Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/150 Esas
KARAR NO : 2023/223
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/04/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesi ile ;Müvekkilinin davalı şirket ile tüm mecralarda kullanılmak üzere katalog ve video çekimleri için 2015 yılında anlaştığını, resim ve videoların 1 yıl süre ile kullanılacağının belirtildiğini, ancak davalı şirketin müvekkiline ait görselleri belirlenen tarihten sonra da kullandığının tespit edildiğini, şimdilik 1.000,00 USD’nin işleyecek en yüksek avans faizi ile ödenmesini, ilgili görsellerin haksız kullanım teşkil etmesinden dolayı kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 4.7.2022 tarihli ıslah dilekçesiyle davasını toplamda 3500 usd olarak ıslah etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili 24.08.2021 tarihli beyan ve delil dilekçesi ile; sunulan Sözleşme kapsamında muhatabın müvekkili şirket değil, fotografçı şirket olduğunu, muvafakat alma sorumluluğunun fotoğrafçılar …, … ile … San. Tic. Ltd. Şti ne ait olduğunu,. Söz konusu fotoğrafların kullanım hakkı sınırsız ve süresiz olarak müvekkili kargo şirketine ait olduğunu ve sözleşme kapsamında cast mankenlerinden gerekli muvafakati alma edinimini yerine getirmeyen tarafın firma ve fotografçı olduğunu, …Şti. ve fotografçılar …, …’e husumetin yöneltilmesi gerektiğini, bu nedenle davanın İhbarı ile müvekkili şirket yönünden davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davacının bulunduğu görüntülerinin içerdiği görsellerin bilboard , katalog, mağaza vitrininde kullanılmış olması ve kullanımının izinsiz gerçekleşmesi nedeniyle belirsiz alacak hükümlerine göre şimdilik 1000 USD’nin işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte tahsili , görsellerin haksız kullanım teşkil etmesi nedeniyle kaldırılmasına ilişkin olarak açılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, her ne kadar husumet itirazında bulunulmuş ise de bu itiraz yerinde görülmemiş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, …, 15/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda; Davalı firma ile kurumsal reklam çekimine yönelik olarak 3. Kişi konumunda bulunan ajans ile sözleşme imzalandığını, davacı ile davalı arasında direk bir sözleşme mevcut olmadığını, Davalı firma sipariş üzerine fotoğraf çekiminin kurumsal çekimin gerçekleştirilmesini sağladığını ve ödemelerini de 3. Kişiye süresiz ve sınırsız olarak gerçekleştirdiğini,. Ancak 3. Kişi durumunda bulunan ajansın mali haklarını davalıya devredebilmesi için bu hakları usulüne uygun olarak FSEK 52. Kapsamında yazılı olarak devralması gerektiğini,FSEK md. 54 hükmü gereğince ; Mali bir hakkı yahut kullanma ruhsatını devre salahiyetli olmıyan kimseden iktisap eden, hüsnüniyet sahibi olsa bile himaye görmediğini, 3. Kişi konumunda bulunan ajans ile davacı arasındaki sözleşme geçerli ise , davalının davacıya karşı sorumluluğunun bulunmayacağını, 3. Kişi konumundaki ajans ile davacı arasında yapılmış bir sözleşme yok ya da geçersiz ise, süre , yer vs. gibi sınırlayıcı koşullar bulunuyor ise bu durumda FSEK 54. hükmü gereğince davalının davacıya tazminat sorumluluğu doğacağını bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …, …, …, 21/06/2023 tarihli bilirkişi raporlarında; Davalının basiretli tacir olarak FSEK 52. Madde kapsamında sorumlu olduğunu, bilirkişi raporunun 6.sayfasında yıllara göre döviz kuru da gözetilerek bir tablo hazırlandığını, Davacı iddiası da hakkın kullanımına değil süreye ilişkin olduğundan, rayice ilişkin açıklamanın rapor da ayrıntılı olarak tablo şeklinde düzenlendiğini ve 1000 USD nin 21.06.2023 tarihli karşılığı olan (20.75 ) 20750 TL olabileceği Sonuç ve Kanaatine varıldığını bildirilmiştir.
Toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları, kullanıma ilişkin görseller, HMK 266 madde kapsamında dosyada sunulu deliller ile uyumlu, bilirkişilerin kök ve ek raporları incelendiğinde; Dosya içinde yer alan 18.09.2016 tarihli dava dışı 3. Kişi Yeşilyaprak San. İle davalı arasında akdedilmiş olan sözleşme incelenmiş olup,
a) Sözleşmenin 3. md. gereği firma ve fotografçı arasında kurumsal fotoğraf çekimi için sözleşme
imzalanmıştır. Dolayısıyla sözleşme imzalandığı anda ortada henüz bir fotoğraf yoktur. Yani, Fotografik Eser FSEK md. 50 kapsamında düzenlenen “Vücuda getirilecek” sipariş eser kapsamındadır. Henüz vücuda getirilmemiş eserlerdeki mali hakkın ya da kullanım yetkisinin devrine dair taahhüt sözleşmelerinde eser sahibinin birincil borcu eseri vücuda getirmektir. Eserin meydana gelmesinin ardından sözleşmenin tarafları arasındaki hukuki ilişki için ücret öngörüldüğünden huzurdaki sözleşme BK anlamında istisna sözleşmesi olarak nitelenmektedir. İstisna sözleşmesinin konusunu bir eserin meydana getirilmesi oluşturduğu takdirde, eserden doğan mali hakların kapsamı ve devri konusu da FSEK 52. Madde kapsamında sözleşme ile düzenlenmek zorundadır.
Davalı ile dava dışı firmanın arasında akdedilen sözleşmenin md. 4 belirtildiği üzere “Fotografçı çalışma için çektiği tüm fotoğrafları ham görüntüleri de dahil davalıya teslim edecektir. Fotografçı teslim edilen fotoğraflardan herhangi bir hak ve süre talebinde bulunmayacağını kabul beyan ve taahhüd eder ”Maddesinde de bu husus düzenlenmiştir.Dolayısıyla fotografçı önce fotoğrafı oluşturacak, sonrasında kendi oluşturduğu fotoğrafları süresiz, ve tüm maddi hakları ile davalıya devredecektir. Bilirkişi raporu kapsamına göre çekilen fotoğrafların 5846 sayılı yasa kapsamında eser niteliğinde olmadığı anlaşılmıştır. Fotoğraflar eser olarak korunmasa da fotoğraflar üzerinde davacının kişiliğine sıkı surette bağlı olan fotoğrafları bulunmaktadır. Sözleşme konusu fotoğrafların meydana getirilmesinden sonra mali hakların devri için model ve ajans arasında FSEK 52.maddeye uygun bir devir yapıldığı yönünde dosyaya somut bir delil sunulmamıştır.
Her ne kadar Sözleşmenin 4 E maddesinde, fotografçı çekimini ve editörlüğünü yaptığı üzerinde sahip olduğu tüm mali ve fikri mülkiyet haklarını ve manevi hakları kullanma yetkisini … A.Ş ait olduğunu kabul beyan ve taahhüt eder hükmü bulunmaktaysa da bu davalı ile dava dışı firma arasındaki iç ilişkidir.
FSEK md. 86 düzenlemesi Eser mahiyetinde olmasalar bile, resim ve portreler tasvir edilenin, muvafakati olmadan umuma arzedilemez ” şeklindedir. Fotografların çekilmesi esnasında davacının izni alınmış ve bu izne istinaden umuma arz sağlanmıştır. Ancak davacının rızası fotoğrafın kararlaştırılan yer ve süre için kullanımı ile sınırlı olacaktır.
Davacı yan dava dilekçesinde, davacının “Yapılan bu anlaşma ile davalı şirket yetkilileri tarafından Müvekkiline ait fotoğraflarının olduğu resim ve videoların 1 yıl süre ile kullanılacağını ancak yapmış oldukları araştırmalarda davalı şirketin müvekkiline ait görselleri günümüzde de kullandığının tespit edildiğini iddia etmiştir. Dava dosyasında davacının dava dışı 3.kişi ajans ile imzaladığı bir sözleşme bulunmamaktadır.
Davalı firma dava dışı 3. Kişi ile sözleşme imzalamıştır. Davacı bu sözleşmede taraf değildir. Davalı firma 3. Kişi konumundaki ajans ile sözleşme imzalarken TTK hükümleri gereği basiretli bir iş adamı gibi davranarak FSEK 52. md gereği hak devri sözleşmesinin ajans ve davacı model arasında bulunup bulunmadığının kontrolünü sağlaması gerektiği halde basiretli tacir gibi haraket etmediği için sorumludur. Fotoğrafın eser olmadığı anlaşıldığından sektörel teamüllere göre kullanılan süre ve mecraya göre rayiç bedelin incelenmesi gereklidir. HMK 266 madde kapsamında kök ve ek rapor bu yönden denetime uygun olup, kriterler raporda ; Davacı yanın popülerlik durumu yönünden inceleme yapılmış ve davacının “çok popüler” olduğuna ilişkin bir delil ve kanıt bulunmadığı anlaşılmıştır. Görselin kullanıldığı süre yönünden Davacının bu konuda net bir zaman aralığı beyanına dosyada rastlanmadığı anlaşılmıştır. Görselin kullanıldığı mecralar ise yine Davacının bu konudaki beyanları kapsamında net değildir.
Davacının benzer bir iş yapmış ise aldığı ücrete ilişkin de bir delil sunmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla sektördeki genel temayüle göre , sözleşme kapsamında bir ya da birkaç ana mecra belirlenmekte ve sözleşme bu mecra/lar için yapılmaktadır. Kullanımın farklı mecralara yayılması söz konusu olduğunda, ana mecraya göre bir fiyat belirlenmektedir. Ek mecralarda kullanım için belirlenmiş herhangi bir fiyat kriteri yoksa, her bir ek mecra için ücret, sözleşmedeki ana mecra kullanım ücretinin %50 si kadar olmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, sosyal medya platformlarının hepsi tek bir mecra olarak kabul edilerek hesaplanmaktadır. İlk kullanım için yapılan anlaşmanın detayları Fotoğrafçılar ve Davalı arasında imzalanan anlaşmanın ötesinde bir anlaşma dosya içinde mevcut değildir. Dolayısıyla, ilk kullanım için ödenen ücretin hangi mecraları ve ne kadar bir süre için kapsadığı bilinmemektedir. Çekilen fotoğrafların ilk kullanımına yönelik ayrıca ve Davacı’nın da taraf olduğu bir anlaşma sunulmadığı için ilk kullanım ücreti de bilinmemektedir. Davacı, aldığı ücrete ilişkin herhangi bir belge sunmadığı gibi, aldığı tutara ilişkin herhangi bir rakam da telaffuz edememekte, aldığı rakamı hatırlamadığını beyan etmektedir.
Bu durumda sektör uygulama temayüllerine ve hakkaniyet ilkesine göre bir inceleme yapılması gereklidir. : Davalı ile dava dışı 3. Kişi arasında imzalanan sözleşmenin “Madde 4-G bendinde; Ayrıca firma ve fotoğrafçılar, söz konusuçalışmalar için cast mankenlerle yapılan tüm çekimlerden elde edilen ham görüntüler, oynanmış ve seçilmiş görüntüler dahil süresiz, sınırsız olarak kullanma hakkını casttaki mankenlerden alacağı muvafakatname ile kendisi sağlayacak ve … Kargo bu noktada Firma ve Fotoğrafçıları muhatap kabul edecektir.” cümlesinde yer alan« kullanma hakkı…” ifadesinden her ne kadar kullanım için herhangi bir süre tahdidi konmadığı anlaşılmış olsa da, sektörde yapılan benzer anlaşmalarda bu tür anlaşmaların genel olarak bir yıllık periyodlar için yapıldığı ve Takip eden yıllarda kullanımın devam etmesinin öngörüldüğü durumlarda ücret ya karşılıklı konuşularak saptanmakta ya da genel temayül baz alınarak ilk yıl ücretinin %50 si oranında kabul edilebileceği bilirkişi heyetince denetime uygun bir şekilde belirlenmiştir.
Dava dilekçesinde, Davalı Şirketin, Davacı’nın fotoğrafının bulunduğu görselleri 2016 yılından itibaren haksız bir şekilde kullandığı belirtilmektedir.Dolayısıyla bilirkişiyerin dava tarihinden sonraki dönem içinde bir talep olmadığı halde tabloda değerlendirme yapması ve davacının da bu tabloya göre ıslah dilekçesi sunması sonuca etkili görülmemiştir. Tazminat hesabı bilirkişi raporu ile birlikte mahkememizce dosyadaki deliller ile birlikte değerlendirilmiştir.
Davalı ile dava dışı 3. Kişi arasında imzalanan, Davacı’nın da dahil olduğu fotoğraf çekimine ilişkin hizmet sözleşmesinin tarihi 18/09/2014’tür.Yani, yılın bitimine 3 ay kadar bir süre kaldığı görülmektedir ki, çekimden itibaren gerek fotoğraflar üzerinde yapılacak çalışmalar, gerekse de mecralarda kullanılacak görsellerin ve metin içeriklerinin ilgili reklam ajansı tarafından hazırlanması, Müşteriye (… Kargo’ya) sunulması, üzerinde karşılıklı müzakereler ve revizyon çalışmaları vb süreçleri göz önünde bulundurulduğunda çekimlerde elde edilen görsellerin hedef kullanım sürecinin, 2015 yılı itibarıyla başlayacağı ve bu döneme ilişkin de davacının ücretinin ödendiği sabittir. Davacı dilekçesinde açıkça 2016 yılından itibaren haksız kullanım olduğunu ileri sürmektedir. Bilirkişilerce İnternet üzerinden davacıya ilişkin araştırmalar yapılmış olup, davacı popüler bir model değildir. Fotoğrafçılar ile Davalı arasında imzalanan anlaşma içeriğine göre çekimlerde 1’den fazla manken/model kullanılmıştır. Anlaşma tutarıyla sınırlı olmak kaydıyla 10 adede kadar kullanılabileceği ifade edilmektedir. Ancak, diğer mankenlerin/modellerin sayısına ve popülaritelerine ilişkin de bir delil sunulmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, tek tek manken/fotomodel bazında değil, öncelikle işin tamamı için toplam bir bütçe belirlenmesi daha doğru olacaktır. Davaya konu fotoğrafın sosyal medya kullanımlarından , internet sitesi reklam banner’ı kullanımından , … kargo şubelerinde afiş kullanımından , … üzerinde kullanılan haber içerikli görsellerden hareketle; birden fazla mankenin/fotomodelin kullanıldığı böyle bir çalışmada, bir tane popüler/tanınmış ana figür kullanılacağı, diğerlerinin figüran kadro olarak yer alacağı işin doğası içinde normal/kabul edilebilir bir yaklaşım olduğu anlaşılmaktadır. Davacı’nın talep ettiği rakamın (1.000 USD’ın), ilk yıl yani 2015 yılı için ödenebilecek en üst seviye ücret olduğu, dolayısıyla, takip eden yıllara ilişkin ücretin belirlenmesinde de kriter oluşturacağı , Davacıya 2015 yılı için yani ilk yıl için ücret ödemesi: yapılmış olduğundan makul görülen bu ödemenin ardından, ve sektör temayüllerine göre 2016 yılı başından itibaren takip eden yıllar için bu tutarın %50’si kadar bir tutar ödenebileceğinden hareketle, Davacı’nın fotoğraflarının kullanımı kaç yıl devam ettiyse her yıl için 500 usd karşılığı Türk Lirası ödenmesi gerekeceği hususu bilirkişi heyetince belirlenmiştir.
bilirkişilerce hazırlanan tabloya göre:
2016 yılında 500 usd,
2017 yılında 500 usd,
2018 yılında 500 usd,
2019 yılında 500 usd,
2020 yılında 500 usd,
2021 yılında 500 usd nin davacıya ödenebileceği belirtilmiştir.
Ancak davacının davasını 27/04/2021 tarihinde açtığı halde bilirkişilerce 2022 yılı için dahi değerleme yaptıkları anlaşılmaktadır. Dolayısıyla huzurdaki uyuşmazlıkta bir tazminat belirlenecekse davalının savunmalarının da dikkate alınması ve talep aşılarak talep edilmeyen dönem için bir hesaplama yapılmaması gereklidir.
Bu kapsamda davalı firma rapora itiraz dilekçesinde 3000 usd bütçe ayrılan çekimde 10 kişiye kadar manken kullanıldığında bütçenin 3000/10= 300 usd olacağını, bu bedelin dahi fahiş olduğunu ve popüler olmayan 2015 yılından beri projelerde yer almayan davacı için belirtilen rakamların ve ıslah edilen rakamın fahiş olduğunu bildirmişler, davacının dahi aldığı ücrete ilişkin bir bedel telaffuz edememesi karşısında kabul anlamında olmamak kaydıyla davacının ancak 20.750 TL alabileceğini beyan ettikleri anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere; Tarafların yargılama sırasındaki ödevlerinden biri de davayı aydınlatma yükümlüğüdür, mahkeme ise ancak iddia ve savunmalar keza sunulu somut deliller çerçevesinde yargılama yapabilir . Davacı yan 2015 yılında ne miktarda ücret aldığına ilişkin bir delil sunmadığı gibi, görsellerin ne kadar süre ile yayınlandığı yönünde de bir delil sunmamıştır.Ancak 2016 yılından 2021 yılına kadarki kullanım için görseller üzerinde tarih bulunduğundan kullanımın da tarihine kadar her yıl devam ettiği anlaşılmıştır.
Anayasamızda da düzenlenmiş bulunan hak arama hürriyetinin somutlaşmış ifadesi olan yargılama; neticeten o çekişmeyi karara bağlamak zorunda olan hakimin ikna edilmesi faaliyetidir. Davanın yanları; sunacakları kanıtlarla kendilerinin haklı, karşı tarafın ise haksız olduğunu ispat etmek durumundadırlar. Çünkü ‘…Hukuki anlamda ispat faaliyetinde amaç, esasen hakimin dışında ve davadan önce gerçekleşen uyuşmazlığa ilişkin vakıaların gerçekliği konusunda o anda hakimde kanaat uyandırmaktır. Yani hakim geçmişte ve bilgisi dışında gerçekleşen bir olayın oluş şekli konusunda bugün bir kanaate sahip olacaktır.İspat faaliyeti ve bunun sonucu gösterilecek delillerle geçmiş, dış alemde ki olay ve olgular hakkında, dava sırasında hakimin iç dünyasında bir kanaat uyandırılır…’ Bilhassa özel hukuk ve bu alandaki yargılamalara ilişkin düzenlemeler uyarınca ‘…hakim, kural olarak taraflarca ileri sürülmeyen vakıaları araştıramaz ve bunların taraflarca ispatını isteyemez…’ Bu yüzden yanların; savlarını ve bunları destekler kanıtlarını sürelerinde ve usulüne uygun şekilde sunmaları esastır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır (1086 sayılı HUMK m. 238/1; 6100 sayılı HMK m.187/1). Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir. İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir.
Davaya konu fotoğraf eser olarak nitelendirilmese bile FSEK kapsamında korunması gerekmektedir.
FSEK md 86’da yer alan ilgili düzenlemeye baktığımızda aşağıdaki hükümleri kapsadığı görülmektedir;
Madde 86 – Eser mahiyetinde olmasalar bile, resim ve portreler tasvir edilenin, tasvir edilen ölmüşse 19 uncu maddenin birinci fıkrasında sayılanların muvafakati olmadan tasvir edilenin ölümünden 10 yıl geçmedikçe, teşhir veya diğer suretlerle umuma arzedilemez.
Birinci fıkradaki muvafakatin alınması:
1. Memleketin siyasi ve içtimai hayatında rol oynıyan kimselerin resimleri;
2. Tasvir edilen kimselerin iştirak ettiği geçit resmi veya resmi tören yahut genel toplantıları gösteren resimler;
3. Günlük hadiselere mütaallik resimlerle radyo ve filim haberleri; için şart değildir.
(Değişik üçüncü fıkra: 23/1/2008-5728/145 md.) Birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında Borçlar Kanununun 49 uncu maddesi ile koşulları varsa, Türk Ceza Kanununun 134, 139 ve 140 ıncı maddeleri hükümleri uygulanır.
Değişik dördüncü fıkra: 23/1/2008-5728/145 md.)Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yayımın caiz olduğu hâllerde de Türk Medenî Kanununun 24 üncü maddesi hükmü saklıdır.
FSEK md. 86 hükmü olmasa dahi tasvir edilenler kişilik haklarına ilişkin hükümler çerçevesinde de koruma bulurlar. Resim ve portrelere , keza dava konusu olayda ise video içinde kendi görseli de bulunan davacının dış görünüşleri üzerinde kişilik hakkına sahip olduğu bilinmektedir. Türk Medeni Kanununun 24’üncü maddesi; “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.” hükümlerini haizdir.
Sunulu delillere göre davalı firmada , dava dışı 3. Kişi ile 18.9.2014 tarihinde bir hizmet sözleşmesi imzalamıştır. Davacı bu sözleşmede taraf değildir. Bu sözleşme hükümleri incelendiğinde(18.9.2014 tarihli) sözleşmenin mali yükümlülükler başlıklı 7/A maddesinde : fotoğrafların tam ve eksiksiz teslimi halinde davalının dava dışı … San. A ‘a 39.000 +KDV yi hizmet bedeli olarak ödeyeceği belirlenmiştir. Dolayısıyla bu bedel hizmetin tamamı için belirlenmiş bir bedel olup, ticari uygulamaya göre … San.’nin mahkenlere /fotomodellere ve fotoğrafçılara da bir ödeme yapacak olması gözetildiğinde hizmet bedelinden daha fahiş miktarlarda bir bedele hak kazanıldığının davacı yanca ispat edilmesi gereklidir. Ne varki davacı yan mali yönden davayı aydınlatacak somut bir delil sunmadığı halde davasını ıslah etmiştir. Zira dava dosyasında; davalı firma ile dava dışı 3. kişinin aralarında imzaladıkları sözleşmede zikredilene paralel olarak Dava dışı 3. Kişinin Davacı ile herhangi bir sözleşme yapıp yapmadığı belli olmadığı gibi davacının ne miktarda ücret aldığına dair bilginin de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilirkişilerce mesleki bilgi ve tecrübeler ışığında birtakım öngörüler geliştirerek rayiç bedel hesabı yapılmışsa da bu hesaplama farazi ihtimallere göre hesaplanmış olduğundan ve bilirkişilerinde raporlarında beyan ettiği üzere rayiç bedel belirleyebilmek için dosyada neredeyse hiçbir veri ya da dayanak bulunmadığı belirtildiğinden bu durumda BK hükümlerine göre mahkememizce bir tazminat belirlenmesi gereklidir. Bu kapsamda mahkememizce davacının popülerlik durumu, kullanılan süre ve mecraya göre her yıl için 300 usd den toplamda takdiren 1800 usd tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faiziyle birlikte tahsil tarihindeki TL karşılığının ödenmesine ,ıslah ile talep edilen fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Mahkememizce BK hükümlerine göre tazminat bedeli belirlenirken davaya konu fotoğrafın sosyal medya kullanımları , internet sitesi reklam banner’ı kullanımı , … kargo şubelerinde afiş kullanımı , … üzerinde kullanılan haber içerikli görsellerden hareketle davalının davacıdan izin almadan ve görsellere göre birden fazla mankenin/fotomodelin kullanıldığı böyle bir çalışmada, davacının da yer aldığı fotoğraf çekimi yapıldığı, görsellerin birkaçında davacının tek fotoğrafının kullanıldığı,bazılarında diğer modeller ile birlikte yer aldığı , dava dilekçesine eklenen görseller üzerindeki tarihten 2016 2017,2018,2019,2020 ve 2021 yıllarında ait görüntülerin yer aldığı, davacının tanınmış bir model olmadığı, popüler bir model olmadığından dolayı talep edilebileceği bedelin bilirkişi raporunda da 1.000 USD nın ilk yıl yani 2015 yılı için ödenebilecek en üst seviye ücret olduğu belirlendiğinden ancak davalı firmanın dava dışı 3. Kişi ile 18.9.2014 tarihinde bir hizmet sözleşmesi imzaladığı ve 18.9.2014 tarihli sözleşmenin mali yükümlülükler başlıklı 7/A maddesinde : fotoğrafların tam ve eksiksiz teslimi halinde davalının dava dışı … San. A ‘a 39.000 +KDV yi hizmet bedeli olarak ödeyeceği belirlendiğinden , Dolayısıyla bu bedel hizmetin tamamı için belirlenmiş bir bedel olup, ticari uygulamaya göre … San.’nin mahkenlere /fotomodellere ve fotoğrafçılara da bir ödeme yapacak olması gözetildiğinde hizmet bedelinden daha fahiş miktarlarda bir bedele hak kazanıldığının davacı yanca ispat edilemediği, dolayısıyla toplanan delillere göre davacının 2015 yılına ait ücretini aldığı, huzurdaki davanın 2016 yılı ve dava tarihine kadarki ihlal dönemini kapsadığı, buna göre BK hükümlerine göre her yıl için 300 usd takdir edilmesinin hakkaniyete uygun olduğu, ıslah edilen bedelin sebepsiz zenginleşmeye yol açacağı gözetilerek ; 2016,2017,2018,2019,2020,2021 yılları için her yıl 300 usd olarak belirlenerek toplamda 1800 usd tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faiziyle birlikte tahsil tarihindeki TL karşılığının ödenmesine ,ıslah ile talep edilen fazlaya ilişkin istemin reddine, Dava tarihinden sonraki kullanımlar yönünden görsellerin davalının uhdesinde bulunan mecralardan kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
1-Takdiren 1800 usd tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faiziyle birlikte tahsil tarihindeki TL karşılığının ödenmesine ,ıslah ile talep edilen fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Dava tarihinden sonraki kullanımlar yönünden görsellerin davalının uhdesinde bulunan mecralardan kaldırılmasına,
3-1.015,41 TL ilam TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 875,03 TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Davacının yatırmış olduğu 140,38 TL peşin harcın, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 59,30 TL başvuru harcı, 246,10 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 6.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.305,40 TL yargılama giderinin taktiren 1/2 sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın kısmen kabulü nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 14.864,76 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davanın kısmen reddi nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 14.864,76 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin ve ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 14/12/2023
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır