Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/8 E. 2021/219 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/8 Esas
KARAR NO : 2021/219

DAVA : 556-Tecavüz ve Haksız Rekabetin Önlenmesi, Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/01/2021
KARAR TARİHİ : 18/05/2021

Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 02.02.2017 tarih ve 2016/174-2017/15 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği hükmün Yargıtay 11.HD’nin 2017/1469 esas, 2018/7069 karar sayılı ilamı ile 14.11.2018 tarihinde onandığı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2019/492 Esas 2020/3020 karar ve 18/06/2020 tarihli karar düzeltme isteminin reddine ilişkin olarak ise 18/06/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Davacı vekili yargılamanın yenilenmesi talepli dilekçesinde ise; müvekkili tarafından davalı şirket aleyhine, İstanbul 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2012/100 esasına kayıtlı dosyasından, 05/04/2012 tarihli ve maddi-manevi tazminat istemli tecavüzün ref’i talepli dava ikame edildiğini, ilgili dosyadan 6.500,00-TL maddi ve 6.500,00-TL manevi tazminat ile birlikte davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesince 2014/4670 Esas ve 2015/2611 Karar sayılı karar ile onandığını ve karar düzeltme kanun yoluna başvurulduğunu, hukuka aykırı bir şekilde davalı şirket lehine bozma kararı verilmesinin akabinde Yerel Mahkemece hiçbir hukuka uygun araştırma yapılmadan, 1 celsesi tarafların mazeretli olmasıyla birlikte yalnız 2 celse sonra (yaklaşık 5 ay içinde) 2016/174 Esas – 2017/15 karar sayılı karar ile davanın reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından 2017/1469 Esas ve 2018/7069 Karar sayılı karar ile onandığını, her ne kadar karar düzeltme yoluna başvurulmuş olsa da Yargıtayca hukuka aykırılık devam ettirilmek suretiyle, işbu talebin reddiyle kararın kesinleştiğini, davalı şirketin haksız marka kullanımı ve marka hakkına tecavüzü sebebiyle uğranılmış olan zarar sebebiyle müvekkilinin davalı şirketten maddi ve manevi tazminat alacağının sabit olduğunu, müvekkili tarafından haklı nedenle sözleşme feshedilmiş olmasına rağmen, haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkilinin marka hakkına tecavüz edildiğini ve her türlü maddi ve manevi haklarına zarar verildiğini, Mahkemece verilen hukuka aykırı karardan dönülerek usul ve yasalara uygun karar verilebilmesi için YARGILAMANIN YENİLENMESİ TALEBİNİN KABULÜ ile davalı şirket tarafından müvekkilinin uğramış olduğu 6.500,00-TL maddi ve 32.500,00-TL manevi zararlarının tazminine hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava; 6100 sayılı HMK’nın 374, 375. vd. maddeleri uyarınca yargılamanın yenilenmesi istemi ile mahkememize ikame olunan davadır.
6100 sayılı HMK’nın 378/1 maddesinde; “Yargılamanın iadesi talebini içeren dilekçe, kararı veren mahkemece incelenir. ” hükmü bulunmaktadır. Her ne kadar ilam Kapatılan İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilmiş ise de; HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verildiğinden, davacının talebi mahkememizin 2021/8 esas numarasına kayıtlanmıştır.
Bilindiği üzere; Kesin hükme bağlanmış olan bir davaya yeniden bakılamayacağına ilişkin kuralın en önemli istisnası yargılamanın yenilenmesi yoludur. Buna göre, yargılamanın yenilenmesi, bazı ağır yargılama hatalarından ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün sona ermesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan, olağanüstü bir kanun yoludur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/2489 Esas, 2015/1475 Karar). Yargılamanın yenilenmesi sebepleri 6100 sayılı HMK’nın 374. ve 375. maddelerinde sınırlı sayıda düzenlenmiştir ve sayılanlar dışındaki herhangi bir sebepten dolayı, yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez.
6100 sayılı HMK’nın 374. maddesi aynen; “Yargılamanın iadesi, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilir.” şeklindedir.
Yasanın 375. maddesi ise aynen;
“(1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi. (1)
(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş oolması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.” şeklindedir.
Her ne kadar 6100 sayılı HMK’nın 379. maddesi aynen; “Yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkeme, tarafları davet edip dinledikten sonra; a) Talebin kanuni süre içinde yapılmış olup olmadığını, b) Yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığını, c) İleri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını, kendiliğinden inceler. (2) Bu koşullardan biri eksik ise hâkim davayı esasa girmeden reddeder.” Şeklinde ise de dilekçede ileri sürülen hususlar asıl yargılamada tartışılmış olduğundan ve yasadaki yargılamanın yenilenmesi yönündeki şartların yerine gelmediği de gözetildiğinde yargılama konusu uyuşmazlığın üst mahkeme denetiminden geçtiği, HMK 379/1-c ve HMK 379/2 maddeleri uyarınca usul ekonomisi de gözetilerek duruşma açılmaksızın yasada ileri sürülen sebeplerin hiçbirine dayalı olmayan talebin (davanın) reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yargılamanın yenilenmesine dair davanın; ileri sürülen yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin kanunda yazılı sebeplerden olmaması nedeniyle HMK 379/1-c ve HMK 379/2 maddeleri uyarınca ESASA GİRİLMEKSİZİN REDDİNE,
2-59,30 TL ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Karar tarihindeki Avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesaplanan 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacı yana iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekiline kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak yahut mahkememize gönderilmek üzere başka bir mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 18/05/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır