Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/286 E. 2022/108 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/286 Esas
KARAR NO : 2022/108

DAVA : Haksız arama nedeniyle maddi ve manevi tazminat
DAVA TARİHİ : 10/09/2021
KARAR TARİHİ : 15/06/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Haksız arama nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının , müvekkili tarafından kendi marka ürün görselini kullandığı iddiası ile şikayeti üzerine … 1.Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesince arama kararı verildiğini, emniyet tarafından müvekkiline ait … sayılı yerde bulunan … isimli iş yerinde yapılan aramada davalı … markasının görselinin ürünlerde kullanıldığı iddiası ile iş yerinde askıda ve girişe göre solda yerde olmak üzere 253 adet hırkaya el konulduğunu, Müvekkili tarafından davalının markasının hiçbir şekilde kullanılmamasına rağmen haksız olarak işyerinde ki mallarına 24/10/2013 tarihinde el konulduğunu, müvekkilinin el konulan malları nedeniyle ticari kayba uğradığını, bu malları satamadığını, Haksız şikayet nedeniyle müvekkilinin uğradığı maddi kaybın tespiti ile davalıdan tahsili gerektiğini, müvekkilinin işyerinde yapılan arama ve el konulması nedeniyle ticari itibarinda sarsıldığını, maddi zararın tespiti ile fazlaya ilişkin hakları mahfuz kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi tazminat ve 40.000 TL manevi tazminatın mallarının el konulması tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı açılan davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; haksız arama nedeniyle davacının uğradığı şimdilik 1000 TL maddi, 40.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkin bir davadır.
Ceza yargılamasına ilişkin dava dosyası celp edilmiş olup, kapatılan … 3.FSCM’nin …esas- … karar ve 26.5.2014 tarihli ilamı incelendiğinde müştekisinin … şirketi, sanığın … , suçun marka hakkını ihlal olduğu, yapılan yargılamada sanığın beraatına karar verildiği ve ilamın 15.11.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ceza yargılamasına ilişkin soruşturma dosyasında müştekinin … –… ,…, … adresinde mukim yabancı bir tüzel kişilik olduğu ve arama yapılması istemini bu yabancı firmanın talep ettiği, iddianame ve ceza yargılamasına konu karar başlığında da yabancı tüzel kişilik … ‘in yer aldığı, keza Türk Patent ve Marka kurumu tarafından celp edilen marka tescil belgesinde de marka sahibinin …–… ,…, … Adresinin yer aldığı, dolayısıyla davacının dava dilekçesinde davalı olarak gösterdiği firmanın ise Türkiye mukim … ( adresinin ise …) olduğu ve ceza yargılamasında arama talep eden yabancı firma ile bir ilgisinin tespit edilemediği, bu yönde davacının dilekçesinde bir açıklamada bulunulmadığı, somut olayda davalıya pasif husumet de düşmediği anlaşılmaktadır.
Zira Taraf ehliyeti, 6100 Sayılı HMK’nın 50. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK’nın 8. maddesinde düzenlenen medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Davacının gerçek kişi ise sağ olması, tüzel kişi ise tüzel kişiliğinin bulunması taraf ehliyeti ile ilgili olup 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarındandır. Dava şartlarının varlığının yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir.
Taraf sıfatı bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece resen nazara alınması gereklidir. Ancak pasif husumet ehliyetinin dahi görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesinin gerektiği bilinmektedir.
Davacı yan açıkça dilekçesinde dava konusunu oluşturan tazminat istemini işyerinde yapılan haksız aramaya dayandırdığı, dolayısıyla somut olayda ticari itibarın zarar görmesi yani manevi zarar talebi ile keza haksız arama yapılması nedeniyle uğradığı zarar kapsamında zararının tazminini talep etmektedir. Dolayısıyla marka hukuku mevzuatından kaynaklı bir uyuşmazlık söz konusu olmayıp, davalının tescilli bir markası bulunmamakta, dava dışı yabancı uyruklu müştekinin marka hakkından kaynaklı olarak arama talebi üzerine davacının işyerinde bir arama yapılması nedeniyle davacının bu eylem nedeniyle ticari itibarının zedelenmesi ve el konulan ürünleri satamadığından kaynaklı olarak tazminat talep ettiği anlaşıldığından söz konusu iddia edilen uyuşmazlıkta 6769 sayılı SMK hükümlerinin uygulanmasına imkan olmayıp, görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK mahkemesi olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla pasif husumet ehliyetinin de görevli mahkemece dikkate alınması gereklidir.
6100 sayılı HMK’nın 1/(1) maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
Aynı yönde( Yargıtay 11.HD’nin 2016/852 E. 2017/3865 K. ve 19.06.2017 tarihli , Yargıtay 11.HD.’nin 2012/9232 E. -12240 K. ve 11.07.2012 tarihli, Yargıtay 11.HD’nin 2016/3378 E. 2017/2139 K. ve 13/04/2017 tarihli, İstanbul BAM 16.HD’nin 2017/1173 E. – 3520 K. ve 22.11.2017 tarihli , İstanbul BAM 37.HD’in 2017/1569 E. -1640 K. ve 21.9.2017 tarihli , İstanbul BAM 37.HD’nin 2017/1859 E. -1964 K. ve 26.10.2017 tarihli, İstanbul BAM 4. H.D’nin 2021/1480 E. – 1379 K. ve 30/06/2021 tarihli ilamları gözetildiğinde ) Mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Görev husususun res’en mahkemece dikkate alınacak olması hususu gözetilerek MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, dava dilekçesinin USULDEN REDDİNE, dosyanın yetkili ve görevli istanbul NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK Mahkemesine gönderilmesine,( 7521 sayılı yasa ile değişik HMK 20. madde uyarınca taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten: kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinde itibaren 2 hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına mahkememizce res’en karar verilebileceğine)
Dair karar davacı vekilinin ve davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır