Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1152 E. 2023/277 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1152 Esas
KARAR NO : 2023/277

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/11/2015
KARAR TARİHİ : 29/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24.11.2014 tarihinde, davalı … tarafından zorunlu
mali sorumluluk sigorta poliçesi düzenlenmiş olan, …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile müvekkili …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın çarpışması neticesinde çift taraflı trafik kazası meydana geldiğini, kazada bel kemiği ve çene kemiği parçalı olarak kırılan müvekkilinin, kaza dolayısıyla geçici ve sürekli iş göremezliği oluştuğunu, meydana gelen trafik kazasında, davalı şirket tarafından ZMSS poliçesi düzenlenmiş olan … plaka sayılı araç sürücüsü …, kazanın gerçekleşmesinde KUSURLU olduğunu, kazaya ilişkin olarak, … 11. Asliye Ceza Mahkemesi … E. sayılı dosyası kapsamında, birden fazla kişin yaralanmasına neden olma suçundan dolayı yargılandığını ve …’in hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini belirterek, toplanacak delillere göre (6100 sayılı Yasa’nın 107. maddesi uyarınca) maddi tazminat tutarının belirlenerek (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere), şimdilik 20,00-TL maddi tazminatın (10,00-TL geçici iş göremezlik, 10,00-TL sürekli iş göremezlik kaynaklı) dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle müvekkile ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; 24.11.2014 tarihli trafik kazasına karıştığı belirtilen… plaka sayılı aracın müvekkil sigorta şirketi nezdinde … numaralı ZMMS poliçesi ile teminat altında olduğunu, azami sorumluluk limitlerinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, ancak davacı …’ in ehliyetinin bulunmadığını, aniden durması sonucu sigortalı araç sürücüsünün aracını sola kırmasına rağmen kurtaramamasından kaynaklı olarak önünde seyreden araca çarpmak zorunda kaldığını, davacı sürücüsünün kazanın oluşumunda kusurlu olduğunu, ayrıca davacının emniyet kemeri takmadan seyir halinde olduğunu, bu nedenle de müterafık kusurlu olduğu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, 6111 sayılı yasa gereği kendilerinden talep edilemeyeceğini, maluliyetinin tespiti için ATK tarafından rapor düzenlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Kaza tespit tutanağı, … 11. Asliye Ceza Mahkemesinin … E. … K. sayılı ceza dava dosyası, davacının trafik kazası nedeniyle görmüş olduğu tıbbi tedavilere yönelik tüm hastane kayıtları, ZMMS poliçesi, hasar dosyası, sosyal ve ekonomik durum araştırma yazısı celp edilmiş, incelenmiştir.
Dosya, maluliyet durumunun tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, Adli Tıp Kurumu İkinci İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 23/04/2020 tarihli adli tıp raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Mevcut belgelere göre;1-) … oğlu, 1980 doğumlu …’in 24.11.2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı; iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, olay tarihinde yürürlükte olan 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak meslek grup numarası bidirilmediğinden ve meslek grup numarası bir alınarak E cetveline (yaşına) göre %35,2 (yüzdeotuzbeşvirgüliki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı oy birliği ile mütalaa olunur…” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, kusur durumunun tespit edilmesi ve tazminat hesabı yapılması amacıyla Yüksek Makine Mühendisi İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Fakültesi Otomotiv Birimi Öğretim Görevlisi Bilirkişi … ve Aktüerya Bilirkişi …’tan oluşan bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 01/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…
1.KUSUR DURUMU;
1.-) … plaka numaralı ticari kamyonetin sürücüsü …’in %100 (yüzde yüz) oranında tamamen asli kusurlu olduğu,
1.2) … plaka numaralı kamyonetin sürücüsü davacı …’e atfı kabil kusur Bulunmadığı, 1.3- Hadisenin meydana gelmesinde, yaralanma ile sonuçlanmasında, dava konusu zararın doğmasında ve artmasında başkaca kusurlu kişi, kurum, kuruluş veya etkili faktör bulunmadığı, tespit, sonuç, görüş ve kanaatine varılmıştır.
2- MALULİYET ORANI/ RAPORU; ATK- 2. İhtisas Kurulunun 23/04/2020 tarih 5021 karar sayılı raporunda;
1-) … oğlu, 1980 doğumlu …’in 24.11.2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı;
a) İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, olay tarihinde yürürlükte olan 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü
ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak meslek grup numarası bildirilmediğinden ve meslek grup numarası 1 (bir) alınarak,
– E cetveline (yaşına) göre %35,2(yüzdeotuzbeşvirgüliki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,
3- MADDİ ZARAR;
Hesap / Rapor tarihi itibariyle, Davacı …’ in 24.11.2014 tarihinde geçirmiş olduğun trafik kazası sonrası; 9 ay süre ile geçici iş göremezlik zararının kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığının kabulü ile 8.560,98 TL olduğu, % 35,2 maluliyet oranı dahilinde sürekli maluliyet zararının kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığının kabulü ile 1.220.428,17 TL olduğu, davalı … şirketinin azami sorumluluğunun 268.000,00 TL ile sınırlı olduğu, dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte talep edilebileceğinin hukuki değerlendirmesinin elbette Yüce Mahkemeye ait olduğu, ancak, Sayın Mahkemenin savunmalarının tümüne hasren tamamen davalı müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı, kanaatlerine ulaşılmıştır…”şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili 29/06/2022 tarihli bedel artırım dilekçesinde özetle; Dosyaya gelen hesap raporunda müvekkiline 8.560,98 TL geçici iş göremezlik ve 1.220,428,17 TL de sürekli iş göremezlik hesap edildiğini, kaza tarihi itibari ile poliçe limiti 268.000,00 TL olduğunu, tedavi limiti ile sürekli iş göremezlik limiti kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmeliğe göre ayrı olup geçici iş göremezlik ayrı limitten , sürekli iş göremezlik ayrı limitten karşılandığını, dava dilekçesinden görüleceği üzere sürekli iş göremezlik için belirsiz alacak davası olarak 10,00 TL, geçici iş göremezlik için belirsiz alacak davası olarak 10,00 TL ‘lik dava açıldığını, Sürekli iş göremezlikte poliçe limiti 268.000 TL olduğundan sürekli iş göremezlik talebini 267.990,00 TL arttırdıklarını, Müvekkili lehine hesap edilen geçici iş göremezlik miktarının 8.560,98 TL olduğunu, 10,00 TL’lik taleplerini 8.550,98 TL arttırdıklarını, 268.000 TL sürekli iş göremezlik (sürekli iş göremezlik teminatından karşılanmak üzere) 8.560,98 TL geçici iş göremezlik (tedavi gideri teminatından karşılanmak üzere) olmak üzere toplamda 276,560,98 TL maddi tazminatın yargılama giderleri ve ücreti vekaletle birlikte kaza tarihi olan 24.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı aleyhine hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat (geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik) istemine ilişkindir.
… ili … ilçesinde 24/11/2014 tarihinde saat 08:30 sıralarında, davalı …Ş.’nin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın dava dışı sürücü …’ in sevk ve idaresinde bulunduğu sırada, sigortalı aracın … – … üstünden … istikametine doğru seyri sırasında kaza mahalli olan … mevkisine geldiğinde; sol şerit üzerinde seyrine devam ederken aynı istikamette ve önünde sağ şeritte ilerleyen davacı …’in sevk idaresindeki … plaka sayılı aracın sol arka tampon kısımlarına, kendi aracının sağ ön far ve tampon bölgesinden çarpmasıyla birlikte davacının aracının sağ şerit üzerinde savrularak gidiş istikameti tersine doğru dönmek suretiyle çift taraflı trafik kazasının meydana geldiği, bahse konu trafik kazası nedeniyle davacı …’in yaralandığı anlaşılmıştır.
Davaya konu trafik kazasının yaralanma ile sonuçlanmasından ötürü soruşturma ve kovuşturma da yürütülmüş, sigortalı araç sürücüsü şüpheli … hakkında … CBS ‘ nin …Sr. sayılı dosyasında TCK 89/1, 89/2-b, 89/4. maddesi uyarınca kemik kırığı oluşacak şekilde birden fazla kişinin taksirle yaralamasına neden olmak suçundan iddianame düzenlenerek kamu davası açılmıştır. … 11. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas, …Karar sayılı ceza dava dosyası ile; dava dışı sanık … hakkında yapılan yargılama sonucunda, Ceza Mahkemesince trafik kazasına yönelik tüm delillerin toplandığı, sanık …’ in olay tarihinde katılan …’in aracına arkadan çarptığı, sanığın arkadan çarpma durumunu kabul ettiği belirtilerek tamamen kusurlu olarak trafik kazasına sebebiyet verdiğinden …’ in TCK 89/1, 89/2-b,e, 89/4, 62. maddesi uyarınca neticeten 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına / mahkumiyetine, ancak yasal şartların oluştuğu belirtilerek CMK 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği belirlenmiştir. İşbu karara karşı taraflarca herhangi bir itirazda bulunulmadığından, ceza mahkemesi kararı 16/07/2015 tarihinde kesinleşmiştir.
Davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde, özellikle ceza mahkemesince “olay tarihinde sanığın kullanmakta olduğu araçla seyir halindeyken katılanın kullandığı araca arkadan çarpması neticesinde kazanın meydana geldiği” maddi vakıa olarak kabul edilmesi karşısında; tüm kusurun sigortalı araç sürücüsünde olduğu, davacının ise herhangi bir kusurunun olmadığı belirlenmiştir.
Bilindiği üzere, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı hukuk hâkimi için bağlayıcı değildir (TBK 74). Ancak, Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet kararı bağlayıcı nitelikte olduğu gibi, Hukuk Mahkemesi hakimi her halde Ceza Mahkemesince belirlenen maddi olgu / vakıalarla bağlıdır. Dolayısıyla, Hukuk Mahkemesi Hakimi, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı ve maddi olgularla bağlı olduğundan belirtilen bu hususları nazara almak zorundadır. Nitekim, Mahkememizce, ceza yargılamasındaki maddi olgularla trafik kazası ve kazanın oluş şekline yönelik bağlı kalınarak kusur tayini yapılmıştır.
Trafik kazasının meydana gelmesinde, … plaka sayılı dava dışı sigortalı araç sürücüsünün aracının hızını aracın teknik özelliğine ve görüş ve hava durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak ve önünde giden aracı güvenli ve yeterli mesafeden izlememek kurallarına riayet etmemesi sebebiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 52/1-b, 56/1-c maddelerinin ihlal ettiğinden tamamen kusurlu olduğu, kazaya karışan … plaka sayılı araç sürücüsü davacı …’in ise sağ şerit üzerinde nizami şekilde seyrini sürdürdüğü ve kazanın önlenmesi bakımından alması muhtemel bir tedbir de bulunmadığından davacının kazada herhangi bir kusurunun olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu aşamada önemle belirtilmelidir ki, olay tarihinde davacı sürücünün ehliyetsiz olması kazanın oluş şekli itibariyle kusura ve sonuca etkili değildir. Elbette, ehliyetsiz araç kullanmanın idari yaptırım gerektirdiği açıktır, ancak somut olayda sürücü belgesinin olmaması kazanın meydana gelmesinde / sigortalı araç sürücüsünün davacıya arkadan çarpması kazaya sebebiyet verdiğinden davacının kusuruna etki etmemektedir (ayrıntılı açıklamalar ve emsal kararlar için raporun 8. ve 9. sayfalarına bakınız).
Tarafların trafik kazasında kusur durumlarının tespitine yönelik olarak dosya, ayrıca trafik kazaları kusur uzman Makina Mühendisi ve İ.T.Ü. Makine Fakültesi Öğretim Üyesi …’e tevdi edilmiştir. Mahkememizin kusur dağılımı yönündeki tespiti destekleyen ve benimseyen uzman bilirkişinin 01/01/2023 tarihli raporundaki tespitler, kazanın oluş şekli, sigortalı araç sürücünün ihlal ettiği trafik kuralları, yasal geciktirici nedenler ve bilimsel yönden yapılan detaylı açıklamalar içeren kusur raporuna gerekçeli ve denetime açık olduğundan itibar edilmiştir.
Bahse konu raporda belirtildiği üzere, dava dışı sigortalı araç sürücüsü …’ in ön ilerisinde ve sağ şerit üzerinde ilerleyen davacıya ait araca takip mesafesini koruyamaması ve hızını ayarlamadan arkadan çarpması neticesinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 47/d, 52/b, 56/c, 101/d maddelerini ihlal etmesi sebebiyle %100 oranında tamamen ve asli kusurlu olduğu; davacı …’in ise sağ şerit üzerinde nizami bir şekilde ilerlediği, herhangi bir trafik kuralı ihlalinin bulunmadığı, kendisine arkadan çarpan sigortalı araç sürücüsünün sadmesine karşı alabileceği muhtemel bir tedbir bulunmadığından kazanın meydana gelmesinde ve yaralanma ile sonuçlanmasında kusurunun bulunmadığı, (ayrıca davacının ehliyetsiz olmasının kazanın oluş şekli ve sonuçları itibariyle illiyet bağının olmadığı) doğru bir şekilde ve somut olaya uygun olarak takdir ve tayin edilmiştir.
Davacı … trafik kazasında yaralanması sebebiyle maddi tazminat olarak geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatı isteminde bulunmuştur.
Yargıtay uygulamasında kabul olunduğu üzere, haksız fiil sonucu sürekli iş göremezlik kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gereklidir. Söz konusu belirlemenin ise, Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Davacı …’ in yaralanmasına ilişkin olarak görmüş olduğu tıbbi tedavilere yönelik tüm hastane kayıtları getirtilmiş, Adli Tıp Kurumu tarafından eksik olduğu belirtilen tıbbi kayıtlar için davacının muayenesi yaptırılmış ve Üniversite Eğitim Araştırma Hastanesine sevki sağlanarak ikmal ettirilmiştir. Bu çerçevede, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu 23/04/2020 tarihli raporunda davacının trafik kazasında yaralanması nedeniyle %35,2 oranında maluliyetinin oluştuğunu, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren dokuz (9) aya kadar uzayabileceğini tespit etmiştir.
Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun maluliyet raporu her ne kadar Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenmiş ise de; kaza tarihi olan 24/11/2014 tarihi itibariyle az yukarıda gösterildiği üzere Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin yürürlükte olduğu, bilindiği üzere maluliyetin tespitinde kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmeliğin uygulanmasının esas olduğu, nitekim yerleşik Yargıtay içtihatlarının ve BAM kararlarının da aynı mahiyette olduğu, Mahkememizce bu konuya / bilgiye vakıf da olunduğu, ancak Mahkememizde yargılaması süren birçok davada olduğu üzere işbu dosyada da Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre rapor düzenlenmesi istenildiği halde, bu kısma özellikle işaret edilmelidir ki Mahkememizce ADLİ TIP KURUMUNA YAZILAN 19/12/2019 TARİHLİ MÜZEKKEREDE MALULİYET TESPİT İŞLEMLERİ YÖNETMELİĞİNE GÖRE MALULİYET ORANININ BELİRLENMESİ İSTENİLDİĞİ halde, Adli Tıp Kurumunun maluliyetin tespitinde anılan yönetmeliği esas almadığı, yine bir çok dosyada karşılaşıldığı üzere, itirazların karşılanması ve eksik tahkikat yapılmaması için anılan yönetmelik hakkında ek mütalaa verilmesi istenildiğinde Adli Tıp Kurumunun standart olarak / matbu şekilde “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinin, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin sadece Ek-1 bölümünü içerdiği, Ek-3 ve diğer cetvelleri ve meslek grupları bölümünü içermediğinden, sadece çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine ilişkin olduğu (hangi hastalık ve arızaların beden çalışma gücünün en az %60’ının kaybına neden olacağı), bu nedenle bu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği” şeklinde açıklamalarda bulunduğu, bu bağlamda yönetmeliğe ilişkin bilimsel yönden yapılan açıklamaların yeterli ve yerinde görülmekle, ayrıca esas alınan yönetmeliğin halen yürürlükte olması, davanın açılış tarih, yargılamanın uzun yıllardır devam etmesi, usul ekonomisi de nazara alınarak denetime açık ve yasanın gerektirici nedenlerine uygun olup, tüm tıbbi kayıtlara göre ve hatta eksik kayıtların davacının muayenesi ve tedavileri yapılarak dosyaya kazandırıldığı, eldeki davada kapsamlı şekilde incelenen tıbbi kayıtlar üzerinden alınan bu rapora ve dolayısıyla maluliyet oranlarına itibar edilmesi gerektiği, nitekim, ne davacının ne de davalı …Ş.’nin alınan maluliyet raporuna karşı herhangi bir itirazında da bulunmaması karşısında, rapor hükme esas alınmıştır.
Öte yandan, Adli Tıp Kurumunun maluliyet raporu taraf vekillerine usulüne ugyun olarak tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı süresi içinde herhangi bir itirazda da bulunulmamıştır. Şu halde, süresinde itiraz edilmemiş / itiraza uğramayan rapor ve içeriği taraflar açısından usuli kazanılmış hak teşkil etmekte olup, bu yönüyle de artık rapora itibar edilmesi gerekmektedir.
Kusur durumunun tespit edilmesi ve maluliyetin tayininden sonra dosya, maddi tazminat hesabı yapılması için aktüerya konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından sunulan 01/01/2023 tarihli raporda, davacı …’in geçici iş göremezlik tazminatı 8.560,98 TL, sürekli iş göremezlik tazminatı 1.220.428,17 TL olarak hesaplanmıştır. Ancak, sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden davalı … şirketinin poliçe üst sorumluluk limitinin 268.000,00 TL olduğu ifade edilmiş, poliçe teminat limitini aşan zarardan davalı … şirketinin sorumluluğunun bulunmadığı vurgulanmıştır.
Aktüer bilirkişi raporunun ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olması, taraflarca itiraz edilmeyen ve bu suretle usuli kazanılmış hal teşkil eden maluliyet oranının esas alınması, özellikle hesaplamada güncel içtihatların ve Yargıtay uygulamasının takip edilerek TRH 2010 yaşam tablosunun ve prograssive rant formülüne göre hesaplama yapıldığından hüküm kurmaya elverişlidir, bu nedenle hükme esas da alınmıştır. (Yargıtay 4. H.D. 2021/3033 E., 2021/1560 K; İstanbul BAM 9. H.D. 2022/591 E., 2022/1026 K.).
Davalı vekili kusur ve aktüerya bilirkişisinin raporuna karşı her ne kadar itirazda bulunmuş ise de; tazminatın hesaplamasında zaten TRH 2010 yaşam tablosunun esas alındığı, dolayısıyla itiraz dilekçesinde ileri sürülen “PMF 1931” yaşam tablosunun kullanıldığına ilişkin itirazın öncelikle dosya kapsamıyla ve rapor içeriği ile bağdaşmadığı, Anayasa Mahkemesinin genel şartlar hakkında verdiği iptal kararı neticesinde genel şartlara ekli cetvellerle getirilen 1,8 teknik faiz yöntemine göre hesaplama yapılmasının mümkün olmadığı, hem işbu gerekçeli kararda hem de rapor içeriğinde bu hususta emsal kararlara hatta Yargıtay ve BAM daire uygulamalarına yeterince yer verildiği, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu itirazının somut bir delile dayanmadığı, aksine kaza tespit tutanağı, ceza mahkemesi dosyası ve bilirkişi raporu ile kazanın oluş şekli itibariyle tüm kusurun sigortalı araç sürücüsünde olduğu, davacının kaza tarihi itibariyle ehliyetinin bulunmamasının yukarıda ve raporda kapsamlı şekilde açıklandığı üzere kazanın oluş şekli itibariyle hiçbir illiyet bağının bulunmadığı, kazaya sigortalı araç sürücüsünün davacıya kontrolsüzce takip mesafesini ve hızını ayarlamaması sebebiyle arkadan çarpmasının neden olduğu, davacının emniyet kemeri takmadığına yönelik savunmaların ise davalı tarafından ispat edilemediği gibi, esasen davacının yaralanmasının emniyet kemeri takılmamasıyla illiyet bağının dahi olmadığı, nihayetinde davacının maluliyet raporuna karşı süresi içinde itirazda bulunulmadığından maluliyet raporunun taraflar açısından usuli kazanılmış hak teşkil ettiği, süresi içinde taraflarca itiraza uğramamış maluliyet raporu uyarınca tazminat hesabı yapılmasında usule ve hukuka aykırı bir durumun olmadığı sonucuna varılarak davalının tüm itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, aktüerya bilirkişisinin raporu doğrultusunda bedel artırım dilekçesi sunmuş, artırılan dava değeri üzerinden eksik harcı ikmal etmiştir.
Bedel artırım dilekçesinde; geçici iş görmezlik tazminatı 8.560,98 TL, sürekli iş göremezlik tazminatı 268.000,00 TL olarak açıklanmış, hem geçici iş göremezlik hem de sürekli iş göremezlik tazminatının toplam miktarı olan 276.560,98 TL maddi tazminata kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması talep edilmiştir. Bedel artırım dilekçesinin bir sureti davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davalı … vekili bedel artırım dilekçesine karşı artırılan tutarın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek zamanaşımı defisinde bulunmuş ise de; eldeki davanın dava dilekçesinde açıkça HMK 107. maddesi kapsamında “belirsiz alacak davası” olarak ikame edildiğinin ifade edildiği, belirsiz alacak davasında alacağın tamamı için dava tarihi itibariyle zaman aşımının kesildiği, nitekim 2014 yılındaki kaza için eldeki davanın 2015 yılında açılması karşısında TCK 89/1, 2-b, 4., 66/1-e, KTK 109/2. maddeleri uyarınca uzamış ceza zaman aşımı sürelerinin dolmadığı açık olduğundan davalının zaman aşımı defisine reddine karar verilmiştir. Ayrıca, geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik zararlarının tek bir teminat limitine bağlı olduğu yönünde itiraz edilmiş ise de; bilindiği üzere geçici iş göremezlik zararının iyileşme gideri (tedavi gideri) kapsamındaki teminat limitine, sürekli iş göremezlik zararının ise sakatlanma teminat limitine kapsamında olduğu tartışmasızdır. Esasen dava konusu ZMMS poliçesi de nazara alınarak (geçici iş göremezlik sağlık gideri 268.000,00 TL ; sürekli iş göremezlik sakatlanma 268.000,00 TL teminat limiti) iki zararın farklı teminat limitleri içerisinde yer aldığı görülmektedir.
Yapılan tüm açıklamalar ve varılan kanaat çerçevesinde; davalı … şirketinin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu, ZMMS sigortacısının sigortalısının kusuru oranında ve poliçe üst limitleri dahilinde zarardan sorumlu olduğu, mahkememizce yapılan araştırma ve alınan bilirkişi raporları çerçevesinde davacının 8.560,98 TL geçici iş göremezlik, 1.220.428,17 TL sürekli iş göremezlik tazminatına hak kazandığı, ancak, sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden davalı … şirketinin poliçe üst sorumluluk limitinin 268.000,00 TL olduğu, bu nedenle bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere poliçe teminat limitini aşan zarardan davalı … şirketinin sorumluluğunun bulunmadığı, davacının aktüer raporu doğrultusunda bedel artırım dilekçesi sunarak; geçici iş görmezlik tazminatı için 8.560,98 TL, sürekli iş göremezlik tazminatı için 268.000,00 TL olmak üzere toplam 276.560,98 TL maddi tazminat istediği ve kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması talep ettiği, davalı … açısından 2918 s. KTK 99.maddesi uyarınca kaza tarihi itibariyle temerrütün anılan Kanun hükmü çerçevesinde hukuken mümkün olmadığı, somut olayda temerrütün davanın açılmasıyla dava tarihi itibariyle gerçekleştiği, dava öncesinde başvuru bulunmadığından esasen hasar dosyasının davanın açılmasıyla birlikte oluşturulduğundan dava tarihinden itibaren yasal faize (bedel artırım dilekçesinde yasal faiz talep edilmiştir, taleple bağlılık ilkesi esastır) hükmedilmesi gerekmiş, davanın bedel artırım dilekçesi doğrultusunda kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere );
Davanın bedel artırım dilekçesi doğrultusunda KABULÜ ile;
1-Davacı … için 8.560,98 TL geçici iş göremezlik ve 268.000,00 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 276.560,98 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Kabul edilen dava değeri (276.560,98 TL) üzerinden alınması gereken 18.891,88 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 27,70 TL harcın ve 945,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 17.919,18 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 27,70 TL peşin harç, 945,00 TL tamamlama harcı, 687,00 TL ATK ücreti, 1.516,70 TL posta ve tebligat masrafı ve 2,850,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.026,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (276.560,98 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 41.718,54 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 29/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır