Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/156 E. 2022/193 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/156 Esas
KARAR NO : 2022/193

DAVA : Telif hakkına tecavüz haksız rekabetin önlenmesi, maddi ve manevi tazminat
DAVA TARİHİ : 31/01/2014
KARAR TARİHİ : 06/12/2022

Yargıtay 11.HD’nin 2021/89 esas, 2021/3954 karar ve 22.4.2021 tarihli bozma ilamı ile Yargıtay 11.HD’nin 2021/7426 esas, 2022/3768 karar sayılı karar düzelme isteminin reddine ilişkin ilamın kesinleşmesi üzerine dava dosyası Mahkememizin 2022/156 esas numarasına kayıtlanmış, bozma ilamı taraflara tebliğ edilmiş, İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05.11.2015 gün ve 2014/43 – 2015/196 sayılı kararı bozan Daire’nin 22.04.2021 gün ve 2021/89 – 2021/3954 sayılı Bozma kararına karşı HMK 373. Madde kapsamında Direnme kararı verilmesi gerektiği anlaşılmış olmakla;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkiline ait eser vasfında olan ayakkabı modellerini aynen taklit ettiğini belirterek tecavüzün önlenmesini, haksız rekabet ve telif haklarına tecavüzün önlenmesini, ürünlere el konulmasını, imhasını, haksız rekabet ve telif haklarına tecavüz nedeniyle şimdilik 250.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; tasarımların bir kısmının müvekkiline ait olduğunu, bir kısmının da herkes tarafından kullanılan anonim tasarımlar olduğunu, eser vasfında olmadığını, davacının eser sahipliğine ilişkin olarak sunduğu belgelerin delil vasfı bulunmadığını, haksız rekabet şartlarının oluşmadığını, tasarımın tescilsiz oluşu nedeniyle korumadan yararlanmadığını, davacının tespite konu ettiği ürünleri 1 yılı aşkın süredir piyasada mevcut ürünler olduğunu süre geçtikten sonra tespit talebinde bulunulduğunu savunarak reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
BOZMA ÖNCESİNDE YARGILAMA YAPAN … 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’NCE VERİLEN 05.11.2015 GÜN VE … ESAS VE… KARAR SAYILI İLAMIN GEREKÇESİ:
Dava davacıya ait eser vasfındaki ayakkabı modellerinin davalı tarafından aynen taklit edilerek piyasaya sürüldüğü iddiasıyla haksız rekabet ve telif haklarına tecavüzün tespiti ve önlenmesi, maddi , manevi tazminata hükmonulması istemine ilişkidir.
Davacının tasarımlarının Türkiye de tescilli olmadığından uyuşmazlık bulunmamaktadır, davacı davada haksız rekabet ve FSEK hükümlerine dayanmıştır
Fransa’nın da taraf olduğu Bern Sözleşmesinin 2-7 maddesine göre ”Bu sözleşmenin 7(4) maddesinin hükümlerine uyarak korunacak olan uygulamalı sanat, endüstriyel tasarımlar ve modellere ve bu tür çalışmaların altında yatan koşullara uygulanan yasaların boyutunu belirleme birlik içindeki ülkelerin mevzuatı ile düzenlenecektir. Menşei ülkesinde yanlızca tasarım ve model olarak korunan eserler birliğin diğer ülkesinde, o ülkede yanlız bu bu tür tasarım ve modellere sağlanan özel koruma sağlanacaktır. Bununla birlikte eğer o ülkede özel bir koruma yoksa bu tür çalışmalar sanatsal eser olarak korunacaktır”.
Fransa da tasarımlar hem tasarım hukukuna göre, hemde şartları varsa eser olarak korumdan faydalandığından Bern Sözleşmesinin belirtilen hükmü gereğince eser vasfında ise uygulamalı sanatlar kapsamında kalan tasarım ve modeller eser olarakta korunur. Sözleşmede bu koruma sanatsal eser katagorisi içinde kabul edilmiştir. Sanayideki ürünlerin seri ve kitlesel üretimi nedeniyle burada kast edilen model ve tasarımların orjinallik çıtası sanatsal eser bağlamında daha yüksek tutulmuştur.
Dava konusu ayakkabı modelleri menşei ülke Fransa da eser vasfında olduğu iddia edilmiş isede , davacı tarafın bunun delil olarak sunduğu Paris Mahkeme mübaşiri tarafından tutulan tespit tutanağı Fransız mevzuatına göre eser vasfında olmanın delili olmayıp bu sadece o modelin o tarihte davacı tarafından tasarlandığının delili olarak düzenlenir, ve ispat hukuku bakımından önemlidir. Orada da bizdeki gibi bir tasarım veya modelin eser olup olmadığını Mahkeme mübaşiri değil mahkeme hakimleri tesbit eder. Dolayısla da bunların Fransa da eser kabul edildiğine ilişkin davacı iddiasının yasal dayanağı bulunmamaktadır. Zaten Bern sözleşmesine göre de bir çalışmanın eser olup olmadığı menşei ülkesi yasasına göre değil Bern Sözleşmesinin 5-2 maddesi gereğince koruma talep edilen ülke yasalarına göre belirlenir. Dolayısla da yabancı mahkeme kararı söz konusu olsa bile bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
Mahkememizce alınan ilk bilirkişi raporunda; davacı ayakkabı modellerinin estetik değere sahip orjinal moda tasarımları olduğunu ancak eser niteliği taşımadığı, ancak taraf ürünleri arasında birebir benzerlik olduğu ifade edilmiştir. İtiraz üzerine alınan 2. raporda; davacı modellerin estetik değerlere sahip orjinal moda tasarımı olduğu FSEK kapsamında eser sayılması için gerekli hususiyeti taşıma unsurunun yani subjektif unsurun zayıf kaldığı, bu nedenle güzel sanat eseri sayılmayacağı bildirilmiştir. Aynı raporda 4 nolu FSHH Mahkemesinde, benzer bir davada alınan bilirkişi raporunda ayakkabıların eser vasfında olduğuna ilişkin görüşe iştirak edilmediği, modellerin eserin subjektif unsuru olan gerekli hususiyeti taşımadığı ifade edilmiştir.
Ancak raporda davacının bazı modellerinin birebir kullanıldığı tespit edilmiştir. Alınan 07/09/2015 günlü 3.bilirkişi raporunda da ayakkabıların FSEK anlamında eser sayılmayacağına ancak haksız rekabetin söz konusu olduğuna ilişkin önceki bilirkişi görüşlerine iştirak edildiği, … modelinin davalı mağazasında satıldığının tespit edilmemesi, … yarışmasında trok uygulanmış biye, 2009 yılında pim uygulanmış platform topuk, taş uygulanmış modellerin benzer olmadığı, davacının …, …, …, …, …, … adlı ayakkabı tasarımlarının birebir benzerlerinin davalıya ait mağazada satışa sunulduğu tespit edilmiştir.
Alınan her 3 bilirkişi raporunda da ayakkabıların hususiyet taşımadığı , moda tasarımı olduğu ifade edilmiştir.
Moda trendlerinin kendisi bir fikir olduğundan ve fikir üzerinden tekel haklar sağlanması mümkün olmadığından trendlerin kendisi korumdan yararlanmaz. Ayakkabıların belli bir modaya bağlı olarak ince veya kalın topuklu olması, bağcıklı olup olmaması , açık kapalı olması veya süslemeler taşıması genel bir konseptdir, konseptte fikir olarak korunmaz. Bilirkişi raporunda da ürünlerin moda tasarımı olduğu vurgulanmıştır. Raporda görsellerine yer verilen ayakkabılarda moda tasarımına uygun olarak tasarlanmıştır. Örneğin raporun sondan 2. ve 3.sayfasında yer alan yüksek topuklu ayakkabının modeli , rengi , topuk yüksekliği moda gereği olup üzerine çivi ile süslenmesi bir fikir olup çivi ile süslemek gibi bir materyalin kullanımı üzerinde tekel haklar sağlamaz. Yine 5 ve 6.sayfadaki ayakkabı modellerinde de ayakkabının ucundan ayakkabı bileğine kadar uzanan ince bantların şekli sıklığı dizilişi arkadan fermuarlı yapısı ve ayakkabı üzerinde bantlı bölümü çevreleyen el dikişi de dahil olmak üzere oluşturulan modelde de yine bilirkişi raporunda belirtildiği gibi yaratıcılık gerektiren bir etkinlik söz konusu değildir. Estetik olması yani göze hoş görünmesi tek başına çalışmaya eser vasfı vermeye yeterli değildir. Bunun belli bir yaratıcı etkinlik sonucu ve benzerlerinden farklı olarak oluşturulmuş olması zorunluluğu da vardır. Yenilikle orjinallik aynı şey değildir. Bu tür ince bantlar ayakkabı sektöründe yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayakkabının ince. yüksek topuklu, bileğe kadar uzanan ince bantların bulunması modaya bağlı olarak kullanılan unsurlardır. Modanın unsurları üzerinde de tekel haklar verilemez. Bütünü ile orjinal olması ve benzerlerinden ayrılması, bu benzerliği de ona tasarlayıcısının kazandırmış olması gerekir. Diğer ayakkabılardaki süslemeler içinde aynı şey söz konusudur. Ayakkabının 2 renkle oluşturulması da yaygın kullanım olan bir durumdur bu da tek başına hususiyet kazandırmaz. . Dolayısıyla da her 3 raporda ayakkabıların hususiyet taşımadığına ilişkin bilirkişi görüşü Mahkememizce de haklı bulunmuştur. 4. Nolu Mahkemede alınan raporda aynı firmanın başka ayakkabıları için, ayakkabıların eser vasfında olduğu belirtilmiş ise de, söz konusu raporu hazırlayanlardan sadece biri tasarımcı olup diğerleri Mali Müşavir ve Hukukçudur. mahkememizce alınan her 3 bilirkişi kurulunda hem tasarımcı hem de ayakkabı sektöründen bilirkişiler mevcut olduğundan sektörü ve sektördeki modayı yakından biliyor olmaları nedeniyle değerlendirmeleri daha gerçekçi ve sektör pratiğine daha uygundur.
Davacının ürünü ile iltibasa yol açacak modellerin üretilip satılması gerek Paris Konvansiyonu ve gerekse Türk Ticaret Kanunun rekabet hükümlerine göre haksız rekabet oluşturduğundan , haksız rekabete göre tazminat hesabı için bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır., alınan raporda haksız rekabete dayalı maddi tazminat hesabında davalının haksız rekabeti nedeniyle davacının elde etmekte mahrum kaldığı kar miktarı esasına göre hesaplama yapılması gerekmekte ise de davacının yurtdışında oluşu ve defterlerinin incelememesi nedeniyle hesaplama yapılmasının mümkün olmadığı. ancak davalı defterleri üzerindeki incelemeye göre 2011-2014 yılları arasında bu modeller üzerinde yapılan satışa göre davalının 8.852 TL kar elde ettiği tespit edilmiştir.
Böylece davacı şirketin yurtdışında oluşu nedeniyle davacının haksız rekabet hükümlerine göre mahrum kaldığı tazminat miktarının tespiti mümkün olmamıştır. Defter kayıtlarına göre davalının kar’ı bu ayakkabılara bağlı olarak 8.885 TL hesaplanmış ise de bilirkişi raporu ve dosya içeriğinden de anlaşıldığı üzere , davalının mağazasında davaya konu olmayan çok değişik modellerle üretim yaptığı (davalı vekilinin oturum beyanından 50.000 üzerinde model kullandığı) dolayısıyla da davalının sağladığı karını sadece davacının sınırlı olarak kullandığı bir kaç modelinden sağlamadığı, kaldı ki davacının iddia ettiği bazı modellerinde kullanılmadığı tespit edilmiş olması hususuu ve Türk Borçlar Kanunu 50.madde de dikkate alınarak taktiren 15.000 TL maddi tazminat ile , haksız rekabet nedeniyle 8.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyen avasın faizi ile davalıdan tahsiline, telif haklarına tecavüze ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
YARGITAY 11.HD’NİN 2021/89 ESAS, 2021/3954 KARAR VE 22.4.2021 TARİHLİ BOZMA İLAMI GEREKÇESİ
“..Taraflar arasında görülen davada … 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05.11.2015 tarih ve …E. – … K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından duruşmalı,katılma yolu ile davalı vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 15.09.2020 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. … ve … ile davalı vekili … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkiline ait eser vasfında olan ayakkabı modellerini aynen taklit ettiğini ileri sürerek, tecavüzün önlenmesini, haksız rekabet ve telif haklarına tecavüzün önlenmesini, ürünlere el konulmasını, imhasını, haksız rekabet ve telif haklarına tecavüz nedeniyle şimdilik 250.000.- TL maddi ve 15.000.- TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, tasarımların bir kısmının müvekkiline ait olduğunu, bir kısmının da herkes tarafından kullanılan anonim tasarımlar olduğunu, eser vasfında olmadığını, davacının eser sahipliğine ilişkin olarak sunduğu belgelerin delil vasfı bulunmadığını, haksız rekabet şartlarının oluşmadığını, tasarımın tescilsiz oluşu nedeniyle korumadan yararlanmadığını, davacının tespite konu ettiği ürünleri 1 yılı aşkın süredir piyasada mevcut ürünler olduğunu süre geçtikten sonra tespit talebinde bulunulduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu ayakkabı modellerinin menşei ülke Fransa’da eser vasfında olduğu iddia edilmiş ise de, davacı tarafça bunun delili olarak sunulan Paris Mahkeme mübaşiri tarafından tutulan tespit tutanağının Fransız mevzuatına göre eser vasfında olmanın delili olmayıp sadece o modelin o tarihte davacı tarafından tasarlandığının delili olarak düzenleneceği ve ispat hukuku bakımından önemli olduğu, orada da bizdeki gibi bir tasarım veya modelin eser olup olmadığını mübaşirin değil hakimlerin tesbit ettiği, dolayısıyla da bunların Fransa’da eser kabul edildiğine ilişkin davacı iddiasının yasal dayanağının bulunmadığı, zaten Bern Sözleşmesine göre de bir çalışmanın eser olup olmadığının menşei ülkesi yasasına göre değil Bern Sözleşmesi’nin 5-2 maddesi gereğince koruma talep edilen ülke yasalarına göre belirleneceğinden yabancı mahkeme kararı söz konusu olsa bile bir bağlayıcılığının bulunmadığı, alınan bilikişi raporlarında ayakkabıların hususiyet taşımadığı, moda tasarımı olduğunun ifade edildiği, moda trendlerinin kendisi bir fikir olduğundan ve fikir üzerinden tekel haklar sağlanması mümkün olmadığından trendlerin kendisinin korumadan yararlanmayacağı, ayakkabıların belli bir modaya bağlı olarak ince veya kalın topuklu olması, bağcıklı olup olmaması, açık kapalı olması veya süslemeler taşımasının genel bir konsept olup, konseptin de fikir olarak korunmayacağı, davacının ürünü ile iltibasa yol açacak modellerin üretilip satılmasının gerek Paris Konvansiyonu ve gerekse TTK’nın rekabet hükümlerine göre haksız rekabet oluşturduğu, haksız rekabete dayalı maddi tazminat hesabında davalının haksız rekabeti nedeniyle davacının elde etmekte mahrum kaldığı kar miktarı esasına göre hesaplama yapılması gerekmekte ise de davacının yurtdışında oluşu ve defterlerinin incelememesi nedeniyle hesaplama yapılmasının mümkün olmadığı ancak davalı defterleri üzerindeki incelemeye göre 2011-2014 yılları arasında bu modeller üzerinde yapılan satışa göre davalının 8.852,00 TL kar elde ettiğinin tespit edildiği, davalının mağazasında davaya konu olmayan çok değişik modellerle üretim yaptığı, dolayısıyla da davalının sağladığı karını sadece davacının sınırlı olarak kullandığı bir kaç modelinden sağlamadığı, kaldı ki davacının iddia ettiği bazı modeller de kullanılmadığından maddi ve manevi tazminata TBK’nın 50. maddesi nazara alınarak takdiren hükmedildiği gerekçesiyle, telif haklarına tecavüzün tespit ve önlenmesine ilişkin talebin reddine, haksız rekabetin tespitine, davalının, davacının ayakkabıları ile iltibas oluşturan ayakkabıları üretim ve satışının önlenmesine, 15.000,00 TL maddi, 8.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili ile katılma yolu ile davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile dava konusu ayakkabı modellerinin eser vasfında olmadığına yönelik mahkeme kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki 2 no’lu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; Davacı tarafça, davacıya ait tescilsiz ayakkabı tasarımlarının davalı tarafından aynen taklit edilerek piyasaya sürüldüğü iddiası ile haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i, maddi ve manevi tazminat istemi ile açılan işbu davada, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçeyle haksız rekabetin tespitine, davalının, davacının ayakkabıları ile iltibas oluşturan ayakkabıları üretim ve satışının önlenmesi ile takdir edilen maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Mülga 6762 sayılı TTK’nın 56. maddesi uyarınca, haksız rekabet, aldatıcı hareket ve hüsnüniyet kaidelerine aykırı suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir. Aynı Yasa’nın 57/5. maddesinde haksız rekabet olarak kabul edilen eylemlerden biri de; “Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticari işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa meydan verebilecek surette ad, unvan, marka gibi tanıtma vasıtalarını kullanmak” olarak belirtilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 54. maddesinde de ‘’Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ‘’ hükmü düzenlenmiş, aynı Yasa’nın 55/1-a-4 maddesinde haksız rekabet olarak kabul edilen eylemlerden biri de ‘‘Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak’’ olarak düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın anılan bende ilişkin madde gerekçesinde ise yeni düzenlemenin 6762 sayılı TTK’nın 57/5 maddesindeki düzenleme ile özdeş olduğu, lafızda farklılık bulunduğu, önceki kanun dönemindeki öğreti ve uygulamanın feda edilmemesi gerektiği, “karıştırılma” kavramının dış görünüş (tanıtım, takdim-görsellik) ve duyuruş (ses yönünden benzerlik) bağlamında düzenlendiği, iç benzerlikten kaynaklanan karıştırılmayı kapsamadığına yer verilmesi yanında ayrıca, 6762 sayılı TTK’da, başkasının “ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları ile iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları” cümle parçasına yer verilmiş ise de, anılan ayırt edici işaretlere ilişkin karıştırılma koşul, hüküm ve sonuçlarıyla birlikte kendi özel kanun hükmünde kararnamelerinde (MarkKHK’da, EndTasKHK’da, CoğİşKHK’da ve unvanla ilgili olarak TK’da) ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş olması nedeniyle, 6102 sayılı TTK’da bu koruma türlerine yer verilmesine gereksiz olduğu, ayrıca yorum güçlüklerine sebebiyet vereceğine, fikri mülkiyete ilişkin hakların kümülatif korumanın da burada tekrar düzenleme yapmayı gerekli kılmadığına da vurgu yapılmıştır.
Öte yandan, dava tarihi itibariyle somut olayda uygulanma yeri olmamakla birlikte tescilsiz tasarımlar yönünden, 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 55/4, 56/4-5, 59/2 ve 69/2 maddelerinde getirilen yeni düzenlemeyle, ilk defa Türkiye’de kamuya sunulmuş olması, mutlak anlamda yeni ve ayırt edici olması koşuluyla, sadece üç yıl için koruma getirilmiştir. Söz konusu şartları taşıyan tescilsiz tasarımlara da tescilli tasarımlar gibi SMK hükümlerine göre koruma sağlanacaktır.
Kanun madde gerekçesiyle birlikte yorumlandığında, 6769 sayılı SMK’daki koruma bir yana, tescilsiz tasarımların haksız rekabet hükümleri çerçevesinde korunabilmesi ancak ve ancak, mutlak manada yenilik ve ayırt edicilik niteliğinin bulunması, onu üreten işletmeyle bütünlük arz ederek aynen bir marka gibi işletmesel kökene işaret edecek derecede yüksek bir ayırt edicilik düzeyine ulaşması ve onunla özdeşleşmesi, öte yandan taklidini üretenlerce, işletmesel kökenleri itibariyle tasarıma konu malların işletmesel kökenlerinin karıştırılmasına yol açacak tedbirlerin alınmaması, diğer bir anlatımla hedef tüketici kitlesinin bakış açısına göre, orijinal ve taklit malların aynı veya aralarında idari, ekonomik ya da işletmesel bağ bulunan işletmelerce üretilmiş olabileceği hususunda karıştırılma ihtimaline yol açılması halinde söz konusu olabilecektir. Bunun dışında, orijinal tescilli tasarımlar için bile her beş yılda bir yenilenmek koşuluyla yirmi beş yıllık koruma sağlandığı ve sürenin sonunda tasarım hakkının topluma intikal edeceği kabul edildiği halde, haksız rekabet hükümlerinden ve emeğin korunması ilkesinden hareketle sırf orijinal olmasından dolayı tescilsiz tasarımlara daha fazla hak bahşedildiği de iddia edilemez (Füsun Nomer Ertan, Tasarımların Haksız Rekabet Hükümleri Çerçevesinde Korunması Artık Söz Konusu Değildir, Türkan Rado’ya Armağan, Oniki Levha, İst-2020, s. 313-317).
Haksız rekabetin önlenmesindeki amaç, serbest piyasa düzeninde, herkesin dürüstlük kuralları içerisinde hareket etmesini sağlamak suretiyle bütün katılanların menfaatine dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Dürüst ve bozulmamış rekabetin varlığı, piyasa katılımcılarının (tüketiciler, tacirler, rakipler) yanında, bireysel rekabet düzeninin korunmasını da gerektirir. Tacirlerin korunması ilkesi çerçevesinde koruma unsurlarından biri de emeğin ve yatırımların korunması olmakla birlikte, fikri mülkiyet hakları özelinde, bütün dünyada ve ülkemizde geçerli olan tescile bağlı ve süreyle sınırlı koruma ilkelerinin de göz ardı edilmemesi gerekir. Bu çerçevesinde, haksız rekabet hükümlerine dayanılarak anılan ilkeleri geçersiz kılacak veya zedeleyecek yorumlardan dikkatle kaçınılmalı ve bu noktada haksız rekabet hükümleri dar yorumlanmalı, konuya ilişkin özel hükümlerin ötesinde, mal veya hizmetlerle ilgili olarak tekel yaratılmamalı, ekonominin sağlıklı şeklide işlemesi için serbest rekabet ortamı özenle korunmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta olduğu gibi, ilk defa yurt dışında kamuya sunulmuş, belli bir süre sonra Türkiye’de ticarete konu edilmiş ve tescile dayalı koruma tercihinde de bulunulmamış tasarımlar yönünden, tasarıma konu malların bir başkasınca üretilmiş ve piyasaya sunulmuş olması halinde, sadece tasarımın orijinal, davacı ile özdeşleşmiş ve büyük emek ve çabalarla tanıtılmış olması, bu davranışın haksız rekabet olarak nitelendirilmesine yeterli olmayıp, ayrıca onu üreten işletmeler arasında, ortalama tüketici kitlesi nezdinde karıştırılma ihtimaline de yol açılması gerekir.
O halde Mahkemece, Dairemizin … tarih ve … sayılı “Prizmatik Modüler Su Depoları” kararı ile yine Dairemizin 18.10.2018 tarih ve 2016/10703 E. – 2018/6467 K. sayılı USB kararında zikredilen ilkelere uygun olarak, davaya konu tescilsiz tasarıma konu ayakkabıların davacı şirketle özdeşleşecek bir ürün haline gelerek, işletmesel kökene işaret eden bir ayırt edici işaret haline dönüşüp dönüşmediği tartışılmaksızın, dönüşmüş olsa bile davalı tarafın üretmiş olduğu ayakkabılarda, davacının kullandığı “…” markasından oldukça farklı ‘’…’’ ibaresini kullanılmak suretiyle her iki tarafa ait ürünler arasında işletmesel köken itibariyle karıştırılma ihtimalini önleyecek tedbirleri aldığı dikkate alınmaksızın somut olaya haksız rekabet hükümlerinin uygulanması doğru olmamış ve hükmün bu nedenle mümeyyiz davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekili ile davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 22.04.2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.( KARŞI OY=Dosya içindeki bilgi ve belgelere, mahkemece usul ve yasaya uygun olarak delillerin tartışılıp değerlendirildiğinin anlaşılmasına göre; kararın onanması gerektiği halde, aksi yöndeki Daire çoğunluğunun bozma gerekçesine katılmıyorum.) şeklindedir”.
BOZMA İLAMI SONRASINDAKİ YARGILAMA:
Bozma sonrasında 6.12.2022 tarihli celsede tarafların bozmaya karşı beyanları alınmış, Mahkememizce bozma ilamına konu … 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05.11.2015 tarih ve … E. – … K. Sayılı ilamı usul ve yasaya uygun görüldüğünden HMK 373 madde kapsamında DİRENME kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1- Mahkememizin kararında HMK 373. Maddesi gözetilerek DİRENİLMESİNE,
2- Telif haklarına tecavüzün tespit ve önlenmesine ilişkin talebin reddine,
3-Haksız rekabetin tespitine, davalının, davacının ayakkabıları ile iltibas oluşturan ayakkabıları üretim ve satışının önlenmesine,
4-Türk Borçlar Kanunun 50.maddeside dikkate alınarak taktiren 15.000 TL maddi , 8.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla taleplerin reddine,
5-1.571,13 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 2.954,42 TL fazla harcın davacıya iadesine
6-Kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 2400- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 8000- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7000- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 35.900TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10- Reddedilen telif hakkına tecevüzün önlenmesi talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11- kabul edilen haksız rekabetin önlenmesi talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan bozma öncesi; 25,20 TL başvuru harcı 4.525.55 TL peşin harç 447 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 2.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.997,75 TL ile bozma sonrası 413,5 TL olmak üzere toplam 7.411,25 TL yargılama giderinin taktiren 1/2 sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Davalı tarafından yapılan 30 TL tebligat masrafı, 1.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.530 TL’nin taktiren 1/2 sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde YARGITAY NEZDİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 06/12/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸