Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/521 E. 2018/1197 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/521 Esas
KARAR NO : 2018/1197

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/05/2015
KARAR TARİHİ : 21/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari münasebet sebebiyle müvekkili şirket tarafından sair elektrik işlerinin yapılması karşılığı hak ediş tutan olan bakiye 14.780,00 TL fatura tanzimine rağmen karşı taraftan tahsil edilemediğini, alacağın tahsili amacıyla taraflarınca yapılan ilamsız icra takibine karşı tarafın haksız itirazı üzerine icra takibi durduğunu, yapılan ve eksiksiz teslim olan iş karşılığı taraflarınca tanzim olunan; 21.11.2013 tarihli 11.800,00 TL 01.05.2014 tarihli 12.980,00 TL olmak üzere toplam 24.780,00 TL bedelli faturalar karşı tarafa tebliğ edildiğini, karşı tarafta yasal süresi içerisinde fatura münderecatına hiçbir itirazda bulunulmadığını, bu halde fatura içeriği borçlu tarafça kabul edilmiş olduğunu, toplam hak ediş miktarından yalnızca 10.000,00 TL çek olarak ödendiğini, ödenen meblağın tenzili ile kalan 14.780.00 TL için müteaddit kereler yapılan ihtarlar sonuçsuz bırakıldığını, sürekli ertelendiğini, bakiye kalan kısım için keşide olunan … 44. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle karşı taraf temerrüde düşürüldüğünü, bahse konu alacak miktarı için yapılan … 21. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itiraz kötü niyetli olup sadece ödeme sürecini geciktirmeye yönelik olduğunu, takibe konu faturaların davalı/borçluya tebliğine rağmen 8 günlük yasal süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunulmadığını, fatura muhteviyatı zımnen kabul edildiğini, kısmi ödeme yapıldığını, ihtarnameye cevap verilmediğni, hakiye kalan ödeme sürekli ertelendiğini, icra takibinde ileri sürülen itirazlar haksız ve kötü niyetli olduğundan 2004 sayılı yasanın m,67/11 hükmü gereği hükmolunan alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödetilmesine karar verilmesi gerektiğini, arz olunan ve resen nazara alınacak sebeplerle fazlaya dair diğer tüm dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla; öncelikle davalı araç ve taşınmaz sorgusu yapılarak alacağımızı karşılamaya yeter miktarda mallar üzerine satış ve devrinin ünlenmesine yönelik ihtiyati tedbir konulmasına, icra takibine haksız itirazın iptali ile takibin devamına dair karar ittihazını, haksız ve kötü niyetli itiraz sebebiyle davalının %20’tan aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini; yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf defterleri incelenerek rapor tanzim edilmesi için dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş davalının defter ibraz etmemesi üzerine davacı defterleri incelenerek rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, hizmet bedelinin tahsili çin başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219. (1086 sayılı HUMK’nın 326.) maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. (6762 sayılı TTK’nın 83/2.) maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın m. 220 (HUMK’nın 330.) maddesindeki genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK m. 220. madde (HUMK’nın 330 ve sonraki maddeleri) anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 82.) maddesindeki hüküm, “I Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir.
6762 sayılı TTK’nın 69. vd. (6102 sayılı TTK’nın 64.) maddeleri uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. (HMK. m. 222/4, 6762 sayılı TTK’nın 84,85)
Öte yandan, YİBBGK’nın 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır.(Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK md. 21/2., 6762 sayılı TTK md. 23/2). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz.
Diğer yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan yasanın 21/2. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK. m.230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı taktirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 21/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir. TTK’nın 21/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını 6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85. madde hükümleri (HMK m. 222) uyarınca ispatlamış olur.
Somut olayda, davacı tarafından elektrik işleri hizmet bedeli içerikli 21/11/2013 tarihli 11.800,00 TL tutarlı faturanın tanzim tarihinden sonra davalı tarafından 10.000,00 TL tutarlı 10/01/2014 keşide tarihli çekin ödeme aracı olarak davacıya verildiği, çekin tahsil edildiğinin Müflis Bankasya … Şubesince bildirildiği, anılan fatura yönünden davalı tarafından yapılan kısmi ödemenin 23/11/2013 tarihli fatura nedeniyle borçlu olduğuna karine teşkil ettiği, davacının anılan hizmet bedeli nedeniyle bakiye 1.800,00 TL asıl alacak ile davalının 03/09/2014 tarihinde temerrüte düşürüldüğü nazara alınarak 34,20 TL işlemiş faiz talep edebileceği anlaşılmakla bu miktar yönünden davanın kısmen kabulüne, kısmi ödeme tarihinden sonra düzenlenen 02/05/2014 tarihli 12.980,00 TL tutarlı fatura konusu hizmetin davalıya sunulduğu hususu ispat edilemediğinden ,yemin teklif edilmeyeceği de belirtildiğinden bu faturaya yönelik istemin reddine , davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen KABÜLÜ ile;
Davalının … 21. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının 1.800,00 TL ve 34,20 TL işlemiş faiz için iptaline, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan %20’si oranında 366,84 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre tahsili gereken harç 125,29 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 186,24 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat ücreti 172,50 TL bilirkişi masrafı 500,00 TL olmak üzere toplam 672,50 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 79,99 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 1.834,20 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
9-Dosyaya celp edilen ihtarname aslı ve tebliğ şerhinin karar kesinleştiğinde ilgili noterliğe iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açıkolmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/11/2018

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)