Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/76 E. 2022/200 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/76 Esas
KARAR NO : 2022/200

DAVA : Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesi&maddi ve manevi tazminat
DAVA TARİHİ : 13/02/2020
KARAR TARİHİ : 07/12/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesi&maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … marka tescil numaralı …, … Marka tescil numaralı ”…”, … tescil numarası ile “…”,.. tescil numarası ile ”…”. Markalarının sahibi olduğunu, müvekkili şirket ve grup şirketlerinin “…” ibareli tescilli markalarını uzun süredir yiyecek içecek hizmeti sağlamak, restoran ve cafe işletmeleri dahil birçok alanda kullandığını, …” isminde otel olduğunu, … ve …’de olmak üzere toplamda 5 adet … adını taşıyan döviz bürosu ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde tamamlanmamış inşaat projeleri olduğunu, … ibaresinin aynı zamanda ticaret unvanı olarak da 2005’den bu yana kullanılmakta olduğunu, davalının … adresinde bulunan restoranında “…” ibareli markayı tüm iş evraklarında kullandığını, marka hakkına tecavüz ettiğini, davalının marka tecavüzünü sosyal medya aracılığı ile internet üzerinden de gerçekleştirdiğini, davalıya ihtarname gönderilmiş olduğunu, … 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi …D.iş dosyasından yapılan tespitte markalar arası iltibasın tespit edilmiş olduğunu, davalı eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasını, tecavüzün giderilmesini ile şimdilik 10.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi zararlarının tazminini, maddi zararın “marka hakkına tecavüz edenin markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödenmesi gereken lisans(SMK 151/2-C) bedeline göre” hesaplanmasını talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 13.8.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini 271.269.28 TL olarak talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … markasının Davacı Taraf’a değil … AŞ. adına kayıtlı olduğunu, davacı’nın … markası adı altında cafe-restoran işletmesi bulunmadığını, delil tespitinin yapıldığı cafenin …’nin sadece ön kısmında bulunmakta olduğunu ve …’de bulunan diğer alanlarla ticari bir bağı bulunmamakta olduğunu, Davacının … ve … mevcut olduğunu, davacının … markasını cafe emtiasında kullanmadığını, davacının sahibi olduğu … web sitesi içerisinde 4 adet cafe-restoran bulunmakta olduğunu, ancak bu cafe-restoranların hiçbirinin Biblos markasını taşımamakta olduğunu, söz konusu işletmelerin …, …, …VE …’dan oluşmakta olduğunu, davacının kötü niyetli olarak … ibaresini tüm sınıflarda tescil ettirmiş olduğunu, SMK’nın 29. maddesinin 2. Fıkrasında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü gözetilerek markanın kullanılmaması sebebiyle Kullanmama defi göz önünde bulundurularak da davanın reddine karar verilmesi talep ettiklerini, ayrıca markaların birbirine benzememekte olduğunu, delil tespitinin yapıldığı cafenin daha önceden … olarak işletilmiş olduğunu, daha sonra başka bir işletmeci tarafından … olarak işletilmiş ve … ibaresi ise cafenin işletmesini devralan kişi tarafından Temmuz 2019-Ekim 2019 tarihleri arasında kullanılmış daha sonra cafe işletmesinin tamamen kapanmış ve bu markaya yönelik hiçbir materyal ortada kalmamış olduğunu, davacı tarafın markaları ile delil tespiti yapılan cafede kullanılan ibarenin ise birbirine benzememekte olduğunu, markaların görsel olarak herhangi bir kavram kargaşasına mahal vermeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davacıya ait “…” markasına davalı yanca gerçekleştirilen marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, 6769 Sayılı SMK 151/2-c (lisans seçeneğine göre) şimdilik 10.000 TL maddi(Davacı vekili 13.8.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini 271.269.28 TL olarak talep etmiştir) ve 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ve ihtiyati tedbir istemlerine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 266 madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Bilirkişiler …, …, … 14/04/2021 tarihli bilirkişi raporlarında; Davacı ve davalı markaları benzer hizmetler için kullanılmakta olup marka karşılaştırmasında ortalama tüketici algısı dikkate alınacağını, Davalının restoran işletmesinde davacı markasının birebir aynısını kullanması ile ortalama tüketici üzerinde yarattığı genel izlenimde iltibas tehlikesinin olduğunu, … ibaresinin davalı tarafça ne kadar sure kullanılmış olduğunun tespiti yönünden dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre tam tarih aralığında tespiti mümkün olmadığı, Davacı, marka ihlaline dair davalıya 28.08.2019 tarihinde ihtarname göndermiş olup davalı iş yerinde … 2. FSHHM’nin … D.iş dosyasından 07.10.2019 tarihinde yapılan tespitte markanın hem işyerinde hem de internet ortamında kullanıldığının tespit edildiği, mahkemece 08.12.2020 tarihli duruşmada “…, …., …” markalarının kullanımının ihtiyati tedbiren önlenmesi yönünden karar verilmiş olduğunu,davalı tarafın bu konuda, 13/07/2020 tarihli ikinci cevap dilekeçesi bölüm 1/4’de “…. Esasen delil tespitinin yapıldığı cafe daha önceden … olarak işletilmiş, daha sonra başka bir işletmeci tarafından … olarak işletilmiş ve … ibaresi ile cafenin işletmesini devralan kişi tarafından Temmuz 2019 – Ekim 2019 tarihleri arasında kullanılmış daha sonra cafe işletmesi tamamen kapanmış, bu markaya yönelik hiçbir materyal ortada kalmamıştır….”şeklinde beyanı mevcut olduğu, Buna göre markanın davalı tarafça asgari olarak Temmuz (Temmuz Ayı dahil) 2019 ile Ekim (Ekim ayı dahil) 2019 tarih aralığından kullanılmış olduğunun kabulü gerektiği, tazminat hesaplanmasında SMK 151/2/c maddesi kapsamında örnek lisans sözleşmesi sunduğu, ancak raporda açıklanan gerekçeler ile tazminat hesaplamasının örnek lisans sözleşmesine göre yapılmasının doğru olmayacağını, taraf ciroları üzerinden hesaplama yapılmasının gerektiğini, öncelikle davacı taraf ciroları üzerinderi hesaplama yapılmasının tercih edilebileceği ancak davacı tarafın inceleme yapılan yıllar itibariyle mevcut “ana faaliyet konusu ile ilgili satış ciroları” bulunmadığı yapılan incelemeler sonucu heyetçe tespit edildiğini, dolayısıyla davalı taraf cirosu üzerinden hesaplama yapılmış bulunan iki ayrı oran uygulanarak yapılan hesaplama sonucu İTO Standart bedeli olarak %15 oran uygulandığında; 271.269,28 TL hesaplandığını, Tarafların ticari -mali ekonomik durumları göz önüne alınarak davalı taraf cirosuna bakıldığında, marka ihlalinin tespit edildiği 2019 yılı cirosunun, 2018 yılı cirosu ile mukayese edildiğinde, ihlale rağmen azaldığı, her iki tarafın ticari faaliyet karlarının olmadığı ve zarar bildirimleri olduğu, ayrıca geçmiş yıllar zararları mevcut olduğu düşünüldüğünde, bu sebeple de alt sınır olan (% 5) uygulandığında ise 90,423,09 TL lisans bedelinin uygun olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişiler …, …, … 18/04/2022 tarihli EK bilirkişi raporlarında; Yapılan inceleme sonucu raporlarında detaylı resimleri bulunan mahalde , ayrı ayrı düzenlenmiş işletmeler olduğu, işletmenin üst katı ve alt katında düğün davet organizasyon hizmeti sunulduğu, İTO Standartı olarak belirlenmiş bulunan %15 oran uygulandığında; 67.544,51 TL olacağı, Alt sınır olarak kabul edilen %5 oran uygulandığında; 22.514,83 TL olacağını bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …, … 21/07/2022 tarihli 2.EK bilirkişi raporlarında; Kök raporda davacının otel işletmesi dışında bağımsız bir restrant veya café işletmesi olduğu beyanı olmadığından benzer sınıf olarak değerlendirme yapılmış ise de davacı markası … Sınıfta “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri: Restoran hizmetleri, self-servis restoran hizmetleri, lokanta hizmetleri, kafeterya hizmetleri, cafe hizmetleri, kantin hizmetleri kokteyl salonu hizmetleri snack-bar hizmetleri, bar hizmetleri, ikram hizmetleri (catering)” alt grubunda tescilli olup tescilli olduğu sınıflar açısından davalı marka kullanımı ile davacı markası aynı sınıfta örtüşmediği, Davacı taraf davalının markayı en az bir yıl kullanmış olduğunu beyan etmiş olup kök raporda belirtilmiş olduğu üzere dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre markanın hangi tarih aralığında kullanılmış olduğun tam tarih aralığında tespiti mümkün olmadığı, Kök raporda markanın davalı tarafça asgari olarak Temmuz (Temmuz Ayı dahil) 2019 ile Ekim (Ekim ayı dahil) 2019 tarih aralığından kullanılmış olduğunun kabulü gerekmekte olduğu rapor edilmiş olup davacı tarafça beyan edilmiş olan bir yıllık kullanıma ilişkin değerlendirme mahkemenin takdirinde olacağı, davalı fiilinin ayrıca davacı aleyhinde haksız rekabete yol açtığını, objektif ve hakkaniyetli bir hesaplama yapılması için azami hassasiyet gösterildiğini, Markanın kullanım süresi konusunda davalı tarafça Temmuz 2019-Ekim 2019 tarih aralığı beyan edilse de, markanın davalı tarafça ne kadar süre kullanılmış olduğunun tespiti dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre tam tarih aralığında tespiti mümkün olmadığı ancak, davacı tarafından davalıya markanın ihlali nedeniyle, 28/08/2019 tarihinde ihtarname gönderilmiş, 07/10/2019 tarihli tespitte markanın hem işyerinde hem de internet ortamında kullanıldığı tespiti yapılmış, sonrasında mahkemece 08/12/2020 tarihli duruşma ile markanın kullanımının ihtiyati tedbiren önlenmesi kararı verildiği, Bu kronolojik sıralamaya göre, markanın ihtar tarihinden ne kadar zaman önce kullanılmaya başlandığının tespiti mümkün olmadığı, ancak ihtiyati tedbir kararı alınma tarihine kadar kullanılmış olabileceği görülmüş olup yaklaşık bir yıllık sürede, asgari olarak da Temmuz 2019-Ekim 2019 tarih aralığında kullanılmış olduğunun kabul edildiği, bu belirsiz süre kullanımı alternatifli Lisans Bedeli hesabı yapılmasını zorunlu kılındığı, İhlalin ilgili olduğu dönemde, Markası ihlal edilen taraf ciroları mevcut olmadığından, Lisans Hesabı’nın marka ihlalinde bulunan davalı taraf cirosu ile yapılması zorunlu olduğu , Davalı taraf ciroları incelendiğinde Toplam Cironun, “Kafe Bölümü Yiyecek- İçecek Satışları” ile “Toplantı-Davet Organizasyonları Bölümü Satışları”ndan oluştuğu, her iki bölümde de “Yiyecek-İçecek Satışları” yapılmış olduğu, her iki bölüm satışlarının “yemek bedeli” ve “yiyecek-içecek bedeli” açıklamaları ile belgelendirildiği, herhangi bir ayrıma tabi tutulmamış olduğundan satış tutarlarının hangi bölümünün Lisans Hesabında dikkate alınıp alınmayacağı konusu netlik kazanamadığı, Tüm bu hususların dikkate alınması sonucunda, tarafların ticari ekonomik durumları, markanın tanınmışlığı hususları da göz önüne alınarak alternatifli Lisans Hesabı yapılmış olup; Tüm satışların yiyecek-içecek satışları olarak değerlendirilmesi durumunda toplam ciro 1.808.461,93 TL üzerinden; İTO Standartı (% 15) uygulandığında; Hesaplanan Lisans Bedeli: 271.269,28 TL, Alt sınır (% 5) uygulandığında; Hesaplanan Lisans Bedeli: 90.423,09 TL, Kök Rapora itirazlar sonucu, itirazlar doğrultusunda, sadece “Kafe Bölümü Satışları” toplam cirosu 450.296,78 TL üzerinden; İTO Standartı (% 15) uygulandığında; Hesaplanan Lisans Bedeli: 67.544,51 TL,Alt sınır (% 5) uygulandığında; Hesaplanan Lisans Bedeli: 22.514,83 TL, olduğunu bildirdikleri anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dosyada taraflarca bildirilen deliller toplanmış, TPMK kayıtları, mali kayıtlara ilişkin belgeler getirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, marka tescil belgesi, ticari sicil kayıtları, mali kayıtlar, … 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi … D.iş dosyasından yapılan tespit ve bu dosya kapsamında markasal kullanıma ilişkin tespitler, HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişilerin kök ve ek raporları bir arada değerlendirildiğinde;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlara göre, … esas unsurlu markanın davacı adına … tescil no ile … Sınıf da dahil olmak üzere 5.12.2007 tarihinde, … nolu markanın 28.5.2004 tarihinde,… nolu markanın 30.4.2018 tarihinde ve …3 nolu markanın 16.1.2019 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29.maddesinde hangi fiillerin marka hakkına tecavüz oluşturacağı sayılmış olup, bunlar;
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. Madde 56’da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olay yasal düzenlemeler kapsamında değerlendirildiğinde; davalı kullanımının, davacı adına tescilli marka ile benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı hizmetle karıştırma yaratacak şekilde kullanıldığı, bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimalinin bulunduğu, davalı eyleminin yasal düzenleme kapsamında marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yaratan eylemler kapsamında bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı yan maddi ve manevi tazminat a talep etmiştir.
6769 sayılı SMK’nun 151.maddesi, ”(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar.
(2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.” Düzenlemesi kapsamına göre davacı yan lisans seçeneğine göre maddi tazminat talep etmiştir.
Lisans seçeneğinde tarafların mali kapasitesi 1. derecede etken ise de tek başına lisans ücreti belirleme de bir kriter değildir. Lisans seçeneğine göre bir tazminat seçimi salt taraf cirolarından yada sattığı ürün sayısından, cirolardan hareket ile tek başına hesaplandığında hakkaniyete aykırı sonuçlar yaratılabilir. Zira tüketicinin marka olarak bildiği bir ürün yönünden aldandığı/tercih ettiği varsayımı ile bir lisans bedeli belirlenmektedir. Dolayısıyla zararın belirlenmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamayacağı gibi ihlal edeni mükafatlandırır niteliktede olmamalıdır. Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğu sabittir. Bilirkişilerde hakkaniyete uygun sonuca uluşmak için kullanılan süre net olarak tespit edilmediğinden seçenekli olarak tazminat hesabı yapmışlardır.
Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği” , Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiştir.
Davacı markasının belirli bir bilinirliğinin bulunduğu ve 2004 yılından beri tescilli bir marka olarak koruma altında olduğu dolayısıyla belirli bir marka değerinin bulunduğu, belirli bir marka değeri bulanan firmaların verdiği lisansların günün ekonomik koşullarına göre belirli bir meblajın altında olamayacağı , hiçbir tacirin lisans seçeneğinde 1 yılın altında lisans vermediği, dolayısıyla uygulamada ticaret odasından sorulan emsal lisans oranlarında yıllık cironun %15 i oranında sabit görüş bildirdikleri , davacı yanca emsal lisans sözleşmesi sunulmuş ise de grup içi şirketler ile yapıldığından emsal olarak alınmasının mümkün olmadığı, bu durumda lisansın da ancak BK hükümlerine göre incelenmesinin gerektiği, gerek davacının gerekse davalının incelenen mali kayıt ve belgelerine göre ticari kapasitesi dikkate alındığında somut olayda davacının bir marka değeri olduğu, bu değerin izinsiz olarak davalı tarafından kullanıldığı ve eylemin haksız rekabete neden olduğu, davacının markasının ve reklam gücünden hiçbir çaba sarf etmeden yararlanan davalının lisans seçeneğine göre bir tazminat ödemesinin gerektiği , marka hakkı ihlaline dayalı tazminat hesabında çoğu zaman somut olarak ortaya çıkan zararın tazmininin tespitinin mümkün olmadığı, ancak tazminat hukukun genel ilkelerine göre marka hakkı sahibinin maruz kaldığı zararın adil bir biçimde denkleştirilmesi amaçlandığından , lisans seçeneği seçilmiş olsa dahi marka sahibinin ve mütecavizin malvarlığında markanın haksız kullanımı sonucunda oluşacak artışında dikkate alınmasının gerektiği, tek başına cirolardan hareket edilerek bir lisans bedeli takdir edilmesi halinde davacının sebepsiz zenginleşmesine yada mütecavizin mükafatlandırılmasına neden olunabileceği , dolayısıyla esasen bilirkişilerinde BK hükümleri kapsamında bir inceleme yaptığı ve ulaştıkları sonucun mahkememizce denetlenebilir nitelikte bulunduğu anlaşılmış olup, gerek davacı gerekse davalının ticari -mali ekonomik durumları göz önüne alınarak davalı taraf cirosuna bakıldığında, marka ihlalinin tespit edildiği 2019 yılı cirosunun, 2018 yılı cirosu ile mukayese edildiğinde, ihlale rağmen azaldığı, her iki tarafın ticari faaliyet karlarının olmadığı ve zarar bildirimlerinin bulunduğu gözetildiğinde ayrıca geçmiş yıllar zararları mevcut olduğu değerlendirildiğinde davalı cirosunun % 5 oranı mahkememizce hakkaniyete uygun maddi tazminat bedeli olarak kabul edilmiş, ihlalin süresi, niteliği, boyutu ve yapılış şekli dikkate alındığında SMK 151/2-c kapsamında 90,423,09 TL lisans bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesine hükmedilmiştir ve HMK 266 madde kapsamında mali bilirkişi tarafından düzenlenen ek rapor içerikleri hükme dayanak olarak alınmıştır.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın talep tarihi itibarıyla manevi tatmini sağlamamaya yetecek miktarda talep edilmiş olduğu, maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, dolayısıyla somut olaya , tarafların dosyaya yansıyan mali ve sosyal durumlarına göre takdiren 20.000 TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı tarafça davacı markası ticari etki yaratacak şekilde kullandığından, bu şekildeki kullanımın hukuka uygun bir kullanım niteliğinde olmayıp, marka hakkına tecavüz oluşturduğu ve eylemin aynı zamanda TTK anlamında haksız rekabet teşkil ettiğinden haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve tedbir talepleri de yerinde görülmüştür.
Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekebetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-Marka hakkını ihlal nedeniyle SMK 151/2-C kapsamında takdiren 90.423.09 TL TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, ıslah ile ile talep edilen fazlaya ilişkin istemin reddine,
3- 20.000 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faiz ile birlikte davalıdan tahsiline,
4-Hükmün etkinliğinin sağlanması açısından mahkememizin 8.12.2020 tarihli celsesinde verilen tedbirin karar kesinleşene kadar devamına,
5-7.543,001 ilam harcının peşin ve ıslah harçtan mahsubu ile eksik kalan 2.568,67 TL harcın davalıdan tahsiline,
6- Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekebetin tespiti talepleri yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kabul edilen Maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Kabul edilen Manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Reddedilen maddi tazminat yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 54,40 TL başvuru harcı 512,33 TL peşin harç, 4.462 TL ıslah harcı, 5.599,90 TL tebligat ve bilirkişi ücreti, … 2.FSHHM’nin … D.iş sayılı dosyasında yapılan 1.543,80 TL masraf olmak üzere TOPLAM: 7.172,43 TL yargılama giderinin taktiren 4/5 ünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 07/12/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır