Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1021 E. 2020/473 K. 28.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1021 Esas
KARAR NO : 2020/473

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/10/2016
KARAR TARİHİ : 28/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takibe konu edilen alacağın dava dışı borçlunun … A.Ş. den kullandığı kredi sözleşmesine dayandığı, … A.Ş. nin … ye devri ile takip dosyasının … tarafından takip edilmiş fon alacağına dönüştüğünü ve müvekkilinin de bu alacağı …’ den temlik aldığı, borçlunun itiraz dilekçesinde borca ettiği itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, açıklanan bu nedenlerle her türlü yasal hakları saklı kalmak kaydı ile davalının … 9. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın (Davalı kefil olmakla birlikte sorumluluğunun kefalet limiti ve buna ilişkin faiz ve masraflarla sınırlı olmak üzere) iptaline, takibin takip talebindeki şartlarla devamına ve yapılan itirazın kötü niyetli olması nedeniyle davalının asıl alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili adına gönderilmiş olan ödeme emrindeki borca süresi içinde itiraz ettiklerini, alacağın dayanak yapıldığı sözleşme tarihinin 18.06.1997, ihtar tarihinin 12.08.1998 olması ve bunlar üzerinden 10 yılı aşkın süre geçmiş olması nedeniyle alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin alacaklıya borcunun bulunmadığını, sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığı icra takibinde 4.324,70 TL. asıl alacak ve bunun faizi olarak da 44.276,42 TL. gösterildiği ve fahiş miktardaki % 27,50 faizin kabulünün mümkün olmadığını 18 yıl gibi uzun bir süre içinde zamanaşımına uğradığını belirterek davanın zamanaşımından reddine, davanın reddine ve masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına ve haksız takip yapan davacının % 20′ den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 9. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası, 18/06/1997 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi, … 16. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı Kat İhtarnamesi ve Tebliğ Şerhleri, Hesap Özeti, 10/08/2001 tarihli Alacak Temlik Sözleşmesi (… A.Ş ile … arasında), 24/03/2006 tarihli Kredi Alacağı Temlik Sözleşmesi (… ile … A.Ş arasında), … A.Ş ile … A.Ş arasındaki birleşmeye ait karar örnekleri celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; … A.Ş. ile dava dışı asıl borçlu …Tic. Ltd. Şti. arasında 18/06/1997 tarihinde 3.000.000.000,00 ETL (Üç Milyar) limitli Genel Kredi Sözleşmesinin akdedildiği, daha sonrasında bu sözleşmenin 02/07/1997 tarihinde 7.000.000.000,00 (yedi milyar) ETL daha artılarak toplam limitin 10.000.000.000,00 ETL (On Milyar) olarak imzalandığı, genel kredi sözleşmesine davalı … (…) …’ ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil olduğu, davalı kefilin sorumlu olduğu tutarın 7.000.000,000,00 ETL (Yedi Milyar) ile sınırlandırıldığı, dava dışı asıl borçlu şirketin kredi sözleşmesi kapsamında tahsis edilen kredileri kullanmadığı, ancak sözleşmede gösterilen şekilde kredi borçlarını geri ödeyememesi üzerine … A.Ş’ nin … 16. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı Kat İhtarnamesi genel kredi sözleşmesinin kat edildiğini ve kat tarihi itibariyle bankaya olan toplam kredi borcunun üç gün içinde bankaya yatırılmasını talep ettiği, kat ihtarnamesinin davalı kefile 12/08/1998 tarihinde tebliğ edildiği, kat ihtarnamesine tanınan atıfet sürelerine rağmen borcun ödenmediği, bu arada … A.Ş. ile … arasında akdedilen 10/08/2001 tarihli alacağın temliki sözleşmesine göre temlik eden … A.Ş’ nin muhatap borçlu … Ltd. Şti. ‘ye kullandırılan nakdi ve gayri nakdi kredilerden kaynaklanan yasal takip konusu olmuş ya da henüz olmamış tüm alacaklarını ve bu alacaklar ile ilgili açılmış ya da açılacak bütün takip ve dava dosyalarındaki haklarını …’ ye gayri kabili rücu olarak devir ve temlik ettiği, … ile … A.Ş. arasında düzenlenen 24/03/2006 tarihli kredi alacağı temlik sözleşmesi ile bu sefer yukarıda değinilen kredi alacak haklarının 12/08/2005 tarihi itibariyle mevcut olan nakdi ve gayri nakdi alacakların … A.Ş’ye temlik edildiği, (Dava sürecinde … A.Ş.’ 06/03/2017 tarihinde davacı … A.Ş. ile tüm aktif ve pasifleri ile birleşmiştir.), alacaklı … A.Ş’ nin dava dışı asıl borçlu ve davalı müteselsil kefil hakkında … 9. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, ancak davalının borca itirazı üzerine takibin durduğu, davacının duran takibe devam edilmesi ve alacağın tahsiline yönelik işbu itirazın iptali davasını açtığı, davalının cevap dilekçesi ile imza inkarında ve ayrıca alacağın zaman aşımına uğradığını savunduğu görülmüştür.
Uyuşmazlığın temeli, genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak davalı adına atfen mevcut olan imzanın davalının eli ürünü olup olmadığı, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı, esasa ilişkin olarak davalının davacıya borçlu olup olmadığı, borçlu ise asıl ve feri kalemleri ile birlikte toplam borç miktarının ne kadar olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davalı … 18/06/1997 tarihli Genel Kredi Sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını savunmuştur. İmza inkarı mahkememizce ön sorun olarak değerlendirilmiş, imza inkarında bulunan davalının karşılaştırmaya elverişli imza örnekleri, imzaların bulunması muhtemel kurum ve kuruluşlardan müzekkere yazılarak dava dosyasına celp edilmiş, grafolog bilirkişi vasıtasıyla imza incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişinin 28/05/2018 tarihli raporunda, 18/06/1997 tarihli Genel Kredi Sözleşmesindeki davalı … (…) adına atfen imzanın davalının eli ürünü olduğu tespit edilmiştir. Başka bir anlatımla, genel kredi sözleşmesindeki imzanın davalıya ait olduğu kesin olarak belirlenmiş olup davalın imza inkarına yönelik savunmaları yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce resen incelenen hak düşürücü süre ile davalının zaman aşımı itirazları bakımından; müşterek borçlu ve müteselsil kefili olduğu Genel Kredi Sözleşmesinin temlik eden banka tarafından … 16. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı Kat İhtarnamesi kat edildiği, kat tarihi itibariyle genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların muaccel hale geldiği, genel kredi sözleşmesinin 818 sayılı Borçlar Kanunun yürürlükte olduğu dönemde akdedildiğinden sözleşmenin hukuki sonuçlarına (sona erme, tasfiye, temerrür…) bu Kanun hükümlerinin uygulanması gerekeceği, 818 sayılı Borçlar Kanunda, Türk Borçlar Kanunun 598/3. maddesinden farklı olarak kefaletin kendiliğinden sona ermesine ilişkin herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmediği, bu halde 6101 sayılı Kanunun 5/2. maddesinde düzenlenen “Türk Borçlar Kanunu ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibarıyla bu süre dolmuşsa, hak sahipleri Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar. Ancak, bu ek süre, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden daha uzun olamaz.” hükmü uyarıca TBK’ nın yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra ek 1 yıllık hak düşürücü sürenin davalı kefil bakımından kefaletten doğan sorumluluğun 01/07/2013 tarihi itibariyle sona ereceği, ne var ki hak düşürücü süresinin dolamasından evvel davaya konu takibin 28/06/2013 tarihinde başlatılması ile birlikte davalı kefil bakımından hak düşürücü sürenin şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmıştır. (Emsal Karar için bakınız. İstanbul BAM. 12. H.D. 2018/1462 Esas, 2019/1249 Karar).
Öte yandan … A.Ş’ nin 1999 yılında faaliyet izni kaldırılarak fona (…’ye) devredilen bankalardan olduğu, dosya kapsamında mevcut bulunan alacak temlik sözleşmesinin faaliyeti devam eden bir banka alacağı gibi …’ye intikal etmediği, aksine fona devredilen bankanın alacaklarının tasfiyesine yönelik olarak temlik sözleşmesi yapıldığı, başka bir anlatımla alacağın fon alacağına dönüştüğü hususunda tereddüt bulunmadığı, … 16. Noterliğinin … tarihinde kat ihtarı ile birlikte alacağın muaccel hale geleceği ve genel on yıllık zaman aşımı süresi sonunda 12/08/2008 tarihinde zaman aşımına uğrayacağı, ancak bu süre içinde 2003 yılında Bankalar Kanununda yapılan değişiklikle fona devredilen alacakların zaman aşımı süresinin 20 yıl olarak yasal güvenceye kavuşturulmakla birlikte Anayasa Mahkemesinin 04/06/2014 tarihli 2014/85 Esas, 2014/103 Karar sayılı kararı ile birlikte bahsi geçen zaman aşımı hükmünün iptaline karar verildiği, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 5. maddesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı sürelerinin, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam edeceği, ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olacağı hükmü düzenlendiği, bu halde zaman aşımı süresinin 20 yıla uzatıldığı ve kat tarihi itibariyle (1998 yılı) 20 yıllık süre dolmadan (2013 yılı) icra takibi yapılmış olması karşısında alacağın zaman aşımına uğramadığı açık olup, davalı savunmaları yerinde görülmemiştir (Emsal Karar için bakınız. Yargıtay 19. H.D. 2015/16882 Esas, 2016/6587 Karar).
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi alacağının temlikler ve birleşmeler sonucunda bu alacağı dava ve takip yetkisinin davacı şirkete geçtiği, davalı müşterek borçlu ve müteselsil kefilin, davacıya kredi sözleşmesi uyarınca kefaletin ötürü sorumlu olduğu tutarın tespiti bakımından dosyanın bankacılık alanında uzman bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin kök raporundan sonra tarafların itirazları sonucunda ve itirazları karşılar şekilde sunmuş olduğu 31/07/2019 tarihli ek raporun içerik, gerekçe ve bilimsel tespitler yönünden tarafların ve Mahkemenin demetimine açık olduğundan hükme esas alınmıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı müşterek borçlu ve müteselsil kefilin genel kredi sözleşmesindeki kefaletinden dolayı ödenemeyen kredi borcu nedeniyle davacı temlik alacaklısı şirkete karşı sorumlu olduğundan 31/07/2019 tarihli bilirkişi ek raporu doğrultusunda davanın kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzüre);
Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile; (Davalının kefalet limit miktarı tahsil aşamasında aşılmamak kaydıyla);
1-Davalının … 9. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile, takibin 4.111,36 TL asıl alacak, 44.276,42 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 48.387,78 TL üzerinden takip tarihinden itibaren borç tamamen ödeninceye kadar 4.111,36 TL asıl alacak miktarı üzerinden yıllık %27,50 temerrüt faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken 3.305,36 TL harçtan peşin alınan 829,98 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 2.475,38 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, (Dava tarihi itibariyle 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 143.maddesindeki beş yıllık harç istisnası süresinin dolması nedeniyle harç alınması gerekmektedir. Bursa BAM 6. HD. 2020/1292 E., 2020/1598 K. )
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 874,38 TL harçlar toplamı, 257,90-TL posta ve tebligat gideri, 1.250,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.382,28-TL yargılama giderinin dava kabul red oranına göre hesaplanan 2.371,82-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiyesinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 13/1. Maddesi uyarınca belirlenen 7.090,41 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 13/1,2 maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava değerini geçmemek koşulu ile belirlenen 213,34 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-HMK’ nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.28/10/2020

Katip
(e-imzalıdır)

Hakim
(e-imzalıdır)