Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/134 E. 2023/73 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/134 Esas
KARAR NO : 2023/73

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/05/2022
KARAR TARİHİ : 21/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…” ibaresi üzerinde davacının gerçek hak sahibi olduğunu, Davalı adına Türk Patent Ve Marka Kurumu nezdinde tescilli … sayılı “…” markasının kötüniyetli olarak tescil edildiğini ve davacı markası iltibas yaratması nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı açılan davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davalı adına … nolu “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Türk Patent ve marka kurumundan marka ait tescil belgesi celp edilmiştir. Hükümsüzlüğü talep edilen … sayılı … markasının … ve … sınıf için 11.6.2020 tarihinden itibaren tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacı adına … markasının …no ile …. Sınıf hizmetler için 28.5.2015 tarihinde tescil edildiği , kurum tarafından gönderilen belge ekinde marka devir sözleşmesinin yer aldığı ve markanın davacıya 7.12.2021 tarihinde devir edildiği anlaşılmıştır.
HMK 266. madde gereğince somut uyuşmazlık tamamen marka hukukuna yönelik değerlerdirme gerektirdiğinden , hukuki incelemeler gerektiren hususlar kapsamımda bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek görülmemiştir.
Gerek SMK m.5/1/ç gerekse SMK m.6/1 uyarınca yapılacak hükümsüzlük incelemesinde öncelikle taraf markalarını oluşturan işaretlerin benzerlik yönünden kıyaslanması ardından da ilgili ürün sınıflarının benzerlik/ayniyet açısından irdelenmesi ve karıştırılma ihtimalinin oluşup oluşmadığı tartışılmalıdır.
Marka hukukunda kabul edilen “bütünsellik prensibi” gereğince taraf markalarının fonetik etkilerinin bir bütün olarak dikkate alınması gereklidir. Taraf markaları görsel olarak kıyaslandığında davacı markasının PİU kelime olarak büyük punto ile yazılmış ayrıca daha küçük bir geometrik şekil ile oluşturulduğu, davalı markasının ise pui event ibaresinin yuvarlak bir şekil içine alındığı anlaşılmaktadır.
Davalının markasında yer alan asıl unsurun … ibaresi olduğu event ibaresinin markanın seri markası gibi algılanmasına yönelik yardımcı bir ek olduğu , dolayısıyla markayı gören tüketicinin davalı markasının davacının markalarının bir devamı niteliğinde algılamasının kaçınılmaz olduğu öte yandan … Sınıf yönünden davacı ve davalı markalarının birebir örtüştüğü hususu tartışmasızdır. Keza Davacının … esas unsurlu markasının tescil tarihinin davalıdan önce gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markalar” marka olarak tescil edilemez. Buradaki “ayniyet” olgusuyla, “bir markanın tamamen taklit edilmesi” kast edilmektedir. “Ayırt edilemeyecek derecede benzerlik” olgusuyla ise başvuru konusu markanın tescilli markanın birebir aynısı olmamakla birlikte, “ilk bakışta fark edilemeyecek derecede aynı” olan ve bu hususun ispatına dahi gerek duyulmayan, ancak çok dikkatli bir inceleme sonucu farkın anlaşılabileceği ibare ve şekilleri taşıyan işaretler kast edilmektedir (Pril/Pırıl örneği, Sabih Arkan, Marka Hukuku).
Markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlikte dikkate alınması gereken ölçü; tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerin yönelik olduğu tüketici kitlesinin markanın “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özelliklerini dikkate alarak yaptığı genel ve bütüncül bakış açısıdır (bkz. ABM’nin C-251/95 sayılı Sabel BV v. Puma AG, C-39/97 sayılı Canon Kabushiki Kaisha v. MGM Inc. kararları).
Markanın yöneldiği hedef kitleye mensup makul derecede bilgilendirilmiş kişi makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişidir (ABM’nin LIDL Belgium/ Colruyt kararı, bkz. EuGH GRUR 2007, 69 par.78 ). Bu kavram uygulama ve öğretide de “ortalama tüketici ” olarak adlandırılmaktadır. Kural olarak markaların benzerliklerinin değerlendirilmesinde, tüketicilerin markaları yan yana koyarak karşılaştırmaları beklenmemeli, bu markaların hedef kitle üzerinde bıraktıkları kaba görüntü ve genel izlenimi esas alınmalıdır. Görüşü dikkate alınacak hedef kitleye mensup kişi bir uzman olmayıp, makul düzeydeki tüketiciler olduğu için markaya esas unsurları detayları ile gözlemlemesi ve ayrıntıları fark etmesi kendisinden beklenmemelidir.
Tescil edilen ve hükümsüzlüğü istenen marka ile tescilli markalar arasında “karıştırılma ihtimaline yol açacak ölçüde benzerlikten” bahsedilmek için; a) Markalar arasında ayniyet, ürünler arasında benzerlik bulunması,b) Markaların benzer, ürünlerin aynı olması,c) Markaların benzer ve ürünler arasında da benzerlik bulunması, şeklinde üç ayrı ihtimalden birinin varlığı (Karan/Kılıç, 556 sayılı KHK şerhi S.197) gerekmektedir. Dolayısıyla markaların karıştırılmasından söz edebilmek için hedef tüketici kitlesi nezdinde, tescilli marka ile hükümsüz kılınması istenen istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise, b)Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa, hallerinde tescil edilmez düzenlemeleri dikkate alındığında bir markanın aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılabileceği ilkesini açıkça ifade eder. Ancak tanınmış markalar bu ilkenin istisnasını oluşturur. Buna göre, toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, itiraz üzerine ret edilir.
Davacının markası tanınmış bir marka olmadığından bu yönde dosyada sunulu delil bulunmadığından ayrıca davalının tescilinin kötüniyetli olduğu ileri sürülmesine rağmen bu yönde davacı yanca delil sunulmadığı gibi bu hususun ispat edilmediği gözetilerek hükümsüzlük talebi ancak benzer mal ve hizmet sınıfları yönünden söz konusu olabilecektir.
Toplanan deliller, davacı iddiası, marka tescil belgesi ,marka devir belgesi, ticari sicil kayıtları, davacı yanca sunulu görseller, ihtarme içeriği bir, marka hukukuna ilişkin genel kriterler, gözetildiğinde; markalardaki esas unsur … ibaresi olup, davacının marka üzerinde gerçek ve üstün hak sahibi olduğu, davacı markasının tanınmış marka olmadığı, markaları gören tüketicinin aldanma ihtimalınin yüksek olup, seri marka algısına kapılma ihtimalinin bulunduğu hususları bir arada incelendiğinde 6769 sayılı yasanın 25. maddesi hükmüne göre davalı adına … nolu markanın …. Sınıfın tamamı için ayrıca … Sınıf için Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri, alıcı ve satıcılar için online Pazar yeri sağlama hizmetleri bakımından kısmı olarak hükümsüzlüğüne karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davanın kısmen kabulü ile davalı adına … nolu markanın … Sınıfın tamamı için ayrıca … Sınıf için Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri, alıcı ve satıcılar için online Pazar yeri sağlama hizmetleri bakımından kısmı olarak HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumuna gönderilmesine,( 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca )
2-179,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 99,20 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 80,70 TL başvuru harcı 80,70 TL peşin harç 130 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda , gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İstanbul bölge adliye mahkemesi nezdinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 21/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır