Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1187 E. 2018/620 K. 04.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1187 Esas
KARAR NO : 2018/620

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 04/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin imalatçı firmaların ihracatlarna aracılık ve avans ödemesi yapılması suretiyle bu imalatçıların vergi dairelerinden hakettiği KDV. iade alacaklarını tahsil eden ve hizmet bedeli ile avans ödemelerini bu meblağdan mahsup suretiyle çalışan bir “ihracata aracılık şirketi” olduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasında 01/09/2003 tarihinde aracılı ihracat sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, davacı şirketçe davalı şirkete farklı tarihlerde değişik tutarlarda avans ödemesi yapıldığını ve davalı ihracatını sürdürdüğü müddetçe vergi dairesinden alınan KDV iade alacaklarının davalıya ödenen avanslardan mahsup edilmiş olduğun , taraflar arasında akdedilen aracılı ihracat sözleşmesi ile taraflar arasında karşılıklı alacaklılık ve borçluluk içeren bir cari hesap ilişkisi oluştuğunu, davacı şirketin davalı şirketten 19.602,85 TL tutarında alacaklı olduğunun davalı şirkete bildirildiğini, davalının sözleşmeden doğan borcu ifa etmemesi üzerine, davalı taraf aleyhine … 1. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek icra takibine yapılan haksız itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesinin var olmadığını, aracılı ihracat sözleşmesi bulunduğunu, ancak bu sözleşmedeki “davacı şirketin defterlerinin kesin delil sayılacağına” dair hükmün TMK.2’ye aykırı olduğunu ve geçersiz sayılması gerektiğini, davacı şirketin davalı şirketin bir kısım hisselerini 2013 yılında devraldığını ve bu devir sırasında hiçbir alacaktan bahsetmeyerek devir bedelini aynen ödediğini, davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, takibin haksız olduğunu beyanla davanın reddine ve davacı aleyhine %20’den az olmayacak şekilde tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının cevaba cevap dilekçesinde, davalının yasal sürede cevap vermediği için, yetki ilk itirazının süresinde olmadığı, verdiği cevap dilekçesinin bu nedenle savunmanın genişletilmesi mahiyetinde olduğu ve muvafakatları bulunmadığını beyan etmiştir. Ancak davalı taraf verilen süre uzatım ara kararı ile uzatılan sürede cevap dilekçesini vermiştir.
GEREKÇE
Taraflar arasında aracılı ihracat sözleşmesi bulunduğu tartışmasızdır, uyuşmazlık ise bu sözleşme gereğince yapılan ihracata aracılık işlemlerinden dolayı davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı varsa tutarına ilişkindir.
Dosyada tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
… 1.İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyası getirtilmiş, davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde yazanın aksine takipte işlemiş faiz talebinin olmadığı görülmüş, borçlu tarafından takibe süresinde itiraz edildiği ve takibin durdurulduğu, davanın da 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki 01.09.2013 tarihli Sözleşmenin 17. maddesinde yer alan yetki sözleşmesi uyarınca da Mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraf yasal defter-belgeleri üzerinde mali bilirkişiye yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 13.07.2015 tarihli kök bilirkişi raporunda özetle:
Davacı şirketin 2009,2010,2011,2012 ve 2013 yıllarına ait defterlerin TTK hükümlerine uygun tutulmuş olduğundan sahibi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davacı şirket ile davalı şirket arasında aralarındaki ticari ilişkiye ilişkin 01.09.2003 tarihli Aracılı İhracat Sözleşmesinin var olduğu, davacı şirket ile davalı arasında yasal defter ve belgelere göre aralarında ticari bir ilişkinin var olduğu, hesapların cari hesap şeklinde takip edildiği, davacının 30.12.2013 takip tarihi itibariyle davalıdan 19.602,85 TL alacaklı olduğu, davacı tarafından düzenlenen faturalara TTK.nın 21.maddesi hükmü gereği davalı tarafından faturalara itiraz edildiğine dair bir bilgi veya belgeye rastlanmamış olduğu, davalı Akan … Şti’ne ait 686,70 adet hisse senedinin dava dışı … A.Ş. tarafından satın alınarak bedelinin ödenmiş olduğu, bu hisse devir işleminin davacı … A.Ş. ile bir ilgisinin olmadığı, davalı ticari defterlerinin ise ibraz edilmediği belirtilmiştir.
Bu rapora davalı vekilince “verilen yerinde inceleme yetkisine rağmen davalının defterlerinin bilirkişi tarafından yerinde incelenmediği” gerekçesiyle itiraz edilmiş, bu nedenle dosya yeniden aynı bilirkişiye davalı defterlerinin de incelenmesi için gönderilmiştir.
Aynı bilirkişiden alınan 1. Ek raporda özetle; davalı şirketin 2012 ve 2013 (raporda tablo doğruysa da tablo metninde sehven 2013-2014 yazılmıştır) yevmiye defterlerinin sahibi lehine delil özelliği taşısa da 2010-2011 defterlerinin kapanış tasdiki bulunmadığından lehe delil teşkil etmeyeceği, davalı defterlerindeki bazı kayıtların sözleşmeye aykırı muhasebe kayıtlarından oluştuğundan gerçek durumu yansıtmadığı, takip tarihi itibariyle davalı defterlerine göre davalının davacıdan 8.788,86 TL. alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Taraf defterleri arasındaki mutabakatsızlığın sebeplerinin ayrıntıları anlatılmışsa da özetle davalı defterlerindeki usule ve sözleşmeye aykırı muhasebe kayıtları gösterilmiştir.
Mutabakatsızlığın ortaya çıkarılması açısından taraf beyanları da dikkate alınarak tekrar ek bilirkişi raporu alınmıştır. 2. Ek bilirkişi raporunda davalı kayıtlarının gerçek durumu yansıtmadığı tekrarlanmıştır.
Bu raporlar hüküm kurmaya elverişli görülmediğinden başka mali bilirkişi aracılığıyla alınan 27.02.2017 tarihli 2. kök bilirkişi raporunda ise mutabakatsızlığın ortaya çıkarılması için geriye gidilerek sözleşme tarihinden yani 2003’ten itibaren taraf defterleri incelenmiştir. Davacı defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacının 19.602,85 TL. alacaklı olduğu, davalının defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalının 8.788,86 TL. alacaklı olduğ;u davacının 2003-2004-2006-2007 dışındaki defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalının ise hiçbir defterinin sahibi lehine delil niteliği taşımadığı, farkın 2010 yılı öncesinden kaynaklandığı ancak davalı şirketçe 2010 öncesi muhasebe kayıtlarının dayanağı muavin defter kayıtları ibraz edilmediğinden ortaya çıkarılamadığı görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi raporuna davalı vekilince “bilirkişi incelemesinin aracılı ihracat sözleşmeleri konusunda uzman bilirkişi” marifetiyle yapılması gerektiği iddiasıyla itiraz edilmişse de, davanın sözleşmenin uygulanmasına değil sözleşmeye dayalı para alacağına ilişkin bir dava olduğu gözönüne alındığında mali bilirkişi incelemesinin yeterli olduğuna karar verilmiştir. Zira sözleşme kapsamında davacı tarafça hizmet verilmediği veya hizmetin karşılığının ödenmiş olduğuna dair davalı tarafça hiçbir iddia ileri sürülmemiştir. Kaldı ki bu tip sözleşmelerde davacı adına vergi dairesinde tahakkuk eden KDV. İade alacağının başka bir şirket hesabına (olayda davacıya) aktarılabilmesi için, ihracatı yapan imalatçı iade alacaklısı şirketin vergi dairesine davalının adına ve hesabına aktarım konusunda açık talebini bildirmiş olması zorunludur. Davalının davacıdan hizmet almadığı, bu nedenle KDV.iade alacağının davacı hesabına aktarılmasını vergi dairesinden talep etmemiş olduğuna dair bir iddiası veya dosyaya sunduğu delil de bulunmamaktadır. Sözleşme kapsamında hizmet alındığı ihtilafsız olup, uyuşmazlık bu ticari ilişkiden doğan borç/alacak tutarına ilişkindir.
Mahkememizce 29.05.2017 tarihli celsede gün belirlenerek davalıya bilirkişice istenen defter ve dayanağı belgeleri ibraz ihtarı yapılmışsa da, davalı vekilince bilirkişinin belirlenen günde gelemediği beyan edildiğinden 03.07.2017 tarihli celsede kesin süre verilip yeni gün belirlenmiş ve “2010 öncesi kayıtları ibraz etmezse ibrazdan kaçınılmış sayılacağı ve davacı tarafın usulüne uygun tutulmuş defter ve kayıtlarına itibar edilerek karar verileceği” davalı vekilinin yüzüne karşı ihtar edilmiştir. Buna rağmen yine sadece defterler ibraz edilip, bilirkişi tarafından istenen dayanak kayıt ve belgeler (muavin defter kayıtları) ibraz edilmediğinden, bilirkişi son raporunda yeni bir tespit ve hesap yapamadığını bildirmiştir. Davalının ibraz edilen defter ve kayıtlarının ise aleyhine delil teşkil eder mahiyette olduğu bilirkişi raporlarında açıklanmıştır.
Davalı vekilince davalı defter ve kayıtları üzerinde aracılı ihracat sözleşmesi uzmanı bilirkişi marifetiyle yerinde inceleme yapılması talepli 4.5.2018 ve 8.5.2018 tarihlerinde dilekçe sunulmuşsa da, kesin süreye ve ihtarata uymama nedeniyle talebin davayı uzatma mahiyetinde olduğu da değerlendirilerek TTK. gereği talep kabul edilmemiş ve davacı tarafın sahibi lehine delil teşkil eden kayıtlarına dayalı, hüküm kurmaya elverişli son kök bilirkişi raporundaki tespitler takibi doğrular nitelikte olduğundan davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan, davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile Davacının … 1. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptaline, takibin 19.602,85 TL. asıl alacak yönünden takip sonrası işleyecek avans faizi ile devamına,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin KABULÜ ile alacağın %20’si oranında 3.920,57 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken harç 1.339,07-TL olup, peşin alınan 236,80 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.102,27 -TL karar ve ilâm harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan ilk dava açma gideri 265,80-TL, posta ve tebligat masrafı 279,00-TL, bilirkişi ücreti 1.300,00 TL olmak üzere toplam 1.844,80-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 2.352,34-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.04/06/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸