Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/215 E. 2019/397 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/215 Esas
KARAR NO : 2019/397

DAVA : Tazminat ( Sözleşmenin Feshinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/02/2015
KARAR TARİHİ : 08/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat ( Sözleşmenin Feshinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında davalı Şirketin farklı bölgelerdeki hastaneleri ile 28/08/2013 tarihinde ve 29/08/2013-31/08/2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 5 yıllık Yiyecek – İçecek Hizmetleri Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin davalı şirketin 11 hastanesini kapsadığını, söz konusu sözleşmenin … 39. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedildiğini, … Hastanesi dışında kalan 10 Hastane açısından buna gerekçe olarak sözleşmenin 18. maddesinin gösterildiğini, … Hastanesi açısından gerekçe olarak ise sözleşmenin 19. maddesinin gösterildiğini, müvekkili şirket tarafından davacıya ödenecek ciro primi ve sair taahhütleri içeren taraflar arasında yapılan sözleşmenin koşullarını belirlemesi için Ciro Primi Sözleşmesi yapıldığını, … Hastanesi dışında kalan hastaneler için; Yiyecek-İçecek Sözleşmesinin ihbarlı feshini düzenleyen ve yukarıda bahsi geçen 18. maddesinin genel olarak sözleşme konusu işin niteliğine, tarafların hak ve borçlarına uygun olmadığını, davalı tarafa keyfi olarak sözleşmeyi fesih hakkı verdiğini, tarafların gerçek irade ve kasıtlarını yansıtmadığını ve dolayısıyla söz konusu hükmün geçersiz olduğunu, zira işin niteliği ve ciro prim anlaşması yapılması da taraf iradelerinin sözleşmenin 5 yıl için geçerli olması yönünde olduğunu, uzun süreli yatırım yapan hiç kimsenin sözleşmeye asgari bir süre koymadan sözleşme ilişkisine girmeyeceğini ve dolayısıyla söz konusu hükümlerin davalı tarafından tek taraflı olarak hazırlandığını, bu gibi hükümlerin TBK m. 20 anlamında genel işlem koşulları mahiyetinde olduğunu ve TBK m. 21 hükmü gereğince yazılmamış sayılması gerektiğini, sözleşme ilişkisinde güçlü olan Davah tarafın “kelepçeleme sözleşmesi” niteliğindeki bu hükümle konumundan yararlanma amacı taşıdığını, davalı tarafın kendi bünyesinde kurmuş olduğu yeni şirkete (Sotte Yemek) işi bırakmak ve bu suretle şirket yöneticilerinin menfaat sağlamasına zemin hazırlamak amacıyla fesih yoluna gittiğini, belirli süreli sözleşmelerin fesih ihbarı yapılarak feshedilemeceyeğini, sözleşmeye hem asgari süre koymanın hem de bu sürenin aslında bağlayıcı olmadığını, düzenlemenin çelişkili bir durum yarattığını, sözleşmelerin 18. maddesindeki fesih hakkının geçerli olduğu kabul edilse dahi, tek taraflı fesih hakkının kullanılmasının TMK. m. 2 uyarınca hakkın kötüye kullanılması şeklinde yorumlanması gerektiğini, Yargıtay 11 HD 2004/14742 E, 2005/12767 K, 23.12.2005 tarihli kararında da belirtilmiş olduğu üzere sözleşmenin yürürlüğünden çok kısa sayılabilecek bir sürede ortada hiçbir haklı neden yokken ve davacı tarafın sözleşmede öngörülen mükellefiyetleri yerine getirmesinden sonra sözleşmeyi feshetmesinin MK m. 2’ye aykırı olduğunu, dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasaklarına istinaden müvekkili şirket taleplerinin haklı olduğunu, kullanan için yararı olmayan hak kullanma, çelişkili davranışlar, çıkarlar arasında büyük çelişki, dikkatsizce hak kullanma ve haksız yere hak kazanma durumlarının mevcut olduğunu, sözleşmelerin beş yıllık süresinin ifa edilemeyen üç buçuk yıllık kısmı bakımından Müvekkili Şirketin mahrum kaldığı kazanç için şimdili 1.000 TL, sözleşmeden kaynaklanan faaliyetlerin imkânsız hale gelmesi sebebiyle işe yaramaz hale gelen ekipmanlarda meydana gelen değer kayıpları için 1.000,00 TL, başkaca işlerin üstlenilememesi nedeniyle uğranılan zarar 1.000 TL, çalışanlara ödenen/ödenecek tazminatlar 1.000 TL, ticari itibar kaybı 1.000 TL ve manevi tazminat 100.000 TL’nin kendilerine ödenmesi hususunda talepte bulunmuştur.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı ile her hastane için ayrı Yiyecek-İçecek Sözleşmesi imzalandığını, fesih sürecinin … markasına yakışır bir şekilde hizmet sunulmaması ve hastaların-hasta yakınlarının şikâyetlerinin yüksek oranda olması sebebiyle başlatıldığım, Davacı şirketin kendisinden beklenen düzeyde ve kalitede yemek hizmetini sunmamaya başladığını, bu durumun sağlık hizmetleri alanında hizmet veren … markasına zarar verdiğini, yemek hizmetinin önem arz ettiği birinci sınıf özel bir hastanede hizmet alan hastaların küflü zeytin, soğuk servis, geç sunum gibi durumları olağan karşılamayacağını, A sınıfı hastane olan … Hastanesine dair şikâyetlerin azımsanamayacak ölçüde ve yoğunlukta olduğunu, bu durumun ihtarname ile davacı şirkete bildirildiğini, … Hastanesi bakımından; hasta şikâyetlerinin kabul edilemeyecek düzeyde olması, hastane standartlarına zarar verdiği ve yükümlülüklere aykırı eylemlerin devam etmesi dolayısıyla sözleşmenin davacıya gönderilen ihtarname ile 31.01.2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere haklı nedenle feshedildiğini, davacının kötü niyet iddiasını güçlendirmek için dilekçesinde yer verdiği Yargıtay kararının dava konusu olay ile bağdaşmadığını, bahse geçen Yargıtay kararının sözleşmenin 1 yıl içinde feshedilemeyeceğinin, sözleşmenin yürürlüğünden çok kısa süre sonra ortada haklı bir neden yokken feshedilmesi durumu ile ilgili olduğunu, dolayısıyla hakkın kötüye kullanılması durumundan söz edilemeyeceğini, uzlaşma görüşmeleri sırasında 500.000,00 TL para teklif edildiğine dair iddianın gerçeği yansıtmadığını, üstelik uzlaşma görüşmelerinin gizlilik içerisinde yürütülmesi gerektiği ve mahkemede delil olarak kullanılamayacağının Avukatlık Kanunu Yönetmeliğinin 16. maddesinde açıkça düzenlenmiş olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 3. İcra (İflas İdaresine) Müdürlüğü 07/12/2017 tarihli cevabi yazısında, davalı hakkında 03/05/2017 tarihinde iflas kararı verildiğini, tasfiyenin basit usule göre yürütüleceğini , tasfiye memuru atanmadığını ve ikinci alacaklılar toplantısı yapılmayacağını bildirmiş, bu sebeple iflas kararının kesinleşmesinin beklenmesine gerek bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı iflas idaresine duruşma gününün usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davacının duruşma gün ve saatinden haberdar olmasına rağmen 09/01/2019 tarihli duruşmaya iştirak etmediği ve herhangi bir mazeret göndermediği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK 150. Maddesi “usulüne uygun şekilde davet edilmiş taraflar gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.
İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak 3 ay içinde yenilenmeyen davalar süresinin dolduğu gün itibariyle açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” hükümlerini ihtiva etmektedir.
Dosya kapsamından davacı iflas idaresinin dosyanın işlemden kaldırıldığı 09/01/2019 tarihli duruşmadan itibaren 3 aylık yasal süre içerisinde talebini yenilemediği anlaşılmakla HMK 150 maddesi gereği davanın açılmamış sayılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 150 Maddesi gereği yenilenmeyen davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gerekli 1.793,14-TL karar harcının peşin alınan 44,40-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1748,74 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdiri yer olmadığına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT m.7/1 e göre hesap ve takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalıya iadesine,
Dair tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi.08/05/2019

Katip …
¸E-İmza

Hakim …
¸E-İmza