Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/846 E. 2018/443 K. 17.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/846 Esas
KARAR NO : 2018/443

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 17/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Tarafların 12/06/2012 tarihinde ortalık sözleşmesi imzaladığını, sözleşme çerçevesinde müvekkili şirket tarafından alt yüklenici olarak davalıların oluşturduğu ortak girişim firmasına laboratuvar ve kalite kontrol hizmetleri, zembin testleri ve numune alım işleri konusunda hizmet verdiğini, taraflar arasında imzalanan 12/06/2012 tarihi ve … sayılı Marmaray projesi CR3 sözleşmesi … Banliyö hattı işileştirilmesi sözleşmesinin ” anlaşmazlıkların çözümlenmesi” başlıklı 17.1 maddesinde iş bu alt yüklenici sözleşmesinden kaynaklanan çözümünde İstanbul merkez mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili kılındığını, davalı tara icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçseinde yetkili icra dairelerinin ” hatay icra daireleri” olarak iddia ettiğini, ancak bu iddianın dayanağı anlamanın mümkün olmadığını ve yetki itirazının da geçersiz olduğunu, icra takibinn Hatay da başlatılmasını gerektiren bir yetki kuralı veya anlaşma olmadığını, bu nedenle emsal Yargıtay içtihatlarına göre de , davalı tarafça her ne kadar y etki itirazında bulunulsa da dilekçede doğru yetkili yer icra dairesi veya mahkemeleri gösterilmediği içi yetki itirazının dbir geçerliliği olmadığını, öncelikle iş bu yetki itirazının iptaline karar verilmesi gerektiğini,
İşbu sözleşmede belirtilen çalışma sahasında, müvekkilden başka bir firma faaliyet göstermeye başlamış olup, bu durum davalı tarafa gönderilen ihtarname ile bildirildiği, 30/06/2014 tarihli ihtarname 02/07/2014 tarihinde davalılara tebliğ edilmesine rağmen bugüne kadar sözleşmeye aykırılıkların giderilmediğini, müvekkilin bu nedenle ciddi kar/kazanç kaybına uğradığını, tam aksine davalı borçlu tarafından başka bir firma ile anlaşılarak müvekkile iş verilmemiş olup, faaliyetlerine engel olduğunu ve sahadan çıkarıldığını, davalıların iş bu sözleşmeye aykırı tutum ve davranışları nedeniyle müvekkilin uğramış olduğu kazanç kaybının ödenmesi için icra takibi başlatıldığını, ancak davalıların icra takibine itiraz etmiş ve takibi durdurmuş olduğunu, davalıların akde aykırı davranışları nedeniyle fazlaya dair hakların saklı tutularak müvekkilin uğramış olduğu zararın tazmin iamacıyla davalıların alacağının %20 sinden az olmamak üzere icra-inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Müvekkilin adresi “… olup, yetki icra müdürlüğü maddi hata ile yanlış yazıldığını, iş bu halde, müvekkilin adresi gereği yetkili mahkemelerin Kartal mahkemeleri olduğunu,
Taraftar arasında imzalanmış olan sözleşmenin 12/1 maddesinde sözleşme bedeli 208.775,00 EURO olarak belirlendiğini, ancak ödemeler incelendiğinde, sözleşmeye yapılan 3 ekle beraber 399.591,71 EURO olduğu tespit edildiğini, sözleşmenin yükleni fazlasını davacı firmaya ödemiş olup, iş bu halde dahi davacının reddi gerektiğini,
Davacı firmanın takip konusu yapmış olduğu 150.000,00 TL “diğer asıl alacak” miktarının ne sözleşmeye konu hizmetle ne de başka bir alacak konusuyla ilgisi bulunmadığını, davacı, işbu takibee konu miktarının hangi kriterler çerçevesinde belirlendiğini, davacının müvekkili firmadan bir alacağı bulunmadığı gibi zarara uğratıldığı iddiası da hukuka ve ticari teamüle aykırı olduğunu,
Davacı, Hizmet Sözleşmesinin 4/2 maddesinin 2. Paragrafında da kabul etmiş olduğu fiyat , süre ve 3.şahıtlar bakımından hiçbir itirazda bulunmayacağını açıkça kabul beyan ve taahhüt ettiğini,
İş bu halde, davacının kabul, beyan ve taahhüt etmiş olduğu söözleşme kapsamında müvekkili firma, bazı zamanlarda işi artırma, azaltma yahut iptal etme hakkına haiz olduğunu, davacının iddia ve taleplerinin gerçeğe, hukuka ve hakkaniyete yakırı olup, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı sözleşmenin iş sahibi tarafından haksız feshi nedeniyle yüklenicinin uğramış olduğu maddi zararların (kazanç kaybı) tahsili istemi ile başlatılmış icra takibinde itirazın iptaline ilişkindir.
Alınan 07/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafa ait 2012, 2013 ve 2014 senesi yevmiye kebir ve envanter defterleri noter açılış tasdikleri yerine getirilmiş olup, 2012 ve 2013 senesi yevmiye defteri noter kapanış tasdikinin yapılmış olduğu görülmüştür.
Davalı tarafa ait 2012, 2013 ve 2014 seneleri yevmiye kebir, ve yevmiye defterinin kapanış tasdiki yerine getirilmiştir.
Davacı tarafın gelir tablolarında bulunmuş olan satış ve karlılıl olduğu faturalar Üzerinden yapılan hesaplamada, davacının dava (olağan) karlılık tutarı yıllık (ortalama) olarak 55.050,47 TL bulunmuştur.
Bulunan bu değer 365 gün olup, sözleşmenin uygulanamadığı 357 güne denk gelen tutarı ise 53.843,88 TL olarak hesaplanmıştır.
12.06.2012 tarihli sözleşme belirli süreli (1095 gün) olaral yapılmış olup, sözleşmede kararlaştırılan süre sonuna kadar tarafları bağlar. Davalı taraf, sİ deşmenin bu süreden evvel sözleşmede belirlenmiş olan haklı sebepler uyarınca feshettiğini iddia ve ispat etmemiştir. Aynı şekilde davalı taraf, yine sözleşmenin 16.3. maddesi uyarınca sözleşmeyi feshettiğini yazılı olarak davacı altyükleniclye göndermemiştir. Bu durumda kararlaştırılmış olan süre henüz sona ermeden üçüncü bir kişi ile sözleşme yapması borca aykırılık teşkil ettiğinden davalı tarafın davacılardan müspet zarar|alemi olan kâr kaybım talep edebileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Ancak mahkemenin davalı tarafın sözleşme daha sona ermeden sözleşme konusu işin yapılması hususunda üçüncü kişi ile anlaşmasını sözleşmenin 16.3. Maddesi uyarınca eylemli bir fesih iradesi olarak değerlendirirse davacı Şirketin dava. belirlenmiş olan tüm yapılan işler için ödenecek miktarı, (b) işleri için sipariş verilmiş ve yükleniciye teslim edilmiş olan tessi ve malzemeleri ve son olarak da (c) işleri tamamlama beklentisindeki altyüklenici tarafından bu koşullarda makul/basiretli olarak yapılmış diğer ilgili masrafları talep edebileceği kanaati rapor edilmiştir.
Alınan 22/01/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; Davacı tarafa ait daha önce 2012, 2013 ve 2014 senesi yevmiye kebir ve envanter defterleri incelenmiş olup, bu sefer incelenen 2015 ve 2015 senesi yevmiye defterlerinin noter açılış ve kapanış tasdikleri yerine getirilmiştir.
Davacının 077/03/2017 tarihli dilekçesindeki iddiası, işin %30 luk bir aşamaya gelindiğidir. Ancak sözleşme kapsamındaki işin davacının imalatında bulunduğu süre içerisinde, sözleşme kapsamında yapılan işin %30 luk kısmının bitirilip, geriye %70 oranıda bir işin kaldığına ilişkin olarak, dosyaya sunulmuş olan verilen tatmin edici bilgi kaldığına ilişkin olarak dosyayay sunulmuş olan veriler tatmin edici bilgi içermemektedir. Davacı tarafından, sözleşme kapsamındaki işin %30 kısmının bitirilip, %70 kısmının kaldığna ilişkin dosyaya somut veri sunulması gereklidir. Kar kaybı hesabında 2 yöntem uygulanmıştır.
Yöntem Mali Tablolar Üzerinden:
Sözleşmenin % 33’lük kısmının yerine getirilmediği varsayımından hareketle, davacının talep edebileceği karlılık tutarı 78.226,07 TL olarak hesaplanmıştır.
Sözleşmenin % 70’Iİk kısmının yerine getirilmediği varsayımından hareketle, davacının talep edebileceği karlılık tutarı 365.051,73 TL olarak hesaplanmıştır.
Yöntem Fiili Satış ve Masraf Tutarları Üzerinden:
Sözleşmenin % 33’lük kısmının yerine getirilmediği varsayımından hareketle, davacının talep edebileceği karlılık tutarı 174.518,93 TL olarak hesaplanmıştır.
Sözleşmenin % 70’lik kısmının yerine getirilmediği varsayımından hareketle, davacının talep edebileceği karlılık tutarı 814.414,32 TL olarak hesaplanmıştır.
Netice olarak, fiili satış ve masraf tutarları, mizan tablosundan ve muavin hesap dökümünden ayrıştırılabilmektedir. Burada kadri maruf olan yukarıdaki V bendindeki hesaplamanın netice oluşturduğudur. Sonuç kısmı 2. Maddesinde yapılmış olan açıklama çerçevesinde, davacının bu aşamada sözleşmenin % 70’lik kısmının yerine getirilmediğine ilişkin iddialarına ilişkin somut tespitler yapılamadığı için, sözleşme süresinin yerine getirilemeyen % 33’lük kısmının karşılığı tutarı 174.518,93 TL tutar, heyetçe hesaplanmıştır.
Sözleşme feshinden öncesine ait masraflar 682.242,44 TL ve sözleşme feshinden sonrasına ait masraflar ise 231.011,00 TL olarak hesaplanmaktadır. Sözleşme feshinden sonra yapılmış olan masraflar, tabloda kullanılmamıştır. Çünkü, bu tutarlar, kar kaybına ilişkin mali tabloda, tahmini gider kısmında zaten mevcut olduğu kanaati rapor edilmiştir.
Alınan bilirkişi raporları mahkemece değerlendirilmiş olup, tarafların bilirkişi raporuna yönelik beyan ve itirazları da bu kapsamda değerlendirilmiştir.
Davacı taraf, davalı tarafın sözleşmeye aykırı davrandığını, sözleşme süresi (1095 gün) sona ermesine rağmen sözleşmede kararlaştırılan işin dava dışı 3. Bir kimseye verildiği ve bu sebeple sözleşmeye aykırı davranıldığı gerekçesiyle kar kaybı zararının talep etmiş ve bu zararın tahsili için icra takibi başlatmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri değerlendirildiğinde davalıların oluşturduğu adi ortaklığın (… iş ortaklığı) sözleşmenin 16.3 maddesi çerçevesinde nedensiz fesih için yazılı bildirimde bulunması şartı öngörülmüştür.
Taraflar arasındaki sözleşmede davalı tarafından feshedilmesi ve bu feshin söz konusu sözleşme hükmü çerçevesinde yazılım bildirimde bulunmak şartıyla yerine getirilmesi söz konusu değildir.
Ancak davalıların sözleşmesi süresi bitmeden evvel davacı tarafından yapılan işleri dava dışı bir 3.kişiye vererek borca aykırı davrandığı anlaşılmaktadır. Bu çerçevede davacının yoksun kalınan kar diğer bir deyimle kazanç kaybının hesaplanması gerekmektedir. Davalıların sözleşmeye aykırılık nedeniyle davacının uğramış olduğu zararların tazmini için öncelikle sözleşmeye aykırı davranışı davacı tarafça davalılara ihtar edilmesi gerekmekte olup, dosya içerisinde mevcut … 42.noterliğinin … tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmeye aykırılığın sona erdirilmesi davalılara ihtar edilmiş olup, bu ihtara rağmen davalıların sözleşmeye aykırılıkları gidermediği, iş sahasının davacının kullanımına terk etmediği anlaşılmakla birlikte ihtarnamenin gönderildiği tarihten itibaren davacının zarara katlanamayacağı anlaşılmakla bu zararın tespit edilip yapılan ödeme tutarları da dikkate alınarak davalıdan tazmini gerekmektedir.
Ayrıntılarına ek raporda da değinildiği üzere yapılacak kazanç kaybı hesaplamasının fiili satış ve masraf tutarları ile sözleşme kapsamındaki işin davacının imalatında bulunduğu süre içerisinde tamamlanan kısmı ile kalan kısım arasındaki fark üzerinden bilanço ve finansal tablolara dayalı hesaplama çerçevesinde sözleşme süresinin yerine getirilmeyen %33 kısmının karşılığı olan 174.518,93 TL zarar tespit edildiği ve bu zararın takip konusu edilen 150.000 TL lik tutardan yüksek olduğu gözetildiğinde davacının başlatmış olduğu icra takibinin yerinde olduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Alacağın sözleşmenin müspet ihlali nedeniyle uğranılan kazanç kaybı şekildeki zarar niteliğinde olup, zararın ve tazminat alacağının likit nitelikte olmadığı göz önüne alınarak koşulları bulunmayan icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatı taleplerinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, Davacının davalı hakkında başlatmış olduğu … 9. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya kapsamında davalı borçlunun yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE, takibin devamına,
2-Davacının icra inkar tazminatının, davalının kötü niyet tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine,
3-Alınması gereken harç 10.246,50-TL olup, peşin alınan 1.811,65-TL’nin mahsubu ile bakiye 8.434,85-TL karar ve ilâm harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan ilk dava açma gideri 1.840,65-TL, posta ve tebligat masrafı 91,00-TL, bilirkişi ücreti 2.800,00 TL olmak üzere toplam 4.731,65-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 14.750,00 -TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
8- Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.17/04/2018

Katip …
¸E-İmza

Hakim …
¸E-İmza