Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/86 E. 2023/149 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/86 Esas
KARAR NO : 2023/149

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Önlenmesi, Ünvan Terkini,
DAVA TARİHİ : 17/02/2020
KARAR TARİHİ : 05/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Önlenmesi, Ünvan Terkini, davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davacı …’un inşaat sektöründe “…” olarak bilinen dava dışı … A.Ş.’nin Ceo’su, ortağı ve şirketin yöneticisi olduğunu, şirketin 2004 yılından beri gerek inşaat sektöründe gerekse farklı alanlarda pek çok proje geliştirdiğini, Davalı … Şirketi ‘nin davacının başta inşaat sektörü olmak üzere; “…’ ve “… ” ibareli markalar ile tüketici nezdinde sağlamış olduğu güven ve itibar duygusundan haksız şekilde yararlanma amacı taşıdığından kötü niyetli olduğunu, …’un … ve … isimli markaların sahibi olduğunu, Davalının hukuka ve yasaya aykırı eylemlerinin, müvekkilinin marka hakkından doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğinden, söz konusu eylemin tüm sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, Davalının ticaret unvanında bulunan “…’ ve “… ” ibarelerinin kullanımın yasaklanmasını, …’ ve “… ” ibarelerinin her türlü ilan, broşür, levha, tanıtım evrakında kullanımın önlenmesini, …” ve “… taşıyan tanıtım evraklarından ve vasıtalarından silinmesine, silinmesi mümkün olmaz ise imhasını, …'” ve “… ” ibarelerini taşıyan davalı adına kayıtlı varsa alan adlı sitelere erişimin engellenmesini, …’ ve “… ” ibareleri, davacı markasına tecavüz teşkil ettiğinden itiraz konusu “… Ltd. Şti.” markasının ticaret sicilinden terkinine ve terkine ilişkin hususun Ticaret Sicil Gazetesinde ilanını ve Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı taraflara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin dört yılı aşkın bir süredir … ticaret unvanıyla mobilya sektöründe kendisini ispatlamış bir firma olduğunu, tarafların hizmet sınıflarının dahi tamamen farklı olduğunu, Müvekkili şirketin … ticaret unvanıyla mobilya sektöründe diğer tacirlerden ayırt edilebilirlik kazanmış ve kendisini bu sektörde tanıtma imkanı bulduğunu ancak müvekkilinin ticari unvanının marka boyutuna ulaşmadığının da çok net bir şekilde ortada olduğunu, çünkü bir unvanın markasal etki yaratması için o unvanın şirket tarafından üretilen malları ve verilen hizmeti ilk etapta kapsaması gerektiğini, ancak üretilen emtialara bakıldığında unvanın marka düzeyinde bir kullanımının söz konusu dahi olmadığı ve unvan kullanma sınırını aşacak bir durumun da oluşmadığının açıkça görüleceğini, dava dilekçesine bakıldığında markasal kullanıma ilişkin en ufak bir delilin dahi söz konusu olmadığını, müvekkilinin mobilya sektöründe , davacı tarafın ise inşaat sektöründe hizmet verdiğini,. iltibas yoluyla marka hakkına tecavüzün oluşabilmesi için en önemli kriterin söz konusu markaların aynı ya da aynı tür ürün ya da hizmet için kullanılıyor olması gerektiğini, ancak dosya kapsamında tarafların çalışma alanlarına bakıldığında iki firma arasında karıştırılacak bir hizmetin veya hizmet verilen kitleler arasında iki firmayı karıştırma tehlikesi doğuracak herhangi bir etkenin mevcut bulunmadığının görüleceğini ”… ” unvanını davacı şirketin marka tescil tarihinden önce … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tescilini sağladıklarını ve uzun süredir de bu unvan ile faal olarak çalıştıklarını, Müvekkili şirketin dava konusu unvanı davacı şirketten önce kullanmaya başlamış olması ve bu unvanı davacı şirketten önceki tarihte tescil ettirmiş olmasının müvekkilinin kötü niyetli bir hareketinin bulunmadığının kanıtı olduğunu, gerek TTK ve gerekse marka hukuku kapsamında ihlal yada haksız rekabet ve iltibas şartları oluşmadığını, davanın reddine, karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Davacının “… ” ve “…” isimli markaların sahibi olduğu, ve davacının dava dışı … A.Ş’nin ortağı olduğu, davalının hukuka aykırı olarak davacıya ait marka hakkına tecavüz ettiği, bu kapsamda marka hakkının ihlali, tespiti, tecavüzün önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması, davalı ticaret ünvanında bulunan … ve … ibarelerinin kullanımının yasaklanması, bu ibareleri içeren her türlü tanıtım evraklarına mahkemece el konulması, silinmesi, davalı adına internet siteleri varsa erişime kapatılması, davalı ticaret ünvanından … ibaresinin terkini ,kararın ticaret sicil gazetesinde ilanı ve tedbire hükmedilmesi taleplerine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Türk Patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
… ibareli markanın … no ile hizmet markası olarak … Sınıflar için davacı … adına 10.11.2009 tarihinde tescil edildiği, 31.11.2011 tarihli bültende yayınlandığı, … nolu … ibareli markanın … Sınıflar için davacı … adına 26.7.2012 tarihinde tescil edildiği, 30.11.2013 tarihli bültende yayınlandığı , … nolu … şekil ibareli markanın … Sınıflar için davacı … adına 9.2.2016 tarihinde tescil edildiği, 31.7.2017 tarihli bültende yayınlandığı, … nolu … şekil ibareli markanın … Sınıflar için davacı … adına 1.10.2018 tarihinde tescil edildiği, 29.3.2019 tarihli bültende yayınlandığı anlaşılmıştır.
Davalıya ait ticari sicil kaydı celp edilmiş ve …’nin … ticaret sicil müdürlüğüne mobilya ve aksesurları toptan ticareti faaliyet alanında 9.3.2017 tarihinde kayıt edildiği anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, …’ün 18/02/2022 tarihli bilirkişi raporlarında; Dosya içeriğinde “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu” tarafından “20.10.2021” tarihinde gönderilen yazıda, internet sitesi alan adında” …’ , “… ” ibarelerinin geçtiği, dört web sitesi olduğu, …, ….com.tr, alan adının davacı ve davacıya ait şirkete ait olduğu, … alan adının ” …” isimli şahısa , …-….com.tr alan adının “… “ isimli firmaya ait olduğu, …-….com.tr alan adının “com.tr” uzantılı olması nedeniyle hangi şahıs tarafından satın alındığının “…”ndan öğrenilebileceği, “Davalı … tarafından kayıt altına alınan alan adının… olduğu, ilgili web sitesinin kullanımda ve ulaşılabilir olduğu, Davacının … no ile tescilli … markasının … sınıfta yer alan mal ve hizmetler için tescil edilmiş olduğu, Davalının 30.04.2020 tarihinde oluşturulmuş olan … alan adı altında yayınlanan web sitesi incelendiğinde; “… şekil ibaresinin markasal olarak kullanıldığı, … ibaresinin kelime unsuru olarak markasal kullanıldığı, Davacı markası ile davalının … ve kullanımlarının fonetik, görsel ve kavramsal olarak benzer olmadığı, dolayısıyla taraf marka tescili ve kullanımları kapsamındaki mal ve hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesimi nezdinde iltibasa neden olmayacağı, Davalının ticaret unvanı …’nın unvanının kılavuz unsurunun … /… olduğu ve… tarihinde … sicil no ile sicile tescil edildiği, Davacının ise, davalı şirketin tescilinden yaklaşık 1,5 yıl sonra 01.10.2018 tarihinde … no ile tescilli markasının başvurusunu yaptığı, davalının söz konusu ibareyi şirket faaliyet alanı kapsamında öncelikli kullanma hakkının olduğu, davalının … web sitesindeki kullanımlarında dahi ticaret unvanının kılavuz unsuru olan … /… unsurlarını da MARKASAL olarak kullanmadığı, dolayısıyla davalının davacı adına tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin mevcut olmadığı” yönünde görüş ve kanaat bildirdikleri anlaşılmıştır.
İkinci bilirkişi heyeti Bilirkişiler …, …, …’ın 04/10/2022 tarihli raporlarında; Somut olayda … ibaresinin özellikle inşaat hizmetleri sınıfında davacı ile özdeşlemiş bir ibare olduğunu, Her ne kadar … ibaresi inşaat hizmetleri sınıfında davacı ile özdeşleşmiş ise de 18.02.2022 tarihli bilirkişi raporunda davalıya ait web sitesi üzerinde inceleme yapılmış olup web sitesi görsellerinde nefix marka kullanımına yer verildiği görülmekte olup teknik bilirkişi tarafından yapılan incelemelerden dava dilekçesinde yer aldığı şekilde … Ltd. Şti. ibaresinin markasal kullanımına dair tespit yapılamamıştır. Davalının web sitesinde …Şti. ibaresinin ön plana çıkartılarak, ticari unvan kullanımını aşar şekilde ürün tanıtımı için kullandığının tespit edilemediğini, Davalının ticaret unvanının … Ltd. Şti. olarak davacının tescilli ve tanınmış … marka ibaresini aynen içermekte olduğunu, Davalının ticaret sicil gazetesinde faaliyet alanı “Mobilya, mobilya aksesuarları, ev tekstili, diğer tekstil ürünleri, giyim, iş güvenlik malzemeleri, züccaciye, ev gereçleri, kimyevi maddeler, temizlik madde ve makinaları, sağlık ürünleri, tıbbi malzemeler vb mal alım, ihracat, ithalat, satış ve pazarlama” olarak yer aldığını, Davalının web sitesinde yer alan ürünler ve tanıtımları incelendiğinde ise davalının hizmet alanlarına Dış İnşaat Malzemeleri, İç Dekorasyon, İzolasyon Malzemeleri olarak yer verdiğinin görülmekte olduğunu, Yine davalının web site alan adının da http://…/ olarak kullanıldığını, … ibaresinin inşaat sektöründe davacı ile özdeşleşmiş tanınmış bir ibare olduğu dikkate alındığında, davalının … Şti. ticaret unvanı altında inşaat malzemeleri alanında hizmet verdiği anlaşıldığından tarafların hizmet alanlarının benzer olduğu görülmekle, davacı marka ibaresinin tanınmışlığı da dikkate alındığında davalı ticaret unvanı kullanımının davacı markası ile iltibas riski bulunduğunu bildirmişlerdir.
I ve II. Raporlar arasında çelişki bulunduğundan III. Kez heyet oluşturulmuştur.
Üçüncü bilirkişi heyeti 4 lü heyet olarak oluşturulmuş olup; bilirkişiler …, …, …, … tarafından düzenlenen 06/03/2023 tarihli raporda özetle; Davacı tarafın … numaralı “…” ibareli tanınmış markasının bulunduğu ve …numaralı “… ” ibareli markasının … sınıflarda tescil edildiği, Dosya kapsamında bulunan delillerden davalı tarafın faaliyet alanının davacı ile benzer nitelikte olmadığı, 14.01.2022 tarihli bilirkişi raporunda somut şekilde inceleme yapılarak davalıya ait http://…,tr alan adının tespit edildiği, ilgili alan adında yapıştırıcı ve yapı kimyasallarına ilişkin görsellerin bulunduğu, söz konusu görsellerin bulunmasının davacının marka hakkına tecavüz oluşturmadığı, Dosya kapsamında 03.10.2022 tarihli bilirkişi raporunda http://…/ adlı internet sitesinin davalıya ait olduğunun belirtildiği ancak buna ilişkin somut tespitlere rapor içeriğinde yer verilmediği, heyetlerince inceleme yapıldığı tarih itibariyle ilgili internet sitesine erişim sağlanamadığı ve alan adı sahibinin davalı olmadığı, bu kapsamda raporda yer alan değerlendirmelerin esas alınmaması gerektiği, Davalının karıştırılmaya yol açacak, aldatıcı ve dürüstlük kuralına aykırı herhangi tutum ve davranışının tespit edilemediği, bu doğrultuda haksız rekabet şartlarının oluşmadığı , Davacı tarafın yetkilisi olduğu firma ile davalı tarafın faaliyet alanları açısından benzerlik bulunmadığı, ticaret unvanındaki ayırt edici unsurların farklı olduğu, bunun yanında davalının ticaret unvanını aşar nitelikte marka hakkına tecavüz oluşturacak biçimde eylemlerinin de tespit edilemediği, bu kapsamda ticaret unvanı terkini şartlarının oluşmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirdikleri anlaşılmıştır.
UNVAN TERKİNİ İSTEMİNİN İNCELENMESİ:
TTK’nun 20 ve 40 ncı maddeleri uyarınca her tacir, bütün ticari işlemlerini bir ticaret unvanı altında yapmaya, imzaladığı evrakı bu unvanı kullanarak imzalamaya mecburdur. Tacirin ticaret unvanı kullanma ve tescil ettirme zorunluluğu bulunmaktadır. İşletme adı,işletmeyi benzeri işletmelerden ayırmaya yarayan ve işletmeyi tanıtma amacı güden bir isimdir. İşletme adının kullanılma zorunluluğu yoktur. Ancak,işletme adı kullanılıyor ise,tescil ettirme zorunluluğu bulunmaktadır. Hizmet markası ise,bir işletmenin hizmetini diğer bir işletmenin hizmetlerinden ayıran işarettir.
Ticaret unvanı, işletme adı ile hizmet markası, tacirin maddi olmayan mal varlıklarıdır. Seçilmeleri, tescilleri, korunmaları, kullanılmaları ve kullanım amaçları farklıdır.
Somut olayda davacı gerçek kişi adına kayıtlı olan markalar … ve … ibarelerini içermekte olup, … ibareli marka … ile … Sınıflar için davacı … adına 1.10.2018 tarihinde tescil edildiği, 29.3.2019 tarihli bültende yayınlandığı anlaşılmıştır.
Davalı ait ticari sicil kaydı celp edilmiş ve …’nin … ticaret sicil müdürlüğüne mobilya ve aksesurları toptan ticareti faaliyet alanında 9.3.2017 tarihinde kayıt edildiği anlaşılmıştır.Dolayısıyla davacının … ibareli markasının tescil tarihi davalının ticari unvan tescilinden sonradır. Keza faaliyet alanları da birbirinden farklı olduğundan karıştırma ihtimalinin bulunmadığı açıktır. Öte yandan markasal kullanım ile ticari unvan kullanımı birbirinden farklı kavramlar olup, davacının ortağı olduğu şirketin unvanı içinde de … yada ibareleri geçmediğinden unvanlar arası bir karıştırma söz konusu değildir. Ancak davacının tescilli markalarının tescil aldığı emtia sınıfı ve hizmet sınıfı nedeniyle tüketicinin karıştırma ihtimalinin bulunduğu yönündeki iddianın incelenmesi gereklidir. Bu husus ise ancak davalının da inşaat alanında faaliyet göstermesi keza kullanımlarında yani ürettiği ürün vb gruplarda … yada … ibarelerini tek başına kullanması ile mümkün olabilecektir. Ancak bu yönde delil bulunmadığı hususu sabittir.
Davacının markasının inşaat hizmetleri kapsamında tanınmış olduğu bilirkişi raporları ile sabittir. Ancak davacının davalının faaliyet gösterdiği mobiyla faaliyetleri alanında da tanınmış olduğu yönünde bir delil bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı yan dahi beyan dilekçesinde … markasının TÜRKPATENT NEZDİNDE 25.09.2019 TARİHİNDE TANINMIŞ MARKA STATÜSÜNE alındığını beyan etmiş olup, tanınmışlık kararı dahi davalının ticari sicile tescil tarihinden sonradır. Davalı yanın kötüniyetli olduğu yönündeki iddiayı destekleyen delil sunulmadığı gibi karıştırma ihtimali yaratacak şekilde davalı kullanımının bulunduğuna dair davacı yan tarafından delil de sunulmamıştır.
Sunulu delillere ve hükme esas alınan 1 ve 3. Rapor kapsamlarına göre; davalının ticaret ünvanı …’nin ünvanının klavuz unsurunun … /… olduğu, Davalı … ‘nin… tarihinde … sicil no ile sicile tescil edildiği, Davacının ise, davalı şirketin tescilinden sonra davacının… no ile tescilli markasının başvurusunu yaptığı, davalının sözkonusu ibareyi şirket faaliyet alanı kapsamında öncelikli kullanma hakkının olduğu, Davalının … web sitesindeki kullanımlarında dahi ticaret ünvanının klavuz unsuru olan … /… unsurlarını da MARKASAL olarak kullanmadığı, dolayısıyla davalının davacı adına tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin mevcut olmadığı keza Ticaret unvanın korunması ile markanın korunması farklı hukuki sonuçlar doğurduğundan somut olayda unvan terkini şartlarının bulunmadığı anlaşıldığından unvan terkini isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
MARKA HAKKINA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABET İDDİALARININ İNCELENMESİ :
6769 sayılı SMK m.7/II’ye göre; Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahihine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması halinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
SMK m.29/I-c uyarınca markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka hakkına tecavüz sayılır.
6769 sayılı SMK’nın 7. Maddesine göre; Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması. (3)Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. (4)Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez. (5)Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez: a)Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi. b)Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması. c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması 6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. Madde 56’da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Toplanan deliller, ticari sicil kayıtları, alan adı sahiplik kayıtları, uyap WHO’S kaydı, marka tescil belgeleri, üç farklı heyetten alınan raporlar ve mahkememizce HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli olan 1 ve 3. Heyet raporları kapsamı bir bütün olarak incelendiğinde;
İlk bilirkişi raporunda davacı ve davalıya ait alan adları incelenmiş olup, davalı internet sitesinde markasal bir kullanım olup olmadığı yönünde bilirkişi heyetince de bir inceleme yapılmıştır. İlk raporda
Davacının … no ile tescilli markasının … ve …. Sınıfla yer alan mal ve hizmetler için tescil edilmiş olduğu, davalının alan adı içinde … üzerinde kullanım amaçlı olarak … kimyasalları ibareli kullanımlarının bulunduğu, Davalımın … no ile tescilli markasının, … şeklinde kelime markası olduğu, bütünsel bakış açısı ile markanın esas unsurunu kelime unsurunu oluşturduğu, Davalının 30.04 2020 tarihinde oluşturulmuş olan … alan adı altında … Kimyasalları şekil ibaresinin markasal olarak kullanıldığı,lacivert ve turkuaz mavi iki alandan oluşan bir dikdörtgen içinde lacivert alan içinde … ,…atan içinde ise … ibaresinin yerleştirildiği, … olarak okunduğu, bütünsel bakış açısı ile şekil , renk, tasarım ve kelime unsurunun birlikte markasal kullanımın esas unsurunu oluşturduğu, Davacının…no ile tescilli markasının … Sınıfta yer alan mal ve hizmetler için tescil edilmiş olduğu, davalının kullanımlarının yapı kimyasal ve yapıştırıcılarında kullandığının tespit edildiği, Davacı markası ile davalı kullanımları arasında görsel, fonetik ve kavramsal benzerliğin olmadığı, dolayısıyla taraf marka tescili ve kullanımları kapsamındaki mal ve hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesimi nezdinde iltibasa neden olmayacağı anlaşılmıştır.
İkinci bilirkişi raporu hükme esas alınmamıştır. Zira alan adlarının kime ait olduğu net olarak tespit edilmeden direk davalı ile ilişkilendirilmeye çalışıldığı anlaşılmıştır. Zira 3.raporda isabet ile belirtildiği üzere, Bilgi Tekolojileri ve İletişim Kurumu’nun 20.10.2021 tarihli yazısında “… ” ve “… ibaresine yakın olan aktif alan adlarını belirttiği, ilgili alan adlarının birinin davacı adına kayıtlı olduğu, diğerinin ise davacının yetkilisi olduğunu belirttiği firmaya ait olduğu ,İlgili yazıda belirtilen “….web.tr” alan adının … adlı şahsa ait olduğu, Dosya içeriğinde belirtilen alan adı …-….com.tr ise “…” adlı firmaya ait olduğu son raporda tespit edilmiş olup, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından gönderilen cevap yazısında davalı taraf adına kayıtlı herhangi bir alan adının belirtilmediği görülmektedir. Belirtilen alan adlarının iki tanesinin davacı ile ilişiğinin bulunduğu, diğer iki alan adının ise davalı ile somut herhangi bir ilgisi bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dosya içeriğindeki Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu cevap yazısı,… Ticaret ve Sanayi Odası cevap yazısı, davacı tarafından dava dilekçesinde yer verilen üç adet URL adresi incelendiğinde,uyuşmazlığın davalının davacı tarafa ait marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin bulunup bulunmadığı ve ticaret unvanını aşar şekilde marka niteliğinde kullanıp kullanmadığı hususunda toplandığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından dava dilekçesinde yer verilen URL adresleri incelendiğinde adreslerin davacıya ait … sayfasını açtığı ve içeriğinde davacı tarafın projelerine ilişkin bilgilerin yer aldığı görülmektedir. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu yazısında bildirilen dört adet URL adresinin birinin davacı adına kayıtlı olduğu, diğerinin davacının yetkilisi olduğunu belirttiği … A.Ş. adına kayıtlı olduğu, diğer ikisinin ise …ve “… … ” adlı kişilere ait olduğu görülmektedir. Bu kişilerin davalı taraf ile herhangi bir ilişkisi bulunduğu yönünde ne davacı yanca bir delil sunulmuş nede 1 ve 3. Raporlarda davalı aleyhine sonuç doğuracak bir tespit yapılmadığı anlaşılmaktadır.
3.10.2022 tarihli 2. Raporda ise Bilirkişi heyeti dava dilekçesinde yer almayan iddialar yönünden tespitlerde bulunmuşlar, incelenen alan adının davalı ile net olarak bağlantısı tespit edilmeden ,iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı şekilde rapor tanzim ettiklerinden yani davacı tarafın dava dilekçesinde belirtmediği iddialar kapsamında bilirkişi tarafından inceleme yapıldığı anlaşılmaktadır. Oysa 14.6.2022 tarihli celsede önceki raporla çelişen ve üstün tutulan hususlar varsa gerekçelendirilmesi yönünde ara karar olmasına rağmen 2. Raporun mahkememiz ara kararına uygun olarak hazırlanmadığı, örneğin alan adı ve markasal kullanım yönünden 2.raporda denetime uygun bir inceleme yapılmadığı (oysa 1. Raporda …/… markaları kıyaslanmış keza alan adı içindeki kullanımlarda denetime uygun olarak hazırlanmıştı..) öte yandan 2.raporda dava dilekçesinde olmayan alan adı ile inceleme yapıldığı, yani 2.raporda dava dilekçesinde olmayan iddialar üzerinden gerekçelendirilmeden rapor tanzim edildiğinden mahkememizce hükme esas alınmamıştır.. Davalı yan 2. Rapora beyan dilekçesine dava tarihinde mevcut olmayan ve dava dilekçesinde belirtilmeyen hususların internet sitesi çerçevesinde bilirkişiler tarafından incelenerek iddianın genişletilmesi suretiyle müvekkili aleyhine sonuç çıkarılmaya çalışıldığını ilere sürmüş, … sayfasından alınan uyap kaydında da … alan adının sahiplik bilgelerinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla dava dilekçesinde gösterilmeyen iddialar bilirkişilerce incelenmiş olduğundan keza dava dilekçesinde dahi davacının marka tecavüzü yönünden kullanımına ilişkin görsel delil sunmadığı, dilekçe de davalı adına kayıtlı alan adı varsa erişiminin engellenmesi isteminde bulunmakla birlikte alan adı bilgisi vermediği dolayısıyla 2. Raporun denetime uygun olmaması nedeniyle keza gerekçesinin bilimsel nitelikte olmaması nedeniyle Mahkememizce hükme dayanak alınması mümkün bulunmamıştır.
HMK 266 madde kapsamında 1 ve 3. Raporların içinde sektör bilirkişilerin de bulunduğu heyetlerce düzenlenmiş olması, 1.raporda davalı tarafa yönelik Google araması yapıldığı ve bu arama sonucunda davalının kullanımındaki sitenin http://… adlı web sitesinin tespit edildiği, alan adı içeriğinde yapıştırıcılar ve yapı kimyasallarına ilişkin kullanımların gerçekleştiği, söz konusu kullanımın davacı markaları ile benzerlik taşımadığı ,somut olayda marka hakkını ihlal ve haksız rekabetin söz konusu olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından dava dilekçesinde yer verilen URL adresleri incelendiğinde adreslerin davacıya ait … sayfasını açtığı ve içeriğinde davacı tarafın projelerine ilişkin bilgilerin yer aldığı ,Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu yazısında bildirilen dört adet URL adresinin birinin davacı adına kayıtlı olduğu, diğerinin davacının yetkilisi olduğunu belirttiği … A.Ş. adına kayıtlı olduğu, diğer ikisinin ise …ve “…” adlı kişilere ait olduğu, bu kişilerin davalı taraf ile herhangi bir ilişkisi bulunduğunun tespit edilemediğinden alan adlarına erişim isteminin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Ticari sicil kaydına göre davalının sicile kayıt tarihinin 09.03.2017 olduğu , davalının … kodunun 46.90.04 olarak yer aldığı, bu kodun “Belirli bir mala tahsis edilmemiş mağazalardaki bir başka ülkeyle yapılan toptan ticaret (çeşitli malların toptan satışı)” anlamına geldiği ,Keza meslek grubu kaydının da … dış ticaret” olarak yer aldığı , davalı tarafın ticaret unvanı ile gerçekleştirdiği faaliyetlerin konusunun her türlü mal ve hizmetin, ithalat, ihracatı, alım satımı ve pazarlanması faaliyetleri, mobilya ve mobilya aksesuarları toptan ticareti olduğu, davacı tarafın faaliyetlerinin ise inşaat sektörüne ilişkin olduğu, bu doğrultuda faaliyet alanlarının karıştırılmaya yol açacak nitelikte olmadığı , davacı markasının tanınmışlık kararı öncesinde ticari sicile kayıt olan davalının kötüniyetle hareket ettiği de ispat edilmediğinden somut olayda unvan terkinin şartlarının bulunmadığı, keza davalının ünvan tescili yoluyla davacı markasının itibarının zedelenmesine, zarar görmesine neden olduğu yönünde de delil olmadığı hususları bir arada gözetildiğinde sübut bulmayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-DAVANIN REDDİNE,
2-269,85 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 215,45 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Red edilen unvan terkini istemi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 25.500 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Red edilen tecavüzün tespiti ve önlenmesi istemi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 25.500 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalının yapmış olduğu toplam 4.000 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 05/10/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸