Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/643 E. 2018/655 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/594
KARAR NO : 2018/653

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :26/05/2016
KARAR TARİHİ:07/06/2018

DAVA:Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle;davalılardan …A.Ş’nin eski ünvanının … Tic A.Ş. olduğunu, Kentbank A.Ş. ile davalı ….A.Ş. arasında imzalanan ve diğer davalıların da kefil sıfatı ile imzaladığı Sözleşmeye istinaden kredi kullandırıldığını, kredinin geri ödenmemesi üzerine, … 1.Noterliği vasıtasıyla gönderilen … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile kredi hesabının kat edilip borç tutarlarının geri ödenmesi borçlulara ihtar edilmişse de borcun ödenmediğini, bu süreçte … A.Ş.’nin … tarafından Kurumlarına devredilip, kredi alacağının 28.12.2001 tarihli Temlik sözleşmesi ile kurumlarına temlik edildiğini, muaccel ve halen ödenmemiş olan krediden doğan alacağın tahsilini teminen davalılar aleyhine …. 7. İcra Md.’ nün… E. sayılı dosyasından, davalı … A.Ş. hakkında alacak tutarının tamamı olan 11.766.799.-TL üzerinden, diğer davalılar (kefiller) hakkında ise, kefalet tutarları ile orantılı olarak 390.800.-TL üzerinden takibe geçildiğini, borçluların takibe haksız şekilde itirazda bulunduklarını, bu yüzden, itirazların iptali ile takibin devamına ve borçluların, yasal en yüksek orandan inkar tazminatı ödemelerine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalılar vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle;müvekkili şirketin … A.Ş.’ den 1998 yılında imzaladığı sözleşme ile kullandığı, temerrüde düşen 15.000 TL tutarındaki kredinin ödendiğini, müvekkil şirketin … A.Ş. ye hiçbir borcunun kalmadığını, ödedikleri kredi bedelleri dikkate alınmadan … A.Ş.’ ye borçluymuş gibi, kredinin … alacağına dönüştürüldüğü bilgisine, şu anki davacı …’ nun, müvekkillere 21.05.2004 tarihinde gönderdiği 2004/48 Esas sayılı takip dosyası vasıtasıyla ıttıla peyda ettiklerini, … nun bu tahsilat girişimi sonrası, 2004/48 sayılı tahsilat işleminin iptali için idare mahkemesi nezdinde iptal davası ikame ettiklerini, İdare Mahkemesinin işlemi iptal ettiğini ve ortada …’ ye ait bir fon alacağının olmadığına karar verdiğini, bahse konu kredi borcunun, bankanın … ye devrinden önce ödenmesi nedeniyle müvekkil şirketin …’ ye herhangi bir nam adı altında da bir borcu bulunmadığını, yetki itirazında bulunduklarını, aradan 18 veya 16 yıl geçmesi nedeniyle borcun zamanaşımına uğradığını, bugüne kadar özel hukuk ilişkisi kapsamında ve 2004 sayılı İİK çerçevesinde aleyhlerine hiçbir takip yapılmadığını, huzurdaki davanın görevli Samsun Mahkemeleri nezdinde açılması gerekirken, yetkisiz mahkemede açıldığından yetki yönünden reddine, davacıya herhangi bir nam adı altında bir borçları bulunmadığından davanın tümden reddine, 16 yıl sonra gönderilen ilamsız takiplerde ödeme emrine dayalı ikame edilen davada, hak düşürücü süre ve zamanaşımı defi itirazları da dikkate alınarak, davanın zamanaşımı dolduğundan, davanın reddine, haksız takip nedeniyle %20 inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE: Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir.
… A.Ş ile davalılardan … AŞ arasında imzalanan diğer davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu Genel Kredi Sözleşmeleri gereğince firmaya krediler kullandırıldığı sabittir.
GERÇEK KİŞİ DAVALILAR YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
6098 sayılı TBK’nin 598/3. maddesine göre, bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak 10 yıl geçmesi ile kendiliğinden ortadan kalkar.
Dava konusu kredi sözleşmesinin 24.06.1998 tarihinde imzalanmış olduğu sabit olduğuna göre 24/06/2008 tarihi itibariyle sözleşmeden kaynaklanan kefalet yükümlülüğünün kendiliğinden ortadan kalktığı kabul edilmelidir.
6101 sayılı TBK’nin Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 1. maddesine göre kural olarak, TBK’nin yürürlüğü girdiği tarihten itibaren önceki fiil ve işlemlere bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise uygulanması gerektiği ancak temerrüt, sona erme ve tasfiye konularında TBK’nin uygulanacağı düzenlemesi getirilmiştir.
6101 sayılı kanunun 5. maddesine göre, TBK’nin yürürlüğü girmesinden önce başlamış hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri eski kanun hükümlerine göre tabi olmaya devam eder, ancak bu sürelerin henüz dolmamış kısmı TBK’de öngürülen süreden uzun ise yürürlüğünden başlayarak TBK’de öngörülen sürenin geçmesiyle hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur.
6101 sayılı kanunun 5/2. maddesine göre, TBK ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olupta başlangıç tarihi itibariyle bu süre dolmuşsa, hak sahipleri TBK’nin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar, ancak bu ek süre TBK’de öngörülen süreden daha uzun olamaz.
6101 sayılı kanunun 6. maddesine göre, bu kanunun 5. maddesi uygun düştüğü ölçüde TBK’de öngörülen diğer süreler hakkında da uygulanır.
6101 sayılı kanunun 6.maddesinin gerekçesinde de; “süreye bağlı hak” ile “hak düşürücü süre”lerin farklı kavramlar olduğu, süreye bağlı haktaki sürenin, kanunda bu hakkın varlığını sürdürmesi için öngörülmüş olan bir süre olduğu, “süreye bağlı hak”taki sürenin, ne zamanaşımı süresi ne de hak düşürücü süre olduğu, bu nedenle de Türk Borçlar Kanununda süreye bağlı haklar için öngörülen süreler hakkında 5 inci maddesinin kıyas yoluyla uygulanacağı ve hak sahibinin, bir yıllık ek süreden yararlanabileceği…” vurgulanmıştır.
Yukarıdaki yasal düzenlemeleri somut olay yönünden değerlendirmek için öncelikle TBK ile ilk kez getirilen 10 yıllık kefalet süre sınırlamasının hukuki niteliğinin saptanmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Konu ile ilgili öğretide ortaya konan görüşler;
“…10 yıllık süre bir zamanaşımı süresi olmadığı için kesilme ve durma söz konusu olmaz. 10 yıllık sürenin tamamlanması ile birlikte kefilin yükümlülüğü kendiliğinden (yasa gereği ortadan kalkar).. Kefalet süresinin dolduğu yargıç tarafından görevinden ötürü göz önünde tutulur..” (Prof.Dr. C.Yavuz Borçlar Hukuku s.1472 vd)
“… 10 yılın geçmesi ile borç kendiliğinden ortadan kalkar, kefalet için getirilen yasal en yüksek (azami) süreye ilişkin düzenleme başka bir hiçbir hukuk sisteminde bulunmamaktadır. Amaç, kefili belli bir süre geçtikten sonra kefillik bağından kurtarmaktır…” (Nihat Yavuz, Kefalet Sözleşmesi s.3085 )
“… Kefilin sorumlu tutulabileceği 10 yılık süre kefalet sözleşmesinin meydana geldiği andan itibaren işlemeye başlar… 10 yıllık süre bir zamanaşımı süresi olmadığına göre kesilme ve durma da söz konusu olmaz…” (Doç. Dr. Burak Özen Kefalet Sözleşmesi s. 578 vd)
“… Yeni Borçlar Kanununda sona ermeyle ilgili emredici nitelikte hükümler varsa bunlar -sözleşmede örneğin feragat ile ilgili hüküm olsa da olmasa da – 01/07/2012 tarihinden sonraki sona ermelerde uygulanacaktır… (kefalet sözleşmesinde ) 10 yıllık süre daha önce sona ermiş ise yürürlük yasasının 5. Maddesi göz önünde tutulacaktır… Gerçek kişilerin verdiği kefaleti sona erdiren 10 yılın hak düşürücü süre olarak kabul edilip edilmemesi 5. Maddenin uygulanması bakımından farklı sonuçlar verecektir…Hak düşürücü süre olarak kabul edilirse 01/07/2012 tarihinden önce 10 yılı dolduran kefaletlerde alacaklı 5. Maddenin tanıdığı 1 yıllık ek süreden yararlanacak ve 01/07/2013 tarihine kadar kefili dava edebilecektir…(Prof. Dr. Seza Reisoğlu-TBK’nin Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun Bankacılık İşlemleri Açısından Değerlendirilmesi- İstanbul, 15/06/2012-Türkiye Bankalar Birliği Yayını)
“….6101 sayılı TBKYUŞHK’un 5/2. Maddesine göre TBK ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibariyle bu süre dolmuşsa, hak sahipleri TBK’nin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanır. Aynı kanunun 6. maddesine göre bu kanunun 5. Maddesi uygun düştüğü ölçüde TBK’de öngörülen diğer süreler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.(…) Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde 01.07.2012’den önce kurulmuş bulunan gerçek kişilerin kefil olduğu kefalet sözleşmeleri derhal 10 yıllık süreye tabi olur(…) bu tarihten önce 10 yıllık süre dolmuşsa(…) alacaklı 01.07.2013 tarihine kadar kefili takip edebilecektir.Bu tarihte ise kefalet sözleşmesi hükümden düşer….”(Y.Doç.Dr.Serkan Ayan-Kefalet Sözleşmesinde Kefilin Sorumluluğu)
Davaya konu somut olayda daha önce ifade edildiği gibi kefaletin oluştuğu tarih 1998’dir. Başka bir ifade ile TBK’nın 598. maddesindeki 10 yıllık süre, TBK’nın yürürlüğü girmesinden önce dolmuştur.
Yasanın düzenleniş şekli ve öğretideki görüşler dikkate alındığında, 10 yıllık sürenin zamanaşımı süresi olmadığı, 10 yıllık sürenin geçmesi ile kefaletin kendiliğinden ortadan kalktığı kabul edilmelidir.
Bu sürenin hak düşürücü süre mi yoksa kefaletten kaynaklanan talep hakkının, süreye bağlı bir hak mı olduğu hususu tartışmalı ise de her iki halde de sonucun değişmeyeceği, zira kefaletteki 10 yıllık sürenin, hak düşürücü süre olduğu kabul edildiğinde 6101 sayılı kanunun 5. maddesinin doğrudan, süreye bağlı hak olduğunun kabulü halinde ise aynı kanunun 6. maddesi yollamasıyla dolaylı olarak uygulanması gerektiği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta icra takibinin 23.03.2016 tarihinde başlatıldığı, TBK’nın yürürlüğe girmesinden önce 10 yıllık sürenin geçmesi sebebiyle kefaletin TBK’nin 598/3. maddesi gereğince kendiliğinden ortadan kalktığı, 6101 sayılı kanunun 5. maddesi gereğince ek sürenin de 01/07/2013 tarihi itibariyle dolduğu, bu nedenle gerçek kişi davalılar bakımından davanın reddine karar vermek gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
DİĞER DAVALILAR YÖNÜNDEN İNCELEME;
Dosya ve banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonrasında düzenlenen rapor ve ek raporlar dosyaya sunulmuştur.
Bilirkişi Rapor ve Ek Raporları: Alınan kök raporda özetle; … A.Ş ile davalılardan .. AŞ arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların sözleşmeyi kefil olarak imzaladıklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, sözleşme limitinin 15.000,00.-TL olduğunu, bunu aşan kısım için sözleşmedeki temerrüt faiz oranlarının uygulanamayacağını, TBK 120. madde gereğince faiz hesaplaması yapılması gerektiğini, buna göre asıl borçlu … AŞ için 64.479,74.-TL asıl alacak, 1.457.628,39.-TL temerrüt faizi talebi edilebileceğini, kefil davalılar … A.Ş ve … AŞ’den 15.000,00.-TL asılacak, 374.933,33.-TL temerrüt faizi talep edilebileceğini, gerçek kişi davalılar yönünden ise sadece sözleşme limiti olan 15.000,00.-TL’nin talep edilebileceğini bildirmiştir.
İtiraz üzerine alınan ek raporda; bir kısım itirazların yerinde olduğunu, buna göre gerekli hesap düzeltmelerinin yapıldığını belirterek itirazlar gereğince seçenekli hesaplama yapılarak görüş bildirilmiştir.
Ek Rapora yapılan itirazlar dikkate alınarak 28.02.2018 tarihli 2. ek rapor alınmış, bu ek raporda; bütün itirazlar değerlendirilmiş, yine itirazlar dikkate alınarak değişik ihtimallere göre hesaplamalar raporda ayrıntılı şekilde gösterilmiştir.
Düzenlenen ikinci ek rapor denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş, hükme esas alınmış, hesaplama seçenekleri mahkemece hukuki yönden resen değerlendirilmiştir.
Davalılardan … AŞ’nin asıl borçlu olduğu, kredi sözleşmesi limitinin 15.000,00.-TL olduğu, bu miktarı aşan tutarda kredi kullanılması halinde aşan kısım bakımından da (asıl borçlu davalı yönünden) sözleşme koşullarının uygulanması gerektiği kabul edilmiş, buna göre seçenekli olarak raporda gösterilen hesaplamaya göre davalı Kuraş AŞ’nin takip tarihi itibariyle 64.479,74.-TL asıl alacak,1.613.426,38.-TL işlemiş faiz olmak üzere 1.677.906,12.-TL borçlu olduğu, kefil davalılar … A.Ş ve … A.Ş’nin sorumluluğunun (sözleşme-kefalet limitine göre)15.000,00.-TL asıl alacak ve 375.200,00.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 390.200,00.-TL’den ibaret olduğu kabul edilmiştir.
Likit nitelikte alacak talebine haksız itiraz edilmiş olması nedeniyle hükmedilen tutar üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davalılar …, …, …ve … mirasçıları hakkında açılan davanın reddine,
2-Davalılar … Turizm Pazarlama ve Ticaret A.Ş,….A.Ş ve ….Ticaret A.Ş hakkında açılan davanın kısmen kabulüyle … 29.İcra Müdürlüğünün … sayılı takibine davalılar … Ticaret A.Ş,Kurumahmutoğlu Motorlu araçlar A.Ş ve … Dokuma Tekstil Sanayi Ticaret A.Ş’nin yaptıkları itirazın kısmen iptali ile takibin 64.479,74 TL asıl alacak,1.613.426,38 TL işlemiş faiz olmak üzere 1.677.906,12 TL üzerinden devamına,fazla talebin reddine,(… A.Ş ve … Sanayi Ticaret A.Ş’nin sorumluluğu 15.000,00 TL asıl alacak ve 375.200,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 390.200,00 TL ile sınırlı olmak üzere )
Asıl alacağa takipten itibaren yıllık %160 oranında temerrüt faizi yürütülmesine,
335.581,22 TL icra inkar tazminatının davalılar … Ticaret A.Ş,… A.Ş ve … Ticaret A.Ş’den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,(davalılar … A.Ş ve … Ticaret A.Ş’nin sorumluluğu 78.040,00 TL ile sınırlı olmasına)
Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT gereğince takdir olunan 74.287,18.-TL avukatlık ücretinin …. A.Ş,… A.Ş ve … A.Ş’den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,(davalılar … Tekstil Sanayi Ticaret A.Ş’nin sorumluluğu 29.362,00.-TL ile sınırlı olmasına)
4-Davalılar vekil ile temsil edildiğinden AAÜT gereğince reddedilen tutar üzerinden 62.641,36.-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınıp davalılar …. Ticaret A.Ş, …. A.Ş ve … Ticaret A.Ş’ye verilmesine, (…Ticaret A.Ş’nin talep hakkının 2.006,04.-TL ile sınırlı olmasına)
5-Gerçek kişi davalılar bakımından, dava farklı sebeple reddedildiğinden 2.180,00.-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınıp belirtilen davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.100,00.-TL bilirkişi ücreti, 342,00.-TL tebligat, posta vs. gideri olmak üzere toplam 1.442,00.-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre takdir edilen 1.440,27-TL’sinin … Ticaret A.Ş,… A.Ş ve … Ticaret A.Ş’den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,(davalılar … A.Ş ve … A.Ş’nin sorumluluğu 334,93.-TL ile sınırlı olmasına)
7-Harçlar Kanunu gereğince tahsili gereken 114.617,76.-TL karar harcının davalılar … A.Ş,… A.Ş ve … A.Ş’den müteselsilen alınmasına, (davalılar … A.Ş ve …Ticaret A.Ş’nin sorumluluğu 26.654,56.-TL ile sınırlı olmasına)
8-Karar kesinleştiğinde taraflardan alınan gider ve delil avansının harcanmayan kısmının iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açıkolmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.07/06/2018

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır