Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/35 E. 2023/257 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/35 Esas
KARAR NO : 2023/257

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/10/2015
KARAR TARİHİ : 20/12/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı adına tescilli olan … tescil numaralı “…” ile …tescil numarah “…” markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebi ile dava açıldığı ve davacının “…” ve “…” markalarının Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescilli “…” ibareli seri markaların hak sahibi olduğunu, markalarının çok tanınmış ve 1995 yılından bu güne ükenin her bölgesindeki yaygın dağıtımı ile her grup tüketeci nezdinde ayırt edici, yüksek, bilinir markalar haline geldiğini, … sayılı “…” şeki markası … sayı ile … sayılı “…” markası ise özel sayı ile Türk Patent Enstitüsü tarafından 556 sayılı KHK m. 7/1 (ı) hükmü ile Paris Sözleşmesi run 1. Mükerrer 6. Maddesi gereğince çok tanınmış marka olarak kabul edildiğini, dava konusu markaların bu markalarla iltibasa neden olacak şekilde benzer olduğunu, davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği iddia etmişlerdir.
SAVUNMA; Davalı vekili beyan dilekçesinde; markanın tescil işleminin 31.01.2012 tarihinde gerçekleştiğini, somut hiçbir bilgi ve belgeye dayanmayan kötü niyet iddiasının reddedilmesi gerektiğini, markalar arasında iltibas tehlikesi bulunmadığını, markaların sigara paketleri üzerinde kullanılmakta olduğunu ve bu sebeple tüketici kitlesinin dikkate alınması gerektiğini, “…’ renk kombinasyonunun davacı firma tekeline verilmesinin mümkün olmadığını,taraflara ait markalann + 18 yaş grubuna hitap ettiği düşünüldüğünde, tûketiderde tasarım ve isim farkından dolayı ürünün kanştınlma ihtimalinin bulunmadığını, sonuç olarak … “…’ ve … sayılı “…” markalan ile … ve … markalan arasında bütüncül yaklaşım İtibariyle inceleme yapıldığında her iki markanın görsel ve işitsel olarak benzer olmadığı sonucuna varılacağından davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu uyuşmazlık davalı adına tescilli … “…” ve… sayılı “…” markaları ile … ve … markaları arasında iltibas riski bulunduğu iddiasıyla davalı tescilinin kötüniyetli olarak yapıldığı iddilarına dayalı olarak açılmış bir marka hükümsüzlüğü davasıdır.
Bam kaldırma ilamı uyarınca gerekli incelemeler yapılmış ve kaldırma ilamı sonrası iki farklı heyetten ayrı ayrı bilirkişi raporu aldırılmıştır.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Anılan raporlarda kaldırma ilamı öncesi verilen karar gerekçesine uygun düşecek mahiyette hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı yönünde tespitler yapılmıştır. Düzenlenen raporlar denetim ve marka hukuku ilkelerine uygun olarak hazırlanmış olması nedeniyle mahkememizce de hükme esas alınmıştır.
Yapılan incelemede, bilirkişi raporunda davacı ve davalıya ait marka şekillerinin birbirlerinden kompozisyon, renk, yazıtipi oranları marka isimlerinin şekil üzerindeki konumları karşılaştırıldığında farklı olarak algılandığı görülmektedir.
Türk Patent ve Marka Kurumundan celp edilen marka tescil belgeleri bilirkişi heyetince sunulu rapor kapsamında incelendiğinde; bilirkişi raporunda davacı ve davalı markalarının renkli görselleri mahkeme denetimine uygun olarak raporda fotoğraflanmıştır. Dolayısıyla raporda Tablo halinde sunulan davacı ve davalıya ait marka şekillerinin birbirlerinden kompozisyon, renk, yazıtipi, oranlan, marka isimleri şekil üzerindeki konumları ile karşılaştırıldığında farklı olarak algılandığı anlaşılmaktadır.
Marka ismi yönünden yapılan incelemede, markalar arasında “…”, “…” ve “…” rakamları arasındaki “…” rakamı ve “… rakamı arasındaki benzerlik dışında bir benzerlik olmadığı , zaten marka isimlerinin “…” ve “…“ ile “…” olduğu ve bu haliyle bakıldığında okunuşlarında telaffuzlarında ve yazılışlarındaki farklılıkların ilk bakışda dahi fark edilir derecede olduğu görülmektedir.
Somut uyuşmazlık da söz konusu markalar açısından “halk” sigara üreticisi değil, sigara kullanan kişilerdir. Dolayısıyla bu kişilerin talepleri, ürünü alırken tercihleri, ürüne nasıl ulaştıkları, ürünü kendilerinin mi yoksa biri aracılığıyla mı satın alabildiklerinin de incelenmesi gereklidir. Ürünün görseli ile mi yoksa ismi ile mi talep edildiği de aynı oranda önem arz etmektedir. Dolaysıyta iltbas değerlendirmesinde görsel, fonetik ve kavramsal benzerlik aynı oranda rol oynamaz. Ürünlerin piyasada nasıl pazarlandıktarı önemlidir.
Sigara Kullanan kişiler incelendiğinde; öncelikle Türkiye’de sigaraların satıldığı yerlerin her zaman kasaya yakın yerler olduğu, tüketicinin hiçbir zaman sigara bölümünden isteriği sigarayı alamadığı, mutlaka yetkili birinden sigaranın ismini ve yerini söyleyerek talep etmesi gerektiği sabittir. Bu nedenle sigara markalarında ambalaj tasarımından daha çok, sigaranın ismi daha belirleyici niteliktedir.
Dava konusu olayda ise taraf markalarının okunuş- fonetik açısından birbirinden tamamen farklı olduğu tespit edilmiştir. Aynca … markası tanınmış markadır, bu durum da tüketici nezdinde markanın güçlü bir yer edindiği ve farklılaştığı, bunun yanında ayırt ediciliğinin güçlü olduğu, çok tanınmış markalarda ise karıştırma ihtimalinin neredeyse bulunmadığı bilenen bir gerçektir.
Ayrıca Avrupa Adalet Divanı kararında da belirtildiği üzere sigara tüketicisinin sigara markalarına bakış açısı irdelendiğinde sigara kulanıcıları sadık tüketicilerdir ve tercihlerini bilinçli olarak seçerler. Hiçbir sigara diğeri yerine kolaylıkla tercih edilmez, OHIM kararında sigara emtiası markası olan … markasına … markası tarafından yapılan itirazda konu incelenmiş ve sigara ürünlerinde kullanılacak markaların sadakat gösteren alışkanlık markası olduğu belirtilmiş ve potansiyel müşterinin karışıklığa düşmeyeceği belirtilmiştir.
Hülasa; davacının markalarıyla, davalının markasının, biçim dili, gövde ilişkileri, marka konumlandırmaları ve formal yapı kriterlerini kapsayan tüm özellikleri incelendiğinde, markalar arasında farklılık bulunduğu, sigara kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunduğu, bu sebep ile farklı olarak algılanacakları, Davacı yan, TPE kayıtlarında… gibi sayıları içerir markaların sadece kendileri adına tescilli olduğunu ve bu şekilde tescilli başka marka olmadığını iddia etmekte ise de 4 haneli ya da 2000’li sayılarla sigara markasının kullanımı sadece itiraz sahibi firmaya ait olmayıp, dünyada ve ülkemizde bu kullanıma sahip farklı ürünler yer almakta olduğu, markaların benzerliği tespitinde, sadece münferit unsurlardan, harflerin okunuş biçimlerinden değil, mallar, hizmetler, tarafların kullandığı işaretler, markaların hitap ettikleri toplumsal çevre de dahil olmak üzere markanın bütün halinde incelenmesi gerekir. Halk nezdindeki genel intibaın da değerlendirilmesi zorunludur ve halk derken doktrin ve Yargıtay kararlarında ortalama tüketici kastedilmektedir. Söz konusu uyuşmazlıkta ise halk, sigara kullanan kişiler olmaktadır. Taraflara ait markaların +18 yaş grubuna hitap ettiği düşünüldüğünde, iddia edildiği üzere tüketici grubunda tasarım ve isim farklılıklarından dolayı ürünün karıştırılma ihtimali bulunmamaktadır.
Yukarıda yapılan tespit ve değerlendirmeler ışığında gerek kaldırma ilamı öncesi yapılan yargılama ile varılan netice gerekse de kaldırma ilamı sonrası alınan bilirkişi raporları ışığında hükümsüzlük için gereken koşulların oluşmadığı, davalının tescilde kötüniyetli olduğunu davacı yanın ispatlayamadığı mahkememizce değerlendirilmiş, anılı sebeplerle davanın reddine dair karar verlmiştir.
HÜKÜM:
1-Açılan davanın reddine,
2-Alınması gereken 269,85 TL karar ilam harcının başlangıçta peşin harç olarak alınan 27,70 TL’den mahsubu ile eksik kalan 242,15 TL karar ve ilam harcının tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davanın reddi nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 25.500 TL vekalet ücretinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 20/12/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır