Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/332 E. 2022/170 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/332 Esas
KARAR NO : 2022/170

ASIL DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün önlenmesi
KARŞI DAVA:Markanın hükümsüzlüğü
ASIL DAVA TARİHİ:15/10/2021
KARŞI DAVA TARİHİ:17/12/2021
KARAR TARİHİ : 15/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüz &hükümsüzlük davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının uzun yıllardan beri gıda sektöründe hizmet ettiğini,… başvuru numaralı “…” markasının sahibi olduğunu, müvekkili markasının Ortadoğu coğrafyasında ve özellikle Suriye’de tanınmasının yanında, bu markanın, Suriye’de uzun yıllardır devam eden iç savaş sebebiyle ülkemize sığınmak zorunda kalan Suriye vatandaşları arasındaki talep görmesi nedeniyle, artık Türkiye’de de bilinen ve aranılan markalardan biri haline geldiğini, Davalının, herhangi bir lisans anlaşması olmaması ve müvekkilinin herhangi bir izni olmaksızın tüketicileri yanıltmak suretiyle açıkça müvekkili şirketin markasını birebir taklit etmek ve müvekkili şirketin markasının bilinirliğinden faydalanmak suretiyle, haksız kazanç elde etmek amacıyla markasal kullanımlar gerçekleştirdiğini, Davalının Türk Patent nezdinde …başvuru numaraları ile marka tescil başvurusunda bulunduğunu, Davalının … başvuru numaralı “…” markasının Kurum tarafından reddedildiğini, Davalının … başvuru numaralı “… (ŞEKİL)” başvurusunun YİDK tarafından reddedilmesi üzerine davalı tarafından işlemsiz bırakılması nedeniyle işlemden kaldırıldığını, Davalının … başvuru numaralı “…” başvurusunun yayım kararına itiraz edildiğini, …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … D. İş dosyası ile tespit davası açıldığını, Davalının işyeri adresinde bulunan tabelalarda ve görsellerde müvekkiline ait başvuru no’su … olan “…” markasının bulunduğunun tespit edildiğini, bu dosyada yer alan bilirkişi raporunda karıştırılmaya sebebiyet verdiğinin belirlendiğini, Davalının, davacı markasını kötü niyetli olarak kullanmaya devam ettiğini, Davalı tarafından kullanılan https://www ….com/…/ adlı sosyal medya adresinde müvekkil markasının kullanıldığını, davalı adreslerindeki iş yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yaratan fiilinin tespitini, durdurulmasını,önlenmesini,Davalı tarafından kullanılan https://www…com/…/ adlı Sosyal medya adresine erişimin engellenmesine, ayrıca ihtiyati tedbir kararı verilerek davalı eylemlerinin tedbiren önlenmesine karar verilmesini, karşı davanın ise reddine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı/Karşı Davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 09.01.2018 tarihinde İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne kaydını gerçekleştirdiğini, tüketici kitlesine sosyal medyadan da ulaşabilmek amacı ile https://m…com/…/ linki ile de ulaşılabileceğini ve … ŞEKİL kullanımını 10 Mart 2018 tarihinde profil resminde kullanmış ve yine sattığı ürünlerin ambalajlarında ve dükkan tabelasında ve tanıtımında kullandığını, Davacının ise 01.03.2019 tarihinde İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne kaydını gerçekleştirdiğini, Davacının, Davalı şirketin kuruluşundan yaklaşık 14 (ondört) ay sonra kuruluşunu gerçekleştirdiğini, Davalı şirketin en geç 06.03.2018 tarihinde bastırmış bulunduğu fatura ciltlerinde/koçanlarında/faturalarında sol üst köşede yer alan ve 10.03.2018 tarihinde yüklenen … profil resminde, dükkan tabelasında, ürünlerinin ambalajlarında Arapça ve Latince karakterlerden oluşan yazım ve şekli kullanmasından yaklaşık 12 (oniki) ay sonra karşı tarafın tüzel kişilik kuruluşunu gerçekleştirmiş bulunduğu, Davacı tüzel kişiliğin … başvuru numaralı markasının tescil başvuru tarihinin 05.04.2019 işbu markanın tescil tarihi ise 10.06.2020 tarihi olduğunu, Davacı tarafından da …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı delil tespiti dosyasında yer alan talep dilekçesi ekinde sunulan Davalıya ait bulunan 07.12.2020 tanzim A Seri ve … sıra numaralı irsaliyeli fatura anlaşmalı matbaaya Davalı şirket tarafından bastırılmak sureti ile 06.03.2018 tarihinde teslim alındığını, bu fatura Davacı şirket kuruluşundan, marka ve tasarım tescil başvurularından en az 12 (oniki) ay önce (resmen) düzenlendiğini, Davalı şirketin 2018 yılı ocak ayında tescil edilen ticaret ünvanında (kılavuz sözcük olarak kullandığı) ve (en geç) 2018 yılı mart ayında bastırmış bulunduğu faturalarında yer alan ve aktif olarak kullandığı, faaliyetlerini istikrarlı ve kesintisiz olarak sürdürdüğünü ve faaliyet gösterdiği ticari sektörde tüketicilere tanıttığı, piyasada maruf hale getirdiği unvansal ve markasal olarak kullandığı “…” ibaresinin/kelimesinin Latince ve Arapça yazım halleri ile şekli” Davacının 2019 yılında Davalının potansiyelinden yararlanmak amacıyla kötüniyetli olarak başvuruda bulunduklarını ve bu başvuru neticesinde de 2020 yılında tescil ettirdiklerini ve Davalı şirket ile haksız rekabete giriştikleri, bu kelime/ibare şekil üzerindeki gerçek hak sahibinin Davalı şirket olduğunu, Davalı şirketin, … kelimesini ticari ünvanına kılavuz/çekirdek kelime olarak seçtiği ve … kelimesinin Latince ve Arapça yazımlarını bir şekle de bağlamak sureti ile hem markasal ve de unvansal kullanımını en geç 2018 yılı Mart ayından bu yana gerçekleştirdiğini, Davalı şirketin, iş yerinde bulunan (davacı tüzel kişiliğin kuruluşundan önce oraya asılmış bulunulan) tabelasının üzerindeki ibarenin kapatıldığı …. FSHHM’nin … D. İş sayılı dosyasından alınılan bilirkişi heyet raporunun 29 uncu sayfasının ilk paragrafında aktarılmış olmakla, anılan kapatmanın sebebi “Arapça tabelalara” yasak konulması nedeni ile Davalı şirketin anılan yasağa uyma iradesinden kaynaklandığını beyan ile asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVADA; davacı/karşı davalı adına tescilli … tescil numaralı markasının hükümsüzlüğünün talep edildiği ve davalının ticaret unvanında yer alan kılavuz sözcük …’nin arapça yazılışını (birlikte hitap ettikleri Suriye vatandaşlarına yönelik) kullanmasının nisbi red sebebi olduğunu, dava konusu markayı, 2018 yılı mart ayından bugüne değin faturalarında kullandığı, 2018 yılı mart ayından bugüne değin https://m…com/…/ sosyal medya hesabında profil resmi olarak kullandığını, 09.01.2018 tarihinden bugüne kadar dükkan tabelasında kullandığını, … ibaresini maruf ve meşhur hale getirmiş ve markaya konu işarete ayırt edici nitelik kazandırdığını, Dava konusu markanın gerçek hak sahibinin Davalı/karşı davacı olduğunu, Davacı/karşı davalının, Davalı/karşı davacının tescilsiz olarak (fiili olarak markasal) kullandığı marka ile birebir karıştırılacak derecede aynı olduğunu, markanın kötü niyetli olarak Davacı/karşı davalı tarafından tescil edildiğini, Davalı/Karşı Davacının önceye dayalı hak sahipliği bulunduğunu ve markayı tanınmış hale getirdiğini açıklanan sebeplerle Davacı/karşı davalı adına tescilli … hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Asıl davada marka hakkını ihlal ve haksız rekabet iddiası kapsamında eylemleri tespiti, durdurulması, önlenmesi, tedbir, erişimin engellenmesi kapsamında açıldığı, karşı dava konusunun … nolu markanın hükümsüzlüğü istemine yönelik olduğu anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 266 madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
İlk bilirkişi heyeti Bilirkişiler … , …’in 16/03/2022 tarihli bilirkişi raporlarında ; Davalı karşı davacının, Davacı/Karşı Davalı yana ait … kod numaralı marka ile benzer mahiyette olacak şekilde gerçekleştirdiği eylemlerin nihai tüketici nezdinde iltibas yaratma ihtimalinin bulunduğunu ve bu gerekçeler ile haksız rekabetin varlığından bahsedilebileceğini, Davacı/Karşı Davacı yan ait dava konusu … kod numaralı markanın SMK 6/3, SMK 6/6, SMK 6/9 hükümleri çerçevesinde hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığını bildirmişlerdir.
İkinci bilirkişi heyeti … 12/08/2022 tarihli bilirkişi raporlarında ; Davacı/karşı davalı tarafın tescilli markası incelendiğinde, … ibareli marka adının “…” olduğunu, 6769 sayılı SMK hükümleri dikkate alındığında; Asıl dava bakımından ; Davalı karşı davacı tarafından gerçekleştirildiği tespit edilen kullanımların davacının tescilli markasına tecavüz teşkil ettiğini, Davalı karşı davacı tarafından gerçekleştirilen bu kullanımın aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu, Karşı dava yönünden ; Davacı karşı davalı tarafa ait tescilli … numaralı ” ibareli markanın hükümsüzlük koşullarının bulunmadığını bildirmişlerdir.
Toplanan deliller , …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … D. İş dosyası, alınan iki heyet raporu , marka tescil belgeleri, ticari sicil kayıtları ile birlikte incelendiğinde, Davacı adına … başvuru numaralı “…” şekil markasının 29,30, 35.sınıf için 5.4.2019 tarihinde tescil edildiği ve halen davacı adına tescilli olduğu, markanın … tarafından davacıya devr edildiği, Türk Patent ve marka kurumunun 17.6.2022 tarihli yazıları kapsamından anlaşılmıştır.
Davacı-karşı davalı … adına ayrıcı … nolu tasarım tescil dosyası ile davalı-karşı davacı … adına tescilli … nolu tasarım tescil dosyası celp edilmiştir.
…’nin ticari sicile 1.3.2019 tarihinde kayıt olduğu, … ‘nin ticari sicile 9.1.2018 tarihinde kayıt olduğu ,her iki firmanın da toptan gıda ve temizlik meslek grubu için kayıt edildiği anlaşılmıştır.
GERÇEK HAK SAHİPLİĞİ İDDİASI YÖNÜNDEN İNCELEME;
Karşı davada Davalı/Karşı Davacı , Davacı/Karşı Davalı yana ait … kod numaralı … ibareli markanın hükümsüzlüğünü talep etmektedir. Türk hukukunda marka hakkı iki şekilde kazanılabilir. İlk olarak, daha önceden kullanılmamış bir marka seçilerek tescil ettirilir. Bu ihtimalde yapılan tescil, marka hakkının kazılması için kurucu niteliktedir. İkinci ihtimalde ise marka üzerindeki hak, markayı ilk kez kullanan ve piyasada maruf hale getiren kişiye ait olur. Tescil yoluyla kazanılan marka hakkı, sahibine şarta bağlı bir hak sağlar. Markanın gerçek sahibinin bir başkası olması durumunda, gerçek hak sahibi dava açana ve markayı kendi adına tescil ettirene kadar, tescilden doğan marka hakkı devam eder. Bizim hukukumuzda kural olarak tescil ile marka hakkı doğar; ancak söz konusu işaret ilk tescilden önce kullanılmak suretiyle piyasada maruf hale getirilmişse, marka hakkı sahibi, işareti tescilden önce kullanarak piyasada maruf hale getirendir. Bu kişi “gerçek hak sahibi”olarak anılmaktadır. Bu bakımdan, SMK’nın 7/1 maddesinde yer alan “Bu kanunla sağlanan marka koruması tescil ile elde edilir” biçimindeki hüküm açıkça tescil ilkesinin kabul edildiğini gösterirken, buna karşılık SMK’nın 6/3 maddesinde tescile rağmen başkasının hak sahibi olabileceği, markayı ilk kez ihdas eden, kullanan kişinin de korunacağı düzenlenmiştir. Eskiye dayalı kullanım yoluyla tescilsiz bir markanın gerçek hak sahibi olan kimse, üzerinde gerçek hak sahibi olduğu markanın tescil edilmesi halinde SMK’nın 25. Maddesinde yapılan atıfla işbu markanın hükümsüz kılınmasını talep edebilmektedir. Hükümsüzlük hallerinin düzenlendiği SMK’nın 25. Maddesinde atıf yapılan SMK’nın 6. Maddesinin 3. Fıkrasında yer alan düzenleme “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret itiraz üzerine, marka başvurusu reddedilir.” Hükmünü ihtiva etmektedir. Yargıtay 11.HD’nin emsal içtihatlarında işaret edildiği üzere “marka üzerindeki öncelik hakkı, o markayı yaratan, kullanan ve piyasada maruf hale getiren kişiye aittir.” denilerek marufiyet şartı aramaktadır. Davalı yana ait dayanak ticaret unvanı … şeklinde olmak ile birlikte, ticaret unvanında yer alan … ibareside ticari unvanda esaslı unsur olarak yer aldığından buna karşın hükümsüzlüğü talep edilen dava konusu markada yer alan ayırt edici şekil, yazı, renk unsurları göz önünde bulundurulduğunda, ilgili markanın dayanak ticaret unvanından yeterince uzaklaştığı, markanın SMK 6/6 kapsamında da hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Dosyaya sunulu deliller, alınan her iki bilirkişi raporu incelendiğinde ise Davalı/Karşı davacı yanın gerçek hak sahipliği iddiası ticaret sicil kaydı, bir adet boş fatura, iki adet … adlı sosyal medya ağından alınan görseline dayandırdığı anlaşılmaktadır. Ancak sunulu delillerin dava konusu markanın tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler bakımından markasal kullanımı göstermeye ve markanın maruf hale getirilmiş olması şartını sağlamaya yeterli olmadığı dolayısıyla … ibareli markanın gerçek hak sahipliği iddialarına dayalı olarak hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
KÖTÜNİYETLİ TESCİL İDDİASI YÖNÜNDEN İNCELEME;
“Madde 25- (1) 5 inci veya 6” ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde
mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.”şekline düzenlenmiş olmak ile birlikte madde hükmünün atıf yapmakta olduğu 6. Maddenin Son fıkrasında, “SMK m.6/(9) Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”düzenlemesine amirdir.
Kural olarak asıl olanın “iyi niyet” olduğu; kötü niyetin ise iddia eden tarafından ispatlanması gerektiği içtihat edilmektedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 02.04.2013 Tarih,2012/7350 Esas, 2013/6540 Karar) Avrupa Adalet Divanı bu konuda, “kendisinden önce bir başkasının diğer üye bir devlette aynı veya karışıklığa yol açacak kadar benzer bir markanın tescilli olduğunu bilip bilmediği, bilmesinin gerekip gerekmediği, bu kimsenin, bir başkasına ait markanın kullanılmasına engel olma amacı taşıyıp taşımadığı ve önceki markanın sahip olduğu hukuki korumanın ölçüsünün ne olduğu, önceki markanın kullanımının ne kadar eski olduğu, tescil konusu ürünleri pazarlamaktan alıkoyma, piyasaya girmesini engelleme amacı olup olmadığı” hususlarının ve tescil başvuru tarihi itibariyle “markanın sahip olduğu bilinirliğinde göz önünde bulundurulması gerektiğine işaret etmektedir.
Davalının ticaret unvanında … ibaresinin bulunması, her iki tacirin aynı ticari çevrede olmalarından dolayı birbirinden haberdar olmaması mümkün olmamakla beraber, bu husus dahi tek başına kötüniyetli tescil olarak değerlendirilemez , zira ticaret unvanının tescili farklı koruma sağlamakta olup, markasal kullanım ise tamamen farklı koruma sağlamaktadır. Karşı davada davalının markayı yedekleme amacı ile tescil ettirdiği, Markadan haksız olarak yararlanmak amacıyla hareket ettiği , tacire şantaj vb yaptırımlar uyguladığı yönünde bir delil de bulunmadığından Davalı yanın kötü niyetli olduğundan bahsedilemeyeceği ve … kod numaralı, … ibareli markanın kötüniyete dayalı hükümsüzlük isteminin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
MARKA HAKKINA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABET YÖNÜNDEN İNCELEME;
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10.01.2017 yürürlük);
Madde 7 (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.”
Madde 149/1 de Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden ; “Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.” Düzenlemeleri mevcuttur.
Bilindiği üzere Haksız rekabet, dürüstlük kuralına aykırı olara ekonomik düzeni bozan, ekonomik düzenin aktörleri aleyhine sonuçlar doğuran hareket ve fiillerin tümünü ifade eder.
ETTK m.56 haksız rekabeti: “aldatıcı hareket veya hüsniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimali” olarak tanımlamıştı.
TTK m.54’te ise, haksız rekabete ilişkin kanundaki hükümlerin amacının, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rakebetin sağlanması olduğu vurgulanmış ve “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya diğer şekillerdeki dürüstlük kurallarına aykırı davranışlar veya ticari uygulamaların haksız ve hukuka aykırı” olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle haksız rekabeti dürüstlük kuralına aykırı olan ve rekabeti bozan davranışlar olarak tanımlayabiliriz.
Haksız rekabette korunan hak herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir hak olup bu hakkın mutlaka ticari bir işletme ile ilgili olmasına gerek yoktur.
Haksız rekabet, genel olarak birbirine rakip olanlar arasında ortaya çıkmaktadır. Ancak her haksız rekabet hali mutlaka rakipler arasında cereyan etmez. Bunun içindir ki ETTK, açıkça belirtilmemiş olsa da, haksız rekabet neticesinde fayda elde eden ile zarar gören arasında bir rekabet bağının varlığını şart koşmamıştır.. Zira haksız rekabet hükümleri sadece rakiplerin ekonomik çıkarlarını değil rekabete dayalı ekonomik düzeninde korunmasını amaçlar…”
Keza Haksız rekabetin gerçekleşmesi için fiili gerçekleştirenin kendi adına veya bir başkası yararına menfaat elde etmesi gerekli değildir. Burada önemli olan bir fiilin TTK’daki anlamında haksız rekabet fiili olarak değerlendirilebilip değerlendirilemeyeceğidir. Eğer fiil TTK m.54 (ETTK m.56) ve m.55 (ETTK m.57) anlamında dürüstlük kuralına aykırı bir fiil olarak nitelendiriliyorsa ortada bir haksız rekabet fiili de var demektir.
Bilirkişi heyetince değişik iş dosyasındaki kullanımlar ve görseller incelenmiş, bilirkişi raporlarında da renkli görseller denetime uygun şekilde rapora eklenmiştir. Davalı/Karşi Davacı yanın ilgili kullanımlarının … kod numaralı markada yer alan görselini ihtiva eden markası ile karşılaştırılması neticesinde; markalarda yer alan Latin alfabesi ile kullanım konusu edilen kısımların nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzerlik arz ettiği bildirilmiştir. Alınan son raporda heyete arapça bilen bilirkişi de eklenerek rapor alınmış ve rapor içeriğinde de davacı markasında yer alan arapça ibarenin “bahar” anlamına geldiği, davalının … sayfasındaki kullanımının ise “baharın bahçeleri” anlamında olduğunu, Arapça kısım dışında yer alan ibare incelendiğinde de benzer nitelikte oldukları , davacı-karşı davalının “…” ibareli markası ile davalı-karşı davacının “…””…” şekil ibareli kullanımların bilirkişi raporlarında yer alan görselleri ile bir bütün olarak incelendiğinde davacı ve davalı firmalar arasında birliktelik çağrışımı yapmasının da kuvvetle muhtemel olduğu, tüketici zihninde her iki marka ibareli ürünler aynı reyonda bulunduğunda markada yer alan ibarelerin karıştırılmaya-aldanmaya neden olacağı anlaşılmıştır. HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli birbirini teyit eden iki heyet raporu, değişik iş dosyasında alınan rapor, marka tescil belgeleri ve ticari sicil kayıtları bir bütün olarak incelendiğinde; asıl davada davalı eyleminin 6769 sayılı SMK 29 vd maddeleri ile TTK 54. Madde kapsamında marka hakkını ihlal ve haksız rekabete neden olduğu anlaşıldığından asıl davada ; davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, Davacı adına tescilli … Tescil nolu marka ile iltibas yaratan davalı kullanımlarının HMK 389 maddeleri gereğince tedbiren önlenmesine, marka ile iltibasa neden olan ve halen 3.kişiler elinde bulananlar ile ticari fatura ve belgelerdekiler hariç olmak üzere ihlal teşkil eden etiket, reklam, basılı yayın, ambalaj gibi her türlü tanıtım metaryali üzerinde kullanımın önlenmesine, karar kesinleştiği takdirde halen davalı elinde ihlal teşkil eden materyal var ise el konularak muhafaza altına alınmasına, sosyal medya hesaplarından tanıtımların çıkartılmasına,karşı davada (gerek hak sahipliği, kötüniyetli tescil keza nispi ret sebeplerinin hiçbirinin gerçekleşmediği) hükümsüzlük koşulları oluşmadığından karşı davanın reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
I-ASIL DAVANIN KABULÜNE;
A-Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksiz rekebetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
B- Davacı adına tescilli … Tescil nolu marka ile iltibas yaratan davalı kullanımlarının HMK 389 maddeleri gereğince tedbiren önlenmesine, marka ile iltibasa neden olan ve halen 3.kişiler elinde bulananlar ile ticari fatura ve belgelerdekiler hariç olmak üzere ihlal teşkil eden etiket, reklam, basılı yayın, ambalaj gibi her türlü tanıtım metaryali üzerinde kullanımın önlenmesine, karar kesinleştiği takdirde halen davalı elinde ihlal teşkil eden materyal var ise el konularak muhafaza altına alınmasına, sosyal medya hesaplarından tanıtımların çıkartılmasına,
C -Asıl davada 80,70 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL harcın davalıdan tahsiline,
D-Asıl davada Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
E-Asıl davada Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 59,30 TL başvuru harcı 59,30 TL peşin harç 1.750 TL tebligat ve müzekkere masrafı toplam 1.868,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
F-Davalı-karşı davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
G-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
II- KARŞI DAVANIN REDDİNE,
III-YARGILAMA GİDERLERİ VE VEKALET ÜCRETİ YÖNÜNDEN;
A-Karşı davada 80,70 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsiline,
B-Karşı davada Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya verilmesine,
C- Karşı davada, davalı-karşı davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
D-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı karşı davalı vekilinin yüzüne karşı, davalı karşı davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 15/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır