Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/359 E. 2023/40 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/359 Esas
KARAR NO : 2023/40

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2020
KARAR TARİHİ : 14/02/2023

Ankara 2.FSHHM’nin 2020/388 esas, 2021/180 karar sayılı yetkisizlik kararının kesinleşmesi üzerine dava dosyası mahkememize gönderilmiş olmakla ,yapılan açık yargılama sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı Kurumun marka siciline kayıtlı …, …, …ve… tescil numaralı markaların sahibi olduğunu, markaların tamamının doğrudan doğruya kullanıldığını, davalının dava dışı şirketlere marka tesciline dayalı olarak sözleşmeler yaptığını ve işyeri tabelasında “… ” ifadesini kullandığını, davalının marka tescil belgesinde oluşturduğu görsel ve kullanımların renk ve yazı karakterlerinin de tüketicileri yanıltıcı özellikte olduğunu, davalı adına kayıtlı … ve … sayılı markaların hükümsüzlüğüne ve dava sonuçlanıncaya kadar 3. Kişilere devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki yönünden davanın reddine devamında hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davalı adına tescilli … ve … nolu markaların hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, yetkisizlik kararı sonrasında dosyası mahkememize gönderilmiş, mahkememizce dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler … , … , … 01/08/2022 havale tarihli bilirkişi raporlarında özetle; Davacı ve davalı tarafın aynı sektörde faaliyet gösterdiği, Davacı ve davalının kullanımındaki tescilli markaların aynı tüketici kitlesine hitap ettiği, davacı adına tescilli “…” ibareli markaların davalı adına tescilli , … sayılı markası ile …sayılı markası arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali oluşturduğu, Taraflar markalarının … uncu sınıfta yer alan emtialarda ve … inci sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir ” emtiaları bakımından benzer olduğu, Açıklanan nedenlerle, davalı adına tescilli … sayılı markası ile … sayılı markaların 29 uncu sınıfta yer alan tüm emtialarda ve … inci sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir ” emtiaları bakımından kısmen hükümsüzlük şartlarının oluştuğunu bildirmişlerdir.
KARIŞTIRMA İHTİMALİ YÖNÜNDEN İNCELEME;
Karıştırma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Başka bir anlatım ile halkın söz konusu mal ve hizmetleri aynı ya da bağlantılı işletmelerden geldiğini düşünme tehlikesidir. Hem markanın hem de mal veya hizmetlerin aynı olması durumunda karıştırma ihtimali daha güçlüdür. Karıştırma ihtimalinden söz edilebilmesi için öncelikle tescil başvurusuna konu veya tescil edilmiş marka ile daha önce tescil edilmiş ve tescil başvurusu yapılmış markanın kapsadığı hizmetlerin aynı ya da benzer olması gerekmektedir. Eğer bu mal ve hizmetler aynı ya da benzer ise bu kez markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenecektir. Karıştırma ihtimali hem marka, hemde sınıf bakımından benzerlik gerektirdiğinden iki markanın tescil edildikleri, tescil başvurusunda bulunulduğu ya da kullanıldığı mal ve sınıfların ne kadar birbirine benzer ise karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmaması için markaların da o oranda birbirinden farklı olması gerekecektir. Markalar arasında sözcük, harf karakteri, şekil, grafik gibi renk unsurlarında hiçbir fark yok ise markalar arasında ayniyetten söz edilir. Eğer bu unsurlardan birinde küçük fark var ise benzer markalardan söz edilir. Markalar arasında karıştırma ihtimali incelenirken her bir unsura göre değil bir bütün olarak iki markanın bıraktığı genel global izlenimin markanın bütünüyle bıraktığı etki dikkate alınır.
AB Adalet Mahkemesi (CJEU ) uygulamalarında karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde bir takım ilkeler mevcuttur. Uygulamalara göre karıştırma ihtimali ilgili tüm faktörler dikkate alınmak suretiyle marka veya işaretler birer bütün olarak değerlendirilmeli bu değerlendirme yapılırken uyuşmazlık konusu mal veya hizmetin talep edebilecek durumdaki ortalama tüketici gözü ile bakılmalı ortalama tüketicinin detayları incelemeden markayı bir bütün olarak algılayacağı gözönünde bulundurulmalı markadaki ayırt edici ve egemen unsurların, markada şekil markası varsa yan ibareler varsa bıraktığı genel intibaya göre görsel ve işitsel ve kavramsal anlamda karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı tartışılmalıdır.
Markalar arasında daha az derecedeki benzerlik mal veya hizmetler arasında daha çok benzerlik ile dengelenebilir. Bunun tersi de mümkündür. Ayrıca eğer önceki markanın ayırt ediciliği kendiliğinden çok yüksek ise veya kullanım sonucunda yüksek ayırt edicilik sağlanmış ise karıştırılma ihtimali de çok yüksek olacaktır. Salt çağrıştırma ihtimalinin varlığı karıştırma ihtimalini de mevcut olduğunun kabulü için yeterli değildir. Önceki markanın tanınmışlığı da tek başına karıştırılma ihtimalinin varlığı için yeterli değildir. Markalar arasında görsel , işitsel,kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı her iki markanın asli ve tali unsurları ile birlikte bütünü itibariyle bıraktığı izlenimler bakımından benzerlik olup olmadığı çağrıştırma söz konusu olup olmadığı, markaların ait oldukları mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin eğitim ve toplumsal durumu, markaların tescilli oldukları malın ya da hizmetin değeri , buna bağlı olarak alıcının mal almaya gittiğinde harcadığı zaman kriterleri dikkate alınarak ortalama düzeydeki tüketici gözü ile karıştırma ihtimali mevcut olup olmadığı tespit edilecektir.
Her koşulda dikkat edilmesi gereken nokta; İlgili mal ve hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmedikleri, benzer ihtiyaçları gidermede kullanılıp kullanılmadıkları, birbirlerini tamamlayıcı ya da birbirleri ile rekabet eder nitelikte olup olmadıklarıdır. Öte yandan malların veya hizmetlerin pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği, (örn. günlük tüketim mallarında ilgili malların süper marketlerde aynı reyonda veya rafta bulunmalarından kaynaklanan benzerlik) hizmetlerin niteliksel benzerliği duruma göre dikkate alınabilecektir.
Somut olayda da Benzerlik incelemesinde markaların bir bütün olarak değerlendirilmesi gereklidir. Taraflara ait markaların tescilli görselleri incelendiğinde davacı tarafın markasının … iken davalı yanın… markası olduğu, her ne kadar markalarda yer alan “…” “…”, “…” ve “mağazaları” kelimelerinin yardımcı unsur konumunda olsa da, her iki tarafça bir bütün olarak kullanıldığı ve markaların başında bu ibarelerin kısaltımı olan “….” ve “….” ibarelerinin daha büyük yazılarak ön plana çıkartıldığı ve markasal olarak kullanıldığı görülmektedir. Davalı tarafından … sayılı markada kırmızı renk ve boğa boynuzlarına benzer şekil kullanılarak davacı tarafın markalarına yanaşmak suretiyle ayırt ediciliği ortadan kaldırılacak düzeyde bir benzerlik oluşturulmuştur. Markalar ile karşı karşıya kalan tüketicinin markaların aynı işletmeye ait olduğunu düşünebileceği, kuruma olan güven nedeniyle başka bir şube açılmış olduğu kanaatinin oluşması kaçınılmazdır. Dolayısıyla ortalama tüketici tarafından markalar arasında benzerlik ilişkisi kurulacağı için davalı markalarının da kamu kurumu olan davacıya ait olduğunu düşünme ihtimallerinin yüksek olduğu hususu bilirkişi raporu kapsamından da anlaşılmıştır zira davacı taraf uzun yıllardır faaliyet gösteren bir devlet kurumudur.
… ülke hayvancılığının gelişimine katkı sağlamak amacıyla 1952 yılında Kamu İktisadi Teşebbüsü olarak kurulduğu, 1992 yılında özelleştirme kapsamına alınarak 19 adet işletmesinin satıldığı, 3 adet işletmesinin kapatıldığı, 5 adet işletmesinin de başka kurumlara devredildiği, 2005 yılından itibaren mevcut tesislerinde fiziki iyileştirme ve modernizasyon çalışmaları başlattığı, 2008 yılından itibaren …, …, … ve … kombinalarının kuruma devredilmesiyle üretim ve depolama kapasitesinde artış meydana geldiği, 2013 yılında kurumun adının … olarak değiştirildiği ve faaliyet konularına sütte eklendiği, 12 adet et kombinası, 1 adet et işletme müdürlüğü ile faaliyetlerini sürdürdükleri , 3 Mayıs 2013 tarihli, … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 442.sayfasında “… Ticaret Sicil Müdürlüğü … sicil nolu …’nün yeni ünvanının … olarak değiştildiği dolasıyla tüketicinin davalıya ait kullanımları gördüğünde direkt olarak davacı ile bağlantı kuracağından iltibas riskinin bulunduğu tartışmasızdır. İltibasa dayalı hükümsüzlük isteminin kabulü gereklidir. Tüketiciler tarafından hızlı bir şekilde markaya bakıldığında ilk olarak olan “….” ve “….” ibareleri algılanmaktadır. “….” nın açılımının … olduğu tüketiciler tarafından yüksek oranda bilindiğinden marka ile benzer şekilde oluşturulmuş olan olan “….” ibaresininde davacı kamu kurumuna ait olduğu düşünülmesi kaçınılmazdır.
Tarafların markaları ortak olarak … uncu sınıf ile … inci sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fistık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetler (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir “hizmetleri bakımından markalar arasında sınıfsal açıdan da benzerlik tartışmasızdır, bu emtialar yönünden hükümsüzlük şartları oluşmuştur. Ancak davacı kötüniyetli tescil kapsamında da tüm sınıflar yönünden hükümsüzlük talep etmiş olduğundan kötüniyet ise hukuki bir inceleme gerektirdiğinden bu yöndeki iddia mahkememizce incelenmiştir.
KÖTÜNİYETLİ TESCİL İDDİASI YÖNÜNDEN İNCELEME;
Yargıtay HGK’nın 16.07.2008 tarih ve 2008/11-501 E., 2008/507 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere; tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak ileri sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de mümkündür. Hükümsüzlük kapsamındaki yasal düzenlemeler, esasen TMK’nın 2. maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir. Bu nedenle her somut olayın özellikleri göz önünde bulundurularak açıkça kötü niyetle gerçekleştiği belirlenen marka tescilinin varlığı halinde tüm sınıflar yönünden hükümsüzlük kararı verilebilmektedir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 4.maddesinde “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.” Şeklinde düzenlemiş olup, davacı ve davalı markaları incelendiğinde davacı tarafın markasının … iken davalı yanın … markası olduğu, her ne markalarda yer alan “…” “…”, “…” ve “…” kelimelerinin yardımcı unsur konumunda olsa da, her iki tarafça bir bütün olarak kullanıldığı ve markaların başında bu ibarelerin kısaltımı olan “….” ve “….” ibarelerinin daha büyük yazılarak ön plana çıkartıldığı ve markasal olarak kullanıldığı görülmektedir. Davalı tarafından … sayılı markada kırmızı renk ve boğa boynuzlarına benzer şekil kullanılarak davacı tarafın markalarına yanaşmak suretiyle ayırt ediciliği ortadan kaldırılacak düzeyde bir benzerlik oluşturulmuştur. Markalar ile karşı karşıya kalan tüketicinin markaların aynı işletmeye ait olduğunu düşünebileceği, kuruma olan güven nedeniyle başka bir şube açılmış olduğu kanaatinin oluşması kaçınılmazdır.
Kötü niyetle marka tescilinin varlığı her somut olayda değişmekle birlikte, Yargıtay 11.HD’nin bazı yerleşik uygulamalarına (01.03.2021 T. ve 2020/1726 E. – 2021/1838 K.; 03.03.2021 T. ve 2020/1913 E. – 2021/1928 K.) göre; daha ziyade markanın ticari faaliyetlerde ayırt edici işaret olarak kullanılması amacıyla değil, başkalarının ticaretine engel olmak, daha önce verilmiş bir mahkeme kararının etkisini azaltmak ya da veya kendisine duyulan güveni kötüye kullanarak markayı kendi adına tescil ettirmek, sözleşme hükmüne aykırı olarak markayı adına tescil ettirmek gibi hususlar genel kötü niyet sebepleri olarak görülmektedir.
Ancak kötü niyetli marka tescilinde, kötü niyetin bölünmezliği ilkesinden hareketle davalı başvuru anında ya iyiniyetlidir yada kötüniyetlidir. Dolayısıyla kötüniyetli bir başvuru varsa artık başvuru konusu tüm mal ve hizmetler yönünden marka başvurusunun kötüniyetli olduğu gözetilerek tüm sınıflar yönünden hükümsüzlük kararı verilmesi gereklidir. Kötü niyetin tezahürü her somut dava dosyasında değişik şekil ve koşullarda oluşabilir.
Davacı yanca sunulu deliller incelendiğinde; hükümsüzlüğü talep olunan markalarının tescilinde para ödüllü bir yarışma düzenlendiği ve bu yarışmada özellikle davacıya ait logolardan esinlenilmesini şart koşmak suretiyle kötü niyetli olarak hareket edildiğine ilişkin davacı yanca 18.1.2021 tarihli dilekçe ekinde … 63. Noterliğinin … tarih ve … yev nolu tespitinde yer alan ekran görüntüsündeki belge incelendiğinde; “Bizler hali hazırda İstanbul’un çeşitli ilçelerinde yaklaşık … mağazaları olarak bir araya gelip güçlü güvenilir ve hijyen kurallarının uygulandığı ve en kaliteli et, kuzu, tavuk donuk balık ve etten mamül şarküteri ürünlerinin en ucuza satıldığı bir mağazalar zinciri oluşturmak için yola çıkıyoruz bu nedenle … logolarından esinlenerek yukarıda bahsetmiş olduğumuz amacımıza uygun bir kurumsal kimlik çalışması yapılmasını istemekteyiz tabela renklerimiz kırmızı beyaz olacaktır iyi çalışmalar dileriz” şeklinde duyuru yapıldığı keza yine dava yanca dava dosyasına eklenen “Hakkımızda 10 yıllık tecrübe, Biz Kimiz?” bilgilerinin yer aldığı internet sayfası görüntüsü incelendiğinde; “Şirketin İstanbul genelinde hizmet veren 10 adet et ve işlenmiş et ürünleri satış mağazasına ürün tedarik ettiği, bahsedilen mağazalardan 15 adet çekirdek mağazanın 27 Ağustos 2017 tarihine kadar … Franchise mağazası olarak faaliyet gösterdiği, kırmızı et piyasasındaki istikrarsızlık nedeniyle mağazalara düzenli ürün tedarikinde dönem dönem güçlükler yaşayan Kurumun 5 yıllık bir süre için imzalanmış olan Franchise sözleşmelerini yenilemeyerek Türkiye genelindeki Franchise mağazacılık operasyonlarını sonlandırması nedeniyle …’da faaliyet gösteren mağaza işletmecilerinden birlikte uyum içinde çalışabileceğini düşünen 8 girişimcinin bir araya gelerek, ürün tedarik hizmeti sunmak üzere …’yi kurdukları, Misyonlarının, çekirdek mağazalarına … tarafından ürün tedarik edilen dönemde kazanılan kurum kültürünün özel sektör dinamizmi ile birleştirerek et ve işlenmiş et ürünlerinde koşulsuz müşteri memnuniyetini sağlayacak şekilde hizmet sunmak olduğunu belirttikleri anlaşılmıştır.
Keza davalı şirket ile davacı arasında franchise sözleşmesi kapsamında ticari ilişkide bulunulduğu Franchise ilişkisinin sona ermesiyle birlikte, davalı şirketin kurulduğu, Davalı tarafın sunulu delillere göre davacının kurumsal olarak bilenen markalarının itibarından yararlanmak amacıyla, para ödüllü bir tasarım yarışması da düzenlemek suretiyle ve duyurusunda özellikle … logolarından esinlenilmesini ve logo renklerinin kırmızı beyaz olmasını koşul olarak ileri sürdüğü neticesinde de ayniyet derecesinde benzer logolar ile marka oluşturduğu ve tescil anında kötüniyetli olduğu anlaşılmıştır.
Dolayısıyla davalının markayı ve logoyu “tesadüfen” bulduğunu iddia etmesi öte yandan zayıf marka savunmasında bulunması yerinde görülmemiştir. Kötü niyetin varlığının tespitinde tescil başvurusunun yapıldığı tarihte tarafların aynı ticari alanda faaliyet gösterip göstermedikleri önem taşımaktadır. Markanın sahibi tarafından yaratılmış olması ve herkesin aklına gelmesinin ticari hayatın olağan akışına uygun olmamasına rağmen bir başkası tarafından tescili hallerinde kötü niyetin varlığı kabul edilmektedir. Başkasına ait markayı tescil ettirmek isteyen marka sahibi, markayı tesadüfen bulduğunu ve kötü niyetli olmadığını ispatlamak zorundadır. Ancak sunulu delillere göre davalının tamamen kurumsal kimlikten ve uzun yıllara yayılan logodan faydalanmak amacıyla bir marka oluşturduğu ve tescil başvuru anında kötüniyetli olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu markayı davalı ile yaptığı sözleşme ile kullanan (dava dışı şirketlerin) mağaza poşetlerinde, barkodlu ürün etiketlerinde, camekânlarında ve tabelalarında “… ” ve “…” ibareleri geçmektedir. Davalı markasının lanse edildiği tabelalarda zeminin kırmızı ve karakter grubunun beyazla teşkil edilmesi de davacıya bağlı mağazaların tabelalarının aynı renklerle oluşturulduğu nazara alındığında rastlantısal bir seçim olmadığından samut olayda açıkça bir haksız yararlanma amacıyla hareket edildiği açıktır. Zira dava konusu…ve … Tescil No ’lu markaların bileşeni olan şekil (boynuz figürü), ihtiva ettiği sözcük ve kısaltmalar bir bütün olarak incelendiğinde iltibas teşkil edip, Kurumun uzun yıllar sonucu oluşturduğu ve hak sahibi olduğu markalar ile davalı markalarının ticari hayatta beraberce, karıştırılmaksızın ve biri diğerini çağrıştırmaksızın varlıklarını sürdürmeleri de olanaksız olduğundan, davalının marka seçerken ticari hayattaki dürüstlük kuralına göre hareket etmesi gerekliği olduğundan, Davalının ise marka başvuru anında ticarî yaşamdaki dürüstlük kurallarına aykırı şekilde marka ve logo seçtiği dolayısıyla Hakkın kötüye kullanılmasının müeyyidesinin genel anlamda her yerde uygulama yeri bulan Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde gösterilmiş olması(Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.) gözetildiğinde , SMK 6/9 Maddesi kapsamında kötüniyetli tescil kapsamında davalı markalarının tüm sınıflar yönünden hükümsüz kılınması gerektiği anlaşılmıştır.
HMK 282. Maddesinde belirtilen “hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle düzenlenen bilirkişi raporu karıştırma ihtimali yönünden hükme esas alınmış ancak marka hukuku ilkelerine göre hükümsüzlük iddiasında kötüniyet tüm sınıflar yönünden mahkemece res’en incelenecek hususlardan olmakla gerekçeli kararımızda tartışılmış ve son nihai karar mahkememizce HMK 282 madde kapsamında verilmiş, kötüniyetin bölünmeyeceği ilkesinden hareket ile Davalı adına …ve …nolu markaların 6769 sayılı SMK’nun 6/9 maddesi gereğince hükümsüzlüğüne, Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumuna gönderilmesine,( 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca ) karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1- Davalı adına … ve … nolu markaların HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumuna gönderilmesine,( 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca )
2 -179,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 90,30 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 54,40 TL başvuru harcı 89,60 TL peşin harç 3.193 TL bilirkişi ve tebligat masrafları olmak üzere 3.337 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı , gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İstanbul bölge adliye mahkemesi nezdinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 14/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır