Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/880 E. 2019/614 K. 12.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/880 Esas
KARAR NO : 2019/614

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 12/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında elektrik enerjisi temini yönünden sözleşme bulunduğunu, müvekkilinin farklı şehirlerde bulunan zincir marketlerinde kullanılan enerji nedeniyle davalının sözleşme dönemi içinde 2007 ila 2010 yılları arasında “sayaç okuma bedeli, kayıp kaçak bedeli, TRT payı, iletim sistemi bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, enerji fonu bedeli” gibi isimler altında bir takım bedelleri müvekkilinden tahsil ettiğini, bunların yasal dayanaklarının bulunmadığını, sayaç okuma bedeli yönünden Danıştay 13.Dairesi’nin kararının dikkate alınması gerektiğini, tahakkuk ettirilen faturaların tümünün ödendiğini, faturalarda tüm ödeme kalemleri gösterilmediğinden belirtilen haksız tahsilatın tutarının bilinemediğini bu nedenle belirsiz alacak davası açıldığını, davalının bu kesinti tutarları kadar sebepsiz zenginleşmiş olduğunu, kesintilerle ilgili yasa maddelerinin Anayasa’ya aykırı olduklarını belirterek şimdilik 3.000,00 TL tutarın faturaların ödenme tarihlerinden itibaren gecikme faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline geri ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; husumetin yanlış yöneltildiğini, müvekkilinin dağıtım değil toptan satış firması olduğunu, bu nedenle husumet yöneltilemeyeceğini, husumetin marketlerin bulunduğu yerlerdeki dağıtım firmalarına yöneltilmesi gerektiğini, davacının müvekkili ile arasında sözleşmeler ve protokoller bulunduğunu, bu sözleşmelerle dava konusu bedelleri ödemeyi kabul ettiğini, faturanın tutarının belirlenmesinde kullanılan verilerin tamamen yasadan ve EPDK uygulamalarından kaynaklandığını ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, elektrik abonelik sözleşmesine dayalı istirdat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında bulunan elektrik tedarik sözleşmesinin yürürlükte olduğu dönemde faturaların ödendiği, bu konuda uyuşmazlık bulunmadığı hususları sabittir, Uyuşmazlık “sayaç okuma bedeli, kayıp kaçak bedeli , TRT payı , iletim sistemi bedeli , dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, enerji fonu bedeli” kapsamında faturalara enerji bedeli dışında eklemeler yapılıp yapılmadığı, bunların tutarı ve yapılmış ise davacı tarafından bu tutarların talep ve tahsilinin mümkün olup olmadığı konularındadır.
Yargılama sırasında davalının husumet itirazı sözleşmenin tarafı, faturaları düzenleyen ve tahsil eden şirket olması nedeniyle kabul görmemiştir. Ayrıca davalı vekilinin talebi üzerine dava dağıtım ve iletim şirketlerine, Enerji Bakanlığı,EPDK ve TRT’ye ihbar edilmiştir. İhbar olunanlardan … ve … vekillerince harcı yatırılmak suretiyle fer’i müdahale talep edilmiş ve talepleri kabul edilmiştir. İhbar olunanlar ve fer’i müdahiller vekillerince dosyaya dilekçeler sunulmuştur.
Dosya kapsamında taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler, ek protokoller, davalının düzenlediği faturalar ve davacının ödeme kayıtları incelenmiş, elektrik mühendisi bilirkişi kurulu aracılığıyla bilirkişi incelemesi yapılmış, itirazlar üzerine ek raporlar alınmıştır. Bu raporlarda, davacıdan anılan dönemlerde dava konusu bedellerin faturalar karşılığı tahsil edildiği tespit edilerek, davacıdan tahsil edilen bu bedellerin EPDK’nın düzenleyici kararlarına uygun olduğu bildirilmiştir.
Yargılama sırasında davacı şirketin ünvanı (… iken … şeklinde) değişmiş, ayrıca … 3.ATM … Esas dosyasından iflasına karar verilmiş olması ve iflas tasfiyesinin adi tasfiye usulünde yürütüldüğünün tespiti nedeniyle İİK. Md.194 gereği yargılamanın ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonrasına kadar durdurulmasına karar verilmişse de, İstanbul BAM 17 HD kararıyla iflas kararı kaldırılmış, ilk derece mahkemesince yargılamanın devam ettiği ve diğer grup şirketleri dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verildiği anlaşıldığından, davacı şirketin yeniden temsil yetkisini kazanması nedeniyle dosyaya sunulan usulüne uygun yeni vekaletnameye istinaden davacı vekilince takip edilen dosyada İİK 194 gereği beklenmesi gereken durum kalmadığı anlaşıldığından, tekemmül etmiş dosyada hüküm kurulmuştur.
Yargılama sırasında 6446 sayılı Kanunda 6719 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle, dava konusu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Eklenen geçici 20. madde ile de, bu yasal değişikliklerin devam eden davalarda da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
6446 sayılı Kanunun 17. maddesine 6719 sayılı Kanunla eklenen ve Mahkemenin denetim yetkisini sadece bu bedellerin EPDK. kararlarına uygunluğunun denetimi ile sınırlayan 10. fıkra yargılama sırasında Anayasa Mahkemesinin 15.02.2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kararıyla Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiğinden, 17. madde 10. fıkraya dayanarak hüküm kurulmamış olup, esas hakkında yapılan hukuki değerlendirme sonucunda; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedellerin tahsilini talep edebilecektir.
Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen hükümlerle, dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirilmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Dava açıldıktan sonra 6446 sayılı Kanunda 6719 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerin, eklenen geçici 20. madde gereği ve istikrar kazanmış Yargıtay kararlarına göre hükümde dikkate alınması zorunludur.
6446 sayılı Kanunda 6719 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle ilgili davacının Anayasa’ya aykırılık iddiası ön inceleme celsesinde ciddi bulunmayarak Anayasa Mahkemesine iptal başvurusu yapılmamış ise de, aynı konuda pek çok mahkeme tarafından somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesine iptal başvurusu yapılmış, Anayasa Mahkemesinin 15/02/2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kararıyla, sadece 17.maddeye eklenen 10. fıkrayla ilgili olarak “mahkemelerin yetkisinin kanunla sınırlanamayacağı” gerekçesiyle, mahkemeler tarafından EPDK düzenlemelerine uygunluk yönünden sınırlı inceleme yapılabileceğine dair hükmün iptaline karar verilmiştir. Mahkememizce yapılan hukuki değerlendirme, 10.fıkranın iptali nedeniyle, bu fıkra çerçevesinde sınırlı olarak yapılmamıştır.
Anayasa Mahkemesi kararında Anayasaya uygunluk yönünden incelenen tek madde 6446 sayılı Kanunun 17. maddenin 10. fıkrası değildir. Karar incelendiğinde, 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değiştirilen ve dava konusu bedelleri düzenleyen 17. maddesi ile özellikle 6. fıkra alt bentleri ile ilgili yapılan esas incelemesinde kanun koyucu tarafından tüketicilerden alınmasına karar verilen bedellerin alınmasının Anayasal görev ve kamu hizmetinin yerine getirilmesi kapsamında zorunlu olduğu, kanuna eklenen geçici 19. maddeyle mevcut EPDK. düzenlemelerinin kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına geçiş sürecinde devam edileceğine ilişkin düzenlemenin de Anayasaya aykırı olmadığına, geçici 20. madde açısından yapılan esas incelemesinde de kararda ayrıntılı olarak açıklanan gerekçelerle bu hükümlerin Anayasaya aykırı olmadığına, yapılan değişikliklerin devam eden ihtilaflarda uygulanmasının kanunun gerçek geriye yürümesi, kazanılmış hakkı ihlal veya yargı bağımsızlığına müdahale anlamına gelmediği, sadece yargı kararları arasındaki çelişkileri gidermek ve ihtilafları çözümlemek amaçlı olduğu gerekçesiyle Anayasaya uygun olduğuna karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, davacı ile davalı arasındaki sözleşme hükümleri, faturalar, alınan hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu, konuyla ilgili yüksek yargı kararları, 6719 sayılı Kanunla 6446 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler ve Anayasa Mahkemesinin 6446 sayılı Kanunla ilgili kararı hep birlikte değerlendirildiğinde, aralarındaki sözleşme kapsamında davalı şirketçe faturalara yansıtılarak davacıdan tahsil edilen ve itirazsız ödendiği tartışmasız olan bedellerin davacıya iadesi talebinin 6446 sayılı Kanun ve ilgili EPDK. mevzuatı kapsamında yerinde olmadığı, 6446 sayılı Kanuna 6719 sayılı Kanunla eklenen geçici 20. madde gereği, değişiklik hükümlerinin devam eden davalarda da uygulanması gerektiği sonucuna varılmış, ancak bu sonuç yargılama sırasında yapılan yasal değişiklikler üzerine doğduğundan esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerekmiştir.
Davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği nedeniyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HMK madde 331 kapsamında konusuz kalan davada yargılama giderleri ve vekalet ücretleri yönünden yapılan değerlendirmede ise, istikrar kazanmış yüksek yargı içtihatlarına göre davanın açıldığı tarih itibariyle davacının dava açmakta haklı ve hukuki yararı olduğu kanaatine varılarak, dava sırasında kanun koyucu tarafından EPDK. mevzuatında yapılan değişiklikler nedeniyle davacının davasının konusuz kalmasında ve ayrıca davacının dava açılmasına sebebiyet verme noktasında bir kusurundan bahsedilemeyeceği gözetilerek, davacının aleyhine değil lehine yargılama gideri- vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davanın 12/07/2019 tarihli duruşmasında davalı vekili istifa ettiğini bildirerek duruşmaya katılmamış, ancak istifa dilekçesinin müvekkiline tebliği için masraf yatırmadığı anlaşılmış, davacı vekili ise mazeret bildirerek duruşmaya katılmamış ise de “yokluğunda karar verilmesine muvafakat ettiğini” bildirdiğinden, taraf vekillerinin yokluğunda hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Dava yasal değişiklikle konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli harç 44,40-TL olup, peşin alınan 51,25 TL harçtan mahsubu ile 6,85-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 24,30 TL başvuru harcı, 2.400,00-TL,bilirkişi ücreti, 214,85-TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.639,15-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/07/2019

Katip
¸

Hakim
¸