Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/354 E. 2018/363 K. 02.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/321 Esas
KARAR NO : 2018/228

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 15/07/2010
KARAR TARİHİ : 02/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:müvekkili şirkete ait işyerinin davalı … şirketine Yangın Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, 2201/2010 günü başlayıp, 23/01/2010 günü erken saatlere kadar devam eden şiddetli yağmurlar, riziko adresinde bulunan matbaalarında bağlı olduğu pis su giderinden yükselip matbaa zemin katından girdiğni ve muhtelif hasarlara sebep olduğunu, hasarın meydana gelmesi akabinde derhal sigorta şirketine hasar ihbarında bulunduklarını ve 23/01/2010 tarihinde müvekkili işyerinde meydana gelen hasar ve zarar miktarının 626830,20 TL olduğunu, hasara ilişkin tespitin davalı … şirketinin ekspertizi tarafından yapıldığını, davalının kanuna aykırı bir şekilde yeniden tespit ve araştırma içine girdiğini ve kendi lehine sonuç yaratmaya çalıştığını, müteakiben sigortacı 22/01/2010 tarihinde gerçekleşen hasar için 03/03/2010 tarihinde 100000 TL, 31/03/2010 tarihinde 150000 TL, 30/04/2010 tarihinde 100000 TL olark üzere sadece 350000 TL lik avansı mahiyetinde ödeme yaptığını, ancak bakiye hasar tazminatının bugüne kadar ödenmediğini, müvekkilinin özellikle ilaç kutuları gibi hassas alanlarda kullanılan karton baskılar yapan bir matbaa olduğunu, davalının tazminat ödemesini bu şekilde geciktirmesi nedeniyle müvekkili şirketin yeni mal alımında ciddi sorunlar yaşadığını işlerini yetiştirmek için piyasadan yüksek fiyatla ve fireli kağıt ve karton almak mecburiyetinde kaldığı için, hammaddesi kağıt olan ve kartın zamlı fiyatlarla aldığını fiyat artışından dolayı müspet zararları olduğunu belirterek şimdilik 276830,20 TL ‘nin 27/02/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:davacıya ait işyerinin müvekkili sigorta şirketi tarafından teminat altına alındığını, söz konusu işyerinde 22/01/2010 tarihinde su basması hasarı meydana geldiği ihbarı üzerine müvekkili şirketçe yaptırılan ekspertiz çalışmaları neticesinde 370000 TL sigorta hasarı tespit edildiğini, davacının talebinin gerçek hasarı yansıtmadığını, davacının yükümlülüklerini ihlal ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, ticari paket sigorta poliçesi kapsamında davacının iş yerinde meydana gelen su baskını olayı neticesi oluşan iş yeri hasarının davalı sigortacıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı tarafın bildirdiği tüm deliller toplanmış ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Dosyaya sunulan hasar dosyası kapsamında olay günü olan 22/01/2010 tarihinde yapılan hasar ihbarı üzerine aynı gün yapılan ekspertiz incelemesi sonucu düzenlenen ekspertiz raporunda toplam hasar bedelini 624.190,41 TL olarak belirtilmiştir.
Daha sonra davalı sigortacının talimatı doğrultusunda alınan ikince ekspertiz incelemesi sonucu düzenlenen ekspertiz raporunda toplam hasar bedeli 370-425.000,00 TL olarak belirtilmiş sigortalının nihai tazminat ibra bedeli talebinin 470.000,00 TL olduğu (davacı sigortalının bunu ekspere sözlü olarak beyan ettiği raporda ifade edilmektedir) belirtilmiştir.
1.Rapor: 23/10/2012 tarihli bilirkişiler …, …, … tarafından mahallinde yapılan yerinde inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi heyet raporunda hasar bedelinin 624.190,41 TL olup, davalı … şirketi tarafından davacıya dava konusu oluşan hasar ödemesi için 350.00,00 TL olduğunu, bu nedenle 624.190,41-350.000 =274.190,41 TL hasar bedelinin dava tarihi olan 15/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birilikte davalı … şirketinden isteyebileceğinin belirtildiği, davacının daha önce hasarın 470.000,00 TL olarak kabul ettiğini beyan ettiğine dair dava konusu dosyada kanuni bir belgenin olmadığı, eksik ve aşkın sigortanın söz konusu olmadığı tespit edilmiştir.
2.Rapor :29/03/2013 tarihli bilirkişiler …, …, … tarafından düzenlenen bilirkişi heyet raporunda:
Davacı şirket, … İstanbul adresinde matbaa olarak faaliyetini sürdüren işyeridir. Söz konusu işyeri 5-6 katlı depo, matbaa ve ofis şeklinde çalışan toplam 7.805 m2lik kapalı alanı bulunduğu ifade edilen mahaldir.
İşyeri, davalı …Ş. tarafından 951406 numaralı ve 01/10/2009-01/10/2010 vadeli Yangın Sigorta Poliçesi (Ticari Paket Sigorta Poliçesi) ile bina, emtia ve demirbaşlar teminat altına alınmıştır.
22/01/2010 günü başlayıp, 23/01/2010 gününe kadar devam eden şiddetli yağmur, riziko adresindeki kanalizasyon giderlerinden geri gelen ve depoda yükselen kirli su nedeniyle zeminde duran bobin halindeki ve palet üzerindeki kağıt emteası ıslanarak hasarlanmıştır.
Hasarın meydana geldiği 23/01/2010 günü sigortalı, sigorta şirketi … firmasına hasar ihbarında bulunmuş, aynı gün sigorta eksperi olay mahaline giderek gerekli ekspertiz çalışmalarına başladığı anlaşılmıştır.
Gerek Web ofset ( rulo kağıttan yüksek hız ve ve kapasitede )ve düz ofset (tabaka veya ebaz kağıt ) baskı tekniğinde, gerekse İSG (iş sağlığı ve güvenliği) kanuni gerekliliği açısından baskı makineleri üreticileri, yüksek baskı kalitesi ve çalışan personel İSG kapsamında gerekli olan “konfor şartları”( uygun sıcaklık ve nem ) açısından baskı holünün (üretim alanının) iklimlendirilmesi ( ortalama 20-22 sıcaklık ve %40-60 bağıl nem ) tavsiye etmektedirler. (Dosyada Kartonsan’ dan temin edilmiş İngilizce dokümanda da,kağıdın baskı kalitesi açısından en verimde kullanılabilmesi için , (depolama atanında değil) baskı ortamında % 33-50 bağıl nem şartlarına tavsiye edildiğini görüyoruz.)
Aslında bu tavsiye sadece baskı sektörüne özel bir durum olmayıp, genel olarak tüm sektörler için geçerlidir. Dolayısıyla iklimlendirme işlemi genel olarak üretim alanları için bir nevi elzem sayılırken, depolar yüksek hacimlerde olduğundan ve bu ortamların iklimlendirmesi çok maliyetli olacağından, ancak çok gerekli görülürse nemlendirme yönünde, yani bağıl nemin çok düşük olduğu hallerde ortamı nemlendirecek sistemler eklenmesi şekliyle tedbirler alınmaktadır. Sektörde de işletmelerin ekseriyeti itibariyle, atmosferik iklimlendirme şartlarıyla çalışmakta olup, ne üretim alanlarım ne de emtia depolarını iklimlendirmemişlerdir.
Dosya üzerinde gördüğümüz kadarıyla da, mağdur olan işletmenin depo alanında (üretim alanı hakkında bilgimiz olmadığ için fikir beyan edemiyoruz ) iklimlendirme sistemi bulunmamaktadır. Bu tespitten yola çıkarak da mezkur işletmenin, tabii atmosferik şartlarda depolama yaptığını söyleyebilir ve aslında tüm sektörde de uygulanan depolama yöntemiyle üretim yapmakta olduğunu, uzun kış dönemlerinde bile atmosferik şartlarda nem açısından belli bir zaman aralığında mutlaka meydana gelen nem oranı yükselmesi ve düşmelerinden etkilenmeden depolama yapabildiğini göstermektedir.
Bu genel bilgilerle, kağıt için de şunu da çok net söyleyebiliriz ki, gerek özel graftla (dış ortamdaki nem ve sıcaklığı içine yansıtmayan ambalaj) ambalajlanmış rulo kağıt, gerekse – ister naylon ambalajında olsun ister ambalajsız olsun- tabaka kağıt ve kartonlar, ortamdaki nem ve sıcaklığa kısa süreli maruziyet ile, iç yapısında ve fiziksel özelliklerinde kalıcı ve geri dönülmez şekilde hasara ( malzeme biliminde plastik deformasyon olarak tanımlanır) uğramazlar.Kalıcı deformasyon ancak, çok yüksek sıcaklık ve neme ( 40 C’ ‘den fazla sıcaklık ve %17 ‘den fazla neme ) çok uzun süre (en az bir ay) maruziyette meydana gelir.
Tüm bu bilgiler ışığında;
1.Mağdur olan işletmedeki emtialardan, palet üzerindeki tabaka kağıtlar ve kartonlardan, gramajı, ebadı ve markası ne olursa olsun , direk suya maruz kalan kısmı kullanılamaz yani hurda hükmündedir. Fakat aynı paletteki ıslanmamış tabaka kağıtlar ve kartonlar kullanılabilir hükmündedir. Böylelikle şunu daha da net söyleyebiliriz ki depoda bulunmasına rağmen suya direk maruz kalmamış palet üzerindeki tüm tabaka kağıt ve kartonlar kullanılabilir hükmündedir.
2.Yine gramajı ve markası ne olursa olsun, dik istiflenmiş rulo kağıtların, ıslanmış zemine temas eden tüm ruloları – eğer dış ambalajdan (graft) geçen su, kağıt rulosunun yüzeyine nüfuz etmiş ise kullanılamaz yani hurda hükmündedir. ( Çünkü dik istiflemede rulo kağıda temas eden su, rulonun tüm sarımına temas eden su rulonun tüm sarımına temas etmiş olmaktadır ki rulo kullanılmaz hale gelir)
Ek bilgi a- Eğer bu rulolar yatay istiflenmiş olsaydı, o zaman rulonun yarıçapı istikametinde ıslanmamış miktar bile kullanılabilir olurdu ki, yatay istiflenen metodu depolama kapasitesini düşürdüğünden, artık sektörde dikey istifleyen ekipmanlara da sahip olduğundan ve ayrıca İSG yönetmeliği açısından da tercih edilmektedir.
b) Hatta bu gibi olaylarda (sel, su taşkını vs. özellikle graftla ambalajlı bobinler, suyla temasından kısa bir süre içerisinde ( max, 1-2 saat) kuru bir yere alınıp, ambalajları açılsa, ıslaklığın hala bobine nüfuz etmediği ve rulonun kullanılabilir olduğu görülecektir.
3.Gerek su baskını yaşadıktan sonra işletme personeli tarafından deponun dışına ve diğer bina kartlarına alınmış emtialar, gerek baskından öncede diğer katlar ve dosyadaki bilgilerden farklı katta olduğunu anladığımız baskı holü yani üretim alanlarında bulunan emtialar ile, mamul veya yarı mamul tüm ürünler sağlam olarak addedilmelidir.
Sonuç değerlendirmesi:
a-Davalı … şirketi olan … firması,sigortalısı olan davacı … SAN.VETİC. A.Ş.’yi başlangıç tarihli 01/10/2009,bitiş tarihli 01/10/2010 , poliçe numarası 951406 ile ticari paket sigorta poliçesi (yangın poliçesi) tanzim edilerek sigortaladığı;
b-Söz konusu sigortalıya aşağıdaki teminatların verildiği:
Bina sigorta bedeli (yangın) 2.550.000.- EURO (5.537.325.-TL)
Emtia sigorta bedeli (yangın ) 550.000 .- EURO (1.194.325.- TL)
Demirbaş sigorta bedeli (yangın ) 296.000.- EURO ( 624.764 .-TL)
c-Davalı … şirketi olan … tarafından sigortalısı olan davacı … firmasına hasar ödemesi olarak,
*03/03/2010 tarih / 2010-03-03-15.03.02.010962 numaralı dekont ile … Bankasından havale 100.000.- TL
*31/03/2010 tarih / 2010-03-31 -15.21.21.084440 numaralı dekont ile … Bankasından havale 150.000- TL
* 30/04/2010 tarih / 2010-04-30-16.24.39.194282 numaralı dekont ile .. Bankasından havale 100.000-TL
olmak üzere toplam; 350.000.- TL ödeme yapıldığı tespit edilmiştir.
d-Tarafımızdan yapılan değerlendirmeye göre; direkt su ile temas eden bobin ve palet üzerindeki mali hasar (rutubetlenme ) olmayacağı ( kurtarma tedbirlerinin çok kısa sürede alınması nedeniyle ) kanaati oluşmuştur. Bu nedenle, hasar değerlendirmesi ıslanan emtealar üzerinden yapılmıştır.
e-Sel/ su basması teminatı kapsamında meydana gelecek her bir hasarda teminat gruplarının her birinin toplam sigorta bedelleri üzerinden %2’si oranında tenzili muafiyet uygulanacak ancak uygulanacak toplam muafiyet 50.000 .-EURO veya karşılığı TL’yi aşmayacaktır.
f-Teminat Gruplarına Göre Tenzili Muafiyetler;
Bina: 5.537.325.- TL x % 2 =110.746,50 TL
Emtea : 1.194.325.- TL x % 2 =23.886.50 TL
toplamı 134.633,00 TL olduğu,
ancak toplam muafiyetin 50.000.- EURO veya karşılığı ile sınırlı kalması nedeniyle, muafiyet toplamı; 50.000.-EURO x 2,0984 = 104.920,00 TL ‘dir.
g-nihai hasar değerlendirmesi
aa-emtia hasarı
Suyun direkt hasarladığı kartonlar: 486.136,31 TL
Suyun direkt hasarladığı kağıtlar; 81.914,50 TL
Genel toplam 568.050,81 TL
Soltaj tenzili 99.696,24 TL
Nakliye bedeli 18.268,81 TL
Kurtarma masrafları 2.639,79 TL
Toplam 489.263,17 TL
bb-bina hasarı
1592 metrekare epoksil büyük bölümü suyun etkisiyle kabaran kısmın onarım bedeli 50.108,20 TL
cc -nihai hasar tutarı-
Emtia hasarı 489.263,17 TL
Bina hasarı 50.108,20 TL
Toplam 539.371,37 TL
Toplam tenzili muafiyet hesabı:
7.374,414 TL x%2 =147.488,28 TL olmakla birlikte poliçe şartlarına göre toplam muafiyet 50.000 Euro veya TL karşılığını geçemeyeceği için 104.920,00 TL muafiyet uygulandığı
Nihai hasar tutarı 434.451,37 TL
Hasar ödemesi 350.000,00 TL
Ödenecek tutar 84.451,37 TL
Olmak üzere davalı … şirketinden davacının nihai hasar bedeli olarak faizi ile birlikte talep edebileceği tutar olduğu rapor edilmiştir.
3. Rapor: 30/12/2013 tarihli önceki bilirkişi heyeti ile birlikte heyete sonradan dahil olan matbaacılık uzmanı … ile birlikte oluşturulan bilirkişi heyetinden alınan ek raporda; Sektörde, baskı tekniğine ait teorik bilgiler ile laboratuvar şartlarında elde edilmiş değerlerin, hâlihazırda faaliyetine devam eden ilgili sektörlerde, belli tolerans aralıklarında düzeltilerek kullanıldığını, -bu tip teknolojilerin hem projelendirme hem de uygulama safhalarında çalışmış teknik bir personeller olarak- net bir şekilde söyleyebiliriz. Bu noktada özellikle baskı tekniği açısından gerekli görülen iklimlendirme şartlarının, günlük emtia sirkülasyonun yoğun yaşandığı Matbaacılık sektöründe, yüksek maliyetleri dolayısıyla sadece üretim alanlarının (baskı holleri) iki imlendirilmesi yönünde nem ve sıcaklık kontrolü yapılmakta olduğunu, depo alanlarının hiçbir şekilde iklimlendirme çalışmaları kapsamına alınmadığını özellikle tekrar etmek isteriz, İstisnai durumlarda özellikle nem oranının çok dtişük olduğu ortamlarda sadece nemin arttırılması yönünde ek sistemler eklenmesi şeklinde tedbirler alınmaktadır. Yani ne fason çalışan ticari matbaalar ne de teknoloji ve işletme yöntemleri, proses ve iş yapış şekilleri eşdeğer olan Ulusal Gazete matbaaları, depo alanlarını iklimlendirmemiştir.
Bu açıklama ile şu bilgiyi güçlendirmek istedik ki; sektörde neredeyse (tüm bölge, il ilçe vs.lerdeki) tüm matbaalar atmosferik iklimlendirme şartlarında depolama yapmakta ve buradaki emtialarını (bazı matbaalar iklimlendirme yaptıkları, bazıları da yine atmosferik iklimlendirme şartlarındaki) üretim alanlarında kullanagelmektedirler. Dolayısıyla yıl içinde çok ekstrem iklim şartlarında (yüksek/düşük nem-sıcaklık) depolama yaptıkları emtiaları bile üretimlerinde kullanabilmektedirler. Yani her halükarda, dış ortamda yağmur, kar veya yüksek nem-sıcaklık hava şartlarının devam ettiği bölgelerde, yani atmosfer şartlarındaki kapalı alanlardan müteşekkil depolarda emtia saklanmakta ve bunlarla üretim yapılmaktadır.
Sel/su baskınına maruz kalmış bir ortamdaki kağıt ve kartonlar palet yada bobin olsun ambalajlı olması, su ile direk temas etmese dahi nem ve rutubete karşı tam anlamıyla bir koruma sağlayamayabilir. Ayrıca kullanılan ambalaj malzemeleri zamanında anal izlenerek sıvı ve nem geçirgenlik değerleri ölçümlenmediğinden kullanılan malzemelerin bariyer özelliğini tamamen sağlayan ürünler olup olmadığı belirli değildir. Su ve nem geçişi ne kadar göz ardı edilse de kağıtların su basan alandaki nemden etkilenme olasılığı yüksektir. Kağıt üretici firmalar ürettikleri kağıdın belirli sürelerde neme maruz kalabileceğini düşünerek ambalajlama yapmaktadırlar. Özellikle uzun süren nakliye (sektöriin büyük çoğunluğu hem Web hem de tabaka ofset baskılarında ithal kâğıtlar kullanmakta olup, bu kâğıtlar haftalarca suren ve yüksek nem içeren gemi yolculuğuyla gelir) ve dşpojgma şartlarında dahi formu bozulmamaktadır. Kağıt ve kartonları paketlemek için mumlu kağıt (wax, paper) veya polimer esaslı bazı malzemeler kullanılır. Kağıt ve kartonların olduğu gibi burada kullanılan diğer ambalaj malzemelerinin de belli oranlarda nem, hava geçirgenliği vardır. Ancak teorik olarak kaEıt veva kartonlar nemli ortamda 48 saat kaldıkları zaman ortamın nemi kac ise o kağıt ve/veva kartonun nemi de odur. Böyle durumlarda dahi nem ve/veva sıcaklığa karsı malzemeyi şartlandırmak gerekir. Anılan isletmede söz konusu ka&ıt ve kartonlar bu kadar uzun süre neme maruz kalmamışlardır.
Mezkur İşletmenin de depo alanı yüksek kalitede nem ve sıcaklık izolasyonuna (sızdırmadık) sahip olmadığından (dosyadaki bilgilere istinaden biliyoruz), mutlaka dış ortamla nem ve sıcaklık yönünden difüzyon (yoğunluğun eşitleneceği değere kadar çok yoğun ortamdan az yoğun ortama geçiş fiziksel olayı) gerçekleşecektir. Dolayısıyla lokasyondaki anlık sıcaklık ve nem değişikliğinde, denge tabî ki dış ortamın nem ve sıcaklığı değerlerine set olacaktır. Ayrıca mezkur depo içindeki suyun kısa sürede tahliye edilmesi ve bu emtiaların o ortamda günlerce haftalarca kalmadığı bilgisiyle, depoda kalmış fakat direk suya maruz kalmamış tabaka kağıt ve rulo kağıtların malzeme iç yapılarında elastik deformasyon (ortam nem ve sıcaklığı uygun ortamda kemen eski iç yapısında dönebilme özelliği) düzeyinde değişim olacağı, kesinlikle plastik deformasyon (geri dönülmez iç yapı değişimi) yaşanmayacağı ve dolayısıyla kağıt, uygun nem ve sıcaklık şartlarıyla buluştuğunda, kağıdın malzeme iç yapısının baskı için tekrar uygun hale geleceği kesin kanaatimizdir.
Sektörde tüm baskı tesislerinde üretimin devamlılığı açısından, üretim alanında mutlaka kağıt ve emtia bulunduğu kaçınılmaz gerçeğine ve incelediğimiz dosyadaki tutanaklardan da sel baskım sırasında işletme personeli tarafından aynyeten bir miktar emtianın üst katlara alındığı bilgisine istinaden, itiraza konu olan önceki raporumuzun Teknik değerlendirme1′ bölümünün 3. maddesinde “Gerek su baskım yaşadıktan sonra işletme personeli tarafından deponun dışına ve diğer bina katlarına alınmış emtialar, gerek baskından öncede diğer katlar ve dosyadaki bilgilerden farklı katta olduğunu anladığımız baskı holü yani üretim alanlarında bulunan emtialar ile mamul veya yan mamul tüm ürünler sağlam olarak addedilmelidir” şeklinde belirttiğimiz açıklamayı burada da tekrar beyan etmek isteriz.
Ayrıca, 29.03.2013 tarihinde hazırladığımız bir önceki raporumuzun 3. sayfasındaki I. ve 3, maddelerindeki tespitlerimiz ile yine aynı raporumuzun 4. sayfasının, 5) sonuç değerlendirmess” bölümündeki tüm hesaplamalar bu raporumuzda da aynen geçerli olup, bu raporumuzda tekrar etmekten imtina edilmiştir şeklinde görüş ve tespitleri yer verilmiştir.
4. Rapor : mahkeme heyetince 30/04/2014 tarihinde mahallinde önceki bilirkişi heyeti ile birlikte yapılan keşif sonucu bilirkişi heyetinden alınan 21/07/2014 tarihli ek raporda; bilirkişiler yaptıkları incelemede “iş hijyeni” açısından zaruret olarak belirtikleri, baş ve vücudumuzu örten elyaf giysileri giymemiz akabinde keşif faaliyetine başlanılmıştır. İlk olarak “depo alanına” inilmiş, “tabaka kâğıtların” tahta paletler üzerinde istif edildiği, üretim aşamasına gelmeyen ‘tabaka kâğıtların” özel naylon ambalajlarında, plastik çemberlerle bağlanmış olarak paletler üzerinde bekletildiği, yine aynı mahalde dik olarak istiflenmiş, özel kraftlanyla ambalajlı “rulo kâğıt bobinlerinin” olduğu görülmüştür. Aynı alanda (depo alanı), özel bir nem ve sıcaklık izolasyonunun ve dolayısıyla “nem ve sıcaklığın kontrol edildi&i” özel bir iki imlendirme sisteminin olmadıfeı. depolama işleminin tamamen “tabii atmosferik nem ve sıcaklık” değerlerinde yanıldığı müşahede edilmiştir. Keşif esnasında aynı mahalde palet üzerinde istifi i, naylon ambalajı hafifçe yırtılmış bir ‘^tabaka kâğıt” paketi etrafında firma yetkilisi tarafından bir araya gelinmiş, (firma yetkilisinin yırtık kısmı işaret ederek) -dosyada… Sanayi ve Ticaret A.Ş, nin teknik referans olarak belirttiği- Kartonsan firmasının, “değil bu büyüklükte bir yırtık, iğne ucu kadar bir delikten bile bu tabaka kâğıtların nem alıp, kullanılamaz hale gelebileceği” ikazı yaptıklarım beyan etmişler, böylelikle tabaka ve rulo kâğıtların “nemden etkilenmesi konusunda hassas bir materyal olduğu” tezlerini güçlendirmeye çalışmışlardır. Aynı anda Bilirkişi heyetinden Makine Mühendisi …, yine aynı ambalajı yırtık paketi İşaret ederek, “o paketin ne kadar süredir depoda bulunduğunu” sormuş, eğer iğne ucu kadar bir delikten nüfuz edecek nem sebebiyle bu kâğıtlar kullanılamaz hale gelecek ise, bu paketin de kullanılamaz olması gerektiğini” belirtmiştir.
Keşif esnasında gelişmiş bu müşahhas vakıayı ayrıntısı ile belirtmemizin sebebi, bundan önce yazılan tüm teknik raporlara itirazların, “depo alanında bulunan ve ıslanmamış emtiaların ortamdaki nemden etkilenip etkilenmediği noktasında” yoğunlaşmış olmasıdır. Ve bu noktayı bilimsel ve objektif bir yaklaşımla izah ettiğimizde, bu ve bundan önceki raporlarımıza yapılan itirazların da son bulacağı, bu noktada Kartonsan’ın dosya içerisinde bulunan raporuna tekrar bakıldığında, o raporda belirtilen nem aralığının (%33-50), kafrıdm baskı kalitesi acısından en verimli şekilde kullanılabilmesi için, baskı ortamında (depolama alanında değili nemin hangi aralıkta olması gerektiği noktasında, teorik bir tavsiye değer olduğunu, tekrar belirtmemiz gerekecektir. Buradan hareketle, mezkur işyerinin depo alanında özel bir iklimlendİrme sistemi olmadığına yani ortamdaki nem ve sıcaklık değerleri, “atmosferik” nem ve sıcaklık değerleriyle “set” olmuş bir şekilde dengelenmiş olarak depolama yapıldığı tespitimize göre (ki bu bilimsel bilgi daha önceki raporlarımızda da belirtmiş olmamıza rağmen bu vesile ile tekrar edelim: fizikte difüsyon kanunu olarak bilinen fiziksel reaksiyona göre nem ve sıcaklığın yoğun olduğu bir ortamdan, az olduğu ortama doğru bir transfer söz konusu olur ki bu transfer olayı ta ki her iki ortamın nem ve sıcaklık değerleri eşitleninceye yani dengeleninceye kadar devam eder yıl içerisindeki çok farklı ve ekstrem değerlerdeki dış ortam şartlarının sonucu ortaya çıkaracağı farklı nem ve sıcaklıkların, depolama alanıyla aynı olacağı ve dolayısıyla bu şartlarda depolanmış “tabaka ve rulo” kağıtlarla üretimin devam ettiğini bu iş yeri için de net olarak söyleyebiliriz.
Keşif, firma personelleri tarafından üretim yapıldığı esnada, baskı holünün de gezilmesi ile devam etmiş, hatta bu üretim sırasında (bizlere iş hijyeni açısından hassas olunduğu söylenerek verilen) bone ve elyaf giysinin çalışanlarda olmadığı, dolayısıyla üretim şartlarının da-nem,sıcaklık,toz,virüs,bakteri vs,-açılarından da çok özel veya izolasyon yapılmış bîr ortam olmadığı özellikle dikkatimizi çekmiştir. Ayrıca bu mahalde de (baskı holü) nem ve sıcaklık kontrolünü içeren iklimlendirme sistemi görülmemiştir. Ki böylelikle üretim alanında da “atmosferik nem ve sıcaklık” değerleriyle üretim yapıldığı tespit edilmiştir. Bu teknik bilgilerimizi daha da objektif hale getirmek maksadıyla, keşif faaliyetimizden hemen sonra, … ilimizde yıl içerisinde ve hatta keşif tarihini kapsayan tarih aralıklarında atmosferik bağıl nem ve sıcaklık değerleri araştırılmış, TC. Orman ve Su işleri Bakanlığı, Meteoroloji Genel müdürlüğü internet sitesi http://www.mgm.gov,tr adresinden bu veriler temin edilerek raporumuza eklenmiştir. (Sayfa 3/Tablo 1 ve 2) Tablodan görüleceği üzere, keşif yapılan tarihte bile, nem oram ortalama %81 değerinde olup, öncesi ve sonrası itibariyle belirlenen tarihleri kapsayan 15 günlük ortalama nem değeri %79 civarındadır, latta küçük bîr araştırma ile, … ilinde yaz ve kış nem değerlerinin %30-%90 arasında değiştiği, ortalama ise %70 değerlerinde seyrettiği net olarak tespit edilebilmektedir. Görüldüğü üzere bu nem değerleri kağıt tedarikçileri Kartonsan firmasının belirttiği, ’nem %33-50 arasında olmalıdır” tavsiyesi, depo alanı ıcin bile kabul edilse (ki tekrar ediyoruz, bu nem aralığı baskı esnasında baskı kalitesi için tavsiye edilmiş teorik bir baskı holü nem değeri aralığıdır) çok yüksektir. Buna rağmen, hem mezkur firma hem de sektördeki diğer bütün aynı faaliyeti yürüten firmalar, depolama işlemlerini hatta üretim faaliyetlerini bu atmosferik değerlerle yapagelmektedirler.
Bu tespit ve bilgiler ışığında, hem keşif esnasında “ambalajı hafifçe yırtılmış paket” örneğinde sorulan “bu paket kaç gündür bu depoda bulunmaktadır, Eğer nem açısından bu kadar hassas olsaydı bu paket kullanılamaz olması gerekmez miydi?” sorusunun cevabı netleşmiş, hem de raporlarımızda başından beri savunduğumuz “direk suya temas etmemiş tabaka kağıt ve rulo bobinlerin» sel esnasında depo alanında birikmiş suyun ortamda oluşturduğu nemden (dosyada belirtilen tüm tabaka kağıt ve rulo kağıtların 24 saat içerisinde başka depo veva mahallere alındığı bilgisine istinaden) bu kadar kısa bir süre içinde, iç yapılarının “geri dönülmez deformasvona” plastik deformasyon olacak şekilde etkilenmeyeceği, ayrıca tabaka kağıt paketleri içindeki kağıtların, hem birbirleri üzerindeki ağırlıkları hem de üzerlerindeki plastik paket çemberlerinin sıkma kuvvetleri sebebiyle, ortamdaki nemin bu ağırlık ve sıkma kuvvetlerini yenerek kağıt ic yapısına nüfuz etmesinin imkansız olacağı, bu kağıtların uygun nem ve sıcaklık ortamında üretim için problem olmayacak şekilde kullanılabilir olduğu tevit edilmiş ve dolayısıyla sonuç olarak itiraza konu olan önceki raporlarımızda ısrar ettiğimiz “su baskını yaşadıktan sonra ortamda oluşan nemin, tabaka ve rulo kağıtların iç yapılarını kalıcı olarak değiştirebilmesi için, emtiaların bu ortamda çok uzun süre kalması gerekeceği, (ki dosyadaki bilgilerden 24 saat bile kalmadığı anlaşılmakladır) iddia edildiği gibi o kısa sure içinde bir deformasyon söz konusu oluyorsa, mevcut depolama şartlarında da büyük yüksek nemin halihazırda kullanılan emtiaları da kullanılamaz hale getirmesi gerektiği, fakat müşahede edildiği üzere firmanın yılın her türlü atmosferik şartlarında depolama ve üretim yapageldiği, sonuç olarak da suva direk temas etmemiş vani ıslanmamış tüm tabaka ve rulo kağıdin sağlam ve kullanılabilir kabul edilmesi gerektiği bir kere daha kesin kanaatimiz olarak tekrar beyan etmek isteriz.
Ayrıca, 29.03.2013 tarihinde hazırlanan raporun 3. Sayfasındaki 1. ve 3. maddelerindeki tespitlerin yine aynı olduğu tespit edilmiştir.
5.rapor: 03/04/2015 tarihli matbaa ve kağıt uzmanı … tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda sonuç olarak; su baskının gerçekleştiği ocak ayındaki nem oranı ile temmuz – ağustos aylarındaki nem oranı birbirinden çok farklı olduğundan, matbaanın belirttiği gibi su baskınında nemden etkilenen kartonlara baskı yapılamıyor ise, nemin çok yoğun olduğu yaz aylarında karton üzerine baskı üretiminin tamamen durması gerektiği, bu firmanın ve baskı sektörünün üretimi açısından gerçekçi olmadığı bir önceki bilirkişi heyetinin 21/07/2014 tarihli ek raporunda belirttiği gibi suya direkt temas etmeyen tabaka kartonların ve bobin kartonların sağlam ve kullanılabilir kabul edilmesi gerektiği kanaati bildirilmiştir.
Davacı tarafça iş yerindeki kağıt deposunda meydana gelen su baskını sonucu ortaya çıkan durum hakkında 09/09/2015 tarihli Kimya Yüksek Mühendisi Prof. Dr. … tarafından hazırlanan 3 sayfadan ibaret bilimsel görüş dosyaya sunulmuştur. Bu bilimsel görüşte kısaca dikey olarak rulolar biçiminde istiflenmiş olan kağıtların zeminde bulunanları sudan doğrudan etkilenerek ıslandıkları ve kullanılamaz duruma geldikleri bunların üzerinde bulunan ve doğrudan su ile temas etmemiş olanları ise büyük olasılıkla kılcallık ile yükselen sudan etkilenerek su çektikleri ve deforme olarak bir daha kullanılamaz duruma geldikleri, kapalı bir mekan olan deponun iç sıcaklığının olayın olduğu tarihte ısıtma olmasa bile dışarıdan daha yüksek olup su basması sonucunda yüksek oranda nem oluştuğu ve bu nemin diğer kağıt ve kartonlar tarafından çekildiği, depodaki su boşaltıldıktan sonra kalan ıslaklık ve su kalıntılarının buharlaşmayı sürdürdüğü, buharlaşma ısısının çevreden çekilmesi sonucunda deponun sıcaklığının düştüğü ve kağıtlar tarafından emilmiş bulunan yüksek nemin bir bölümünün sıvılaştığı bu açıklamalar kapsamında depoda bulunan kağıt ve kartonların farklı oranlarda su ve nemden etkilenmiş olduğu, bunların baskıya uygun olmayıp hurda kağıt konumuna geldikleri görüşüne yer verilmiştir.
Önceki bilirkişi heyetlerinden alınan raporların çelişki arz etmesi nedeniyle yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
6. Rapor: 16/11/2016 tarihli …, … ve …’dan oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda ;Davaya konu olan depodaki kağıt ve kartonlardaki hasar miktarı Su basmasının akabinde yapılmış olan ilk keşifte (09-02-2010 tarih ve 47/2010 sayılı Eksper raporu) bu emtianın (kağıt/karton bobin veya tabaka halinde) a) Suyla temas eden ve b) Suyla temas etmemiş ancak nemden etkilendiği iddia edilen mallar olarak ikiye ayrılarak sayım ve tespiti (Miktar/fıyat) yapıldığı, mevcut dosyada, olay anında etiketlenmiş olduğu iddia edilen emvalin tekrar ve başka kurumlarca tespitinin yapıldığı bir başka tutanak veya raporda rastlanmadığı, su ile temas eden kağıt/kartonlar: Bu malzemeler bobin veya tabaka halinde ambalajlı veya ambalajsız olarak (eksper fotoğraflarından) bulunduğu görülmekte ve raporlarda belirtilmektedir. Su baskınında suyun içinde kalan bobin veya tabaka ambalajlı dahi olsa, ambalajı su içinde kalan (Su içinde kalan, duran, bekleyen) malzemeyi koruma amaçlı olmadığından suyun içine girerek tüm bobin veya paketi ıslatarak kullanılmaz hale getirir. Bobin veya tabaka karton/kağıt paketinin içine su girdikten sonra suyun seviyesinin üstündeki aynı bobin veya paketin içindeki diğer kağıtlara da ulaşıp ıslatarak (Kağıdın ana malzemesi olan selülozun su tutma ve iletme özelliklerinden dolayı) tümünü hasarlı hale getirir. Bu hasar, ambalajsız olarak palet üzerinde dizilerek stoklanmış tabaka kartonlar için daha hızlı gerçekleşir ve hasarlı hale geleceği,
Suyla temas etmemiş kâğıt/kartonlarda meydana geleceği iddia edilen hasar: Taraflar su basmanın gerçekleştiği depo içindeki su ile temas eden bobin ve paketlerin üstünde kalan miktar konusunda değil ancak bu malzemelerin hasarlamna oram konusunda anlaşmazlık içinde oldukları görülmektedir. Taraflar çeşitli bilirkişilerden alman raporlar ile nemin kağıt üzerindeki etkisinden hareketle haklılıklarını ispatlayan neticeye varmak için çeşitli iddialarda bulunmaktadırlar. Hatta su baskınında ortamdaki nemin kağıda etkisinden matbaacılık sektöründeki tesislerde iklimlendirme olmadığına kadar konunın genişletilmiştir.
Genel bir bilgi olarak kağıt üreticisinin önerisinin (%50) üzerindeki bağıl nemin, bir süreliğine, örneğin % 55 veya % 70 olması ile kağıt niteliğini kaybeder anlamına gelmez. Bu bir ortalama değer olarak dikkate alınır ve kağıt zaten bu nem değişikliği ile belli oranlarda nem alır/verir, bu kağıdın özelliklerini kaybetmeyecek düzeyde olması teknik olarak bir sorun teşkil etmez. Ancak kağıt/karton ortam neminden olumsuz etkilenir mi diye tek ve basit bir soruya evet demek te mümkündür. Bu davadaki bilirkişi raporlarında hemen hepsi fazla nemin kâğıda olumsuz etkilerini kabul etmekte, bir kısmı süre kısalığından zarar oluşmayacağını iddia etmektedir. Burada önemli olan ortam şartları nedeni ile kâğıdın rutubetindeki yükselmenin miktarı ve kalıcı deformasyondur. Kâğıt, yüksek bağıl nemdeki ortamlarda kalmasından olumsuz etkilenir. Ancak bu etkinin düzeyi;Kâğıdın özelliklerine, uygunsuz ortamda (Rutubet, sıcaklık) bulunma süresine, ortam hava hareketine, ambalaj ve paketlenme özelliklerine bağlı olduğu bilinmektedir.
Bahsi geçen su baskınındaki ortamda her ne kadar ne sürede kaldığını biliyor olsak ta, paket içlerindeki veya paketsiz malzemenin rutubetinin ne kadar yükseldiğini ve sonuçta emvalde ne oranda kalıcı defonnasyona neden olduğunu bilmemekteyiz.
Netice; Su baskınında yüksek bağıl nemden etkilendiği iddia edilen kâğıdın/kartonun hasar oranının tespiti için; olayın olduğu ilk günlerde alınacak numuneler (numune alım tekniğine uygun) ile nem, deformasyon ve baskı testleri yapılması ile mümkün olabilirdi. Bugün bu dosyanın içinde bu belirttiğimiz testler ile ilgili olarak alman numune ölçüm ve sonuçları şeklinde bir veri yoktur. Üzerinden 6 yıla yakın zaman geçmiş olay ile ilgili bu sorunun çözümünde elimizde sadece ilk yapılan ekspertiz raporundaki (09-02-2010 tarih ve 47/2010 sayı) sayfa 5 ve 1 paragrafındaki “bu kağıtlardaki baskı denemesinden büyük fire verdiği gözlemlenmiştir” denilerek hesaplamalarda %30 oranının verilmesi ve Davacı firmanın beyanı olan “ %29 ve %35 oranındaki bir fire” beyanı olan veri vardır.
Su basması sırasında, suyun bastığı depodaki, doğrudan su içinde kalan bobinlerin üstünde istiflenmiş olarak depolanan diğer bobin yada tabaka halindeki emvalin yüksek rutubete maruz kalarak hasar verme oranı olarak 1. ekpertizin oranının kullanılmasının tarafların madur olmaması için uygun olacağını düşünmekteyiz.
22 Ocak 2010 saat 23.30 baslavan su basma olayı 24 ocak 2010 Pazar günü kontrol altına alınabilmiş. İSKİ arızavı 28 ocak 2010 tarihinde tamir ettiği belirtilmiştir.Oluşan su baskını süresi uzun olup ortamdaki kağıtlara etkisi yüksektir. Depoya giren sudan doğrudan ıslanmayan emtialarda da fire kaybı yüksek olur.
Kısa sürede rutubet almaya müsait olan kağıtlar, baskı kalitesini etkileyecektir.
Gerek Web ofset,gerek düz ofset baskı tekniğinde, gerekse İSG kanunu gereğince İşyerlerinin gerekli ‘konfor şartlarına’uymaları İstenmektedir. Sektörde bunu uygulayan gorülmemektedir.Bu işletmede de görülmemektedir.
Mağdur olan işletmede emtialardan,palet üzerindeki tabaka kağıtlar ve kartonlar,gramajı,ebadı ve markası ne olursa olsun,direk suya maruz kalan kısmı gibi etkilenir.
Söz konusu kağıtlar su ile ıslandığında veya yüksek oranda nem çektiğinde,deforme olacağı ve baskı kalitesini kaybedeceği aşikardır.
Kağıt yapısının kılcallık etkisiyle su ve aşırı nemden etkilenip,kağıt üzerinde oluşan deforme yüzünden yüzeyi dalgalanır. Matbaa makinasının kağıt çekici apratı bu yüzeyi bozuk kağıdı istenen düzeyde çekemeyiceği için,baskı kalitesi düşer.Yapılacak baskı da aynı ölçüde kalitesiz ve dalgalı olur.
Hiçbir kağıt ve karton yüzeyi bozuk halde baskı için kullanılamaz.
Daha önce iki ayrı bilirkişi heyeti tarafından verilen raporlar incelendiğinde , raporlar arasında iki hususta farklılık olduğu görülmektedir.
Sigortalı işyerinde kanalizasyondan geri tepen pis sulara maruz kalan Emtea’da oluşan hasar’ın teshirinde ;Pis suya doğrudan maruz kalan emtea’nın tamamen hasarlandığı hususunda görüş birliği olmakla beraber, suya maruz kalmayıp dolaylı olarak, buhar ve nem nedeni ile oluşan hasar miktarı konusunda ayrı görüş bildirildiği ve bu konuda farklılık olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca davalı … şirketi vekili tarafından Emtea hasarının teshirinde Eksik Sigorta olduğu ileri sürülmüş ancak bu konuda somut deliller ileri sürülmediği anlaşılmaktadır.
Raporlar arasındaki bu farklılık irdelendiğinde ;
Teknik heyetimiz tarafından yukarda yapılan değerlendirme ve açıklamalar sonucu , sigortalı Emtea hasarı ile ilgili olarak 1 .Ekspertiz Raporunun nazara alınarak belirtilen hasar oranın kabul edilmesi gerektiği açıklanmıştır.
Yapılan bu değerlendirmenin Hasar tesbitinin … Eksperlik şirketi tarafından hasar anında yapılmış olması ve kağıtlardan numune alınarak baskıda test edilerek hasar durumunun tesbit edilmiş olması sebebi ile 1.Ekspertiz Raporunun kabul edilmesinin doğru olduğu ,daha sonra hasar’ın ortadan kalkmasından sonra tahmini olarak yapılmış olan hasar teshirine yönelik Ekspertiz Raporunun kabul edilmemesinin haklılığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda … Eksperlik Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından 17.02.2010 tarihinde hazırlanan Ekspertiz raporunda tesbit edilen Toplam .624.190,41.-TL Hasar bedelinin doğru olduğu kabul edilmekle beraber , davalı … şirketi tarafından ileri sürülen Eksik sigorta iddiası’nın irdelenmesi gerektiği kanaati hasıl olmuştur .Zira ;
Mal sigortalarında sigorta sözleşmesi rizikonun gerçekleşmesi nedeni ile ortaya çıkan gerçek zararın giderilmesi amacına yönelik olup,sigorta ettirenin zenginleşmesine yol açamıyacağı ilkesi ile tanzim edilmektedir. TTK 1288.maddesinde düzenlenen Eksik Sigorta hükmü ile ,Sigorta bedelinin sigorta menfaat değerinin altında düzenlenmiş olması halini ifade etmektedir.Buna göre kısmi hasar halinde sigortacı,sigorta bedelinin ,sigorta ettirilen menfaat değerine olan oranım (proporsiyon kuralı)bu oranda indirim yaparak ödemede bulunur.Eksik sigorta incelemesi ise,sigorta poliçesi genel ve özel koşullan da dikkate alınarak ,rizikonun gerçekleştiği tarihe göre tesbit edilmelidir.
Bu nedenle Eksik sigorta itirazlarının somut olarak tesbit edilebilmesi için bir tacir olan davalı şirketin ticari defterleri üzerinde o konuda yetkili Mali müşavir tarafından inceleme yapılması ve hasar tarihinden önce şirket defter kayıtlarında Emtea ile ilgili mevcut stokların tesbit edilmesi gerekmektedir. TTK gereğince ,usulune uygun olarak tutulmuş olan ticari defter kayıtları sigortalı davacının lehine isbat vasıtasıdır.
… Eksperlik Hiz. Şti .Raporu’nun 5.sayfasında ;
“Muhasebe kayıtlarının vergi usul kanununa uygun bir şekilde tutulup tanzim edildiği ,düzenli oldukları kanaati hakim olduktan yapılan sayımlar ve ortalama fiyatlar hesabı ile yapılan değerlendirmede noksan sigorta bulunmadığı tesbit edilmistir.Ancak bilanço dönemi sonrası yapılacak hesaplamalar sonucu envanter ve mizan değerlendirmeye esas alınacaktır” açıklamaları bulunmaktadır.
Bu sebeplerle davalı vekilinin Eksik Sigorta olduğu konusundaki itirazının açıklığa kavuşması için (yetki alanımız dışında olması sebebi ile sayın mahkemenin takdirlerinde olmak üzere) tayin edilecek Mali Müşavir bilirkişi tarafından sigortalı defter kayıtlarının incelenerek , hasar tarihinden önceki emtianın tesbit edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
7. Rapor :Mali müşavir … tarafından alınan 21/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda mali incelemede ise davacı tarafa ait 2009 senesi yevmiye, kebir ve envanter defterlerini noter açılış ve yevmiye defterinin noter kapanış tasdikleri ile 2010 yevmiye defteri açılış tasdiklerinin yerine getirilmediği, 2009 senesi envanter defteri noter kapanış tasdiki ve 2010 senesi yevmiye defterinin kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, geçmiş sene toplam stok tutarının 1.200.681,88 TL den maliyete yansımış olan 228.556,79 TL tenzil edildiğinde, davacının sel basım tarihi itibariyle kalan net stok tutarının ticari defter kayıtlarına göre 972.125,09 TL kaldığını, dosyaya sunulan 18/11/2016 havale tarihli bilirkişi raporu sonuç kısmında yanlış hesaplanmış olsa da toplam hasar bedelinin 624.190,41 TL hesaplandığını, bundan tenzil edilecek ödenen tutarın ise 350.000,00 TL’si olduğu, böylece davacının alacaklı olduğu tutarının 624.190,41-350.000,00) 274.190,41 TL olarak hesaplanması gerektiğini, davacının davalıyı temerrüde düşürdüğü 27/02/2010 tarihine ilişkin dosyada herhangi bir belgenin tespit edilmediği, davacının dava tarihi ile temerrüt tarihleri arasında alacağının tespiti yapılan 274.190,41 TL üzerinden avans faizi hesabı olarak 16.817,01 TL olarak hesaplanmıştır.
Yapılan mali inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu çerçevesinde ayrıca taraf vekillerinin 16/11/2016 tarihli son bilirkişi heyet raporuna yönelik itirazları ile bilirkişi …’ün heyet raporundaki hesap hatalarında dikkati çeken tespit ve değerlendirilmeleri dikkate alınarak davalının eksik sigorta savunmasının değerlendirilmesi hesap hatalarının tespit edilip düzeltilmesi dosyada daha önce alınan bilirkişi heyet raporlarının karşılaştırılması farklılığın neden kaynaklandığının açıklanması bakımından dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
8. Rapor: 26/12/2017 tarihli …, … ve …’dan oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ek raporda dava konusu hasarda eksik sigorta uygalaması yapılamayacağı, hasar bedelinin kök raporda açıklandığı üzere 624.190.41 TL olduğu, kök raporda bakiye hasar bedelinin tesbitinde maddi hata yapıldığını ve bu miktarın ödenen 350.000,00 TL’nin tenzil edilmesi ile 274.109,41 TL olması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; uyuşmazlığı oluşturan hususlar, davacı sigortalının sigorta sözleşmesi kapsamında davalı sigortacıdan talep edebileceği toplam hasar bedeli ile eksik sigorta söz konusu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Sigorta sözleşmesi, sigorta ettirene prim ödeme, sigortacıya riziko taşıma borcu yükleyen karşılıklı iki taraflı bir sözleşmedir. (TÜRKİYE’DE HUKUKİ SİGORTA HUKUKU – Rayegân KENDER, İstanbul-2015, s.292)
Riziko, genel olarak ileride gerçekleşmesi muhtemel ve zarar veya başkaca uygun olmayan bir hal ve ihtiyaç doğuran bir olaydır. Gerçekleşmesi muhtemel rizikolar daha çok zarar sigortalarında söz konusudur; yangın ve hırsızlık gibi. (A.g.e., s.293)
Açıklandığı üzere tarif edilen rizikonun tam olarak sigorta edilmesi çok defa sigorta tekniği bakımından sigortacının, üzerine alamayacağı kadar ağır bir tehlike taşımaya varabilir. Bu sebeple sigorta poliçelerinde bazı muafiyetler gösterilmektedir.
Sigortanın mahiyeti itibariyle, bir sigorta sözleşmesinin gerek kurulması, gerek icrası safhalarında, riziko ile prim arasında uygunluk bulunması gerekir. Bunun sağlanması herşeyden önce, sigortacının rizikoyu tam olarak tayin etmesini mümkün kılan bilgilere sahip olmasına bağlıdır. Diğer yandan, yine sigortanın özelliği sebebiyle, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının bundan derhal haberdar edilmesi gerekir. (A.g.e., s.253)
Açıklanan sebeplerle sigorta sözleşmesi, sigorta ettirene bir takım görevler yüklemektedir. Bunların hukuki mahiyeti borç değildir. Sigortacı bunların ifasını dava edemez. Yani bunları zorla ifa ettiremez, görevleri yerine getirmeyen sigorta ettiren tazminat ile mükellef olmaz. Ancak sigorta himayesi bu görevlerin ifası ile elde edilebilir, aksi halde, yani görevlerin ihlâli halinde sigorta ettiren sigorta sözleşmesinden doğan haklarını kısmen veya tamamen kaybeder. (A.g.e., s.253)
Bu açıklamalara göre dosya kapsamı değerlendirildiğinde 22/01/2010 tarihinde meydana gelen su baskını sonucu taraflar arasında düzenlenen zarar sigortasından kaynaklı rizikonun doğduğu, bunun makul süre içerisinde (aynı gün) sigortalı davacı tarafından sigortacı davalıya ihbar edildiği, ihbar yükümlülüğünün, sigortalı/ sigorta ettiren tarafından yerine getirildiği anlaşılmaktadır.
Kanun sigorta süresi içinde, sigorta ettirene sigorta edilen rizikonun ağırlaşması ile ilgili bazı görevleri yüklemiştir. Sigorta sözleşmesinde prim ile sigorta edilen riziko arasında denge sağlanması için sigorta ettirenin akit yapılırken rizikoya tesir eden hususları sigortacıya bildirmesi yetmez. Sigorta süresi içinde de rizikoya ağırlaştıracak bir durumun hasıl olması halinde bunun sigortacıya bildirilmesi gerekir. (A.g.e., s.271)
Bu açıklamalara göre dosya kapsamı değerlendirildiğinde; sigorta süresi içerisinde sigorta ettiren davacı tarafından rizikoyu ağırlaştıracak bir durumun sigortacı davalıya bildirilmesi gibi bir durumun mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.
Bir sigorta sözleşmesinde, sigorta bedeli, sigorta değerinden az ise buna eksik (menfaat değeri altında) sigorta denmektedir. Menfaat değeri altında sigorta ancak zarar sigortalarından aktif sigortasında söz konusu olabilir, zira yalnız bunda sigorta değeri vardır. (A.g.e., s.311)
Menfaat değeri altında sigorta durumu sözleşme yapılırken olabileceği gibi sigorta edilen menfaatin değerinin artması sebebiyle sonradan da meydana gelebilir. Mesela, sigorta edilen menfaatin mala taalluk ettiği hallerde sözleşmenin yapılmasından sonra mezkûr malın değeri artmış olabilir veya “ev eşyası” şeklinde ifade edilen bir mal topluluğunun sigortasında yeni mallar katılmış olabilir.
6102 Sayılı TTK’nun 1462. maddesinde eksik sigorta düzenlenmiştir. Buna göre; “Sigorta bedeli, sigorta değerinden az olduğu takdirde sigorta edilmiş menfaatin bir kısmının zarara uğraması hâlinde sigortacı, aksine sözleşme yoksa, sigorta bedelinin sigorta değerine olan oranına göre tazminat öder.”
Sigorta sözleşmesi yapılırken sigorta edilen menfaatin değeri sigortacı tarafından tespit edilmiş ve sonradan bunun eksik olduğu anlaşılmış ise sigortacı nispet kuralını uygulayamaz, meğer ki sigorta ettiren kendisine değere ilişkin hususlarda bilerek yanlış bilgi vermiş olsun. (A.g.e., s.312, dn.294)
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda; davacının sigorta ettiren, davalının sigortacı olduğu, 01/10/2009 tarihli 951406 Poliçe nolu 01/10/2009 – 01/10/2010 tarihleri arası geçerliliği bulunan ticari paket sigorta poliçesi kapsamında davalının davacıya ait … adresindeki matbaa fabrikası ve ambalaj imalatı tesisi bulunan taşınmaza gelebilecek her türlü tehlikeye karşı sigortalandığı, 22/01/2010 tarihinde su baskını sonucu taşınmazda bulunan bir kısım ticari emtianın (baskı kağıdı ve kartonu ) kullanılamaz hale geldiği, ayrıca taşınmazın hasar gördüğü, poliçe kapsamındaki rizikonun gerçekleştiği, poliçe teminat bedelinin meydana gelen sel / bu baskını nedeni ile 1.194.325,00-TL bedel ile sigortalandığı, üçüncü bilirkişi heyetinden oluşturulan ve önceki iki ayrı bilirkişi heyet raporundaki tespit ve değerlendirilmelere değinen ve bunlar arasındaki çelişkiyi gideren 26/12/2017 tarihli hükme esas alınan bilirkişi heyet raporuna göre toplam hasar bedelinin 624.190,41 TL olduğu, davacının bu sigorta bedelinin 350.000,00 -TL’lik kısmının dava tarihinden önce kendisine ödenmesi ve bakiye 274.190,41-TL sigorta alacağının bulunması karşısında davacının sigorta alacağının doğduğu kanaatine varılarak belirlenmiş olan alacak tutarı üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, meydana gelen rizikonun davacıya ödenmesine ilişkin dava tarihinden önce davalının temerrüde düştüğüne dair bilgi ve belge bulunmaması nedeniyle dava tarihinden itibaren faize hükmetmek gerekmiş, davalının sigorta şirketi olması borçlarının ticari olması nedeniyle davacının avans faizi isteğinin yerinde olduğu anlaşılmış ve davanın bu suretle kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı tarafından eksik sigorta söz konusu olduğu ileri sürülerek bu konuda toplam hasar bedelinden proporsiyon indirimi yapılması gerektiği savunulmuş ise de mali inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu çerçevesinde sigorta değerinin emtia stok bedeli olduğu ve bu tutarın 972.125,09 TL olduğu, poliçe gereğince emtia sigorta bedelinin ise 1.194.325 TL olduğu, sigorta değerinin sigorta bedelinden düşük olduğu anlaşılmakla davalının eksik sigorta söz konusu olduğu yönündeki savunmasına da itibar edilmeyerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve Yasal Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, 274.190,41TL alacağın dava tarihi olan 15/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,
2-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 22.401,42 -TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Davalı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00 -TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan ilk dava açma gideri 19,90-TL, posta ve tebligat masrafı 364,50-TL, bilirkişi ücreti 4.698,50 TL, keşif harcı 177,50 TL olmak üzere toplam 5.260,40 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 5.210,21 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 1.200,00 bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.200,00 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 11,44 -TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
7-Alınması gerekli 18.729,94 TL karar ve ilam harcından 4.110,95-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 14.618,99 -TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafça yatırılan 4.110,95-TL peşin harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 02/03/2018

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)