Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/500 E. 2021/907 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/500 Esas
KARAR NO : 2021/907

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/05/2015
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …/Proje Sahibi, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, 1958 parsel sayılı taşınmaz üzerinde gerçekleştireceği … isimli, toplam 14 Bloktan oluşan, 535 konutluk projenin inşaat Işini …Tic. A.Ş, (Yeni … Tic. A.Ş.’ ne tevdi ettiğini, Ana Yüklenici de projenin mekanik tesisat işlerini davalı …’e yüklediğini, Davalı ..Yapının 16.12.2014 tarihli ortaklar kurulu kararına istinaden … Tic. A.Ş. İle birleştiğinden, TTK. 146 ve devamı maddelerine göre dava dilekçelerinde davalı olarak yer aldığını, davacı ile davalı … arasındaki sözleşmenin götürü – anahtar teslimi bir sözleşme olmayıp, birim fiyat belirlemek suretiyle oluşturulduğunu, müvekkilinin sözleşme çerçevesinde borcunun sadece şap işi haricinde işçilik temini olduğunu, ayrıca davacıya sözleşme dışı bir çok işte yaptırıldığını, kullanılacak malzemeyi süresinde davacıya temin ve teslim etmediğini, hak ediş ödemelerini, sözleşmeye aykırı olarak sürekli geç yapmak veya hiç yapmamak suretiyle sözleşmeyi ihlal ettiğini, müvekkilinin zararına sebep olduğunu, en sonunda da işi bitiremeden Sinpaş tarafından şantiyeden çıkarıldığını, davalının ana yüklenici tarafından sözleşmesinin feshedilerek şantiyeden çıkarılması olayında davacı müvekkiline atfedilecek hiçbir kusurunun bulunmadığını, iş bitmeden davalının ve buna bağlı olarak dolaylı biçimde davacının sözleşmesinin uygulanamaz hale gelmesinin sebebinin tamamen davalı ve yetkililerinin uygunsuz ve sözleşmeye aykırı hareketlerinden kaynaklandığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 20. Maddesine göre davacının en az iki adedi mühendis olmak kaydıyla şantiyede asgari 20 kişiyi bulundurmak zorunda olduğunu, aksi halde bu maddede yazılı cezaları ödemek zorunda kalacağını, ancak kaba inşaatın gecikmesinden ve … marka boru ve şantiyeye davalı … tarafından zamanında getirilmemesi ve davacıya teslim edilmemesinden dolayı yerden ısıtma (…) çalışanları, günlerce boş beklemek zorunda kaldıklarını, yerden ısıtma ekibi işini yapamayınca şap ekibinin de çalışamadığını, şantiyede boş bekleyen bu ekiplerin şantiye dışına çıkışının özel güvenlik marifetiyle de engellendiğini, ancak davacı çalışmadıkları halde bu bekletilen ekiplere ilave ücret ödemek ve SGK primi, yemek ve benzeri diğer masrafları da yapmak zorunda kaldığını, davacının davalıdan kaynaklı sebeplerden dolayı personelini iş verilmeden zorunlu olarak şantiyede bekletmesinden kaynaklı 276.535.201 tutarında zararı oluştuğunu, müvekkilinin bu konuda şantiye sorumlusu … alındılı 21/05/2011, 28/11/2011, 16/11/2011, 10/12/2011, 17/12/2011, 09/02/2012, 15/03/2012 tarihli yazıları davalı tarafa ilettiğini, ayrıca mevcut durum proje hak edişler Müdürü …ve Santiye Şefi … imzalı 31/12/2012 tarihli … Hakediş Değerlendirme Raporunun 2.sayfa sondan bir önceki paragrafında “…başlıca iş programına kaba inşaat işlerinin uymaması ve buna bağlı işçilik giderlerimiz ki; genel giderlerimizin yanında taşeronumuz … firmasının 250.000TL’lik bir is kaybı olmuş, bunu yazılı olarak da tarafımıza beyan edilmistir.” Şeklinde ifade edildiğini, davalı …, hakkedişlerde “kesinti” başlığı altında aralarındaki sözleşmeye aykırı olarak malzeme, İşçilik ve şantiye saha temizliği gibi davacı ile ilgisi olmayan ve davacının yükümlülük ve sorumluluğu altında bulunmayan konularda haksız olarak toplam 111.516.00TL kesinti yaparak eksik ödemede bulunduğunu, gerçekten de davalının davacıdan 12 nolu hakkedişten 8.942,13TL, 13 nolu hakkedişten 2.284,57TL, 14 nolu hakkedişten 11.273,73TL, 15 nolu hakkedişten 22.671,07TL haksız kesinti yaptığını, sonradan tamamlattırılması nedeniyle meydana gelen ek işçilik bedellerini ödemekten kaçındığını, taraflar arasındaki sözleşmenin maliyet birim esasına göre oluşturuluş şekline aykırı olduğunu, bu sebeplerle yukarıda belirtilen kesintilerle birlikte A2, A3, G1, G2 Blokların kollektör montajında kırlan şapın tamiri için sarf edilen 4.$06,00TL, şap kot farkının giderilmesi için sarf edilen 9.906,00TL ve kazan dairesi alüminyum sac kaplama işi için harcanan 51.532,50TL’yi davalının ödemesi gerekirken davacı bu bedelleri haksız olarak hakkedişlerden çıkartmak suretiyle ödemediğini, bu kesintilere sebep olan olaylarda davacının hiçbir kusur veya eksiğinin mevcut olmadığını, söz konusu harcamaların tamamen davacı dışı etkenlerden kaynaklandığını, bu sebeple 111.516,00TL haksız kesinti bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini, davacının, taraflar arasındaki şözleşmede yer almayan ancak davalının talebi üzerine dış çevre peyzaj isleri, bloklar arasında yer altından hat çekimi gibi ek işlerde yaptığını, takriben 42.777,29TL tutarında olan işbu işlerin bedelinin de kendisine ödenmediğini, sözleşme dışı yapılan işlerin aslında daha fazla olmasına rağmen şimdilik işbu bedelin son hakkedişe eklendiğini 16 numaralı hak ediş raporunda mevcut olduğunu, davacının, 27/08/2012 tarihinde …’e gönderdiği yazı ile cari hesabın kesinleştirilmesi ile bu tarihe kadar yaptığı imalatları kapsayan kesin hak edişin yapılması ve alacaklarının ödenmesini talep ettiğini, ancak davalının buna yanaşmadığı için müvekkilinin 15. Hakkedişten sonraki imalatları da eklemek suretiyle 16. (kesin) hak edişi yaparak e posta yoluyla davalıya ulaştırıldığını, ancak davalının bu hak edişi onaytamayarak, ödeme yapmaktan kaçındığını, 16 numaralı kesin hak ediş taslağından da anlaşılacağı üzere, müvekkilinin davalılar için toplam 2.116.678,00-TL’lik imalat yapdığını, bunların 1.615.244,47-TL’lik kısmının ilk 15 adet hak ediş ile tahakkuk ettirildiğini, ancak tahakkuk ettirilen bu bedelin 238.932,68-TL’lik kısmının ödenmediğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre her hak ediş bedelinin davalı tarafından 1/3′ ünün 40, Gün 1/3’ünün 70. gün 1/3’ünün de 100. gün ödenmesi gerekirken, davalının bu vadelere hiçbir zaman uymadığını, bir kısım ödemeleri geciktirerek yaptığını, bir kısım ödemleri ise hiç yapmadığını, bu sebeple davacının 17/01/2011 tarihli sözleşmenin 6.1 maddesi ve özel şartname başlığı altındaki 3.madde gereği vade tarihi tam olarak belirli ödemeler için TKK 20. Madde son cümleye göre faiz isteme hakkına sahip olduğunu, davalının geç ödemelerinden kaynaklı 9.266,42TL, hiç ödeme yapmamış olmasından dolayı 25.369,54TL olmak üzere, toplam 34.365,96TL faiz borcunun olduğunu, davalı …’in davacıya karşı BK 485 maddesine göre sorumlu olduğunu, davacı ile diğer davalılar … ve … arasında doğrudan bir sözleşmesel ilişki yok gibi görülse de, aslında davacının kendilerine karşı alt yüklenici konumunda olduğunu, MK 893/1-3 madde bu durumda davacının diğer davalılara ait olup, üzerinde yapı yaptığı taşınmazlar üzerine kanuni ipotek konulmasını talep etme hakkını tanımış olmakla, diğer davalıların da davacıya karşı sorumluluğunun bulunduğunu, diğer taraftan davacının temin edip, davalı şantiyesine teslim ettiği malzemelerin de davalılarda kaldığını, davalılar … ve … davacıya karşı BK m. 77 ve devamı maddelere göre sorumlu olduklarını, neticede kendilerinin müvekkiline bedelini ödemeden, müvekkilinin bedelini ödediği ve müvekkiline ait malzemeleri ellerinde bulundurduklarını, tüm harici girişim ve talepler ile ihtara rağmen ödenmeyen 501.433,53TL (Kesin hak ediş bakiyesi) 238.932,17-TL (cari hesap alacağı) 34.365,96-TL (faiz/vade farkı alacağı) olmak üzere toplam 774.732,17 + (cari hesap dışında alacak tahakkuk edecek) …’den fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla gEmdilik 10.000TL’nin tahsili için iş bu davayı açmanın gerektiğini, beyanla fazlaya ilişkin ve diğer tüm hakları saklı kalarak; davacı alacağı olan 774.732,17 TL.’den (cari hesap dışında alacak tahakkuk edecek …” leri ile birlikte) fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL.’ nin davalıdan tahsiline, hüküm altına alınacak bedellerin reeskont falzlerinin ve yargılama masrafları ve avukatlık ücretlerinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı firmanın dava dışı … Tic. Ltd, Şti. İle birleşmesine karar verildiğini, kararın 27.03.2015 tarih ve 8788 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlandığını, birleştirme prosedürünün huzurdaki dava açılmadan önce tamamlandığını, verilen bu karar ile birlikte davacı firmanın tüzel kişiliği son bulmuş olup, dava ehliyetinin bulunmadığını, davacı tarafça, taraflar arasında … projesi Için sözleşme imzalandığını, imzalanan bu sözleşme gereği kendilerinin alt yüklenici konumunda bulunduğu, müvekkili şirket tarafından yükümlülüklerini yerine getirilmediği ve ödemelerin zamanında yapılmadığı, müvekkili şirketin bu ve sözleşmeye aykırı sair davranışları nedeniyle şantiyeden çıkarılma kararı verildiği ve projedeki işin sonlandığı, bu tarihten sonra müvekkili şirket tarafından kendilerine olan alacakların ödenmediği, kesin hesabın yapılmadığı Ileri sürülerek 10.000,00 TL. üzerinden alacak davası açıldığını, ancak davacı tarafın iddia ve sebeplerinin kabulünün mümkün olmadığını, reddi gerektiğini, şöyle ki; 07.01.2011 tarihinde … A.Ş. ile müvekkili şirket arasında …Yüklenici Ana Sözleşmesi imzalandığını, imzalanan bu sözleşme ile …, …, … İlçesi 1958 parselde bulunan … projesinin mekanik İşlerinin müvekkili şirket tarafından yapılması ve bu Işin süresinin 480 gün olmasının kararlaştırıldığını, 17.01.2011 tarihinde ise davacı firma İle müvekkili şirket arasında ana sözleşmenin imzalandığını, 21.02.2012 tarihinde Ek Protokol yapıldığını, 04.08.2011 tarihinde yangın tesisatı için ayrıca bir sözleşme imzalandığını. Söz konusu sözleşme müvekkili şirketin ana iş veren firmayla yapmış olduğu anlaşma ite paralel hükümler barındırmakta olup, işin nitelikleri doğrultusunda hazırlandığını, hesabın yapılması talep edildiğini, ekipleri ile çalışarak İşi tamamlamaya çalıştığını, Ana İşverenin iş programına davacı firma tarafından uyum sağlanamadığını ve ekip sayısı yeterli rakkama getirilmeyerek, işin aksatılmasına neden olunduğunu, 2011 yılının Kurban Bayramında davacı firmanın kendi taşeronu ile olan sözleşmesini fesh ettiğini, yaşanan aksaklıklar artarak devam ettiğini, bu sürecin ispatı açısından müvekkili firma tarafından davacı firmaya yazılı uyarılarda bulunulduğunu, davacı firma bazı malzemelerin getirilmediği için işin yapılamadığı ileri sürülmekte ise de, yazışmaların tetkikinden gecikmeden veya yaşanan sorunların malzemeler ile ilgisinin bulunmadığı, malzemeler ile ilgisi bulunmayan iş kalemlerinde sıkıntı yaşandığının görüldüğünü, maillerde, davacı firmanın davranışları nedeni ile müvekkili firmanın sürekli olarak Ana Firma tarafından uyarıldığı ve cezalı duruma düştüğünün görüleceğin, bu durumu bilen davacı tarafın bahaneler üreterek, kusurlu durumunu gizlemeye çalıştığını, talep edilen tutarlarının dayanağının tam olarak anlaşılamadığını, taraflar arasında İmzalanan sözleşmenin İşin Fiyatı ve Miktarı başlıklı 5. Maddesi incelendiğinde, belirlenen fiyatların sabit olduğu, davacı firmanın hangi sebeple olursa olsun fiyat farkı talep edemeyeceği, belirlenen fiyatlara her türlü makine, yemek, personel, işçilik vb. kalemlerinin dahil olduğunun açıkça belirtildiğini, davacı tarafın, müvekkili şirket tarafından yapılan kesintileri kabul etmediklerini, davacının yükümlülüğünde olmayan kesintilerin haksız yere müvekkili şirkete yönlendirildiğinin ileri sürüldüğünü, Bu kapsamda davacı tarafca bazı hak ediş raporlarının dosyaya ibraz edildiğinin çıktıdan ibaret olduklarının görüleceğini, taraflar arasındaki hak edişler karşılıklı görüşme ve yapılan islerin mutabakatı, Ana İşveren firma tarafından yapılan hak edişler, düzeltmeler ve onaylar göz önünde tutularak hazırlanarak, kaşeli-imzalı tutanaklar halinde kayıt altına alındığını, dolaysıyla, davacı tarafça dosyaya sunuları hak ediş tablolarının herhangi bir hükmünün bulunmadığını, taraflar arasında yapılan hak edişlerin davacı tarafça sunulan hak edişler olmadığını, bu hususun ispatı açısından taraflar arasında yapılan tüm hak edişlerin sunulduğunu, davacı taraf he ne kadar kendisinden haksız yere kesinti yapıldığını ileri sürse de, iş bu hak edişler incelendiğinde, söz konusu hak edişlerin 12. ve 15. hak edişler dışında hepsi herhangi bir ihtirazı kayıt olmaksızın davacı firma tarafından imzalanarak kabul edildiğini, davacı firma 13 no’lu hak edişten haksız yere 2.284,57 TL. kesinti yapıldığını iddia ettiğini, ancak, bu hak ediş İncelendiğinde yapılan kesinti miktarının 6.825,79 TL, olduğu olduğunun görüldüğünü ve bu kesintilerin tamamı davacı firma tarafından kabul edildiğini, davacı firma 14 no’lu hak edişten haksız yere 11.273,73 TL. kesinti yapıldığını iddia ettiğini, ancak, bu hak ediş incelendiğinde yapılan kesinti miktarının 13.865,56 TL. olduğunun görüldüğünü ve bu kesintilerin tamamı davacı firma tarafından kabul edildiğini, davacı firma tarafından 12. ve 15, hak ediş bedellerinde kesintiler için şerh düşüldüğünün görüldüğünü, müvekkili firma tarafından yapılan bu itirazlar değerlendirildiğini ve kesintilerin yansıtılmamasına karar verildiğini, davacı tarafca A2, A3. G1. G2 Blokları kollektör montajında kırılan şapın tamiri için sarf edilen 4.906,00 TL. talep edilmiş ise de, bu Işin davacı firmanın taahhüdü içinde bulunmadığını ve ayrıca fiyat farkı talebinin haksız olduğunu, Şap kot farkının ölderilmesi için. 9,905.00 TL. talep edildiğini, ancak bu işle ilgili davacı firmaya 15. hak ediş içerisinde işçilik bedeli olarak ödeme yapıldığını, kazan dairesi alüminyum saç kaplama işi, taraflar arasında yapılan sözleşmede saç kaplama işi işçilik fiyatlarının yer aldığını, bu işin yapımı esnasında malzemenin müvekkili firma tarafından temin edildiğini, yapıları iş, boru metrajı kapsamında hesaplandığını ve hak edişlerin belirlendiğini, müvekkili firmanın Ana İşverenle yaptığı hak edişlerin de bu şekilde belirlendiğini, davacı taraf dava dilekçesinde aynı zamanda kendisine sözleşmede yer alamayan bazı işler yaptırıldığını, bu iş bedellerinin de kendisine ödenmediğini ileri sürdüğünü, ancak davacı sözleşmede yer almayan işler ile ilgili müvekkili firmanın dava dışı …Ltd Şti ile anlaşmış olup, bu firma tarafından yapılan iş bedelleri firmaya ödendiğini, davacı tarafın şimdiye kadar yapılan 15 hak ediş gereği 2.116.678,00 TL. tutarlı imalat yaptıklarını, ancak, 1.615.244,47 TL. tutarında ödeme aldıklarını, bakiye olarak kalan miktarın ödenmediğini, kendileri yönünden kesin hak ediş yapılması yönündeki davete müvekklil firma tarafından icabet edilmediği için kendileri tarafından kesin hak ediş yapıldığını ve bu hak ediş gereği 501.433,53 TL. alacakları olduğunu iddia ettiklerini, öncelikle müvekkili firmanın Ana İşveren ile kesin hak ediş düzenlemeden davacı firma ile kesin hak ediş düzenleyemeyeceğinin açıkça ortada olduğunu, davacı firmanın yapmış olduğu işler ile varsayarak hesap çıkardığını, ekte sunmuş oldukları 16. Hak edişte görüleceği üzere, davacı firmanın yapmış olduğu İş tutarı 1.615.244,47 TL. olduğunu, ancak, nihal süreçte davacı tarafın sorumluluğunda olan kesintilerin davacıya yansıtıldığını ve fatura tanzim edildiğini, müvekkili firmanın şantiyeden çıkarılmasına karar verildiği tarihte henüz test ve devreye alma işlemleri yapılmadığı için yapılan işlemlerdeki hatalı ve eksik yanların tamamen ortaya çıkmadığını, bu hataların İlerleyen süreçte tespit edildiğini ve edilmeye devam edildiğini, müvekkili firma tarafından 07.02.2013 tarihinde çekilen Ihtarnama ile davacı firmaya yaptıkları işlerde hataların olduğunu, bu hataların giderilmesi Için şantiyede bir ekip bulundurulması gerektiğini, bulundurulmaz ise onun nam ve hesabına giderileceğinin açıkça ihtar edildiğini, 14.02.2013 tarihinde yeniden bir İhtarname gönderilerek, tarih itlbariyle tespit edilen eksikliklerin listesi bildirilerek, tamamlatılması istenildiğini, çekilen bu ihtarların yanı sıra davacı firma yetkilisine çeşitli tarihlerde malller gönderildiğini, ancak, davacı firmanın bu eksikliklerin hiç birini gidermediğini, yapmış olduğu işte hiçbir kusur olmadığını ileri sürdüğünü, bunun üzerine onun nam ve hesabına eksikliklerin giderilmesi zorunda kalındığını, davacı firmanın hak ediş ödemelerinin zamanında yapılmadığını ileri sürerek, geç ödeme ve hiç ödememeden kaynaklanan toplam 34.365,96 TL. tutarlı vade farkı alacakları olduklarını ileri sürmekte iseler de, bu konuda alacaklarının bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından sözleşme yükümlülüklerine uygun olarak hareket edildiğini, hak edişlerin erken dahi ödendiğini, gecikmelerin ise işin mahiyeti gereği kabul edilebilecek süreler (ortalama 15 gün) olduğunu, davacının işi eksik ve sorumlu yapmasına neden olacak nitelikte bulunmadığını, davacı tarafça bazı malzemelerin temin edilerek şantiyeye teslim edildiği, ancak bu malzemelerin daha sonra şantiyede kaldığı ileri sürülmüş ise de, bu konuda iddialarını ispatlamaya yönelik hiçbir evrak sunmadıklarını, davacı tarafın bu nitelikte bir malzemesinin bulunmadığını, soyut iddiadan öteye geçemeyen bu taleplerinin de reddi gerektiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri le vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … ve Ticaret A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Her ne kadar davacı, müvekkili şirketi dava konusu projenin sahibi olduğunu iddia ederek huzurdaki davayı müvekkili şirket aleyhine de İkame etmiş olsa da, vahim bir hata yaptığını, Zira müvekkili şirketin dava konusu proje İle hiçbir ilgisinin olmadığı gibi proje İle alakalı imzalanmış hiçbir sözleşmenin de tarafı olmadığını, nitekim delil listesine bakıldığında, müvekkili şirketin dava konusu proje ile bağlantısını gösteren herhangi bir belge dosyaya sunulmadığını beyanla, davanın öncelikle usuli itirazları dikkate alınarak reddine, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı …. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı şirket arasında hukuki veya sözleşmesel herhangi bir bağ bulunmadığını, davacı şirketim müvekkili şirketin alt taşeronu olan ve …’nin uhdesinde bulunan şap, sıhhi tesisat ve yangın tesisatı işini yaptığını iddia ettiğini, fakat bununla ilgili olarak müvekkili şirket ile değil Genesis ile sözleşme imzalandığını, işbu sebeple davanın usulden reddi gerektiğini, Davacı şirkete ait malların müvekkili şirketin uhdesinde bulunduğu yönündeki beyanlarını kabul etmediklerini, davanın husumetin oluşmaması nedeniye usulden reddine, davacının belirsiz kısmi dava açması yönünden hukuki yararının bulunmaması sebebiyle usulden reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Ticaret sicil kayıtları, hak ediş raporları, yevmiye cetveli, metraj cetveli celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, iş bedelinin hesaplanması amacıyla İnşaat Mühendisi bilirkişi …, Mali Müşavir Bilirkişi … Karalar ile Mali Müşavir Bilirkişi …’e tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 14/06/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak;
“1) Her ne kadar Davalı …Ticaret A.Ş. (eski unvanı … A.Ş.) Davacı …Ticaret Ltd. Şti. ile arasında sözleşmesel bir bağ bulunmadığını belirtmiş olsa da, Alt bu hususun değerlendirilmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, 2) … A.Ş’nin düzenlediği ve … A.Ş. ile … Ltd. Şti. arasında 2011 ve 2012 yıllarında 15 adet Hak Ediş’in imzalandığı ve tutarlarının 1.616.494,35 TL olduğu, 3) … A.Ş” nin düzenlediği ve … Ltd. Şti. ile … A.Ş. Arasında karşılıklı mutabakat ile imzalanan Hak Edişlerin toplam tutarının 1.616.494,35 TL, ortalama ödeme vadesinin ise 18/02/20 12 olduğu, 4)… A.Ş, şirketindeki …Ltd. Şti. Cari hesap dökümü ve …A.Ş’nin …Ticaret Ltd. Şti.’ne verdiği vadeli çeklerin kayıt tarihlerinin olduğu, ancak vade tarihleri kayıtlı olmadığından ortalama vadesinin hesaplanamadığı, dolayısıyla geç ödemeden kaynaklı vade farkı hesaplayacak bilgi ve belgelerin dosyada bulunmadığı, 5) … A.Ş,’nin … Ltd. Şti’ne 02/02/2015 tarihinde yaptığı ödeme ile ilgili 01/10/2012-02/02/2015 tarihleri arası için Vade Farkı Tutarı Hesaplanabileceği, Dönemlerin Avans Faiz Oranları üzerinden yapılan hesaplamada ise 7.457,52 TL Faiz Tutarı Hesaplandığı, 6) … A.Ş. şirketindeki … Ticaret Ltd. Şti. arasında imzalanan 17/01/2011 tarihli sözleşme Özel Şartnamesi’nde (… Projesi) 2.1.Maddesinde (özetle) Geçici kabulden sonra işçilik ve malzemelere 5 yıl garanti verildiğinin görüldüğü, yine 04/08/2011 tarihli Alt Taşeron Ana Sözleşmesi (…Şantiyesi) 14. Maddesinde (Özetle): “… Açık ve Gizli her türlü noksan imalat için Alt Taşeron sorumluluğu Yüklenici işi kabul etse dahi 5 (beş) sene müddetle devam eder.” şeklinde olduğu, dolayısıyla … A.Ş.’nin noksan imalatlar için tespit edip fatura edebileceği anlaşılmakta ise de Davalı … ile Davacı … Ticaret Ltd. Şti.’nin ana yüklenici tarafından Şantiye’ye sokulmadıkları düşünüldüğünde, davacının sorumlu olacağı işlerdeki edimlerini yerine getirebilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu hususun değerlendirmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde olması gerektiği, 7) Dosyada yapılan incelemeler ışığında, davacı iddiaları, davalı savunmaları, dava konusu sözleşme ve ekleri, dosyada mevcut bilirkişi raporları ile dosyada mevcut belgelerin tamamının tarafımızca da incelenmesi neticesinde, Bilirkişiler Sayın İnş. Müh. …, Sayın Mak. Müh. … ve Sayın … tarafından düzenlenen 11.12.2018 tarihli Bilirkişi Heyeti Raporunun dosyada mevcut tüm belgeler, taraflarca hazırlanmış olan sözleşme konusu işe ait kesin hesaplar mukayese edilerek detaylı ve ayrıntılı inceleme sonunda düzenlenmiş olduğunun görülmesine bağlı olarak heyetimizin de bu raporun tamamına katılmakta olduğu… ” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; arttırılan ıslah edileh 356.549,77 TL+%18 KDV alacak miktarı üzerinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Islah dilekçesinin bir sureti davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli (nin) / alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davanın esasına geçilmeden evvel, davacı şirketin davanın açıldığı tarih itibariyle aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının tartışılması ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira, davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile birlikte davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı yönünde itirazda bulunduğu gibi, aktif dava ehliyetinin mevcudiyeti HMK ‘ nın 114/1-d maddesi hükmü uyarınca dava şartı olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi Mahkememizce yargılamanın her aşamasında resen nazara alınması zorunludur.
Bu kapsamda, Mahkememizce yapılan araştırmalar neticesinde;
Davacı … Şirketinin , dava dışı …Ticaret Limited Şirketi ile birleşmesine karar verildiği, birleşmeye ilişkin kararın Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 27/03/2015 tarih ve 8788 sayılı nüshasında yayımlandığı tespit edilmiştir. Nitekim, TTSG’ nin 27/03/2015 tarihli ve 8788 yayımda “…Şirketinin … … 16. Noterliğinden … tarih ve … sayılı ile onaylı genel kurul kararının tescil ve ilanı istenmiş olmakla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak ve Müdürlüğümüzdeki vesikalara dayanılarak 23/03/2015 tarihinde tescil edilerek birleşme nedeniyle SİCİL KAYDININ TERKİN EDİLDİĞİ tescil ve ilan olunur …
Şirketimizin birleşme suretiyle … Ticaret Siciline … sicil numarasında kayıtlı … Limited Şirketi ile birleşmesine karar verilmiştir. ” denilmiştir.
Ayrıca, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 27/03/2015 tarihli ve 8788 sayılı nüshasında 261.sayfada birleşemeye ilişkin 1. ilanın ; 03/04/2015 tarihli ve 8793 sayılı nüshasında 261.sayfada birleşmeye ilişkin 2. ilanın yapılarak 6102 sayılı TTK’ nın 157.maddesi hükmündeki birleşemeye dair gerekli ilanların yapılarak tamamlandığı belirlenmiştir.
O halde, davacı …Şirketinin, birleşme suretiyle …Limited Şirketine devrolduğu, ticaret sicil gazetesi kayıtları ve yapılan ilanlardan davacı … Limited Şirketinin 27/03/2015 tarihi itibariyle birleşme suretiyle tüzel kişiliğinin son bulduğu ve sicilden terkin edildiği tartışmasızdır. Eldeki davanın, 08/05/2015 tarihinde açıldığı belirlenmiştir.
Bu itibarla, davacı şirketin birleşme suretiyle tüzel kişiliğinin son bulduğu, sicilden de terkin edildiği, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre davacı şirketin tüzel kişiliğinin sona ermesinin 27/03/2015 tarihinde gerçekleştiği, gerekli ilan aşamalarının dahi 03/04/2015 tarihinde tamamlandığı, eldeki davanın ise tüm bu tarihlerden daha sonrasında yani davacının tüzel kişiliğinin sona erdiği tarihten daha sonra 08/05/2015 tarihinde açıldığı ihtilafsızdır.
Yasal düzenlemelere bakıldığında:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 136. maddesi Birleşmeye İlişkin Genel Hükümlerde “Şirketler; a) Bir şirketin diğerini devralması, teknik terimle “devralma şeklinde birleşme” veya b) Yeni bir şirket içinde bir araya gelmeleri, teknik terimle “yeni kuruluş şeklinde birleşme” yoluyla birleşebilirler. Birleşmeyle, devralan şirket devrolunan şirketin malvarlığını bir bütün hâlinde devralır. Birleşmeyle devrolunan şirket sona erer ve ticaret sicilinden silinir.”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 152/3. maddesi Birleşmede Kesinleşemeye ilişkin Hükümler olarak “Devrolunan şirket, birleşmenin ticaret siciline tescili ile infisah eder. “
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 153/1. maddesi Birleşmenin Hukuki Sonuçlarına ilişkin olarak “Birleşme, birleşmenin ticaret siciline tescili ile geçerlilik kazanır. Tescil anında, devrolunan şirketin bütün aktif ve pasifi kendiliğinden devralan şirkete geçer.” denilmektedir.
Öyleyse; yukarıda değinilen yasal düzenlemeler gereğince davacı şirketin dava açılmadan evvel birleşme suretiyle tüzel kişiliğinin son bulduğu, tüzel kişiliği bulunmayan davacı şirkete karşı dava ikame edilmesi mümkün olmadığı gibi yine kendisi tarafından başkalarına karşı dava açmasının da hukuken mümkün olmadığı, hukuk düzeninin sınırları içerisinde mevcut olmayan ve sona ermiş / tüzel kişiliği son bulmuş şirket tarafından açılan dava yönünden davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Konuya ilişkin yargısal içtihatlara bakıldığında:
*İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/751 Esas, 2021/200 Karar sayılı ilamında:
“…Taraf beyanları ve dosyaya ibraz edilen Ticaret Sicili Gazetesi’nden anlaşılacağı üzere, davacı …Tic. Ltd. Şti.’nin, dava dışı … Tic. Ltd.Şti. ile birleştiği ve birleşmenin 23.01.2015 tarihinde Ticaret Sicil Müdünlüğünce tescil edildiği, davanın ise 28/01/2015 tarihinde açıldığı görülmektedir.
6102 sayılı TTK’nun 136/4 maddesinde; “Birleşmeyle, devralan şirket devrolunan şirketin malvarlığını bir bütün hâlinde devralır. Birleşmeyle devrolunan şirket sona erer ve ticaret sicilinden silinir” hükmü, 152- (3) maddesinde ise; ” Devrolunan şirket, birleşmenin ticaret siciline tescili ile infisah eder. ” hükmü yer almaktadır.
Anılı hüküm uyarınca İlerba … Tic Ltd Şti.’nin birleşmenin tescili ile varlığının sona erdiği ve dolayısıyla vekili ile olan vekalet ilişkisinin de son bulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekili, kendileri tarafından defalarca kez … Ltd Şti. adına hukuki işlem yapıldığını ve birçok dilekçe yazıldığını, işbu dava dilekçesinde sehven davacı ismi kısmının değiştirilmesinin unutulduğunu, dava açılmasına dayanak vekaletnamenin …Tic. Ltd.Şti. tarafından verildiğini, vekaletnameye göre dava dilekçesinde davacının isminin maddi hata yapılarak yanlış yazıldığının anlaşılacağını beyan etmiş ise de; davacı vekilinin 28/01/2015 tarihli vekaletnamesinde, hem … Tic. Ltd. Şti’nin hem de … Tic. Ltd.Şti’nin vekil eden oldukları, dava dilekçesinin sadece “Davacı” isminin yazılı olduğu kısımda değil, dilekçe içeriğinde de ” Müvekkilimiz …Tic. Ltd.” şeklinde müvekkil isminin beyan edildiği, mahkemenin 02/03/2017 tarihli duruşmasında; ” arada 5 günlük bir süre olduğu için bize birleşme hususu bildirilmediğinden biz vekil olarak davayı … şirketi adına açtık, daha sonrasında maddi hata olduğunu belirterek düzeltme dilekçesi sunduk” şeklinde beyanda bulunduğu görülmektedir.
Davacı vekilinin, davacının ismi ile ilgili olarak maddi hataya dayanılmış ise de, yukarıda belirtilen hususlara göre davacı isminin … Tic Ltd Şti. olarak yazılmasının HMK’nın 183. maddesi kapsamında maddi hata olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla mahkemece verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine….”
*Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2296 Esas, 2019/2089 Karar sayılı ilamında:
“…Uyuşmazlığın çözümü bakımından “sıfat” kavramı hakkında kısa bir açıklama yapılmasında yarar vardır.
Sıfat, dava konusu kılınan sübjektif hakla davanın tarafları arasındaki ilişkiyi ifade eder ve dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilmiş kişilerin maddi hukuk bakımından gerçekten hak sahibi veya yükümlü konumunda bulunup bulunmadığına ilişkin bir kavramdır (Tanrıver, S.: Medeni Usul Hukuku, Cilt 1, Ankara 2016, s.512).
HMK’nın 114/1-d, e maddesinde tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması ve dava takip yetkisine sahip olunması dava şartları arasında gösterilmiş olup dava şartları mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Somut olayda; davacı şirket tarafından verilen vekaletname uyarınca bu şirket adına vekil aracılığıyla dava açılmış, mahkemece yapılan yargılama neticesinde karar başlığında davacı şirketin ismine yer verilerek bu şirket yararına hüküm tesis edilmiştir.
Ancak, davacı şirketin; 04.03.2016 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi suretinde dava tarihinden önce dava dışı … tic.Ltd.Ş. tarafından tüm aktif ve pasifiyle birlikte devralınarak bu şirketle birleştiği, keyfiyetin 24.02.2016 tarihinde tescil edilerek davacı şirketin bu suretle ticaret sicilden terkin edildiği bilgisi mevcuttur.
6102 sayılı Yasa’nın 125.maddesi uyarınca ticaret şirketleri tüzel kişiliğe haizdir. Aynı Yasa’nın 136. ve devamındaki maddelerinde ticaret şirketlerinin birleşmesi hususuna yer verilmiş olup 136/son maddesi uyarınca birleşmeyle, devralan şirket devrolunan şirketin malvarlığını bir bütün hâlinde devralacağı, birleşmeyle devrolunan şirketin sona erip ve ticaret sicilinden silineceğine değinilmiştir. Açıklanan bu yasal düzenlemeler uyarınca ibraz edilen ticaret sicil gazetesi sureti içeriğinde belirtilen hususların doğruluğu taraf ve dava ehliyetiyle dava takip yetkisine sahip olunup olunmadığı hususları yönünden önem arz etmektedir. Zira, ibraz edilen kayıt doğrultusunda, birleşme nedeniyle davacı şirketin tüzel kişiliği sona ermiş, bu şirket tarafından verilen vekaletname uyarınca davanın takibi mümkün olamadığı ve terkin edilen şirket yararına hüküm tesis edilemeyecek olmasına göre mahkemece; davacı şirketin bağlı olduğu ticaret sicil müdürlüğünden davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları getirtilerek, davacı şirketin taraf ve dava ehliyetiyle davacı vekilinin dava takip yetkisine sahip olup olmadığı hususları değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir oluşa ve dosya içeriğine göre bir isabetsizlik görülmemiştir.
Mahkemece davacı şirketin aktif dava ehliyeti bulunmadığının dikkate alınarak karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun olup, ilk derece mahkemesinin bu belirlemesi doğru olmuştur.
Ancak ne var ki, mahkemece aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmişse de; tarafların taraf ve dava ehliyeti hususu HMK’ nin 114/1-d.maddesinde düzenlenmiş dava şartlarından olup, HMK’ nin 115/2.madde uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden…” şeklinde misaller vermek mümkündür.
Açıklanan yasal nedenler ve emsal olarak gösterilen içtihatlar doğrultusunda; davacı şirketin dava açılmadan evvel, birleşme suretiyle dava dışı …Ticaret Limited Şirketine devir olunduğu, bu birleşmenin 27/03/2015 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edildiği, davacı şirketin bu tarih itibariyle birleşme suretiyle devrolduğundan tüzel kişiliğinin son bulduğu, nitekim 27/03/2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde davacının sicilden kaydının terkin edildiği hususunun dahi tescil ve ilan edildiğinin açıkça belirtildiği, eldeki davanın ise şirket tüzel kişiliğinin son bulmasından daha sonrasında 08/05/2015 tarihinde açıldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle davacı şirketin tüzel kişiliği bulunmadığından aktif dava ehliyetinin mevcut olmadığı, bu halde birleşmeyle birlikte devralan şirket devrolunan şirketin mal varlığını bir bütün hâlinde devralacağından 6102 sayılı TTK’ nın 136/son, 152/3. ve 153/1. maddeleri uyarınca davanın devralan … Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından açılması gerektiği, ancak dava dilekçesi içeriğinde davacı olarak tüzel kişiliği son bulmuş şirketin gösterildiği, dava dilekçesi içeriğinde yine tüzel kişiliği sona ermiş şirketten bahsedilerek alacak talebinde bulunulduğu, dava dilekçesi ekinde bulunan vekaletnamenin tüzel kişiliği son bulmuş şirkete ait olduğu, birleşme suretiyle devralan şirkete ait hiçbir ibarenin bulunmadığı, bu kapsamda HMK’ nın 124.maddesi hükmü kapsamında tarafta maddi hata yapılmasına yönelik düzenlemelerden de yasal koşullar bulunamadığından bahsedilemeyeceği / yararlanılmayacağı anlaşılmakla, hukuk düzeninin sınırları içerisinde mevcut olmayan ve sona ermiş / tüzel kişiliği son bulmuş şirket tarafından açılan dava yönünden davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından HMK’ nın 114/1-d maddesine atfen HMK’ nın 115/2. maddesi hükmü uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davacının davasının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle HMK 114/1-d maddesi ile HMK 115/2 madde hükmü uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 170,78 TL’nin ve 6.000,00 TL tamalamama harcın mahsubu ile fazladan alınan 6.111,48 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalılar yargılama sırasında kendilerini birer vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 3/2. ve 13/1. maddesi uyarınca ret sebebi ortak olan davalılar hakkında tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği koşulu ile belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
5-HMK’ nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.22/12/2021

Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *