Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/70 E. 2023/152 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/70 Esas
KARAR NO : 2023/152

DAVA : CAYMAYA İTİRAZIN KABULÜ
DAVA TARİHİ : 10/02/2020
KARAR TARİHİ : 12/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Caymaya itirazın kabulü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … 60 Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalının, 5846 sayılı Yasanın 58 maddesi kapsamında mehil vermeksizin cayma hakkını kullanmış olduğunu, ihtarnamenin davacıya 20.02.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, Davacı şirket ile davalı arasında 15.0.5 2018 tarihli Sözleşme ve buna bağlı olarak menajerlik sözleşmesi, internette içerik dağıtım/yayını lisans sözleşmesi ve müzik dijital dağıtım sözleşmesi imzalandığını, davalının bu sözleşmelere istinaden , 23 adet eserin muvafakatnamesini davacı şirkete verdiğini,Davalının yasal dayanaktan yoksun bir gerekçe ile cayma hakkını kullandığını, 5846 yasanın 58. Maddesinin cayma hakkını düzenlediğini, somut olayda davalı göndermiş olduğu ihtarnamede haklarının ne şekilde tehlikeye düşeceğini belirtmeksizin haksız bir şekilde cayma hakkını kullandığını, ekte sunulan ihtarname örneğinde de görüldüğü üzere davalı sadece, davacının basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, davacı şirkette muhatap bulamadığını, ödeme ve raporlama alamadığını bu nedenle de mehilsiz cayma hakkını kullandığını bildirdiğini, kanunen aranan menfaatlerin esaslı şekilde tehlikeye düşürme şartının oluşturmayacağının açık olduğunu, kaldı ki davacının imzalamış olduğu tüm sözleşmelerdeki yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğunu, Davacı şirket, davalı için 2 albüm ve 2 single çalışması gerçekleştirmiş olduğunu, davalının tanıtımına destek olmak amacı ile de yükümlülüğü olmamasına karşın 12 adet video klip çekerek bunlardan 8 tanesini yayınlatılmış olduğunu, Yine davalının şahsi Youtube hesabından yüksek meblağlarda reklam verilmesi karşılığında kendisinden gelir payı oranında hak talep edilmemiş olduğunu, ayrıca davalının ihtarnamede iddia ettiğinin aksine tanıtımı için basın yayın ve halkla ilişkiler elemanı olarak bir kişi şirket bünyesinde çalıştırılarak davalının kariyer çalışması ile ilgili ulusal gazete, dergi ve internet sitelerinde haberlerinin yayınlanmasının davacı tarafından sağlanmış olduğunu, Davacı şirket tarafından yapılan tanıtım çalışmalarından sonra davalının eserleri ilk kez davacı şirketin sunumu ile ulusal radyolarda yer almış olduğunu, …ve … istasyonlarında özellikle her gün 7 kez rotasyonlu olarak …ve … eserleri hali hazırda yayınlanmakta olduğunu, davalının ilk profesyonel klibi de yine davacı şirket tarafından çekilmiş olduğunu, hazırlanan kliplerin hem … dijital platformunda hem de … ve … kanalında yayınlanma sağlanmış olduğunu, Davacı şirketin raporlama yapmadığı iddiası da gerçeği yansıtmamakta olduğunu, zira 15.05.2018 tarihinde imzalanan sözleşme gereği davacı şirketin sadece üye olunan meslek birliklerinden elde edilen gelirlere ilişkin raporlama yapma yükümlülüğü olduğunu, ancak ne davacı şirket ne de davalı meslek birliği üyesi olmadığından herhangi bir gelir elde edilmediği için raporlama yapılmasının da söz konusu olamayacağını, bunun yanı sıra dijital platformlarda yayınlanan eserlerden elde edilen gelirlere ilişkin raporlar ise söz konusu platformlar tarafından hem davacı şirkete hem de davalıya mail aracılığı ile gönderilmekte olduğunu ve de davalı …, … ve anlaşmasının olduğu dijital dağıtımcının kullanıcı panelinden bu bilgilere anlık olarak da ulaşabilmekte olduğunu, bu husus davacı şirketin de çalıştığı dijital dağıtımcı …Şirketi,… Şirketin’de sorulabilir olduğunu, … aboneliği sözleşme tarihinden önce 28 bin İken bugün itibariye davacı tarafından yapılan çalışmalar reklam, tanıtım vs. neticesinde 243.000 olduğunu, yine Spotify dinlenme oranı aylık 23.000 iken sözleşme tarihinden itibaren davacı şirketin yapmış olduğu reklam ve tanıtım çalışmaları ile aylık 1,300.000 olduğunu, kaldı ki bu durum davalının göndermiş olduğu … 60. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamede de belirtilmiş ve davalı davacıyla imzaladığı sözleşme sonrasında oldukça yüksek dinlenme oranlarına ulaştığını kabul ve beyan etmiş olduğunu, Davacı şirket izah edildiği gibi yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalı sözleşme gereği davacı şirketin onayını aldıktan sonra sahne çalışması yapması gerekirken davacı şirketin bilgisi haricinde 49 adet sahne ve konserde ver almış olduğunu ve elde ettiği gelirden davacı şirkete herhangi bir ödeme yapmamış olduğunu, davacı şirketin davalıya herhangi bir borcu bulunmamakta olduğunu, bu husus karşı taraf ile yapılacak mahsuplaşma ile de ortaya çıkacak olduğunu, davalının kötü niyetli, haksız ve hukuki gerekçeden yoksun olarak kullandığı cayma hakkına da itiraz ettiklerinden bahisle davanın kabulünü talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Cayma hakkının eser sahibine tanınan haklardan olduğunu, davalının eserleri üzerinde sahip olduğu 5846 sayılı FSEK’den kaynaklanan mali haklarını ekseriyetle kendi kullanamaz durumda olduğunu, Cayma hakkının şartlarının gerçekleşmiş olduğunu, Davacı ile davalı arasında imzalanan 15.05.2018 tarihli sözleşme ile davalıya ait eserlerin bulunduğu single veya albümlerin prodüksiyonlarının davacı tarafından gerçekleştirilmesi hususunda anlaşılmış olup işbu sözleşme kapsamında 1 albüm 2 single çıkarılmış olduğunu, Davacı 10.02.2020 tarihli dava dilekçesinde; FSEK m.58/2 gereğince mehil vermeden cayma hakkının kullanılabilmesi için eser sahibinin menfaatlerinin esaslı surette tehlikeye düşmesi gerektiğini, somut olayda böyle bir durumun gerçekleşmediğini işbu nedenle Davalı tarafından kullanılan cayma hakkının mehil vermeden kullanılamayacağını iddia etmekte olduğunu, Ancak davacı şirketin sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmemesi, sözleşmenin kurulması üzerinden geçen 1,5 yıl içerisinde davalıya hiçbir bilgi vermemesi, cayma hakkının gerekçesi olacak şekilde davalı sanatçının eserlerinden aldığı ruhsatın ve yapılan sözleşmenin gereklerini yerinde getirmediğinin açık olduğunu, ayrıca davacının davalıya bu dönemde hiçbir hak edişini ödememesi nedeniyle davalı kendi başına yapabileceği bazı çalışmaları da yapamamış olduğunu, haklarını şirkete devir etmiş bulunduğundan eserine dair haklarını kendisi de kullanamamış olduğunu, bu haklar adeta bloke edilmiş olduğunu, izah edilen hususlar nedeniyle davalının menfaatleri esaslı surette tehlikeye sokulmuş olduğunu, Sözleşmenin 5 yıllık bir süreyi kapsadığı da dikkate alındığında; sözleşme süresinin önemli bir kısmında ve davacı tarafın eylemleri nedeniyle taraflar arasında güven ilişkisinin kurulamadığını, başlangıç döneminde hiçbir ödeme ve raporlama yapmayan davacı tarafa mehil verilmesine gerek olmadığı gibi, mehil verilmesi durumunda da davalının menfaatleri esaslı surette tehlikeye düşmeye devam edecek olduğunu, Keza … 60. Noterliği’nin … tarih … yevmiye numaralı cayma ihbarnamesinde davacı taraftan ilgili bildirimin tebliğ alınmasından itibaren 1 hafta içinde davalının eserleriyle ilgili tüm raporların gönderilmesi ve aynı süre içinde sözleşmelerden doğan ödemelerin yapılması talep edilmiş ise de, ne verilen süre içinde ne de işbu cevap dilekçesinin ibraz edildiği tarihe kadar raporlama ve ödeme yapılmış olduğunu, bu doğrultuda davacı tarafın “kendilerine mehil verilmesi gerektiğine” yönelik savunmasının hiçbir dayanağı olmadığını, bu koşullar altında sözleşme ilişkisinin devamının mümkün olmadığı tartışmasız bir durum olduğunu, İspat yükü üzerinde olan davacı taraf eğer sözleşme süresi içerisinde davalıya mali hakların kullanımı ile ilgili bilgi verdiği veya haklarıyla ilgili ödeme yaptığı iddiasında ise doğal olarak bu iddiasını yazılı belge ile ispatlamakla mükellef olduğunu, bu aşama geldiğinde davalının cayma hakkını kullanmadaki haklılığı kendiliğinden ortaya çıkacak olduğunu, Davacı tarafın dava dilekçesinde mali hakların gerektiği gibi kullanıldığına yönelik açıklamalar yapılmış ise de bu açıklamaların davalı ve hukuk nazarında hiçbir anlamı olmadığını, zira delil bulunmamakta olduğunu, davacı tarafla davalı arasındaki 15.05.2018 tarihli sözleşmenin 3.2. maddesinin ilgili kısmının: “Söz konusu albümlerin hangi eser/eserlerden oluşacağına albümlerin hangi mecralarda yayınlanacağına ve çıkış tarihlerine, hangi aranjör ile hangi stüdyoda çalışılacağına, hangi eser/eserlere klip çekileceğine karar verme hak ve yetkisi …’e aittir.” olduğunu, Hangi eserlere klip çekileceği hak yetkisini sözleşme ile açıkça üzerine almış davacının dava aşamasında “klip çekme yükümlülüğü olmadığını” neye istinaden iddia ettiği belli olmadığını, kaldı ki bir an için sözleşmede böyle bir düzenleme bulunmadığı düşünülse dahi klip çekme yükümlülüğü yine de mali hakları devralan taraf üzerinde olacak olduğunu, Davacı tarafından davalının Youtube hesabına iddia edildiği gibi “…” reklam verilmediği gibi; verilmiş olan reklamlar da davalının eserlerinin davacıya kazandırdığı gelirler üzerinden yapılmış olduğunu, davacı en önemli müzik video sitelerinden olan …’da dahi eserlerin tanıtımı ve yaygınlaşması için tutarlı bir gayret içinde olmamış olduğunu, ayrıca davalıya sözleşme ile vaat ettiği yatırımı da yapmayıp adeta elindeki hakları alıp onları yatırım yapmaksızın çevirerek davalıya de hiçbir ödeme yapmaksızın basiretli ticaretin tüm kurallarını çiğneyen bir tavır almış olduğunu, Davalının mali haklarının gerektiği gibi kullanıldığına ilişkin ileri sürülen bir diğer iddia olan “…’ın işe alınması”nın da davalı ile bir ilgisi olmadığını, eserlerinin radyo ve televizyonlarda yer almasının da olağan bir durum olduğunu, tek başına davacının mali hakları gereği gibi kullandığı sonucunu yaratmayacağını, burada davacı tarafın hangi eserin hangi tarihler arasında ne sıklıkta yayınlandığını ve ne kadar harcama yaptığını kesin delille ispatlaması gerektiğini, bir harcama yapılmış ise bu harcamanın davalının davacıya kazandırdığı gelirler üzerinden yapılmadığını da ispatlaması gerekmekte olduğunu, Davalıya ödeme yapmayan davacının …’a ya da …’ye ödeme yapmış olmasının tek anlamı davalının payının bu kurumlara ödenmesi olduğunu, sonuç olarak davacı bir harcama yapmışsa bile kendi parasını değil davalıya göndermediği parasını harcamış olduğunu, sözleşme ilişkisi içinde davalı ne davacıdan ne de diğer şirketlerden elektronik posta yoluyla düzenli ve detaylı bir rapor almadığını, Davalının davacının bahsettiği kullanıcı panelinden ise bilgisi olmadığını, ,Davalının dinlenme rakamları üzerinden davacının sözleşme kapsamındaki sorumluluğunu yerine getirdiğini iddia etmesinin de yersiz olduğunu, İçinde bulunulan dönemde bir müzik eserinin …’da, …’da veya benzeri platformlarda yüksek dinlenme rakamlarına ulaşması için eserin nitelikli olması çoğu zaman yeterli olmakta olduğunu, davacı tarafın bir katkısının bulunmadığını, Davalı müzik sektöründe ulaştığı noktaya “davacı sayesinde” değil”davacıya rağmen” ulaşmış olduğunu, 1,5 yıl boyunca hiç bildirmeyen, aynı süre içinde 1 albüm ve 2 single yayınlayarak davalı üzerinden kazanç sağlayan ancak “emek sömürüsü” olarak tabir edilebilecek şekilde davalıya ödeme yapmayan davacı tarafın davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürmesinin yersiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. olduğunu,
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Taraflar arasında imzalanan tüm sözleşmeler için kullanılan caymaya itirazın kabulüne ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …,…, . 25.1.2023 tarihli bilirkişi raporlarında; Davacının Defterlerinde Davalı adına mali hak bedeli ödendiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının dosyaya sunduğu 1.000,00 TL makbuz ve dava dışı şirket ortaklarından … hesabından 1.000,00 TL ve … firmasından … adına …’ e 6.889,62 TL toplamda 8.889,62 TL ödeme yapıldığı, Davacının defterlerinden davalıya ait eserler ile ilgili albüm, sıngle maliyetleri ve diğer masrafları resmi defterlere kayıt etmediği açıktan ödemeler yaptığı bu ödemeler ile ilgili takdirin mahkemede olduğu, Davacının defterlerinde davalı adına yapılan reklam giderlerinin 15.980,62 TL olduğu bu gideri … adlı firmanın yaptığı bu harcamaları davacının hesabın keserek hakkedişlerini ödediği, Davacının dava dilekçesi altın 5 nolu ek olarak sunduğu …’ … davalı adına 10.009,96 TL ödeme yaptığı, Davacının 1 albüm için ortalama maliyetinin 211.250,00 TL 1 sıngle için ortalama maliyetinin 80.750,00 TL olduğu, Davalı tarafça yapılan caymanın FSEK 58 kapsamında şekil ve esas bakımından geçersiz olduğu görüş ve kanaatine vardıklarını bildirmişlerdir.
Toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları, taraflar arasındaki sözleşme içerikleri, HMK 266 madde kapsamında yapılan mali incelemeler bir bütün olarak incelendiğinde;
FSEK m.58’de cayma hakkı düzenlenmiş olup. Madde düzenlemesine göre; “Mali bir hak ve ruhsat iktisap eden kimse; kararlaştırılan süre içinde ve eğer bir süre tayin edilmemişse icabi hale göre münasip birza man hak ve salahiyetlerden gereği gibi faydalanmaz ve bu yüzden eser sahibinin menfaatleri esaslı surette ihmal edilirse eser sahibi sözleşmeden cayabilir. Cayma hakkını kullanmak isteyen eser sahibi sözleşmedeki hakların kullanılması için noter vasıtasıyla diğer tarafa münasip bir mehil vermeye mecburdur. Hakkın kullanılması, iktisap eden kimse için imkansız olur veya tarafından reddedilir yahut bir mehil verilmesi halinde eser sahibinin menfaatleri esaslı surette tehlikeye düşmekte ise mehil tayinine lüzum yoktur. Verilen mehil neticesiz geçerse veya mehil tayinine lüzum yoksa noter vasıtasıyla yapılacak ihbar ile cayma tamam olur. Cayma ihbarının tebliğinden itibaren 4 hafta geçtikten sonra caymaya karşı itiraz davası açılamaz. İktisap edenin mali hakkı kullanmamakta kusuru yoksa veya eser sahibinin kusuru daha ağır ise hakkaniyet gerektiği hallerde iktisap eden, münasip bir tazminat isteyebilir. Cayma hakkından önceden vazgeçme caiz olmadığı gibi bu hakkın dermeyanını iki yıldan fazla bir süre için meneden takyitler de hükümsüzdür.
Dosyaya sunulan sözleşmelerde davacı ile davalı arasında 15.5.2018 tarihli sözleşme ve menejerlik, internette içerik dağıtım sözleşmesi, müzik digital sözleşmesi imzalandığı sözleşmenin davalının eser sahibi olduğu Müzik eserlerinin albümünün yapılması ve bu albümlerin dağıtım yayımı ile menajerliği hususlarını düzenlediği görülmektedir. FSEK.m.58 gereğince cayma hakkının kullanılabilmesi için yasanın aradığı şu şartların somut olayda gerçekleşmesi gereklidir.
Şekle İlişkin Şartlar: Cayma hakkını kullanmak isteyen eser sahibi karşı tarafla arasındaki sözleşmede belirtilen hakların kullanılması için noter vasıtasıyla diğer tarafa münasip bir mehil vermelidir. FSEK.m.58’in açık hükmü karşısında mehil verilmesinin noter marifetiyle yapılması gerekir, bu husus sıhhat şartıdır. ( Ayrıca ihtarnamenin şarta bağlı olmaması da gerekir
Noter vasıtasıyla verilen mehil neticesiz kalmalıdır. Noter vasıtasıyla verilen mehil neticesiz kaldıktan sonra noter vasıtasıyla yapılacak bir ihbarın karşı tarafa varmasıyla cayma tamamlanmış olur. Ancak hakkı kullanmaya davet eden ilk ihbara, kullanmama halinde caymanın tamam olacağı yazılmışsa artık yeni bir ihtar göndermeye gerek yoktur. )
Somut olayda ise davalı tarafça davacıya gönderilen … 6. Noterliği’nin … tarihli ihtarnamesinde cayma sebebi olarak; 18.05.2018 tarihli sözleşme ile eserlerin bulunduğu single veya albümlerin prodüksiyonunun gerçekleştirilmesi şeklindeki ilişkide 2 albüm, ve 2 single’ın çıkartıldığı, eserlerin dijital platformlarda oldukça yüksek izlenme ve dinlenme rakamlarına ulaştığı buna rağmen eserin tanıtımının yapılmadığı, basiretli tacir gibi daha geniş platformlar için çalışma yapılmadığı, muhatap bulunmadığı, eserlerle ilgili raporlama yapılmadığı, ödeme yapılmadığı hususları cayma gerekçesi olarak ileri sürülmüş olup, FSEK 58. Maddesinde öngörülün Şekil şartları yönünden caymanın geçerli olup olmadığı hususu incelendiğinde; davacıya tek bir ihtar gönderildiği gönderilen ihtarda süre verilmediği bu haliyle caymanın şekil şartı yönünden FSEK 58 koşullarına uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Zira bilindiği üzere; FSEK in 58. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, mali bir hak veya ruhsat iktisap eden kimsenin, kararlaştırılan süre içinde ve eğer bir süre tayin edilmemişse icabı hale göre münasip bir zaman içinde hak ve salahiyetlerden gereği gibi faydalanmaması ve bu yüzden eser sahibinin menfaatlerinin esaslı surette ihlal edilmesi halinde, eser sahibinin sözleşmeden cayabileceğinin düzenlendiği, ancak cayma hakkını kullanmak istiyen eser sahibinin sözleşmedeki hakların kullanılması için noter vasıtasiyle diğer tarafa, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca münasip bir mehil vermeye mecbur olduğu (…, …, …; Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu, C.II, s.1765), mehil verilmesi gerekmeyen hallerin mevcudiyetinin somut uyuşmazlıkta ispatlanamadığı, bu durumda da mehil içermeyen bir ihtara dayanılarak cayma hakkının kullanılamayacağı (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 1997/4440 Esas, 1997/9678 Karar ve 25/12/1997 T.), da bilinmektedir.
Esasa İlişkin Şartlar: Eser sahibi ile karşı taraf arasında mali hakların devrine veya ruhsat lisans verilmesine ilişkin sözleşme yapılmalıdır ve bu sözleşme sona ermemiş bulunmalıdır,. Eser sahibinden bir hak veya ruhsat iktisap eden kimse bu hak veya ruhsatı kullanmamış veya gereği gibi kullanmamış olmalıdır. Kararlaştırılan sürenin veya halin gereğine göre münasip bir sürenin geçmiş olması gerekir. Hakkın münasip sürede kullanılmaması neticesinde eser sahibinin menfaatleri esaslı surette ihlal edilmiş, yani eser sahibi bundan zarar görmüş olmalıdır. Cayma için karşı tarafın kusurlu olması şart değildir. Kusur halinde eser sahibinin haksız fül hükümlerine tevfikan tazminat talep etme hakkı vardır. Karşı tarafın kusuru yoksa veya eser sahibinin kusuru daha ağırsa, hakkaniyetin gerektirdiği hallerde karşı taraf ta münasip bir tazminat talebinde bulunabilir. Ancak eser sahibi kusurlu ise cayma hakkından yararlanamaz.
Somut dava dosyasındaki sözleşme, gönderilen ihtar içeriği ve yasanın 58. Maddesi birlikte yorumlandığında; Dosyaya sunulu davalı tarafça davacıya gönderilen … 6. Noterliği’nin … tarihli ihtarnamesinde cayma sebebi olarak; 18.05.2018 tarihli sözleşme ile eserlerin bulunduğu single veya albümlerin prodüksiyonunun gerçekleştirilmesi şeklindeki ilişkide 2 albüm ve 2 single’ın çıkartıldığı, eserlerin dijital platformlarda oldukça yüksek izlenme ve dinlenme rakamlarına ulaştığı buna rağmen eserin tanıtımının yapılmadığı, basiretli tacir gibi daha geniş platformlar için çalışma yapılmadığı, muhatap bulunmadığı, eserlerle ilgili raporlama yapılmadığı, ödeme yapılmadığı hususları cayma gerekçesi olarak ileri sürülmüş olup, FSEK 58. Maddesinde öngörülün Şekil şartları yönünden caymanın geçerli olup olmadığı hususu incelendiğinde; davacıya tek bir ihtar gönderildiği gönderilen ihtarda uygun bir süre verilmediği bu haliyle caymanın şekil şartı yönünden FSEK 58 koşullarına uygun olmadığı , öte yandan esasa ilişkin şartlar açısından değerlendirme yapıldığında ise; davalının cayma sebebi olarak ileri sürdüğü raporlama yapılmaması, ödeme yapılmaması, hususların FSEK 58 anlamında mali hakkın kullanılmaması veya esaslı suretli kullanılmaması kapsamında olmadığı, bu hususların TBK hükümleri çerçevesinde sözleşmenin haklı sebeple feshi kapsamında ispat edilmesi halinde başka bir dava ile ileri sürülebileceği , dolayısıyla Davalının diğer cayma gerekçesi olan basiretli tacir gibi daha yüksek gelir için işlem yapılmaması yönündeki cayma gerekçesi yönünden davalının haklılğını ispat edecek nitelikte bir delil sunulmadığı, davacının mali kayıtları kapsamında yapılan incelemede ise rapor kapsamına göre; 1.000,00 TL makbuz ve dava dışı şirket ortaklarından ömer faruk ciğer hesabından 1.000,00 TL ve … firmasından … adına kahraman deniz’ e 6.889,62 TL toplamda 8.889,62 TL ödeme yapıldığı,Davacının defterlerinden davalıya ait eserler ile ilgili albüm, sıngle maliyetleri ve diğer masrafları resmi defterlere kayıt etmediği açıktan ödemeler yaptığı , Davacının defterlerinde davalı adına yapılan reklam giderlerinin 15.980,62 TL olduğu bu gideri … adlı firmanın yaptığı bu harcamaları davacının hesabın keserek hakkedişlerini ödediği, davacının …’ … ye davalı adına 10.009,96 TL ödeme yaptığı, Davacının 1 albüm için ortalama maliyetinin 211.250,00 TL 1 sıngle için ortalama maliyetinin 80.750,00 TL olduğu, teknik yönden incelenen raporda da davalı ile ilgili yayınların ve reklamların bulunduğu, davacı yanca davalıya 2 albüm 2 single çalışması yapıldığı, 12 klip çekilip 8 adedinin yayınlandığı dolayısıyla davalının cayma ihtarında bildirdiği sebeplerin somut olayda davalı yanca ispat edilmediği anlaşılmıştır.
Davalı yanca ihtarnamede ileri sürülen gerekçeler FSEK 58’de düzenlenen cayma hakkının kullanılması için gerek şekil gerek esas yönünden geçerli sebepler kapsamında bulunmamaktadır. Davalı ancak varsa iddialarını Borçlar Kanunu’nun sözleşmelerin haklı sebeple feshine ilişkin genel hükümlere göre talep edebilir. ( Aynı yönde ; Yargıtay 11 HD 24.10.2008 tarih, 2008/10140 E., 2008/11805 K. Sayılı ilamları, İstanbul BAM 16.HD’nin 2021/468 Esas, 2023/47 karar ve 18.1.2023 tarihli ilamları, Ankara BAM 20.HD’nin 2020/311 esas, 2021/1384 karar ve 29.11.2021 tarihli ilamları) .Zira FSEK. 58. maddesi anlamında cayma hakkının eser sahibinden hak veya ruhsat iktisap eden kişinin bu hak veya ruhsattan gereği gibi yararlanamayarak menfaatlerinin ihlali halinde kullanılabilen özel bir fesih hali olup alınan bilirkişi raporunda da devralanın sözleşme konusu albümleri yaptığı , mali haklan kullandığı, bu nedenle iktisap edilen mali haklan hiç veya gereği gibi kullanmama şartlarının gerçekleşmediği, davalının cayma hakkının kullanılmasına dair gerek şekil gerek esas yönünden şartların gerçekleşmediği tespit edildiğinden ; davalının sözleşmeden caymasının FSEK 58 çerçevesinde şekil şartları ve esas şartları yönünden geçersiz olduğu anlaşılmış ve davanın kabulüne (caymaya itirazın kabulüne) karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davanın kabulüne (caymaya itirazın kabulüne)
2-269,85 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 214,45 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 25.500 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu , 54,40 TL Peşin harç, 54,40 başvuru harcı, müzekkere masrafı 222,6 TL ve 4.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere ; toplam 4,831,4 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 12/10/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸