Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/118 E. 2023/66 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/118 Esas
KARAR NO : 2023/66

DAVA : Markanın iptali ve hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 08/04/2021
KARAR TARİHİ : 14/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın iptali ve hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkil şirketin film ve eğlence sektörünün en önde gelen holding şirketlerinden biri olup 58 sene önce kurulmuş olduğunu, Bond filmlerine ait tüm marka haklarının tek ve gerçek sahibi olduğunu, … film serisinin ve dahi … filminin TÜM telif ve marka hakları bakımından sahibi ve yapımcısı olan eser sahibi müvekkilinin; 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca marka, 5846 Sayılı Fikir ve Sınat Eserleri Kanununa (FSEK) göre telif haklarına sahip olduğunu, ayrıca, … markası üzerinde uzun süreli ve yaygın kullanımı ile tanınmışlığına dayalı olarak kazanılmış hakkı ve gerçek hak sahipliğinin mevcut olduğunu, … filminin tema müziği olan, film ile aynı ismi taşıyan … şarkısının dünyanın en ünlü İngiliz şarkıcı-söz yazarlarından Adele tarafından seslendirildiğini, …, … gibi dünyanın en prestijli ödüllerinde en iyi şarkı olarak seçilmiş ve sayısız ödüle layık görüldüğünü, Google arama motoruna … yazıldığı zaman 0.96 saniyede 19.700.000 sonuç çıktığını ve sonuçların neredeyse tümünün müvekkilinin filmine ilişkin olduğunu, … filminin, özellikle başlangıç bölümünün ülkemizde çekilmiş olması itibariyle ülkemizde oldukça tanınmış halde olduğunu, … markasının pek çok tanınmış dünya lideri markanın üzerinde kullanıldığını, … markasının WIPO üzerinden yapılan inceleme neticesinde Avrupa Birliği’ndeki tüm ülkelerde … sınıfa yer alan mallar da dahil olmak üzere 2011 yılından beri tescilli olduğunu, Müvekkili şirketin aynı zamanda, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde dosyalanan “…” marka başvurularının da sahibi olduğunu, ülkemizde 09.07.2020 tarihinde TÜRKPATENT nezdinde … sınıflarda … başvuru numarası ile “…” marka başvurusunu gerçekleştirdiğini, TÜRKPATENT tarafından dava konusu “…” markası mesnet gösterilerek başvurunun … Sınıfta reddedildiğini, davalıya ait markanın tescilli müvekkil şirketin markasını ülkemizde tescil ettirmesine engel teşkil ettiğini, davalı tarafa ait markanın tescilli olduğu … ve … sınıflarda yer alan ürünler için kullanılmadığının tespit edilmiş olduğunu, Davalı adına … sayılı “…” markasının kullanılmamasından dolayı tüm mallar bakımından iptaline ve sicilden terkinine karar verilmesini, bu talepleri kabul edilmediği takdirde ise terditli olarak … numarası ile tescilli … markasının müvekkillerine ait tanınmış … markası ile birebir aynı olması, karşıt markanın kullanılması halinde müvekkile ait … markasının tanınmışlığından faydalanma gayesi olduğu ve dahi markanın ayırt edici karakterine zarar verme ihtimali olduğu dolayısıyla davacıya ait tanınmış markadan haberdar olarak kötü niyet ile tescil edilmiş olduğu gerekçeleri ile SMK’nın 6. Maddesinin 4,5 ve 9. Bentleri ile 25. Maddesinin I. Fıkrası uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; SMK’da öngörülen beş yıllık sürenin durduğunu ve dolayısıyla beş yıllık dava açma süresinin henüz dolmadığını, ilaveten 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmiş olduğu ve bu sebeple kullanma yükümlülüğünün 10.01.2017 tarihine kadar ortadan kalktığını, bu sebeple de 5 yıllık kullanma süresinin 10.01.2022 tarihinde dolacağını, Davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, Davaya konu markanın tescil ettirildiği 2016 yılında olağanüstü hâl rejimi ilan edildiğini ve yatırımlarının esaslı bir şekilde olumsuz etkilendiğini, Olağanüstü hâl rejiminin sona ermesinden henüz bir buçuk yıl geçmişken ciddi bulaşıcı hastalık tehdidi ortaya çıktığını ve pandemi sebebiyle markanın kullanılmamasının haklı bir sebep kapsamında değerlendirileceğini, Davacıya ait … markasının TPMK nezdinde tanınmış marka olarak kayıtlı olmadığını, Üçüncü kişilere devir yasağı içerikli ihtiyati tedbir kararının derhal kaldırılmasını, öncelikle davanın dava şartı noksanlığı bulunmakla usulden reddini, Esastan inceleme yapılması halinde ise davalının işbu markayı kullanamamasına ilişkin haklı sebebi bulunması sebebiyle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Davalı adına … “…” ibareli markanın kullanmama nedeniyle tüm mallar bakımından iptali , bu talep kabul edilmediği taktirde davacı markasının tanınmış olması , davalının kötü niyetli olarak markayı tescil ettirdiği iddiası kapsamında markanın hükümsüzlüğü taleplerine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, her ne kadar dava şartı itirazında bulunulmuş ise de bu itiraz yerinde görülmemiş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, … ve … 27/06/2022 tarihli bilirkişi raporlarında özetle ; Davalıya ait … tescil nodlu markanın, tescilli olduğu ; Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler: delerjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Sabunlar. Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyc maddeleri, tibbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tbbi ve veterinerlik, amaçlı kimyasal reaktif maddeler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuk bezleri. Zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı tazeleyici kokular. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar. Emtialar açısından markanın kullanımını gösterir herhangi bir delilin dosva içinde ver almadığı ve mali inceleme ile tespit edilemediği, markanın, yasanın aradığı anlamda ciddi ve kesintisiz biçimde, Pazar payı yaratacak şekilde kullanımının bulunmadığı, kullanmama nedeniyle iptaline ilişkin şartların mevcut olduğunun tespit edilmiş olduğunu, heyetçe tespit edilen hususların değerlendirilmesi ve dava konusu markanın iptali hususunda SMK m.6/4 kapsamında davacı markasının Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olduğuna dair yeterli bilgi belge dosya içinde yer almadığından bu konuda bir değerlendirme yapma imkanı olamadığını, mevcut delil durumuna göre, SMK m.6/5 kapsamında Davacının Türkiye’de belli bir tanınmışlık seviyesine ulaşmış olduğunu göstermesi açısından, yeterli bilgi/belge dosya içinde yer almadığından bu konuda bir değerlendirme yapma imkanı olamadığı, mevcut delil durumuna göre, SMK m:6/9 kapsamında Davalının, davacı markasının esas ve ayırtedici unsuru olan “…” ibaresini”, “…” şeklinde tescil ettirmesinin, “ilgili markanın özgünlüğü, ayırtediciliği, markanın piyasadaki konumu ve bilinirliği, tarafların faaliyet alanları” hususları dikkate alınarak, kötüniyetli olup olmadığı hususundaki takdir, tamamen hukuki bir nitelendirmeyi gerektirdiğinden, dava konusu markanın tescilinin, “kötüniyetli tescil”olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunun mahkemeye ait olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …ve … ‘ün 10/02/2023 tarihli EK bilirkişi raporlarında; Kök rapordaki tespit ve değerlendirmelerin aynen geçerli olduğunu bildirmişlerdir.
HÜKÜMSÜZLÜK İSTEMİNİN İNCELENMESİ:
Davacı yan tanınmışlık iddiası kapsamında ayrıca kötüniyetli tescil kapsamında davalı markasınnı hükümsüzlüğünü de talep etmiştir. Ancak hükümsüzlük istemi iptal istemi kabul edilmediği takdirde terditli olarak talep edilen bir talep niteliğindedir.
Tanınmış marka, gerek Paris Sözleşmesinde gerekse mülga 556 sayılı KHK’da tanımlanmamış olup, bir markanın tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için belirli nitelikleri taşıması gerekmektedir. Tanınmışlığın tespitinde Türkiye’nin de üyesi olduğu Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO) tarafından belirlenen ve bağlayıcı olmamakla birlikte uygulama ve öğretide de kabul gören 1999 tarihli WIPO Tanınmış Markaların Korunmasına İlişkin Ortak Tavsiye Kararları’ndan yararlanılması mümkün olacaktır. Söz konusu tavsiye kararlarına göre, tanınmışlığın tespitinde genel olarak toplumun ilgili kesiminde markanın bilinme ve tanınma derecesi, markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve kullanım derecesi, marka promosyonlarının kapsadığı coğrafi alan, promosyon süresi ve derecesi, markanın tanınmışlığını ya da kullanım derecesini yansıtacak derecedeki tesciller ya da tescil başvurularının kapsadığı coğrafi alan, markanın yetkili makamlar tarafından tanınmış marka olarak kabulüne dair uygulama örnekleri, markaya atfedilen değer gibi kriterlerin dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dosyaya sunulan belgeler ve bilirkişi raporu kapsamına göre davacının tanınmış marka iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı ayrıca davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürmüştür. Kötü niyetle marka tescilinin varlığı her somut olayda değişmekle birlikte, 11.HD’nin bazı yerleşik uygulamalarına (01.03.2021 T. ve 2020/1726 E. – 2021/1838 K.; 03.03.2021 T. ve 2020/1913 E. – 2021/1928 K.) göre; daha ziyade markanın ticari faaliyetlerde ayırt edici işaret olarak kullanılması amacıyla değil, başkalarının ticaretine engel olmak, daha önce verilmiş bir mahkeme kararının etkisini azaltmak ya da veya kendisine duyulan güveni kötüye kullanarak markayı kendi adına tescil ettirmek, sözleşme hükmüne aykırı olarak markayı adına tescil ettirmek gibi hususlar genel kötü niyet sebepleri olarak görülmektedir. Hatta tanınmış markanın aynısını veya benzerini tescil ettirmek tek başına kötü niyetli marka tescili olarak yorumlanamaz. Zira kanun koyucu, tanınmış markanın aynısı veya benzerini tescil ettirmeye mülga KHK’nın 8/4 (6769 s. SMK’nın 6/5 m) maddesinde ayrı bir sonuç bağlamıştır. Böyle bir durumda, hangi mal ve hizmetler yönünden markanın tescilli tanınmış markaya zarar verecek veya haksız yararlanmaya sebebiyet verecek ise sadece o markalar yönünden başvuru reddedilecektir. Kötü niyetin tezahürü değişik şekil ve koşullarda olabilir. Bu anlamda marka tescilini kullanarak başkalarının ticaretine engel olmak, bu amaçla şantaj yapmak ve para koparmak, markayı satmayı teklif etmek gibi eylemler olabilir. Kötü niyetin varlığını ispat bunu iddia eden davacı tarafa aittir. Ancak davacı yanca yüksek yargı içtihatları kapsamına göre davalının kötüniyetli olduğu hususu ispat edilememiştir. Dolayısıyla davacının hükümsüzlük iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Ancak davacı huzurdaki davayı markanın kullanmama nedeniyle iptali kapsamında açmış olup, hükümsüzlük istemini ise terditli olarak talep ettiğinden kullanmama nedenine dayalı iptal isteminin incelenmesi gereklidir.
KULLANMAMA NEDENİYLE İPTAL İSTEMİNİN İNCELENMESİ
Davacı yan davasını terditli olarak açmış, markanın iptalini bu talepleri yerinde görülmez ise kötüniyetli tescil kapsamında markanın hükümsüz kılınmasını talep etmişlerdir.
Gerek mülga 556 Sayılı KHK 14.maddesi ve gerekse 6769 Sayılı SMK’nun 9. maddesi hükmü gereği marka sahibine markasını tescil ettirmesi sebebiyle tanınan koruma ve mutlak inhisari hak, markanın işlevini yerine getirecek şekilde kullanılması şartına bağlanmıştır. Buradaki kullanımın ciddi kullanım olması başka bir ifadeyle markanın temel işlevine uygun ve tescil edildiği mal ve hizmetlerle doğrudan bağlantılı olarak kullanılması gerekmektedir. Böylelikle, tescil işleminin 6769 sayılı SMK bakımından tüm sonuçları ile yarattığı tekel hakkının markalar sicilini, kullanılmaya gözlerden uzak, bir köşeye atılmış ve kimselerin dokunamayacağı markalar deposuna dönüştürmesi markayı kullanma zorunluluğu ile engellenmeye çalışılmıştır.
SMK’nun 9.maddesinde markanın kullanılması zorunluluğundan söz edilmiş ancak amaca uygun ciddi kullanımın ne olduğu konusu açıklanmamıştır. SMK’nun 9.maddesi kapsamında marka sahibi kural olarak, markasını yurtiçinde sicilde kayıtlı mallar veya hizmetler için işleve uygun ciddi şekilde kullanmalı ve markayı kullanmaya kesintisiz 5 yıl ara vermemelidir.
Kullanımın ciddiliği konusunda gerek ulusal gerek uluslararası mevzuat kesin sayısal kriterler vermekten kaçınmıştır. Burada kullanımın süre kapsamı ve biçimi önem taşır.
6769 Sayılı SMK.nun 9. maddesi anlamında kullanmadan söz edebilmek için markanın “ekonomik” başka bir deyişle rekabete uygun ve en azından potansiyel olarak marka sahibinin faaliyette bulunduğu pazar ilişkililerini etkileyebilecek ölçekte kullanılması gerekir.
…’ın 2003 tarihli … kararında “Bir markanın ciddi şekilde kullanımının, söz konusu markanın tescil edildiği mal ve hizmetler için pazar yaratmak veya mevcut pazarı korumak amacıyla temel işlevine uygun olarak mal veya hizmetlerin menşe kimliğini garanti edecek şekilde kullanılması halinde söz konusu olduğu belirtilmiştir. Markanın tescil edildiği yani koruma altına alındığı şekilde kullanılması gerekliliği de buna eklenmelidir. Bir başka deyişle, markanın ciddi şekilde kullanılıp kullanılmadığına ilişkin olarak yapılacak değerlendirmede sadece faturaların parasal değerleri, fatura sayısı değil markanın kullanıldığı emtianın kullanım alanı, yaygınlığı, bu emtialara olan talep, emtianın piyasası ve yılda bu emtialardan ne miktarlarda satılabileceği hususları da nazara alınmak suretiyle faturalarda yazılı emtia miktarlarının buna göre değerlendirilerek markanın ciddi şekilde kullanılıp kullanılmadığının tayin ve takdir edilmesi gerektiği gibi markanın ciddi kullanımı kavramı kapsamında, markanın sicilde kayıtlı yani tescil kapsamı içerisinde yer alan mal veya hizmetler için (bu mal ve hizmet sınıflarında) kullanılması zorunluluğu vardır. Birçok mal veya hizmet için tescilli markaların, bunlardan bazıları bakımından ciddi şekilde kullanılmaması halinde kullanılmayan mal veya hizmetler yönünden kısmi iptal yoluna gidilir. Kısmi iptal ile Markalar Sicilinin markaların tescil edildiği ancak kullanıma konu olmayan mal ya da hizmetler bakımından temizlenmesi ve bu yolla ilgili işaretlerin üçüncü kişilerin kullanımına açılması amaçlanmıştır.
Dava 8.4.2021 tarihinde açılmış, bu tarih itibariyle davalıya ait … tescil numaralı markanın başvuru tarihi 4.8.2015, tescil tarihi 12.2.2016 tarihi olup, markanın … ve … Sınıflar için davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili 5 yıllık sürenin 6769 Sayılı Yasa’nın yürürlük tarihinden sonra başlayacağını, davanın süsesinde açılmadığını ileri sürmüştür.
Davanın 8.4.2021 tarihinde açıldığı ve uyuşmazlık tarihinde 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun yürürlükte olduğu anlaşılmaktadır.
6769 Sayılı Yasa’nın 9. Maddesinde; “- (1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.
(2) Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fıkra anlamında markayı kullanma kabul edilir:
a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması.
b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.
(3) Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6769 Sayılı Kanun’un 26. Maddesinde, madde de sayılan hallerde Kurum tarafından markanın iptaline karar verileceği düzenlenmiş, SMK 9/1-a maddesinde “9 uncu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hâllerin mevcut olmasının” iptal sebebi olarak Kurum tarafından dikkate alınacağı düzenlenmiştir.
6769 Sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinde;” (1) 26 ncı madde hükmü yürürlüğe girene kadar, iptal yetkisi, anılan maddedeki usul ve esaslara göre mahkemeler tarafından kullanılır.
(2) 26 ncı maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mahkemeler tarafından görülmekte olan iptal davaları mahkemeler tarafından sonuçlandırılır.
(3) Mahkemelerin bu madde hükmüne göre vermiş olduğu kararlar kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından Kuruma resen gönderilir.”
6769 Sayılı Kanun’un 192/1-a maddesinde; ” (1) Bu Kanunun;
a) 26 ncı maddesi yayımı tarihinden itibaren yedi yıl sonra yürürlüğe gireceği” düzenlenmiştir.
İptali talep edilen davalı markasının, … tescil numaralı markanın başvuru tarihi 4.8.2015, tescil tarihi 12.2.2016 tarihi olup, markanın … ve … Sınıflar için davalı adına tescilli olduğu , davanın 8.4.2021 tarihinde yani 5 yıl 2 ay geçtikten sonra açıldığı, dolayısıyla iptal davasının süresinde açıldığı, dava şartı yönünden ileri sürülen davalı itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Kullanılmayan markaların iptal edilerek Marka Sicili’nden silinmesi ve ticaret hayatına tekrar dahil edilmesinde, markayı tescil ettirmek isteyen kişi yada şirketlerin yararı olduğu gibi kamu yararı da bulunmaktadır. 556 Sayılı KHK’da tescilden itibaren beş yıl süre ile kullanılmayan markaların hükümsüzlük davalarının düzenlendiği 42/1-c maddesi Anayasa Mahkemesi’nin 09/04/2014 tarihli ve 2013/147 Esas- 2014/75 Karar sayılı kararıyla, iptal davalarının düzenlendiği 14. Madde ise Anayasa Mahkemesi’nin 14/12/2016 tarih ve 2016/148 E., 2016/189 K. Sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçesinde, mülkiyet hakkının sınırlandırılması yahut sonlandırılması sonucu doğuracak yasal düzenlemelerin Kanun ile yapılabileceği, KHK ile bu yönde düzenleme getirilemeyeceği açıklanmıştır. Bu durumda Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçesi de göz önüne alındığında, markanın kullanılmamasına bağlanan yaptırım konusunda yasal bir boşluk doğmuşsa da, geriye dönük olarak markanın kullanılma zorunluluğunun ortadan kalktığı ileri sürülemeyecektir. Davalı tarafça yasal mevzuattan kaynaklanan kullanma zorunluluğunun bulunduğu bilinmektedir.
Markanın kullanıldığını ispat yükü davalıda olup, davalı tarafça markanın tescil edildiği, sınıf/alt sınıflar için pazar yaratmak yahut mevcut pazarı korumak amacıyla, temel işlevine uygun olarak, anılan ürünlerin ve hizmetlerin menşeini garanti Toplanan deliller, HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli sunulu kök ve ek raporlar kapsamına göre kullanmama nedeniyle iptal istemine ilişkin olarak bilirkişi tarafından düzenlenen raporda tescilli Emtialar açısından markanın kullanımını gösterir herhangi bir delilin dosva içinde ver almadığı, markanın, yasanın aradığı anlamda ciddi ve kesintisiz biçimde, Pazar payı yaratacak şekilde kullanımının bulunmadığı, kullanmama nedeniyle iptaline ilişkin şartların mevcut olduğunun tespit edilmiş olduğundan ,ispat yükü davalı yanda olup, 6769 Sayılı Yasa’nın 9/2 maddesinde açıklandığı şekilde markanın kullanıldığının ispatlanamadığından Davalı adına tescilli … ( …) nolu markanın kullanmama nedeniyle iptaline, Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumuna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalı adına tescilli … ( …) nolu markanın kullanmama nedeniyle iptaline, Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumuna gönderilmesine,( 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 51/4.maddesi uyarınca )
2-179,90TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 120,00 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 59,90 TL başvuru harcı, 59,90 TL peşin harç 250 TL tebligat ve 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.369,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı , gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İstanbul bölge adliye mahkemesi nezdinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 14/03/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸