Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/374 E. 2022/99 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/374 Esas
KARAR NO : 2022/99

DAVA : Fsek ve Haksız Rekabeten kaynaklı maddi ve manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 04/09/2013
KARAR TARİHİ : 07/06/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Fsek ve Haksız Rekabeten kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
ASIL DAVADA:
İDDA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin yurtdışında “…” adıyla Sigorta Şirketlerinin oto hasar dosyalarında yönetim ve denetim amaçlı kullandıkları sistem yapısını, ’’Hasar Yönetim Sistemi” projesi adıyla sektör ihtiyaç ve beklentilerine uygun olarak geliştirdiği, Proseslerini oluşturmuş ve programlayıp yazdığı, sistem üzerinde 13.01.2003 tarihinde çalışmaya başlayarak 4,5 yıllık çalışma neticesinde sistemi ortaya çıkardığını, davacı firmanın müşterisi konumundaki sigorta şirketlerinin tedarikçisi sıfatıyla çalışan davalıların bahsi geçen programa kopya amacı ile saldırılarda bulunduğunu, programla ilgili tanıtım, pazarlama, satış ve sair her türlü faaliyetin tedbiren durdurulmasını, yapılacak yargılama neticesinde de davalıların kopya programının tecavüzünün ref’i/men’i ile programın ve tecavüze ilişkin her türlü işlem ve eylemin ortadan kaldırılmasına , fazlaya ilişkin talepleri saklı olmak kaydıyla şimdilik 10.000-TL. maddi , 50.000-TL. manevi tazminat ile davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin durdurulmasına, haksız rekabet teşkil eden eylemleri ve davanın fiyat kırması, piyasa fiyatlarını düşürmesi karşısında fazlaya ilişkin talepleri saklı olmak kaydıyla dava tarihinden geçerli olmak ve ticari faiz uygulanmak sureliyle şimdilik 5.000 TL manevi tazminatın da davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, bu program davacının da bildiği üzere 2008 yılından beri sigorta sektöründe kullanıldığını, bu halde 5 yıl sonra bu programın taklit/kopya olduğu iddiasının zamanaşımı sebebiyle dinlenemeyeceğini, davanın … firmalarına karşı husumet yöneltmiş olarak açıldığından maddi vaka ve hukuki sebep açıklanmadığı gibi her birinden istem konusu yapılan talebin de ayrı ayrı belirtilmediğini, delillerin taraflarına tebliğ edilmediği, davacının iddialarının haksız ve asılsız olduğu, iddiaya konu yazılım programının sektöründe 2008 yılından beri kullanımda olduğunu, davacı yan … Sigorta ile sözleşme, yenileyemediği için tazminat talep etmekte ise de bu isteminin dayanağının da gerçek dışı ve haksız olduğundan müvekkili … ile … Sigorta A. Ş arasında sözleşmesi bittikten sonra davacı firma ile çalışmaya başladığını, davacı hileli şekilde usul hükümlerine aykırı olarak delil tespiti yaptırmak istediğini, dayanak gösterilen bilirkişi raporlarının usulsüz olduğunu, her iki programda sigorta sektörü hizmetinde kullanılan bir program olmakla, bu programların aynı modül ve yapıda olmasının yasal düzenleme ve idari otorite tarafından emredildiğini, davacının programı ile müvekkili programın aynı olmadığının yazılım uzmanları tarafında da ifade edildiğini, kopya denilen programın müvekkili şirketin kuruluş tarihinden dahi önce var olduğunu, hizmet verilen sigorta şirketi tarafından kullanıcı adı/şifresi ile izin verilen, sınırlanan alanın kullanıcıya bahşedilmiş belirlenmiş olup, müvekkili şirketin sigorta şirketinden aldığı şifre ile girişi neticesi bu alandaki bilgilere erişim sağlandığını, beyanla davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA:(İstanbul 2.FSHH Mahkemesi’nin 2013/167 Esas nolu Dosyası)
İDDİA; Davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkilinin sigorta ve otomotiv sektörlerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere “…” projesini geliştirdiğini, proseslerini oluşturduğunu ve programlayıp yazdığını, davalılar tarafından bahsi geçen programa kopya amacı ile saldırılarda bulunulduğunu ileri sürerek öncelikle davalı tarafın kopya programına tedbir konulması, yapılacak yargılama neticesinde programın ve tecavüze ilişkin her türlü işlem ve eylemin ortadan kaldırılmasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi, 50.000 TL manevi ve 5.000 TL manevi haksız rekabetten doğan manevi zararın tazminini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
SAVUNMA; Davalılar vekili cevap dilekçesinde; derdestlik itirazında bulunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu davacıya ait hasar yönetim sistemi proseslerini oluşturan programın davalılar tarafından izinsiz kullanıldığı iddiasıyla programa tecavüzün tespiti, önlenmesi, kaldırılması, tecavüz nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutularak şimdilik 10.000 maddi, 50.000 TL manevi, haksız rekabet nedeniyle 5.000 TL manevi zararın tahsili talebine ilişkindir.
Davacı vekili birleştirme kararı veren mahkemeye hitaben sunduğu 17/09/2013 havale tarihli dilekçesi ile işbu davanın sehven açıldığını, dosyanın tarafları ve konusu aynı olan … 1 Nolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir. … 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/09/2013 tarihli … Esas-… Karar sayılı kararıyla; davalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan, dosyanın … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Kaldırma kararı öncesinde Mahkememizin 21.01.2020 tarihli 2013/174 E. – 2020/28 K. sayılı kararıyla; “Toplanan tüm deliller, sigortacılık mevzuatı, dava dışı şirketlere yazılan müzekkere içerikleri, Yargıtay 11.HD’nin emsal 2010/7399 esas, 2012/8117 karar ve 17.5.2012 tarihli ilamları ile yok hükmünde sayılan bilirkişi raporu hariç olmak üzere diğer tüm bilirkişi raporları ve hükme dayanak alınan son rapor birlikte değerlendirildiğinde; taraflara ait programlar arasında bir benzerliğin bulunmadığı, programlarda yer alan konseptlerin ve işlevlerin benzerliklerinin ise Sigorta sektörünün getirmiş olduğu yasal yükümlülüklerden ve işin niteliğinden ve doğasından kaynaklandığı, bu gibi zorunlu ve işlevsel benzerliğin bir bilgisayar programının diğer bir programın kopyası olduğu sonucunu göstermeyeceği telif hukukunda fonksiyonların ve temel düşüncenin değil, düşüncenin açıklama biçiminin korunduğu, bilgisayar programları bakımından bu açıklama biçiminin kaynak kodları olduğu, kaynak kodları arasında bir benzerliğin bulunmadığı,zira her iki yazılımın kaynak kodlarının, veri tabanı mimarisinin ve görsel tasarımlarının farklı olduğunun tüm rapor içeriklerinde alınan birden çok heyet raporu ile de tespit edildiği, veri giriş modül yapılarının, program akışının benzer olmasının ise ancak sigortacılık mevzuatı, iş süreçleri ve paydaşların ihtiyaçları doğrultusunda değerlendirildiğinde zaten işin doğası gereği olması gereken bir durum olduğu, söz konusu yazılımların aynı işi yapan farklı programlar olduğunun anlaşıldığı, keza veri tabanın sigorta şirketleri tarafından girilen bilgiler neticesinde merkez nezdinde oluşmakta olduğu, sigorta şirketleri dışında herhangi bir kurum ya da kuruluştan hasarlara ilişkin veri alınmamakta olduğundan keza dava dosyasında yer alan … sigorta(… sigorta) A.Ş firmasının 13.02.2015 tarihli yazıları kapsamına göre sigorta-servis bilgilerinin kendilerine ait olduğunu ve kendileri tarafından … yazılımına yüklendiğini açıkça beyan edilmekte olduğundan somut olayda know how bilgilerinin haksız olarak elde edildiğini de ispat edilemediği” gerekçesiyle; asıl davanın esastan reddine, aynı konuda açılmış bir dava olması gözetilerek derdestlik nedeniyle birleşen davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Asıl ve birleşen davada davacı vekili kararı istinaf etmiştir. İstanbul BAM 16.HD’nin 2021/103 Esas, 2021/1951 Karar ve 18.11.2021 tarihli tarihli kaldırma kararında “Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde, sağlık mazeretinin belgelendirilmesi ve mazeretinin mahkemece kabul edilmesine rağmen 21/01/2020 tarihli duruşmada, karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemenin 19/09/2019 tarihli bir önceki duruşmasında, 21/01/2020 tarihli duruşmanın sözlü yargılama oturumu olarak tayinine ve gelmeyen tarafın yokluğunda karar verileceğinin ihtarına karar verildiği, 21/01/2020 tarihli duruşmada da, davacı vekilinin mazeretini kabul ettiği, ancak duruşmanın ertelenemeyeceği gerekçesiyle sözlü yargılamaya geçilerek, davacının yokluğunda yargılamaya devam ederek karar verdiği anlaşılmıştır. HMK 186/2 maddesinde, HMK 150. Madde hükmünün saklı olduğu açıklanmakla, ve HMK 150/2 maddesinde ancak geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen tarafın yokluğunda yargılamaya devam edileceği düzenlendiğinden, davacı vekilinin mazeretinin de geçerli kabul edildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin yokluğunda yargılamaya devam edilerek karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından, davacı vekilinin usule ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmekle, esasa yönelik sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın taraflara HMK 186. Madde gereğince usulüne uygun davetiye çıkarılarak, taraf vekillerinin beyanları alındıktan sonra karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.” Şeklindeki kaldırma kararı üzerine dava dosyası Mahkememizin 2021/374 esas numarasına kayıtlanmış, taraflara kaldırma kararı tebliğ edilmiş, tarafların 7.6.2022 tarihli celsede beyanları alınarak HMK 186. Madde kapsamında sor diyecekleri de sorularak yargılamaya son verilmiştir.
… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş dosyasında Tasarımcı ve Bilgisayar Bilirkişisi …’den alınan 15/08/2013 tarihli bilirkişi raporunda; 19/07/2013 tarihli keşifte, … ve … (…) programlarının incelenerek düzenlendiği, “Bu her iki programın teknik özellikleri karşılaştırıldığında müşterisine sundukları teknik hizmetin birebir aynı olduğunun tespit edildiği, Dosya ekranı görüntülerinden; … (…)’un … ile aynı yapıya sahip olduğu, genel sigorta bilgilerinin neredeyse aynı sıralama ile girildiği tespit edilmiştir. Bu yapının aynı olmasından, programın alt yapısının …’den kopyalanmış olduğunun tespit edildiği, İşçilik ekranı görüntüsünde; … (… ile aynı yapıya sahip olduğu, kullanıcı ara yüzünün …’e göre daha sade olmasına rağmen işleyiş ve biçim bakımından …’den kopyalanmış olduğu tespit edildiği, Rapor ekran görüntülerinden; …. (…)’un … ile aynı yapıya sahip olduğu ve aynı kullanıcı ara yüzünü kullandığı en açık şekilde burada görülmektedir. Program içinde yapılan işlemlerden sonra … (…) programının …’in ki ile aynı rapor dökümü vermesinden …’in programının alt yapısının da kopyalandığı tespit edildiği,Yedek Parça ekran görüntüsünde; … (…)’un … ile aynı yapıya sahip olduğu, sadece burada kullanıcı ara yüzünün daha sade bir yapıya sahip olduğunun tespit edildiği, Yedek Parça Çoklu Ekleme ekran görüntüsünde; burada da … (…)’un … ile aynı yapıya sahip olduğu, sadece burada kullanıcı ara yüzünün daha sade bir yapıya sahip olduğunun tespit edildiği, “Kullanıcı Ara yüzü ve programlama arasındaki bağ, bir program yazılmadan önce ilk olarak yapılan işlemin kullanıcı arayüz tasarımı olduğu, Arayüz bittikten sonra programlama yapıldığı, Programın üstüne arayüz giydirilemeyeceği, buradan da anlaşılan … (…)’un … programının kullanıcı ara yüzünü kopyalamış olduğu anlaşılmakla beraber, programın işleyiş ve mantığını da kopyaladığının anlaşıldığı, ayrıca neredeyse …programı ile aynı arayüz yapısını kullanmasının … programını kullananların bu programı bırakıp … (…)’u kullanmaya başladıkları zaman bir zorluk çekmeyeceklerini açıkça gösterdiğini” beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin delilleri arasında ibraz ettiği, … 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/06/2013 tarihli ve… D.İş sayılı kararından, … şirketi tarafından hasımsız olarak 21/06/2013 tarihinde … programının müvekkilinin Hasar Yönetim sistemi programından taklit ve kopya edildiğinin tespitinin talep edildiği, delil tespiti talebinin, mahkemenin görevli olmadığı, görevli mahkeme olan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nden talep edilmesi gerekçesi ile reddedildiği, dosyanın talep halinde görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce Bilgisayar ve Yazılım Mühendisi bilirkişi …, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi …ve Sigortacı Bilirkişi …’dan alınan 12/05/2014 tarihli raporda; iki program arasındaki benzerliğin fonksiyonel olduğu ve davalı tarafın davacı tarafın programıyla aynı alt yapı ve PHP kodlama yapısını seçmiş olduğu, Raporların ve modüllerin yasal olarak aynı olma zorunluluğu olsa dahi, davalı tarafın yazılım modüllerinde kullanılanı mantık ve algoritma, program akışının aynı olduğu, Modüllerin çalışmasındaki mantığın aynı olduğu, çalışma prensibinin aynı olduğunu, davalı yazılımının hesaplamaları farklı yaptığının söylenemeyeceğini, yazılım … (Yazılım işlem basamaklarının) yapısının farklı olduğu ifade edilemeyeceğini, sadece ara yüz görselliği (renkler, butonlar) farklı olup mantık ve fonksiyonelliğin aynı olduğunu, Davalının pek çok alternatifi kullanarak davacınınkiyle benzemeyen program yapma imkanı olduğu halde, PHP dili ile yazmayı seçtiğini, PHP web tabanlı yazılımlarda oldukça sık kullanılan bir yazılım dili olduğunu, bunun normal karşılandığını, davacıya ait Yazılım veri tabanının, davalı ve ilintili IP adresleri üzerinden binlerce kez erişim yapıldığının, yasal olmayan şekilde kopyalandığının, davacının bilgisayarında yapıları incelemede görüldüğünü, bu erişimlerin internet servis sağlayıcı log’larından da teyit edilmesi durumunda davalının yazılımında kullanılan database içeriklerinde intihal bulunduğunu, netice itibariyle aynı amaca hizmet ettiği, tespit ve kanaatine varıldığını beyan etmişlerdir.
Raporun son sayfasında, bilirkişi …tarafından imzalı tek sayfalık raporda; Davalıların pek çok alternatifi kullanarak davacınınkiyle benzemeyen program yapma imkanı olduğu halde, örneğin … yerine Windows tabanlı … yazılımı kullanılabileceği gibi … sistemi üzerinde JAVA ya da C# yazılım dilleri kullanılabileceği halde benzer yapı, #İstem, veri tabanı, programlama mantığı, çalışma şeklinin kullandığını, davacıya ait Yazılım veri tabanının, davalı ve ilintili IP adresleri üzerinden binlerce kez erişim yapıldığını, yasal olmayan şekilde kopyalandığını, bu konudaki tespitin sabit olduğu, bu nedenlerle davalının yazılımında kullanılan databasa içeriklerinde İntihal bulunduğunu, netice itibariyle her ne kadar raporda yazılımın kopya edilmiş olduğunu beyan etseler de her iki yazlımın aynı amaca hizmet ettiğini beyan etmiştir.
Mahkemenin 12/06/2014 tarihli duruşmasında bilirkişiler bilgisayar mühendisi …ve sigortacı bilirkişi …’ın dinlendiği, bilirkişi …’ün mazeret bildirdiği, bilişim uzmanı bilirkişinin duruşmada, davalının kaynak kodları bulunmadığından davalının bilgisayar kayıtları ve web tasarımlarının incelenmediğini, dosya içeriğine göre hazırlandığını, sigortacı bilirkişinin ise sigorta konusunda uzmanlığı bulunduğunu, sigorta exper raporunun belli formata göre hazırlanma zorunluluğu bulunduğunu, uzmanlığının bu konuda olması nedeniyle yazılım programına nasıl yansıdığını teknik olarak bilmesinin mümkün olmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 12/06/2014 tarihli duruşma ara kararında; “Oturumda dinlenen bilirkişi beyanlarında bilirkişilerin kaynak kodlarını hiç incelemedikleri, taraf bilgisayarları üzerinde mahallinde inceleme yapmadıkları ve dosyadaki delillere göre hazırladıkları, tespit raporunun ise HMK 401 maddesine aykırı olarak davaya bakmaya görevli mahkemede yapılmamış olması ve bu duruma davalı tarafın itiraz etmesi ve ayrıca raporun içeriğinin davacı tarafın dosyaya sunduğu yanlışlarıyla birlikte çok benzer aynı olduğunun belirtilmesi nedeniyle bu raporun yok hükmünde sayılmasına” karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce İ.Ü. Müh. Fak. Bilg. Müh. Bölümü öğretim üyeleri …, Yrd. Doç. Dr. … ve Sigortacı Bilirkişi …’dan alınan 16.12.2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda; Log kayıtları incelendiğinde, verilen üç adet DVD’nin içeriklerinin aynı olduğu ve bu içeriklerde (212.58.19.100)( 81.214.54.33)( 78.172.22.138( 88.242.163.248)( 88.249.16.35)( 78.166.38.95)(88.247.41.82X( 78.187.13.228)( 78.189.92.49)…vb. ip adreslerinden bağlanıldığı ve bu bağlantılarda oluşan program hataları(dosya bulunamadı, dizin bulunamadı vb.) sonucunda oluşan kayıtlar olduğunun görüldüğü, bazı kayıtların da dışarıdan bağlantı ile değil programın kendi uyarı kaydı olduğunun görüldüğü, dışarıdan bağlanılarak programın alınabilmesi için davacı firmanın server’ındaki güvenlik yazılımının aşılarak programın kaynak(source) dosyalarına erişilmiş olmasının gerektiği, Log kayıtlarının bunu göstermediğini, dosyada belirtilen kullanıcı adı ve şifrelerin de bu kaynak kodların çekilmesi için yeterli olmadığını. Dosyanın incelenmesinde; 15/02/2011 tarihinde … ve … sigorta arasında yapılan ÖTA(Ömrünü Tamamlamış Araç) Hizmet Sözleşmesinin 5.2.2 no’lu maddesinde yer alan program entegrasyonu, veri aktarımı dahil karşılıklı kullanıma izin verildiğinin belirtildiğini,9-10-11 Şubat 2011 tarihlerinde verilerini kullanması için gerekli olan Kullanıcı adı ve şifre e-mail ile …’dan …’”e gönderildiğini, 04/03/2011 tarihinde Türk Nippon Sigorta ile Ekosistem arasında yapılan ÖTA(Ömrünü Tamamlamış Araç) Hizmet Sözleşmesinin 5.2.2 no’lu maddesinde yer alan program entegrasyonu, veri aktarımı dahil karşılıklı kullanıma izin verildiği belirtildiğini, Ol Mart 2011 tarihinde verilerini kullanması için gerekli olan Kullanıcı adı ve şifre e-mail ile …n Sigorta’dan …’e gönderildiğini, 01/04/2012 tarihinde ışık sigorta ile yapılan “İade Partça Toplama Sözleşmesi” sonucunda 02 Nisan 2012 tarihinde Kullanıcı adı ve şifre e-mail ile ışık sigorta’dan …’e gönderildiğini.Dosyada yapılan incelemeler neticesinde davalı firmaların kendi programlarını müşterilerine sattığı ve yine müşterilerin istekleri doğrultusunda veri kayıtlarını kendi veri tabanlarına aktardıkları, Kullanılan ekranlar ve İncelenen kodların farklı olduğu, yapılan işler(program içerisindeki işlemler) benzerlik gösterse de konu itibari ile yapılan işlemlerin artık standartlaşmış işlemlerden olduğunu, 2011/16 sayılı “Motorlu Araç Sigortalarında Eksper Raporlarının Düzenlenmesi”ne ilişkin genelge olduğundan her iki programda da bu raporlarda aynı formatın( yazım şeklinin) kullanılmasının zorunlu olduğunun sektör bilirkişisince de raporda denetime uygun olarak tespit edildiği keza Eksper Raporlarının aynı yazım şeklinde olmasının da mecburiyetten kaynaklandığını, söz konusu yazılımların aynı işi yapan farklı programlar olduğunu tespit ettikleri anlaşılmıştır.
2. heyetin 02.04.2015 tarihli raporunda; Yapılan incelemede her iki veri tabındaki tablo adları, tablo sayıları ve içerdikleri alan adlarının birbirinden farklı olduğunu,her iki veri tabanının birbirinden farklı olduğunu,davacının servis dosyası içerisindeki 84.000 adet verinin kopyalandığını yani dosya içindeki verilerin alındığını iddia ettiğini, ancak durumun program ve veri tabanı benzerliği dışında bir durum olduğunu beyan etmişlerdir.
Aydın Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. …, Marmara Üniv. Bankacılık Sigortacılık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Doç. Dr. …ve Nişantaşı Üniv. Bilgisayar Müh. Bölümü Öğretim Üyesi …’den alınan 27.06.2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda; Davacı ve davalı taraf yazılımlarının kaynak kodları ve veri tabanı mimarilerinine ilişkin herhangi kopyalama bulunmadığını, her iki program ara yüzlerinin görsel tasarımın birbirinden farklı olduğu, her iki programa ait modüllerini modül yapıları, veri giriş alanları ve çıktılarının büyük benzerlikler gösterdiğini, Dava konusu yazılımların sigorta şirketlerinin standart hasar ve tazminat değerlendirme süreçlerinin otomasyonu için kullanıldığını, maliyet yönetimini kolaylaştırdığını etkin bir süreç yönetimi sağladığını, buna göre benzer modülleri içermeleri, benzer girişleri almaları ve benzer çıktılan oluşturmalarının sigortacılık mevzuatı ve iş akışları göz önünde bulundurulduğunda normal karşılanması gerektiğini, bu sebeplerle dava konusu yazılımların aynı işi görmek için üretilen farklı yazılımlar olarak değerlendirilmeleri gerektiğini,Dava dosyasındaki log kayıtlarından davalı tarafın kendisine sigorta şirketi tarafından verilen kullanıcı adı ve şifre kullanılarak erişim hakkı bulunan “iadeci ekranına” ilişkin bilgilere bir yazılım vasıtasıyla eriştiği” davalının erişim izni olmayan kısımlara erişim yaptığını gösterir herhangi bir log kaydına rastlanmadığı, sadece iadeci ekranında yer alan hasarlı araç resimleri, vb. Bilgilere erişim sağladığının tespit edildiğini, Dava konusu yazılımlardan çok, yazılımın çıktıları oluşturulurken kullanılan servis bilgilerinin (ad, adres, vergi no, vb.) ve farklı marka, modeldeki araçların yedek parçalarına ilişkin maliyet, işçilik, vb. bilgilerin elde edilmesi ve güncel tutulmasının önemli olduğu, muhtemelen sırf bu bilgilerin piyasadan toplanarak veri tabanına girilmesi için personel istihdam edilmesi gerekeceği, programa değer katan kısmın asıl bu bilgilerin elde edilmesi ve güncel tutulması olduğu, bu bağlamda davacının veritabanında yer alan verilerin kendine ait bir know-how olarak değerlendirilebileceğinin düşünülebileceğini,dava dosyasında dava tarihi itibarıyla veri tabanına ilişkin verilerin yer almaması ve davalının Mahkeme’nin 16.06.2015 tarihli ara karan gereğince veritabanında yer alan SERVİS ile İlgili tablolarının incelenmesine itiraz etmesi üzerine veri tabanındaki verilere ilişkin inceleme yapılamadığını, dava tarihi itibariyle her iki taraf yazılımlarının veri tabanlarına ilişkin verilerin sağlanması durumunda teknik bilirkişilerce inceleme yapılabileceğini bildirmişlerdir.
Bilirkişi heyetinin 11.12.2017 tarihli bilirkişi 1. Ek raporunda ; her iki yazılıma ilişkin olarak kaynak kodlar ve veri tabanı mimarisi açısından herhangi bir benzerlik ve kopyalama bulunmadığının kök raporda tespit edildiğini, her iki yazılımın web sayfası görüntülerinin (program arayüzleri) görsel tasarımlarının farklı olduğunun da tespit edildiğini, Her iki yazılımın web sayfası görüntülerinin (program arayüzleri) veri giriş kısımlarının, modüllerin ve modül yapılarının, programların üretikleri çıktıların benzer oldukları, bu açılardan program akışının benzer olduğu, bununla birlikte sigortacılık mevzuatı gereği bazı raporlamalarda bu konuda yazılım yapan bütün yazılım firmalarının uyması gereken standartlar mevcut olduğu, sigortacılık sektörünün iş süreçleri ve programı kullanacak paydaşların ihtiyaçlarının benzer modüllerin ve işlevlerin kullanımını gerektirdiği, bu nedenle modül yapıları, girdi ve çıktıların programların birbirlerinden farklı olarak geliştirilmeleri durumunda da benzer olmalarının normal olduğunu, davalı vekilinin mahkemenin ara kararında veri tabanı üzerinde inceleme yapılmasına ilişkin bir görev verilmediği itirazı üzerine ve taraf vekilleri arasındaki görüş ayrılığı nedeniyle veri tabanı üzerinde inceleme yapılmadığını, kök rapor hazırlandığı tarihte davacı tarafın işyerinde her iki yazılımında incelendiğini ve dava tarihinden sonra veri tabanlarındaki verilerin değişikliğe uğradığının tespit edildiğini, dava tarihinden önceki veritabanı kayıtlarına ilişkin yedeklerin sunulması halinde incelenebileceğini bildirmişlerdir.
Heyetin 01.03.2019 tarihli 2. Ek raporunda ; bilirkişilerin kök raporu ve ek- raporunda belirtildiği şekilde dava konusu iki yazılımın kaynak kodlarının, veri tabanı mimarisinin ve görsel tasarımlarının farklı olduğunu,, veri giriş modül yapılarının, program akışının benzer olduğunu ancak sigortacılık mevzuatı, iş süreçleri ve paydaşların ihtiyaçları doğrultusunda değerlendirildiğinde bu benzerliğin normal olduğunu, bu nedenlerle söz konusu yazılımların aynı işi yapan farklı programlar olarak değerlendirilmesi gerektiğini, kök ve 1. Ek raporda belirtildiği şekilde servis, maliyet, işçilik vb. Bilgileri içeren veritabanının her iki yazılımda birebir aynı olmasının mümkün olmadığını, hatta toplanan bu bilgilerin know-kow olarak değerlendirilebileceğinin düşünüldüğünü, mahkemenin ara karar üzerine veritabanları üzerinde inceleme yapıldığını, .. firmasının veritabanında … adet kayıt bulundurduğunu, … firmasının veritabanında ise veri olmadığının tespit edildiğini, … firmasının sigorta programının boş veritabanı ile verildiği, içeriğinin sigorta acentesi tarafından doldurulduğunun, sözlü olarak beyan edildiğini, ayrıca veri tabanlarının mimari yapılarının farklı olduğunu, dava dosyasında yer alan … sigorta(… sigorta) A.Ş firmasının 13.02.2015 tarihli yazıları kapsamına göre sigorta-servis bilgilerinin kendilerine ait olduğunu ve kendileri tarafından … yazılımına yüklendiğini açıkça beyan edilmekte olduğundan,bu durumda … firmasının veritabanı içeriği açısından muhatabının acente/acenteler olduğu bildirdikleri anlaşılmıştır.
Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı 26/05/2015 havale tarihli cevabi yazısında; ” …sayılı Motorlu Araç Sigortaları Hasar İhbarlarının Yapılması ve Değerlendirilmesi Prosedürüne İlişkin Genelge (2013/7 sayılı Genelge’ye göre hasar ihbarlarıyla ilgili verilerin anılan Genelgenin ekinde yer alan hasar veri desenine (EK) uygun olarak Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (Merkez) kanalıyla sigorta şirketlerinden alındığını. Anılan Genelgenin ikinci maddesine göre sigorta şirketlerinin, hasar ihbarlarının hasar veri deseni şablonuna uygun olarak bir günlük gecikmeyle, ilgili poliçe ile irtibatını kurarak Merkeze bildirimde bulunmak zorunda olduğunu. Merkezin, sigorta şirketlerinden gelen bu bilgileri ilgili sigorta poliçeleriyle entegre olacak şekilde kayıt altına aldığını. Dolayısıyla, hasarla ilgili veri tabanının sigorta şirketleri tarafından girilen bilgiler neticesinde Merkez nezdinde oluştuğunu. Anılan verilerin oluşturulmasında sigorta şirketleri dışında herhangi bir kurum ya da kuruluştan hasarlara ilişkin veri alınmadığını. Bunun yanıt sıra, hasar sürecinde sigorta eksperinin, sigorta şirketi veya sigorta ettiren ya da sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler tarafından atanmasının mümkün olduğunu, bir örneği ekli hasar veri deseninden de görüleceği üzere, Merkez nezdinde yer alan bilgiler arasında “…” ile “Onarım Yeri”ne ilişkin verilerin de yer aldığını. Ancak onarım yerince ilişkin verilerin oluşan hasar çerçevesinde girilen bilgilerin toplamından oluştuğunu.Tüm onarım yerlerine ilişkin bilgilerin yer aldığı bir havuz bulunmadığını, hasar tazminine ilişkin olarak sigorta şirketlerinin, özel hukuk hükümleri dahilinde diledikleri onarım merkezini “anlaşmalı servis” olarak belirleme hakkına sahip olduklarını ” bildirmiştir.
Davacı her ne kadar birleşen davayı sehven açtığını beyan etmekteyse de; davaların birinin 4.9.2013, diğerinin 12.9.2013 tarihinde açılmış olup, dava ikamesi ciddi bir müesese olup, kaldiki davacı her iki dilekçesinde tedbirde talep etmiş olup, öte yandan delil tespiti ise görevli olmayan bir mahkemede yaptırmıştır. Dolayısıyla MK .2 Madde kapsamında hukukun her alanında uygulama alanı bulan herkes haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymakla yükümlü olduğundan keza HMK’nın 194. maddesi uyarınca; taraflar dayandıkları vakıaları ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdır. Kanun, buna vakıaları somutlaştırma yükü demektedir. Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Somut bir şekilde ortaya konulmadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşullara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen taraf sonuçlarına katlanmak durumundadır. HMK düzenlemesinde sehven açılmış bir dava şeklinde bir düzenleme de yer almadığından; birleşen davada yönünden de davalı derdestlik itirazında bulunmuş olup, dava dilekçesi içerik itibarıyla aynı taleplere ilişkin olarak açıldığından birleşen davanın derdestlik nedeniyle usulden reddi ( davanın reddi ) gerekmiştir.
Toplanan tüm deliller, sigortacılık mevzuatı, dava dışı şirketlere yazılan müzekkere içerikleri, Yargıtay 11.HD’nin emsal 2010/7399 esas, 2012/8117 karar ve 17.5.2012 tarihli ilamları ile yok hükmünde sayılan bilirkişi raporu hariç olmak üzere diğer tüm bilirkişi raporları ve hükme dayanak alınan son rapor birlikte değerlendirildiğinde; taraflara ait programlar arasında bir benzerliğin bulunmadığı, programlarda yer alan konseptlerin ve işlevlerin benzerliklerinin ise Sigorta sektörünün getirmiş olduğu yasal yükümlülüklerden ve işin niteliğinden ve doğasından kaynaklandığı, bu gibi zorunlu ve işlevsel benzerliğin bir bilgisayar programının diğer bir programın kopyası olduğu sonucunu göstermeyeceği telif hukukunda fonksiyonların ve temel düşüncenin değil, düşüncenin açıklama biçiminin korunduğu, bilgisayar programları bakımından bu açıklama biçiminin kaynak kodları olduğu, kaynak kodları arasında bir benzerliğin bulunmadığı,zira her iki yazılımın kaynak kodlarının, veri tabanı mimarisinin ve görsel tasarımlarının farklı olduğunun tüm rapor içeriklerinde alınan birden çok heyet raporu ile de tespit edildiği, veri giriş modül yapılarının, program akışının benzer olmasının ise ancak sigortacılık mevzuatı, iş süreçleri ve paydaşların ihtiyaçları doğrultusunda değerlendirildiğinde zaten işin doğası gereği olması gereken bir durum olduğu, söz konusu yazılımların aynı işi yapan farklı programlar olduğunun anlaşıldığı, keza veri tabanın sigorta şirketleri tarafından girilen bilgiler neticesinde merkez nezdinde oluşmakta olduğu, sigorta şirketleri dışında herhangi bir kurum ya da kuruluştan hasarlara ilişkin veri alınmamakta olduğundan keza dava dosyasında yer alan … sigorta(… sigorta) A.Ş firmasının 13.02.2015 tarihli yazıları kapsamına göre sigorta-servis bilgilerinin kendilerine ait olduğunu ve kendileri tarafından HYS yazılımına yüklendiğini açıkça beyan edilmekte olduğundan somut olayda know how bilgilerinin haksız olarak elde edildiğini de ispat edilemediğinden tüm taleplerin reddine karar verilmesi gerektiğinden yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
I-ASIL DAVANIN REDDİNE,
1-80,70 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 1.029,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
2-Asıl davada reddedilen fsek ve haksız rekabete dayalı men& ref taleplerinin reddi nedeniyle Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Asıl davada reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Asıl davada reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Asıl davada davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
II-BİRLEŞEN DAVANIN REDDİNE,
1-Birleşen davada 80,70 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 1.029,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
2-Birleşen davada dava derdestlik itirazı kabul edilerek red edildiğinden hakkaniyet gereği maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Asıl ve birleşen davada davalıların yapmış olduğu toplam 920 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 15/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır