Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/245 E. 2023/248 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/245 Esas
KARAR NO : 2023/248

DAVA : Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ : 07/11/2022
KARAR TARİHİ : 20/12/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…” ibareli tescilli markalarının izinsiz ve hukuka aykırı bir şekilde davalı tarafından ticaret unvanı olarak kullanıldığını, davacı ve markasının tanınmışlığından haksız bir şekilde fayda sağlandığını, tüketicilerin aldatılması, müvekkilinin itibarının zedelenmesi nedeniyle marka haklarına tecavüzün ve müvekkili aleyhine yaratılan haksız rekabetin tespitine, men ve refine, davalının ticaret unvanının sicilden terkinine ve masrafın davalıdan alınarak hüküm özetinin Türkiye çapında yayın yapan ve hükmün kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının işbu davayı ikame etmede herhangi bir hukuki yararı olmadığını, davacının markasıyla benzerliği olmayan ve TPE tarafından 27.08.2022 tarihinde koruma altına alınan müvekkile ait markaya karşı, müvekkili zarara uğratmak amacıyla işbu davayı ikame ettiğini, müvekkili davacının marka haklarına tecavüz etmediğini, davaya konu marka için müvekkili şirketin, 27.08.2022 tarihinde TPE’ye başvuru yapmış ve … başvuru numaralı talebi 27.08.2022 tarihinde kabul edildiğini, işbu markanın nice sınıfları … olduğunu, davaya konu markanın usule ve hukuka uygun bir şekilde TPE tarafından tescil edilmiş olup, kullanımının hukuka uygun olduğunu, davaya konu marka davacının iddiasının aksine “…” olarak değil “…” isminde kullanılmakta olduğunu, müvekkile ait marka ile davacıya ait markalar arasında herhangi bir iltibasın söz konusu olmadığını, müvekkili ile davacı yanın markalarında ortak kullanılan ‘…’ anonim bir ifade olup ayırt ediciliği düşük bir kelime olduğunu, ileri sürerek müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, davanın reddine karar verilmesi ile yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişiler 16/06/2023 tarihli bilirkişi raporlarında; bütünsel açıdan incelendiğinde davacının markasının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık ve davalının kullanımındaki esaslı unsurların aynı oluşu ile kullanılan yan unsurların karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmayacağını, davalının kullanımlarının tanınmış markanın itibarından haksız bir yarar elde etme ve ayırt edici karakterini zedeleyecek şekilde olduğu kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlığın; Marka hakkına ihlal ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması önlenmesi, tedbir hükmün ilanı davalı ünvanının terkini iddiaları kapsamında açıldığı anlaşılmaktadır.
SMK Mad 29 marka hakkına tecavüz yönünden kabul edilen halleri saymış ve bunlar arasında markayı 7. Maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmiştir.
SMK mad. 7/2c ise aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması haline yer vermiştir.
Davalı şirket veya … adına kayıtlı … ibareli tescilli bir marka olmadığı yalnızca … adına … başvuru nolu … ibareli marka için başvuru yapıldığı ve henüz tescil aşamasının tamamlanmamış olduğu görülmektedir.
WIPO Tavsiye Kararı m.2/1-(b)’de sıralanan ve sınırlı sayıda olmayan WIPO Kriterleri gerek yerli gerek yabancı doktrinde ve Yargıtay’ın da yerleşik içtihatlarında tanınmışlık tespitinde başvurulan esaslı ölçütler olarak genel kabul görmüş durumdadır. Buna göre bir markanın tanınmışlığının tespitinde aşağıda belirtilen kriterler esas olarak dikkate alınacaktır: a )
Toplumun ilgili sektöründeki bilinirlik veya tanınırlık derecesi, b ) Kullanıldığı süre, kapsam ve coğrafi alan, c ) Promosyonlarının süresi, kapsamı ve coğrafi alanı, d ) Tescillerin ve/veya başvurularının süresi ve coğrafi alanı, e ) Tanınmışlığına ilişkin yetkili makam kabulleri, f -Markanın ekonomik değeri.
Bu kriterlerden bir veya birkaçı tanınmış marka tespitinde yeterlidir. Tanınmış markalara ilişkin bir diğer tartışmalı konu ise, herkesçe bilinme ile ilgili sektördeki bilinirlik konusudur. Tanınmış marka olarak nitelendirilebilmek iç,n ilgili sektörde bilinme yeterlidir. TRIPs düzenlemesiyle tanınmış markanın herkesçe bilinirlik ölçütünü tüm toplum olmaktan çıkarmıştır. Bu bağlamda markanın ticarete konu yapıldığı ilgili sektörde – bilinir olması tanınmış marka olarak kabul görmesinde yeterli olacaktır. İlgili çevre tanımı ise o malın halihazır veya potansiyel tüketicileri, pazarlamasını yapan kimseler ve yine o mala ilişkin faaliyetlerde bulunan ekonomik çevrelerdir. Davaya konu … ibareli markanın TPMK nezdinde tanınmış marka olarak tanındığı, yalnızca ilgili sektörde değil yapılan reklam promosyon çalışmaları toplumun büyük kesiminde tanınır hale gelmiş bir marka olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının tanınmış markası ile davalı yanın … emlak kullanımı incelendiğinde … ibaresinin ayırt edici nitelikte esaslı unsur olduğu, emlak ibaresinin yapılan işi nitelendirdiği ve ayırt ediciliğe sahip olmadığı, davalı kullanımındaki turuncu logonun vurgulanmadığı yüksek ayırt ediciliğe sahip olmayan bir şekil olduğu anlaşılmaktadır. Bütünsel açıdan incelendiğinde davacının markasının yüksek ayırt ediciliği ile Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık, esaslı unsurların aynı oluşu bakımından davalının kullanmış olduğu yan unsurların karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmayacağı, davalının kullanımlarının tanınmış markanın itibarından haksız bir yarar elde etme ve ayırt edici karakterini zedeleyecek şekilde olduğu ve anılı eylemler hasebiyle davacının marka hakkına tecavüz ile davacı aleyhine haksız rekabetin söz konusu olduğu ve yine davalı tarafından hukuka aykırı olacak şekilde ticaret unvanının kullanıldığı kanaati oluşmaktadır.
Yukarıda anılan tespit ve değerlendirmeler ışığında Açılan davanın kabulü ile; , davacının “…” ibareli tescilli markalarının ve ticaret unvanının izinsiz ve hukuka aykırı bir şekilde davalı tarafından ticaret unvanı olarak kullanılması, davacının markasının tanınmışlığından haksız bir şekilde fayda sağlanması, davacının itibarının zedeleniyor olması nedenleriyle, MARKA HAKLARINA TECAVÜZÜN ve davacı aleyhine yaratılan HAKSIZ REKABETİN TESPİTİNE, DURDURULMASINA, MEN VE REF’İNE, DAVALININ TİCARET UNVANININ SİCİLDEN TERKİNİNE ve karar kesinleştikten sonra masrafı davalıdan alınarak Hüküm Özetinin Türkiye çapında yayın yapan ve hükmün kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek üç gazeteden birinde İLANI’na, hükmün kesinleşmesi ile birlikte hüküm özetinin davalı şirketin bağlı olduğu Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine dair aşağıdaki hali ile hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM
1-Açılan davanın kabulü ile; , davacının “…” ibareli tescilli markalarının ve ticaret unvanının izinsiz ve hukuka aykırı bir şekilde davalı tarafından ticaret unvanı olarak kullanılması, davacının markasının tanınmışlığından haksız bir şekilde fayda sağlanması, davacının itibarının zedeleniyor olması nedenleriyle, MARKA HAKLARINA TECAVÜZÜN ve davacı aleyhine yaratılan HAKSIZ REKABETİN TESPİTİNE, DURDURULMASINA, MEN VE REF’İNE, DAVALININ TİCARET UNVANININ SİCİLDEN TERKİNİNE ve karar kesinleştikten sonra masrafı davalıdan alınarak Hüküm Özetinin Türkiye çapında yayın yapan ve hükmün kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek üç gazeteden birinde İLANI’na, hükmün kesinleşmesi ile birlikte hüküm özetinin davalı şirketin bağlı olduğu Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine,
2-Alınması gereken 269,85 karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 189,15 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan peşin harç, başvurma harcı, posta masrafları ve bilirkişi ücretlerinden oluşan 6.343,40 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Karar tarihindeki tarife gereğince hesaplanan 25.500 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Arta kalan gider ve delil avansının kararın kesinleşmesi ile yatıran tarafa iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 20/12/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır