Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/52 E. 2021/215 K. 17.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/389
KARAR NO : 2021/172

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Maddi – Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 01/02/2016
KARAR TARİHİ : 08/04/2021

Mahkememizin 2016/27 E. 2017/205 K. ve 05/10/2017 tarihli kararı, BAM 16.HD’nin 2017/6374 E. 2020/1985 K. ve 20/11/2020 tarihli ilamı ile kaldırıldığından Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Maddi – Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirkete ait TPMK nezdinde … tarih ve … no ile tescilli … ve … tarih ve … no ile tescilli … ibareli markalarına vaki tecavüzünün tespitine, meni’ne, refine, davalı adına kayıtlı … alan adlı internet sitesinin içeriğiyle birlikte erişiminin engellenmesi ve yayının kaldırılmasına, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla HMK 107. Madde kapsamında 556 Sayılı KHK’nın 66. maddesi gereğince şimdilik 2.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizle birlikte, 30.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline, davalı aleyhine karar verilecek mahkeme kararının, masrafları davalı yan tarafından karşılanmak suretiyle Türkiye çapında yayın yapan tirajı yüksek 3 gazeteden birinde ilan yoluyla yayınlanmasına, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı şirkete tahmiline, HMK 396 ve 556 Sayılı KHK’nın 76. ve 77. maddeleri gereğince davanın etkinliğini temin etmek üzere, marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin durdurulması, davalı şirketin “…” ibaresinin kullanımının durdurulması, ilgili ürün ve hizmetlerin reklam ve tanıtımının yapıldığı katalog, broşür ve diğer tanıtım vasıtalarının toplatılması ve/veya engellenmesi ile davalı adına kayıtlı … alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Yetkili mahkemenin … Mahkemeleri olduğunu, davacıya ait marka ile davalının kullandığı işaretin farklı mal ve hizmetler grubunda bulunduğunu bu nedenle marka tecavüzünden bahsedilemeyeceğini,‘’…’ibaresinin tescilli ticaret unvanı olduğunu, Müvekkillerine ait internet alan adının kullanılmasının ilgili mevzuat gereği usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının talep ettiği maddi ve manevi tazminat talepleri için gerekli olan zararın ispat edilmediğini, davacının kötü niyetli olduğunu, davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Mahkememizin 2016/27 E. 2017/205 K. ve 05/10/2017 tarihli kararı ile:”1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2-Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
3-Marka hakkını ihlal nedeniyle 2000-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline,
4- Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-Davalı adına kayıtlı … alan adı yönünden verilen erişim engellenmesine yönelik kararın devamına, yayın faaliyetinin sona endirilmesine,
6-Mahkememizce verilen 16.6.2016 tarihli ve 13.3.2017 tarihli tedbir kararlarının mahkememiz karar kesileşene kadar devamına, karar kesinleştiğine davacı tarafından ibraz edilen Kuveyttürk bankasına ait 20.6.2016 tarih ve 642384 sayılı ve 10.000-TL bedelli teminat mektubunun davacıya iadesine,
7-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Tirkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan alınmasına…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili İSTİNAF yasa yoluna müracaat etmiştir.
BAM 16.HD’nin 2017/6374 E. 2020/1985 K. ve 20/11/2020 tarihli ilamı ile “…
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı şirkete ait …sayılı … ve … sayılı … ibareli markalara davalının vaki tecavüzünün tespiti, meni’i, ref’i, davalı adına kayıtlı … alan adlı internet sitesine erişiminin engellenmesi ve yayının durdurulması ile 2.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.
Dava davalı … ve Ortaklığı aleyhine açılmıştır. … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 09 Mart 2017 tarihli yazı cevabı ekinde adi ortaklık sicil belgelerinden, adi ortaklığın … ve … isimli ortaklardan oluştuğu, 07/06/2018 tarihli dilekçe ekindeki vekaletnamenin … Adına yetkililer … ve … (ekli nüfus kaydından isim tashihinden önce …) tarafından verildiği, vekaletnamenin ekindeki müstenidattan … 8. Noterliğinde düzenlenen …tarihli Adi Ortaklık Sözleşmesinden, her iki ortağın birlikte temsil yetkisinin olduğu anlaşılmıştır.
Davalı adi ortaklığın tüzel kişiliğinin olmadığı, ortaklığın, … tarafından temsil edileceğine dair sözleşmede hüküm bulunmadığı, aksine müşterek imza ile temsil edecekleri kararlaştırıldığından, yargılamanın ortaklardan birine karşı yürütülerek sonuçlandırılması doğru olmamıştır. Dava takip yetkisi, HMK 114/1-d-e maddesi gereğince, dava şartıdır ve yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerekir. Davalı … vekilinin istinaf dilekçesinde tek başına ortaklığı temsil yetkisinin bulunmadığını ileri sürmediği, başvuru süresi geçtikten sonra ibraz ettiği ek dilekçede ileri sürdüğü anlaşılıyorsa da, Dairemizce resen yapılan incelemede bu husus dikkate alınmıştır. Davalı vekilinin sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin, resen gözetilen sebeplerle, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK 355. Madde ve 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmakla, diğer ortak …’e (…) yöneltilerek, taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilerek karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine…” gerekçesi ile Mahkememizce verilen karar kaldırılmıştır.
BAM 16.HD’nin 2017/6374 E. 2020/1985 K. ve 20/11/2020 tarihli ilamı gereği dava dilekçesi ve BAM 16.HD’nin kaldırma kararı …’e tebliğ edilmiş ve … davaya, davalı olarak dahil edilmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili ve ortağı olan … aleyhine ikame edilen davada; Davacı tarafın kendi adına TPMK nezdinde tescilli “…” markasının, adi ortaklığa ait “…” adlı ticaret ünvanındaki “…” ibaresini markasal anlamda kullandığını, bu durumun internet adresinden ve iş yerindeki çalışmalardan anlaşıldığını, müvekkillerinin “…” ibaresini kullanmaları sebebiyle kendi markalarına tecavüz edilmiş sayılacağını ve gerekli önlemlerin alınarak maddi ve manevi zararın tazminini talep ettiğini, davacı tarafın taleplerinin zaman aşımına uğradığını, müvekkillerinin ortağı olduğu “… – … ve Ort” ünvanlı adi ortaklık ile davacı arasında 2011 yılından itibaren ticaret yapıldığını, 2011 – 2012 yıllarında müvekkillerinin ortağı olduğu adi ortaklığın “…” ibaresini kullandığını öğrendiğini aradan 10 yıl geçtikten sonra bu davanın ikame edilmiş olması nedeniyle davacı tarafın sessiz kalarak davayı açmakta iyi niyeti ve hukuki yararının bulunmadığını, müvekkilleri adına tescilli ticaret unvanının terkini talep edilmeden davanın açılmasında hukuki yarar olmadığını, davacı tarafın söz konusu markayı fiilen kullanmıyor olması sebebiyle haksız fiilde yer alan zarar unsurunun gerçekleşmemiş olması hususları bir arada değerlendirildiğinde davacı tarafın davayı ikame etmesinin açıkça haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, usule ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davacı şirkete ait TPMK nezdinde … numaralı … ve … numaralı … ibareli markalara, davalıların tecavüzünün tespiti, meni’i, ref’i, davalılar adına kayıtlı … alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesi, yayının durdurulması ile 2.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın tahsili ve hükmün ilanına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte 556 sayılı KHK hükümleri yürürlükte olup, daha sonra yürürlükten kalktığı ve 6769 sayılı SMK’nun yürürlüğe girdiği anlaşılmış ise de davanın 556 sayılı KHK hükümlerine göre görülüp sonuçlandırılması gerekmiştir. Bir markanın TPE marka siciline tescili zorunlu olmamakla beraber, markanın 556 sayılı KHK çerçevesinde tescil edilmesinin, marka sahibine, markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasını önlemeyi talep etme hakkı verir. (9/1-a madde) Tescilli marka sahibinin tescilden doğan haklarının ihlali, marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilir. 556 sayılı KHK’nın 61. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmış olup, buna göre 9/1-a maddesindeki ihlal de tecavüz kapsamında değerlendirilir. (61/a madde) marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek (61/b madde) ve markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak (61/c madde) da marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilir.
6102 sayılı TTK’nun Madde 52 ” (1) Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.
(2) Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemi üzerine, giderleri aleyhine hüküm verilen kimseye ait olmak üzere, kararın gazete ile yayımlanmasına da karar verebilir.” hükmü yer almaktadır. Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükmü,
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.; ” hükmü,
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükmü yer almaktadır.
TPE kayıtları istenmiş, HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
04/05/2016 tarihli bilirkişi raporu sunulmuştur.
04/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacıya ait Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescilli … ibareli markalar ile davalının … ibaresini kullanımına dair broşür,ilan, reklam vb incelendiğinde anlamlarının, kavramlarının fonetiklerin aynı olduğu, hitap ettiği kitlenin çocuk ürün grubu olduğu, davalının farklı çocuk ürünlerine ait bir çok ürün satışı yaptığı, incelenen yazı karakterlerinin farklı olmasına karşın aynı markanın devamı olarak algılanabileceği bildirilmiştir.
Mahkememizin 04.03.2016 tarihli ara kararına istinaden … adlı internet sitesinde üzerinde teknik bilirkişi vasatısıyla inceleme yapılarak davacıya ait … ibareli markanın kullanılıp kullanılmadığı bilirkişi … tarafından düzenlenen 18.04.2016 tarihli raporda incelenmiş ve raporda özetle: Davalı tarafa ait olan … alan adının davacıya ait olan … ibaresinden oluştuğu, davalı yanın internet sitesinde yapılan kod incelemesinde title ve metatag içeriklerinde … ibaresinin tespit edildiğini, davalı tarafa ait … internet sitesinde site alan adı, logosu ve içerisinde … ibaresinin kullanıldığının tespit edildiği bildirilmiştir.
Davalı vekili, davanın yetkili mahkemede açılmadığını ve yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiş ise de; Dava marka hakkına tecavüz iddiasıyla açmış olup 556 sayılı KHK ’ nın 63. maddesi ‘’ Marka sahibi tarafından, üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının ikametgahının olduğu veya suçun işlendiği veya tecavüz fiilinin etkilerinin görüldüğü yerdeki mahkemedir ‘’hükmü nazara alandığında, Davalı vekilinin yetki itirazı yerinde görülmemiştir.
Dosyada mevcut deliller ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde: Davacının TPE nezdinde … tescil numaralı … markasının 4.11.2002 tarihinde 25 ve 35. sıınflarda tescilli olduğu yine aynı markanın… numara ile 17.4.2014 tarihinde 35.sınıfda tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Gerek bilirkişi raporları gerekse sunulu materyaller incelendiğinde davacının … ibareli markasının aynısının davalılara ait internet sitesinde … alan adında,ticari faaliyetleri kapsamında kullanıldığı anlaşılmıştır.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün 09/03/2017 tarihli yazı cevabı ekinde gönderilen adi ortaklık sicil belgelerinden; Adi ortaklığın … ve …isimli ortaklardan oluştuğu ve … 8. Noterliğinde düzenlenen 14/12/2009 tarihli Adi Ortaklık Sözleşmesinden, her iki ortağın birlikte temsil yetkisinin olduğu anlaşılmıştır.
Who’s kayıtlarından; Davalıların … alan adını 17.6.2009 tarihinde aldıkları aynı zamanda ürünlerini … ibareli tanıtım kataloğlarında da markasal olarak kullandıkları anlaşılmıştır.
Davalılar vekili, müvekkillerinin davacı ile ticari ilişkilerinin bulunduğunu ileri sürerek davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını iddia etmiş ise de ticari kayıtlardan sabit olduğu üzere ticaret unvanının sadece unvanı, ticari işlerde kullanma hakkı verdiği bunun dışında markasal kullanım hakkı vermediği bilinmektedir.
İsviçre-Türk Markalar Hukukunda, marka üzerindeki hakkın iktisabı ve korunması ile ilgili olarak üç önemli ilke vardır. Bunlardan biri olan marka üzerindeki öncelik hakkı, o markayı ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişiye aittir ki, buna “gerçek hak sahibi” denilir. Bu gibi durumlarda markanın tescili sadece açıklayıcı etkiye sahiptir. Diğer bir deyişle, marka üzerindeki hak tescilden önce doğmuş bulunmaktadır. Buna karşı, bir markayı ihdas ve istimal etmeksizin, sadece seçip tescil ettiren bir kimsenin bu tescili kurucu etkiye sahiptir. Bu tür tescil sadece hak sahibine başlangıçta şarta bağlı bir hak sağlayabilir. Gerçek hak sahibinin dava açıp, bu markayı kendi adına tescil ettireceği tarihe kadar kurucu etki sahipliği devam eder çünkü marka üzerindeki gerçek hak sahipliği, ikinci bir bağımsız ve münferit mülkiyete hak tanımaz.
Somut olayda marka üzerindeki gerçek hak sahibi tescilli markasını 2002 yılından beri kullanan davacıya aittir. Davalıların ticari unvan içinde … ibaresi geçmekte ise de tek başına unvan tescil edilmediğinden ticaret unvanı ise sunulu delillere göre tescil edildiği şekli ile kullanılmayıp, davalılar kullanımı tamamen markasal bir kullanım olduğundan davacının marka hakkının ihlal edildiği ve haksız rekabet yarattığı hususu sabittir zira ticaret hukukunda tacirin ve şirket ortağının ad/soyadı kullanımı, sınırsız sorumlu gerçek kişi tacirler ve ikinci dereceden sınırsız sorumlu şahıs şirketleri için getirilmiş bir zorunluluktur ve ad/soyadın birlikte kullanılması gerekir (TTK 41,42. madde). Şahıs şirketlerinde unvan ve ortakların (en azından birinin) ad/soyadı ile birlikte kullanılır. İsimlerde herhangi bir kısaltma yapılmaz. Somut olayda ise davalı ticaret unvanınınde yer alan ibareyi markasal olarak kullanamaz.
Ticaret unvanı, ticari işletme sahibini diğer işletme sahiplerinden ayırmaya yarayan isimdir. Tacir, ticari işletmesiyle ilgili işlemleri yaparken, ticari işletmesiyle alakalı senet vb. sair evrakları imzalarken ticaret unvanını kullanmaya mecburdur. Bu bağlamda ticaret unvanının fonksiyonu tümüyle ticari işletmenin sahibi olan taciri ve işletmeyi diğer tacir ve işletmelerden ayırarak şahsileştirmektir.
Davalılar gerçek kişi tacirlerdir. 6102 sayılı TTK’nda tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri de ”basiretli olma” yükümlülüğüdür. Davalıların tacir olmaları sebebiyle TTK 18/2 maddesi uyarınca basiretli tacir gibi davranmak ve faaliyet alanları içerisinde tüm işlemlerini hukuka uygun olarak yerine getirmekle yükümlüdürler. Basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğü olan davalıların tanıtım faaliyetlerinde kullandıkları ifadelerin halkı yanıltacak nitelikte olmamasına dikkat etmeleri, bu konuda gereken özeni göstermeleri de bu kapsamdadır.
Marka; Ticaret unvanından farklı olarak bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan tanıtıcı bir işarettir.Yani marka taciri ya da işletmeyi değil, bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmek amacıyla kullanılmaktadır.
Davacı adına tescil edilmiş olan markanın esas unsuru … ibaresidir. Davacının tescilli … markasının davalıların ticari faaliyeetlerinde ve internet ortamında alan adı olarak kullanmaları halinde orta dikkatli tüketicinin markaların orijinini karıştırma ihtimali bulunduğundan keza davalıların kullanımı markasal kullanım olduğundan davacının marka hakkı ihlal edilmiş ve haksız rekabetin unsurları oluşmuştur. Öte yandan davacının markası hem 25. sınıfta hem 35. sınıfta tescillidir. Davacı şirketin markalarının tessilli olduğu emtia ve hizmetlerle davalıların davacıya ait ‘’… ‘’ ibaresini kullandıkları emtia/hizmetler aynı /benzer /bağlantılıdır.
Ticaret unvanının kullanım amacı, ticari işletmenin diğer ticari işletmelerden ayırt edilmesini sağlamaktır. Ancak bir ticaret unvanı, bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmek amacıyla kullanıldığı takdirde artık markasal kullanımdan söz edilecektir.
Davalılar vekili, davacı şirket ile müvekkillerinin 2011 yılından beri iş yaptıklarını ve sessiz kalma nedeni ile davacı şirketin hak kaybına uğradığını iddia etmiş ise de, bu itiraz yerinde görülmemiştir zira dava açıldığı tarihte davalıların markaya tecavüz eylemleri devam ediyorsa davacının önleme ve tazminat taleplerinin zamanaşımına uğraması söz konusu değildir. Kaldi ki sunulu ticari evraklarda davacı ve davalıların tam ticaret unvanları ile iş yaptıkları öte yandan vergi dairesinden gelen tüm kayıtlarında … ve ORTAKLARI, …, … şeklinde ibarelerin mevcut olduğu, davalıların savunmasının aksine davacının markasal kullanıma göz yumduğuna dair somut delil bulunmadığı anlaşıldığından ve markasal kullanım var olduğu sürece bu duruma davacının katlanma külfetinin bulunmadığı da açık olduğundan bu yöndeki davalılar savunması yerinde görülmemiştir.
Davacı … alan adınında ticari etki yaratacak şekilde kullanılması nedeniyle erişim engellenmesini ve yayın faaliyetinin sona ermesini talep etmiştir. 556 sayılı KHK’ nın 9/2- e maddesi ‘’ işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması ‘’ halinde marka hakkı sahibinin işbu eylemleri yasaklayabileceği düzenlenmiştir. Nitekim teknik bilirkişi Soner Dican tarafından düzenlenen 18.04.2016 tarihli raporda; Davalılara ait olan … alan adının kod incelemesinde title ve metatag içeriklerinde … ibaresinin tespit edildiğini, davalılara ait … internet sitesinde site alan adı, logosu ve içerisinde … ibaresinin kullanıldığını tespit ettiği dolayısıyla kullanımın tamamen markasal olduğu hususu subut bulmuştur.
Davacının tescilli markasını 2002 yılından beri ticari hayatta kullandığı davalıların ise 2009 yılında siteyi oluşturdukları, internet sitesi aracığıyla bir mal satın almak isteyen kimselerin, site sahibi firma ile davacı arasında bağlantı kuracakları, alışveriş yapacakları sitenin davacıya ait site olduğunu düşünecekleri, böylece davalıların eylemlerinin marka hakkına tecavüz oluşturduğu hususları sabittir.
Tescilli marka sahibinin tescilden doğan haklarının ihlâli, marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilir. Marka hakkına tecavüz oluşturan fiiller KHK m.61. Maddesinde sayılmıştır. Dava açıldığı tarih itibarıyla davacının markaları tescilli olup ayrıca davacının kullanımı 2002 yılına dayalıdır. 17.07.2017 tarihli mali bilirkişi raporunda; Davalıların Kayseri’de bulunan ticari evrakları incelenmiş ve davalıların 15.504,85 TL ciro elde ettiği, 164.674.74 TL kar elde etmiş oldukları bildirilmiştir ancak mali bilirkişi raporu şirketin tüm mal satışları üzerinden değerlendirilidiğinde amortisman, gider kalemleri, satılan başka firmaların ürünlerinden ne kadar kar elde edildiği gibi veriler oluşturulmadan genel ticari kayıt özelliklerine göre hazırlandığından somut olayda hükme esas alınamamış ve somut olayın özeliği gözetilerek maddi tazminat istemi Borçlar Kanunu hükümlerine göre belirlenmiştir.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, paranın alım gücü , davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine takdiren takdiren 5.000- TL manevi tazminatın davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
Marka hakkı bakımından karıştırılma/iltibas markanın kendisinin ve/veya esaslı unsurunun üçüncü kişinin web sitesinde alan adı olarak kullanılması ile de ortaya çıkabilmektedir. “Markanın tescil edilmesiyle marka sahibi, bunu mal ve hizmetinin tanıtılmasında kullanmak konusunda mutlak ve tekelci bir hakka sahip olur. Marka sahibi, üçüncü kişilerin bu hakkı kullanmasını yasaklayabilir.”. 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK’nin 9. maddesinde “Marka tescilinden doğan hakların kapsamı” sayılmıştır. Bu çerçevede; “Bir işletmeye ait markanın aynısının üçüncü kişi tarafından internette alan adı olarak kullanılması, markanın reklamlarda kullanılması olarak değerlendirilebilecektir. Zira burada reklam kavramına yer verilmiş, ancak md. f. 2’deki reklamın vasıtaları (şekli, mahiyeti) konusunda bir sınırlama getirilmemiştir. Bu nedenle bir alan adı altındaki web sitesi aynı zamanda reklam yollarından birisini oluşturduğu için, alan adı yoluyla marka hakkına yönelik eylemler md. 9 f. 2 (d) bendi kapsamında değerlendirilecek, böylece markanın bir başkasınca kötü niyetli olarak alan adı olarak tescili önlenebilecektir.” Alan adı kullanımı nedeniyle web sayfasında iltibasın varlığı açısından aynı/benzer mal ve hizmetlere yer verilmesi yani web sayfası içeriğinin markanın tescilli olduğu mal ve hizmetlere karşılık gelmesi gibi bir zorunluluk olmadığı belirtilmektedir. “Alman LG … Mahkemesi … “ karıştırılmaya uygun mal veya hizmet alan adı ile ulaşılan sitenin kendisi olup, onun içeriği değildir.” Mahkeme, bu sonuca varırken karşı karşıya bulunulan durumu, adları aynı olan iki ayrı derginin karıştırılmasına benzetmiştir. Nitekim, aynı ada sahip dergiler arasında karıştırılma ihtimalinin belirlenmesinde, onları içerikleri rol oynamaz.”. Somut olayda davacıya ait marka davalıların web sayfasında da aynen kullanılmaktadır. Davalıların bu eylemleri tüketicileri yanıltmakta ve tüketiciler nezdinde karışıklığa da yol açmaktadır. Davalıların eylemleri nedeniyle davacı şirketin tüketiciler nezdinde itibarı ve güvenilirliği zedelenmekte, markası sulandırılmaktadır çünkü tüketicinin, davalıların kullandığı ibareyi davacının tescilli markası zannederek karıştırması ve sanal ortamda alışveriş yapması da kaçınılmazdır.
Bu durum ayrıca davacının … markasının etkisini de zayıflatmakta ve bu da davacının markasına ve itibarına kaçınılmaz olarak zarar vermektedir. Haksız olarak davalıların yarattığı bu benzerlik, tüketiciler ve internet kullanıcıları tarafından bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ve bu malları üreten işletmeler arasında farklı emtialarda tescilli olsalar dahi idari-ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmalarına da neden olacaktır.
Mahkememizce itibar edilen teknik bilirkişi raporu, gerçek hak sahipliği ilkesi, davacı markasının tescil tarihi, TPE belgeleri, alan adı kaydı, ticaret sicil kayıtları, web sayfası görselleri, dergiler, davalıların markasal kullanımına dair deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davalıların … şeklindeki kullanımının markasal kullanım olması nedeniyle davacının tescilli marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davalıların davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, marka hakkını ihlal nedeniyle 2000-TL maddi tazminatın ve 5000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, Davalılar adına kayıtlı … alan adı yönünden verilen erişim engellenmesine dair kararın devamına, yayın faaliyetinin sona erdirilmesine, Mahkememizce verilen 16.6.2016 tarihli ve 13.3.2017 tarihli tedbir kararlarının, karar kesileşene kadar devamına, karar kesinleştiğinde davacı tarafından ibraz edilen … bankasına ait … tarih ve … sayılı ve 10.000-TL bedelli teminat mektubunun davacıya iadesine ve karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalılardan alınmak suretiyle Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN KISMEN KABULÜNE
1-Davalıların, davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet ettiklerinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-Marka hakkını ihlal nedeniyle 2000-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 01/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline,
3-Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Davalı adına kayıtlı www.bebeco.com.tr alan adı yönünden verilen erişim engellenmesine yönelik kararın devamına, yayın faaliyetinin sona endirilmesine,
5-Mahkememizce verilen 16.06.2016 tarihli ve 13.03.2017 tarihli ihtiyati tedbir kararlarının, karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştiğinde davacı tarafından ibraz edilen … bankasına ait … tarih ve … sayılı ve 10.000-TL bedelli teminat mektubunun davacıya iadesine,
6-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline,
7-478,17 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 444,01 TL harcın davalılardan tahsiline,
8-Markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi talepleri yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 2.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
10-Manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
11-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
12-Davacı tarafından yapılan ilk karar nedeni ile 29,20 TL başvuru harcı 34,16 peşin harç 255 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 2.000 TL bilirkişi ücreti ve kararın kaldırılmasından sonra11 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.329,36-TL yargılama giderinden, taktiren 1.552,90-TL nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
13-Davalıların yapmış olduğu 12,50-TL yargılama giderlerinden takdiren 4,20-TL sinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
14-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 08/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır