Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/26 E. 2021/411 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/26 Esas
KARAR NO : 2021/411

DAVA : Marka (Manevi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 30/07/2013
KARAR TARİHİ : 01/12/2021

İstanbul(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/07/2015 tarih ve 2015/87 esas ve 2015/156 karar ve 9.7.2015 tarihli direnme ilamının temyiz edilmesi üzerine dava dosyası yüksek mahkeme denetimindeyken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 8.7.2020 tarih ve 2017/11-135 esas-2020-546 karar sayılı Bozma ilamı üzerine dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2021/26 esas numarasına kayıtlanmış, mahkememizce taraflara bozma ilamı tebliğ edilmiş usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak yargılamaya mahkememizde devam olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili 30.07.2013 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin “…” markası ile spor otomobil sektöründe dünyaca tanınmış bir şirket olduğunu, müvekkili adına tescilli …sayılı ve tekstil ürünlerinin yer aldığı 25. sınıfı da kapsayan tanınmış “…+ Şekil” markasının bulunduğunu, markada yer alan şeklin … figüründen oluştuğunu ve ayrıca … figürünün eser mahiyetinin bulunduğunu, davalının müvekkilinin markalarında yer alan … figürünü birebir aynı şekilde “…” ibaresi ile tekstil emtialarında ve internet sitelerinde kullandığının tespit edildiğini, davalının bu eyleminin müvekkiline ait markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek haksız rekabetin ve marka hakkına tecavüzün tespiti ile önlenmesine, 50.000,00TL manevi tazminatın yasal faizi ile tahsiline, tecavüze konu marka kullanımının web sitelerinden çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … figürünün davacının inhisarına verilemeyeceğini, öte yandan müvekkilinin kendi markası ile satış yaptığını, markasına ilave edilen … figürünün ayırt ediciliğinin bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık, davacının Lamborghini + Şekil markasına davalı yanın …+ Şekil ibaresini tescilli halinden farklı ve markasal kullanmak suretiyle markaya tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti, men’i, tecavüzlü materyallerin toplatılarak imhası, ayrıca davalıya ait … ve … adresli web siteleri içeriğinden tecavüzlü kullanımların çıkartılması, manevi tazminata hükmedilmesi ve verilecek hükmün ilanı taleplerine ilişkindir.
BOZMA ÖNCESİNDEKİ YARGILAMADA;
… 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 07.02.2014 tarihli ve … E., …K. sayılı kararı ile; davacı markasının tanınmış marka statüsünde olduğu, davalının tekstil ürünleri üzerinde kendi tescilli markasındaki şekli değil davacının markasındaki … şeklini aynen alıp kullandığı, davalının kullanımının davacı markasına büyük oranda yakınlaştırıldığı, bu hâliyle davalı kullanımın haksız rekabet ve markaya tecavüz teşkil ettiği, haksız kullanımın niteliği ve yoğunluğu dikkate alındığında 5.000- TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının markaya tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile men’ine, davalıda ele geçirilen tekstil ürünlerinin üzerindeki tecavüzlü marka taklitlerini gösterir etiket ve bilgilerin mümkün ise sökülmesine ve davalıya iadesine, aksi hâlde gideri davalı taraftan alınmak suretiyle imhasına, “…” ve “…” adresli web sitelerinde davalının “…” ibareli davacı markasına tecavüz teşkil eden ürünle ilgili sayfalar mevcut ise görüntülerin her iki siteden de çıkartılmasına, takdiren 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazla talebin reddine karar verildiği , taraf vekilleri temyiz isteminde bulunduğu ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.01.2015 tarihli ve 2014/14354 E., 2015/151 K. sayılı kararı ile; davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildiği ve BOZMA İLAMINDA “…Ancak, dosya kapsamından, davacının tescilli markasında yer alan … figürünün web sitelerinde davalı ürünlerinin tanıtımında kullanıldığı, ayrıca davalının tekstil imalathanesinin girişindeki ilan metninde bu figüre yer verildiği, imalathane içinde … figürlü yüzlerce etiketin bulunduğu, yine davalı imalathanesindeki kolilerin üzerinde, torbalarda, kıyafetlerdeki etiketlerde davacının tescilli markasında yer alan … figürünün tespit edildiği anlaşılmaktadır. Somut olayın taşıdığı tüm bu özellikler karşısında mahkemece, davacı yararına tayin ve takdir olunan manevi tazminat miktarı yeterli olmayıp, anılan hususlar değerlendirilerek davacı yararına daha makul miktarda bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekmekle, kararın takdir olunan manevi tazminat miktarı yönünden davacı yararına bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile karar bozulduğu, kapatılan … 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 09.07.2015 tarihli ve … E., … K. sayılı kararı ile; davalı tarafından davacı markasının aynen değil sadece markada yer alan … figürünün kullanıldığı, manevi tazminat miktarının tarafların ekonomik ve sosyal durumları, fiilin oluş şekli ve sunulan deliller kapsamında yeterli olduğu gerekçesiyle direnme kararı verildiği , Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 8.7.2020 tarih ve 2017/11-135 esas-2020-546 karar sayılı Bozma ilamı ile “ Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA” karar verildiği anlaşılmıştır.
BOZMA SONRASINDA MAHKEMEMİZİN GEREKÇESİ
Bilindiği üzere, dava tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (565 sayılı KHK) ile sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ise 556 sayılı KHK’nin 9. maddesinde (6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 7. maddesinde) sayılmıştır. Anılan madde; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir:
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, birinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması veya sağlanması.
c) İşareti taşıyan malın gümrük bölgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması.
d) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
e) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması.
Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Marka tescil başvurusunun bültende yayınlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmesi hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından önce karar veremez.” şeklinde düzenleme içermektedir.
556 sayılı KHK’nin 61. (SMK’nin 29.) maddesinde ise, hangi fiillerin marka hakkına tecavüz sayılacağını açıklamıştır. Anılan madde; “Aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9’uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak.
Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek” hükmünü içermektedir.
556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve bu nedenle bağlantı ihtimali de dâhil halk nezdinde karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin, markanın tescilli olduğu mallarla aynı veya benzer mallarda kullanılması marka hakkına tecavüz teşkil etmektedir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinden bahsedilmek için halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurması yeterlidir. Başka bir deyişle, tescilli marka ile kullanılan işaret arasında görsel ve sesçil (fonetik) yönden benzerlik bulunmasa, hatta genel görünüş (umumi intiba) açısından ayniyet veya benzerlik bulunmasa dahi, halk bunlar arasında herhangi bir şekilde bir bağlantı kuruyorsa karıştırılma ihtimalinin mevcudiyeti kabul olunacaktır. 556 sayılı KHK’nin 9/1-b maddesinde “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Bununla birlikte halk, aldığı mal veya hizmetin başka bir işletmeye ait olduğunu bilse fakat güvendiği işletme ile mal veya hizmet aldığı işletme arasında ekonomik bir bağlantı bulunduğunu zannetse bile “karıştırılma ihtimali” olduğunun kabulü gerekmektedir (Tekinalp, Ünal: Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul, 2012, s. 434). Buradaki “halk” kavramından ortalama niteliklere sahip olan tüketicilerin anlaşılması gerekir.
556 sayılı KHK’nin 61/1-c maddesi yalnızca “ayırt edilemeyecek kadar benzer olan” yani “taklit” markayı taşıyan malların üçüncü kişiler tarafından ticari amaçla elde bulundurulması ya da bu mallar üzerinde ticari amaçla tasarrufta bulunması hâlinde uygulanabilir. Taklit marka kullanımı söz konusu olmayıp herhangi bir nedenle karıştırılma (iltibas) ihtimaline neden olacak şekilde benzer marka kullanımının söz konusu olduğu hâllerde ise bu malları piyasaya süren ya da stoklayan kişilerin eylemleri 556 sayılı KHK’nin 61/1-c maddesine göre değil, 61/1-a maddesindeki gönderme nedeniyle 556 sayılı KHK’nin 9/2-b maddesine göre marka hakkına tecavüz oluşturur.
Marka hakkı tecavüze uğrayan kişi, 556 sayılı KHK’nin 61. maddesindeki tecavüz fillerinden birini işleyen mütecavize karşı 556 sayılı KHK’nin 62. maddesi gereğince; marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması; tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini; marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el konulması; el konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması; el konulan ürünlerin ve araçların üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası ve mahkeme kararının ilanı taleplerinde bulunabilir.
Somut dava dosyasında davacı manevi tazminat da talep etmiştir.
Marka hakkı tecavüze uğrayan kişinin manevi tazminat talebi hakkında 556 sayılı KHK’nin 62. maddesi haricinde anılan KHK’de başkaca özel hüküm bulunmadığından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı TBK) 58/1 maddesi gereğince manevi tazminata karar verilecektir. 6098 sayılı TBK’nin 58/1 maddesi “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir” hükmünü haizdir. Bu itibarla mütecavizin kusurlu olması şartıyla markası ile işletmesinin ticari hayattaki imajının ve kendisine duyulan güvenin sarsılması nedeniyle marka sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla manevi tazminat ödemesine karar verilebilir (Yasaman, Hamdi/Yüksel, Sinan: Marka Hukuku 556 Sayılı KHK Şerhi C. II, İstanbul, 2004, s. 1133). Ticari itibar hem gerçek kişilerin hem de tüzel kişilerin sahip olduğu bir kişilik değeridir.
Manevi tazminatın elem ve ıstırabı giderme işlevinin yanı sıra cezalandırma ve caydırma işlevleri de söz konusudur (Tekinalp, s. 504). Bu şekilde gelecekte gerçekleşebilecek tecavüzlerin önlenmesi de amaçlanmaktadır.
Manevi tazminat miktarının belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hâl ve şartlar dikkate alınmalıdır. Bu bakımdan marka hakkına ihlal eden eylemin özelliği, markanın tanınmışlığı, tarafların kusur oranı, sıfatları, işgal ettikleri makam ve ihlalin boyutu manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Bozgeyik, Hayri: Marka Hakkının Korunması, İstanbul, 2019, s. 184).
Diğer taraftan, haksız rekabet kuralları, rekabet hakkının dürüstlük kuralları çerçevesinde kullanılmasını sağlamak ve rekabet hakkının kötüye kullanılmasını engellemek amacı ile sevk edilen kurallardır. Bu kurallar genel nitelikli ve her alanda uygulanabilecek hükümler içermekle birlikte rekabet hakkının, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince dürüstlük kurallarına uygun şekilde kullanılmasını sağlamaya çalışmaktadır (Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Ankara, 2018, s. 350).
Hem 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (6762 sayılı TTK) hem de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (6102 sayılı TTK) haksız rekabet kuralları, ticari nitelik taşısın taşımasın tüm haksız rekabet hâllerini kapsayacak şekilde ve son derece ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Olay ve dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nin 54. (6762 sayılı TTK’nin 56.) maddesinde haksız rekabete ilişkin amaç ve genel hükme yer verildikten sonra, aynı Kanun’un 55. (6762 sayılı TTK’nin 57.) maddesinde uygulamada sık karşılaşılan ve dürüstlük kurallarına aykırı olan bazı davranış ve fiil örnekleri sayılmıştır (Arkan, s. 350.).
6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-4 maddesi gereğince “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” dürüstlük kuralına aykırı haksız rekabet hâli olarak belirtilmiştir. Buna göre, kişinin bir başkasının mal veya iş ürününün ya da ticaret unvanı veya markasının aynısını ya da benzerini kendi iş ve faaliyetinde ticari amaçla kullanması, ilgili malı veya iş ürününü piyasaya sunması karıştırılmaya (iltibasa) yol açar ve haksız rekabet teşkil eder.
Toplanan deliller kapsamına göre somut olay değerlendirildiğinde; davacı adına Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) nezdinde tescilli “…+ Şekil” markası ve tekstil ürünlerinin yer aldığı 25. sınıfı da kapsayan tanınmış “…+ Şekil” markasının bulunduğu, markalarda yer alan şeklinin üçgene benzeyen kalkan içerisinde … figüründen oluştuğu ve … figürünün aynı zamanda eser niteliğinde olduğu, eserden doğan hakların ise davacıya devredildiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) nezdinde 25. sınıf emtialarda tescilli “…+Şekil” markasının bulunduğu, markada yer alan şeklin boynuz figüründen oluştuğu görülmektedir.
Dosya kapsamından davalının kendi markasını tescilli olduğu şekilde kullanmadığı, “…” ibaresini davacının üçgene benzeyen kalkan içerisinde … figürüyle birlikte kullandığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafından, üçgene benzeyen kalkan içerisinde … figürünün imalathanenin duvarında yer alan ilan metninde, ürettiği kıyafetlerin (gömlek, tişört) etiketlerinde, bunların piyasaya sürülmesi için kullanılan ambalaj paketleri ve torbalarında, karton kutularda ve “…” ile “…” adlı internet sitelerinde kullanıldığı tespit edilmiştir. Davalının bu eyleminin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği hususunda mahkememizin önceki ilam içeriğindeki gerekçesi ile 11.HD’nin Bozma ilamı içeriği kapsamına göre bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, hükmedilen manevi tazminatın miktarı noktasındadır.
Manevi tazminat miktarı belirlenirken marka hakkını ihlal eden eylemin özelliği ve yoğunluğu, markanın tanınmışlığı, tarafların kusur oranı ve ihlalin boyutu gibi hususların gözetilmesi gerekmektedir. Her ne kadar davalı tarafından davacının markasının sözcük kısmı değil sadece üçgene benzeyen kalkan içerisinde … figürü kısmı aynen alınmış ve kendi markasının sözcük kısmıyla birlikte kullanılmış olsa da, davacının markasındaki “üçgene benzeyen kalkan içerisinde … figürünün” markanın asıl unsuru olduğu ve bu asıl unsurun dünyaca tanınmış hâle gelmesi karşısında ortalama tüketici nezdinde davalı ürünlerinin davacının seri markası altında üretildiği izlenimi yaratacağı ve bu durumun ise davacının ticari-kişisel varlığında olumsuz sonuçlara yol açacağı aşikardır.
Zira davacının “üçgene benzeyen kalkan içerisinde … figürünün” yer aldığı “…+ Şekil” ibareli markası tekstil ürünleri sınıfında da tescilli olup, davacının ürettiği tekstil ürünlerinde özellikle bu markayı kullandığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacının tescilli markasında yer alan “üçgene benzeyen kalkan içerisinde … figürünün” internet sitelerinde davalı ürünlerinin tanıtımında kullanıldığı, ayrıca davalının tekstil imalathanesinin girişindeki ilan metninde bu figüre yer verildiği, imalathane içinde … figürlü yüzlerce etiketin bulunduğu, yine bu figürün davalı imalathanesindeki kolilerin üzerinde, torbalarda, kıyafetlerdeki etiketlerde tespit edildiği, ayrıca bu durumların süreklilik arz ettiği, davacının markasında yer alan … figürünün eser niteliğinin de bulunduğu ve dünyaca tanınmış olduğu, davalının dosya kapsamından anlaşılan ekonomik ve sosyal konumu nazara alındığında takdiren 25.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline , hükmün ilanında davacının hukuki yarırı bulunduğundan ilan isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiğinden aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kısmen kabulü ile, davacının …+şekil ibareli markasına davalının … şekil ibaresini kullanmak suretiyle markaya tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile men’ine, davalıda ele geçirilerek … 4. İcra Müdürlüğünün … Talimat sayılı dosyasında yed-i emine alınan 101 adet tekstil ürününün üzerindeki tecavüzlü marka taklitlerini gösterir etiket ve bilgilerin mümkün ise sökülmesine ve davalıya iadesine, aksi halde gideri davalı taraftan alınmak suretiyle imhasına, … ve … adresli web sitelerinde davalının … şekil ibareli davacı markasına tecavüz teşkil eden ürünle ilgili sayfalar mevcut ise görüntülerin her iki siteden de çıkartılmasına (hükmün bu bölümü Yargıtay ilamı kapsamına göre kesinleşmiştir, hükmün infazında kolaylık olması açısından yeni kurulan hükümde yer almıştır)
2-Tarafların ekonomik durumu ve gerekçede belirtilecek diğer hususlar gözetilmek suretiyle takdiren 25.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, talep tarihi gözetilerek fazla talebin reddine,
3-Karar kesinleştiğinde özetinin, masrafı davalıdan alınmak suretiyle ülke genelinde yayınlanan tirajı yüksek gazetelerden birinde bir kez ilanına,
4-1.707,75 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 853,85 TL harcın davalıdan tahsiline,
5-Kabul edilen manevi tazminat yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan bozma öncesi 24,30 TL başvuru harcı, 853,90 TL peşin harç, 53,70 TL. tebligat-tezkere masrafı olmak üzere toplam 931,90, bozma sonrası 118,60 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 1.050,5 TL yargılama giderinin taktiren 2/3 sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafın yargılama giderlerinden olan 173,2 TL’nin taktiren 1/3 ünün davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli itibaren iki hafta içinde YARGITAY NEZDİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulenan latıldı. 01/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır