Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1479 E. 2018/1399 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1479 Esas
KARAR NO : 2018/1399

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 25/11/2009
KARAR TARİHİ : 27/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının bozma sonrası yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … 6. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı talimatı ile … 2. İcra Müdürlüğünün …talimat sayılı dosyası ile müvekkili … A.Ş.’nin sahibi olduğu ve haciz esnasında faturalarını sunmuş olduğu menkul mallar 24/11/2009 tarihinde haczedilip muhafaza altına alınmaya kalkışıldığını, bir takım bilgisayarların icra nakliye aracına konulduğunu, şirketin faaliyetinin bir müddet kapatıldığını, daha sonra talimat dosyasına yatırılan 117 780 TL nakit teminat ile muhafaza altına alınan mahcuzların geri alındığını, haciz işlemi esnasında istihkak iddiasında bulunduklarını, ilgili dosyalar tahtında şikayette bulunmak zorunda kaldıklarını, istihkak iddiasının haciz zabtına yazılmasına rağmen memurun İİK 99 maddesi gereği haciz işlemi yaptığını, alacaklıya istihkak davası açmak için süre vermesi gerekirken muhafaza işlemi yaptığını, bu şekilde şirketin işleyişini durdurmasının hukuka aykırı olduğunu, haciz esnasında vergi levhası, menkullere ait faturalar ibraz edildiği halde taraflı ve subjektif bir karar ile memur tarafından işlem yapıldığını, davalı şirketin baskı uygulayarak haciz işlemi yaptırdığını, zaman azlığından ve işlerinin çokluğundan yakınan icra memurlarının bir dosya için yaklaşık bir mesai günü harcadığını, sürekli telefonla konuşarak bir yerden talimatlar alamayacağını, fiile duruma göre haciz maddesini uygulayarak işlem yapması gerektiğini, haciz mahalinde kendisine gösterilen belgelerden sonra borçluya ait bir belge ya da bağlandı bulamadığı halde haciz işlemi yaptığını, bu nedenlerle işbu davayı açma zarureti doğduğunu, menfi tespit davasında davanın esası yönünden olayın incelenmesi ve muhafaza altına alınan mahçuzlar üzerindeki haczin kaldırılması için borçlarının olmadıklarının tespiti ile müvekkilinin uğrayacağı zararlar göz önünde tutularak haczin olumsuz etkilerinin bertaraf edilmesi için %100 teminat karşılığında takibin tedbiren durdurulmasına, mahçuzlar üzerindeki haczin fekkine, icra dosyasına yatırılan nakdi teminatın banka teminat mektubu ile değiştirilmesine, borçlu olmadıklarının tespiti ile yanlış mahaldeki haczin kaldırılmasına, yargılama yapılarak borçlarının olmadığının tespiti halinde davalı tarafın 150 000 TL maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usul yönünden görev ve husumet itirazlarının bulunduğunu, istihkak iddialarında ve haczin ortadan kaldırılması konusunda sayın mahkemenin görevsiz olduğunu, bu konularda icra hakimliğinin görevli olduğunu, menfi tespit konusunda ise husumet ve hukuki yarar yokluğuna ilişkin itirazlarının bulunduğunu, davacı aleyhine icra takibinin olmadığını ve muhasebe kayıtları itibariyle bir borcunun olmadığını, bu nedenle hukuki yararının olmadığını, maddi ve manevi tazminat konularında yine karar vermesi gereken mercinin icra hakimliği olduğunu, müvekkili şirketin alacağı nedeniyle … 7. İcra Müd. … esas ve … 6. İcra Müd. … esas sayılı takip başlatıldığını, takibin başlangıcında borçluların vekilleri ile birlikte gelerek 15.000 TL dilimler halinde borcun ödenmesini kararlaştırdıklarını, ilk dilim ödenmiş ise de bilahare ödeme yapılmaması üzerine haciz ve tedbir uygulamalarına başlandığını, bu işlemler sırasında … da adı anılarak güvenceler verildiğini, oyalama dışında hiçbir somut adım atılmadığını, nihayetinde davaya konu haciz işlemlerinin yapıldığını, hacizle ilgili olarak icra dosyasında beyan edilen ve delilleri icra dosyasına sunulan nedenlerle davacının haksız olduğunu, Göker Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile Göker Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketinin eski ortağı ve halen müdürü borçlu Mustafa Göker olduğunu, istihkak iddia eden kişilerin … teminat göstererek borcun ödeneceğini beyan ettiklerini ve 15.000 TL ödediklerini, Borçluları aynı olan … 13. İcra Müdürlüğünün … esas sayı ile … 1. İcra Müdürlüğünün … talimat sayılı dosyasında yapılan haciz sırasında … levhasının duvarda asılı bulunduğunu, borçlu …’in hazır bulunduğunu, …’nun tebligatı istihkak iddia edilen adreste borçlu … kaşesi ile tebliğ alındığını, Büyükçekmece İcra Müdürlüğünce de Mustafa Göker’in evinde yapılan hacizde de istihkak iddiasında bulunduğunu, davacı vekilinin tüm aile birey ve şirketlerinin vekili olduğunu, …’de yapılan hacizde muhafaza yapma kararının doğurduğu öfke ile olsa gerek … şirketinin borçlarını ödeteceğini, ancak bizim takip edeceğimiz dosyanın borçlarını ödetmeyeceğini şifahen beyan ettiğini, borçlu şirketler … ve …’nun banka ilişkilerinde …’ya kefalet ve diğer yollarla iştirak ettiklerini, müvekkili şirketin Türk Yasalarına tabi bir şirket olduğunu, yönetici ve çalışanlarının Türk olduğunu, haciz işleminin uzun sürmesinin nedeninin taraflarına yapılan bir ayrıcalık olmadığını, bilakis kendileri için eziyete dönüştüğünü, borçluların bekletme yaptırdıklarını, kendi sebep olduğu zaman kaybını kendilerine mal etmeye çalıştıklarını, davacı yanın dürüst davranmadığından davanın reddi ile … 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve … esas sayılı dosyalarının birleştirilmesi talebinde bulunduklarını, davacı yanın %40 dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi ve masraf ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE;
Dava, haksız ihtiyati haciz nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Bozma öncesi yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulü ile 32.244,44-TL maddi tazminatın 11/11/2011 ıslah tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş olup; Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26/05/2014 tarih 2013/10312 esas 2014/8595 karar sayılı bozma kararı ile
“Dava, haksız ihtiyati haciz uygulamasından kaynaklanmaktadır. Davalı, davacının işyerinde ihtiyati haciz gerçekleştirmiştir. Haciz işlemi sonrasında ise, davacının takibe konu borç ile ilgisi bulunduğu kanıtlanmamıştır. Kural olarak, haksız ihtiyati hacizden doğan sorumluluk kusura dayanmamaktadır. Eylem ile zararlı sonuç arasında uygun nedensellik bağının bulunması, giderim sorumluluğu için gerek ve yeterlidir. Somut olayda, haczin haksızlığı sabittir. Davalı tarafından, nedensellik bağının kesildiği de kanıtlanmamıştır. Davacının işyerinde haciz yapılmış olması ticari itibarının sarsılmasına neden olur. Şu durumda, davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminat takdir edilmesi gerekir. Yerel mahkemece bu yön gözetilmeden manevi tazminat isteminin olaya uygun düşmeyen gerekçe ile reddedilmiş olması yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; takibe konu miktar olan 118.780,00-TL ihtiyati haciz işlemi sırasında 24/11/2009 tarihinde icra dosyasına teminat olarak yatırılmış ve 11/11/2011 gününde davacıya iade edilmiştir. Mahkemece, bu tarihler arasındaki faiz getirisi hesaplattırılmış ve maddi tazminat olarak hüküm altına alınmıştır. Teminat olarak icra dosyasına yatırılan paranın, Adalet Bakanlığı’nın genelgeleri uyarınca nemalandırılması gerekir. Mahkemece bu yön araştırılmamıştır. Şu durumda, yatırılan paranın nemalandırılıp nemalandırılmadığının araştırılması ve nemalandırılmış ise miktarının hesaplanan faiz getirisinden düşülmek suretiyle maddi tazminata hükmedilmesi gerekir. Karar, açıklanan bu nedenle de yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.”
şeklindeki gerekçelerle davacı ve davalı yararına bozulmasına, tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay 4. Dairesinin 05/11/2014 tarih 2014/12440 esas 2014/14543 karar sayılı bozma kararı ile
“Dosya kapsamından, davacı tarafından davalı şirket aleyhine istihkak davası açıldığı, …. 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …gün ve … Esas, … Karar sayılı kararı ile istihkak davasının kabulü ile mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edildiği ve halen kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Şu durumda, eldeki dava ile ilgili istihkak davasının kesinleşmesi beklenerek, delillerin hep birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması doğru değildir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın yukarıdaki gerekçeyle bozulması gerekirken, Dairece karar değişik nedenle bozulduğundan, davalının karar düzeltme istemi HUMK’nun 440-442. maddeleri uyarınca kabul edilmeli; bozma kararı kaldırılmalı ve karar gösterilen nedenle değişik şekilde bozulmalıdır”.
şeklindeki gerekçelerle karar düzeltme isteminin kabulüne aynı dairenin 26/05/2014 gün, 2013/10312 esas, 2014/8595 karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda gösterilen nedenle bozulmasına, bozma nedenine göre davalının diğer karar düzeltme istemlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma kararı doğrultusunda bozma sonrası yapılan yargılamada kesinleşmesi beklenen … 3. İcra Hukuk mahkemesinin … esas sayılı dosya kapsamında verilen … tarih … karar sayılı üçüncü kişi tarafından açılmış istihkak davasının kabulüne dair kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yapmış olduğu temyiz incelemesi sonucu 09/06/2015 tarih 2014/10226 esas 2015/8446 karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verildiği anlaşılmış, bozma sonrası aynı mahkemenin 2015/578 esas sırasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuş, 03/12/2015 tarihinde verilen gerekçeli karar ile davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay bozma kararı sonrası yapılan yargılama sonucu davacının … 3. İcra hukuk mahkemesinde açmış olduğu istikhak davasının reddine dair karar Yargıtay 8. Hukuk dairesinin 13/11/2017 tarih 2016/17787 esas 2017/15118 karar sayılı onama kararı ile onanmış olup hükmün 27/03/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sonuç olarak; davacının üçüncü kişi sıfatıyla açmış olduğu istikkak davasının reddine karar verildiği, mahcuz malların bu suretle borçluya ait olduğunun mahkeme kararı ile sabit hale geldiği, davalının talep etmiş olduğu ihtiyati haczin haksız olmadığı anlaşılmakla ıslah dilekçesi doğrultusunda davacının ileri sürdüğü maddi ve manevi tazminat taleplerinin yerinde olmadığına kanaat getirilerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının reddine,
2-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan reddedilen maddi tazminat talebi bakımından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 10.750,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
3-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan reddedilen manevi tazminat talebi bakımından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.850,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan 8,00-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7-Alınması gerekli 35,90-TL harcın peşin alınan 1.603,60-TL ile ıslah harcı olarak alınan 623,90-TL’den mahsubu ile fazla alınan 2.191,60 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 GÜN içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 27/12/2018

Katip …
¸E-İmza

Hakim …
¸E-İmza