Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/393 E. 2023/241 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/393 Esas
KARAR NO : 2023/241

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/12/2021
KARAR TARİHİ : 20/12/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin markası … tarafından ilk olarak 1967 yılında yaratılmış olup, 2007 yılında 4.2 milyon dolara varan cirosu ile Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en büyük perakende satış mağazalarından birisi olduğu, şu anda giyim ürünleri, aksesuarlar, kokular, mobilyalar, gözlükler üretmekte olduğu, ve … adlı bir restoran işletmekte olduğu. 2009 yılı itibariyle … (… da dahil olmak üzere) dünya çapında toplam 326 satış noktasına sahip olduğu, bu satış noktalarına örnek olarak …, …, …, …, …, … ve … verilebileceği, resmi internet sitesi internet alışveriş sitesi (…) 2000 yılında kurulduğu, 2007 yılında 4.2 milyon dolara varan cirosu ile ABD’deki en büyük perakende satış mağazalarından olduğu, 1975’ten itibaren önemli ödüllerin sahibi olmaya başladığı, aldığı ödüllerden ilkinin Amerikan Moda Ödülü olduğu, 1976’da Amerika’nın hem kadın, hem de erkek dalında en büyük Giyim Tasarım Ödülü’nü, 1998’de …, ertesi yıl …, 1992’de ilk defa bir modacı olarak sosyal dayanışma alanında …’nü alırken, 1994’te göğüs kanseri ile savaşa karşı bir yardım kampanyası başlattığı, 1996’da AIDS Hastaları Yardım Derneği yararına … Parfümleri sponsorluğunda bir spor yarışması düzenlediği, kendisine ait “…” markasını uzun yıllardır menşe ülke ABD başta olmak üzere dünya genelinde, Türkiye de dahil 100’den fazla ülkede yoğun ve yaygın bir şekilde kullanmakta olduğu ve tescil kayıtları ile koruma altına aldığı, (Ek.1) Müvekkil firma ile “…” markası arasında tüketici nezdinde çok güçlü bir bağ oluştuğu, “…” markasının veyahut benzeri bir ibarenin üçüncü kişiler tarafından izinsiz kullanılması veya tescil ettirilmesi müvekkil firmanın Paris Sözleşmesi ve Sınai Mülkiyet Kanunu ile koruma altına alınan markasal haklarının ve tekel hakkının ihlali sonucunu doğurduğu, Davalı Tescilli Markası ile Müvekkile Ait “…” Markası Benzer Olup, Markaların Aynı Emtiaları Kapsadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca bu durumun iltibas ihtimali yarattığı, mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının da söz konusu mal veya hizmetlerin benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, üretim yerlerinin, dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olup olmadığı, ikame imkanlarının ya da birbirini tamamlayıcı yönlerinin bulunup bulunmadığının dikkate alınarak belirleneceği, Davalıya ve müvekkile ait tescilli markalara ait Türk Patent kayıtları incelendiğinde görüleceği üzere davalı tarafın … ve …. sınıfta tescilli markası “…” kelime unsurlarından oluşmakta olduğu, Müvekkil şirketin Türk Patent nezdinde …, … ve … sayı ile … sınıflarda tescilli markalarının esas unsuru da aynı şekilde “…” ibaresi olduğu, markalara ayırt edici nitelik kazandıran unsurun esas unsur olduğu ve mahkemelerce değerlendirmenin esas unsura göre yapılması gerektiği, “…” ibaresinni hem İngilizce’de “…” anlamına geliyor olması sebebiyle ilgili emtialar için açıklayıcı ve tanımlayıcı nitelikte olması, hem de markanın içerisindeki yeri ve biçimi itibariyle markanın esas unsuru olan “…” ibaresini sadece destekler nitelikte olduğu, aynılık ve benzerlik, SMK’nın 6. maddesi kapsamında tescil engeli ve 25. maddesi kapsamında ise hükümsüzlük nedeni olarak belirlenmiş olduğu, Davalının, hükümsüzlüğü istenen “… ” markasının müvekkil tanınmış “…” markası ile … sınıftaki emtiaları kapsaması itibariyle aynı sınıftaki aynı emtialar için tescil edilmiş olduğu, nitekim, davalı markasında da olduğu gibi, esas unsuru “…” ibaresi olan markaların hükümsüzlüğüne ilişkin olarak ikame edilen davalarda, “… 3. FSHHM’nin … E. – … K sayılı ilamında, “…” markası, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. – … K. Sayılı ilamında “…” markası, … 1. FSHHM’nin … E. … K. Sayılı ilamı ile “…” markası, …E. – … K. Sayılı ilamı ile “…” markası, … 1. FSHHM’nin… E. – …K. Sayılı ilamı ile “…” ve “…” markaları, … 2. FSHHM’nin … E. – … K. Sayılı ilamı ile “…” markası, … 1. FSHHM’nin …E. – … K. Sayılı ilamı ile “…” markası” ile müvekkil şirkete ait “…” markası arasında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğuna hükmedilmiş olduğu, Bu kararlarla aynı doğrultuda birçok farklı karar daha bulunmakta olduğu, (EK.4), kaldı ki, SMK’nın 6/4 ve 6/5 madde hükümleri uyarınca da, davalı markasının tanınmış müvekkil markası karşısında hangi emtialarda tescilli olduğuna bakılmaksızın hükümsüz kılınması gerektiği, Müvekkil Şirkete Ait “…” Markasının Paris Sözleşmesi İle 6769 Sayılı SMK nın 6/4 ve 6/5. Maddeleri Anlamında Tanınmış Marka olduğu, Müvekkil “…” markasını büyük uğraşlar ve emekler sonucu yaratmış, uzun yıllar önce ülkemizde kendi adına tescil ettirmiş ve markayı yoğun ve yaygın biçimde kullanarak maruf ve meşhur hale getirmiş olduğu, dünya çapında 100’den fazla ülkede tescil ettirilmiş ve müvekkil tarafından yüksek bir korumaya tabi tutulmak istenmiş olduğu, “… ¸” markasının …sayı ile Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tanınmış marka olarak kayıtlı olduğu, dünya çapında birçok ülkede yapılan tescil belgeleri ve müvekkilce kayıt altına alınan tescil bilgilerine ait belgeler (Ek.1) il (Ek.2) de sunulan müvekkil ile ilgili basında yer alan haberler ve diğer dokümanlar incelendiğinde müvekkil markalarının hem Paris Sözleşmesi hem de SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddeleri anlamında tanınmış marka olduğu, “…” ve markasının tanınmış marka olduğu hususu, birçok farklı Yerel Mahkeme ilamı ve TPE kararı ile de kabul edilmiş olduğu,(Ek.3) ile sunulan … 3. FSHHM’nin … E. – … K. sayılı, .. 2. FSHHM’nin … E. – … K. Sayılı, … 1. FSHHM’nin … E. … K. sayılı ilamlarında müvekkile ait “…” markasının tanınmış marka olduğuna, … 2. FSHHM’nin … E. … K. sayılı ilamında da hem “…” markasının hem de şekil markasının tanınmış marka olduğuna karar verilmiş olduğu, Markaların tanınmışlık düzeyi arttıkça bu markalara tanınan korumanın kapsamının da genişlemesi gerektiği, Müvekkil tanınmış markasına yalnızca tescilli olduğu sınıf üzerinde koruma sağlanması veya dava konusu markaların benzerlik ve iltibas değerlendirmesinde tescilli olan marka ve şekil unsurlarının davaya konu marka ile birebir örtüşmesinin aranmasının bile hakkaniyete aykırı sonuçlar doğmasına neden olacağı, dolayısıyla; müvekkilin “…” markası ile benzerlik arz eden
markalar değerlendirilirken, “benzerlik” kavramının geniş yorumlanması gerektiği, Davalının Basiretli Bir Tacir Gibi Davranmadığı, Kötü niyetli olduğu, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/9 maddesi “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” hükmünü haiz olup, aynı nedenle aynı kanunun 25/1 bendi uyarınca markanın hükümsüzlüğünün de talep edildiği, hem doktrinde kabul edilen baskın görüşe hem de Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre; basiretli hareket etme yükümlülüğü olan tacirin, kendi sektöründe faaliyet gösteren orijinal nitelikli belli oranda tanınan bir markayı herhangi bir zorunluluğu olmamasına karşın tercih edip Türkiye’de kendi adına tescil ettirmiş olmasının kötü niyetli gaye ile hareket etmiş olduğunu ispatladığı, Basiretli tacirin aynı sektörde çalışan faaliyet gösteren tüzel kişi bir tacirin bu marka ile iltibasa yol açmayacak bir markayı seçip tescil ettirmesi gerektiği, davalı firmadan daha önce aynı piyasaya girmiş olan ve belli bir ölçünün üzerinde tanınmışlığa ve bilinirliğe ulaşan bir markanın varlığı mevcutken oluşturulacak markada, tacirin kendisinden beklenen özeni ve dikkati göstermek suretiyle farklılıklar yaratması gerektiği, İş bu davada da, davalı tarafın markasını seçerken TTK md 20/II de belirtilen basiretli bir tacirin göstermekle yükümlü olduğu özeni göstermediği, M.K.’nun 2. maddesinde yer alan iyi niyet kuralları çerçevesinde hareket etmediği, Davalı taraf, müvekkil şirketin tek ve gerçek hak sahibi olduğu, dünyaca ünlü ilgili sektörde tanınmış markalarının benzerini, TPMK nezdinde tescilli olduğu sınıflarda ve ilgili benzer hizmetler üzerinde başvuruya konu etmiş, açıkça müvekkil markasının piyasada
edindiği yerden ve bilinirliğinden faydalanmayı amaçlamış olduğu, basiretli bir tacirin, aynı sektörde, dünya çapında faaliyet gösteren bir şirketin markasını bilmesi; en azından marka tescil başvurusunda bulunmadan önce gerekli inceleme ve araştırmayı yapması gerektiği, Davalı ise aksi yönde hareket etmiş; olup, markanın gerçek sahibinin müvekkil olduğunu bildiği / bilmesi gerektiği halde, müvekkil markasının benzerini TPMK nezdinde tescil başvurusuna konu etmiş olduğu, davalının marka olarak sınırsız tercih seçeneği varken, müvekkil markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan davaya konu markayı tescil başvurusuna konu etmesinin tesadüfi olmadığı ve basiretli bir tacir gibi hareket etmediği, TTK 18/2 ve Medeni Kanunun 2. maddesine aykırı davrandığı, sadece bu nedenle dahi davalı markasının emtia listesinde yer alan tüm mallar için hükümsüzlüğü gerektiği, Müvekkil markasının tanınmışlığını tevsik eder nitelikteki; müvekkile ait TPE nezdindeki ve dünya çapındaki kayıtlı marka tescillerine ilişkin belgeler (Ek.1), müvekkil ile ilgili basında yer alan haberler ve diğer dokümanlar (Ek.2), müvekkil markasının tanınmışlığını tevsik eder nitelikteki emsal Yerel Mahkeme kararları(Ek.3), davalı markasında olduğu gibi, esas unsuru “…” ibaresi olan markaların müvekkil markaları ile benzer olduğuna emsal Yerel Mahkeme kararları (Ek.4)nın ek olarak sunulduğu, Davalı taraf adına … tescil numarası ile kayıtlı markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin “…” ve “…” olmak üzere saat sektöründe 1990’lı yıllardan bu yana Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanındaki müşterilerine hizmet verdiği, Müvekkilin, Türkiye deki başarısının yanı sıra Dünya ve Ortadoğu ülkelerinde de markalarının bilinirliğini artırarak kendisini kanıtladığı, Müvekkili şirket 1990’lı yıllardan beri İstanbul’da başladığı ticari hayatına bugün 50 kişilik bir imalathane, … ve … olmak üzere 2 şube ve 2 ayrı showroom olmak üzere hizmet vererek devam ettiği, Yine müvekkilinin, Türkiye’nin her ilinde toptan saat alımı yapmakta olan oldukça geniş bir müşteri portföyüne sahip olduğu aynı zamanda yurtdışında 40 kişilik AR-GE ve satın alma ekibine sahip olduğunu, Öncelikle davacı taraf dilekçesinde açıkça yazdığı üzere Türk uyruklu olmayan ve Türkiye’de ikametgâhı bulunmayan bir yabancı olduğu için HMK hükümleri uyarınca bir miktar teminatı mahkeme veznesine depo edilmesini, Müvekkilinin markası ile davacının markası hem esaslı unsuru, hem ilgili bulunduğu tüketici kitlesi hem de görsel ve işitsel olarak tamamen farklı olup iki marka arasında benzerlik bulunmadığı, müvekkilinin markası kelime konfigürasyonundan oluşan bir bütün olduğu, Müvekkilin markası bir bütün olarak “…” ve “…” kelimelerinden oluşmakta olup davacının markasından tamamen farklı olduğu, Önceden mevcut, yaygın ve alışılmış olmayan kelime gruplarından oluşan müvekkilin markası ayırt edicilik vasfını haiz olduğu, Müvekkilinin markasında “…” ibaresi bulunmamakla birlikte “…” ibaresi davacının markası ile benzer olmadığı, Kaldı ki “…” ibaresi yaygın olarak kullanılan ve sadece Türkiye’de 2400’ün üzerinde markada yer alan, ayırt ediciliği bulunmayan bir kelime olup anlam olarak at üzerinde sopa ile oynan bir tür top oyununu karşılamadığı, Davacı tarafın işbu davaya dayanak gösterdiği marka tescili SMK m. 5/1- b kapsamında ayırt edici olmayan bir tescil olduğu, Müvekkilin güçlü ayırt ediciliğe sahip markasının karıştırılma imkanı bulunmadığı, Müvekkilin markası ile davacının markası gerek görsel gerek de işitsel olarak hiçbir şekilde benzer olmadığı, Davacı taraf yanıltıcı beyanlarla işbu haksız davayı açarak “…” ibaresini kendi tekeline almaya çalışmakta ve kendi lehine sonuç oluşturmaya çalıştığı, Davacı tarafın, hükümsüzlüğünü talep ettiği müvekkil markası ile buna dayanak olarak gösterdiği davacı markasının ilgili tüketici kitleleri tamamen farklı olduğu, Müvekkil şirket saat sektöründe ticari faaliyet göstermekte iken davacı tarafın ticari faaliyet alanı tamamen farklı olduğu, Davacı taraf ile müvekkil şirketin markası mal ve hizmetler yönünden de tamamen ayrı olup yalnızca genel sınıf olan …. sınıfta ortak tescilleri mevcut olduğu, bir markanın yalnızca aynı sınıfta tescil edilmesi bu markanın diğer bir markayla benzer olduğu veya aynı mal ve hizmeti kapsadığı anlamına gelmediği, , markaların mal ve hizmetler yönünden farklı olması markaların karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığı, Kaldı ki müvekkilinin markası ile davacının markası iltibasa yer vermeyecek şekilde tamamen farklı olup benzer de olmadığı, Zira müvekkilin sahip olduğu ilgili tüketici kitlesi ile davacının tüketici kitlesi tamamen farklı olduğunu savunarak, Davacının mesnetsiz ihtiyati tedbir talebinin REDDİNİ, Davacının, şartları oluşmayan ve zamanaşımına uğramış olan müvekkilin markasının hükümsüzlüğünü ilişkin talebinin REDDİNİ, davacının haksız davasının tümden REDDİNİ talep etmiştir.
Bilirkişiler …, …, … 23/02/2023 tarihli bilirkişi raporlarında; Davalı “…” marka saatin birçok e-ticaret sitesinde satışa sunulduğu, …’ a “…” yazılarak aratılmış üstten 3.linkten itibaren davalı “…” çıkmakta olduğu, çıkan link ve görsellerde trendyol haricinde genelde … yazısı görülmemiş, sadece … görülmüş olduğu,
Davacının … markasının tanınmış olduğu, söz konusu tanınmış … markasının davalının … tescil numaralı “…” markasının tescilli olduğu …. Sınıfın tamamında ve… Sınıfta ise “giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), cep telefonu kılıfları” malları bakımından kullanılmasının davacının tanınmış markasından haksız bir yarar sağlanabileceği ve bu nedenle davalının…tescil numaralı markasının … Sınıfta ve … Sınıftaki “giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), cep telefonu kılıfları” malları bakımından kısmen hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, Davacının … markasında … Sınıf bakımından davalıdan önceye dayanan gerçek hak sahibi olduğu, Davalının … tescil numaralı markasının … Sınıftın tamamı ve … Sınıfta ise “giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), cep telefonu kılıfları” malları bakımından kısmen hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, Takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere davalının … nolu tescilli markası için kötü niyetli tescil nedeniyle tümden hükümsüzlük şartlarının oluştuğu neticelerine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişiler …, …, … 30/10/2023 tarihli bilirkişi raporlarında; Davalı itirazlarının kök rapordaki görüşlerini değiştirmeye yeterli olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmalık; Davalı adına … no ile tescilli markanın tanınmışlık , gerçek hak sahipliği , kötü niyet, karıştırma ihtimali kapsamında hükümsüzlüğüne ilişkin bir davadır.
6769 sayılı SMK’nın 6/4 maddesi “Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.” hükmünü haizdir.
Paris Sözleşmesinin, 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi “Birlik ülkeleri, tescilin talep edildiği ülkenin yetkili makamları tarafından söz konusu ülkede bu anlaşmadan yararlanacağı kabul olunan bir şahsa ait olduğu aynı veya benzer ürünlerde kullanıldığı herkes tarafından bilindiği mütalaa edilen bir markanın karışıklığa meydan verebilecek surette örneğini, taklidini veya tercümesini yapan bir fabrika veya ticaret markasının tescilini gerek mevzuatı müsait olduğu takdirde doğrudan doğruya gerekse ilgilinin isteği üzerine ret veya hükümsüz kılmayı taahhüt eder” şeklinde olup, tanınmış markalarla ilgili bir düzenleme içermektedir.
Paris Sözleşmesinin amacı, bir ülkede tanınmış bir markadan, o ülkede veya başka bir ülkede haksız olarak yararlanılmasını önlemektir. Bir ülkede veya birden fazla ülkede tanınmış bir markayı bir zaruret olmaksızın alıp, kendi ülkesinde tescil ettiren kişinin korunması, uluslararası ticarette kabul edilebilecek bir durum değildir. Nitekim TRIPS’ madde 16’da açıkça, tanınmışlığın ilgili sektörde tanınmışlık olarak anlaşılması gerektiği belirtilmiştir Bu hale göre, Paris Anlaşması’nın uygulanmasında, “tanınmış marka” statüsünün kazanılması bakımından, koruma talep edilen ülke sınırları içerisinde, o malla ilgili çevrenin söz konusu markayı tanımasının yeterli olacağını kabul etmek gerekir. Nitekim bu düşünceden hareketle İsviçre Federal Mahkemesi, “…” davasında haklı olarak, markanın tescil edildiği ülkede tanınmış olması halinde, koruma istenilen ülkede tanınmasına gerek olmadığı görüşüne varmıştır. Yargıtay ise bir çok kararında, konu ile ilgili olarak şu yaklaşımı benimsemiştir: “Bu kavramla, dünya çapında olmasa bile, geniş halk kitlelerinin tanıdığı yüksek ekonomik değere sahip marka(nın) ifade edilmek istendiği, diğer bir deyişle, dünya çapında maruf olmasa bile Paris Sözleşmesi’ne üye ülkelerde, hatta üye ülkelerin bazılarında bilinen markanın “tanınmış marka” kategorisinde sayıldığı belirtilmiştir.”
6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi ise “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” hükmünü haizdir.
Yukarıda açıklanan tüm kriterler çerçevesinde ve dosyadaki deliller ışığında somut olayı değerlendirecek olursak; davacının Türkpatent nezdinde aşağıdaki “…” markasını tanınmış marka olarak 18.05.2017 tarihinde tescil ettirdiği görülmektedir. Türkpatent tarafından tescili yapılan tanınmış markalar söz konusu kurum için bağlayıcıdır. Ancak mahkemeler bakımından bağlayıcı etkisi bulunmamakta olup, bunun takdiri mahkememizde olmakla birlikte yapılan tetkik ve incelemede; dosyadaki delillerin (dava dilekçesi EK1 – EK4) WİPO ve TPE kriterleri ile değerlendirilmesi sonucunda ise, Davacının 1967 yılından bu yana markanın 55 yıldır sahibi olduğu, kurucusu …’in Wikipedia’da yer alması, markanın İngiliz aristokrasisinin … ve kriket kıyafetlerinin zarif çizgilerinden esinlenerek ortaya çıkmış olması, dünyanın pek çok ülkesinde en gelişmiş ülkelerden …, …, …, …, …, …, …, … demokratik halk cumhuriyeti, …, … ve … gibi en ücra ülkelere kadar mağazalarının ve 100 den fazla ülkede yerel marka tescillerinin olduğu, Türk patent sicili nezdinde … içerikli pek çok markası olduğu, moda ve kadın erkek giyimi başta olmak üzere pek çok ödül aldığı, yardım kampanyaları düzenlediği, lüks giyim sektöründe dünyada … markası ile rekabet ettiği ve lüks giyim ve aksesuarların, parfümlerin öncülerinden birisi olduğu, İstanbul moda fuarına katıldığı, söz konusu fuara Türkiye’nin ünlü iş insanları ve ünlülerin katılmış olması, ürünlerinin özellikle lüks tüketime ve bellik bir ekonomik kesime yönelik olduğu, dünya çapında kendi ürünlerinin satıldığı 10 bin mağazanın olduğu, sadece kendisine ait 326 satış noktası olduğu, dolayısıyla geniş coğrafi bir alana yayılıp dağıtım kanallarının geniş ve güçlü olduğu, milyar dolarlık ciroya sahip olduğu, 2012 Londra olimpiyatlarına özel atletler için koleksiyon hazırlayan bir marka olduğu, Wimbledon ve Amerika açık tenis sponsorluğunu yürütmesi, Türkiye’de ve dünyada en çok taklit edilen markalardan birisi olduğu, bu konuda markanın devamlı açmış olduğu davalarla markasını korumaya çalıştığı, … ile birlikte pek çok markada da kullanılan kurucusu… adını içeren marka ve atlı … oyuncusu şekli olduğu, her 3 ibarenin de tek veya birlikte kullanımları ve tescilleri olduğu ve … ibaresi ile atlı … oyuncusu şeklinin birbirlerini hatırlatır düzeyde oldukları, Türkiye’ye 2008 yılında …’daki … markalar caddesindeki 700 metrekarelik özel mağazası ile giriş yaptığı, markanın görüldüğü ya da işitildiği anda bir refleks olarak hitap ettiği tüketici nezdinde kaliteli ve lüks giyim ve aksesuar ile özdeşleşmiş olması, Marka üzerinde kullanıldığı mal veya hizmetle ilgili olarak belli bir kaliteye veya statüye işaret ettiği, davacının yine dilekçesinde sunmuş olduğu 2013-2019 yılları arasındaki mahkeme kararları ile … ve şekil markasının tanınmışlığın ve iltibasın tespit edildiği, yine .. markasının 2017 yılında Türkpatent tarafından tanınmış kabul edildiği ve tüm bu hususlar çerçevesinde işbu davada da davacının markasının yukarıda anlatılan tanınmış markalara ait kriterleri somut olayda da karşıladığı ve … markasının tanınmış marka olduğu , davacı şirkete ait “…” ve markasının tanınmış marka olduğu hususu, birçok farklı Yerel Mahkeme ilamı ve TPE kararı ile de kabul edilmiş olup, davacı vekilince sunulan kararlar incelendiğinde; … 3. FSHHM’nin … E. – … K. sayılı, … 2. FSHHM’nin …. E. -… K. Sayılı, … 1. FSHHM’nin … E. …K. sayılı ilamlarında davacıya ait “…” markasının tanınmış marka olduğuna,… 2. FSHHM’nin … E. – … K. sayılı ilamında da hem “…” markasının hem de “¸” markasının tanınmış marka olduğuna karar verildiği görülmekle davacı markasının tanınmış marka olduğu yönünde kanaate varılmıştır.
Yukarıda da belirtildiği üzere bir markanın yalnızca tanınmış olması o markanın farklı mal ve hizmetler yönünden otomatik tescil engeli oluşturacağı sonucunu doğurmaz. Her somut olayda, markanın tanınmışlığından haksız bir yarar sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya markanın ayırt edici karakterinin – zedelenmesi — hususlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalının … ve … sınıfta tescilli olduğu görülmektedir. Davacının da , aynı ve/veya benzer sınıflara sahip olduğu görülmektedir. Dava taraflarının markalarının karıştırma ihtimali de mevcut olup, … Sınıfın tamamı ile … Sınıfta “giyilebilir teknolojik cihazlar( akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), cep telefonu kılıfları ” davacının tanınmış markasının, davalı yanca kullanılmasının davacının haiz olduğu olumlu imajın davalı tarafa transfer edilebileceği ve haksız yararlanma olgusunun bu anlamda gerçekleşebileceği neticesine varılmıştır.
Sonuç olarak, davacının … markasının tanınmış olduğu, söz konusu tanınmış … markasının davalının …tescil numaralı markasının tescilli olduğu …. Sınıfın tamamında ve … Sınıfta ise “giyilebilir teknolojik cihazlar (fakıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), cep telefonu kılıfları” Malları bakımından kullanılmasının davacının tanınmış markasından haksız bir yarar sağlanabileceği ve bu nedenle davalının … tescil numaralı markasının … Sınıfta ve … Sınıftaki “giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), cep telefonu kılıfları” mallar bakımından kısmen hükümsüzlük koşullarının oluştuğu neticesine varılmıştır.
En genel anlamıyla ÖNCELİK, bir hakkın, diğer bir hakka göre daha önceki bir tarihte oluştuğunu ifade eder. Böylelikle birden fazla hak arasında bir derecelendirme yapılmak istendiğinde hakların oluşumundaki zamansal sıralama dikkate alınarak, önceki tarihli hak sahibinin sonraki tarihli hak sahibine üstünlüğü kabul edilir. Bu kapsamda öncelik, hakkın niteliğine göre kullanım veya tescil başvurusu tarihine göre belirlenir. Önceki tescilsiz kullanım sonraki tescilsiz kullanıma, önceki tescil sonraki tescile, önceki tescilsiz kullanım ise sonraki tescile üstün sayılacaktır.
Türk Hukukunda önceye/eskiye dayalı kullanım üstün tutulmak suretiyle marka üzerinde gerçek hak sahibi olan kişinin korunmasını sağlanmıştır. Kural olarak marka hakkı bir işareti ilk kez oluşturup kullanan kişiye aittir. Bu husus, öğretide ve uygulamada gerçek hak sahipliği olarak tanımlanmıştır. Böylelikle, bir markayı ihdas ve istimal edip piyasada maruf hale getiren kimse, o markanın gerçek hak sahibi olup tescil karşısında öncelikli ve üstün haklara haizdir. Gerçek hak sahipliği hem bir itiraz hem de bir hükümsüzlük sebebidir. (SMK. M. 6/3).
Söz konusu açıklamalar çerçevesinde, davacının ilk kez 1967 yılında açmış olduğu kravat mağazası ile iş dünyasına giriş yaptığı ve markasının ismini … kıyafetlerinin zarif çizgisinden esinlenerek … koyduğu, bu ismin kıyafet, giysi ve aksesuar sektörü için tanımlayıcı olmadığı, …’nun kriket olarak da bilinen oyunun benzeri at üzerinde oynana bir oyun olduğu, bir tür spor olduğu, davacının ilk kravat alanı ile iş hayatına adım attığı, kravattan erkek giyimine ve sonrasında ise kadın giyim ve sırayla parfüm ve aksesuarlar ile ev tekstili alanında markasını kullanmaya başladığı dosyadaki delillerden görülmektedir. Davacının markasının Türkiye’de ve dünyada 100’den fazla ülkede tescilli olduğu, Türkiye’deki de olduğu görülmektedir:
Davalının ise davaya konu markayı fiilen hangi tarihten itibaren kullandığına dair dosyada mübrez bir delil bulunmamakta olup, cevap dilekçesinde 1990’lı yıllardan bu yana … ve … olarak kuruldukları, davaya konu markayı ise 2021 yılında tescil ettirdikleri görülmektedir.
Davalı taraf ” “…” ibaresinin herkes tarafından kullanılan, mevcut ve maruf bir ibare olup davacı tarafça ayırt edicilik kazandırılmış bir ibare olmadığı, Keza davacının esas unsuru olduğunu iddia ettiği “…” ibaresine ilişkin Türk Patent Kurumunda 2480 adet marka tescil kaydı bulunduğu gibi söz konusu ibarenin tek başına ayırt ediciliği olmayan ve sıkça kullanılan bir ibare olduğu” şeklinde savunmada bulunmuş olup, yukarıda yapılan tespitlerden de anlaşılacağı üzere davacının markasının tanınmış marka olduğu açık olup, 55 yıldır tüm dünyada yaygın ve yoğun olarak kullanılan davalının markasının ayırt edici olmadığına dair iddiaları bu anlamda kabul edilebilir değildir. Diğer yandan, … ibaresinin m. 5/1-b anlamında ayırt edici olmadığı da kabul edilemez. M.5/1-b anlamında … markasının tescil ettirilmiş olduğu sınıflar (giyim, saat vs.) ile tanımlayıcılık ilişkisi yoktur. … bir tür spor oyunudur. Moda sektörünün esinlendiği pek çok alan bulunmaktadır. Bu spor, sanat, bir gelenek, film, kitap dahi olabilir. Dolayısıyla … Markasının ayırt edicilik taşımadığı ve herkes tarafından kullanılan maruf bir ibare olduğu ve kimsenin tekeline bırakılamayacağı ve gerçek hak sahibinin davacı olamayacağı şeklindeki davalı iddiaları yerinde görülmemiştir.
Davaya konu olan davalıya ait markada … unsurlu kelime markası ile davacı markasında yer alan … esas unsurlu ibaresi ayniyet arz etmektedir. Davalının markasında ön plana çıkacak biçimde ve özellikle dikkatin “…” harflerine yoğunlaştırılması ile … ibaresinin vurgulandığı, buna karşın Türkçe “…” anlamına gelen … kelimesinin altta ve italik (eğik) biçimde ve biraz daha küçük boyutta yer aldığı görülmektedir. Davalının dilekçesinde de belirttiği üzere davalı saatçilik ile iştigal etmektedir. Bu nedenle watchart ibaresinin tasviri bir ibare olduğu ve markada tali unsur olarak kaldığı, baskın kısmın ise … ibaresi olduğu görülmektedir. Her ne kadar davalı … kelimesindeki “…” harflerinin sıfır rakamını yansıttığını belirtmiş olsa da ortalama tüketicinin bu kelimeye baktığında insan zihnindeki algıda tamamlama melekesi ile bunu ilk bakışta kelime olarak algılayacağı ve o şekilde okuyup telaffuz edeceği açıktır. Zira kimse markayı gördüğünde … olarak okumayacaktır ve bu şekilde algılamayacaktır. Sonuç olarak, Davacı markasının ve davalı markasının esas ve baskın unsurlarının ikisinin de … ibaresinden oluştuğu ve esas unsurların ayniyet arz ettiği görülmektedir. Dava taraflarının markaların benzer olduğu görülmektedir.
Ortalama tüketiciler markaları yan yana koyarak kıyaslama imkanına sahip değildirler. Zira ortalama dikkat ve algılama yeteneğine sahip bir tüketici markanın detaylarıyla ilgilenmez. İşaretleri bir bütün olarak algılar. Ortalama tüketiciler markaları akıllarında kaldığı ve çağrışım yaptığı kadarıyla kıyaslayabilirler. Bu nedenle işaretlerin bir bütün olarak bıraktıkları genel izlenim değerlendirmesinde; davalıya ve davacı tarafa ait markaların esas ve baskın unsurlarının … olarak ayniyet arz etmesi ve mal/hizmet sınıfları ve dava taraflarının ortak iştigal alanı olan saat, kuyumculuk vs. gibi malların hitap ettiği ortalama tüketici nezdinde markaların benzer olduğu, her iki markada da öne çıkan unsurun … ibaresi olduğu ve benzerlik nedeniyle karıştırılma ihtimalinin mevcut bulunduğu görülmektedir.
Ancak, davalının tescilli olduğu … Sınıfta “giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), cep telefonu kılıfları ” davacının … ve … ve …. Sınıftaki tescilli markaları ile ürünlerin kullanım amaçları, satış yerleri, hitap edilen tüketiciler bakımından karıştırma ihtimali yaratacağı açıktır. Zira teknolojinin ilerlemesi ile giyilebilir teknolojilerin de çıktığı ve bunun ister istemez … Sınıfı da etkileyeceği açıktır. Diğer yandan dava taraflarının … Sınıfta aynı mallarda “(Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, Mücevherler, kıymetli taslar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil)” tescil aldıkları görülmektedir.
Bununla birlikte davacı ve davalının her ikisin de markalarının …. Sınıfta tescilli olmasına rağmen, davacının … Sınıfta gözlükler için tescilli olduğu, davalının ise …Sınıfta “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, Fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masaüstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar, akıllı saatler, bileklikler, basa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri.” için tescilli olduğu görülmektedir.
Giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), cep telefonu kılıflarının hem … Hem de …. Sınıf ile ilişkili olması sebebiyle karıştırma ihtimali yaratabileceği, ancak “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, Fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masaüstü-tablet bilgisayarlar, mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonu, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri” nin davacının tescilli olduğu diğer sınıflar ile ilişkili olmadığı görülmektedir.
Anılan nedenlerde davalının … tescil numaralı markasının … Sınıftın tamamı ve… Sınıfta ise “giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), cep telefonu kılıfları” malları bakımından kısmen hükümsüzlük koşullarının oluştuğu neticesine varılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/9 maddesi “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” hükmünü haiz olup, aynı nedenle aynı kanunun 25/1 bendi uyarınca markanın hükümsüzsüzlüğü de talep edilebilir.
Hem doktrinde kabul edilen baskın görüşe hem de Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre; basiretli hareket etme yükümlülüğü olan tacirin, kendi sektöründe faaliyet gösteren orijinal nitelikli belli oranda tanınan bir markayı herhangi bir zorunluluğu olmamasına karşın tercih edip Türkiye’de kendi adına tescil ettirmiş olmasının kötü niyetli gaye ile hareket etmiş olduğunu ispatladığı kabul edilmektedir.
Basiretli tacir, aynı sektörde çalışan faaliyet gösteren tüzel kişi bir tacirin bu marka ile iltibasa yol açmayacak bir markayı seçip tescil ettirmesi gerekir. Davalı firmadan daha önce aynı piyasaya girmiş olan ve belli bir ölçünün üzerinde tanınmışlığa ve bilinirliğe ulaşan bir markanın varlığı mevcutken oluşturulacak markada, tacirin kendisinden beklenen özeni ve dikkati göstermek suretiyle farklılıklar yaratması gerekir. İş bu davada da, davalı tarafın markasını seçerken TTK md 20/II de belirtilen basiretli bir tacirin göstermekle yükümlü olduğu özeni göstermediği, M.K.’nun 2. maddesinde yer alan iyi niyet kuralları çerçevesinde hareket etmediği anlaşılmaktadır.
Davalı taraf, davacı şirketin tek ve gerçek hak sahibi olduğu, dünyaca ünlü ilgili sektörde tanınmış markalarının benzerini, TPMK nezdinde tescilli olduğu sınıflarda ve ilgili benzer hizmetler üzerinde başvuruya konu etmiş, açıkça davacının markasının piyasada edindiği yerden ve bilinirliğinden faydalanmayı amaçladığı dosya kapsamında anlaşılmaktadır. Basiretli bir tacirin, aynı sektörde, dünya çapında faaliyet gösteren bir şirketin markasını bilmesi; en azından marka tescil başvurusunda bulunmadan önce gerekli inceleme ve araştırmayı yapması gerekmektedir. Davalı ise aksi yönde hareket etmiş; markanın gerçek sahibinin davacı olduğunu bildiği / bilmesi gerektiği halde, davacı markasının benzerini TPMK nezdinde tescil başvurusuna konu etmiştir. Somut olayda davalının marka olarak sınırsız tercih seçeneği varken, davacı markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan davaya konu markayı tescil başvurusuna konu etmesinin tesadüfi olmadığı ve basiretli bir tacir gibi hareket etmediği, TTK 18/2 ve Medeni Kanunun 2. maddesine aykırı davrandığı aşikar olup, dava konusu davalı markanın kötüniyet ile tescil edildiği mahkememizce değerlendirilmiştir.
Davalı yan her ne kadar yaygın kullanım noktasında itiraz ve savunmada bulunmuş ise de; Bir ibarenin yaygın olup olmadığı, markanın tecilli olduğu mal/hizmet sınıfına, kullanıldığı ilgili sektöre göre belirlenir. Bir tür atlı por oyunu olan … ibaresinin spor ile ilgili bir alanda, sınıfta kullanılması halinde bunun yaygın ve anonim sayılabilmesi mümkündür. Ancak gerek gerek otomobil adında gerek giyim, aksesuar alanında … ibaresi yaygın ve anonim kullanıma sahip değildir, zira … oyununun bu sektörlerle bir İlgisi bulunmamaktadır. Davaya konu olayda ise davacı ve davalı markaları bunu saat, giyim, aksesuar vb. sektörlerde kullanmışlardır. Zira dosya kapsamına alınan kök ve ek raporlarda dava taraflarına ait dosyada dayanılan markalar ve mal hizmet sınıfları detaylı tablolar halinde tek tek gösterilerek kıyaslanmıştır. Kaldı ki, davacı ve davalı markalarının oldukça benzer olup, aynı ve benzer mal/hizmet sınıflarında tescilli oldukları ve karıştırılma ihtimali bulunduğu da sabittir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, somut olayda … ibaresinin halen “…” anlamı taşıdığı, giyim, aksesuar ürünlerini anlatan bir cins isme dönüşmediği görülmektedir. Dolayısıyla bir ibarenin gerek dünyada gerekse ülkemizde çok sevilmesi, sıkça tescil alınmak için başvurulması, Türkpatent nezdinde bol miktarda tescil sayısını haiz olması, Google’da pek çok sektörde yaygın olarak çıkması, onun marka bilimi anlamında teknik olarak yaygın ibare olduğu anlamına gelmez, olsa olsa günlük hayatta sıklıkla tercih edilen, beğenilen, popüler olan ya da kullanıldığı mal/hizmet sınıfına göre bolca taklit edilen bir isim olduğu anlamına gelir. Zira, marka hukukundaki yaygın hale gelme, jenerikleşme teknik olarak herkesin çokça marka olarak tercih ettiği bir marka olma halini anlatmaz, bu ibare teknik olarak o markanın jenerik hale gelmesini, asıl anlamından uzaklaşıp artık kullanıldığı yahut tescilli olduğu sektör/sınıf için cins isim halini almış olduğu anlamına gelir. Davaya konu somut olay çerçevesinde bu duruma bakıldığında, … markasının kullanıldığı gözlük, saat, giysi için … ibaresi kullanılmamakta olduğu görülmektedir. Bir diğer deyimle, bunlara yine gözlük, saat, giysi denilmektedir. … ibaresi bunlar için halen ayırt edicidir ve yaygın değildir, jenerikleşmemiş, yaygın ad halini yani cins isim halini almamıştır.
Yukarıda yapılan tespit ve değerlendirmeler ışığında; Açılan davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; davalının …tescil numaralı markasının … Sınıfın tamamı ve… Sınıfta ise giyilebilir teknolojik cihazlar(akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), cep telefonu kılıfları malları bakımından kısmen hükümsüzlüğüne, bakiye kalan sınıflar yönünden ise yukarıda da tespiti yapıldığı üzere bakiye kalan mal ve hizmet grupları yönünden söz konusu mal ve hizmet grubunun davacı marka ile ilişkisinin ve alakasının bulunmadığı iş bu sebeple tümden hükümsüzlük koşullarının oluşmaması sebebiyle tümden hükümsüz kılınması isteminin reddine, kararın kesinleşmesi ile birlikte hükümsüz kılınan kısım yönünden sicilden terkin işlemi yapılması için hüküm özetinin Türk Patent ve Marka Kurumu’na gönderilmesine dair aşağıdaki hali ile hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Açılan davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile;
2-Davalının … tescil numaralı markasının … Sınıfın tamamı ve … Sınıfta ise giyilebilir teknolojik cihazlar(akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), cep telefonu kılıfları malları bakımından kısmen hükümsüzlüğüne, tümden hükümsüzlük koşullarının oluşmaması sebebiyle tümden hükümsüz kılınması isteminin reddine, kararın kesinleşmesi ile birlikte hükümsüz kılınan kısım yönünden sicilden terkin işlemi yapılması için hüküm özetinin Türk Patent ve Marka Kurumu’na gönderilmesine,
3-269,85 TL karar ve ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 210,55 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davanın kısmen kabulü nedeniyle; Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 25.500 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın kısmen reddi nedeniyle; Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 25.500 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 59,30 TL başvuru harcı 336,50 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 4.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.895,80 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre takdiren 2/3’ünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 20/12/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır