Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/117 E. 2020/558 K. 25.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/117 Esas
KARAR NO : 2020/558

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/01/2015
KARAR TARİHİ : 25/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/12/2012 tarihinde sürücü …’ ın idaresindeki … plakalı traktöre bağlı römorkta yolcu olarak bulunan müvekkilinin bilinmeyen bir nedenle römorkun sol kapağının açılması üzerine römorktan düştüğünü ve ağır yaralanarak sakat kaldığını, %55 özürlü sağlık kurulu raporu bulunduğunu, … plakalı aracın ZMSS poliçesi bulunmadığını, davanın …na açılması zorunluluğu doğduğunu, müracaat neticesinde 26/11/2014 tarihinde 24.405,00 TL kısmi tazminat alındığını ancak zararın çok altında olduğunu, gerçek değerin alınması için dava açılması zarureti doğduğunu belirtilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kalıcı iş gücü kaybından doğan halihazırda ve geleceğe dönük maddi kaybın giderilmesi için şimdilik 100,00 TL, mutad işgalinden geri kalan ve çalışamayarak gelir kaybı için şimdilik 100,00 TL maddi tazminatların başvuru tarihini müteakip 8.iş gücü bitimi tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın sigortasız aracın sürücüsü ve işletenine ihbarını talep ettiklerini, davadan önce başvuruda bulunulması üzerine müvekkili kurum tarafından … sayılı hasar dosyasına istinaden yapılan aktüeryal hesaplama sonucunda 25/11/2014 tarihinde 24.405,00 TL maluliyet tazminatı ödenerek tüm zararların karşılandığını, davacı tarafından ibra edildiğini, başka bir sorumluluğun bulunmadığını, yapılacak hesaplama ile ödenen tutar arasında açık bir nispetsizlik yok ise davanın reddine karar verilmesini, nispetsizlik var ise ödenen tazminatın güncellenerek düşülmesi gerektiğini, daimi maluliyet durumunun tespiti için ATK 3.İhtisas Dairesinden sağlık raporu alınmasını, tazminatın uzman bilirkişilerce yapılmasının gerektiğini, hatır taşımasının varlığının sabit olduğunu, hesaplanacak tazminattan indirime gidilmesinin gerektiğini, davacının eşi ile birlikte römorkta seyahat ettiğini ve gerekli güvenlik önlemlerini almadığını, müterafik kusurunun varlığı halinin ayrıca indirim sebebi olduğunu, SGK tarafından ödenen rücuya tabi tazminat miktarının mahsup edilmesinin gerektiğini, temerrüt tarihinden itibaren avans faizi talebinin haksız olduğunu, ancak yasal faize hükmedilebileceği, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Mahkememizce hasar dosyası, davacının kaza nedeniyle görmüş olduğu tıbbi tedavilere ilişkin tüm kayıtlar ve raporlar, sosyal ve ekonomik durum araştırması, … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyası, araç ruhsat bilgileri, aracın kaza tarihi itibariyle ZMMS poliçesi bulunmadığına ilişkin kurumlardan temin edilen müzekkere cevapları, davacının trafik kazası nedeniyle SGK’ dan rücuya tabi herhangi bir ödeme almadığına ilişkin yazı cevapları, dekont sureti ve ibraname dava dosyasına celp edilmiş, incelenmiştir.
Davalı … Hesabının beyanı ve talebi doğrultusunda, dava, kazaya neden olan … plaka sayılı araç maliki / işleten … ile sürücü …’a HMK’nun 61.maddesi uyarınca ihbar edilmiş, usuli eksiklik tamamlanmış, taraf teşkili sağlanmıştır.
İhbar olunanlar … ve … beyan dilekçelerinde; davacının maluliyet tazminatına ilişkin olarak davadan evvel davalı … Hesabına yazılı başvuru yaptığını, maluliyet zararının davalı tarafından karşılandığını, davacının ödemeyi alırken ihtirazı kayıt ileri sürmediğini, dolayısıyla davacının artık talep edebileceği tazminat hakkının bulunmadığını, davanın zaman aşımına uğradığını ve davalı kurum tarafından sunulan cevaplara iştirak ettiklerini ifade ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
… Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından mahkememize sunulan 25/08/2017 tarihli maluliyet adli tıp raporunda özetle; “….’ ın meslekte kazanma gücündeki azalma oranı olay tarihindeki yaşına göre %41 ve bugünkü yaşına göre de %42,2 olarak bulunduğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 (dokuz) ay olarak kabulünün uygun olacağı…” mütalaa edilmiştir. Davalı …, rapor içeriğine, öncesinde alınan sağlık kurulu raporundaki oranda farklılık ve çelişki oluştuğuna ve maluliyet raporunun ATK’ dan alınması gerektiği cihetiyle itiraz etmiş, itirazlar doğrultusunda maluliyete ilişkin çelişkinin giderilmesi ve eksik tahkikat yapılmaması için ATK^dan yeniden maluliyet raporu alınmıştır.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından mahkememize sunulan 29/03/2019 tarihli adli tıp raporunda özetle; “…Mevcut tıbbi belgelere göre; davacının 16/12/2012 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak;
Gr1 x (2 . . . . . . . . . . . 33) A %37
E cetveline göre %44.0 (yüzdekırkdörtnoktasıfır) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği…” mütalaa edilmiştir.
İ.T.Ü. Makine Fakültesi Öğretim Görevlisi Uzman Yüksek Mühendis … ile Aktüerya alanında uzman …’ tan oluşan bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 29/05/2020 tarihli kusur ve aktüerya raporunda özetle; “…… plaka numaralı traktör sürücüsü …’ ın %100 (yüzde yüz) oranında tamamen asli kusurlu olduğu, davacı yolcu …’ ın olayın meydana gelmesinde yaralanması ile sonuçlanmasında, zararın doğmasında ve artmasında atfı kabil kusur bulunmadığı, ödeme tarihindeki verilere göre yapılan incelemede ödemenin yetersiz olduğunun tespit edildiği, davacının nihai ve gerçek geçici iş göremezlik maddi zararının 12.060,56 TL olduğu, davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 103.549,01 TL olduğu, temerrüt başlangıcının 25/11/2014 kısmi ödeme tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğu…” mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 30/10/2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile davanın başında fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 200,00 TL olan taleplerini 115.409,57-TL daha artırarak toplamda 115.609,57 TL tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Bedel artırım dilekçesi davalı … Hesabına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat (geçici ve sürekli iş göremezlik) istemine ilişkindir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı …’ın dava açılmadan evvel trafik kazasına ilişkin olarak davalı … Hesabına yazılı olarak başvuruda bulunduğu, davalı … tarafından hasar dosyası açıldığı, davacıya 25/11/2014 tarihinde (24.405,00 TL) maluliyet tazminatı ödendiği, bu nedenle davalının beyanlarının aksine dava açılmadan önce yazılı başvuru şartına ilişkin olarak eksikliğin giderildiği anlaşılmıştır. İhbar olunanlar … ve …’ ın zaman aşımına yönelik itirazlarına gelince, kazanın 16/12/2012 tarihinde gerçekleştiği, işbu davanın 15/01/2015 tarihinde açıldığı, trafik kazasının davacının yaralanmasına neden olduğundan KTK’nın 109/2. maddesi uyarınca eylem aynı zamanda cezayı gerektirir fiilden doğduğundan uzamış ceza zaman aşımı sürelerinin geçerli olacağı, trafik kazasında taksirle bir kişinin yarlanması suçu oluştuğundan TCK 89/1, 66/1-e maddeleri uyarınca zaman aşımının kaza tarihinden itibaren 8 yıl olarak uygulanması gerekeceği, kaza tarihine bu süre eklendiğinde dava tarihi itibariyle zaman aşımı süresinin dolmadığı açık olup, ihbar olunanların zaman aşımı defi yerinde görülmemiştir. Öte yandan, davalı … Hesabının hasar başvurusu sonucunda davacı …’a 25/11/2014 tarihinde 24.405,00 TL maluliyet tazminatı ödemesinde bulunduğu, davacının tazminatın ödenmesi ile birlikte davalı … Hesabını ibra ettiği belirtilerek davacının başkaca bir alacağı kalmadığı savunulsa da, davaya konu geçici ve sürekli iş göremezlik zararının bakiye maddi tazminat talebini içerdiği, KTK’nın 111/2. maddesi uyarınca sorumluluğa ilişkin anlaşmaların iki yıl içinde iptalinin istenebileceğinin yasal düzenleme altına alındığı, ödeme tarihi ve dava tarihi dikkate alındığında anılan yasa hükmündeki hak düşürücü sürelerin dolmadığı, aktüeryal hesaplamalar sonucunda ödenen maluliyet tazminatı ile hesap edilen toplam maluliyet tazminat tutarı arasında fahiş fark / açık nispetsizlik bulunduğu ve yetersiz kaldığı tespit edilmekle, davalı … Hesabının ve ihbar olunanların ibraya ve davacının tazminat talep etme hakkının kalmadığına yönelik usule ilişkin tüm savunmaları yerinde görülmemiş, davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; 16/12/2012 tarihinde saat 08:00 sularında … ili … ilçesi … köyünde, ihbar olunanlara ait zeytin tarlasına hareket edilmek üzere … mevkisinde 7 nolu rüzgar tribünün önünde, kaza tarihi itibariyle geçerli ZMMS poliçesi bulunmayan dava dışı / ihbar olunan …’ ait ait dava dışı / ihbar olunan sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı traktöre bağlı römorkun sol kasa kapağının açılarak römorkta yolcu olarak seyahat eden davacı …’ ın düşmesi sonucunda trafik kazasının meydana geldiği, kazada römorkta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, davacının kaza nedeniyle malul kaldığı ve çalışamadığı dönem için gelir kaybına uğradığından işbu dava ile öncesinde yeterli şekilde karşılanmayan geçici ve sürekli iş göremezlik zararının tazminini talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı … yukarıda değinilen usuli itirazlarının yanı sıra somut olayda davacının kendisinin de kusurlu olduğunu, ayrıca hatır taşıması bulunduğundan tazminat tutarından indirim yapılması gerektiğini savunmuştur.
Uyuşmazlığın temeli; trafik kazasında tarafların kusur durumları, trafik kazasına bağlı olarak davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararının olup olmadığı, varsa tazminatın toplam tutarı ile tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
Mahkememizce İ.T.Ü. ‘ de görevli öğretim üyesi yüksek makine mühendisinden alınan kusur raporunda da ifade edildiği üzere, sürücü …’ ın … plaka sayılı traktörü herhangi bir taşıta ya da cisme çarpma veya devrilme şeklinde kazanın gerçekleşmediği, kazanın traktöre bağlı römorkun kapak bağlantılarının gereği gibi sabitlenmemesinden ve kontrol edilmemesinden kaynaklandığı, asgari yolcu üzerinde römorka yolcu bindirildiği, römorkta taşıma işinin güvenli ve emniyetli şekilde yapılmadığı, köy yolunda sürücünün yolun ve seyrin gerektirdiği icaplara aykırı olarak engebe ve çukurlara sahip orman yolunda titreşim, sarsıntı, ani ivmelenme, fren ya da manevra halinde kasa kapaklarının bağlantı elemanlarının hareket öncesinde kontrol etmesi ve sıkı şekilde sabitlemesi gerekirken, römorkta bu kontrolleri yapmaksızın ve güvenli sürüş kurallarına aykırı hareket ederek dalgın, dikkatsiz, tedbirsiz, özensiz ve kontrolsüz şekilde kullanılmasının kazaya neden olduğu belirtilmekle sürücü …’ ın davaya konu trafik kazasında % 100 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Römorkta yolcu olarak bulunan davacı …’ın ani ve beklenmedik şekilde açılan sol yan kasa kapağından düşmesiyle ilgili muhtemel alabileceği bir tedbir bulunmadığı, römorkta kasa kapağı dışında tutunabileceği sağlam bir aksam olmadığı ya da römorkta emniyet kemeri takma gibi bir önlem almasının da söz konusu olmayacağı, aksine kendi can güvenliği için ayakta değil, oturarak ve ergonomik şekilde seyahat ettiği, bu nedenle kazanın meydana gelmesinde, zararın doğmasında veya artmasında ya da yaralanmalı hadise sonucunda kazaya bir etkisi bulunmadığından kazanın oluş şekli ve nedenine göre üzerine atfı kabil bir kusuru bulunmamaktadır. Bilirkişi raporundaki bilimsel tespitler ve açıklamalar yerinde ve doğru şekilde tespit edildiğinden hem hükme esas alınmış hem de davalının iddialarının aksine davacının kazada müterafik kusurunun bulunmadığı belirlenmiştir.
Davacı …’ ın kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre %44.0 oranında sürekli iş göremezlik zararı ile iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar (geçici iş göremezlik) uzayabileceği tespit edilmiştir. Davalı … Hesabının bilirkişi raporuna karşı kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan başka bir yönetmelik doğrultusunda hesaplama yapılmasına ilişkin itirazları, talep edilen yönetmeliğin somut olaya uygulanması mümkün olmadığından yerinde görülmemiştir. Aktüerya hesabı sonucunda, PMF 1931 tarihli yaşam tablosu ve progressive rant formülüne göre davacının sürekli iş göremezlik zararının 103.549,01 TL, geçici iş göremezlik zararının 12.060,56 TL olduğu toplamda 115.609,57 TL talep edilebileceği maddi tazminat tutarı hesap edilmiş, aktüerya raporu denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olması, hesaplama formülü, yöntemi, dava öncesinde ödenen tutarın güncel faizinin hesaplanarak mahsup edilmesi ve dosya içeriğiyle uyumlu düzenlenmesiyle hükme esas alınmıştır.
Davalı …, römorkta sol kasa kapağına yaslanarak seyahat eden davacının da gerekli güvenlik önlemlerini almayarak müterafik kusurlu olduğunu savunmakta ise de; yukarıda detaylı olarak değinildiği ve bilirkişi raporunda vurgulandığı üzere; davacının römorktaki sol kasa kapağının ani ve beklenmedik bir şekilde açılmasından dolayı muhtemel alabileceği bir güvenlik tedbiri bulunmadığı, römorkta kasa kapağı dışında tutunabileceği sağlam bir aksam olmadığı ya da römorkta emniyet kemeri takma gibi bir önlem almasının da söz konusu olmayacağı, aksine kendi can güvenliği için ayakta değil, oturarak ve ergonomik şekilde seyahat ettiği, bu nedenle kazanın meydana gelmesinde, zararın doğmasında veya artmasında ya da yaralanmalı hadise sonucunda kazaya bir etkisi bulunmadığından kazanın oluş şekli ve nedenine göre üzerine atfı kabil bir kusuru bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, müterafik kusura yönelik savunmalar yerinde görülmemiş, tazminattan bu sebeple indirime gidilmemiştir (Römorkta yolcu taşımaya yönelik kusura ilişkin farklı bir gerekçe için bknz. Y. 17.HD. 2014/17334 E. 2015/2067 K.).
Davalı …, davacının … plaka sayılı traktörün römorkunda hatır için taşındığını, bu nedenle tazminattan indirim yapılması gerektiğini savunmuştur. Bilindiği üzere, hatır taşımalarının bir menfaat karşılığı olmadığı, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerektiği hem öğretide hem de Yargıtay içtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölenin karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumlarda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; hem davacının, hem ihbar olunanların, hem de römorkta yolculuk yapan diğer kişilerin kolluktaki ifadeleri ile soruşturma dosyası incelendiğinde; ihbar olunanlar … ve …’ın zeytin tarlasında zeytin toplanmak üzere yolculuğun gerçekleştirildiği, ihbar olunanların işveren davacının ve römorktaki diğer kişilerin işçi olarak zeytin bahçesinde çalıştırılmak üzere römorkta taşındığı, taşımanın işletenin ve sürücünün çıkarları için yapıldığı konusunda duraksama bulunmadığı, bu halde somut olayda hatır taşımasının yukarıda gösterildiği üzere söz konusu olmadığı tereddütsüzdür. Öyleyse, hatır taşıması söz konusu olmadığına, yani kazada davacı hatır için taşınmadığına göre, davalının savunmalarının aksine tazminat tutarından hatır indirimi yapılmamıştır.
Bu itibarla, davacı …’ın trafik kazası nedeniyle talep edebileceği toplam geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının 115.609,57 TL olduğu, davacının bilirkişi raporu doğrultusunda tazminat talebini bedel artırım dilekçesi ile davanın başında gösterdiği değerden bu tutara yükselttiği, davalı … Hesabının kaza tarihinde geçerli ZMMS poliçesi bulunmayan bu nedenle yasal olarak davacının tedavi gideri kapsamında belgeye bağlanması mümkün olmayan geçici iş göremezlik (iyileşme – tedavi gideri) ile maluliyet zararından sorumlu olduğundan ve zararın tutarın poliçe limitleri dahilinde olmasından dolayı davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir. Ne var ki, davacı bedel artırım dilekçesinde temerrüt tarihinden itibaren ticari faiz (avans faizi) talep etmiş ise de, hasar dosyasında ve bilirkişi raporunda da değinildiği üzere, dava öncesinde davalı kuruma başvuru yapılırken bir kısım belgelerin eksik olduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda, ödeme yapıldığına göre eksik belgelerin tamamlandığı varsayılarak, ödemenin gerçekleştiği 25/11/2014 tarihinden itibaren temerrütün oluştuğu ifade edilmiş ise de; bu görüşe itibar edilmemiştir. Şöyle ki, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/2095 Esas, 2020/4013 Karar sayılı yeni ve güncel bir kararında “… yönünden faizin başlangıç (temerrüt) tarihi belirlenirken, ilgililerce gerekli belgeler de ibraz edilerek … Yönetmeliğinin 9, 14. ve 15. maddelerinde yazılı biçimde fona başvurulduğu halde ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinden itibaren …nın temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş yada hiç müracaat edilmemiş ise …nın temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekir.” denildiğinden, temerrütün dava tarihi itibariyle oluşacağı sonucuna varılmıştır. Ayrıca kazaya konu aracın işletenin tacir olmadığı, aracın ticari araç olmadığı, bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere davalının sorumluluğun poliçeden değil, kanundan kaynaklandığı, o halde ticari faiz uygulanmasının mümkün olmadığı somut olayda yasal faiz oranın uygulanması gerektiği anlaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın talep artırım dilekçesi doğrultusunda KABULÜ ile,
Davacı … için 12.060,56 TL geçici iş göremezlik zararı, 103.549,01 TL sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 115.609,57 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken harç 7.897,28 TL olup, peşin ve ıslah harcı toplamı olan 420,70 TL’nin mahsubu ile eksik kalan bakiye 7.476,58 TL karar ve ilâm harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan harçlar toplamı 420,70 TL (peşin harç+ıslah harcı), posta, tebligat ve talimat masrafı 893,35 TL, bilirkişi ücreti 1.300,00-TL olmak üzere toplam 2.614,05 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, davalı ve ihbar olunan … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ‘ nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 14.932,91 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-HMK’ nın 333. Maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayan artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/11/2020

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)