Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/78 E. 2021/421 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/78 Esas
KARAR NO : 2021/421

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti & Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 10/03/2021
KARAR TARİHİ : 08/12/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti & Markanın Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; 1986 yılında yayıncılık hayatında başlayan “…” grubunun sınavlara hazırlık amaçlı kitaplar çıkartmaya başladığını, daha sonra “…” ve “…” markaları adında Türkiye’nin en çok satan ve tercih edilen dergilerini yayınlamaya başladığını, bugün müvekkilinin 2014 şube ve 6000’in üzerinde öğretmenle hizmet vermekte olduğunu, müvekkili … markasının tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin 4 yayınevi, yüzbinleri aşan öğrencisi ve onbine yakın öğretmeni bulunmakta olduğunu, müvekkiline ait … yayınları şekil, … dershanesi şekil, …, …,…ve …, … Lisesi, …, …, …, …, …, …, …, …, … marka tescillerinin bulunduğunu, davalı tarafça tescil başvurusu yapılan markanın müvekkilinin tescilden doğan haklarına zarar verdiğini, iltibas ve iktibas tehlikesi doğurduğunu, davalı markası ile müvekkili markalarının benzer olduğunu ve aynı sınıfta tescilli olduğunu, davalının daha önce 2 defa yapmış oldukları marka başvurularının reddedilmiş olmasına rağmen 4. Kez yaptıkları başvurunun kabul edilmiş olduğunu, davalının markasını tescilli olan hali ile kullanmadığını, fili kullanımda “…” ibaresinin ana unsur olarak kullanıldığını, davalı markansın müvekkili seri markası olarak algılandığını, davalı kullanımlarının aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini tüm bu nedenlerle markanın hükümsüzlüğü ve terkinini,,davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, tedbire hükmedilmesine, verilecek hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının Türkiye de “…” markası ile tanındığını, davacının da … olarak tanınırlığından ziyade … olarak tanınırlığından bahsetmiş olduğunu, davacının detaylı şekilde anlatımları dikkate alındığında, davacı şirketin … olarak ülke çapında tam anlamıyla tanınmışlığından söz edilmesinin mümkün olmadığını, davacının sunmuş olduğu tescilli markaları başlı başına sadece … olduğunu, müvekkiline ait markanın ise bir bütün olarak “…” şeklinde olduğunu, müvekkili markasının içerindeki tek bir kelimenin davacı nezdinde iltibas ve iktibas tehlikesi yaratmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin başlı başına “…” ibaresini ön plana atma düşüncesi ve gayesi içerisinde olmadığını, İnternet sitelerine bakıldığında, okul tabelası kullanım şekli, marka logosu “… ” ibaresinden yarar sağlanmadığının tespit edileceğini, müvekkilinin markasını tescile aykırı bir şekilde kullanımı ve tüketiciyi yanıltma girişimi olmadığını, müvekkil şirkete ait okulların merkez sınırları dahilinde olduğunu, merkez sınırları içerisinde davacıya ait “…” markasının kullanıldığı bir okul da mevcut olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davacının tescilli (… ana unsurlu) markasına davalı yanca gerçekleştirilen marka hakkını ihlal ve haksız rekabetin tespiti durdurulması, davalıya ait .. nolu “…” markasının hükümsüzlüğünü, ihtiyati tedbire hükmedilmesi ve hükmün ilanına ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış , HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler … ve …’nin 17/05/2021 tarihli bilirkişi raporlarında özetle: Davacıya ait marka şekilleri ile davalının marka şekli görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik taşımakta olduğunu, ,Davacı markaları ile davalı markasının aynı sınıfta tescilli olduğunu ve davalının şekilli ve “…” okunuşlu markası “…” ibaresinin her iki tarafa ait markalarda da ortak ve ana unsur olması dikkate alındığında, taraf markaları için ortalama tüketicinin mal ve hizmetlerin aynı işletmeden ya da ekonomik olarak bağlı işletmelerden kaynaklandığını düşünme ihtimallerinin oluştuğunu, markaların ortalama tüketici üzerinde yarattığı genel izlenimde iltibas tehlikesinin bulunduğunu bildirmişilerdir.
İkinci Bilirkişi heyeti…, … ve …’ün 13/08/2021 tarihli bilirkişi raporlarında özetle : Davalı …LTD. ŞTİ. adına tescilli …numaralı, “…” ibareli, görseline haiz dava konusu markanın SMK 6/1 hükmü çerçevesinde hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, davalı yanın dava konusu marka tescil başvurusunu gerçekleştirir iken kötü niyetli olarak değerlendirilebileceği, bu halde dava konusu … numaralı, “…” ibareli, görseline haiz dava konusu markanın SMK 6/9 hükmü çerçevesinde hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, ancak konu hakkında nihai takdirin yalnızca Mahkemeye ait olduğu, davalı yanın gerçekleştirdiği tespit edilen kullanımlarının davacı yana ait markalara tecavüz teşkil eder ve davacı yan ile haksız rekabet teşkil eder mahiyette olduğunu bildirdikleri anlaşılmıştır.
MAHKEMEMİZİN KABULÜ
Türk Patent ve Marka Kurumundan marka tescil belgeleri celp edilmiştir.
Davacıya ait … ana unsurlu ve 16 ve 41. sınıflarda tescilli markalar bulunmaktadır(…., …, …, …, .., …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …)
Davalıya ait hükümsüzlük talebine konu markanın ise … numaralı, “…” ibareli marka olduğu ve 41. Sınıfda 18.7.2017 tarihinde tescil edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Yasasının 25.Maddesinde hükümsüzlük haller düzenlenmiştir.
Madde 25- (1) 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.” hükmü mevcuttur.
6. Madde ise; “1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” şeklindedir.
İlgili düzenleme anlamında bir markanın bir başka marka ile benzer olup olmadığı müşterinin hafızasında bıraktığı imaja göre belirlenir. Bir marka, hizmet veya malla karşılaştırılırken; marka, mal veya hizmete bütünsel açıdan yaklaşılmalı ve müşterileri nezdinde bıraktıkları izlenim dikkate alınmalıdır. Ayrıca, farklı unsurları bünyesinde bulunduran marka, bir başka markayı çağrıştırıyorsa ve bilhassa halk nezdinde bu başka marka ile irtibatının mevcut olduğu intibaını yaratıyorsa, “benzer” veya diğer bir ifade ile “karıştırılma ihtimali olan ( iltibas )” markadan bahsedilir. Benzeri olup olmadığının tespitinde orta düzeyde tüketici üzerinde bıraktığı intiba esas alınır. Nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 05.07.2001 tarih, 2001/4502 E., 2001/6197 K. Sayılı kararında; benzerlikleri yüzünden orta düzeyde bir tüketicinin ürünleri karıştırma tehlikesinin bulunduğu markalar arasında iltibas olduğunu kabul etmektedir.
Markalar ayırt edici niteliği bulunmayan ortak bir unsuru içeriyorsa, markaların benzerlik bakımından karşılaştırılmasında, ortak olmayan unsurların markanın bütünsel olarak oluşturduğu izlenime etkisi hususuna odaklanılacaktır. Ayırt edici niteliği bulunmayan bir unsuru ortak olarak ihtiva eden markalar kural olarak karıştırılma ihtimaline yol açmayacaktır. Ancak, markalar birbirlerine benzer başkaca şekil veya kelime unsurları içeriyorsa ve markaların genel görünümleri itibarıyla ortaya çıkardıkları izlenim aynı veya ayniyet derecesinde benzerse, karıştırılma ihtimalinin varlığından söz edilecektir. Somut dava dosyasında markaların asli unsurları … ibaresidir. Davacı yanın “…” ibaresini ihtiva eden markalarının davacı yan adına “seri marka” olduğu anlaşılmaktadır. Davalı yanın özellikle dava konusu markanın tescilli olduğu 41. Sınıfta yer alan “eğitim /öğretim hizmetleri” bakımından davacı yana ait … asli unsurlu Markalarını “seri marka” olarak kullanmakta olduğu aşikardır.
… numaralı marka görselini gören tüketicinin markaların sahibi olan firmalar arasında işletmesel bağ kurabileceği, bu halde davalı yanın davacı yanın markalarından haksız bir şekilde yarar elde edebileceği, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin var olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi heyetince de “çifte benzerlik” kaidesinin işbu ihtilaf bakımından mevcut olduğu, nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzer olduğu ve dava konusu …numaralı, … ve ayrıca şekil görselini haiz markanın SMK 6/1 hükmü çerçevesinde hükümsüzlüğüne karar verilmesinin koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Davacı aynı zamanda davalının tescilinin kötüniyetli olduğunu da ileri sürmüştür. Somut olayda, davalının sistematik bir şekilde … ibaresini esaslı unsur olarak tutarak Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde farklı tarihlerde marka başvurularını gerçekleştirdiği, ilgili müracaatların kurum tarafından düzenli olarak reddedildiği, davalı yanın aynı sektörde ticari faaliyet göstermekte olan davacı yandan haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olacağı ,Davacının markasının belirli bir bilinirliği bulunduğu hususu da dikkate alındığında; keza başkasına ait markayı tescil ettiren kimsenin kötü niyetli kabul edilebilmesi için bu markanın mutlaka tanınmış olması da gerekmediğinden ayrıca davalı yanın adına tescil edilmiş olan markadan uzaklaşarak davacı yana ait … ibareli markalara yakınlaşarak yaptığı kullanımların tamamı birlikte değerlendirildiğinde davalı yanın dava konusu marka tescil başvurusunu gerçekleştirir iken kötüniyetli olduğu değerlendirilmiş ve dava konusu markanın SMK 6/9 hükmü çerçevesinde de hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
MARKA HAKKINA TECAVÜZ ve HAKSIZ REKABET İDDİASI YÖNÜNDEN İNCELEME
6769 Sayılı SMK m. 29/l-(b) hükmü uyarınca markanın hak sahibinin izni olmaksızın aynı veya ayırt edilemeyecek şekilde benzerinin kullanılması yoluyla taklit edilmesi doğrudan marka tecavüzü olarak öngörülmüştür.
Bununla birlikte tescilli marka ile aynı olan işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması da marka tecavüzü olarak öngörülmüştür (SMK m, 7/2-(a)), Öte yandan tescilli marka ile aynı veya benzer olan ibarenin tescilli markanın kapsadığı aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılması durumunda halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin söz konusu olması halinde ilgili kullanım marka hakkına tecavüz teşkil edecektir (SMK m. 7/2-(b)).
TTK MADDE 54- (1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
Bilindiği üzere TTKm.54 uyarınca ‘“haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır”. Kanun koyucunun ETKm.56’da yer alan “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir” şeklindeki tarifinden çok daha geniş ve çok daha kapsamlı bir haksız rekabet hükmüne yer verdiği açıktır. Bir eylemin haksız rekabet olarak nitelendirilmesi için taraflar arasında dar anlamda rekabet ilişkisinin olmasına, yani tarafların aynı sektörde olmalarına ve birbirlerine rakip konumda olmalarına gerek yoktur (POROY R/ YASAMAN H, Ticari işletme Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2015, s. 334; NOMER ERTAN, F, Haksız Rekabet Hukuku, İstanbul 2016, s. 115).
Yasal mevzuatta da işaret edildiği üzere TTK m. 54 hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında “dürüstlük kuralı”nı temel kriter olarak görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesindeki, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılmalıdır [AYHAN, R, Ticari İş – Ticari İşletme – Tacir – Ticaret Sicili – Ticaret Unvanı – Haksız Rekabet, Sempozyum – Yürürlüğünün Birinci Yılında 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu (12-13 Nisan 2013), Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: XVI (2012), S: 3-4, s. 47].
Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK m. 55 hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK m. 55’te sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK m. 54/2’de belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır. Ayrıca TTKm.55 özel olarak bazı haksız rekabet eylemleri sayılmıştır. Bunlardan TTK m.55/4’de yer alan “Başkasının malları, işi ürünlerini, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindeki eylem açısından davalı tarafın eyleminin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu hükmün uygulanabilmesi için, bir kimsenin bir başkasının iş ürünlerini, mallarını, faaliyet veya eylemlerini veyahut haklı olarak kullandığı işaretlerini haksız yere vere karıştırılmaya sebep olacak şekilde kullanması gerekli ve yeterlidir.
Davacı yana ait tescilli markaların asli unsurları … ibaresi olup markalarının ağırlıklı olarak tescilli olduğu hizmetler 41. Sınıfta yer alan “eğitim ve öğretim hizmetleri”dir. Davalı yanın tespit edilen kullanımları davalı yanın tescilli markasından uzaklaşmakta, davacı yanın markalarına yakınlaşmaktadır. İlgili kullanımların davacı yanın markalarının tescilli olduğu 41. Sınıfta yer alan hizmetlerde gerçekleştirilmekte olduğu da göz önünde bulundurulduğunda davalı yanın ilgili kullanımlarının davacı yana ait tescilli markalara tecavüz teşkil eder mahiyette olduğu ve eylemin aynı zamanda haksız rekabete neden olduğu anlaşılmıştır.
Zira davalının …’ … markasında ‘…’ İBARESİNİN her iki tarafa ait markalarda da ortak ve ana unsur olması, davacının yıllar içinde … ana unsurlu birçok seri marka meydana getirmiş olması, markasının belirli bir bilinirlik düzeyine ulaşmış olması hususları dikkate alındığında, taraf markaları için ortalama tüketicinin mal ve hizmetlerin aynı işletmeden ya da ekonomik olarak bağlı işletmelerden kaynaklandığını düşünme ihtimallerinin çok yüksek olduğu, markaların ortalama tüketici üzerinde yarattığı genel izlenimde iltibas tehlikesinin olduğu eylemin marka hakkına ihlal ve haksız rekabete neden olduğu … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin… D.iş sayılı dosyasına sunulu rapor içiriği ve mahkememizce alınmış HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli her iki heyet raporları ile de sübut bulduğundan : Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,Karar kesinleştiğinde tecavüzün tespit ve önlenmesine karar verildiğinden hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,Davalıya ait … tescil nolu markanı hükümsüzlüğüne, tevavüz ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi yönünden kabul edilen dava yönünden hükmün ilanında davacının hukuki yararı bulunduğundan karar kesinleştiğinde sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumu’na gönderilmesine, HMK 389 vd. maddeleri de gözetilerek davalının HEDEF ibaresi altında hür türlü tanıtım, reklam, tabela vb tanıtım vasıtası olarak kullandığı evrakın kullanımının tedbiren önlenmesine, üçüncü kişilerin haklarının korunması yönünden ve ispat vasıtası olması nedeniyle ticari evrak ve faturaların kapsam dışında tutulmasına karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-Karar kesinleştiğinde tecavüzün tespit ve önlenmesine karar verildiğinden hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
3-Davalıya ait … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicile işlenmek üzere TPMK’ya gönderilmesine,
4-HMK 389 vd. maddeleri de gözetilerek davalının … ibaresi altında hür türlü tanıtım, reklam, tabela vb tanıtım vasıtası olarak kullandığı evrakın kullanımının tedbiren önlenmesine, üçüncü kişilerin haklarının korunması yönünden ve ispat vasıtası olması nedeniyle ticari evrak ve faturaların kapsam dışında tutulmasına,
5-59,30 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Tecavüz ve haksız rekebetin tespiti talebinin kabulü yönünden isteminin Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Hükümsüzlük talebinin kabulü yönünden isteminin Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 59,30 TL başvuru harcı, 59,30 TL peşin harç, 164 TL tebligat masrafı, 5.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.282,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yoluaçık olmak üzerekarar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 08/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır