Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1281 E. 2022/691 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1281 Esas
KARAR NO : 2022/691

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2014
KARAR TARİHİ : 02/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 21.11.2012 tarihli hizmet sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği müvekkili şirket davalı şirket için … adresli bir içerik yönetim sistem yazılımı (web sitesi) hazırlayacak ve bu hizmet için toplamda 17.000 TL ücret alacağını belirttiklerini, bu bedelin nasıl ödeneceği sözleşmenin 5. maddesinde belirtilmiş olmakla müvekkili şirketin … tarihinde … fatura numaralı ile 11.900 TL ‘lik fatura kesildiğini, davalı şirket tarafından fatura bedelinin sadece 5.100 TL ‘lik kısmının ödendiğini, geriye kalan 6.800 TL’lik kısmının ödenmediğini, ancak bu faturaya davalı şirket tarafından da itiraz edilmediğini, tarafların ticari defterlerine işlendiğinin bildirildiğini, bu hususun davalı tarafa … 7. Noterliğinin …tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edildiğini, ihtarnamenin davalı şirket tarafından 12.02.2014 tarihinde tebellüğ edildiğini, davalı şirket yetkilisi … tarafından müvekkili şirkete gönderilmiş olan e-postada da “bakiye ödemeyi de yapalım” demek sureti ile borç kabul edilmiş olmasına karşın sonraki tarihlerde bu borç ödenmediğini, takibe konmuş olan 2 ayrı fatura ve bu iki ayrı noter ücretinin makbuzları olduğunu bunlara ilişkin takipler … 27. İcra Müdürlüğünün … Esas- …Esas ve … Esas sayılı dosyaları ile takibe konulduğunun belirtildiğini, tüm bu alacakların aynı takip dosyası ile icraya konulması gerektiğini düzenleyen bir hukuki düzenleme de bulunmadığını beyanla davanın kabulü ile … 27. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, alacak bedeline davalı şirketin temerrüt tarihi olan 12.02.2014’den itibaren ticari faiz uygulanmasına, davalı şirketin %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın Mahkememizin 2014/1282 Esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilmesi talepleri olduğunu, davacı yanın müvekkili ile akdetmiş olduğu sözleşmeden ötürü tanzim ettiği 2 adet faturanın ödenmediği iddiasıyla alacak talep ettiğini, bu alacağını talep ederken toplam 4 icra takibi başlattığını, 30/07/2013 tarihli ve 1.180,00 TL’lik faturayı … 27. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile 30/07/2013 tarihli ve 1.180,00 TL’lik faturanın ödenmesi istemiyle gönderdiği 11/02/2014 tarihli ihtarnamenin 116,91 TL’lik noter masrafını … 27. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile 17/12/2012 tarihli ve 6.800 TL’lik faturayı … 27. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile, 17/12/2012 tarihli ve 6.800,00 TL’lik faturanın ödenmesi istemiyle gönderdiği 07/03/2014 tarihli ihtarnamenin 177,67 TL’lik noter masrafını … 27. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile takibe koyduğunu, taraflar arasında imzalanmış olan bir adet sözleşmeye istinaden tanzim edilmiş 2 adet faturadan kaynaklandığı ileri sürülen alacağın tahsili istemiyle toplam 4 adet icra takibi açıldığını ve şuana kadar 2 adet itirazın iptali davası açıldığını, tek bir alacaktan 4 adet icra vekalet ücreti, ayrı ayrı itirazın iptali davaları açılarak 4 adet de dava vekalet ücreti alınmaya çalışıldığını, davacı yanın hak arasında tabirle “bir kuzudan 4 post çıkarmaya” çalışıldığını, bu davranışın açıkça kötü niyetli ve usul ekonomisine aykırı bir davranış olduğunu ve şüphesiz hukuk kötü niyetli olanı korumadığını, birleştirilmesini istediği iki davada aynı sözleşmeye istinaden tanzim edilmiş faturalardan doğan alacağın tahsili istemli, aynı işin yapılmasından doğan davacıları aynı davalıları aynı, iddia ve savunmaları aynı özetle davalara ait belirleyici tüm unsurları aynı olan iki itirazın aynı iptali davası olduğunu, bu sebeple davaların birleştirilmesine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin … ürünler, telekomünikasyon ve teknolojik ürünler ile ilgili olarak 10 yılı aşkın süredir ticari faaliyet yürütmekte olan, 10.000.000,00 TL sermayeli, çalıştığı sektörde haklı bir güvene ve saygınlığa mazhar olmuş bir şirket olduğunu, faaliyet göstermekte olduğu bilişim. telekomünikasyon, teknolojik ürünler ticareti ve www.samm.com uzantılı kurumsal web sitesinde online alışveriş yapılabilmesi sebebiyle firmanın web sitesinin her zaman sorunsuz çalışan kolay kullanılabilir ve bilinirliği yüksek bir web sitesi olması gerektiğini, satışını yaptığı ürünlerin de spesifik ürünler olması sebebiyle dünyanın her tarafına satışı yapılabildiğini, bu sebeple web sitenin de sürekli güncel kalması ve bilinir olması gerektiğini, bu gereklilikten ötürü müvekkilinin gerekli her türlü reklam, tanıtım, alt yapı çalışmaları, ar-ge harcamaları, yazılım giderlerini karşıladığını ve bu sayede web sitesini cazip ve rakiplerine göre daha tercih edilebilir hale getirmeye çalıştığını, bu çalışmalarının sonucu olarak internet arama motoru Google’a “…” yazılıp aratıldığında … dahil görüntülenen ilk 10 şirketten biri olduğunu, aynı sonucun daha birçok ürün açısından bu şekilde olduğunu, müvekkilinin bu bilinirliği sayesinde para kazanabildiğini, satışlarının büyük bir bölümünü online satıştan veya web sitesi aracılığı ile kendi sitesi ulaşan müşterilerinden elde ettiğini, web sitesinin kendisi açısından önemini bilen ve bu amaçla sürekli yatırım yapan müvekkilinin davalıdan EK-1’de yer alan teklifi aldığını, teklifin kabul edildiğini ve EK-2’de yer alan sözleşmenin imza edildiğini, sitenin daha sonra Arapça versiyonu için taraflar arasında karar alındığını, buna dair e-posta yazışmalarının dilekçe ekinde bulunduğunu, sözleşmede 40 gün içinde projenin tamamlanacağı ancak 77 gün sonra gönderildiğini, işlerin istenilen ve anlaşılan düzeyde ilerlemediği 02.04.2013 tarihinde çıktısı EK-5 ve 10.04.2013 tarihinde gönderilen ve çıktısı EK 6 bunlara ilişkin yazışmaların olduğunun belirtildiğini, davacı şirket tarafından yüklenilen işin bir türlü bitirilmeyince müvekkilinin sabırsızlanarak bir an öne sitenin yayına girmesini talep etmeye başladığını, bu site gelmediği için 21 Mayıs 2013’te yani sözleşmede belirtilen 40 günlük sürenin bitiminden sonra müvekkili şirket yetkilisi çıkıcısı EK-7’de yer alan e-mail’i göndererek davacı şirketin temerrüde düştüğünü ve akde aykırı hareket ettiğini bildirdiğini, davacı şirket yetkilisi çıkıcısının EK-8’de yer alan cevap e-mailini göndererek gecikmeyi kabul ettiğini ve gecikmelerle ilgili bahaneler öne sürdüğünü, davacı yanın gecikme ile ilgili bahaneler ileri sürdüğü e-mail’e karşı müvekkili çıktısı EK-9’da yer alan E-Mail’de müvekkilinin gecikmeden doğan zararı belirdiğini ve davacı yanın bu süreçte yaptığı hatalarının bir kısmını dile getirdiğini, müvekkilinin davacı yanın web sitesi ile ilgili işini kısa süre içinde bitiremeyeceğini anladığı için mecburen eski web sitesi üzerinde çalışmaya başladığını, nihayet 24.05.2013’te davacı şirket müvekkiline ait web sitesini bin bir zorluk ve sorundan sonra çalışabilir hale getirdiğini, bu aşamada halen davacı yanca tasarlanmış sitenin yayına alınmadığını, sadece davacı ve müvekkilinin site tasarımı üzerinde çalışabildiğini, ancak ortaya çıkan sonucun bu kadar uzun bir sürenin sonunda tam bir fiyasko olduğunu, müvekkilinin defalarca sorun yaşamasının ve birçoğunu kendi çabasıyla çözmesinin ardından web sitesinin 01.09.2013 Tarihinde yayına alındığını, ancak yayına alındıktan sonra da davacıdan kaynaklanan sorunların bitmediğini, 16.09.2013 tarihinde …, …/anasayfa …/… uzantılı sayfaların hepsinde görsellerde ve sayfa sorunları mevcut olduğunu, o tarih itibariyle İngilizce ve Arapça sayfalarında da birçok çalışmaz halde olduğunu, web sitesinin aradan 6 ay geçmesine rağmen müvekkiline bir örneği dahi gösterilemediğini, kendi test sunucuları yavaş olduğu için müvekkilinin ek bir ücret ödeyerek test sunucusu kiraladığını ve test ortamının Haziran 2013 tarihinde müvekkiline gösterilebildiğini tüm bunların olabilmesi için de yine müvekkilinin mesai harcadığını, teknik tüm hususları kendisinin çözdüğünü veya davacı firma yetkililerine nasıl yapmaları gerektiğini izah ederek düzeltmelerini sağladığını, yine aradan geçen 4 ay sonra sorunların çoğunun giderilemediğini ve Google gibi arama motorları için çok önemli olan “zaman” kavramında geç kalındığı için müvekkilinin 1 Eylül 2013 tarihinde daha fazla geç kalmamak adına sitenin bu haliyle devreye alınmasını ve hataların devreye alındıktan sonra giderilmesini talep ettiğini, ancak davacı firmanın siteyi devreye almaktan bile aciz olduğunu açıkça gösterdiğini, yani yaklaşık 2 hafta süresince web sitesi çok basit bir sorun yüzünden devreye alınamadığını ama müvekkilinin ve servis sağlayıcısının ısrarı üzerine Davalı firmanın gönderdiği “işi bilen birisi” 10 dk gibi kısa bir sürede sorunu halledip en azından sitenin çalışır duruma getirildiğini, davacı şirketin müvekkiline hazır bir paket verdiğini ve site içerisinde … gibi diğer firma sitelerinden verilerin kaldığına tanık olduğunu ve bunun acilen kaldırılmasını talep ettiğini, ayrıca web sitesinin aradan geçen süreye rağmen arama motorlarında gerektiği gibi görünmediğini fark ettiğini ve kendi imkanları ile yaptıkları siteden bile kötü durumda olduğunu bunun ise davacı şirketin sorumluluğunda olmadığını ama “iyilik” olsun diye bakacaklarını söylediklerini, öyle ki, sitenin açılmasının 4 saniye sürdüğünü ve sitede gezindikçe sitenin daha da yavaşladığını, kullanıcıların siteye girmek/gezinmek istemedikleri gibi Google gibi arama motorlarının da bu siteyi listelemek istemediğini, 22 Ekim 2013 tarihli E-Mail mesajında belirtildiği üzere site devreye alındıktan yaklaşık 2 ay sonra bile sitenin Google gibi arama motorlarınca tanınmadığının tespit edildiğini ve bunun temel bir sorun olduğunun davacı şirkete bildirildiğini, ancak davacı şirketin konuyu kendilerinin bilmediğini konuyla ilgili başka bir firmadan destek almaları gerektiğini söylediklerini, destek aldıkları firmanın ise kendince işi düzeltmeye çalıştığını ama davacı şirketin bu konuda fazla teknik bilgisi olmadığı için sürekli mazeret ürettiğini, davacı şirketin, sözleşmeyle yükümlendiği işi teknik standartların çok çok altında, sözleşmede belirlenen süreden olukça uzun bir süre sonra teslim edebildiğini, zaten yapılan işin kalitesizliğinden ve davacı şirketin hazırladığı web sitenin kullanılamayacak kadar kötü tasarlanmış olduğu için müvekkilinin tekrar kendi web sitesini kullanmaya başladığını, davacı şirkete ödenen bütün para, üzerine aylarca harcanan emek ve para, katlanılan ilave maliyetlerin hepsinin çöpe gittiğini, davacı şirketin bu kadar kusurlu bir iş ortaya çıkartarak sözleşmeye aykırı davrandığı için müvekkilinin zararlarını karşılamak yerine zararlarını dahi talep etmeyen müvekkiline karşı kötü niyetli şekilde 4 farklı icra takibi başlattığını ve fazladan 1-2 bin TL. daha vekalet ücreti alabilmeye çalıştığını, bu sebeple davacı şirketin sözleşmeye aykırı eylemler sebebiyle müvekkilinin zararını tazmin etmesi istemiyle karşı davayı 2014/1282 Esas No.lu davaya cevapları ile birlikte ikame ettiklerini, müvekkilinin, satış kaybı, harcadığı emek ve para miktarı, davacının ayıplı olarak yaptığı iş sebebiyle katlanılan tüm maddi zararın belirlenmesi ancak bu konuyla ilgili uzman bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilebilecek nitelikte olduğundan bu aşamada HMK Md.107 gereğince fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL’nin davacıdan alınarak müvekkiline verilmesini 2014/1282 Esas Nolu davaya cevapları ile birlikte dava ettiklerinden bu dilekçede tekrar karşı dava talebinde bulunmadıklarını beyanla beyanla davanın reddine, kötü niyetle icra takibini başlatan davacı yan hakkında %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 21/11/2012 tarihli hizmet sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği müvekkili şirket davalı şirket için www.samm.com.tr adresli bir içerik yönetim sistem yazılımı (web sitesi) hazırlayacak ve bu hizmet için toplamda 17.000 TL ücret alacağını, bu bedelin nasıl ödeneceği sözleşmenin 5. Maddesinde belirtilmiş olmakla müvekkili şirkete 30/07/2013 tarihinde … fatura numaralı fatura ile 1.180 TL’lik fatura kesilmiş ancak bu faturaya davalı şirket tarafından da itiraz edilmemiş olup tarafların ticari defterlerine işlendiğini, bu husus davalı tarafa …7. Noterliğinin… tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilmiş olup ihtarname davalı şirket tarafından 12/02/2014 tarihinde tebellüğ edildiğini, davalı şirket yetkilisi … tarafından müvekkil şirkete gönderilmiş olan e-postada da ”bakiye ödemeyi de yapalım” demek sureti ile borç kabul edilmiş olmasına karşın sonraki tarihlerde bu borç ödenmediğini, takibe konmuş olan 2 ayrı fatura ve bu iki ayrı noter ücretinin makbuzları olduğunu bunlara ilişkin takipler … 27. İcra Müdürlüğünün …Esas- … Esas ve …Esas sayılı dosyaları ile takibe konulmuş olup tüm bu alacakların aynı takip dosyası ile icraya konulması gerektiğini düzenleyen bir hukuki düzenleme de bulunmadığını, bu nedenle davanın kabulü ile … 27. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, alacak bedeline davalı şirketin temerrüt tarihi olan 12/02/2014’den itibaren ticari faiz uygulanmasını, davalı şirketin %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Davada Cevap + KARŞI DAVA : Davalı cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davanın Mahkememizin 2014/1282 Esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilmesi talepleri olduğunu, davacı yanın müvekkili ile akdetmiş olduğu sözleşmeden ötürü tanzim ettiği 2 adet faturanın ödenmediği iddiasıyla alacak talep ettiğini, bu alacağını talep ederken toplam 4 icra takibi başlattığını, 30/07/2013 tarihli ve 1.180,00 TL’lik faturayı … 27. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 30/07/2013 tarihli ve 1.180,00 TL’lik faturanın ödenmesi istemiyle gönderdiği 11/02/2014 tarihli ihtarnamenin 116,91 TL’lik noter masrafını … 27. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 17/12/2012 tarihli ve 6.800 TL’lik faturayı … 27. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile, 17/12/2012 tarihli ve 6.800,00 TL’lik faturanın ödenmesi istemiyle gönderdiği 07/03/2014 tarihli ihtarnamenin 177,67 TL’lik noter masrafını … 27. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe koyduğunu, taraflar arasında imzalanmış olan bir adet sözleşmeye istinaden tanzim edilmiş 2 adet faturadan kaynaklandığı ileri sürülen alacağın tahsili istemiyle toplam 4 adet icra takibi açıldığını ve şuana kadar 2 adet itirazın iptali davası açıldığını, tek bir alacaktan 4 adet icra vekalet ücreti, ayrı ayrı itirazın iptali davaları açılarak 4 adet de dava vekalet ücreti alınmaya çalışıldığını, davacı yanın hak arasında tabirle “bir kuzudan 4 post çıkarmaya” çalışıldığını, bu davranışın açıkça kötü niyetli ve usul ekonomisine aykırı bir davranış olduğunu ve şüphesiz hukuk kötü niyetli olanı korumadığını, birleştirilmesini istediği iki davada aynı sözleşmeye istinaden tanzim edilmiş faturalardan doğan alacağın tahsili istemli, aynı işin yapılmasından doğan davacıları aynı davalıları aynı, iddia ve savunmaları aynı özetle davalara ait belirleyici tüm unsurları aynı olan iki itirazın aynı iptali davası olduğunu, bu sebeple davaların birleştirilmesine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin … ürünler, telekomünikasyon ve teknolojik ürünler ile ilgili olarak 10 yılı aşkın süredir ticari faaliyet yürütmekte olan, 10.000.000,00 TL sermayeli, çalıştığı sektörde haklı bir güvene ve saygınlığa mazhar olmuş bir şirket olduğunu, faaliyet göstermekte olduğu bilişim. telekomünikasyon, teknolojik ürünler ticareti ve www.samm.com uzantılı kurumsal web sitesinde online alışveriş yapılabilmesi sebebiyle firmanın web sitesinin her zaman sorunsuz çalışan kolay kullanılabilir ve bilinirliği yüksek bir web sitesi olması gerektiğini, satışını yaptığı ürünlerin de spesifik ürünler olması sebebiyle dünyanın her tarafına satışı yapılabildiğini, bu sebeple web sitenin de sürekli güncel kalması ve bilinir olması gerektiğini, bu gereklilikten ötürü müvekkilinin gerekli her türlü reklam, tanıtım, alt yapı çalışmaları, ar-ge harcamaları, yazılım giderlerini karşıladığını ve bu sayede web sitesini cazip ve rakiplerine göre daha tercih edilebilir hale getirmeye çalıştığını, bu çalışmalarının sonucu olarak internet arama motoru Google’a “…” yazılıp aratıldığında Türk Telekom dahil görüntülenen ilk 10 şirketten biri olduğunu, aynı sonucun daha birçok ürün açısından bu şekilde olduğunu, müvekkilinin bu bilinirliği sayesinde para kazanabildiğini, satışlarının büyük bir bölümünü online satıştan veya web sitesi aracılığı ile kendi sitesi ulaşan müşterilerinden elde ettiğini, web sitesinin kendisi açısından önemini bilen ve bu amaçla sürekli yatırım yapan müvekkilinin “kurumsal web sitesinin içerik yönetim sistemi yazılımı ve Türkçe, İngilizce olmak üzere 2 dilde web sitesi konsept tasarım ve …. uygulamaları hizmetinin alınması” amacıyla davacı şirketten teklif istediğini ve davacı yanca müvekkiline EK-1’de yer alan teklif edildiğini, teklifin kabul edildiğini ve EK-2’de yer alan sözleşmenin imza edildiğini, sitenin daha sonra Arapça versiyonu için taraflar arasında karar alındığını, buna dair e-posta yazışmalarının dilekçe ekinde bulunduğunu, sözleşmede 40 gün içinde projenin tamamlanacağı ancak 40 günlük süresinin bitiminden 37 gün sonra gönderildiğini, işlerin istenilen ve anlaşılan düzeyde ilerlemediği 02.04.2013 tarihinde çıktısı EK-5 ve 10.04.2013 tarihinde gönderilen ve çıktısı EK 6 bunlara ilişkin yazışmaların olduğunun belirtildiğini, davacı şirket tarafından yüklenilen işin bir türlü bitirilmeyince müvekkilinin sabırsızlanarak bir an öne sitenin yayına girmesini talep etmeye başladığını, bu site gelmediği için 21 Mayıs 2013’te yani sözleşmede belirtilen 40 günlük sürenin bitiminden sonra müvekkili şirket yetkilisi çıkıcısı EK-7’de yer alan e-mail’i göndererek davacı şirketin temerrüde düştüğünü ve akde aykırı hareket ettiğini bildirdiğini, davacı şirket yetkilisi çıkıcısının EK-8’de yer alan cevap e-mailini göndererek gecikmeyi kabul ettiğini ve gecikmelerle ilgili bahaneler öne sürdüğünü, davacı yanın gecikme ile ilgili bahaneler ileri sürdüğü e-mail’e karşı müvekkili çıktısı EK-9’da yer alan E-Mail’de müvekkilinin gecikmeden doğan zararı belirdiğini ve davacı yanın bu süreçte yaptığı hatalarının bir kısmını dile getirdiğini, müvekkilinin davacı yanın web sitesi ile ilgili işini kısa süre içinde bitiremeyeceğini anladığı için mecburen eski web sitesi üzerinde çalışmaya başladığını, nihayet 24.05.2013’te davacı şirket müvekkiline ait web sitesini bin bir zorluk ve sorundan sonra çalışabilir hale getirdiğini, bu aşamada halen davacı yanca tasarlanmış sitenin yayına alınmadığını, sadece davacı ve müvekkilinin site tasarımı üzerinde çalışabildiğini, ancak ortaya çıkan sonucun bu kadar uzun bir sürenin sonunda tam bir fiyasko olduğunu, müvekkilinin defalarca sorun yaşamasının ve birçoğunu kendi çabasıyla çözmesinin ardından web sitesinin 01.09.2013 Tarihinde yayına alındığını, ancak yayına alındıktan sonra da davacıdan kaynaklanan sorunların bitmediğini, sureti Ek-10’da yer alan …. 14. Noterliğği’nin …tarih …, … ve … yevmiye numaralı tespit tutanaklarından da görüleceği üzeri 16/09/2013 tarihinde …, …/… …/… uzantılı sayfaların hepsinde görsellerde ve sayfa sorunları mevcut olduğunu, o tarih itibariyle İngilizce ve Arapça sayfalarında da birçok çalışmaz halde olduğunu, web sitesinin aradan 6 ay geçmesine rağmen müvekkiline bir örneği dahi gösterilemediğini, kendi test sunucuları yavaş olduğu için müvekkilinin ek bir ücret ödeyerek test sunucusu kiraladığını ve test ortamının Haziran 2013 tarihinde müvekkiline gösterilebildiğini tüm bunların olabilmesi için de yine müvekkilinin mesai harcadığını, teknik tüm hususları kendisinin çözdüğünü veya davacı firma yetkililerine nasıl yapmaları gerektiğini izah ederek düzeltmelerini sağladığını, yine aradan geçen 4 ay sonra sorunların çoğunun giderilemediğini ve Google gibi arama motorları için çok önemli olan “zaman” kavramında geç kalındığı için müvekkilinin 1 Eylül 2013 tarihinde daha fazla geç kalmamak adına sitenin bu haliyle devreye alınmasını ve hataların devreye alındıktan sonra giderilmesini talep ettiğini, ancak davacı firmanın siteyi devreye almaktan bile aciz olduğunu açıkça gösterdiğini, yani yaklaşık 2 hafta süresince web sitesi çok basit bir sorun yüzünden devreye alınamadığını ama müvekkilinin ve servis sağlayıcısının ısrarı üzerine Davalı firmanın gönderdiği “işi bilen birisi” 10 dk gibi kısa bir sürede sorunu halledip en azından sitenin çalışır duruma getirildiğini, davacı şirketin müvekkiline hazır bir paket verdiğini ve site içerisinde … gibi diğer firma sitelerinden verilerin kaldığına tanık olduğunu ve bunun acilen kaldırılmasını talep ettiğini, ayrıca web sitesinin aradan geçen süreye rağmen arama motorlarında gerektiği gibi görünmediğini fark ettiğini ve kendi imkanları ile yaptıkları siteden bile kötü durumda olduğunu bunun ise davacı şirketin sorumluluğunda olmadığını ama “iyilik” olsun diye bakacaklarını söylediklerini, öyle ki, sitenin açılmasının 4 saniye sürdüğünü ve sitede gezindikçe sitenin daha da yavaşladığını, kullanıcıların siteye girmek/gezinmek istemedikleri gibi Google gibi arama motorlarının da bu siteyi listelemek istemediğini, çıktısı EK-15’te yer alan 3 Ekim 2013 tarihli e-mailde görüleceği üzere eski sitenin yarım saniye gibi bir sürede açılırken davacının yaptığı sitede görüntülenme süresinin 4 saniyeye kadar çıktığını, ayrıca yine 7 Kasım 2013 tarihinde güya sitede bir çalışma yapan davacı çalışanlarının “siteyi tamamen kapatmış” ve dünya üzerinde kimsenin erişemediğini, bunu 8 Kasım 2013 tarihinde müvekkilinin davacı şirkete bildirdiğini ve bir gün kapalı kaldıktan sonra sitenin yeniden açıldığını, web sitelerinin yıda 1-2 saat bile kapalı kalmaması gerektiğini, ancak davacı şirket müşterisinin sitesini kapattığını ve 24 saat sonra müvekkilinin uyarısıyla yeniden açıldığını, 22 Ekim 2013 tarihli E-Mail mesajında belirtildiği üzere site devreye alındıktan yaklaşık 2 ay sonra bile sitenin Google gibi arama motorlarınca tanınmadığının tespit edildiğini ve bunun temel bir sorun olduğunun davacı şirkete bildirildiğini, ancak davacı şirketin konuyu kendilerinin bilmediğini konuyla ilgili başka bir firmadan destek almaları gerektiğini söylediklerini, destek aldıkları firmanın ise kendince işi düzeltmeye çalıştığını ama davacı şirketin bu konuda fazla teknik bilgisi olmadığı için sürekli mazeret ürettiğini, davacı şirketin, sözleşmeyle yükümlendiği işi teknik standartların çok çok altında, sözleşmede belirlenen süreden olukça uzun bir süre sonra teslim edebildiğini, zaten yapılan işin kalitesizliğinden ve davacı şirketin hazırladığı web sitenin kullanılamayacak kadar kötü tasarlanmış olduğu için müvekkilinin tekrar kendi web sitesini kullanmaya başladığını, davacı şirkete ödenen bütün para, üzerine aylarca harcanan emek ve para, katlanılan ilave maliyetlerin hepsinin çöpe gittiğini, davacı şirketin bu kadar kusurlu bir iş ortaya çıkartarak sözleşmeye aykırı davrandığı için müvekkilinin zararlarını karşılamak yerine zararlarını dahi talep etmeyen müvekkiline karşı kötü niyetli şekilde 4 farklı icra takibi başlattığını ve fazladan 1-2 bin TL. daha vekalet ücreti alabilmeye çalıştığını, bu sebeple davacı şirketin sözleşmeye aykırı eylemler sebebiyle müvekkilinin zararını tazmin etmesi istemiyle karşı dava açtıklarını, davacı şirketin TBK 117 maddesine aykırı şekilde belirlenen günde borcunu ifa etmediğini, ayrıca borcunu da tam ve kusursuz ifa etmediğini, TBK 112 madde “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” hükmü gereğince de müvekkilinin zararlarını tanzim etmesi gerektiğini, TBK 125 maddesi gereğince davalı müvekkillinin davacı şirketin sözleşmeden doğan borcunun ifa edilmemiş olması sebebiyle uğramış olduğu tüm zararını talep edebileceğini, davacı ile imzalanan sözleşme ve davacı tarafın yükümlenilen işin TBK 470 vd maddelerinde karşılık bulan Eser Sözleşmesi kapsamında olduğunu, davacı şirketin de TBK 471 maddesinde dile getirilen Sadakat ve Özen borcuna aykırı hareket ettiğini, müvekkilinin de birçok kez TBK 474 maddesinde dile getirilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirerek ayıplı işleri davacıya bildirdiğini, bu sebeple davacıdan “ayıplı iş sebebiyle doğmuş olan tüm zararını” talep etme hakkına sahip olduğunu beyanla davanın reddine, Kötü niyetle icra takibini başlatan davacı yan hakkında % 20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, karşı davanın kabulüne ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla HMK Md. 107 gereğince 1.000 TL.nin davacıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Karşı Davacı vekili 11/02/2020 tarihli bedel artırım dilekçesinde özetle; 1.000,00-TL üzerinden açtıkları davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 12.158,47-TL’ye tekabül edecek şekilde müddeabihin yükseltildiğini, arttırılan dava değerine ilişkin olarak harç makbuzunun dilekçe ekinde sunulduğunu beyanla davanın reddi ile karşı davanın kabulü ile, müddeabih yükseltilmesi ve dava değeri olan 12.158,47-TL üzerinden ihlal edildiği tarihten itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Birleşen … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası, … 27. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, … 27. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, hizmet sözleşmesi sureti, fatura suretiler, … 7. Noterliği’nin …tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi, 24/12/2013 tarihli e posta, … 7. Noterliği’nin… tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi, yazışma suretleri, yevmiye defterleri, defteri kebirler, vergi beyannameleri, faturalar, taraf şirket ticari kayıtları, davalı şirkete ait Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü kayıtları, bilirkişi raporları celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, Bilgisayar Mühendisi … ile Bankacı Mali Müşavir …’e tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 31/05/2014 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Dosya içeriğinde bulunan belgeler ve yapılan inceleme ve araştırma neticesinde dava tarihinde dava konusu sitenin tam olarak çalışmadığı yani sözleşmeye göre eksik yapıldığı görülmektedir. Mevcut durum itibariyle isi şuan için … web sayfası çalışmaktadır. Bundan dolayı, davacı firma nezdinde sözleşmeye göre alacak hakkı doğmadığı tespit edilmiştir.” şeklinde tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dosya, Bilgisayar Mühendisi … ile Bankacı Mali Müşavir …’e tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 18/11/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; “…1) Sonuç olarak dosya içeriğinde bulunan belgeler ve yapılan inceleme ve araştırma neticesinde dava tarihinde dava konusu sitenin yayında olduğu tam olarak çalışmadığı yani sözleşmeye göre eksik yapıldığı ama tasarımın şuan yayında olmadığı için bu eksikliklerin tespiti yapılmadığı, 2)Davalı/karşı davacının, davacı/karşı davalı tarafından sözleşme gereklerinin yerine tam olarak getirilmemesi sebebiyle yazılım 2.603,47 TL ve personel 9.555,00 TL giderleri toplamı 12.158,47 TL zarara uğramış olduğu…” şeklinde tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dosya, Bilgisayar Mühendisi …ile Bankacı Mali Müşavir …’e tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 06/06/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Dava dosyasının yeniden tetkikinde; 18/11/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda olduğu gibi; 1) Sonuç olarak dosya içeriğinde bulunan belgeler ve yapılan inceleme ve araştırma neticesinde dava tarihinde dava konusu sitenin yayında olduğu tam olarak çalışmadığı yani sözleşmeye göre eksik yapıldığı ama tasarımın şuan yayında olmadığı için bu eksikliklerin tespiti yapılmadığı, 2)Davalı/karşı davacının, davacı/karşı davalı tarafından sözleşme gereklerinin yerine tam olarak getirilmemesi sebebiyle yazılım 2.603,47 TL ve personel 9.555,00 TL giderleri toplamı 12.158,47 TL zarara uğramış olduğu…” şeklinde tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dosya, Bilgisayar Mühendisi … ile Bankacı Mali Müşavir …’e tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 14/02/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Dava konusu web sitelerinin dava tarihinde yayında olmaması, davacının web sitesine ilişkin alt yapı hizmetini kesmesinden kaynaklanmaktadır. Ama bunun yanında yukarıda da belirttiğimiz gibi web sayfa içeriğinin sözleşmeye göre yapılıp yapılmadığı kesin olarak söylenememektedir. Çünkü sayfaların alt sayfaları arşiv sitelinden çekildiği için açılamayabiliyor ama bu demek değildir ki alt benırların yapılmadığı hususunda bir şey denilememektedir. Ancak Sayın mahkeme isterse o tarihe ait (21/11/2012 sonrası ve 22/10/2014 tarihinden önceki) tasarım kodları tarafımıza sunulması halinde net bir şey söyleyebiliriz…” şeklinde tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dosya, Adli Bilişim Uzmanı Bilgi Yöneticisi …, Bilgisayar Mühendisi …ile Serbest Muhasebeci Mali Müşavir …’a tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 08/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…1- Davaya konu işin sözleşmeye uygun olmadığı ve süresinde yapılmadığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında imza edilmiş olan sözleşmenin 5.2. maddesi uyarınca davacı şirketin vermekte olduğu hizmeti durdurmaya hakkı olmadığı çünkü işin anlaşılan iş süreçlerine göre gitmediği ve bunun da sebebinin davacıdan kaynaklandığı tespit edilmiştir. 2- Sözleşme uygun olmama sebebinin davacı tarafından proje takvimine uyulmaması, davacı tarafından yapılan projenin teknik gereksinimlerinin davalıya tam olarak bildirilmemesi ve davalının doğru olarak yönlendirilmemesiyle eğitim ve proje danışmanlığının doğru ve zamanında verilmemesi, proje yapım sürecinde davalının sorunlarının doğru teşhis edilip çözülmemesi, davalının uyuşmadığı ve çalışmak istemediği davacının teknik ekibi ile davacı şirketin projeye devam etmesi ve davacı şirketin kurucusunun tam olarak projeye müdahale edip inisiyatif almamasıdır. Projenin sahibi davalı, projenin uygulayıcısı davacıdır. Davacının sorumluluğu teklif ettiği hizmet çerçevesinde sözleşmenin tam olarak uygulanmasıdır. 3- Sözleşmeyi ilk ihlal eden tarafın proje takvimine uyulmaması sebebiyle davacı olduğu tespit edilmiştir. Proje takviminin gecikmesi sebebinin davalı olmadığı tespit edilmiştir. 4- Sözleşme kapsamında verilecek hizmetlerin toplam tutarının 17.000 TL olarak belirlendiği, bu bedelin %30’nun sözleşmenin imza gününde, %30 ‘nun sitenin konsept tasarım onayında (1 adet ana sayfa, 1 adet detay sayfa) kalan %40’nın ise web sitesinin yayına girmesi ile davacı … tarafından davalı … adına tanzim edilecek fatura karşılığında ödeneceğinin kararlaştırıldığı tespit edilmiştir. 5- Davacı … tarafından davalı … adına 29.11.2012 tarihinde 5.100 TL tutarlı, 17.12.2012 tarihinde 11.900-TL olmak üzere sözleşme bedeli olan 17.000-TL (11.900 +5.100) tutarında ve ayrıca sözleşme bedelinden ayrı 30.07.2013 tarihinde 1.180 TL olmak üzere toplam 18.180 TL fatura tanzim edildiği, tanzim edilen faturalar için davalı SAMM tarafından davacıya 20.12.2012 tarihinde 5.100-TL, 07.05.2013 tarihinde 5.100 TL olmak üzere toplam 10.200 TL ödeme yapıldığı yapılan bu ödemeler sonrası davacı … şirketinin davalı … şirketinden 7.980 TL (18.180 TL -10.200 TL) alacağının kaldığı, davacı … tarafından davalı … adına tanzim edilen faturalar ile davalı … tarafından yapılan ödemelerin tarafların yasal ticari defterlerinde karşılıklı olarak yer aldığı, davacı tarafından davalı adına tanzim edilen fatura belgelerinin davalıya tebliğ edildiği, davalının tebliğ aldığı fatura belgelerinin içeriklerine herhangi bir itirazda bulunmadığı, Davalı … şirketinin kendi yasal ticari defter kayıtlarına göre davacı …’ ye 7.980 TL borçlu gözüktüğü taraflarca dosyaya sunulan defter kayıtları ve dayanağı belgelerden anlaşılmıştır.6- Davalı şirketin web sitesi projesi için 4 işçiyi çalıştırdığı ve bunun karşılığında 100.053 TL maaş ödediği ve bu personel masrafının sadece web sitesiyle alakalı olduğu iddiası yaşamın doğal akışına aykırıdır. 6.6.2018 tarihli bilirkişi raporu sonucunda yer alan “Davalı/karşı davacının, davacı/karşı davalı tarafından sözleşme gereklerinin yerine tam olarak getirilmemesi sebebiyle yazılım 2.603,47 TL ve personel 9.555,00 TL giderleri toplamı 12,158,47 TL zarara uğramış olduğu” sonucuna bilirkişi heyeti olarak katılmaktayız. 7- Web sitesinin ilgili dönemde yayında olmamasının ya da eksik yapılmasının yalnız davacının web sitesine ilişkin alt yapı hizmetini kesmekten kaynaklanmadığı davalının noter tespitinden (web sitesinde içerik ve imajlar bozuk, kayıp ve görüntülenemiyor) anlaşılabilir. Burada tarafların karşılıklı birçok teknik iddiası bulunmaktadır. Bunun tespitinin yapılması günümüzde imkansızdır. Tarafların dayanak yaptığı ve önceki bilirkişi raporlarında da geçtiği üzere … adresi yapısı gereği açıklandığı üzere (15. Sayfa -11. Madde) hukuki bir davada teknik açıdan delil yerine kullanılamayacağı bunun teknik açından yanlış olacağı değerlendirilmektedir. Gerçek bir istatistik verisi için (WEB SİTESİNİN YAYINDA OLMAMASININ VE HATALARIN NEREDEN KAYNAKLANDIĞININ KESİN VE BİLİMSEL OLARAK KUŞKUYA YER BIRAKMAYACAK ŞEKİLDE) web sunucusunun WEB LOG kayıtları fiziki olarak alınmalı ve istatistik yazılımı ile işlenerek web sitesi istatistik rapor haline getirilmelidir. Google Web Yöneticisi araçları sadece fikir verebilir ancak web sunucusunun LOG kayıtları doğru ayarlanıp optimize edilmişse gerçek bir istatistik verir. 8- Konuya ilişkin olarak yapılan incelemede, davalı … tarafından dosyaya sunulan 2013, 2014 ve 2015 yılı kurumlar vergisi beyannamelerinde yer alan gelir tablolarının davaya konu kısımları 17. Sayfada tablo halinde sunulmuştur. Bu verilere göre şirketin eksik yapılan web sayfası nedeniyle 2013 yılı satışlarında bir önceki döneme göre meydana gelen 7.051.315,92 TL azalışı davacının kusurlu işi olarak iddia eden davalı … şirketinin kendileri tarafından tamamlattırılarak faaliyete aldıkları ve çalışır halde olduğu önceki bilirkişiler tarafından da tespit edilen web sayfasının 2014 ve 2015 yılındaki önceki dönemlere göre net satışlarında meydana gelen azalışın nedenlerini açıklaması gerekmektedir. 9- Taraflar arasında yapılan sözleşmenin “Madde 9. Sözleşmenin Bütünlüğü Sözleşmenin herhangi bir maddesinin yasalar çerçevesinde, kanun ovucu veya herhangi bir resmi mercii ya da mahkemeler tarafından geçersiz addolunması diğer maddelerin geçerliliği etkilemez.” maddesi bulunmaktadır. Davacının sözleşme bedeline hak kazanıp kazanmadığı ve bunun bedelinin tam olarak ne olması gerektiği hukuki ve ticari değerlendirme sonrası Sayın Mahkemenin taktiridir. Teknik ve mali açıdan davalının 12,158,47 TL zarara uğramış olduğu ve davacının kalan bakiyesi olan 7.980 TL olduğu ancak işin tamamlanmaması vesilesiyle teknik açıdan alacaklı olmayacağı tespit edilip değerlendirilmiştir…” şeklinde tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dosya, Adli Bilişim Uzmanı Bilgi Yöneticisi …, Bilgisayar Mühendisi … ile Serbest Muhasebeci Mali Müşavir …’a tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 01/04/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Davalıya iade gereken tutarın 3.400 TL olduğu ve Davalı Karşı Davacının, Davacı Karşı Davalı tarafından sözleşme gereklerinin yerine tam olarak getirilmemesi sebebiyle yazılım 2.603,47 TL ve personel 9.555,00 TL giderleri toplamı 12,158,47 TL zarara uğramış olduğu…” şeklinde tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Asıl ve birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali; birleşen dava dosyasında ikame edilen karşı dava ise aynı eser sözleşmesinin yüklenici tarafından eksik ve kusurlu şekilde ifa edilmesinden dolayı uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davacı … Ltd. Şti. ile davalı … A.Ş. arasında 21/11/2012 tarihinde “Hİzmet Sözleşmesi” başlıklı ancak sözleşmenin içeriği ve hukuki niteliği itibariyle bir eser sözleşmesi akdedilmiştir. İşbu sözleşmenin 2. maddesinde sözleşmenin konusu; davalı şirketin “…” içerik yönetim sistemi yazılımının Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dilde web sitesi konsept tasarımının yapılması ve… uygulamaları hizmetinin davacı tarafından hazırlanması olarak belirtilmiştir. Sözleşmenin 3. maddesinde davalı iş sahibi şirketin yükümlülükleri, 4. maddesinde davacı yüklenici şirketin yükümlülükleri, 5. maddesinde sözleşmenin süresi ve yapılacak işin bedeli kapsamlı olarak taraflarca tarif edilmiş ve kararlaştırılmıştır. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Her iki şirketin sözleşmeden kaynaklanan edimlerine bakıldığında; davacı … Ltd. Şti.’ nin yüklenici, davalı …A.Ş.’ nin iş sahibi olduğu ve ayrıca eser sözleşmesinin 5.maddesi hükmü uyarınca götürü bedelli yapıldığı noktasında duraksama yoktur.
Davacı yüklenici hem asıl hem de birleşen dava dosyasında dava dilekçesinde; sözleşmeye konu edimlerin yerine getirildiğini, bunun karşılığında faturaların düzenlendiğini, faturalara karşı herhangi bir itirazın olmadığını, faturaların taraf defterlerinde de kayıtlı olduğunu, ancak bakiye iş bedelinin davalı iş sahibi tarafından ödenmediğini iddia ederken; davalı iş sahibi ise asıl dava dosyasında ortaya konulan eserin eksik olduğunu, bu nedenle eserden sözleşmede kararlaştırılan şekilde yararlanılmasının mümkün olamadığını, birleşen dava dosyasında eksik işe yönelik savunmaların aynen tekrar edilmekle birlikte ayrıca karşı dava ikame ederek eksik ve ayıplı eserden kaynaklı olarak zarara uğradığını ve bu zararın da tazminini talep ettiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın temeli; taraflar arasındaki sözleşmeye konu eserin yüklenici tarafından sözleşmede kararlaştırılan şekilde yapılıp yapılmadığı, eserde eksik ve ayıp bulunup bulunmadığı, varsa eksik eser (iş) tesliminden dolayı davalı iş sahibinin uğradığı zarar olup olmadığı, varsa tutarı ile davacı yüklenicinin hak ettiği iş bedeli alacağının miktarı konularında toplanmaktadır.
Eser sözleşmesine konu, “…” içerik yönetim sistemi yazılımının Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dilde web sitesi konsept tasarımının yapılması ve …uygulamaları hizmetinin verilmesi işi, teknik bilgi ve uzmanlık gerektirdiğinden eserin yapılıp yapılmadığı, eksik ve kusurlu olarak işin teslim edilip edilmediği noktasında uyuşmazlığın halli için bilirkişi incelemesine başvurulmuştur.
Bilgisayar mühendisi bilirkişi 31/05/2014 tarihli raporunda; dava tarihinde “…” adlı internet sitesinin tam çalışmadığı ve sözleşmenin 2. ve 4. maddesi uyarınca eksik iş yapıldığını belirtmiştir. İtiraz üzerine alınan 18/11/2017, 06/06/2018 ve 14/02/2019 tarihli ek raporların tamamında; kök rapordaki tespit aynen korunmuş, davacı yüklenicinin eseri sözleşmede kararlaştırılan şekilde yerine getirmediği, eserin eksik ve kusurlu olduğu belirlenmiştir. Yine, eksik tahkikat yapılmaması adına davacı yüklenicinin talepleri üzerine farklı bir bilirkişi kurulundan alınan heyet içerisinde bilgisayar mühendisinin ve özel uzmanın da bulunduğu 08/10/2021 tarihli kök ve 01/04/2022 tarihli ek raporlarda; davacı yüklenicinin işi sözleşmedeki süreçlere uygun şekilde yerine getirmediği, işin eksik ve kusurlu olarak teslim edildiği, davacı yüklenicinin sürece uygun hareket etmediği için kendi kusuru bulunduğundan işi durdurmaya hakkının da olmadığı, sözleşmeyi ihlal eden tarafın davacı yüklenici olduğu, işin sözleşmede kararlaştırılan şekilde yapılmadığı, eksik ve kusurlu olduğu daha detaylı olarak aynı şekilde tespit edilmiştir. Mahkememizce, alanında uzman bilirkişilerin tespitleri, raporların denetime elverişli ve gerekçeli olması, esasen raporların hepsinin aynı bilimsel mütalaayı istikrarlı şekilde içermesi / ifade etmesi de gözetilerek sözleşmeye konu eserin eksik ve kusurlu yapıldığı mütalaasına iştirak edilmiş, davacı yüklenici tarafından eserin sözleşmede kararlaştırılan şekilde yerine getirilmediği ve kendi kusuruyla borcunu gereği gibi ifa etmediği sübuta ermiştir.
Bilirkişi raporlarının tamamında sözleşmede kararlaştırılan eserin eksik ve ayıplı yapıldığının tespit edilmesinden sonra davacı vekili tahkikat aşamasında bilirkişi raporuna karşı sunmuş olduğu itiraz dilekçelerinde, sözleşmenin 5.2. maddesi uyarınca yüklenici olarak taraflarına davalı iş sahibi tarafından ödeme yapılmadığı için işin durdurulduğunu ve yerine getirilmediğini beyan etmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, gelinen aşamaya kadar mevcut iddia ileri sürülmediğinden bu iddia yeni bir vakıa şekilde ileri sürülmekte ve iddia edilmektedir. Ancak, mevcut iddia öncelikle iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı kapsamındadır. Zira, yazılı yargılama usulüne tabi eldeki davada ön inceleme duruşmasından sonra açıkça karşı tarafın muvafakati olmaksızın iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi mümkün değildir. Davacı yüklenici tarafından bu noktada ıslah dilekçesi de sunulmadığına göre mevcut iddianın yasak kapsamında olduğu aşikardır. Öte yandan; davacı hem asıl hem de birleşen dava dosyasında dava dilekçesinde; sözleşmeye konu eserin tümüyle yerine getirildiğini ve sözleşmenin eksiksiz olarak ifa edildiğini iddia ederek bakiye iş bedelini talep ederken; yargılamanın tahkikat aşamasında ödeme yapılmadığı için işin tamamlanmadığını ve durdurulduğunu savunması çelişkili davranmama yasağı ilkesinin de ihlali niteliğindedir. Bu bağlamda, davacı yüklenicinin sözleşmenin 5.2. maddesine atıfta buluınarak “ödeme yapılmadığı için eserin yapımının durdurulduğu” yönündeki iddiası dava dilekçesinde ileri sürülen bir iddia olmadığından; tahkikat aşamasında dile getirilen tamamen yeni bir vakıa olup iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı kapsamında nazara alınamaz. Kaldı ki, 08/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda vurgulandığı üzere, davacı yüklenici sözleşmede kararlaştırılan işin yapılması süreçlerine uymadığı, kendi kusuru sebebiyle işin zamanında ve gereği gibi teslim edilemediği, işin eksik ve kusurlu tesliminde kendi davranışlarının ve sözleşmeyi ihlal etmesinin etkili olduğu, kendi kusuruna dayanarak ödeme yapılmadığını bahane ederek işi durdurmaya hakkının olmadığı da aşikardır.
Taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri karşılaştırmalı olarak incelenmiş, her iki tarafın ticari defterlerin aynı muhasebe kayıtlarını içerdiği, davacı yüklenici tarafından sözleşmeye konu eser yönünden iş bedeline yönelik kesilen faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, her iki taraf defterinde davacının, davalı taraftan fatura bedelinden kaynaklanan bakiye 7.980,00 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Nitekim, mali bilirkişi tarafından düzenlenen 18/11/2017, 06/06/2018 ve 14/02/2019 tarihli raporlarda tarafların ticari defter ve belgelerinin alacak – borç hesabı yönünden birbirini teyit ettiği kesin ve tartışmasız bir şekilde tespit edilmiştir. Esasen, muhasebesel kayıtlar yönünden alacak – borç hesabı noktasında taraflar arasında herhangi bir ihtilaf ve itiraz bulunmamaktadır. Ancak, yalınızca muhasebesel kayıtlara göre davanın çözümlenmesi ve sonuca gidilmesi mümkün değildir. Zira, davacı yüklenici tarafından meydana getirilen eser hem eksik hem de sözleşmede kararlaştırılan vasıflara sahip değildir. Bu halde, hak edilen iş bedelinin hesaplanması gerekmektedir. Ancak, bahsi geçen raporlarda yalnızca muhasebe kayıtlarına göre alacak – borç hesabı yapıldığından hak edilen iş bedelinin hesaplanması amacıyla denetime elverişli ve gerekçeli rapor tanzim edilmesi için ve eksik tahkikat yapılmaması adına yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bu itibarla; mahkememizce Yargıtay ve Daire uygulamalarına göre götürü bedelli eser sözleşmelerinde gerçekleştirilen imalata göre yüklenicinin hak ettiği iş bedeli; ödenmeyen iş bedeli ya da iş sahibinin fazla ödemesi olup olmadığı ve miktarının “gerçekleştirilen imalatın işin tamamına göre fiziki oranının tespiti ve bu oran götürü bedele uygulanmak suretiyle hak edilen iş bedelinin hesaplanarak ve ayrıca kanıtlanan ödemeler mahsup edilerek / düşürmek suretiyle ” belirleneceğinden mali bilirkişi tarafından düzenlenen raporun yukarıda açıklanan Yargıtay ve dairenin yerleşik fiziki oran yöntemine aykırı olduğundan açıklanan hususlara riayet edilerek yeniden rapor düzenlenmesinin istenilmesine, şeklinde ara karar oluşturulmuştur.
Bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan 08/10/2021 tarihli kök ve 01/04/2022 tarihli ek raporlarda “gerçekleştirilen imalatın işin tamamına göre fiziki oranının tespiti ve bu oran götürü bedele uygulanmak suretiyle hak edilen iş bedelinin hesaplanarak ve ayrıca kanıtlanan ödemeler mahsup edilerek / düşürmek suretiyle” fiziki oran yöntemi nazara alınarak; sözleşmenin 5. maddesinde götürü bedelin 17.000,00 TL olduğu, alanında uzman bilgisayar ve teknik bilirkişilerin işin davacı yüklenici tarafından tamamlanan kısmının işin tamamına göre fiziki oranının %40 seviyesinde olduğu, bu nedenle davacı yüklenicinin hak ettiği iş bedelinin 17.000,00 x 40/100 = 6.800,00 TL olduğunun isabetli şekilde hesaplandığı, ayrıca davalı iş sahibi tarafından davacı yükleniciye mevcut iş sebebiyle toplam 10.200,00 TL ödeme yapıldığı, nitekim bu ödeme miktarının her iki taraf defterinde mutabık şekilde yer aldığı, hak edilen iş bedelinden davalı iş sahibi tarafından yapılan ödeme miktarı düşüldüğünde, davacı yüklenicinin meydana getirdiği eserin fiziki oranına göre artık davalı iş sahibinden talep edebileceği bakiye bir iş bedelinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına ve Daire uygulamalarına göre fiziki oran yöntemi esas alınarak yapılan hesaplamalara ve alınan bilirkişi raporlarına, raporların denetime açık ve gerekçeli olması sebebiyle itibar edilmiş, hükme esas alınmıştır.
Yapılan tüm açıklamalar ve mahkememizce varılan kanaat doğrultusunda; davacı yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan şekilde eseri meydana getirmediği, eserin sözleşmede kararlaştırılan vasıflara sahip olmadığı ve eksik iş yapıldığı, asıl ve birleşen dava dosyasında eserin tamamen yerine getirildiği ve davalı iş sahibine teslim edildiği iddia edilerek dava açıldığı ve bakiye iş bedeli alacağının tahsilini talep edildiği, ancak yargılama sürecinde alanında uzman bilirkişilerce yapılan tespitlerde alınan tüm raporlarda eserin eksik olduğunun hiçbir görüş ayrılığı bulunmaksızın aynen tekrar edildiği, bu bağlamda Yargıtay’ ın yerleşik içtihatları doğrultusunda götürü bedelli eser sözleşmesi için hak edilen iş bedelinin hesaplanması gerektiği, mahkememizce “gerçekleştirilen imalatın işin tamamına göre fiziki oranının tespiti ve bu oran götürü bedele uygulanmak suretiyle hak edilen iş bedelinin hesaplanarak ve ayrıca kanıtlanan ödemeler mahsup edilerek / düşürmek suretiyle” anılan fiziki oran yöntemiyle yapılan hesaplama ve alınan bilirkişi raporlarında, davacı yüklenicinin işin tamamına göre gerçekleştirdiği imalatın fiziki oranı (%40) tespit edildikten sonra götürü bedele (17.000,00 TL) bu oran uygulanarak gerçekte hak edilen iş bedelinin (6.800.00 TL) belirlendiği, hak edilen iş bedelinden davalı iş sahibi tarafından kanıtlanan ödemeler (10.200,00 TL) mahsup edildiğinde davacı yüklenicinin talep edebileceği bakiye iş bedeli alacağı bulunmadığı anlaşılmakla, hem asıl hem de birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Davalı taraf hem asıl hem de birleşen itirazın iptali davası yönünden her ne kadar kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de; davacının icra takibinde haksız olmakla birlikte takipte kötü niyetli olduğu olduğu ya da karşı tarafa zarara sokmak için kötü niyetli icra takibi başlattığı davalı tarafından ispat edilemediğinden yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin hem asıl hem de birleşen dava yönünden ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Karşı dava; Birleşen dava dosyasında davalı / karşı davacı, karşı dava ikame etmiştir. Karşı davacı, yüklenici tarafından eserin sözleşmede kararlaştırılan şekilde yapılmaması sebebiyle bu yüzden uğramış olduğu zararın giderilmesini istemektedir. Asıl dava dosyasında detaylı olarak vurgulandığı üzere, davacı yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan şekilde eseri tamamlayıp teslim etmediği, işi eksik bıraktığı ve kusurlu imal ettiği sabittir. Eserin sözleşmede kararlaştırılan şekilde teslim edilmemesinden ötürü davalı yüklenicinin, karşı davacı iş sahibinin bu yüzden uğradığı zararlardan sorumludur.
Bilindiği üzere; eser sözleşmesi iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme olup; yüklenicinin menfaati iş bedeli iken, iş sahibinin menfaati sözleşmede kararlaştırılan şekilde eserin imal edilerek kendisine teslim edilmesidir. Dolayısıyla, yüklenicinin eseri teslim borcu, yüklenici tarafından hiç ya da gereği gibi ifa edilmezse; borçlu kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alacaklının (iş sahibinin) bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.
Somut olayda; yüklenici işin eksik bırakılmasına yönelik kusurunun bulunmadığını ispat edemediğinden karşı davacının işin eksik ve kusurlu tesliminden kaynaklanan zararını gidermekle yükümlüdür. Bu aşamada davacı yüklenici, kendisine iş sahibi tarafından ödeme yapılmadığı için işin durdurulduğunu ve eksik teslim edildiğini, kendisine kusur yüklenemeyeceğini savunmuş ise de; 08/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda kapsamlı şekilde vurgulandığı üzere, davacı yüklenicinin sözleşmedeki iş süreçlerine uymadığı, işin zamanında ve gereği gibi teslim edilmesi noktasında sözleşmenin 4. maddesindeki yükümlülüklerini ihlal ettiği, işin eksik ve kusurlu tesliminde davacı yüklenicinin sözleşmeyi ihlal eden kusurlu davranışlarının etkili olduğu anlaşılmakla bu yöndeki iddiaları bilirkişi raporu içeriği karşısında ispatlanamamış ve sözleşme hükümleri karşısında yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce, eserin eksik ve kusurlu teslim edilmesi nedeniyle karşı davacının uğradığı zararın belirlenmesi ve varsa miktarın hesaplanması amacıyla dosya bilirkişi incelemesine gönderilmiş, ilk bilirkişi kurulunun 18/11/2017 ve 06/06/2018 tarihli raporları ile yine itirazlar sonucunda farklı bir bilirkişi kurulu oluşturularak ikinci bilirkişi kurulundan alınan 08/10/2021 ve 01/04/2022 tarihli raporlarda müşterek şekilde; yüklenicinin eksik ve hatalı işlemlerinin düzeltilmesine yönelik olarak karşı davacı iş sahibinin bilgisayar, yazılım ve teknik hizmet konusunda hizmet vermesi için bir eleman istihadam ederek 3 ay süre ile çalıştırdığı, bu gider sebebiyle karşı davacının toplam 9.555,00 TL (personel) zararının oluştuğu, ayrıca alt yapı bedeli olarak sertifika, web sitesi yayınlama, sanal sunucu hizmeti için 2.603,47 TL (yazılım) masraf yapılmak durumunda kaldığı, netice itibariyle karşı davacı iş sahibinin toplam 12.158,47 TL zararının olduğu tespit edilmiştir. Mahkememizce, tüm bilirkişi raporlarındaki bu ortak görüşe ve zarar hesabına itibar edilmiş, raporlardan ayrılmayı gerektirir bir husus bulunmadığından hükme esas alınmıştır.
Karşı davacı bilirkişi raporları doğrultusunda bedel artırım dilekçesi sunmuş, mahkememizce az önce açıklandığı üzere, yüklenici eseri teslim borcunu gereği gibi ifa etmediğinden ve kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispatlayamadığından karşı davacı (iş sahibinin) bundan doğan zararını gidermekle yükümlü olduğundan karşı davanın bedel artırım dilekçesi doğrultusunda kabulüne karar verilmiştir.
Son olarak belirtilmelidir ki, karşı davacı, karşı dava dilekçesinin talep sonucunda faiz hakkında hiçbir açıklama ve faiz isteği olmamasına rağmen, bedel artırım dilekçesinde ilk kez ihlal tarihinden itibaren avans faizi isteminde bulunmuştur. Karşı davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiği sabit olup, nitekim bu durum bizatihi karşı davacı tarafından talep sonucunda açıklanmıştır. Belirsiz alacak davasında faiz istemi dava dilekçesinde ileri sürülmeyip, ilk kez bedel artırım dilekçesi ile istenildiğinde, faiz alacağı asıl alacağın ferisi olduğundan bedel artırım dilekçesinde bu feri alacağın talep edilmesinde hukuken engel bir yasa hükmünün bulunmamaktadır. Bu bağlamda, belirsiz alacak davasında faiz talebi bedel artırım dilekçesi ile ilk kez ileri sürüldüğünden / talep edildiğinden; davanın başında karşı dava dilekçesinde açıkça talep edilmediğinden bedel artırım dilekçesinin ve harcının yatırıldığı 11/02/2020 tarihinden itibaren (karşı dava öncesinde sözleşmenin ihlal edildiği, uğranılan zararın türü ve miktarına yönelik çekilen ihtar ve temerrüt yoktur, bu nedenle karşı davacının ihlal tarihinden itibaren faiz istemi yerinde görülmemiştir) her iki tarafından tacir ve uyuşmazlığın ticari iş ve ticari dava olması sebebiyle avans faiz işletilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere );
A) ASIL DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin yasal koşullar oluşmadığından REDDİNE,
B)BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2014/1282 ESAS SAYILI DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin yasal koşullar oluşmadığından REDDİNE,
3-Karşı davanın bedel artırım dilekçesi doğrultusunda KABULÜ ile; 12.158,47 TL’nin 11/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
C) HARÇ
4-Asıl dava dosyası yönünden alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 139,35 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 58,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
5-Birleşen dava dosyası yönünden alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 55,50 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Karşı dava yönünden kabul edilen dava değeri (12.158,47-TL) üzerinden alınması gereken 830,54 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 27,20 TL peşin harcın ve 208,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 595,34‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
D) YARGILAMA GİDERİ
7-Asıl ve birleşen dava dosyası yönünden davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Asıl dava dosyası yönünden davalı tarafından yapılan 40,00 TL posta masrafı ile 2.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.240,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
9-Birleşen dava dosyası yönünden davalı tarafından yapılan 9,00 TL posta masrafından ibaret yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
E) VEKALET ÜCRETİ
10-Asıl dava dosyası yönünden davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1.2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 8.157,90 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
11-Birleşen dava dosyası yönünden davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1.2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 1.287,65 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
12-Karşı dava yönünden, karşı davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen karşı dava değeri (12.158,47 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 8/1. ve 13/1. maddesi uyarınca karşı dava için ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ve maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı Gri İnteraktif Ajans ve Prodüksiyon Limited Şirketinden alınarak karşı davacı …ne VERİLMESİNE,
13-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.02/11/2022

Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *