Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/184 E. 2023/146 K. 29.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/184 Esas
KARAR NO : 2023/146

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/08/2022
KARAR TARİHİ : 29/09/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin ….Ltd.Şti. adına, … markası, ilk kez, …sınıf başta olmak üzere ilgili diğer sınıflarda, 1992 senesinde tescil edildiğini, … ibaresini içeren pek çok marka tescili bulunduğunu, ayrıca markanın … no ile “tanınmış marka” olarak da koruma altında bulunduğunu, … markasının yurt dışındada müvekkilleri adına marka olarak tescilli olduğunu, müvekkillerinin çatı markası: casa olmakla beraber, üretmekte olduğu ürünler üzerinde farklı ve alt markalar da kullanıldığını, bu alt markalardan bir tanesi: mobilya emtiası üzerinde kullanılan “…” ibaresi / markası olduğunu, Son altı yıldır, müvekkillerine ait bazı ürün tasarımları, sadece müvekkilleri şirkete özel olacak şekilde, Dünyaca ünlü ve endüstriyel tasarım alanında oldukça bilinen: “…” isimli İtalyan tasarımcıya yaptırıldığını, …’nin, müvekkilleri için tasarladığı 3 koleksiyon bulunduğunu, Bunlar: “…”, “…” ve “…” olduğunu, İşbu davaya konu … ibaresi, … isimli koleksiyonda yer aldığını, , Müvekkilleri şirketin, davaya konu marka başvuru / tescili, marka sahibi ile ilgili en ufak bir bilgi sahibi dahi değilken, dava dışı bir şirket, her nasılsa TÜRKPATENT nezdinde tescil edilmiş işbu davaya konu markayı gerekçe göstererek ve sanki marka tescilinin sahibi kendisiymişçesine, işbu dava tarihine son derece yakın bir tarih olan 05.08.2022 tarihinde, müvekkilleri şirkete, … ibaresinin markasal kullanımına son verilmesi yönünde bir elektronik posta gönderdiğini, bu elektronik postaya, aynı gün, cevap verildiğini, … ibareli markanın, işbu davada hükümsüzlüğü talep edilen sınıf / alt sınıftaki tescilinden feragat edilmesi hususu ihtar edildiğini, Davalı taraf, marka hakkından feragat etmek bir yana, markanın tüm sınıflarda kendi adlarına tescilli olduğu noktasından hareketle, iddia ve taleplerini sonraki tarihte gönderdiği elektronik posta ile yinelediğini, Her ne kadar davaya konu marka, başkaca pek çok sınıfta tescilli ise de işbu davada, sadece …sınıfın ilgili alt sınıfında markanın hükümsüz kılınması talep edilmekte olduğundan, diğer sınıflara ilişkin bilgilere işbu dilekçede yer verilmediğini, Müvekkillerinin, davaya konu … ibaresi üzerinde, hükümsüzlüğü talep edilen sınıf/alt sınıf olan “mobilya emtiası ve bunun satışı hizmetleri”nde, 6769 sayılı kanun md.6/3 anlamında gerçek ve öncelikli hak sahibi olup; ilgili marka tescilinin öncelikle bu nedenle hükümsüz kılınması gerektiğini, Bahse konu kataloğa internet üzerinden de … linkinden ulaşılabilmekte olup, ilgili link içerisinde dahi … isimli koleksiyonun piyasaya sunuluş tarihinin 2017 olduğu açık şekilde belirtilmiş durumda olduğunu, Bahse konu koleksiyonun lansmanının yapılmasının ardından, 2017 senesinden sonra da, …ibareli müvekkilleri ürününün tanıtım ve reklamının yapılmaya devam edildiğini, … markası ve markanın üzerinde kullanıldığı ürün görselleri, müvekkillerine ait sosyal medya platformları üzerinden de paylaşılmaya ve bu anlamda, … masa şeklindeki markasal kullanımlar, sürekli ve fasılasız bir şekilde sürdürülmeye devam edilmiş ve halen de devam ettiğini, “sosyal medyada paylaşımlarının bulunduğunu, … isimli alışveriş merkezinde yer alan mağaza, bu AVM resmi internet sitesinde, müvekkillerinin mağazası ile ilgili bölüme girildiğinde, davaya konu … ibaresinin müvekkilleri tarafından markasal olarak kullanıldığının gözlemlenebileceğini, müvekkillerinin, … isimli Mobilyacılar Sitesinde de bir mağaza sahibi olduğu, …’ya ait resmi internet sitesinin müvekkillerine ait … ile ilgili sayfasında da yıllardır, müvekkillerinin … Masa markasal kullanımlarının devam ettiğini, Müvekkillerinin, … ibaresini ticaret alanına konu ettiği ve markasal olacak şekilde 2017 senesinden bu yana, son derece aktif, ciddi ve yoğun şekilde kullanmakta olduğunu tevsik eden faturaların da dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, Hükümsüzlüğü talep edilen … ibaresinin üzerinde kullanıldığı … ürünü, müvekkilleri şirket adına, TÜRKPATENT nezdinde, … no ile çoklu tasarım olarak tescilli olduğunu, Davalı şahıs, fiili hiçbir kullanımının olmadığı aşikar olan bir alan mobilya emtiası üretim ve satışı hizmetlerinde, müvekkilleri tarafından 2017 senesinden bu yana gerçekleştirilmekte olan markasal kullanımları sonlandırma niyeti içerisinde olduğunu, davaya konu marka tescilini bir araç olarak kullandığını, özellikle kısmen hükümsüzlüğü talep edilen sınıfta, ticari ve markasal anlamda davalının “kullanmadığının” sabit olduğunu, Davalının mevcut uyuşmazlıktaki tutumu ve kötü niyeti de göz önüne alınarak, Davaya konu … no’lu “…” markasının, …sınıftaki: “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için …sınıftaki “Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar… mallarının bir araya getirilmesi” hizmetlerinde, KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı taraf Cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilleri nin 25.08.2000 tarihinden beri imalat ve ticaret ile iştigal ettiğini, Davacı firmanın patentli ve müseccel ismi ”…” olduğunu, müvekkilleri adına tescilli … ismiyle ilgili herhangi bir tescili olmadığını, Davacı tarafın imal ettiği birçok mamul olup, masa ya da sehpa olduğunu iddia ettiği bir ürüne yine gerçekliği ispatlanmaya muhtaç bir şekilde … ismini verdiğini, … isminin müvekkilleri tarafından tescil ettirilmiş bir marka olduğunu, Markaların benzer olmadığı, makul düzeyde bilgili, dikkatli ve özenli olduğu kabul edilen ortalama tüketici tarafından karıştırılması ya da ilişkilendirmesi ihtimali olmadığı açık olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davalı adına … tescil nolu ”…” ibareli markanın SMK 6/3,6/6, 6/9, 5/1-c ve f bentleri kapsamında … Ve … Sınıflar yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ilişkindir,.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, …, 05/09/2023 tarihli bilirkişi raporlarında; Dava dilekçesinde belirtilen … ve … kontrol edildiğinde mevcut durumda … linkine yönlendirildiği, … alan adı kontrol edildiğinde alan adının 23 Aralık 1997 tarihinde alındığı/kayıt edildiği, alan adı sahibi/yetkilisi bilgilerinde… Tic. Ltd. Şti. Yazdığı, … mevcut durumda kontrol edildiğinde web sitesi içerisinde … ibaresinin olduğu,…web archive kaydı kontrol edildiğinde 19 Eylül 2018 tarihli web archive kaydında … ibaresinin olduğu, …web sitesinde bulunan facebook ikonu üzerine gelindiğinde … linkine bağlantı verildiği, Instagram ikonu üzerine gelindiğinde…/ linkine bağlantı verildiği, Twitter ikonu üzerine gelindiğinde… linkine bağlantı verildiği görülmüş olup, bu linkler kontrol edildiğinde … linkinde 12 Ekim 2020 tarihli paylaşımda … ibaresinin olduğu, …linkinde 12 Ekim 2020 tarihli paylaşımda … ibaresinin olduğu, … linkinde 6 Mart 2018 tarihli paylaşımda … ibaresinin olduğu, Dava dilekçesinde belirtilen … linki kontrol edildiğinde … linkinin açıldığı görülmüş, … linkinin web archive kaydı incelendiğinde 2020 ve 2021 yıllarına ait 2 adet web archive kaydının olduğu, bu kayıtlar açıldığında PDF dökümanı yüklenemedi yazdığı, – Dava dilekçesinde belirtilen … linki kontrol edildiğinde mevcut durumda Sayfanın bulunamadığı, linkin web archive kaydının olmadığı, – Dava dilekçesinde belirtilen … linki kontrol edildiğinde mevcut durumda Sayfaya ulaşılamadığı, linkin web archive kaydının olmadığı, Dava dışı olarak belirtilen … alan adı kontrol edildiğinde 03 Şubat 2021 tarihinde alındığı kayıt edildiği, alan adı sahibi/yetkilisi bilgilerinin gizli/gizlenmiş olduğu, alan adı kayıt şirketinin …A.Ş. olduğu, alan adı sahibi/yetkilisi bilgilerine …A.Ş. firmasından talep edilerek ulaşılabileceği, veri gizliliği ve güvenliği politikası’nda … Şirketi ibaresinin olduğu, web sitesi içerisinde Nevresim Takımları, Yatak Örtüleri, Setler (Uyku Setleri, Çeyiz Setleri), Battaniye ve Pike, Banyo, Beyaz Grup menülerinin olduğu, alan adında ve web sitesi içerisinde … ibaresinin olduğu, İşbu haliyle “…” markası faturalar üzerinde marka adına yer verilen ürün grupları olduğu anlaşılmakta ve davacı adına 20. Mal ve hizmet sınıfındaki “Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar.” emtiaları yönünden yoğun – ciddi kullanım şartlarını sağladığı, Davaya konu olan … Sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilya mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (35-5)(20-1)” yönünden ciddi kullanımın tespit edilemediği, bu doğrultuda SMK m. 6/3 yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, Davacı tarafın tescilli tasarımında davaya konu “…” ibareli markaya ait ibarenin ve işaretin kullanılmadığı, bu kapsamda SMK m.6/6 yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, SMK m.6/9 hükmü yönünden hukuki nitelendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere kötüniyetli marka başvurusu yapıldığına ilişkin somut ve yeterli delilin sunulmadığı, bu kapsamda SMK m.6/9 yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, Hükümsüzlüğü istenilen hizmetler ile coğrafi bölge arasında herhangi bir ilişki olmaması sebebiyle markanın tanımlayıcı olarak ifade edilemeyeceği, bu kapsamda SMK m. 5/1-c yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, Davalı tarafa ait markanın malın niteliği, özelliği gibi hususlar yönünden yanıltıcı işaret oluşturduğuna dair herhangi bir husus tespit edilememiş olup SMK m. 5/1-f yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
GERÇEK HAK SAHİPLİĞİNE DAYALI HÜKÜMSÜZLÜK İDDİASININ İNCELENMESİ
Davacı adına … ibareli tescilli bir marka bulunmamaktadır. Davalı adına… tescil nolu ”…” ibareli markanın Türk Patent ve Marka kurumunda tescilli olduğu ve davalı adına tescilli markanın SMK 6/3,6/6, 6/9, 5/1-c ve f bentleri kapsamında … Ve … Sınıflar yönünden kısmen hükümsüzlüğü talep edilmektedir.
Bizim hukukumuzda kural olarak tescil ile marka hakkı doğar; ancak söz konusu işaret ilk tescilden önce kullanılmak suretiyle piyasada maruf hale getirilmişse, marka hakkı sahibi, işareti tescilden önce kullanarak piyasada maruf hale getirendir. Bu kişiye “gerçek hak sahibi” denilir. Bu bakımdan, SMK”’nın 7/1 maddesinde yer alan “Bu kanunla sağlanan marka koruması tescil ile elde edilir” biçimindeki hüküm açıkça tescil ilkesinin kabul edildiğini gösterirken, buna karşılık SMK’nın 6/3 maddesinde tescile rağmen başkasının hak sahibi olabileceği, markayı ilk kez ihdas eden, kullanan kişinin de korunacağı düzenlenmiştir. Eskiye dayalı kullanım yoluyla tescilsiz bir markanın gerçek hak sahibi olan kimse, üzerinde gerçek hak sahibi olduğu markanın tescil edilmesi halinde SMK’nın 25. Maddesinde yapılan atıfla işbu markanın hükümsüz kılınmasını talep edebilmektedir. Hükümsüzlük hallerinin düzenlendiği SMK’nın 25. Maddesinde atıf yapılan SMK’nın 6. Maddesinin 3. Fıkrasında yer alan düzenleme başvuru tarihinden veya rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” Hükmünü ihtiva etmektedir.
6769 sayılı SMK’nun 7/1 maddesine rağmen, SMK’nun 6/3 maddesi gereğince bir markanın eskiye dayalı, öncelikli kullanıcısı o markanın gerçek hak sahibidir. (…) her ne kadar marka koruması tescil ile elde edilmekte ise de, tescil başvurusundan önce o markayı ihdas eden, kullanan, piyasada maruf hale getiren ve o marka üzerinde hak elde eden kimsenin itirazı üzerine Türk Patent tarafından tescil başvurusunun reddi gerekir. Türk Patent’in tescil belgesi vermesi durumunda ise SMK’nun 25. Maddesine dayalı olarak gerçek hak sahibinin açacağı hükümsüzlük davası üzerine, tescil sahibinin bu markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi mümkündür. Bu durumda sonuçta tescil sahibinin tescili şeklen ve geçici olarak kendisine koruma sağlamakta, hükümsüzlük kararı ile birlikte ise bu koruma ortadan kalkmaktadır. ” (Uğur ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, İstanbul, 4. Baskı, Sf. 420.) Gerçek hak sahipliği ilkesinin hangi şartlarda uygulanabileceği gerek öğretide gerekse içtihat hukukunda ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmuştur: İlk olarak, gerçek hak sahibinin markasıyla, kişiye ait başvuru ya da tescile konu Marka arasında ayniyet ya da benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunmalıdır. İkinci olarak, gerçek hak sahibi markayı, üçüncü kişinin başvurusu veya varsa rüçhan tarihinden önce kullanmaya başlamış olmalıdır. Kullanımın Türkiye’de gerçekleşmesinin gerekip gerekmediği hususunda ülkesellik ilkesine atıfta bulunmakta ve marka üzerinde gerçek hak sahipliği iddiasında bulunulabilmesi için o markanın Türkiye’de kullanılmasını aramaktadır. Üçüncü olarak, gerçek hak sahibinin kullanımı “marksal kullanım” olmalıdır. Yine Yargıtay kararlarında, tescilsiz işaretin ticaret sırasında marka hukukuna özgü bir şekilde kullanılması gerektiğini ifade etmektedir. Dördüncü olarak, Yargıtay kararlarında, “marka üzerindeki öncelik hakkı, o markayı yaratan, kullanan ve piyasada maruf hale getiren kişiye aittir.” denilerek marufiyet şartı aramaktadır.
Somut uyuşmazlıkta Davacı tarafından sunulan ve bilişim ile mali incelemeye konu edilen deliller incelendiğinde, davalının marka başvuru tarihi öncesinde “…” ibareli sosyal medya ve internet sitesi kullanımları gerçekleştirildiği görülmektedir. Keza sunulan faturalarda da “…” ibareli masa ve komidin niteliğindeki ürün satışlarının bulunduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafın ilgili kullanımları 20. mal ve hizmet sınıfında yer alan mobilya( masa ve komidin) emtiası yönünden gerçekleştirilmiş olup davacının bu emtia yönünden ciddi ve yoğun biçimde kullanımlarının olduğu ve gerçek hak sahipliğinin bulunduğu mali yönden yapılan inceleme ve faturalarda tespit edilmiştir. Ancak davacı tarafından davaya konu edilen “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilya mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (35-5)(20-1) 1)” yönünden ciddi kullanımın mevcut olmadığı bilirkişi heyetince tespit edilmiştir. … mal ve hizmet sınıfına konu olan tescil tüketicilere perakende satış ortamlarında malların sunumu hizmeti olup davacı tarafından hükümsüzlük talep edilen hizmetlerin verildiğine dair ciddi kullanım gösterir dokümanların sunulmadığı anlaşılmıştır. Sunulan katalog, sosyal medya paylaşımları ve faturalarda 20. Mal ve hizmet sınıfını içerir kullanımların bulunduğu, ancak “…” ibaresinin … Sınıfa özgü şekilde kullanıldığını gösterir herhangi bir delilin bulunmadığı, bu doğrultuda SMK m.6/3 hükmü yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır. Üstelik … ibaresi davacının tasarım ürününe verdiği bir isim olup, markasal olarak yani ürün … marka ve ibaresi dışında başlı başına mobilya emtiasını yada işletmeyi temsil ederek kullanılmamıştır.Yani davacının kullanımı bu bakımdan davalının her hangi bir hakkını ihlal eder nitelikte değildir. Sunulan faturalarda da markasal kullanım … ibaresi ile kesilmiş olup, … ibaresi ise tasarım tescili almış ürünü tanıtmaya yöneliktir. Bilindiği üzere markanın işlevleri arasında malın menşeini gösterme, ayırt etme, malın garantisini etme, reklam fonksiyonu ve alıcıyı çekme fonksiyonları yer almaktadır. Bu bağlamda tüketici … ibareli bir ürün gördüğünde bunu marka olarak değil tasarımın adı olarak algılayacak ve … markası adı altında satıldığı için bu işletme ile bağlantı kuracaktır. Bu açıdan davalı yanca davacıya gönderilen ihtarın da yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Zira davalı davacıdan önce tasarım tescilli ürününe modeli ifade etmek için … ibaresini vermiş olup tescilsizde olsa kullanım hakkı bu yönden davacıya aittir( sadece tasarıma konu model ile sınırlı olarak) Nitekim mobilya sektöründe ürün ve çeşitlilik çok olduğundan sipariş fişlerinde özellikle ürünler verilen kodlar yada isimler ile kesilmektedir.
Bilindiği üzere günümüzde markalaşma kavramı, bir şirketi veya ürünleri rakiplerinden ayırmaya yardımcı olan pazarlama ve iletişim tekniklerinin ve araçlarının yöneticisinin, müşterilerin zihninde kalıcı bir izlenim yaratmayı hedefleyerek genişlemiştir. Bir markanın araç kutusunu oluşturan temel bileşenler arasında bir markanın kimliği, kişiliği, ürün tasarımı, marka iletişimi (logolar ve ticari markalar gibi), marka bilinirliği, marka sadakati ve çeşitli markalama (marka yönetimi) stratejileri bulunur. Marka değerinin üç temel bileşeni vardır. Bunlar tüketici algısı, olumsuz veya olumlu etkiler ve sonuçta ortaya çıkan değerdir. Her şeyden önce, bir marka ve ürünleriyle ilgili hem bilgi hem de deneyimi içeren tüketici algısı, marka değerini oluşturur. Bir tüketici segmentinin bir marka hakkında sahip olduğu algı, doğrudan olumlu veya olumsuz etkilerle sonuçlanır. Marka değeri pozitifse, kuruluş, ürünleri ve finansmanı fayda sağlayabilir. Bir Müşteri bir markaya aşina olduğunda veya onu rakipleriyle kıyaslanamayacak şekilde tercih ettiğinde, bir şirket yüksek bir marka değerine ulaşmış demektir. Marka değerini değerlendirmek için özel muhasebe standartları geliştirilmiştir. Muhasebede, maddi olmayan bir varlık olarak tanımlanan bir marka, genellikle bir şirketin bilançosundaki en değerli varlıktır. Marka adı, bir markanın konuşulabilen veya yazılabilen ve bir ürünü, hizmeti veya şirketi tanımlayan ve onu bir kategori içindeki diğer benzer ürünlerden ayıran kısmıdır. Marka oluşturulurken; tek yada birden çok kelimeleri, cümleleri, işaretleri, sembolleri, tasarımları, sloganları veya bu unsurların herhangi bir kombinasyonunu içerebilir. Marka kimliği ise markayı diğerlerinden ayıran bir isim, bir tasarım, bir dizi resim, bir slogan, bir vizyon, yazı stili, belirli bir yazı tipi veya bir sembol vb. gibi bir dizi bireysel bileşendir.
Huzurdaki uyuşmazlıkta da Faturalarda … çatı markası altında … ibaresi ile birlikte masa /komidin ibaresi de kullanılmış olup dolayısıyla ürünün nitelik ve modelini tasvir için … ibaresinin kullanıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda davacı ürünlerini kullanan ilgili tüketici kitlesinin, mobilya hizmetlerine ilişkin olması , bu hizmeti alan/ kullanan toplum kesiminin daha çok araştıran piyasa analizi yapan grup olduğu, tüketicinin söz konusu hizmetleri tedarik ederken geçmiş tecrübelerinden istifade ettiği, hizmet alımında internet vs. reklam kanallarını kullandığı, şikayet forumlarını takip ettiği, birbirlerine tavsiyelerde bulunduğu; şikayetlerini internet üzerinden dile getirdiği de açıktır. Dolayısıyla mobilya sektörü açısından ana marka ve bu marka adı altında sunulan ürün adlarını bir başka işletmenin ana markası ile karıştırılması mümkün bulunmadığından davacının SMK 6/3 maddesine dayalı hükümsüzlük isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf SMK m.6/6 hükmünü gerekçe göstererek davalı tarafa ait markanın kısmi hükümsüzlüğünü de talep etmişse de; davacı tarafın tescilli… numaralı tasarımına ait on iki adet görseli bilirkişilerce de incelenmiş ve davalı tarafa ait “levanzo” markasını içerir herhangi bir ihlal teşkil eden , telif yada tasarım hakkını ihlal eden kullanımın bulunmadığı, somut olayda gerek SMK 6/3 gerekse 6/6 maddesine dayalı hükümsüzlük koşullarının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf SMK m. 5/1-c hükmünde yer alan “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.” yönünden hükümsüzlük koşullarının oluştuğunu iddia etmiştir. İlgili hükme gerekçe olarak gösterilen İtalya’da bulunan bir adaya ait isim olması hususu tek başına yeterli değildir. Zira bu hükmün tescil engeli olması ya da tescilli bir markanın hükümsüzlüğüne neden olması için ilgili coğrafi bölge ile tescile konu mal ve/veya hizmet arasında bir ilişki olması ve bu yönde coğrafi kaynak belirten durum olması gerekmektedir. Ancak mevcut delil durumu göz önüne alındığında hükümsüzlük talebine konu hizmetlerin belirtilen coğrafi bölge ile ilişkili olmadığı görülmekte olup, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf SMK m. 5/1-f hükmünde yer alan “Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler” hükmünü gerekçe göstererek hükümsüzlük koşullarının oluştuğunu da iddia etmiştir. Bu hükümde belirtilen yanıltıcılık, malın niteliği, özelliği gibi hususlar yönünden tüketicilerin yanıltılacağına dair güncel ve ciddi bir tehlikenin varlığı halinde söz konusu olmaktadır. Davacı tarafın davalı markasının üretim yeri ile ilgili olarak yanıltıcı nitelikte bulunduğunu ifade etmiştir. Ancak bilirkişi heyetince yapılan değerlendirmede söz konusu “…” ibaresini içeren hükümsüzlük talebine konu hizmet ile meşhur bir yer olmadığı, dolayısıyla yanıltıcı işaret olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı da sabit olup hükümsüzlük talep edilen coğrafi bölge arasında marka ile tüketici arasında kurulacak herhangi bir ilişiğin bulunmadığı da gözetilerek bu yöndeki hükümsüzlük isteminin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
KÖTÜNİYETLİ TESCİLE DAYALI HÜKÜMSÜZLÜK İDDİASININ İNCELENMESİ
HGK’nın 29.06.2022 tarih, 2020/11-699 E., 2022/1093 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, gerek 556 sayılı KHK’da gerekse de 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda hangi hâllerde kötü niyetli marka başvurusunun söz konusu olduğu belirtilmemiştir. Ancak genel olarak kötü niyetli marka başvurusu; hak sahibi olmadığını bilmesine rağmen dürüstlük kuralına aykırı şekilde tescil için başvuruda bulunulması veya başvurunun tescil ettirilmesi olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda başvuru sahibinin markanın aynısının veya benzerinin bir başkası tarafından kullanıldığını bilmesi veya bilmesi gerekmesi hâli, kötü niyetin varlığında önem kazanmaktadır. Örneğin, gerçek hak sahibi olmamakla birlikte başkasının ticaretinde kullandığı tescilsiz bir işareti, kendisinin hak sahibi olmadığını bile bile tescili için başvuruda bulunan kimse kötü niyetli sayılacaktır. Yine başkası tarafından kullanılan bir markanın aynısını veya benzerini bilerek ve haklı bir neden olmaksızın sırf rakibini engellemek amacı taşıyan engelleme markaları kötü niyetli marka başvurusu olarak değerlendirmelidir. Ayrıca başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme ve marka ticareti yapmak ya da şantaja yönelik başvuruda bulunmak ve tescil ettirmek de kötü niyetli olarak kabul edilmelidir. Görüldüğü üzere kötü niyetli marka başvurusu hâli her somut olay kapsamında ayrıca değerlendirilmesi gereken bir husustur. Bu kapsamda marka hükümsüzlüğü davalarında kötü niyet iddiası ileri sürülmüş ise MK. Kanun’un 2 nci maddesi gereğince kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak kötüniyet olgusunun incelenmesi gereklidir.
Davacı taraf SMK m. 6/9 hükmünü hükümsüzlük gerekçesi olarak belirtmiştir. İlgili hükümde “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” Denilmektedir. Somut dava dosyasına sunulu deliller incelendiğinde; davalı tarafın marka başvurusunu kötüniyetli şekilde yaptığına dair somut bir delilin bulunmadığı, davacı yana ihtar gönderilmesinin tek başına kötüniyetli tescil sebebine dayalı hükümsüzlük istemine gerekçe olamayacağı, kaldi ki davacının bu kullanımının markasal olmaması, mobilya alanında ürün ismi olarak davalı tescilinden önce kullanılması nedeniyle davalının markasına bir tecavüzün de söz konusu olmadığı anlaşıldığından davacı yanın davalının tescilin kötüniyetli yapıldığı iddiasına dayalı hükümsüzlük isteminin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Toplanan tüm deliller, marka ve tasarım tescil belgeleri, alan adı sahiplik kayıtları, reklam görselleri, fatura ve ticari belgeler, HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile birlikte incelendiğinde; davalının … tescil nolu ”…” ibareli markasını … Sınıflar için 27.11.2020 tarihinde tescil ettirdiği , davacının ise 6789 sayılı SMK 6/3,6/6, 6/9, 5/1-c ve f bentleri kapsamında davalı markasının … Ve … Sınıflar yönünden kısmen hükümsüzlüğünü talep etmişse de sübut bulmayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-DAVANIN REDDİNE,
2-269,85 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 189,15 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 25.500 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 28/09/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır