Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/625 E. 2020/407 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/625 Esas
KARAR NO : 2020/407

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/06/2015
KARAR TARİHİ : 09/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Temlik eden davacı … AŞ vekili dava dilekçesinde özetle; …’ye devredilmiş olan … AŞ ile davalılardan … arasında akdedilen, diğer davalının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesine göre kullandırılan kredinin ödenmemesi nedeniyle, …’den alacağın temlik alındığını ve fonun Bankacılık Kanunundan doğan rüçhan haklarına da sahip olunduğunu, … 8. İcra Müdürlüğü’nün … E. dosyası ile davalılar hakkında ilamsız takip başlatıldığını, dosya borçlularının ise 02.04.2014 tarihinde takibe karşı itirazda bulunduklarını, sözleşmenin ilgili maddesinde belirtilen açıklamalar doğrultusunda borçluların faize itirazlarının da hukuken geçersiz olduğunu belirterek tüm bu nedenlerle, borçluların takip dosyasına kötü niyetli ve haksız olarak yapmış oldukları itirazın iptaline, alacağın %20’den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
(Kısıtlı) Davalı … vasisi … tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle, adıgeçen davalının geçirdiği trafik kazası sonucu ehliyetini kaybettiğini, … 2.Sulh Hukuk Mahkemesi kararıyla vasi atandığını, takip konusu borcun 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğradığını, 5411 sayılı Kanuna eklenen 20 yıllık zamanaşımı hükmünün geriye yürüyeceğine dair hükmün Anayasa Mahkemesince 2014 tarihinde iptal edildiğini, kullandırılan kredinin tüketici kredisi olduğu ve 6502 sayılı Yasa gereği faiz sınırlandırması yapılması gerektiğini, sözleşmedeki faizin haksız şart olduğunu ve geçersiz olduğunu, itirazın iptali davasının bir yıllık süre içinde açılmadığından reddi gerektiğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davalı Sakarya’da ikamet ettiğinden … mahkemelerinin yetkili olduğunu, mahkemenin görevsiz ve tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek davanın reddine, kötüniyetli ve haksız takip nedeniyle %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi ilanen ve ayrıca kolluk adres araştırması sonucu tespit edilen adresinde usule uygun tebliğ edilen diğer davalı ise davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı alacak nedeniyle asıl borçlu (banka müşterisi ) ve müteselsil kefil hakkında başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
… 8. İcra Dairesinin … sayılı icra takip dosyası getirtilerek incelendiğinde, temlik eden … AŞ tarafından davalı borçlular aleyhine Genel Kredi Sözleşmesine dayalı nakdi alacak talebiyle (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyle) başlatılan ilamsız takibe davalıların süresinde itirazı üzerine takibin satış işlemlerine kadar durdurulduğu, borçluların tebliğ için masraf yatırdığına ve itiraz dilekçelerinin alacaklıya tebliğ edildiğine dair dosyada bir belge bulunmadığı, yani tebliğ edilmemiş olduğu, bu nedenle davanın İİK md 67 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış kabul edilmesi gerektiği görülmüştür.
… 2. Sulh Hukuk Mahkemesiyle yapılan yazışma sonucunda, … E-… K sayılı karar ile …’in davalı kısıtlı …’in vasisi olarak atandığı, aynı mahkemenin 26/05/2017 tarihli kararı ile vasinin süresinin 2 yıl uzatıldığı anlaşılmış, yargılama aşamasında ise vasinin görev süresinin sona erdiğinin tespiti üzerine anılan mahkemeye durum bildirilerek 10/09/2019 tarihli ek karar ile vasi …’in görevinin 2 yıl uzatılması sağlanmıştır.
Tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmış, taraf dilekçeleri, icra dosyası, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi, ek limit artırım sözleşmesi, alacak temliki sözleşmeleri, hesap kat ihtarnamesi ve ekli hesap özeti, vasi atama kararları incelenmiş, davacının alacağını temlik aldığı … kayıtları üzerinde bankacılık finans uzmanı bilirkişi aracılığı ile bilirkişi incelemesi yapılarak kök ve ek raporlar alınmıştır.
Davalılardan (sürekli akıl hastalığı nedeniyle) kısıtlı … vasisinin cevap dilekçesinde ileri sürülen zamanaşımı def’i yönünden yapılan hukuki değerlendirme sonucunda, dava konusu alacağın faaliyet izni kaldırılarak …’ye devrolunan …’tan …’ye temlik edilen alacak yani Fon alacağı niteliğinde olduğu, oradan … AŞ7ye ve devir-birleşme suretiyle … AŞ’ye temlik edildiği, 31.03.1997 tarihinde akdedilen GKS’den kaynaklanan alacakla ilgili zamanaşımının alacağın kat edildiği-muaccel hale geldiği 1997 tarihinden başladığı, 5411 sayılı Kanunun (mülga ettiği 4389 sayılı Kanunun ek 3. maddesine paralel) 141. maddesine göre Fon alacaklarında zamanaşımının 20 yıl olduğu, Anayasa Mahkemesince 2014’te 141. maddedeki zamanaşımı sözcüğü yönünden iptal kararı verilmişse de, takibin 09.06.2013 tarihinde yani Anayasa Mah.iptal kararından önce ve 20 yıllık zamanaşımı sona ermeden başlatılmış olduğu, bu nedenle alacaklı yönünden kazanılmış hak bulunduğu anlaşılmakla, anılan davalının zamanaşımı def’inin de reddine karar verilmiştir.
Diğer davalı olan kefil … yönünden, ilk defa 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 598/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre yönünden re’sen yapılan hukuki değerlendirmede ise, 6101 sayılı uygulama kanununun 5.maddesi gereği ikinci fıkrada düzenlenen 1 yıllık ek süre içinde 09.06.2013 tarihinde dava konusu takibin başlatıldığı anlaşılmakla, anılan hak düşürücü süre sona ermeden takip başlatıldığı ve dava da İİK md 67-1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığından, kefile başvuru hakkının düşmediği tespit edilmiştir.
Davalılardan … vasisinin kredinin tüketici kredisi olduğu, tüketici mahkemesinin görevli olduğu yönündeki itirazı, incelenen sözleşmenin ticari krediye özgü genel kredi sözleşmesi olduğu, davalı kısıtlı …’nın …. ticari işletmesine kullandırılan ticari kredi olduğu, bu nedenle mahkememizin görevli olduğu anlaşılmakla yerinde görülmemiş, mahkememiz yetkisine ilk itirazı ise, GKS md 54’de kararlaştırılan İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğuna dair yetki şartının HMK md 17 ve 448 uyarınca sözleşme tarihinde tacir olan taraflar yönünden bağlayıcı olduğu, kaldı ki TBK md 89 gereği götürülecek borç olan para alacaklarında alacaklının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu anlaşılmakla, yetki ilk itirazı yerinde görülmeyerek reddine karar verilmiştir.
Takip ve dava temlik alan … AŞ tarafından açılmış, yargılama sırasında devir suretiyle birleşme-temlik nedeniyle … AŞ tarafından davaya devam olunmuştur. … AŞ tarafından takip başlatılırken ve dava açılırken harçtan muaf oldukları bildirilerek başvuru harcı ve peşin karar harcı yatırılmadığı görülmüşse de, …’nin harç muafiyetinin kuruluş kanununa göre 2005 kuruluş tarihinden itibaren 5 yıl süreli olduğu, dolayısıyla takip ve dava tarihi itibariyle harçtan muaf olmadığı anlaşılmakla, temlik alan … AŞ tarafından başvuru harcı ve peşin harcın yatırılması sağlanmıştır.
Hesap kat ihtarnamesinin tebliğ şerhi davacı talebi üzerine … 1.Noterliğinden istenmişse de, saklama süresi dolduğundan imha edilmiş olduğu bildirilmiştir.
Bankacılık finans uzmanı bilirkişi aracılığı ile tüm dosya kapsamı ve banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak alınan kök ve ek raporlarda özetle, … Şubesi ile davalılar arasında imzalanan 2.000,00 TL limitli GKS ve limit artırım sözleşmesini davalı …’nın asıl borçlu davalı …’in müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, asıl borçluya senet karşılığı nakit TL kredi kullandırıldığı, verilen senetlerin bir kısmının zorunlu şekil şartlarını taşımadığından geçersiz olduğu, bu senetlerden bir tahsilat bulunmadığı, hesabın 10.12.1997 tarihinde kat edilerek borcun ödenmesinin talep edildiği, ancak kat ihtarı tebliğinin dosyaya sunulmadığı bu nedenle temerrüdün takip tarihinde doğmuş sayılabileceği, GKS md 44.2’de kararlaştırılan temerrüt faizi oranının “en yüksek genel kredi faiz oranına 40 puan ilave edilmek suretiyle” hesaplanacağının yazılı olduğu, kat ihtarında kredi alacağı için kat tarihindeki %157 akdi faiz oranı ve çek/senet karşılığı kullandırılan ve diğer banka uygulamalarıyla da uyumlu olan %2 komisyon oranı uygulandığı, takip talebinde de temerrüt faizi değil akdi faiz talep edilmiş olduğu, bu nedenle GKS’de kararlaştırılandan fazla akdi veya temerrüt faizi uygulanmasının sözkonusu olmadığı, 1997 ve öncesi dönemde ticari kredilerde TCMB’ye bildirilen ve uygulanan akdi faiz oranlarının %200’ler seviyesinde olduğu, davacı bankanın akdi faiz oranını 31.12.1997’den itibaren %150’ye düşürdüğü, bu nedenle kat tarihi sonrası davacı bankaca uygulanan %150 ve azalan oranda akdi faiz oranı üzerinden takip tarihine kadar akdi faiz hesaplandığı belirtilerek, takip tarihi itibariyle davacı banka nakdi alacağının 2.375,49 TL, takip öncesi işlemiş akdi faizin 29.037,87 TL olarak hesaplandığı bildirilmiş, asıl alacakla ilgili olarak müteselsil kefil yönünden bu tutarın kefalet limiti (2.500,00 TL) altında kaldığı, takip sonrası istenen akdi faiz oranının da GKS hükümlerine ve davacı banka uygulamasına uygun olduğu görüldüğünden, bu hesabın somut olaya ve taraflar arasında akdedilen ticari nitelikteki kredi sözleşmesine uygun olduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır.
Bilirkişi ek raporunda Yargıtay 13 HD’nin TBK md 88-120. maddeleri kapsamında faiz hesabını avans faizinin iki katıyla sınırlayan işlemiş faiz hesabı da yapılmış ise de, bu sınırlamanın tüketici kredilerinde uygulanabilir nitelikte olduğu, TTK md 8/1 uyarınca dava konusu kredinin ticari kredi olması sebebiyle uygulanamayacağı, nitekim Yargıtay 19 HD’nin istikrarlı içtihatlarının da bu yönde olduğu sonucuna varılmış, ayrıca hesap kat sonrası KKDF ve BSMV hesaplanmışsa da takip talebinde bu kalemler yer almadığından, itirazın iptali davasında takip talebiyle bağlı kalınarak hüküm kurulmuştur.
Bankacılık finans uzmanı bilirkişi raporunda ticari kredi için yapılan hesabın GKS’ye, TTK hükümlerine, kat ihtarının tebliği ispatlanamadığından takip tarihinde doğan temerrüde, kefalet limitine uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde davanın (tahsilde tekerrür yaratmamak kaydıyla) kısmen kabulüne, likit olan alacağın %20’si oranında davacı lehine icra inkar tazminatına, reddedilen kısım yönünden davalı Mustafa vasisinin kötüniyet tazminatı talebinin ise davacının takip başlatmaktaki kötüniyeti ispatlanamadığından reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalıların … 8.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına itirazlarının kısmen iptaline, takibin 2.375,49-TL asıl alacak, 29.037,87-TL işlemiş faiz toplamı 31.413,36-TL alacak yönünden (tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla) takip sonrası aynı koşullarda devamına, fazla istemin reddine,
Alacağın %20’si oranında 6.282,67-TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
2- Davalı … kötüniyet tazminatı talebinin reddine
3-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.712,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 900,00- TL bilirkişi ücreti, 2.304,68-TL ilan ve posta masrafından ibaret yargılama giderinin red-kabul oranına göre hesaplanan 3.012,11-TL’si ile 54,40 TL başvuru harcı, 569,77 TL peşin karar harcı toplamı 3.636,28 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider ve delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
6-Alınması gerekli harç 2.145,84-TL olup, peşin alınan 569,77 TL’nin mahsubuyla kalan 1.576,07 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.09/10/2020

Katip

Hakim