Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/770 E. 2018/138 K. 07.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/770 Esas
KARAR NO : 2018/138

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/07/2015
KARAR TARİHİ : 07/02/2018

Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinin yapılan açık yargılamasında
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; müvekkilinin elektrik dağıtımı yapan davalı şirketin abonesi olduğunu, abonelik sözleşmesi kapsamında, kullanılan enerji miktarının belirli oranlarında kayıp kaçak bedeli, PSH bedeli, tüketim bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedelleri adı altında haksız ve hukuka aykını olarak faturalandırma yapıldığını, davalı şirketin yaptığı kesintilerin kanuna ve anayasaya aykırı olduğunu, müvekkiline iade edilmesinin gerektiğini, Yargıtay Genel Kurulunun da bu yönde kararları olduğunu, beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile abonelik sözleşmesi kapsamında kullanmış olduğu, elektrik faturalarına yansıtılan bedellerin tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … Elektrik Dağıtım A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı, husumet, görev, hak düşürücü süreye yönelik itirazda bulunduklarını, öncelikle bu yönlerden davanın reddine karar verilmesini, Elektrik Piyasası Kanununun bir gereği olarak Türkiye genelinde dağıtım şirketlerinin uygulayacağı Ulusal Elektrik Tarifelerinin EPDK tarafından belirlendiği, EPDK tarafından belirlenerek uygulanan tarifelerin şirketimizin de dahil olduğu lisans sahibi şirketler tarafından uygulanmasının yasal zorunluluk olduğu, lisans sahibi şirketlerin tarifeyi değiştiremeyeceği gibi, tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyeceği veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli tahsil etmeme gibi davranış da bulunamayacağı, müvekkili şirketin tarifeyi uygulayıp uygulamama konusunda inisiyatifinin mevcut olmadığı dikkate alındığında açılan davanın reddi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddinine karar verilmesi talebi olduğunun tesbitine,
Davalı … Satış A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kayıp kaçak bedeli ve sair bedelleri faturalandırılarak abonelerden tahsil etmesi yürürlükteki mevzuatın gereği olduğunu, davaya konu abone numaralı sayaçlara ilişkin faturalardaki tüm tahakkuk kalemleri hukuka uygun olarak tahakkuk ettirildiğini, davacı tarafın davaya ilişkin tüm iddiaları hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin perakende satış tarifeleri ile dağıtım ve iletim tarifeleri Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 5. maddesi uyarınca “düzenlemeye tabi” tarife türünden olduğunu, bu hususun 6719 Sayılı Kanunun madde 21 hükmü ile 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin değiştirilen 1. ve 3. Fıkra hükümlerinde ve 4. Fıkranın “ç” ve “d” bentlerinde tekrar edildiğini, müvekkilince tanzim edilen faturalarda belirtilmiş olan bedellerin sözü geçen tarifelerin içeriğinde yer aldığını, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun onayı ile uygulandığını, müvekkilinin kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlü olduğunu, bu nedenle davanın reddine yargılama gideri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi talebi olduğunun tesbitine,
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, davacı faturalarına kayıp kaçak bedeli, PSH bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedelleri adı altında yansıtılan bedellerinin iadesi istemine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmalarının özetinden taraflar arasında ; dava konusu bedellerin EPDK nın düzenleyici işlemlerine uygun şekilde tahakkuk ettirildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, anılan bedellerin tüketim ve hizmet karşılığı olmadan davacı faturalarına yansıtılmasının hukuka aykırı olup olmadığı, yansıtılan bedellerin iadesine karar verilip verilemeyeceği, 6719 sayılı Kanun’un 21 maddesi ile değişik 6446 sayılı kanun’un 17 nci maddesinin iş bu davaya uygulanıp uygulanmayacağı hususlarında toplanmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ancak, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır. Hal böyle olunca mahkememizce konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmesi gerektirmiştir.
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Bu cümleden olarak, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.).
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Açıklanan nedenlerle, dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilerek ve yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilerek Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin emsal 2016/20106 E 2017/9319 K sayılı kararı da dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Dava konusunda KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Peşin yatırılan harçtan tahsil edilmesi gereken 35,90 TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 15,34 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 150,00 TL posta ve tebligat masrafı ile mahsubuna karar verilen 35,90 TL maktu harç olmak üzere toplam 185,90 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, davacı ve davalı … vekillerini yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07/02/2018

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)