Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1319 E. 2020/241 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/1319 Esas
KARAR NO:2020/241

DAVA:İtirazın İptali (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:04/11/2014
KARAR TARİHİ:08/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan), davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı (… Giyim) ile müvekkili şirket (… Giyim) arasında 01.12.2005 tarihinde Bayilik Sözleşmesi akdedildiğini ve dava dışı … tarafından da sözleşmenin müşterek borçlu-müteselsil kefil ve garantör sıfatıyla imzalanmış olduğunu, davalı sözleşme hükümlerine aykırı olarak mağazanın işletme hakkını devretmiş olduğunu, sözleşmenin 11. maddesine istinaden 05.03.2013 tarihinden itibaren olmak üzere anıları sözleşmeden doğan ticari ilişkinin feshedildiğini bildirdiğini, … Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinin davalı muhataba tebliğ edilerek bayilik anlaşmasının feshedildiğini, sözleşmenin feshi sonrasında, cari hesabın kat’ı ile borçlu … Ltd. Şti. ve müşterek borçlu …’nın 627.636,98 TL cari hesap borcunun ödenmesine ilişkin keşide edilen … Noterliği … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi borçlu, müşterek borçlu ve ipotek borçlularına tebliğ edildiğini, ihtarnamenin muhataplanna tebliğine rağmen, müvekkili şirkete olan borçların ödenmemesi üzerine, … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla teminat ipoteğine dayalı olarak İpoteğin paraya çevrilmesi yolu icra takibine geçmek zorunluluğu doğduğunu, ancak davalı şirket …Ltd. Şti. takibe itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalı şirket tarafından yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptalini, başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinin devamına, davalı taraf hakkında %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirketin tasfiye memuru vekilinin cevap dilekçesinde özetle; 06.01.2016 tarihli ara karar ile dava dilekçesinin tasfiye memuru müvekkiline tebliğine ve tasfiyenin sonuçlanıp sonuçlanmadığının sorulmasına karar verildiğini, tek yetkilisinin müvekkilinin olduğu …Ltd, Şti’nin 03.09.2013 tarihinde TTK 643. maddesi gereğince tasfiyeye girmesine karar verildiğini, işbu karar 11.09.2013 tarih, 8402 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını ve alacaklılara 3 kez çağrı yapıldığını, davacı şirket, alacağını bildirmediğini ve tasfiye 03.08.2015 tarihinde kapatıldığını, 03,08.2015 tarihinde Ticaret Sicil Müdürlüğünden terkin edildiğini, bu durumda davalı şirketin varlığından söz edilemeyeceğini, davacı şirket alacağını tasfiye sırasında yazdırmadığından da tasfiye ediien şirketten tahsil etmesinin mümkün olmadığını, tasfiye memuru olan müvekkilinin bu borçtan sorumluluğu bulunmadığını, tüm bu nedenlerle husumet yokluğundan davanın reddini talep etmiştir.
İpotek alacaklısı … lehine … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parselde kain kagir ev ve arsa vasıflı gayrimenkulün tamamı üzerinde 1. Derecede 200.000,00 TL değerinde ipotek tesis edildiği, ipotek borçlularının … (… hissesi) … (… hissesi), … (… hissesi), … (… hisse), … (…hisse) olduğu ipotek belgesinden anlaşılmıştır.
Davalı …Limited Şirketi firması, … tarih 1 numaralı ortaklar kurula kararı ile, yine şirket olan …’in almış olduğu karar ile tasfiyeye girmiş ve Tasfiye Memuru … olmuştur. İlgili karar … tarihinde tescil ve … tarihinde T. Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmiştir.Tasfiye sonu ve kapanış işlemi, … tarihli ve 1 numaralı ile karar ile alınmıştır. Söz konusu karar … tarihinde tescil ve … tarihinde T. Ticaret Sicil gazetesinde ilan edilmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin …E … K sayılı kararı ile davalı şirketin tasfiyesi için ihyasına karar verildiği ve verilen kararın kesinleştiği görülmüştür.
… Asliye Ticaret Mahkemesi … Talimat ile aldırılmış bulunan 26.4.2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle: davacı taraf olan … Giyim San. ve Tic. A.Ş. ünvanlı şirketin, aralarında bayilik sözleşmesi ile sürdürülen ticari ilişkilerinden dolayı, bayi şirketin yasal kayıtlarının incelenmesinde davacı taraf olan şirkete her hangi bir borcunun olduğu yönünde bir kayda rastlanmadığı, İki şirket arasında ticari ilişkinin 31.03.2013 tarihinde şirketin tasfiyeye girmesinden önce sona erdiği, dolayısı ile herhangi bir borcun tasfiye başlangıcında şirketin kayıtlarında yer almadığı, Tasfiye süresinde de iki şirket arasında ticari bir ilişkinin varlığını kanıtlayan bir kaydın, yasal defter kayıtlarında yer almadığı kanaatine varıldığı bildirmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde:
Dava, sözleşmeden ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 01.12.2005 tarihinde bayilik sözleşmesi akdedildiği ve ticari ilişkinin 22/03/2013 tarihine kadar devam ettiği talimat mahkemesi aracılığıyla düzenlettirilen bilirkişi raporundan anlaşılmış, davacı, … A.Ş.nin davalıya, 19.06.2013 tarihinde … Noterliğinden … yevmiye numarası ile keşide edilen ihtarında,01.12.2005 tarihinde imzalanan Bayilik Sözleşmesinin feshi sonrasında, cari hesabın kat’ı ile 627.636,98 TL cari hesap alacağının 7 gün içerisinde ödenmesinin, yine 22.03.2013 tarihinde … Noterliğinden … yevmiye numaralı noter ihtarı ile; Müvekkili şirket ile aralarında akdedilen 01.12.2005 tarihli Bayilik Sözleşmesinin feshedildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219. (1086 sayılı HUMK’nın 326.) maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. (6762 sayılı TTK’nın 83/2.) maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın m. 220 (HUMK’nın 330.) maddesindeki genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK m. 220. madde (HUMK’nın 330 ve sonraki maddeleri) anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 82.) maddesindeki hüküm, “I Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6762 sayılı TTK’nın 69. vd. (6102 sayılı TTK’nın 64.) maddeleri uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. (HMK. m. 222/4, 6762 sayılı TTK’nın 84,85)
Somut olayda, taraflar arasında bayilik sözleşmesi akdedildiği, davalının bayilik sözleşmesinden kaynaklanan borcunu ödemediği ,davalı defterlerinde yer alan ödeme kayıtlarının dayanak belgelerinin sunulmadığı tüm dosya kapsamı ve usulüne uygun şekilde tutulan davacı defterleri ile 01.12.2005 tarihli bayilik sözleşmesinden anlaşılmakla davacının takip tutarından daha fazla 719.752,98 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak harç ikmal edilen asıl alacak üzerinden davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının 200.000,00 TL asıl alacak için iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına,
2-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan %20’si oranından 40.000,00 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan harçlar tarifesine göre tahsil edilmesi gereken harç 13.662,00 TL olduğundan peşin alınan 3.415,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 10.246,50 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat masrafı 253,10 TL bilirkişi masrafı 3.350,00 TL, mahsup edilen harç 3.415,50 TL olmak üzere toplam 7.018,60 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 22.450,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.08/07/2020

Katip …

Hakim …