davacı şirketin ticari defterlerinin TTK 69 ve 213 sayılı Kanunun 216. md gereğince açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, usulüne uygun şekilde tutulduklarından TTK 85. ve HMK 222. maddesi gereğince sahibi olan davacı lehine delil niteliğine haiz olabileceği kanaati oluşmuştur.
Davalı tarafa ticari defter ve belgelerini sunması, bu kayıtların incelenmesi noktasında gerekli uyarıların yapıldığı, davalı tarafa meşruhatlı davetiye çıkartıldığı ve meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalının incelemeden haberdar olmasına rağmen inceleme gününde hiçbir şekilde ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, bu noktada Mahkememizce eksik tahkikat yapılmamasına azami derecede özen gösterildiği, iki kez talimat mahkemesine talimat yazılmasına ve davalıya yeterli süre ve imkan sunulduğu halde ticari defter ve belgelerini ibrazdan kaçındığı, ibraz edilememe noktasında hiçbir mazeret ve hatta açıklamada dahi bulunulmadığından mevcut ihtar, uyarı ve yasal düzenlemeler uyarınca davacı tarafından ibraz edilen ticari defter ve kayıtlarına itibar edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yapılan açıklamalar karşısında; davacının icra takibine ve davaya konu ettiği faturaları davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ ettiği, davalının faturalara karşı yasal süresi içinde itirazda bulunmadığı gibi yine faturaların davacı tarafa iade de edilmediği, davalının ticari hizmet alım sözleşmesi kapsamında kendisine verilen hizmetin bedelini yani açık hesap usulü işleyen cari hesaptan kaynaklanan fatura alacaklarının tamamını davacıya ödemesi gerektiği, ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacının davalıdan takip tarihi itibariyle takipteki asıl alacak tutarının tamamı kadar 5.431,19 TL alacaklı olduğu, davalı taraf icra takibinde borcu olmadığından bahisle itiraz ettiği halde borcun sona erdiğini / bulunmadığını / ödediğini HMK 200. maddesindeki yazılı ve kesin delillerle usulünce ispat edemediği anlaşılmakla, mali bilirkişinin 25/08/2017 tarihli denetime açık, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda ve davacının icra takibindeki yalnızca asıl alacak yönünden takibin devamına karar verilmesine ilişkin talebi uyarınca ve taleple bağlı kalınarak davasının kabulüne, ayrıca alacağın likit ve muayyen olması nedeniyle yasal koşulları oluştuğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının … 25. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile; takibin 5.431,19 TL Asıl Alacak üzerinden takip talebinde gösterilen şartlarla DEVAMINA,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın ( 5.431,19 TL ) %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri ( 5.431,19 TL) üzerinden alınması gereken 371,00 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 65,45 TL’nin mahsubu ile eksik kalan bakiye 305,55 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 65,45 TL peşin harç, 676,05 TL posta, tebligat ve talimat masrafı, 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.341,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/1.2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin kabul edilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 5.431,19 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 08/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır