Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/368 E. 2023/116 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/368 Esas
KARAR NO : 2023/116
DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
DAVA TARİHİ : 26/11/2021
KARAR TARİHİ : 04/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, 1960 yılından beri resim sanatıyla profesyonel olarak ilgilenen, sanat ve resim camiasında adı iyi bilinen yaşayan önemli ressamlarımızdan biri olduğunu, bu davaya konu olan kartpostallar müvekkilinin sanat kitaplarına olan merakı neticesinde bir sahafta görülüp ve satın alındığı ,söz konusu ihlalin varlığı ile karşılaşmasının bu şekilde olduğunu, Müvekkilinin ihlaller ile tanışmasının tesadüf eseri olduğunu,bu konuda davalı vakıfça kaç adet tablonun müvekkilinin onayı dışında kartpostal olarak basıldığı/ kullanıldığı yahut kaçar adet üretildiği konusunda bilgilerinin bulunmadığını , Davacının üzerinde hak sahibi olduğu eser niteliğindeki ürünlerinin davalı tarafından izinsiz olarak kullanıldığı iddiasıyla tecavüzün refi, muhtemel tecavüzün meni, FSEK 68 kapsamında şimdilik 3. Katı olarak tahsil edilmek üzere 1000 TL maddi(ıslah dilekçesiyle 15.000 TL maddi) , FSEK 70. Mad. Kapsamında davalının söz konusu ürünlerin satışı neticesinde elde ettiği karın şimdilik 100 TL si maddi tazminat olarak, ayrıca FSEK 70. Mad. Uyarınca 3000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili, ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep ve dava edilmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı iddia ve taleplerinin dilekçelerinde açıklanan sebepler nedeni ile gerçeklere ve açıkça hukuka aykırı olduğu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, dava dilekçesinin usulüne uygun olarak müvekkili vakfa tebliğ edilmediğini, Vakfın son 20 yıllık döneminde davacıya ait her hangi bir resim, bir yazıda veya başka bir basılı evrakta kullanılmadığı , BU NEDENLE SATILMAMIŞ OLDUĞU, Vakıf yönetim ve çalışanlarının – son 20 yıllık dönemi bilmekte ve kayıtlarına ulaşılmakta olduğu ,bu nedenle bu süreçte müvekkil vakıf tarafından davaya konu edilen kartpostalların müvekkili tarafından bastırılmamış, çoğaltılmamış ve HİÇ BİR ŞEKİLDE TİCARİ BİR AMAÇ İLE KULLANILMAMAMIŞ OLDUĞU, Müvekkili vakfın bir okul olup öğrenci eğitim ve öğretimi dışında başkaca bir faaliyetinin bulunmadığı ,hiç bir şekilde kartpostal gibi bir basılı ürün yaptırıp bu ürünleri satmak sureti ile gelir de elde etmedikleri, böyle bir GELİR KAYNAĞI, GELİR ŞEKLİNİN de OLMADIĞI , bu hususun vakıf muhasebe kayıtları ile de çok açık ve net olarak ispat edileceği, Davacı tarafça taleplerine konu kartpostallar incelendiğinde müvekkil vakfın adresinin ” … Köyü … ” yazılı olduğu görüleceği , müvekkil Okulun güncel adresinin ise “… Mah. … Cad. No :… İstanbul ” olduğu ,davaya konu edilen kartpostalların kim tarafından bastırıldığı veya hangi amaç için kullanıldığının bilinemeyeceği, davacının resminin izinsiz kullanıldığı iddiası için dahi bastırılmış olmasının da bir ihtimal olduğunu , tüm taleplerin reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Davacının üzerinde hak sahibi olduğu eser niteliğindeki ürünlerinin davalı tarafından izinsiz olarak kullanıldığı iddiasıyla tecavüzün refi, muhtemel tecavüzün meni, FSEK 68 kapsamında şimdilik 3. Katı olarak tahsil edilmek üzere 1000 TL maddi, FSEK 70. Mad. Kapsamında davalının söz konusu ürünlerin satışı neticesinde elde ettiği karın şimdilik 100 TL si maddi tazminat olarak, ayrıca FSEK 70. Mad. Uyarınca 3000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi, ihtiyati tedbir kararı verilmesi kapsamında açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, her ne kadar zamanaşımı ve yetki irazında bulunulmuş ise de bu itirazlar yerinde görülmemiş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Bilirkişiler …’ın 06/11/2022 tarihli bilirkişi raporlarında; Davaya konu olan ” eserler ile ilgili davacı sanatçının kendi ismini taşıyan https://www….com/” web sitesi incelenerek kartpostal üzerindeki eserlerin görselleri ile kıyaslama yapılmış, benzer eserler incelenmiş, belirtilen web sitesinde kartpostal üzerindeki eserin aynısına rastlanılmamış olmakla birlikte aynı isim ve benzer görsellere sahip eserler bulunduğunu, davaya konu edilen kartpostallar üzerindeki eserler kıyaslandığında tekniksel olarak ve eserler üzerindeki imzaların benzerliğinden ötürü aynı kişiye Davacı …’na ait olduklarının anlaşılmış olduğunu, Şikâyete konu yağlıboya resim incelendiğinde, sahibinin hususiyetini taşıdığı ve güzel sanat eserleri arasında sayılan yağlıboya tablo ve her türlü resimler kategorisine dahil olduğu, ve güzel sanat eseri niteliğinde olduğu , Yapılan teknik incelemeler neticesinde davacının aynı isimli tüm eserleri ile davaya konu olan eserler kıyaslandığında tekniksel olarak benzer oldukları ve eserler üzerindeki imzaların da benzer olduğundan ve dava konusu kartpostalda eser sahibi adı olarak “… ” ismi yazılı olduğundan hareketle davacının dava konusu resimlerin eser sahibi olduğunu, Dosyada, davacı izni olmaksızın dava konusu eserlerin kopyasını kartpostal ürünü olarak basmak, çoğaltmak ve satışa sunmak eyleminin FSEK m.22 ve 23 te düzenlenen çoğaltma ve yayma haklarının ihlali olduğu, davacıdan izin alınmaksızın, dava konusu eserin kartpostal üzerinde basılarak satışa sunulması fiilinin davacının eser sahipliğinden doğan manevi haklarından biri olan FSEK md. 14.’teki umuma arz yetkisinin ihlali niteliğinde olduğu, Kartpostalların üzerinde Davalı … Vakfının adı yazmasından hareketle bu kartpostal ürünlerinin davalı tarafından basıldığı çoğaltıldığı ve satışa sunulduğu iddia edilse de , kartpostalda … Köyü … Kapısı Yolu olan eski adres ya da … Mah. … Cad. No :… olan yeni adres yazmadığı,yazan adresi … Köyü … Çiftliği … Kapısı … ” şeklinde olduğunu, Davacının FSEK md. 68 ve 70 kapsamında tazminat talebi olduğunu ancak davalının belgeleri üzerinde 2012 yılından 2021 yılına kadar yapılan incelemede gelir muavin detaylarında ve Yıllık Vakıflar Genel Müdürlüğü ne sunulan Kesin Bütçelerde, 8000-Yayın Gelirleri içerisinde yer alması gereken dava konusu iddia ile ilgili gelir kaydına rastlanılmamış olduğunu, dava konusu eylemin davalı tarafından gerçekleştirildiğinin kabulü halinde; tazminat talebinin mahkemenin takdirinin de olduğunu bildirmişlerdir.
Toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları, mali inceleme kapsamında sunulan ticari defter ve kayıtlar, HMK 266 madde kapsamında dosyada sunulu deliller ile uyumlu, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişilerin raporları incelendiğinde; huzurdaki davada soz könusu kartpostalın davalı tarafından basıldığı, satıldığı davacı yanca ispat edilemediğinden ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Bilindiği üzere, ispat yükü kural olarak davacıya düşer; yani, davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir.Yine, kural olarak herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, kendisine ispat yükü düşmeyen diğer tarafın onun iddiasının aksini ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş sayılır.
Fakat kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, ispat yükü kendisinde olan diğer tarafın iddiasını ispat etmesini beklemeden, onun iddiasının aksini ispat için delil gösterebilir. İşte bu delile, karşı (mukabil) delil denir. Taraflarca getirilme (hazırlama) ilkesinin uygulandığı davalarda, deliller kural olarak taraflarca gösterilir;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hâkimin davayı aydınlatma görevi” başlıklı 31.maddesine göre, “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu olduğu durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” bu düzenleme ile doğru hüküm verebilmesi ve maddi gerçeğin bulunabilmesi amaçlanmıştır.
Somut olayda ise davacı davanın başından beri davacının eserinin bulunduğu kartpostalın davalı tarafından çoğaltılıp satıldığını, yada anı /hatıra tarzında oluşturulduğunu ispat edememiştir.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denilmektedir.Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür. İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır (1086 sayılı HUMK m. 238/1; 6100 sayılı HMK m.187/1). Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Hâkimin kendisine ispat yükü düştüğünü bildirdiği taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse usul hükümleni gereği davasını kaybedecektir.
Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Somut olayda da davalı baştan beri Vakfın son 20 yıllık döneminde davacıya ait her hangi bir resim, bir yazıda veya başka bir basılı evrakta kullanılmadığı , BU NEDENLE SATILMAMIŞ OLDUĞU, Vakıf yönetim ve çalışanlarının – son 20 yıllık dönemi bilmekte ve kayıtlarına ulaşılmakta olduğu ,bu nedenle bu süreçte müvekkil vakıf tarafından davaya konu edilen kartpostalların müvekkili tarafından bastırılmamış, çoğaltılmamış ve HİÇ BİR ŞEKİLDE TİCARİ BİR AMAÇ İLE KULLANILMAMAMIŞ OLDUĞU, Müvekkili vakfın bir okul olup öğrenci eğitim ve öğretimi dışında başkaca bir faaliyetinin bulunmadığı ,hiç bir şekilde kartpostal gibi bir basılı ürün yaptırıp bu ürünleri satmak sureti ile gelir de elde etmedikleri, böyle bir GELİR KAYNAĞI, GELİR ŞEKLİNİN de OLMADIĞI , bu hususun vakıf muhasebe kayıtları ile de çok açık ve net olarak ispat edileceği, Davacı tarafça taleplerine konu kartpostallar incelendiğinde müvekkil vakfın adresinin ” … Köyü … ” yazılı olduğu görüleceği , müvekkil Okulun güncel adresinin ise “… Mah. …Cad. No : …İstanbul ” olduğu ,davaya konu edilen kartpostalların kim tarafından bastırıldığı veya hangi amaç için kullanıldığının bilinemeyeceği, davacının resminin izinsiz kullanıldığı iddiası için dahi bastırılmış olmasının da bir ihtimal olduğunu ileri sürmüştür. Kartpostal basımı için bir mali veri olup olmadığı yönünde mali inceleme yapılmış olup, davalının kartpostal çoğaltımı yada basımı yaptığı yönünde bir delil bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, ispat yükü davacı taraftadır. Davacı ise kartpostalın davacı eline tesadüf eseri geçtiğini ileri sürmüş olup, kim tarafından hangi amaçla basıldığı hususu tespit edilmemiştir. Öte yandan kartpostalın matbaacılarca emsal olarak adres vb bulundurulması amaçlı (tıpkı düğün davetiyelerinde olduğu gibi önceden isim/adres yazılması suretiyle) örnek amaçlı basılmış olabileceği, çok eski tarihli kartpostalın bir yüzünde davalı vakıf okulun adının olmasının bizatihi davalıyı sorumlu tutmasına yeterli olmadığı keza bilirkişi raporları bir bütün olarak incelendiğinde davacı iddiasını kanıtlayamadığından sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Yargılama gideri ve vekalet ücretinin gerekçeli kararda hüküm altına alınmasına,
3-179,90 TL ilam harcının peşin ve ıslah harcından mahsubu ile artan 118,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
4-Red edilen maddi tazminat istemi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Reddedilen tecavüzün önlenmesi talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
8-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 04/05/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸