Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/47 E. 2021/249 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2012/47 Esas
KARAR NO : 2021/249

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 22/02/2012
KARAR TARİHİ : 07/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 12/04/2011 tarihli … Ref. Numaralı sözleşmenin akdedildiği, davalı tarafından 15 T/H kömür yakıtlı su borulu buhar kazanı ve yardımcı ekipmanlarının diğer donanımları ile birlikte sözleşme ekinde yer alan teknik şartnameye uygun olarak eksiksiz şekilde en geç 27/07/2011 tarihine kadar komple montajı yapılmış olarak müvekkiline teslimi taahhüt olunduğunu, aynı sözleşmenin teslim süresi madde 3 hükmünde de tesliminde süre aşımının maksimum 15 gün olacağı ve bu sürenin aşılması halinde tedarikçi firmanın alternatif enerji kaynakları ile olan maliyet farkı da dahil her türlü maddi zararının yüklenici firma tarafından karşılanacağı kararlaştırıldığını, davalı tarafından gecikmeli olarak 16/08/2011 tarihinde ayıplı olarak tamamlandığını, montajın gecikmeli tamamlanmasından sonra davalı şirketin teknik elemanlarınca söz konusu buhar kazanı 17/08/2011 tarihinde teste alındığını, 17/08/2011-30/08/2011 tarihleri arasında yapılan çalışmalar sonucunda eksik kapasite ile çalıştığı tespit olunduğunu,04/09/2011 tarihinde davalı şirket yetkilisi ve ekibiyle otomasyon, elektrik işleri, montaj ve devreye alma ekibiyle tesise gelindiğini, 6 saatlik yapılan çalışmalar sonucunda ithal pirinç kömür yakılmasına rağmen ortalama 6-8 ton/saat arasında buhar elde edilebildiğini, davalı şirketçe taahhüt olunduğu üzere sözleşmeye konu kazanın 15 ton/saat kapasite ile çalışması gerektiğini, yakıtlı buhar üretme kazanının bilirkişilerce hazırlanan raporda 4.058 kg olarak yakılan kömürden 15.235 kg/h oranında buhar elde edilmesi gerekirken üretilen buhar miktarının en fazla 12.500 kg/h oranına ulaştığını, uygulamada basıncın 8,78 barı geçmediği, yanmada alev kopması meydana geldiği saptandığını, … Makine Mühendisleri Odasına yapılan 13/09/2011 tarihli başvuru neticesinde …, …ve … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda davalı şirket tarafından yapılan imalatın eksik gerçekleştirildiği, müvekkili tarafından … 2. Noterliğinin … tarih ve … Yevmiye Nolu ihtarnamesiyle davalı yana bildirilmiş ve davalı tarafça müvekkilinin büyük boyutlarda maddi zararının karşılanması talep olunduğunu, müvekkilinin taraflar arasında sözleşme gereği davalı şirkete 300.000,00-TL nakit ödemede bulunduğunu, 30.000-TL değer konulan eski kazanlarını teslim ettiğini, … Şubesine ait 28/02/2012 tarihli 35.000-TL 28/03/2012 tarihli 35.000-TL, 28/04/2012 vadeli 40.000-TL ve 28/07/2012 vadeli 30.000-TL’ lik toplam 4 adet çek teslim edildiğini, İİK 72/2 maddesi gereğince dava konusu olan … Şubesine ait toplam 140.000,00-TL lik çeklerden dolayı işbu dava ile ilgili nihai karar verilinceye kadar icra takibi yapılmaması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, geç ve ayıplı mal teslimi nedeniyle artan maliyetler sebebiyle oluşan 140.000,00-TL tutarındaki çeklerden dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 10.000-TL tutarındaki bedelin … 2. Noterliğinin … tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarnamenin tebliği tarihi olan 05/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranındaki faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama harç ve giderleriyle vekalet ücretinin davalı yandan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın sistemin ayıplı olduğundan bahisle müvekkiline verilmiş olan çeklerle borçlu olmadığının tespiti ile uğradıklarını iddia ettikleri zararın tahsilini istediğini, davacı tarafça müvekkiline yapılmış olan bir ayıp ihbarı bulunmadığını, davacının talepleri zaman aşımına uğradığını, sistemin tam kapasite çalışmadığı dünüşülse dahi sistemin tam kapasite ile çalışamaması müvekkilinin kurmuş olduğu sistemin eksikliğinden değil, davacı tarafın sistemin projeye uygun kurulması için gereken yeri temin edemediğinden kaynaklanamadığını, müvekkiline atfedilebilir bir kusur mevcut olmadığını, tam kapasite ile çalışamıyor ise bunun nedeni davacı tarafın sistemin kurulacağı yeri projeye uygun olarak temin etmemiş olmasından kaynaklandığını, müvekkili firma ile davacı firma arasında yapılan internet ortamındaki yazışmalarında da müvekkil firma tarafından sistemin projeye uygun olarak kurulması gerektiği aksi halde sistemde aksaklık çıkabileceği yönünde uyarılarda bulunulduğunu, davacının talepleri haksız ve mesnetsiz olduğundan reddi gerektiğini, müvekkili firma tarafından imal edilerek davacının fabrikasına kurulan sistem davacının da ikrarında olduğu üzere Ağustos 2011 tarihinden bu yana fiilen davacının kullanımında olduğunu, davacı fiilen teslim aldığı ve yasaya göre derhal ayıp ihbarında bulunmadığı sistem ile ilgili geriye dönerek sistemin ayıplı olduğundan bahisle borçsuzluğunun tespiti istemi haksız olduğunu açıklanan nedenlerle haksız olarak açılan davanın reddini, davacı aleyhine %40′ tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
12/04/2011 tarihinde imzalanan … Referans numaralı Sözleşme, … 2. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ayıp ihbarı ihtarnamesi, mail yazışmaları, sisteme ait proje çizimleri, davaya konu çek suretleri, çeklerin tahsil edildiğine yönelik banka kayıtları, muavin defter kayıtları, cari hesap ekstreleri celp edilmiş, incelenmiştir.
Dosya, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … talimat sayılı dosyası ile…, … ve …’ dan oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 10/05/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak;
”.-Bir buhar kazanının ısıl kapasitesi,verimi ve gaz tarafı basınç kayıplarının belirlenmesi hesapla ve ölçümle yapılabilir. Hesapla belirlenen değerlerin uygulamada gerçekleşmesi, standartlaşmış seri üretimdeki kazanlar için mümkün olabilir. Dava konusu kazan gibi sipariş üzerinde özel uygulama için yapılan kazanlarda, hesap değerleri ile uygulamada gerçekleşen değerlerin uyumlu olması beklenemez. Bu nedenle, bu davada olduğu gibi özel bir uygulamaya yönelik olarak kurulmuş olan bir kazanın ısıl kapasite, verim ve basınç kaybı değerlerinin tespiti, ancak ölçme yoluyla mümkündür.
-Ölçülen değerlerle karşılaştırma yaparak, eğer varsa tasarımdaki hataların belirlenmesi için proje hesaplarına ve teknik resimlere gerek vardır. Dosyada bu belgeler mevcut değildir.
-Teknik şartname ile keşifte incelenen tesis arasındaki en önemli fark şartnamede yer alan ekonoizörün tesiste kurulu olmamasıdır. Bu eksiklik sistemin ısıl kapasitesinde ve veriminde tasarıma göre düşüklüğe neden olacaktır. Özet olarak dava konusu sistemin uygulamada gerçekleşen ısıl kapasitesi, verimi ve gaz tarafı basınç kaybının belirlenmesi için TS 4040 ve 4041′ e göre test yapılması gereklidir. Bu testte sistemin rejime girmesi ve test verilerinin alınması için toplan en az 16 saat süre gereklidir. Bunun öncesinde de tarafımızca sistem incelenip ölçme donanımının kurulması ve teste hazır hale gelinmesi için 1 günlük bir çalışma gerekli olacaktır. Test işlemleri ve test öncesinde yapılacak sistem ayarları dava tarafları ile birlikte belirlenecektir. Test esnasında kazan üreticisinin ve kullanıcısının teknik personelinin de hazır olması ve ölçme donanımının kurulması, sistemin çalıştırılması ve testlerin gerçekleştirilmesinde gerekli olan teknik desteği tarafımıza vermeleri gerekmektedir. Test İTÜ Döner Sermaye İşletmesi prosedürlerine uygun olarak İTÜ’ nün banka hesaplarına 30.000-TL + %18 KDV test ücreti yatırılmak suretiyle yapılabilecektir. Test için şartnameye uygun özellikte ve yaklaşık 20 saat süreyle kazanın tam kapasitede çalışmasına yeterli miktarda yakıtın ve bu yakıtın testten önce ve sonra tartım imkanının dava taraflarınca önceden sağlanmış olması gerekmektedir.” şeklinde mütalaa edilmiştir.
Dosya, …, … ve …’ dan oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 10/05/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak;
”-Dava konusu su borulu buhar kazanı, 12 bar işletme basıncı ve 15 ton/saat debi ile su buharı üretmek üzere satın alınmış olup satın alım sözleşmesinde şart koşulan bu koşulları sağlamakta yetersizdir.
-Bu yetersizlikte en önemli etken, kazan ocak hacminin, bu kapasiteyi sağlamak üzere yakılması gereken debide kömürün yanması ile oluşan alev ve duman hacmine yetersiz kalmasıdır. Bu nedenle, buhar basıncı ve debisi, sözleşme değerlerine yaklaştığında ocakta alev ve duman basıncı artmakta ve açıklıklardan dışarıya alev ve duman fışkırmaktadır.
-İkinci önemli etken ise, bu kapasitede bir buhar kazanı sisteminde olması gereken kabiliyette bir otomasyon sisteminin teçhiz edilmemiş olmasıdır. Kazanın sözleşme değerlerine yakın kapasitelerde çalıştırılması durumunda, yakıt debisi, yakma davası ve baca fanı hızlarının uyumlu değerlerde olması, kazanın kararlı, dengeli ve verimli çalıştırılması açısından, iyi bir otomasyon sistemi elzemdir. Kurulmuş olan sistemde mevcut olan bilgisayar yazılımı, kazan parametrelerinin gözlenmesine olanak sağlamakta, ancak özellikle yakıt debisinin kontrolü veya ayarına imkan tanımamaktadır. Bu kontrolün manuel olarak, yeterince hassas olmayan bir düğme ile yapılması, pratik olarak kazanını yüksek kapasitelerde kontrolunu imkansız kılmaktadır. Sonuç olarak, dava konusu buhar kazanı ve otomasyon sistemi, sözleşmede anılan kapasite değerlerini sağlamak için yetersiz olarak imal edilmiştir. ” şeklinde mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi Makine Mühendisi … tarafından mahkememize sunulan 24/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak;
”…Dava konusu kazan üzerinde gerek …Şubesi yetkilisi ve gerekse kök ve ek raporu hazırlayan heyetçe yapılan inceleme ve testler sonucu elde edilen verileri birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu kazanın sözleşmede belirtilen kapasitelerde çalıştırılmasının mümkün olmadığı, kazanın (asarım ve İmalat Özellikleriyle sözleşmedeki şartlan yerine getirmediği anlaşılmaktadır.
Dava konusu kazarım, sözleşmede belirtilen değerleri sağlamadığının anlaşılması için kazanın belirli bir süre kullanılması ve sonuçlarının gözlenmesi gerekir. Bu nedenle dava konusu kazanın gizli ayıplı olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan testler sonucu dava konusu kazanın en yüksek kapasitesinin 12.500 Kg/s olduğu ve şartnamede belirtilen kapasitesinin 15.000 Kg/s olduğu dikkate alındığında, ayrıca 12.500 Kg/s kapasitenin de sürekli ve kararlı şekilde sağlanamadığı, kazanın mevcut şartlarda kararlı ve güvenli olarak sağlayabileceği kapasitenin ortalama 10.000 Kg/s olabileceği, bu miktarın üzerinde kapasiteyle çalışmaya zorlandığı takdirde kazanın kısa sürede hurdaya çıkacağı dikkate alındığında, kazanın mevcut kapasitesinin tasarım kapasitesine oranının
10.000/15.000=%66,66 olduğu,
Dolayısıyla kazandaki gizli ayıbın kazanın kapasitesine etkisinin % 33,34 oranında bir azalma şeklinde olduğu anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle dava konusu kazan, sözleşmede talep edilen kapasitesinden % 33.34 oranında daha düşük kapasiteye sahip bir kazandır.
Buna göre davacının davalıdan kazan bedelinin % 33.34’ü kadar bir bedel indirimi talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Kazanın toplam bedeli, sözleşmenin 4. fiyat başlıklı maddesine göre 470.000.00 TL – KDV olmak üzere 554.600,00 TL’dir. Dolayısıyla davacının davalıdan talep edebileceği fiyat indirimi miktarının:
554.600.00 x % 33,34 – 184.904,00 TL’dir.
Yukarıda açıklandığı üzere
-Dava konusu buhar kazanının gizli ayıplı olduğu,
-Davacının davalıdan talep edebileceği bedel indirimi miktarının KDV dahil 184.904.00 TL olduğu. ” şeklinde mütalaa edilmiştir.
Davacı vekili 14/05/2019 tarihli ıslah dilekçesini dosyaya sunmuş, ıslah dilekçesinin bir sureti davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı mal ve geç teslim nedeniyle açılan menfi tespit ve tazminat istemine ilişkindir.
Taraf şirketler arasında 12/04/2011 tarihinde imzalanan sözleşme ile, 15 T/H Kömür Yakıtlı Suborulu Buhar Kazanı ve Yardımcı Ekipmanlarının diğer donanımları ile birlikte teslimi konusunda eser sözleşmesi akdedilmiş, davalı taraf bahse konu eseri en geç 27/07/2011 tarihinde bütün olarak montajı yapılmış şekilde davacı tarafa teslim etmeyi üstlenmiştir. Sözleşmenin 3. maddesinde teslimde süre aşımının en fazla 15 gün olacağı, bu sürenin de aşılması halinde davacının alternatif enerji kaynakları için muhtemel maliyet artışlarının ve diğer maddi her türlü zararın karşılanacağını davalı taraf taahhüt etmiştir. Davacı taraf iş sahibi olup, eserin kendisine süresinde ve kararlaştırılan şekilde teslimi halinde iş bedelini sözleşmenin 7. maddesindeki tutar ve vadelere uygun olarak davalı yükleniciye ödemeyi taahhüt etmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, uyuşmazlığa konu eser; sözleşmede kararlaştırılan süreden daha sonra 16/08/2011 tarihinde imal edilmiş ve 17/08/2011 tarihinde davacının fabrikasında montaj işlemlerinin yapılmasının ardından test çalışmalarına alınmıştır. Bununla birlikte davacı iş sahibi, sözleşme uyarınca eserin bedelinin bir kısmı olan davaya konu çekleri borcun ifasına yönelik olarak davalı yükleniciye vermiş, davalı yüklenici tarafından menfi tespit istemine konu dört adet çekin muhatap bankaya ibraz edilerek toplam 140.000,00 TL tahsil edildiği celp edilen banka kayıtlardan anlaşılmıştır. Ancak, buharlı kazanın test çalışmaları sırasında eksik kapasite ile çalıştığı, yapılan ölçümlerde sözleşmede kararlaştırılan niteliklere sahip olmadığı ve yine sözleşmede kararlaştırılan buhar tonu kadar üretimde bulunmadığı belirlenmiş, test çalışmalarının sona erdiği 30/08/2011 tarihinden sonra davacı iş sahibi, bahse geçen hususları yapılan ölçüm çalışmalarını açıkladıktan sonra Bandırma 2. Noterliğinin 23/09/2011 tarihli ihtarnamesi ile noter kanalıya davalıya ayıp ihbarında bulunmuştur.
Davalı yüklenici ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun olmadığını, sistemin tam kapasite çalışamamasının nedeninin üretimden kaynaklı olmayıp davacı iş sahibi tarafından temin edilen yerin yeterli olmadığını, bu nedenle kusurlarının bulunmadığını savunmuştur. Öncelikle belirtmek gerekir ki, sözleşmeye konu eserin (buharlı kazan ve otomasyon ekipmanları) hem niteliği hem de çalşıma prensipleri gözetildiğinde üretimi yapıldıktan sonra test çalışmaları yapılması gerektiği, sözleşmede kararlaştırılan şekilde çalışıp çalışmadığı, can ve mal güvenliği bakımından herhangi bir sorun olup olmadığı ve belirlenen niteliklere sahip olup olmadığı ancak belirli bir süre çalışması gözlemlendikten sonra ve ölçüm yapılması ile ancak tespit edilebildiğinden mevcut ayıp iddiasının gizli ayıp / kullanım ile sonradan ortaya çıkabilecek ayıp olduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Bu halde, davacının bu test çalışmalarının sona ermesinden sonra yapılan test ölçümleri tamamlanınca üretilen eserin gerekli niteliklere sahip olmadığını anladığına göre noter kanalıyla davalı yükleniciye göndermiş olduğu ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun şekilde yapılmış bir ayıp ihbarı olduğu noktasında duraksama yoktur. Bu yöndeki savunmalara açıklanan nedenler karşısında itibar edilmemiştir.
Esasen, davalının cevap dilekçesinden de görüleceği üzere, eserin sözleşmede kararlaştırtılan niteliklere sahip olmadığı ve yine sözleşmede kararlaştırılan tutarda buhar üretiminde bulunmadığı tartışmasız olup, tarafların da kabulündedir. Bu kabul, tarafları iki haftalık test çalışmalarına ve test çalışmaları sonucunda yapılan buhar miktarı ölçümlerine dayanmaktadır.
Uyuşmazlık, yetersiz ve eksik kapasite ile çalışan eserin bu çalışma performansında hangi sebebin etkili olduğu noktasındadır. Bu bağlamda davacı iş sahibi eserin üretimden kaynaklı ayıbı bulunduğunu ve davalının kusurlu olduğunu iddia ederken; davalı yüklenici üretimden kaynaklı ayıp olmadığını aksine sistemin kurulumu için temin edilen yerin yetersiz olduğunu ve davacının kusurunu ileri sürmektedir.
Uyuşmazlığın hâlli teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren bir konu olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Üretilen eserin niteliği ve çalışma prensipleri gözetilerek mevcut ayıp sebebinin tespiti noktasında, Mahkememizce öncelikle bu konuda uzman / öğretim görevlisi makine mühendisleri araştırılmış, İ.T.Ü Makine Fakültesinden bilirkişi heyeti oluşturulmuştur. Bilirkişi heyetine sistemin kurulu olduğu fabrikada keşfen yerinde inceleme ve araştırma imkanı tanınmış, heyet 10/03/2015 tarihli ön raporunda, ölçüm ve test yapılması gerektiğini, ancak bundan sonra ayıbın kaynağı konusunda bilimsel bir açıklama getirilebileceğini bildirmiştir. Mahkememizce ön rapordaki eksiklikler tamamlanmış, bilirkişi heyeti refakatinde mahallinde test ve ölçümler yaptırılmıştır. Bilirkişi heyeti 18/09/2017 tarihli raporunda sonuç olarak; üretilen eserin sözleşme ile kararlaştırılan niteliklere sahip olmadığını, sözleşmedeki üretim kapasitesinden yoksun bulunduğunu, çalışma koşullarında duman hacmine bağlı olarak dışarıya alev püskürttüğünü ve basıncın yükseldiğini, buhar kazanı ünitesinin gereken kabiliyette bir otomasyon sisteminin de teçhiz edilmediğini, bu nedenle dava konusu buhar kazanı ve otomasyon siteminin / eserin sözleşmede kararlaştırılan şekilde üretilmediğini ve üretimden kaynaklı ayıbının / yetersizliğinin bulunduğunu bilimsel olarak açıklamışlardır. Bilirkişi raporunun kapsamlı, gerekçeli, yerinde inceleme sonucunda düzenlenmesi, eserin tümüyle gözlemlenmesi, çalışma prensipleri açısından test yapılması, üretime ve ayıba yönelik ölçümler gerçekleştirilmesi sonrasında tanzim edilmesi ve bilimsel yönden yapılan açıklamaların uyuşmazlığı giderici mahiyette olması gözetilerek rapora itibar edilmiş, aksi yöndeki davalı vekilinin hiçbir somut delile dayanmayan itirazları yerinde görülmemiştir.
Eserin yetersiz ve eksik kapasitesi ile çalışması, davalı yüklenicinin eseri sözleşme ile kararlaştırılan şekilde imal etmemesinden ve montaja yönelik gerekli otomasyon sistemini kuramamasından kaynaklanmıştır. Bu hususta ispat külfeti / ayıbın varlığı davacı tarafından ispat edildiğine göre, ayıptan kaynaklı zararın tutarı tespit edilmelidir. İ.T.Ü Makine Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. … 24/04/2019 tarihli raporunda, eserin mevcut üretim kapasitesi ile sözleşmede kararlaştırılan üretim kapasitesi ve niteliklerini karşılaştırarak yaptığı inceleme ve değerlendirme sonucunda, ayıp sebebiyle eser bedelinden indirimi gereken tutarın 184.904,00 TL olduğunu hesaplamış, bu hesaplamaya miktar itibariyle taraflarca itirazda bulunulmadığından ve raporun denetime elverişli olması sebebiyle Mahkememizce rapordaki bu tutara itibar edilmiştir.
Davacı iş sahibi dava dilekçesinin talep sonucunda, eserin ayıplı teslimi nedeniyle iş bedeli olarak ödediği 140.000,00 TL (dört adet çek bedeli toplamı) yönünden borçlu olmadığının tespitini, geç teslim nedeniyle uğradığı zararların (şimdilik) 10.000,00 TL’ sini talep etmiştir. Yargılamanın geçirdiği uzun süreç, talebin somutlaştırılmasına yönelik mahkememiz ara karaları ve ıslah dilekçesi uyarınca taleplerin ayrı ayrı değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Menfi tespit talebine konu …A.Ş. … Şubesine ait 28/02/2012 tarihli 35.000,00 TL bedelli, 28/03/2012 tarihli 35.000,00 TL bedelli, 28/04/2012 tarihli 40.000,00 TL bedelli, 28/07/2012 tarihli 30.000,00 TL bedelli dört adet ve toplamda 140.000,00 TL tutarındaki çekler davalı yükleniciye verilmiş ve yargılama aşamasında bu çekler davalı tarafından tahsil edilmiştir. Bu durum uyuşmazlık konusu değildir ve banka kayıtları ile sabittir. İİK’ nın 72/6. maddesi hükmü uyarınca, borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Mahkememizce yargılamanın başında davacı tarafından talep edilmesine rağmen davaya konu çekler hakkında ödeme yasağına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmemiş, tedbir talebi reddedildiğinden davaya konu çekler davalı tarafından tahsil edildiğinden bu talep istirdat davasına dönüşmüştür. Zira, davacı ıslah dilekçesinde bu talebinin istirdat davasına döndüğünü de beyan etmiştir. Eserin ayıplı imal edilmesi nedeniyle, yüklenicinin sözleşme ile kararlaştırılan bedelin tümünü hak etmediği, tespit edilen ayıp bedeli miktarının yüklenicinin iş bedelinden düşülmesi gerektiği, davaya konu çeklerin toplamının tespit edilen ayıp tutarından daha az olduğu, bu nedenle davacı iş sahibi tarafından yapılan bu ödemelerin kendisine iadesi gerektiği, hiç kimsenin / davalı yüklenicinin hak ettiğinden daha fazlasını elde edemeyeceği nazara alınarak her bir çek bedeli yönünden bu çeklerin ödendiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte toplamda 140.000,00 TL’ nin istirdadına, kısaca davacı iş sahibine ödenmesine karar verilmiştir.
Davacının diğer talebi ayıplı ve geç teslim nedeniyle maddi zararların tazminine ilişkindir. Dava dilekçesinde bu talep için dava değeri (şimdilik) 10.000,00 TL olarak gösterilmiş, ıslah dilekçesinde ise davacı vekili 184.904,00 TL ayıp bedelinden 140.000,00 TL istirdat talebini mahsup ederek, bakiye 44.904,00 TL için bu alacak kalemini değer olarak artırmıştır. Ayıplı ve geç teslim nedeniyle uğranılan maddi zararın ne olduğu, dava dilekçesinin dava konusu ve talep sonucunda açıkça gösterilmemiştir. Ancak dava dilekçesinin 2. sayfasının ilk paragrafında “…ayıplı ve geç teslim edilen buhar kazanı dolayısıyla ortaya çıkan buhar ihtiyacı LNG gazı ile çalışan kazanların da çalıştırılarak sağlamak zorunda kalınmıştır… Alternatif üretim kaynağı maliyetlerin iyice artmasına ve bu surette ciddi boyutlarda zarara uğramasına yol açmıştır..” şeklinde açıklamalardan enerji sarfiyatına yönelik maliyet artışlarının kastedildiği görülmüştür. Gerçekten de yukarıda detaylı olarak değinildiği üzere, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 3.maddesinde geç teslim nedeniyle davacı iş sahibinin bu zararları tazmin ve talep etmeye hakkı bulunmaktadır. Ancak, yargılamanın geldiği aşama ve 07/10/2020 tarihli 25. celseye kadar bu konuda hiçbir araştırma yapılmamıştır. Mahkememizce eksik tahkikat yapılmaması ve bu zarar iddialarının da araştırılmasına yönelik olarak anılan celsede davacı tarafa bu hususta beyanda bulunması için süre ve imkan tanınmış, ancak davacı vekili ıslah dilekçesindeki taleplerini tekrar ettiklerini, bu zarar kalemi yönünden araştırma yapılmasını istemediklerini, ayıp bedelinden kalan bakiye tutarın bu zarar bedeli olarak benimsenmesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Ne var ki, bu talep sonucunun haklılığına karar verilebilmesi için araştırma yapılarak tahkikata devam edilmesi, LNG gazı enerji kullanımı ve maliyet artışlarının ticari defterler ya da bu konuda sunulacak fatura suretleri ya da aynı dönemdeki işletme faaliyetlerine ilişkin kayıtlar sunularak ispat külfetinin yerine getirilebileceği halde davacının 25.celse ara kararı uyarınca bu konuda yargılamanın sonuçlandırılıp karar verilmesi için araştırma yapılmasını istemediğinden bu zarar iddiasını ispatlayamadığı açıktır. Dolayısıyla, ıslah dilekçesi ile artılan 44.904,00 TL maddi zarar / enerji maliyeti talebinin ispatlanamadığından reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın ıslah beyanları doğrultusunda KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
a)Davacının katı yakıtlı buhar kazanı için davalıya ödediği
… numaralı 35.000,00-TL bedelli çek için 28/02/2012 tarihinden itibaren,
… numaralı 35.000,00-TL bedelli çek için 28/03/2012 tarihinden itibaren,
… numaralı 40.000,00-TL bedelli çek için 30/04/2012 tarihinden itibaren,
… numaralı 30.000,00-TL bedelli çek için 30/07/2012 tarihinden itibaren,
toplamda 140.000,00-TL’nin ödemelerin çekle yapılması sebebiyle her bir çekin tahsil edildiği ve yukarıda gösterilen tarihlerden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının ayıplı imalat nedeniyle fabrikada diğer sistemlerin kullanılmak zorunda kalınması nedeniyle maliyet artışına dayalı ıslahla talep ettiği 44.904,00-TL tazminat talebinin REDDİNE,
3-Kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken 9.563,40 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 2.227,50 TL ve 596,07 TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 6.739,83 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan harçlar toplamı 2.823,57 TL (2.227,50 TL peşin harç + 596,07 TL ıslah harcı), 36.300,00 TL bilirkişi ücreti ve 3.492,50 TL posta, tebligat ve talimat masrafı olmak üzere toplam 42.616,07 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesaplanan 32.266,74 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiyesinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından yapılan 35,00 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesaplanan 8,50 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, bakiyesinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (140.000,00 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 17.250,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri ( 44.904,00 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 6.637,52 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-HMK’ nın 333. Maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleşiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07/04/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)