Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/760 E. 2019/267 K. 26.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/760 Esas
KARAR NO : 2019/267

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/07/2015
KARAR TARİHİ : 26/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Yönetim Kurulu’nun 20/03/2002 tarih ve 177 sayılı kararı uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 20/03/2002 tarih ve 653 sayılı kararı ile tasfiye halindeki … A.Ş’nin tüm aktif ve pasifleri ile birlikte külli halefiyet prensipleri çerçevesindeki 05/04/2002 tarihi itibariyle … A.Ş ile devren birleştirilmesine karar verildiğini, 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun 109.maddesi hükmü çerçevesinde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun 07/12/2005 tarih ve 515 sayılı kararı ile müvekkil banka … A.Ş Ana sözleşmesinin 2.maddesinde belirtilen unvanı “… ” olarak değiştirildiğini, Davalı/Borçlu yetki itirazında haksız olduğunu, Davalı/Borçlunun Zamanaşımı itirazının haksız olduğunu, Borçlu/Davalının zamanaşımı itirazı bulunmakla birlikte işbu itiraz yasanın açık hükmü uyarınca geçersiz bir itiraz olduğunu, hisselerin tamamı TMSF’de bulunan yine yönetim ve denetimi kamu kurumu olan TMSF bünyesinde bulunan müvekkilin alacaklarında 20 yıllık zamanaşımı olduğu hususu kuşkudan uzak olduğunu, bu nedenle zaman aşımına ilişkin itirazlar hukuka aykırı olduğunu, İzah edilen bu sebeplerle itiraz eden davalı/borçlunun itirazının taraflar arasında akdedilen sözleşmeye, kanuna, Söke Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararına, usule aykırı olması hasebiyle iptali gerekmekte olduğunu, izah edilen nedenlerle tüm itirazların iptaline, takibin devamına, davalıların %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İş bu davanın yetkili mahkemede açılmadığını, takibin açıldığı icra dairesi yetkili icra dairesi olmadığını, borcun kaynağı olan sözleşme mirasbırakan ile banka arasında yapılmış bir sözleşme olduğunu, müvekilini bağlamayacağını, 1086 sayılı HUMK. Döneminde yetki sözleşmesinin cüzi ve külli haleflerini bağlayacağına ilişkin bir tereddüt bulunmadığını, külli ve cüzi haleflerini bağlaması için bu haleflerin de tacir ve kamu tüzel kişisi olması gerektiğini, maddi bir değer taşımalarına rağmen münhasıran mirasbırakanın şahsi amaçlarının gerçekleştirilmesi veya bizzat onun kişisel ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla tesis edilmiş olan ya da başka sebeplerle onun şahsından bağımsız olarak devam ettirilmesi imkanı bulunmayan bazı hukuki statülerin miras yoluyla intikalinin mümkün olmadığı hususunun açık olduğunu, bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, itirazın iptali davasının açıldığı tarihin 20/07/2015 olduğunu, icra iflas kanununun 67/1 maddesinde öngörülen bir senelik süre hak düşürücü niteliğinde olduğunu, alacağın zaman aşımına uğradığını, miras borca batık olup müvekkilinin def’i yoluyla mirası hükmen reddetmek gerektiğini, davacı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin de hukuka aykırı olduğunu davanın yetkisiz mahkemede haksız ve hukuksuz olarak açılmış olduğunu davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE;
Dava, banka üye iş yeri sözleşmesinden kaynaklı nakdi alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibinde vaki itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.
Tarafların bildirdiği delil ve belgeler getirtilerek dosya içerisine alınmıştır.
Davacı bankanın halefi olan … T.A.Ş ile dava dışı … arasında üye iş yeri sözleşmesinin düzenlendiği, dava dışı bu kişinin 02/11/1999 tarihinde vefat etmesi üzerine kız kardeşi olan davalının, müteveffanın mirasçısı olduğundan bahisle hakkında icra takibi başlatıldığı, davalının icra takibine yasal süresi içerisinde itiraz ettiği anlaşılmaktadır.
Davalının, müteveffa …’nın mirasçısı olmadığından bahisle mirasın hükmen reddi istemiyle açmış olduğu, davada …. 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/206 esas 2016/538 karar sayılı dosya kapsamında yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne dair 19/12/2016 günlü kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 7. Hukuk Dairesi’nin 26/04/2017 gün 2017/439 esas 2017/411 karar sayılı gerekçeli kararı ile istinaf başvurusunun kabulüne, … 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/12/2016 tarih , 2016/206 esas 2016/538 karar sayılı kararının kaldırılmasına, davacının davasının aktif dava ehliyeti bulunmadığından bahisle reddine karar verilmiş; bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14.HD’nin 22/05/2018 tarih 2017/4808 esas 2018/4001 sayılı kararı ile İstanbul BAM 7. Hukuk Dairesi’nin 26/04/2017 gün 2017/439 esas 2017/411 karar sayılı kararın onanmasına karar verilmiştir.
Davalının kardeşi olan müteveffa …’nın 02/11/1999 tarihinde bekar ve çocuksuz olarak vefat ettiği, geriye mirasçı olarak babası … ve annesi …’nın kaldığı, en yakın yasal mirasçıları olan annesi ve babası tarafından … Sulh Hukuk Mahkemesine 22/12/1999 tarih, 1999/191 esas 1999/200 karar sayılı kararı ile mirasın kayıtsız ve şartsız reddedildiği anlaşılmaktadır. 4721 sayılı TMK m.612 uyarınca en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddedilen miras, sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilecektir. Bu durumda ikinci derece ve üçüncü derece mirasçılara miras intikal etmeyecektir. Miras bırakanın en yakın mirasçıları tamamı tarafından mirasın reddedilmesi, terekenin borca batık olduğuna karine teşkil eder. Bu nedenle kanun koyucu, en yakın mirasçılar tarafından mirasın kayıtsız ve şartsız reddi halinde terekenin iflas yükümlerine göre tasfiye edilmesini emretmiştir. Dolayısıyla, miras bırakanın ikinci derece mirasçısı olan davalı kardeşe miras intikal etmemiştir. İstanbul BAM 7.HD vermiş olduğu kararda da bu hususu gözeterek davalının mirasçı sıfatı bulunmadığını kabul ederek mirasın hükmen reddi davasını aktif dava ehliyeti bulunmadığından bahisle reddetmiştir.
Sonuç olarak; davalının, üye iş yeri sözleşmesinin tarafı olan müteveffa …’nın yasal yahut atanmış mirasçısı olmadığı, bu nedenle sözleşmeden kaynaklı davacıya ait banka alacağından dolayı sorumlu olmadığı kanaatine varılarak hakkında başlatılmış icra takibinin haksız olduğu kanaatine varılarak davacının itirazın iptali ve takibin devamına ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının, davalı hakkında kötü niyetle icra takibi başlattığı kanıtlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının reddine,
2-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 8.968,27-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.26/03/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır