Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/92 E. 2023/44 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/92 Esas
KARAR NO : 2023/44

DAVA : Marka hakkına tecavüz ve haksız rekebetin tespiti, önlenmesi, maddi&manevi tazminat
DAVA TARİHİ : 20/02/2020
KARAR TARİHİ : 16/02/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka hakkına tecavüz ve haksız rekebetin tespiti, önlenmesi, maddi&manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Değişik iş sayılı dosyası üzerinden … uzantılı alan adına erişimin engellenmesi kararı verildiğini, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, değişik iş dosyası üzerinden alınan rapor ile hukuka aykırı kullanımların tespit edildiğini, … marka ibareli ürünlerin satışının yapıldığının ve site logosunda marka ibaresinin kullanıldığının tespit edildiğini, müvekkili firmanın …, …, …, …, …, …, … no’lu markaların inhisari lisans sahibi olduğunu, müvekkilinin lisans sahibi olduğu markaları ticari faaliyetlerinde etkin bir şekilde kullandığını, davalı yanın bir takım ürünleri müvekkili firmanın markalarını kullanarak satışa sunduğunu, sitenin tüketicileri yanıltmak haksız kazanç elde etmek amacı olduğunu, ürünlerin müvekkili firmaya ait olduğu algısı ile satışa sunulduklarını,markalara tecavüz edildiğini, markaların asli unsuru olan … ibaresinin kötü niyetli olarak kullanıldığını, siteden ürün alımı sırasında davalının hesap bilgilerine ücretin yatırılması gerektiği bilgisinin alındığını, sitede ürün açıklamaları kısmında … Stor mağazası olduğu izleniminin verildiğini, tedbir talebi sonrası sitede … ibareli satılan ürünlerin …markası ile satışa sunulduğunu, ürünlerden birinin … ile ortak yapılan baskılı zebra modeli olarak tanıtıldığını, karşı yanın sitesinde tedbir talebinden sonra dahi … ibaresinin yer almaya devam ettiğini, davalı yanın müvekkilinin markalarını kötü niyetli olarak kullandığını, davalı yanın eylemeleri nedeniyle müşterilerin güvenlerinin sarsıldığını, davacı markalarına tecavüzün tespitini, menini, durdurulmasını, önlenmesini keza Haksız rekabet teşkil eden eylemlerin tespitini, menini, durdurulmasını ve önlenmesini, … uzantılı alan adına erişimin engellenmesini, tedbir kararının devamını, Şimdilik 1000 TL maddi ve 30000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İşbu davada yetkili mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, … 1. Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemesi’nin …Değişik İş dosyası kapsamında verilen tedbir kararının tarafına tebliğ edilmediğini, … sayılı soruşturmasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, arabuluculuk tutanağındaki eksikliğin tamamlanmadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, dava konusu … markalı ürünlerin satışının yapıldığını, ancak … marka olmadığı iddia edilen ürünlerin tamamının … marka olduklarını, davacı şirketten faturalı olarak satın alındığını, halen satın alınmaya devam edildiğini, söz konusu ürünlerin tamamının davacı firmanın satış yetkilisinden ücret ve fatura karşılığında alındığını, davacı tarafından yapılan tanıtım ve satış etkinliğine de davet edildiğini, söz konusu mallar için herhangi bir bayilik veya acentalık sözleşmesi yapılmadan piyasada faaliyet gösterildiğini, davacının bu husustan haberdar olduğunu ve etkinlikler düzenlediğini, … markası olmadığı iddia edilen tüm ürünlerin davacı tarafından fatura karşılığında satın alındığını, söz konusu internet sitesi üzerinden çeşitli ürünler ve perdeler satıldığını, site üzerindeki logonun değişken olduğu, satışı yapılan diğer markalara ilişkin logoların sırayla değiştiğini, davacının sadece kendi markası ekrandayken ekran görüntüsü aldığını, bu durumun kötü niyetin göstergesi olduğunu, davacı şirketin satış yetkilisinin söz konusu siteyi, içeriğini ve detaylarını bildiğini, şahsından ve satışlarından memnun olduğunu belirttiğini, gene satış yetkilisi tarafından mağazaya kartelalar ve bayraklar getirildiğini, bu durumun davacı şirketin lehine olduğunu, marka değerini yükselttiğini, davacı şirketin satış yetkililerinden birçok kez alışveriş yapıldığını, tedbir kararından sonra satış yetkilisi ile görüşüldüğünü, yönlendirmesi ile … yazılı görsellerin siteden kaldırıldığını, site üzerindeki tüm ürünlerde … ibaresinin kullanılmadığını sadece davacıdan alınan ürünler üzerinde kullanıldığını, davacı yanın belirttiği ürün açıklamalarının tamamı bir bütün olarak değerlendirilirse herhangi bir ihlalin veya marka tecavüznün gerçekleşmediğinin anlaşılacağını, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; marka hakkının ihlali haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, 1.FSHHM … d.iş sayılı dosyasında www.perderium.com alan adına erişimin engellenmesine karar verildiğinden , alan adının iptaline , fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1000 TL maddi (davacı vekili 22.11.2022 tarihli talep artırım dilekçesiyle maddi tazminat istemini 50.000 TL olarak talep etmiştir) ve 30.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, her ne kadar yetki itirazında bulunulmuş ise de davacının huzurdaki davayı tescilli marka hakkından kaynaklı olarak açtığından SMK 156. Maddesi gözetildiğinde davalı yanca ileri sürülen yetki itirazı yerinde görülmemiş, arabuluculuk dava şartına tabi olmayan dava yönünden bu yöndeki itirazlar yerinde görülmemiş, davanın esası incelenmiş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Bilirkişiler …, …, … ‘in 04/11/2021 tarihli bilirkişi raporlarında özetle ; Davalı …’a ait … adresinde davacı … ‘nin lisans sahibi olduğu markaların kullanımlarının bulunduğu, Davalı … ile davacı … arasında ticari ilişki ve iletişimin bulunduğu, marka kullanımlarının kötü niyetli olmadığı, Davalı …’a ait … adresinde yer alan fotoğraflardaki … markalı ürünlerin davacı … ‘den satın alınan ürünler olup olmadığının kesin olarak tespit edilemediği, Davalının, internet ortamındaki kullanımları değerlendirildiğinde, salt davacı yanın bayisi gibi tanıtım ve satış suretiyle, markanın imajına zarar verici bir sunumunun bulunmadığı, ürünlerin orijinal olması halinde, 6769 Sayılı SMK” nın 7/5 ve 152. Maddeleri kapsamında marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin vukuu bulmayacağı, ürünlerin orijinal olmaması durumunda ise, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin söz konusu olacağı görüş ve kanaatine vardıklarını bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …, …, …’in 27/04/2022 tarihli bilirkişi raporlarında; Dava konusu olay dosyada mübrez deliller kapsamında değerlendirildiğinde, ilgili mevzuat çerçevesinde; “…” markasının ve bu markayı içeren diğer markaların dava dışı …adına tescilli olduğu, bu kişinin davacı şirkete inhisari lisans hakkını verdiği, davalı tarafın da … isimli internet sitesi üzerinden tespit tarihi itibariyle çeşitli evsafta perde ürünleri pazarladığı, davacının inhisari lisans sahibi olduğu “…” markasının tanınmış marka olarak da tescil edildiği ayrıca bu markalardan bazılarının perde ürünlerini içeren … Sınıflarda ayrıca …. Sınıfta tescilli olduğunun anlaşıldığını, davacının “…” ve yan markaları ile perde ve ev tekstili alanında faaliyet gösterdiğini, Davalı tarafında perde satışı üzerine faaliyet gösterdiğini,taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı inhisari lisans sahibi olduğu “…” markasının, davalı tarafından internet sitesinde kullanılması ve bu durumun marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet sayılıp sayılamayacağına ilişkin olduğunu, yasal mevzuat ışığında dava konusu olay değerlendirildiğinde davacının inhisari lisans sahibi olduğu “…” markasının davalı tarafça “…” şeklinde kullanıldığı davacı ve davalının aynı sektörde faaliyet gösterdikleri davacının ürünlerini bayileri aracılığı ile piyasaya sürdüğü, davalının oluşturduğu “… perderium perde ile perde sistemleri” şeklindeki tescilsiz markanın üzerinde sağ üst tarafta davacının tescilli markasını küçük punto ile kullanıldığı, bu durumun aradaki mal ve hizmet benzerliği ile kullanılan ibarenin aynı olması nedeniyle son tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, tüketici gözünde davacı ile davalı arasında ticari ilişki var olduğu algısını yaratabileceği, davalı internet sitesinin davacıya ait olduğu algısını yaratabileceği karşısında tüketicide oluşacak bu karıştırılmanın davacı markasına zarar vereceği ve “marka hakkına tecavüz” oluşturacağını, her ne kadar davalı taraf orijinal “…” ürünlerini de sattığını belirterek marka adını kullanabileceğini savunmuş ise de davalının kullanımının bu durumu aştığı, davalının davacıya ait markayı kendi logosuna eklemleyerek kullandığı, bu kullanımın tüketici gözünde davacı ile davalı arasında ticari ilişki var olduğu algısını yaratabileceği karşısında tüketicide oluşacak bu karıştırılmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu, yine Haksız rekabet, TTK 54. maddesi vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, dürüstlük kuralına aykırı olarak ekonomik düzeni bozan, ekonomik düzenin aktörleri aleyhine sonuçlar doğuran hareket ve fiillerin tümünü ifade etiğinden , TIK 55/1-a-4 bendine göre “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” haksız rekabet sayıldığından somut olayda davacının inhisari lisans sahibi olduğu “…” markasının davalı tarafından internet sitesi içeriğinde kendi logosuna eklemlenerek kullanıldığı, bu durumun davacı ile davalı arasında ticari ilişki var olduğu algısını yaratabileceği karşısında tüketicide oluşacak bu karıştırılmanın TTK 55/1-a-4 maddesi anlamında haksız rekabet oluşturacağını, Davalı tarafın oluşturduğu “…” şeklindeki tescilsiz markanın üzerinde sağ üst tarafta davacının tescilli “…” markasını küçük punto ile kullanıldığı, bu durumun aradaki mal ve hizmet benzerliği ile kullanılan ibarenin aynı olması nedeniyle son tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, tüketici gözünde davacı ile davalı arasında ticari ilişki var olduğu algısını yaratabileceği, davalı internet sitesinin davacıya ait olduğu algısını yaratabileceği karşısında tüketicide oluşacak bu karıştırılmanın davacı markasına zarar vereceği ve smk 29. maddesi gereği “marka hakkına tecavüz” oluşturacağı, Davacının inhisari lisans sahibi olduğu “…” markasının davalı tarafından internet sitesi içeriğinde kendi logosuna eklemlenerek kullanıldığı, bu durumun davacı ile davalı arasında ticari ilişki var olduğu algısını yaratabileceği karşısında tüketicide oluşacak bu karıştırılma sebebiyle davalı kullanımının TTK – 55/1-A-4 maddesi anlamında haksız rekabet oluşturacağı, SMK 151/2-c maddesi kapsamında 1.628,48 TL tazminat hesap edilebileceği görüş ve kanaatine vardıklarını bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …, …, … 01/09/2022 tarihli EK bilirkişi raporlarında; kök rapordaki tespitlerin aynen geçerli olduğunu, ancak hukuki yorum ve takdirin mahkemeye ait olduğunu belirtmişlerdir.
OLAYA UYGULANACAK YASAL MEVZUAT
6769 Sayılı SMK’nın 7. maddesinde öngörülen marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları şu şekilde düzenlenmiştir.
(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
6769 Sayılı SMK’nın 29. maddesinde öngörülen marka hakkına tecavüz sayılan fiiller şu şekilde düzenlenmiştir.
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c)Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
TTK MADDE 54- (1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
Somut olay ve bilirkişi raporları bir bütün olarak incelenidiğinde;
Bilindiği üzere ; tescilli marka ile aynı olan işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması da marka tecavüzü olarak öngörülmüştür (SMK m, 7/2-(a)), Öte yandan tescilli marka ile aynı veya benzer olan ibarenin tescilli markanın kapsadığı aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılması durumunda halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin söz konusu olması halinde ilgili kullanım marka hakkına tecavüz teşkil edecektir (SMK m. 7/2-(b)).
Öte yandan, markanın Türkiye’de belirli bir tanınmışlığa ulaşmış olması halinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ibarenin aynı, benzer veya farklı mal ve hizmetlerde kullanılmasına bakılmaksızın, kullanım marka tecavüzü teşkil edecektir (SMK m. 7/2-(c)).
TTKm.54 uyarınca ‘“haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır”. Kanun koyucunun ETKm.56’da yer alan “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir” şeklindeki tarifinden çok daha geniş ve çok daha kapsamlı bir haksız rekabet hükmüne yer verdiği açıktır. Bir eylemin haksız rekabet olarak nitelendirilmesi için taraflar arasında dar anlamda rekabet ilişkisinin olmasına, yani tarafların aynı sektörde olmalarına ve birbirlerine rakip konumda olmalarına gerek yoktur (POROY R/ YASAMAN H, Ticari işletme Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2015, s. 334; NOMER ERTAN, F, Haksız Rekabet Hukuku, İstanbul 2016, s. 115).
Yasal mevzuatta da işaret edildiği üzere TTK m. 54 hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında “dürüstlük kuralı”nı temel kriter olarak görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesindeki, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılmalıdır Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK m. 55 hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK m. 55’te sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK m. 54/2’de belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır. Ayrıca TTKm.55 özel olarak bazı haksız rekabet eylemleri sayılmıştır. Bunlardan TTK m.55/4’de yer alan “Başkasının malları, işi ürünlerini, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindeki eylem açısından davalı tarafın eyleminin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu hükmün uygulanabilmesi için, bir kimsenin bir başkasının iş ürünlerini, mallarını, faaliyet veya eylemlerini veyahut haklı olarak kullandığı işaretlerini haksız yere vere karıştırılmaya sebep olacak şekilde kullanması gerekli ve yeterlidir.
Toplanan deliller,marka tescil belgesi, kurum tarafından gönderilen 19.3.2020 tarihli yazı ekinde yer alan davacıya marka sahibi tarafından verilmiş inhisari lisans sözleşmesi, kataloğlar,sunulu CD, gelir idaresinden celp edilen taraflara ait mali kayıtlar, alan adı içindeki kullanıma ilişkin görseller, … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas-… karar ve 27.10.2021 tarihli kesinleşme şerhli ilamı, mahkememizin 2019/283 d.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu, HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli Bilirkişiler …, …, …, … tarafından düzenlenen 27/04/2022 tarihli yasal mevzuat ile ve deliller ile uyumlu rapor kapsamı bir bütün olarak incelendiğinde; “…” markasının dava dışı … Soysal adına tescilli olduğu, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından gönderilen 19.3.2020 tarihli yazı ekinde yer alan ve davacıya marka sahibi tarafından verilmiş 23.8.2019 tarihli inhisari lisans sözleşmesi incelendiğinde; …kod numaralı “… ” , … kod numaralı “…” , … kod numaralı “…” ibareli , …kod numaralı “…” ibareli , … kod numaralı “…” ibareli , … kod numaralı “…” ibareli, … kod numaralı “…” ibareli markalar üzerinde davacının inhisari lisans hakkı sahibi sıfatı bulunduğu dolayısıyla huzurdaki davayı açmasında hukuki menfaati bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafın da … isimli internet sitesi üzerinden tespit tarihi itibariyle çeşitli evsafta perde ürünleri pazarladığı, davacının inhisari lisans sahibi olduğu “…” markasının tanınmış marka olarak da tescil edildiği markanın perde ürünlerini içeren … Sınıflarda ayrıca … Sınıfta tescilli olduğu , davacı yanın inhisari lisans sahibi olduğu “…” markasının, davalı tarafından internet sitesinde kullanılması ve bu durumun marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmesi nedeniyle somut olayda davacının hak edebileceği tazminatın da denetime uygun olarak incelenmesinin gerekli olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere “marka” bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlayan işaretlerdir.
Karıştırma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Başka bir anlatım ile halkın söz konusu mal ve hizmetleri aynı ya da bağlantılı işletmelerden geldiğini düşünme tehlikesidir. Hem markanın hem de mal veya hizmetlerin aynı olması durumunda karıştırma ihtimali daha güçlüdür. Karıştırma ihtimalinden söz edilebilmesi için öncelikle tescil başvurusuna konu veya tescil edilmiş marka ile daha önce tescil edilmiş ve tescil başvurusu yapılmış markanın kapsadığı hizmetlerin aynı ya da benzer olması gerekmektedir. Eğer bu mal ve hizmetler aynı ya da benzer ise bu kez markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenecektir. Karıştırma ihtimali hem marka, hemde sınıf bakımından benzerlik gerektirdiğinden iki markanın tescil edildikleri, tescil başvurusunda bulunulduğu ya da kullanıldığı mal ve sınıfların ne kadar birbirine benzer ise karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmaması için markaların da o oranda birbirinden farklı olması gerekecektir. Markalar arasında sözcük, harf karakteri, şekil, grafik gibi renk unsurlarında hiçbir fark yok ise markalar arasında ayniyetten söz edilir. Eğer bu unsurlardan birinde küçük fark var ise benzer markalardan söz edilir. Markalar arasında karıştırma ihtimali incelenirken her bir unsura göre değil bir bütün olarak iki markanın bıraktığı genel global izlenimin markanın bütünüyle bıraktığı etki dikkate alınır.
Her koşulda dikkat edilmesi gereken nokta; İlgili mal ve hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmedikleri, benzer ihtiyaçları gidermede kullanılıp kullanılmadıkları, birbirlerini tamamlayıcı ya da birbirleri ile rekabet eder nitelikte olup olmadıklarıdır. Öte yandan malların veya hizmetlerin pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği, hizmetlerin niteliksel benzerliği duruma göre dikkate alınabilecektir. Taraflar aynı alanda faaliyet gösterdiğinden iltibas riski çok daha kuvvetlidir.
Benzerlik göreceli bir kavramdır. Tecavüzü oluşturan, alıcıların benzer markaları karıştırmaları ihtimalidir. Marka hakkının ihlalinden söz edebilmek için, iltibas tehlikesi gerekli ve yeterlidir. Bu – ihtimalin değerlendirilmesinde kıstas; bu işin ilgilisi veya uzmanı kimselerin değil, tüketicilerin algısı ve bakış açısıdır. Eğer tüketici konumundaki halk bu iki işaret arasında şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım gibi herhangi bir şekilde ve herhangi bir sebeple bağlantı kurabilecekse karıştırılma ihtimalinin varlığından söz edilebilir. Öğretide markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmektedir. Bu tespitler ışığında dava konusu olay değerlendirildiğinde davacının inhisari lisans sahibi olduğu “…” markasının davalı tarafça “…” şeklinde kullanıldığı davacı ve davalının aynı sektörde faaliyet gösterdikleri davacının ürünlerini bayileri aracılığı ile piyasaya sürdüğü, davalının oluşturduğu “…” şeklindeki tescilsiz markanın üzerinde sağ üst tarafta davacının tescilli markasını küçük punto ile kullanıldığı, bu durumun aradaki mal ve hizmet benzerliği ile kullanılan ibarenin aynı olması nedeniyle son tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, tüketici gözünde davacı ile davalı arasında ticari ilişki var olduğu algısını yaratabileceği, davalı internet sitesinin davacıya ait olduğu algısını yaratabileceği karşısında tüketicide oluşacak bu karıştırılmanın davacı markasına zarar vereceği ve “marka hakkına tecavüz” oluşturacağı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı taraf orijinal “…” ürünlerini de sattığını belirterek marka adını kullanabileceğini savunmuş ise de davalının kullanımının alınan rapor içerikleri gözetildiğinde bu durumu aştığı, davalının davacıya ait markayı kendi logosuna eklemleyerek kullandığı, bu kullanımın tüketici gözünde davacı ile davalı arasında ticari ilişki var olduğu algısını yaratabileceği , davacının inhisari lisans sahibi olduğu “…” markasının davalı tarafından internet sitesi içeriğinde kendi logosuna eklemlenerek kullanıldığı, bu durumun davacı ile davalı arasında ticari ilişki var olduğu algısını yaratabileceğinden tüketicide oluşacak bu karıştırılmanın TTK 55/1-a-4 maddesi anlamında aynı zamanda haksız rekabet oluşturacağı , Davalı tarafın oluşturduğu “…” şeklindeki tescilsiz markanın üzerinde sağ üst tarafta davacının tescilli “…” markasını küçük punto ile kullanıldığı, bu durumun aradaki mal ve hizmet benzerliği ile kullanılan ibarenin aynı olması nedeniyle son tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali nedenriyle marka hakkına tececvüz ve haksaz rekabete neden olduğu gözetilerek eylemlerin tespitine, durdurulmasına , önlenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
TAZMİNAT İNCELEMESİ
6769 sayılı SMK’nun 151.maddesine göre; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir. (5) Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır.
(6) Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü amirdir.
Davacı yan tazminat istemini 29.1.2021 tarihli dilekçe kapsamına göre ; SMK 151/2-C kapsamında talep etmiştir.
Lisans seçeneğinde tarafların mali kapasitesi 1. derecede etken ise de tek başına lisans ücreti belirleme de bir kriter değildir. Lisans seçeneğine göre bir tazminat seçimi salt taraf cirolarından yada sattığı ürün sayısından, cirolardan hareket ile tek başına hesaplandığında hakkaniyete aykırı sonuçlar yaratılabilir. Dolayısıyla tazminatın belirlenmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamayacağı gibi ihlal edeni mükafatlandırır nitelikte de olmamalıdır. Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğu sabittir. Bilirkişilerin salt ciroya göre ulaştıkları sonuç çok düşük bir miktar olup, hakkaniyete uygun sonuca ulaşmak için sunulu tüm delillerin mahkememizce tartışılması gereklidir. Nitekim raporda da son nihai takdirin mahkemeye ait olduğu belirlenmiştir.
Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği” , Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiştir.
Davacının inhisari lisans aldığı, … markası alanında tanınmış olduğu bilirkişi heyetince de belirlenmiş olup, öte yandan …” markasının dava dışı …adına tescilli olduğu, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından gönderilen 19.3.2020 tarihli yazı ekinde yer alan ve davacıya marka sahibi tarafından verilmiş 23.8.2019 tarihli inhisari lisans sözleşmesi incelendiğinde inhisarı lisans sözleşmesinin 2019 yılında yapıldığı ve yıllık lisans bedelinin 50.000 TL olduğu , 3 yıllık 150.000 TL lisans ödenmesi yapılacağının kararlaştırıldığı ve resmi olarak noter huzurunda yapılmış olduğu anlaşılmıştır.
Dolayısıyla markanın belirli bir Pazar payının bulunduğu, lisansa konu edilmesi halinde belirli bir marka değerinin bulunması nedeniyle davacının da yıllık 50.000 TL karşılığında markayı kullanmak için inhisari lisans sözleşmesi yaptığı, dolayısıyla belirli bir marka değeri bulanan markanın alt lisansa dahi konu olması halinde ekonomik koşullarına göre belirli bir meblajın altında olamayacağı , hiçbir tacirin uygulamada lisans seçeneğinde 1 yılın altında lisans vermediği, dolayısıyla uygulamada ticaret odasından sorulan emsal lisans oranlarında yıllık cironun %15 i oranında sabit görüş bildirdikleri , ancak bu durumumun her somut olaya uygun bir ciro oranı olmadığı dolayısıyla somut olayda , lisansın da ancak BK hükümlerine göre incelenmesinin gerektiği, gerek davacının gerekse davalının incelenen mali kayıt ve belgelerine göre ticari kapasitesi dikkate alındığında somut olayda … markasının bir marka değeri olduğu, bu değerin izinsiz olarak davalı tarafından kullanıldığı ve gerek asıl marka sahibi gerek inhisari lisans alandan izin alınmadığı, eylemin haksız rekabete neden olduğu, davacının markasının ve reklam gücünden hiçbir çaba sarf etmeden yararlanan davalının lisans seçeneğine göre bir tazminat ödemesinin gerektiği , marka hakkı ihlaline dayalı tazminat hesabında çoğu zaman somut olarak ortaya çıkan zararın tazmininin tespitinin mümkün olmadığı, ancak tazminat hukukun genel ilkelerine göre marka hakkı sahibinin maruz kaldığı zararın adil bir biçimde denkleştirilmesi amaçlandığından , lisans seçeneği seçilmiş olsa dahi marka sahibinin ve mütecavizin malvarlığında markanın haksız kullanımı sonucunda oluşacak artışında dikkate alınmasının gerektiği, tek başına cirolardan hareket edilerek bir lisans bedeli takdir edilmesi halinde davacının sebepsiz zenginleşmesine yada mütecavizin mükafatlandırılmasına neden olunabileceği , ihlalin süresi, niteliği, boyutu ve ihlalin internet ortamında daha geniş kitlelere yönelik olarak (yapılış şekli dikkate alındığında ) gerçekleşmesi gözetilerek SMK 151/2-c kapsamında 50.000 TL lisans bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesine hükmedilmiştir .
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın talep tarihi itibarıyla manevi tatmini sağlamamaya yetecek miktarda talep edilmiş olduğu, maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, dolayısıyla somut olaya , tarafların dosyaya yansıyan mali ve sosyal durumlarına göre takdiren 10.000 TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı tarafça davacı markası ticari etki yaratacak şekilde kullandığından, bu şekildeki kullanımın hukuka uygun bir kullanım niteliğinde olmayıp, marka hakkına tecavüz oluşturduğu ve eylemin aynı zamanda TTK anlamında haksız rekabet teşkil ettiğinden haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve tedbir talepleri de yerinde görülmüştür.
Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davalının davacıya ait marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-Marka hakkını ihlal nedeniyle 50.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan tahsiline,
3- Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4- Mahkememizin 20.1.2020 tarih ve 2019/283 diş sayılı dosyası kapsamında verilen tedbirin karar kesinleşene kadar devamına,davacı yanca yatırılan 27.1.2020 tarih ve 8276 sırı nolu 10.000 TL bedelli teminatın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana iadesine,
5-4.098,60 TL ilam harcının peşin ve ıslah harçtan tahsili ile eksik kalan 2.732,39 TL harcın davalıdan tahsiline,
6-Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti yönünden; Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- kabul edilen Maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-kabul edilen Manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 10.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 10.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 54,40 TL başvuru harcı 529,41 TL peşin harç, 836,80 TL ıslah harcı, 305 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 7.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 8.725,61 TL yargılama giderinin taktiren 2/3 inin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 16/02/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸