Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1028 E. 2018/156 K. 09.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1028 Esas
KARAR NO : 2018/156

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2016
KARAR TARİHİ : 09/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalılar ile müvekkil arasında eski ticari ortaklık ilişkisi mevcut olup, bu ilişkiden kaynaklı borç iddiası ile müvekkili hakkında … 7.İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, anılan dosyadan çok sayıda icrai işlem gerçekleştirildiğini, yasal sınırlar çerçevesinde gerçekleştirilen haciz, satış ve benzeri icrai işlemlere karşı hiçbir itirazlarının olmadığını, davalıların 2016 yılı Eylül ayı itibari ile anılan icra dosyasını, TMK 2. maddesi ve TTK’nun 54. vd. maddelerine aykırı olarak, kişisel husumet ve öç duygularını tatmin için bir araç olarak kullanmaya başladığını, davalıların anılan icra dosyasından, İİK’nun 89.maddesine dayanarak, 2014 yılı boyunca üç tüzel kişiye, 2015 yılı boyunca bir tüzel kişiye 89/1 haciz ihbarnamesi göndermiş iken, sadece 2016 yılının Ekim ayında ansızın 1.000’e (bin) yakın kişi, kurum ve kuruluşa haciz ihbarnameleri gönderildiğini, İİK’nun 89. maddesi gereğince, borçlunun üçüncü kişi nezdindeki mal, hak ve alacağının haczi için maddede belirtilen koşullarda, üçüncü kişiye 89/1-2 ve 3. Haciz ihbarı tebliği suretiyle üçüncü kişi nezdindeki borçluya ait malvarlığı haklarının haczinin mümkün olduğunu, bu haczin talep edilmesi halinde, İcra Müdürlüğünün takdir yetkisi olmayıp, talep doğrultusunda haciz ihbarnamesi düzenlemek ve ilgili üçüncü kişiye tebliğ etmek zorunluluğunun mevcut olduğunu, anılan nedenlerle, davalının TMK 2. Maddesine açık bir aykırılık teşkil eden, TTK 54. Ve devamı maddeleri ile TBK 49. Ve devam eden maddelerini ihlal eden eylemlerinin tespiti istemine bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Haciz ihtarnamelerinin haksız olduğunun tespiti ve iptali talebinin öncelikle görev, husumet ve süre aşımı yönünden reddi gerektiğini, icra takip işlemlerinin haksız rekabet olarak nitelendirilmesinin, açık yasal düzenleme karşısında hiçbir dayanağı olmadığını, davalının internet sayfası açarak davacıya hakaretler ettiği iddiasının tümüyle gerçekdışı olduğunu, davacı tarafın haciz ihbarnamelerine dayalı manevi tazminat talep etme hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle davacının kişilik hakları ve ticari itibarının zedelendiği ve bu eylemlerin aynı zamandan haksız rekabet teşkil ettiğinden bahisle haksız rekabetin meni, haksız rekabet eyleminin tespiti ile ilanı ayrıca manevi zararların tazminine ilişkindir.
Tarafların bildirdiği tanıklar dinlenmiş, icra dosyası, ticaret sicil kayıtları, savcılık soruşturma dosyası, ceza dava dosyası getirtilerek dosya içerisine alınmıştır.
6102 sayılı kanun da 6762 kanunda olduğu gibi, haksız rekabet hallerini sınırlamamış; haksız rekabet teşkil eden haller örnek kabilinden sayılmış ve 54. maddede belirlenen amaç ve ilkelere aykırı olan her davranışın haksız rekabet olarak nitelendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
6102 sayılı TTK. 54. Maddesinin 1. Fıkrasında haksız rekabete ilişkin düzenlemelerin amacı, “… Bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması…” olarak ifade edilmiştir.
Kanun koyucu, amacı bu şekilde belirtmekten başka “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar”ın haksız ve hukuka aykırı olduğunu kabul ederek temel ilkeleri ortaya koymuştur. (TTK. m.54/2)
Haksız rekabete hakim olan ilkeler doktrinde şu şekilde ifade edilmiştir:
1-Tarafların rakip olma zorunluluğunun bulunmaması.
2-Aldatıcı hareket veya dürüstlük kuralına aykırı bir davranışın mevcut olması.
3-Failin yarar sağlamasının şart olmaması.
4-Failin kusurunun aranmaması.
5-Zarar görme şartının bulunmaması.
(Ticari İşletme Hukuku Genel Esaslar – AYHAN/ÖZDAMAR/ÇAĞLAR, Ankara – 2015, s.375-378)
Kanun koyucunun sadece rakipler arasındaki haksız rekabeti değil, genel olarak haksız rekabetin önlemeyi hedeflediği TTK.’nin 54/1 fıkrasında belirtilen üçlü koruma prensibinin kabulü ile açıkça anlaşılmaktadır.
“Medeni Kanunun 2. Maddesinde belirtilen herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu yönündeki tüm özel hukuk ilişkilerinde uygulama alanı bulunan genel hüküm uyarınca bir ticari işletmeye, şirkete yönelik yapılan eylemlerin haksız rekabet oluşturması için bu eylemleri yapanların tacir olmaları veya haksız rekabetin maruz kalan şahıs, şirket veya işletme ile aynı konularda iştigal etmeleri gerekmemektedir. Haksız eylemin özel bir türü olan haksız rekabeti oluşturan eylemin kim tarafından, hangi şekilde, hangi yolla meydana getirmiş olduğunu, bu eylemin subutu açısından bir önemi bulunmayıp yapılan eylemin haksız olarak bir ticari işletmeye, ticari faaliyete zarar verip vermediği, güven içinde devam etmesi, işlemesi gerekli ticari rekabet ortamını bozup bozmadığı hususu üzerinde durulmalıdır. (Yargıtay 11. HD 21/02/2010 tarih, 2008/9072 Esas, 2010/591 Karar sayılı ilamı)
Dürüstlük kuralı haksız rekabetin tanınmasında belirleyici olmaktadır. Hukuku uygun ve bozulmamış rekabet ortamında (ortamın her zaman piyasa olması şart değildir) tüm katılanlar, piyasanın tüm aktörlerinin dürüstlük kurallarına göre hareket edeceğine güvenir ve güvenmek hakkına sahiptir. Dürüstlük kuralını ihlal eden, bu güvene aykırı hareket etmiş olur; bu da haksız rekabet oluşturur.
Davalıların … 7. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosya kapsamında takip alacaklısı olarak davacı hakkında icra takibi başlattığı, takibin kesinleştiği, takip konusu borcun tahsili için çok sayıda şirket, kuruluş, dernek, eğitim kurumu, üniversiteler, medya kuruluşları, basın yayın organlarının sahibi, çalışanı, köşe yazarları ve buna benzer çok sayıda gerçek kişiye haciz ihbarnameleri gönderildiği, dosya kapsamından sabittir.
Borçlunun elindeki malları gibi, üçüncü kişilerde olan mal ve alacakları 2004 sayılı İİK.’nin 89. Maddesine göre haczedilir. Borçlunun üçüncü kişideki alacağın hamiline ait bir senede veya poliçe ve sair cirosu kabil bir kıymetli evraka dayanmakta ise bu kıymetli evrak taşınırlar gibi haczedilir. Buna karşılık borçlunun alacağı kıymetli evraka bağlı değil ise bu alacağının haczi 89. Maddede özel olarak düzenlenmiştir. Üçüncü kişiye gönderilen 1. haciz ihbarnamesinde, ihbarnamede gösterilen borca haciz konulduğu ve üçüncü kişinin bu borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceği, takip borçlusuna yapılan ödemenin geçerli olmayacağı, eğer istenen taşınır bir mal ise üçüncü kişinin bu taşınır malı icra dairesine vermesi, aksi takdirde bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağı bildirilir. (İİK. m.89/1)
Davalıların takip alacaklısı olarak davacı borçlu hakkında alacağın tahsili istemi ile icra takibi başlatılması hukuka uygun olduğu gibi mal veya alacak 3. kişinin elinde bulunuyor ise İİK. M.89/1 çerçevesinde 1. haciz ihbarnamesi gönderilmesinde de şeklen hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ancak, 4721 sayılı TMK’nun 2. maddesi çerçevesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
Diğer yandan; haciz ihbarnamesinin gönderilmesi talebini alan icra dairesinin ve icra müdürünün bu talebi sürüncemede bırakması mümkün olmayıp, talep doğrultusunda işlem yaparak üçüncü kişilere birinci haciz ihbarnamesi göndermesi hukuken zorunluluk olup, talebin dürüstlük kuralına uygun olup olmadığını, icra dairesinin araştırma yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Davacının temin edilen ticaret sicil kayıtlarına göre … Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı ticari işletmesi bulunduğu, aktif olarak ticari faaliyetine devam ettiği sabittir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 3. kişilere icra takibi kapsamında gönderilen haciz ihbarnamelerinin dürüstlük kuralına aykırılık ve haksız rekabet niteliğinde haksız fiil teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
TMK’nun 2. maddesince ifade edilen dürüstlük kuralı yalnız borç ilişkilerine ve diğer özel hukuk ilişkilerine uygulanmakla kalmayıp, özel hukukun her alanında, ayrıca haksız rekabet hukuku bağlamında da uygulama kabiliyeti bulunan hukukun temel ilkelerinden biridir.
Davacının iş ilişkisi içerisinde olduğu veya olabileceği şahıs ve büyük ölçekli şirketlere, eğitim kurumlarına, üniversitelere ve bunun yanında medya kuruluşlarının çalışanları ve temsilcilerine haciz ihbarnamesi gönderilmesi, davacının borçlu olarak ticari çevresine lanse edilmesi anlamına geleceği gibi davacının ticari itibarını, müşteri çevresini olumsuz olarak zarara uğrattığı ve ticari itibarını zedelediği anlaşılmaktadır. Haksız rekabet halleri yukarıda da ifade edildiği üzere yasada örnek kabilinden sayılan hallerle sınırlı olmayıp dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eden her türlü eylem haksız rekabet eylemi niteliğinde olacağı gibi bundan piyasa şartlarında ticari faaliyetlerine aktif olarak devam eden davacının zarar görmemesi mümkün değildir. Tacir olan davacının ticari kişiliğinin ve ticari itibarının bundan zarar gördüğü açıktır. Diğer yandan davacının ve davalıların aynı piyasa ortamında aynı koşullarda rekabet eden iki ayrı ticari işletmeye sahip olması zorunlu olmayıp haksız rekabete hakim olan ilkeler gözetildiğinde eylemin haksız rekabet teşkil ettiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davacının takip borçlusu olduğu, dosya kapsamında bine yakın şirket, kişi, kuruma 1. haciz ihbarnamesi gönderilmesi talebi ve talep doğrultusunda haciz ihbarnamelerinin gönderilmiş olması çerçevesinde davalıların icra dosyası kapsamında yapmış oldukları talebin haksız rekabet eylemi teşkil ettiği, sonucunda davacının ticari itibarının zedelendiği, ticari kişiliğinin ve itibarının zedelenmesi nedeniyle manevi zarara uğradığı anlaşılmakla; davacının, davadaki manevi tazminat talebinin yine tarafların ekonomik ve sosyal durumu, eylemin niteliği ve zararın ağırlığı gözetildiğinde kabule şayan olduğu, diğer yandan davacının davadaki haksız rekabet eyleminin tespiti ve bu haksız rekabet teşkil eden eylemden davalıların men edilmesi taleplerinin de dürüstlük kuralı çerçevesinde yerinde talepler olduğu anlaşılmakla dava kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş; ayrıca eylemin niteliği, gönderilen haciz ihbarnamelerinin ulaştığı kamuoyu ve ticari çevre dikkate alındığında bu kararın ilanının Türkiye’de yayınlanan tirajı en yüksek ulusal gazetelerden birinde ilan edilmesinin yerinde olacağı, bu ilan ile davalıların haksız rekabet teşkil eden eyleminin kamuoyuna duyurulması suretiyle davacının güncel ve korunmaya değer hukuki menfaati bulunduğu anlaşılmış, taleplerin bu yönüyle kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalıların başlatmış olduğu .. 7. İcra Dairesinin … E. Sayılı icra takip dosyası kapsamında gönderilen haciz ihbarnamelerinin iptali talebi ve yeni haciz ihbarnamesi talep edilmesi ve gönderilmesinin men edilmesi yönündeki talepler bakımında yapılan değerlendirmede; gönderilen haciz ihbarnamelerinin kanun gereği talep doğrultusunda hareket eden icra müdürünün yerine getirdiği icra işlemi olduğu, işlemin icra dairesinin işlemi olmakla bu işleme yönelik İİK. M.16 vd. maddeleri çerçevesinde icra mahkemesine şikayet prosedürü uygulanacağı, şeklen geçerli olan icra takip işlemlerinin hukuken bağlayıcı olup olmaması ve 3. kişiler nezdinde hüküm ifade edip etmemesi hususunun haksız rekabet eylemi niteliğinde bulunup bulunmadığı ve bunun tespitine ilişkin yargılama kapsamında değerlendirilecek bir işlem olmadığı, İİK’de buna ilişkin ayrı bir şikayet prosedürünün getirildiği anlaşılmış, ayrıca davacı takip borçlusu sıfatının devam ettiği müddetçe takip alacaklısı olan davalıların 3. kişilerin elindeki mal ve alacakların tespit edilmesi halinde -eylemin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmemesi şartıyla- yeni haciz ihbarnamesi talep edilmesi ve gönderilmesinin hukuken mümkün olduğu, bunun men edilmesi talebinin tarafların icra takibi kapsamında sahip oldukları hakları aşırı ölçüde kısıtlayıcı nitelikte olacağı, örneğin davacının alacaklı olduğu 3. bir kişinin ve bu kapsamda bir bankanın tespit edilmesi halinde bu bankaya 1. haciz ihbarnamesinin gönderilmesi talebinin hukuka uygun bir talep olacağı, bu konuda davalıların yeni bir 3. kişinin davacı borçluya borçlu olduğu, yahut borçluya ait bir malın yedinde bulunduğunun tespit edilmesi halinde davalı alacaklıların icra dairesinden haciz ihbarnamesi gönderilmesi talebinde bulunabilecekleri, bu konudaki kısıtlamanın hakkın özüne zarar verecek nitelikte olması nedeniyle talep yerinde görülmemiş ve bu nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve Yasal Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
A) 20.000,00TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
B) Davalıların icra dosyası kapsamında göndermiş oldukları İİK 89/1 kapsamındaki haciz ihbarnamelerinin haksız rekabet eylemi teşkil ettiğinin tespitine, davalıların haksız rekabet teşkil eden bu eylemden men edilmesine,
C) Mahkeme kararının kesinleştiğinde Türkiye’de yayınlanan trajı en yüksek ulusal gazelerden ilk 3 gazeteden birinde ilan edilmesine,
D) Davalıların başlatmış olduğu … 7. İcra Dairesinin … E. Sayılı icra takip dosyası kapsamında gönderilen haciz ihbarnamelerinin iptali ve yeni haciz ihbarnamesi talep ve gönderilmesinin men edilmesi yönündeki talebin reddine,
2-Alınması gereken harç 1.366,20-TL olup, peşin alınan 341,55-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.024,65-TL karar ve ilâm harcının davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan ilk dava açma gideri 595,05-TL, posta ve tebligat masrafı 352,13-TL, olmak üzere toplam 947,18-TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 2.400,00-TL nispi vekâlet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan 14,00-TL posta masrafı olmak üzere toplam 14,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
8-Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalılara iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/02/2018

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)