Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/937 E. 2019/770 K. 20.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/937 Esas
KARAR NO : 2019/770

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan), Manevi Tazminat, Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 20/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak, Manevi Tazminat ve Menfi Tespit (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında acentelik sözleşmesi bulunduğunu, davalının sözleşmeye aykırı davranışlarıyla müvekkilini zarar uğrattığını, bunun üzerine sözleşmenin davacı tarafından feshedildiğini, fesih nedeniyle oluşan zararlarının a-İsim hakkına ilişkin olarak 18.037,66TL, b-Araç-demirbaş bedeli olarak 57.555,20TL, c-Müşteri portföyü nedeniyle denkleştirme tazminatı olarak şimdilik 25.000,00TL, d-Hakedişlerden kaynaklanan alacak olarak şimdilik 15.000,00TL, e-Sözleşmeye güvenilerek yapılan masraflar kapsamında şimdilik 10.000,00TL, f-Manevi zarar sebebiyle 20.000,00TL olduğunu belirterek bu tutarların bilirkişi incelemesiyle belirlenecek tam zarar tutarı sonrası, dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, ayrıca sözleşme sebebiyle davalı tarafa 50.000,00-USD tutarlı teminat senedi verildiğini, bu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, davalının …Acentesi olduğunu, haklı bir fesih sebebi bulunmadığı halde sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, sözleşme gereğince davalı kayıtlarına göre değerlendirme yapılması gerektiğini, tanık deliline onaylarının bulunmadığını, davacının fesih gerekçesi olarak hakedişlerin taksitli ödenmesi olgusuna dayandığını, Sözleşme, Ek Protokol ve Cari Hesap Sözleşmesinin 5. maddesine göre bu fesih sebebinin haklı neden kabul edilemeyeceğini, bu konularda herhangi bir ihtar gönderilmediğini, davacının müvekkiline katma bir değerinin bulunmadığını, davacının sözleşme gereğince yapması gereken tüm ödemeleri yapmadığını, katkı paylarını tamamlamadığını, feshi haksız olduğundan ayrıca sözleşmeye uygun süre verilerek fesih yapılmamış olduğundan, aralarındaki sözleşme gereğince ödediği isim hakkı, araç-logo-demirbaş bedelinin iadesinin mümkün olmadığını, buna ilişkin sözleşmede hüküm de bulunduğunu, portföy tazminatı ve manevi tazminat yasal koşullarının oluşmadığını, davacının ödenmemiş hakediş alacağı da bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, feshedilmiş acentelik sözleşmesinden kaynaklanan alacak, manevi tazminat talebi ve bir adet bono nedeniyle takip öncesi menfi tespit isteminden ibarettir.
Taraflar arasında ilk olarak … ili … bölgesi için 07.11.2008 tarihli süresiz Acentelik Sözleşmesi ile eki Ek Protokol ve Cari Hesap Sözleşmesi akdedildiği, akdi ilişki devam ederken daha sonra 05.05.2011 tarihinde “taşıyıcının yetki belgesi süresinin sonuna kadar devam etmek üzere” yeni bir Acentelik Sözleşmesi akdedildiği, bu yeni sözleşme ile önceki sözleşmenin ve eklerinin aynen uygulanmaya devam edileceğinin sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olduğu, sözleşmenin öngörülen süreden önce davacı acente tarafından 05.11.2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere feshedilmiş olduğu, ancak acentenin davalıya devir işleminin 16.11.2012 tarihinde gerçekleştiği, sözleşme ilişkisi kapsamında davacının davalı tarafa (isim hakkı başlığıyla düzenlenen) yatırım katkı payı, araç-logo-demirbaş bedeli isimleri altında ödemeler yaptığı, davalının da bir kısım kesintiler yaparak hakediş ödemeleri yaptığı, ayrıca sözleşme kapsamında davacı tarafından davalıya 50.000 USD bedelli bono verildiği tarafların kabulünde olup; uyuşmazlık ise davacı acentenin feshinin haklı fesih sayılıp sayılamayacağı, davalıya ödediği yatırım katkı payı ile araç-logo-demirbaş ödemelerinin iadesini talep hakkı olup olmadığı, denkleştirme tazminatı, sözleşmeye güvenerek yaptığı masraflar, Ekim-Kasım 2012 dönemlerine ilişkin hakediş alacağı ve uğradığı iddia olunan manevi zarar karşılığı manevi tazminat talep edip edemeyeceği ile, henüz takip konusu yapılmamış olan bononun teminat senedi sayılıp sayılamayacağı ve davacının bu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti taleplerine ilişkindir.
Dosyaya sunulan acentelik sözleşmeleri ve eki protokol ile sözleşmeler, taraflar arasındaki noter ihtarları, tebliğ şerhleri, yazışmalar incelenmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde hem mali hem de acentelik sözleşmeleri uzmanı öğretim üyeleri vasıtasıyla bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen 05.05.2011 tarihli Sözleşmenin 9.maddesinde “tarafların, aralarında imzaladıkları diğer esas acentelik sözleşmesi çerçevesinde bu sözleşmeyi tek taraflı feshetme hakkı olduğu, sözleşmenin süresinin bitiminden önce taraflardan birinin usulüne uygun ve esas acentelik sözleşmesi hükümleri gereğince bir fesih ihbarnamesi ile bu sözleşmeyi feshedebileceği” düzenlenmiştir. Bu sözleşmede aynen uygulanacağı kararlaştırılan 07.11.2008 tarihli ana sözleşmenin 41.maddesinde “sözleşmenin, tarafların haklı nedenle fesih haklarını kullanacakları özel hallerde, fesih iradesinin karşı tarafa tebliğini takip eden gün sona ereceği”; 37.maddesinde isim hakkı başlığı altında “yatırım katkı payı bedelinin acentenin haklı feshi hariç hiçbir hal ve şartta iade edilmeyeceği ve bu hususun acentenin açık seçik gayrikabili rücu kabulünde olduğu”; sözleşmeye Ek Protokol md.9’da ise sözleşmenin haklı nedenle fesih hallerinin düzenlendiği, 9.1-c bendinde “MNG Kargo acentelik sözleşmesi ve bu protokol ile üstlenmiş olduğu yükümlülükleri yerine getirmez ise, acente 30 gün süreli ihtar şartına bağlı olarak işbu protokolu ve acentelik sözleşmesini feshedebilir” hükmünün düzenlendiği görülmektedir. 9.2-a bendinde ise “işbu protokolün ve acentelik sözleşmesinin … Kargo tarafından haklı nedenle feshi durumunda veya acentenin kendi isteği ile acentelikten vazgeçmesi halinde acente kazanmış olduğu mülkiyet hakları dışında başkaca bir talepte bulunamayacak ve özellikle isim hakkı ve araç ve demirbaş bedeli olarak ödediği bedellerin devirler henüz yapılmamış olsa bile, kısmen dahi iadesini isteyemeyecektir” hükmüne yer verilmiştir.
Davacının sözleşmeyi 05.11.2012’den geçerli olmak üzere feshine ilişkin 02.11.2012 tarihli noter ihtarında belirttiği haklı fesih gerekçesi “faaliyetin masraflarının davalı şirketin gönderdiği paradan fazla olması, ayrıca kazancın (yani hakedişin) peşin ödenmeyerek 4 taksitte ödenmesi nedeniyle masrafların bu şekilde karşılanamaması (bu nedenle kendisinin zarar ettiği)” şeklinde açıklanmıştır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmelerde (md.43) uyuşmazlık durumunda davalının ticari defter ve kayıtlarının geçerli ve kesin delil kabul edileceğine dair hüküm bulunmaktadır.
1.BİLİRKİŞİ RAPORU: İlk olarak mali bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda, tarafların incelenen ticari defter ve kayıtlarından davacı tarafın ticari defterlerinin bir kısmının açılış-kapanış tasdiki bulunmadığı, bir kısmının kapanış tasdikinin olmadığı ve muhasebe mevzuatına uygun tutulmamış olduğu (yani davacı lehine delil teşkil eder durumda olmadığı), davalı taraf defter ve kayıtlarının usule uygun kayıt ve tasdiklerinin bulunduğu tespiti yanında, davacının Ek Protokol 9.1-c bendinde düzenlenen 30 gün süreli ihtar şartını yerine getirmeden sözleşmeyi feshetmiş olduğu, davacının davalıya ödediği yatırım katkı payı-araç-logo-demirbaş ödemeleri, ayrıca davalının hakediş ödemeleri tespit edilmiş, son hakedişten (Ekim-Kasım 2012) fesih nedeniyle davacı adına yapılan ödemeler düşülerek davacıya yapılan ödemelere göre davalının davacıdan 266,00 TL alacaklı göründüğü tespitleri bildirilmiştir. Ayrıca bu raporda yatırım payının fesih tarihine kadar olan 33 taksidinin, araç ve demirbaş bedelinin tamamının davalıya ödenmiş olduğu, bu nedenle araç mülkiyetinin davacıya geçirilmesi veya kasko bedelinin davacıya ödenmesi gerektiği, demirbaş ödemesinin davacıya iadesi gerektiği görüşü belirtilmiştir. Bu raporda ayrıca davacının araç bedelinden sözleşme gereği 05.07.2012’de ödenmesi gereken son taksidini vadesinden sonra 01.11.2012’de ödeyerek ertesi gün sözleşmeyi feshetmiş olduğu tespit edilmiştir.
2.BİLİRKİŞİ RAPORU: İtirazlar ve ilk raporun sonuç görüşlerinde sözleşme hükümleri irdelenmemiş olmakla hüküm kurmaya ve denetime elverişli görülmemesi üzerine başka bir mali bilirkişiden alınan ikinci kök raporda iddia ve savunmalar, itirazlar yazıldıktan sonra; davacının alacak taleplerinin sözleşmeyi feshinin haklı fesih sayılıp sayılamayacağına bağlı olduğu görüşüyle birlikte, fesih tarihi itibariyle davacının demirbaş bedelini peşin, araç bedelini taksitler halinde tamamen ödemesine rağmen 36 taksitte ödenmesi kararlaştırılan yatırım katkı payının 33. taksidini ödedikten sonra sözleşmeyi feshettiği, feshi haklı sayılmazsa taraflar arasındaki Ek Protokol ve Cari Hesap Sözleşmesinin 4.1-j bendine göre “acente cari hesap sözleşmesinde belirtilen peşinat ve aylık ödemelerin tamamını ödemeden sözleşmeyi feshettiği için ödemelerinin sözleşmedeki açık hüküm gereği davalı tarafından araç kira bedeline sayılarak iade edilmeyeceği ve … Kargonun mülkiyet devir yükümlülüğünün sona ereceği ve acentenin hiçbir hak talebi olamayacağı”, ayrıca feshi haklı sayılmazsa portföy tazminatı da isteyemeyeceği, sözleşme feshedilince sözleşmeye güvenden kaynaklanan fesih öncesi masrafların talep edilemeyeceği görüşlerini belirtmiştir. Mali bilirkişinin ticari defter vb incelemeden, davacının fesih gerekçelerini ticari defter kayıtlarına göre irdelemeden sadece uzmanlığı kapsamında olmayan konularda görüş belirttiği bu rapor da denetime ve hüküm kurmaya elverişli görülmemiştir.
Rapora süresinde itirazlar ve mahkememizce de hüküm kurmaya elverişli görülmeyen bu rapordan sonra, acentelik sözleşmeleri konusunda uzman iki öğretim üyesi ve bir mali bilirkişiden oluşturulan bilirkişi kurulundan yeni rapor alınmasına ve ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor düzenlenmesine karar verilmiştir.
3.BİLİRKİŞİ KURULU RAPORU:Davacının ticari defterlerinin usule uygun tutulmadığı, tasdiklerinin olmadığı, davalı defterlerinin usule uygun olduğu tespitiyle birlikte, davacı acentenin “davalının ek protokollerde acenteye vaat ettiği hiçbir taahhüdü yerine getirmediği, zarara uğrayan acenteye destek vermediği, hakedişleri sözleşmeye uygun ödemediği, kesintilerin çok yüksek ve mükerrer yapıldığı, bu nedenle masrafları karşılamayarak zarar ettiği, zararlarının 2011 sözleşmesinden sonra daha da arttığı” iddiaları yönünden ayrıntılı ticari defter-dayanak kayıt incelemeleri yapılarak tüm hesaplama ve tespitler rapora eklenmiştir. Öncelikle kesintilerin çoğunluğunun taraflar arası sözleşme gereği taksitler halinde kesinti usulüyle ödeneceği kararlaştırılan yatırım katkı payı ve araç bedeli ile peşin ödeme olarak kesilen demirbaş bedeli kesintileri olduğu tespit edilmiştir. Hesaplanan hakedişlerden yapılan yatırım katkı payı, araç ve demirbaş bedeli kesintilerinin sözleşmeye uygun olduğu, diğer kesintiler hakkında da (stopaj dahil kira gideri, taşıt vergileri, araç sigortası, personel giyim gideri vb) sözleşme süresince davacının bu giderlerin kabul edilmediği veya gerçeği yansıtmadığına dair hiçbir itirazı-iade faturası vb. bulunmadığı, hakediş/kesinti oranlaması yapıldığında davacının iddia edildiği gibi kesintilerin sürekli ve fahiş oranda artmasının sözkonusu olmadığı, kesintinin artmış göründüğü aylarda dönemsel kira, vergi, sigorta, personel giyim giderlerinin eklenmesi nedeniyle artış olduğu, davacının masraf artışları nedeniyle zarar ettiği iddiasına yönelik incelenen bilanço-gelir tablosu-beyanlarına göre davacının zararının sözleşmenin sürdüğü 2009-2012 yıllarında azalış eğiliminde olduğu, hatta 2011 sözleşmesinden sonra zararın arttığı beyan edilmişse de 2012’de zararının önceki yıllara göre önemli ölçüde azalmış olduğu, dolayısıyla zararın artış eğilimi iddiasının doğru olmadığı tespit edilerek bildirilmiştir. Ayrıca raporda davacının talep ettiği alacak kalemlerine ilişkin hesaplamalar da ayrı ayrı yapılmıştır. Ekim-Kasım 2012 dönemine ilişkin son hakediş alacağı yönünden yapılan tespitte ise, davacı tarafın kendi defterlerinde herhangi bir alacak bakiyesinin bulunmadığı, kayıtlarının taraflar arasındaki yazılı cari hesap sözleşmesine ve muhasebe esaslarına uygun şekilde tutulmadığı için davacı defterlerinden tespit yapılamaz durumda olduğu, bu nedenle davalının usulüne uygun tutulmuş (aynı zamanda sözleşmede kesin delil olacağı kararlaştırılmış olan) ticari defterlerine göre fesih tarihi itibariyle davacıya 9.118,38 TL borcu görünmekteyse de, fesih sonrası davacı adına davalı tarafından yapılan SGK ödemeleri, personel ödeme ve yıllık izin kesintileri, araç tamir-bakım ve reklam kesintileri nedeniyle dava tarihi itibariyle davalının davacıdan 266,03 TL alacaklı olduğu tespiti bildirilmiştir. Davacının sözleşmeye güvenerek yaptığı masraf olarak sözleşme nedeniyle aldığı bir aracını vergi borçları nedeniyle 2012’de zararına satmak zorunda kaldığı iddiasına dayalı alacak talebi yönünden ise, 2012 defterlerinde araç satışına dair bir kaydın bulunmadığı, ispatlanabilen bir masraf-zarar kaleminin de olmadığı, bir kısmı tamamen bir kısmı kısmen ödenen isim hakkı (yatırım katkı payı) ile araç-logo-demirbaş ödemelerini ise sözleşmede yer alan ve ceza koşulu niteliği taşıyan hükümler (iade istenemeyeceği, kullanım-kira bedeli sayılacağına dair hükümler) nedeniyle ve TBK md.181’de yer alan kısmi ifanın yanması hükümleri gereği feshi haksız olduğundan iade talep hakkı olmadığı, sözleşme kapsamında alındığı tartışmasız olan 50.000 USD teminat senedi yönünden ise dava tarihi itibariyle davacının (davalı defterine göre 266,03 TL borç dışında) borçlu olmadığı bildirilmiştir.
Bu bilirkişi kurulu raporunda portföy (denkleştirme) tazminatına ilişkin yapılan hesaplamanın, fesih sonrası davalı portföyünde kalan davacının kazandırdığı müşteri sayısı ve müşteri portföyüne ilişkin bir tespit bulunmadan doğrudan 5 yıllık komisyon geliri üzerinden hesaplandığı görülmüşse de, TTK md.122 gereği ancak, feshin halkı fesih sayılması durumunda bu talep yönünden detaylı tespit ve hesap yapılması gerekeceği açıktır.
Davacı vekilinin süresinde itirazları üzerine bilirkişi kurulundan itirazların değerlendirilmesi istenmiş, sunulan ek raporda itirazlar irdelenerek, kök rapor tespit ve görüşlerinde değişiklik yapılmasını gerektirir durum olmadığı bildirilmiştir.
Davacının alacak talepleri ispatlanamamış olduğundan, dava dilekçesinde açıkça dayanılan yemin delili hatırlatılmışsa da, verilen kesin süre içinde davalıya yemin teklif edilmemiştir.
İncelenen sözleşme ve protokol hükümleri, taraf ticari defter kayıtları, talep,iddia,savunmalar kapsamında yapılan hukuki değerlendirme sonucunda, acentelik sözleşmesi uzmanı ve mali bilirkişi kurulundan alınan son rapor denetime ve hüküm kurmaya elverişli görülerek hükme esas alınmıştır.
Raporda detaylı belirtilen tespit ve hesaplamalara göre davacı acentenin sözleşmeyi feshinin haklı fesih sayılamayacağı, sözleşmeye Ek Protokol 9.2-a bendi kapsamında acentenin sözleşmeden kendi isteğiyle vazgeçmesi veya sözleşmeden dönmesi anlamına geldiği, kaldı ki sözleşmede kararlaştırılan 30 gün ve TTK 121’de düzenlenen 3 aylık feshi ihbar süresine uymadan, fesih gerekçelerine ilişkin davalı şirkete daha önce hiçbir ihtar-uyarı-itirazda bulunmadan sözleşmeyi feshetmiş olduğu, sözleşmede acente işletme giderlerinin tamamının davalı tarafından ödeneceğine ilişkin bir maddenin de bulunmadığı, bu nedenle iki tacir arasında ihtirazi kayıtsız akdedilen sözleşme hükümlerine göre davacının ödediği yatırım katkı payı, araç-logo-demirbaş bedelllerini iade talep hakkı bulunmadığı, denkleştirme tazminatını da TTK md.122 gereği talep hakkı olmadığı, hakediş alacağı bulunmadığı, sözleşmeye güvenerek yapılan masraf talep hakkı olmadığı gibi, ispatlayabildiği bir masraf ve zarar alacağının da bulunmadığı, sözleşme ilişkisini davacı haksız sona erdirdiği gibi davalının hukuka aykırı fiili nedeniyle davacı tacirin ağır ticari itibar kaybına ve manevi zarara uğradığını ispatlar bir delil bulunmadığından manevi tazminat talep koşullarının da oluşmadığı kanaatine varılarak, davacının tüm alacak (maddi-manevi tazminat) taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının 50.000 USD bedelli bono yönünden takip öncesi menfi tespit istemi yönünden yapılan hukuki değerlendirmede ise, davalı taraf sözleşme kapsamında alınan bonoyu son celseye kadar ne kabul etmiş ne de reddetmiş olup, yasal ihtaratlar üzerine son celsede 12.11.2008 keşide tarihli, tediye tarihi kısmında “teminat senetidir” yazan bono aslını dosyaya sunmuştur. İncelenen bonoda açıkça teminat senedi olduğu yazmakta olup, taraflar arasında dava konusu acentelik sözleşmesi dışında bir ticari-akdi ilişki bulunmadığına göre, senedin temin ettiği ilişkinin bu sözleşmeden kaynaklandığını kabul etmek zorunludur, esasen bu husus iki tarafın da kabulündedir. İncelenen 07.08.2008 tarihli sözleşmenin 5.maddesinde acentenin uymakla yükümlü olduğu düzenlemeler genel olarak belirlendikten sonra, acentenin bu yükümlülüklere aykırı davranışı nedeniyle sözleşmenin MNG Kargo tarafından feshi halinde acentenin 36.maddede yer alan cezai şarttan da sorumlu olacağı ve buna karşılık 50.000 USD bedelli teminat senedi alınacağı hükmüne yer verildiği, sözleşmenin 36. maddesinde de acentenin fesih sonrası 5 yıl boyunca sır saklama yükümlülüğü düzenlenerek ihlali durumunda 50.000 USD cezai şarttan sorumlu olacağı kararlaştırılmıştır. Davalı tarafın davacı acentenin bu yükümlülüklere uymadığına dair bir iddia ve tespiti bulunmadığı gibi, 36. maddede düzenlenen 5 yıllık sürenin de sona ermiş olduğu, nitekim bononun davalı tarafından takip konusu da yapılmamış olduğu, incelenen ticari defter kayıtlarında buna ilişkin bir alacak-borç kaydının da bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava tarihi itibariyle davacının teminat senedinden kaynaklanan borcu olmadığının tespiti isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davacının alacak taleplerinin reddine,
Davacının menfi tespit talebinin kabulüne, 12/11/2008 keşide tarihli, 50.000,00-USD tutarlı, davacının keşideci olduğu teminat senedi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen tutar yönünden hesap ve taktir olunan 10.717,26 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen alacak miktarı yönünden hesap ve taktir olunan 12.797,38 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat talebi yönünden hesap ve taktir olunan 2.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 3.496,60-TL bilirkişi ücreti+ 268,00-TL posta masrafından davanın kabul/red oranına göre hesaplanan 1.543,48-TL yargılama gideri ile 4.211,45-TL harcın toplamı (24,30-TL başvuru harcı+ 4.187,15 peşin harç) 5.754,93-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-Alınması gerekli 6.803,04-TL karar ve ilam harcından 4.187,15-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.615,89 -TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.20/09/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸